14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 12 ŞUBAT 2000 CUMARTESİ HABERLER DÜIVYADA BUGUN ALt SİRMEN DahaOtuzFırınEkmek... Aslında Türkiye'de yaşayan ve ülkemizde cere- yan eden olayları kanıksayan biri, bu olayı yadır- gayanları yadırgayacaktır. Üstelik, Türkiye'de yaşayan ve ülkede neler ol- duğunu bilenler için, ortada öyle büyütülecek bir olay da yok. Ortada ne dayak var, ne işkence, ne de şimdilik açılmış bir dava. Öykümüz, Ankara'nın ilçesi, zaman zaman Bat- man'ın uzantısı, Sincan'da43 metrakarelik küçük bir evde başlıyor. Bu evde Hasan Ali Topbaş oğlu ile birtikte ya- şamaktadır. Hasan AJİ Topbaş, hem birçok ödül kazanmış, has bir yazardır, hem de Maliye'de memur. Ne yapsın, Hasan Ali Topbaş? Kerizmaya gönü! vermiş, TV reytingi ile yaşayan birtoplumda roman yazarak para kazanılmaz ki... Namuslu Maliye memuru, başkentin Çankaya, Oran, Gaziosmanpaşa semtlerinde oturamaz ki... Yazmadan edemeyen adam, ödül alır, ama ödül karın doyurmaz. Hatta kimi zaman baş belası olur ödül Türki- ye'de insanın başına. Daha önce Cumhuriyet Gazetesi'nin Yunus Na- di Ödülü'nü kazanan Hasan Ali, son olarak da Cevdet Kudret Edebiyat ödülü'nü kazanmış. Ne olmuşsa da ondan sonra, daha doğrusu ödüllü yazar ile yapılan TV programı sonrasında ol- muş. ••• Hürriyet'te yayımlanan habere göre, TV'de ken- disiyle röportaj yayımlandıktan sonra, Hasan Ali Maliye'deki işine gittiğinde, bir polis memuru ge- lir çalıştığı yere ve sorgu başlar: - Sen bir şeyler yazıyormuşsun, ne yazıyorsun? Ardından da ekler memur bey: - Kitabından bana bir tane versene. Hasan Ali kestirir atar: - Kitapçılarda satılıyor, istersen gider alırsın. Yazı yazan ukala vatandaş çizmeyi aşmaktadır. Kibarca karakola davet edilir. Kalkar gider. Ora- da kötü muamele ile karşılaşmaz. Hatta Komiser Bey, kendisine çay ısmariar. Sonra sohbet başlar. Konuştukça, görevli anlar ki bu Topbaş'ın ne ilk kitabıdır ne de ilk ödülü. Bunun üzerine Komiser Bey, biraz telaş, biraz da görevini hakkıyla yerine getirememiş bir insanın st- kıntısıyla, - Vay be, der, meğerse biz uyuyormuşuz. • • • Sevgili okurlar, Bizde sıradan vatandaşı, hiç mi hiç şaşırtama- yacak olan olay sadece bundan ibaret. Üstelik kötü bir muamele de yok. Tam tersine, çay bile ısmarlamışlar kendisine. Olaya bu açıdan bakılınca, büyütecelc, yadfrga- nacak bir yan olmadığı bile söylenebrlir. Ama çağdaş bir demokraside, bir insanın salt ki- tap yazdığı, ödül aldığı için karakola çağnlması bi- le, gazetelerin çoğunda manşetten verilir, TV'ler- de birinci haber olur. Ve de bunu ilk haber alanlar, gözlerine kulaklanna inanamazlar. Dikkat buyurunuz, olayda talimat falan da yok. Polis memuru kişisel inisiyatifini kullanmıştır. Ve bana sorarsanız işin en düşündürücü yanı da bu- dur. Işte 21. yüzyılda kitap yazan adama bakış açısı bu. Bir de oturup, Türkiye'yi iyi tanıtamadığımızı, imajını doğru dürüst