14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 2000 PAZAR 8 P A Z A R J L A Z E L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr 'Ağlayarakbir yürek resmi çiziyorum havaya'Onu bir küçûk şenlikte tanımıştım. Toronto'da Babil Kulesi'ni andıran çokuluslu o şenlikte, pınl pınl Türkçesiyle ilgimi çekmişti. llk gençlik yıllannda, yannlann daha aydınlık ve daha adil olacağını düşleyen eylemcilerden biriydi. Hep gülen, mutluluk dolu bir yüzû vardı. Zindanlara düşmûş, işkence ve dayak çekisini yaşamıştı. 40 yaşında bir adamdı ama, çok daha genç görünümlüydû. tstanbul yıllannda, fabrikalardan caddelere taşan bir yüce bildirinin ardında, yılmadan, fıre vermeden savaşım vermişti. Dost emekçilere işlikler açmış, onlann bılinçlenmesi için özveriyle çalışmıştı. Konuştuğu Tûrkçe, beürgin bir kültür geçmişinin en kesin kanıtıydı. Kımisi doktor, kimisi profesör, kimisi mûhendis ve öğrenci bir Tûrk göçmen topluluğunun ortasında, özgün sözcüklerle, kurgusu yerli yerinde tûmcelerle, ona umursamazcasına bakanlara, Türkıye'nin açmazlannı deşiyordu. "MaakseP sözcüğünden başka dıyeceğı olmayanlara, suya sabuna dokunmaz omurgasız bireylere söz anlatmak kolay iş miydi?.. 10 yıldır yaşadığı Kanada'da, havanda su dövmekten başka becerisı olmayan kendi toplumundaki en başka, en aykın seslerden biriydi o. Kısırdöngülere tutsak, suspus yaşamlar süren bireylere, beyin yıkama olgusunu tanımlamaya girişmişti. Düşûnceye, manuğa ve duygulara karşı olan ve emekçinin toplumsal atılıma yönelik girişimlerinin plardı, metotlu, bilimsel yöntemlerle nasıl önlendiğınin altını çiziyor; özünde hep sol karşıtlığı yatan bu psikolojik savaşı, örneklerle vurguluyordu. Adı Celal Uçar'dı güleç yûzlü adamın. 1979-1