yansrtamadığımızı söylüyo- ruz. Doğru dürüst yansıtsak ne olacak? Aslolan ne ki, imajı ne olacak? "2004 yılında AB'ye gireriz" diyor Başbakan. Ben de diyorum ki: "Çağdaş herhangi bir kuru- luşa tam üyelik için daha otuz fınn ekmek yeme- miz gerekiyor." İşin garibı çoğu kişi, olaya kızmayacak da olayı anlatıp yorumlayanlara kızacaktır. Çünkü bu ülkede olmaz olmaz. Damştay'a basvuru Asgari ücrette brüt-net davası tstanbul Haber Servisi - Marmara Cniversitesi öğ- retım üyesı Prof. Fehim Üpşık, brüt 109 milyon 800 bin lira olarak belirle- nen asgan ücretin net ola- rak düzeltılmesı için dava açu. Prof. Fehim Üçışık, Ça- lışma \ e Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın Iş Kanu- nunun 33. maddesi uya- nnca Asgan Ücret Tespit Komısyonu aracıhğıyla H» milyon 800 bin lira olarak belirlediği ve 31 Aralık 1999'da Resmi Ga- zete'de yayımlanan asgari ücret miktannın brüt de- ğıl net olduğunun tespiti \eyürütmenin durdurul- ması ıstemiyle Danıştay'da davaaçtı. Asgari ücretin insan hasJarına aykın olduğu ge-ekçesiyle de TBMM Inan Haklannı Inceleme Kmısyonu'na başvuruda büinan Prof. Üçışık, Da- ni;Ta>'a verdığı dava di- leiçesınde, asgari ücret he-aplamalarınm, vergi, sc--yal sigorta primi ve di- ğc'kesıntiler hesaplanma- daa \apıldığını kaydetti. tfPrcf. Üçışık, davasını şu <<grekçelere dayandırdı: } . "Asgari ücretin hesap- lanmasmda,karardabeJir- tildiği ûzereönce birişçmin günlük ihthacı olan 3540 kaloriyi sağlayan besin harcamalan bulunmuş, daha sonra bu besin için harcamalann Dcvietİsta- tistik Enstitüsü'nün 1994 yıh Türkiye Geneii Hane Halkı Gettr ve Tûketim Harcamalan Anketi so- nuçbnna göre topfeun har- camalann yüzde 36.4'ünü teşkil ettiği göz önünde tu- tularak toplam harcama- lann tutan ortaya konmuş ve böylece asgari ücretin miktan 109.800.000 lira olarak belirtenmiştir. Bu tutar kamuoyuna brütola- rak açıklanmısür.Oysaka- rarda, anılan anketin orta- ya koyduğu oranlar kulla- nıiarak bulunantutar,ver- gi, sosyal sigorta primi ve diğer kesüıtileri kapsama- maktadır. Asgari ücret he- saplanmasında bu kesinti- ler göz önünde tutulma- Prof. Üçışüc, 1982 Ana- yasası'nm 55. ve 49. mad- delerinin, Iş Kanunu'nun 33. maddesının ve Idari Yargılama Usulü Kanu- nu'nun ilgili maddelennin yasal dayanaklar olduğunu bildırdi. Gaziantep Emniyet Müdürü, balistik incelemelerinin önümüzdeki günlerde sonuçlanacağını söyledi Hizlıııllah^ııı tüııı silahları ldrlîVurt Haberieri Servisi - Gaziantep Em- niyet Müdürü AM Kalkan. Hizbullah'ın cephaneliğinde eJe geçen siJahlann tama- mının "kirli'' olarak nitelendirilen, çeşıtlı olaylarda kullanılmış silahlar olduğunu tahmin ettüderini belirtti. Diyarbakır Ba- hkçılarbaşı semti Savaş mahallesi Küçük Kavas Sokağı'ndaki Hizbullah'ın mezar evinden çıkanlan cesetlerden binnın daha JdmJığı belirlendi. Gaziantep Emniyet Müdürü Kalkan, söz konusu sılahlann Batman'da kayıp olan silahlar oJup olmadığı konusunda bir şey söylemenin mümkün olmadığını belir- terek şöyle konuştu: "Ele geçirilen silahlar kirlL Ancak sa>> ca çok olduğu için hangi eylemlerde kufla- nıknğına ihşkin balistik inceiemenin sonu- cu önümüzdeki günlerde beDi olur. Genel- UkJe örgütün tüm eylemlerini Güneydoğu Anadohı Bölgesi'nde yoğunlaştırdığını bi- Kynnıy- Rıı dbhlann lîa nrarfa kııllanılma- sı ihtimaü çok fazla. Silahlann seri numa- ralan ahnarak ilgili tüm yeriere fakslar çe- kildi. Bu konuda ciddi bir inceleme yapıb- yor. BunJarcihathanrhğıiçerisindeier.Ör- gütün Gaziantep'teki sijasi kanadından sonra askeri kanadını da çökerttik. Lojis- tik desteğini bitirdik. Finans kaynaklannı araşOnyoruz. En kısa sürede bu çahşmayı da tamamlavacağız.'' Hizbullah'ın cephaneliğınin çıkartıldı- ğı Iüks villada dün yeniden kazı çalışma- lan başlatıldı. Kent merkezinde. Emek Mahallesi'nde bir camı karşısında bulunan ve örgütün Gaziantep sorumlusu Sadık Arslan'ın beraber yaşadığı Adile Çiçek üzerine kayıtlı evin, ekim ayından bu ya- na satılık olduğu öğrenildi. Aynı semtte emlakçilik yapan bir kişi, adının "Haa" olduğunu söyleyen birinin Iüks villasım satmak için kendisine başvurduğunu söy- ledi. Emlakçi. "Kendisine ulaşabtfeceği- miz bir numara vermesini istedim. Bu tek- üfe yanaşmadı. Her müşteri çıküğında fi- yab yükseltii. MOaya son müşteri çıknğın- da 275 bin mark istiyordu" diye konuştu. Bu arada, cephanelik olarak düzenlenen evin müteahhidinin ve işçilerin isimlerinin belirlendiği, yakalanmalan için çahşmala- nn aralıksız sürdürüldüğü öğrenildi. Yurtgenelınde Hizbullah'ayönelik ope- rasyonlar aralıksız devam ederken, Gü- neydoğu'da sürdürülen operasyonlarda gö- zaltına alınan ve sonjulamalan sonucu DGM'ye sevr kedilensanıklarhakkında id- dianamelerhazırlanıyor. Diyarbakır DGM Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, sanıkSedatErdoğan'uı 1988-1989 yılla- nnda örgüte girdiği belutiliyor. İddianamede samğuı, Şanlıurfa Meslek Yüksekokulu laşaat Bölümü 'nde öğrenim görürken, örgüt mensubu Cemal Tutar'ın yardımcısı olarak faaliyetlerde bulunduğu ve okul sorumluluğuna, okulu bitirdikten sonra da Diyarbakır'da cami sorumlulu- ğuna getirildiği bildinlerek "Samğm 1993 yıhnda Dharbaku-'uı Silvan ilçesinde Hiz- bullah örgütünün örgütienmesi içerisinde yer aldığı, bir süre Sihan KayTnakamhgı Yaa Işleri Müdürlüğü'nde geçici görev yapbğL bflgBayar kayrtianna girerek baa yaâlan 3 adet diskete kopyaladığı, bunla- n çözüm için örgüte gönderdiği, düzenü oiarak sorumluianna rapor \erdiğl Bat- man. Mardin, Istanbul'da ele geçirilen ör- güte ait evkrdeki bflgisavar kayıdan çö- züm tutanaklan ve dosya kapsamıyla tes- pit edflmiştir'' denıliyor. Malatya Emniyet Müdürlüğü'nün açık- lamasında, Hizbullah'ın Ilim grubuna mensup olduklan gerekçesiyle gözaJtına alınan 19 kişinin DGM'ye se\k edildiği, bu kişiler arasında örgütün il istihbarat so- rumlusu M. Zeki Eminoğhı'nun da bulun- duğu bildırildı. DGM'ye sevk edilenler arasmda aynca, Malatya Ticaret ve Sana- yi Odası Yönetim Kurulu üyesi ve 18 Ara- hk 1999 tarihinde yapılan FP Malatya II Kongresi'nde Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen Hasan Dündar'ın yanı sıra Turgut Özal Tıp Merkezı'nde görevli Dr. Kemal Ateş: TSK cıımhııriyeti koruyacak Çok yönlü soruşturma BAV'ın dış bağlantılan inceleniyor ANKARA (Cumhurh'et Bürosu) - Ka- muoyunda "Adnan Hoca" olarak bilinen Adnan Oktar'ın onursal başkanlığını yap- tığı Bilim Araştırma Vakfı (BAV) çok yön- lü olarak soruşturuluyor. Soruşturmamn Ankara ayağında Devlet Denetleme Kuru- lu üyeleri, Mülkiye müfettişleri ve Emni- yet görevlileri yer aiırken, Istanbul"daki so- ruşturmayı da Istanbul II Emniyet Müdür- lüğü ile birlikte çalışan Vakıflar Genel Mü- dürlüğü müfettişlen sürdürüyorlar. BAV soruşturması kapsamında özellik- le "Vakfin gerçek amacı, yurtdışı bağlantı- lan ve mali kaynaklan" inceleniyor. Vakıf organizasyonunun çok iyi olduğunu, bu ne- denle "açik'' bulmakta zorlandıklannı be- lirten yetkililer, bu gibı bir organizasyonun "Türkive ik sınırh oiamayacağuu", vakfin ' yurtdışı bağlantüannı da ınceledıklerini di- İe getinyerlar. BAV'm "görünnrdeçokzen- gfn bir knrutuş ohnadığınr anJatan yetki- liler, vakfin bağlantılı olduğu şirketlerin araştmhnasıyla, birçok noktanın aydınlatı- lacağını kaydediyorlar. Yetkililerin verdik- leri bilgiye göre, Harun Yabya takma adıy- la yazdığı "evrim karşıtı n kitaplanyla ta- nınan Adnan Oktar, bu iş için de etraflna topladığı gençlerden yararlanıyor. Müritle- rinin tamanuna yakınını eğitimli ve zengin ailelerden toplayan Oktar, böylelikle hem mali sorunlannı çözüyor hem de yurtdışm- da yayımlanan evrim karşıtı kitaplan Türk- çe'ye çevirterek yayunlatıyor. Adnan Ok- tar'ın, gençleri "dini ve cinsel yönden sö- mürdüğünü" dıle getu-en yetkililer, "vak- fin neyeparavan olduğunun" aydınlatılma- sı gerektiğini vurguluyorlar. Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Atilla Ateş, 196 şchit veren Kayseri 1. Koman- do Tugayı Komutanlığı'nda "İç Güvenlik Şebitleri Anıü^nı açü. (AA) Hizbullah itirafçısı: Kuran kursu öğrencileri şarkılanma vokal yaptı KasetLer camilerde dolduruldu MAHMUT ORAL DİYARBAKIR - Hizbullah'ın propa- ganda kasetlerini eko sisteminden yarar- lanmak için camilerde kaydettiğı, örgütun şarkıcılanna Kuran kursu öğrencilerinin vokal yaptığı belirlendi. Hizbullah'ın ilk itirafçısı Vecdi Şeran'ın aym zamanda ör- gütün ilk şarkıcısı olduğu ve "Şuheda" adlı kaset dizisini doldurduğu beliriendi. Itirafçı Şeran, Diyarbakır Emniyet Mü- dürlüğü'nde verdiği ıfadede. Hizbullah içerisinde ilk olarak 1989'da kaset doldur- maya başladığını anlattı. Şeran, propagan- da kasetlerini Diyarbakır'ın Bağlar sem- tindeki Iskender Paşa Camii'nde kaydet- tiklerini ifade ederek şunlan anlattı: "Kasetieri doldunırken caminin eko- sundan vararlandık. Kuran dersi ahnaya gekn çocuklarla ben \e Hacı kasetJeri dol- durduk. Orgüt içindeki 2. kasetimi de bu camide doldurdum. 3. kaseti hangi cami- de doldurduğumu bilmhorum. Daha son- ra bu kasedere "Şuheda" adı verildi. Dol- durdugum kasedere Sadık, Hacı Elelçi, Hanıdullah. Mehmet Ali Oğuz ve Şahin Elelçi isinüişahıslarkoro oiarakkatridriar." Şeran. örgütün Diyarbalor'daki yapılan- masım "Şehir örgütienmesi ile Bağlar ör- gütienmesi" şeklinde ayn ayn tuttuğunu belırterek. "Orgüt Bağkr semtine ağniık vermekte>di" dedi Hüseşin Veooglu. Edip Gümüş, İsa Haa Bayancık ve Şaban Elaî- tunter'ınsüreklı oiarak Bağlar'da bulundu- ğuna dikkat çeken Şeran şöyle konuştu: " \elioğlu bu semtte devamh dersler ve- riyordu. Derslere üst düzev örgüt roensup- lan katüabiliyordu. Mahmut Kaya. Ahmet Ank gibi şahKİar sürekii Veooğhı ilebnük- teydüer. Daha önceleri biz örgütknme ça- uşması yapmak üzere Milli GençBk Vak- fi'na gider,örgütkme çahşması yapardık.'' KAYSERİ (AA) - Kara Kuvvet- leri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş, "Son günlerde gerçek yüzteri ortaya çıkanirtkai terörörgütfcri de Atatürk'ün kurduğu laik, demok- ratik Türkrve Cumhuriyeti'niyıka- rak, gelişmesini ve çağdaşhk yolun- da ileıiemesini, güçlenmesini önle- meye çaüşnıaktadn-" dedi. Orgeneral Ateş. 1. Komando Tu- gay Komutanlığfndaki törene katı- larâk Iç Güvenlik Operasyonu'ndan başanyla dönen fugay personeüni kutladı. Orgeneral Ateş, burada yaptığı konuşmada, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yüce milletimizin daima engin sevgi ve güvenini ka- zandığını ve ondan aldığı destekle her gün daha da güçlendiğini belir- terek "Türk Silahlı Knvvetleri, dün olduğu gibi bugün de ülkemizin, bö- lünmez bütünlüğümüzün tenıinafr- dır" dedi. Türk Silahlı Kuvvetle- ri 'nin terörle mücadelede büyük ba- şan sağladığını vurgulayan Orgene- ral Ateş, şunlan söyledi: 'Mûcadeleye devam' "Bu başannuzm miman yüce milletimiz veonun evlaüan olan siz- lersjaiz. Gekcekte d« ülkenin bü-' tfinlüğone kastedenlere karşı gözü- nüzü kırpmadan mücadeleye de- vam edeceksiniz. Kimsenin bir ka- rtştoprağmdagözümüzohnadığıgi- bi, verecek bir kanş toprağumz da yoktur." Ateş, iç ve dış hainlerin bu ülke- yi bölınek istediklerini belirterek şöyle devam etti: "Bunda başansız olunca bu mü- letin baa insanlanm azuıhğa çevir- me ga>reri içine girmişlerdir. Son günlerde gerçek vüzleri ortaya çı- kan irticai terör örgütleri de Ata- türk'ün kurduğu laik, demokratik, Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkarak, gelişmesini ve çağdaşhk yolunda ikrieyerek güçlenmesini önlemeye çahşmaktadırlar. Bütün bu olanla- nn tek maksadı, miDeti böferek ge- leceği parlak olan Türkive'nin geli- şimine engel olmaknr. Türk milleti bugüne kadar gSsterdiği basireti bundan sonra da göstererek bu oyunlara gelmeyecektir.'' Orgene- ral Ateş, bugün yaşanan sıkmtılan aşmada en büyük gücümüzün ka- der, tasa ve kıvançta tek yürek ol- mak olduğuna işaret ederek "Yüce nüHetin bağnndan çıkan Türk Or- dusu var oldukça bu devlet ve mil- leti künse bölemeyecek ve Ata- türk'ün gösterdiği yoidan döndüre- meyecektir" dedi. Orgeneral Ateş, hangi kesimden gelirse gelsin, terör icra edenlerin ve destekleyenlerin gaflet içinde ol- duklanm ve bu millete ihanet ettik- lerini bildirdi. Ertaş. Inönü Üniversitesı'nde araştırma görevîisi MuhammetBakiı'VImaziie Cen- gizÇiçek,Ahmet Sıcakkanh, Mahmut Yay- la, Agit Işık, Cengiz Yıldınm, Kenan Yıl- dınm. MehmetBaUa,Ağa Apuhaa Serdar Kıhç, Özcan Günti Erkan Dönmez, Bay- ram Ayaz. Rıdvan ÖzeL Engin Uslu ve Cebrail Öz bulunuyor. Elazığ'daki operasyonlarda, Hizbul- lah'la bağlantılan bulunduğu gerekçesiy- le biri kadın 3 kişi daha tutuklandı. Kadın teröristin adı açıkJanmazken, diğerlerinin AM Ergüven ile ErolPakdemir olduğu be- lirtildi. Denizli'de 2 örgüt sempatizanı gö- zaltına alımrken Artvin'de örgütle bağlan- tısı olduğu belirlenen bir kişi tutuklandı. Konya Anıt Alanı'nda bugün saat 12.00'de, sivil toplum kuruluşlannjn kaü- lımıyla Hızbuliah'ı kınamak amacıyla 'Türkive Kamuoyuna' adlı basın bildırisı okunacak. Hizbullah, Gaziantep'te, içinde cephanelik bulunan villanın karşısındaki camide verilen cunıa hutbesinde kınandı. DNA ile belirlendi Üsküdar'daki cesetlerden biri Yeter'e ait tstanbul Haber Servisi - Şeriatçı terör örgütü Hizbullah'ın Üsküdar'daki me- zarevinin bahçesinde bulunan ve teşhis edılemeyen cesetlerden birinin daha kimliği belirlendi. Cesedin, reklam pro- mosyon şirketuıde çalışan 24 yaşındaki Şuayip Yeter'e ait olduğu DNA testiyle ortaya çıktı. Cesedin 17 Kasım 1999'dan beri ka- yıp olan Şuayip Yeter'e ait olduğu, Ye- ter'ınannesı Faöna Yeter ilebabasından alınan kan örneklerinin Yeter'in cese- dinden alınan kemık iliğiyle karşılaşü- nlarak yapılan DNA tesri sonucu anla- şıldı. Yeter'den, 17 Kasım günü işyerin- den çıktıktan sonra bir daha haberalına- madığı belirtildi. Yeter'in cenazesi, dün dayısı Abdullah V ıkünm ve akrabalan tarafından Adli Tıp Kurumu Mor- gu'ndan alınarak memleketi olan Adıya*| man'ın Kâhta ilçesine götürüldü. Ab- dullah Yıldınm, Yeter'in kaçınlma ne- denini bilmediklerini belirterek, "Kea- | djsinin herhangi bir örgütle, deraekle )«. 4tyakıflaba|lantısı>T)ktu*'dedi. " v | Yeter'in cesedinin teşhis edilmesîyl^r Adli Tıp Kurumu'nda teşhis edileme- yen 9 ceset kaldı. Hizbullah'ın bilgisayarcısı tutuklandı tstanbul Haber Servisi- Şeriatçı terör örgütü Hizbullah'a yönelik Istanbul 'da- ki operasyonlar sırasında hücre evlerde ele geçirilen dokümanlarda adı geçen bilgisayar fırmasının gözaltına alınan 3 yöneticisinden biri tutuklandı. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ndeki sor- gulan tamamlanan Maruf Üdürgöcü, Murat Yusuf Uzunoğkı ve Vahya Kefeş, Istanbul DGM Cumhunyet Başsavcılı- ğı'na sevk edildi. Sorgulanan 3 kişi,"Ya- saffeşa örgüte \arthni ve yataknk etmek" suçundan tutuklanmalan istemiyle nö- betçi mahkemeye gönderildi. tstanbul 4 No'lu DGM'de hâkım kar- şısına çıkan MarufÜdürgücü tutuklana- rak cezaevine göndenlirken diğer 2 kişi tutuksuz yargılanmak üzere serbest buakıldı. Terör örgütü Hizbullah tarafından ka- çmlıp öldürüldükten sonra cesedi Kon- ya'da bir hücre evinde bulunan işadamı Şaban Uyar'ın akrabalan, Uyar'a ait otomobıli almak için Istanbul Emniyet Müdürlüğü'ne geldi. Uyarailesi, işlem- ler tamamJanamadığı için otomobili ala- tnadan emniyetten aynldı. SlFIR NOKTASl /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com "Siyasal Islam" deyimi, özellikle Batı dünyasında kullanılan birdeyim. Siyasal Islam deyimi, Islamiyeti bir iktidar ideolojisi olarak gören siyasi hareketler için kullanılıyor. Önceki gece Siyaset Meydanı'ndaki Hizbul- lah tartışması, sonunda siyasal Is- lam tartışmasında düğümlendi. Tartışmayı şu temel noktalarda özetlemek mümkün: 1. Islamiyet, si- yasetten bağımsız olabilir mi? 2. Is- lamiyet, demokratik bir sistem için- de kendisine bir yer bulabilir mi? 3. Siyasal Islam, Islamcılığın yanlış bir uygulaması mıdır, yoksa kaçınılmaz bir sonucu mudur? 4. Fazilet Partisi, Hizbullah, siyasal Islamcı akımlar mı- dır? 5. Islamın şiddetle bir ilişkisi var mıdır? Islamiyet gerçekten, siyaset dışın- da kalabilir mi? Buna iki tür cevap ve- rilebilir. Çoğunluğu Müslüman olan bu ülkede, herkesin siyasi bakış açı- sı farklı olduğuna göre Islami inanç- ları, siyasi tercihlerin dışında bırak- mak mümkündür. Yani yaygın de- yimle politikaya dini sokmamak ge- rekir. Bir tez bu. Islamiyetin siyasete sokulması ülkede büyük soruniara neden oluyor, bu nedenle önünün Siyasal Islam Üzerine kesilmesi şarttır. Bir başka tez ise; Islamiyet, zaten siyasi hedefleri olan bir din olarak or- taya çıktı. Aslında Hıristiyanlık, Mu- sevilik gibi tek tanrılı diğer dinler de siyasi dinlerdi. Islamiyet, siyasi bir din olduğu için önderi peygamber döneminde bir devlete dönüştü. Ku- ran-ı Kerim, bu devletin anayasası- dır. islamiyeti siyasetin dışında dü- şünmek mümkün değildir, gerçekçi de değildir. Ancak siyasi Islamcılar, demokratik sistemin bir parçası ola- caklar mıdır, olmayacaklar mıdır? Sorun buradadır. Türkiye'deki tartışmayı da bu ek- sen üzerine oturtmak gerekir. Önem- li olan, Islamcı kimliğiyle siyaset ya- panların, demokrasiye ne kadar yat- kın olup olmadıkları. Ne yazık ki bu- güne kadarki deneyler, en büyük si- yasi Islamcı akımın henüz demokra- siyi içinde sindiremediğini, laikliği bir ortak payda olarak kavrayıp ona uy- gun bir siyasi kültür geliştiremediği- ni gösteriyor. Bu durumda şu soruya cevap ara- malıyız? Siyasi Islam, demokratik bir sistem içinde kendisine yer bulabi- lecek referanslara sahip mi? Bir id- diaya göre hayır. Kuran-ı Kerim'de ve peygamberin hadislerinde ortaya çıkan temel Islam anlayışı, dogma- tiktir. Allah'ın emirlerini içerdiği için üzerinde tartışılamaz, konuşulamaz. Bu nedenle Islamcılann demokrasi- yi kabul etmeleri mümkün değildir. Bir başka görüş ise şu: Islamiyetin neye ne kadar açık olduğunun temel ölçüsü, o toplumun gelişmişlik düze- yidir. Ömeğin Suudi Arabistan'da ve- ya Kuveyt'te, Islamcılann demokra- tik referanslan olamaz, çünkü o top- lumlann demokrasiyi geliştirebilecek bir altyapılan yok. Ama Türkiye gibi nispeten gelişmiş ülkelerde, Islami- yet demokratik çokseslilik içinde kendisine bir yer bulabilir. Bugün Türkiye'deki Islamcı akımlann krizi de burada düğümleniyor. Onlar, eğer yasal politika yapmak istiyorlarsa, değişmek ve gelişmek zorundalar. Türkiye, onları değiştirecek gelişkin- liğe sahiptir. Bu yüzden değişecek- lerdir. Siyasal Islam, Islamcılığın yanlış bir uygulaması değildir. Hizbullah da Fazilet Partisi de siyasi Islamcı akım- lardır. Ancak kullandıklan yöntemler farklıdır. Hizbullah, siyasi çizgisini şiddete dayalı olarak geliştirmeyi he- defliyor, Fazilet Partisi de henüz, si- yasal demokrasinin gereklerini içsel- teştirebilmiş değil. Parti içindeki kav- ga da bunun delili. Burada temel çık- maz, Islamcılara "Siyaset yapmayın" demek. Çünkü bu mümkün değil. Türki- ye'de Islami siyasette referans ola- rak kabul eden bir siyasi gelenek var. Önemli olan, bu geleneğin demokra- si içine girip girmeyeceği. Batı'daki Hıristiyan Demokrat ge- lenek Türkiye'de gerçekleşemez mi? Aslında Hıristiyanlığın temel yaklaşı- mı da demokrasiye uygun değildir. Ancak Avrupa'da yüzyıllarsüren bü- yük mücadelenin sonrasında kilise kendi içine çekilmiş, siyasetle uğra- şan siyasi akımlar ise demokratik- leşmişlerdir. Aynı süreç Türkiye'de de yaşana- bilir. Bu, Türkiye'nin gelişmesinin ve demokratikleşmesinin de bir unsuru haline gelecektir. Siyasi Islamla ilgili tartışmayı bu köşenin sınırlan içine sığdırmak çok zor. Örneğin, Islam şiddete karşı mt- dır, sorusu? Islamın kuruluş dönemi- ne baktığımızda; zor, Islam devletinin gelişmesinin ana unsurlanndan biri- si olmuştur. Dört halifeden üçünün iktidar kavgaları içinde öldürülmele- ri bunun en temel delilidir. Bugünün dünyasında Islamiyeti, herkes biraz da durduğu yere, da- yandığı ekonomik güce göre yorum- luyor. Dün Anadolu'da orta büyüklükte- ki esnafın Istanbul büyük burjuvazi- sine karşı gelişen ideolojisi olan siya- sal Islam, bugün Anadolu Aslanlan adı verilen, daha gelişmiş bir sanayi veticari güce sırtını dayıyor. Islamcı- lann, çoksesliliğe yatkın ve toplumun diğer kesimleriyle daha banşık söy- lemler geliştirmesi biraz da böyle bir ekonomik arka plan sayesinde ger- çekleşebilir. Daha söylenecek çok söz kaldı. Sonra devam etmek umuduyla...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear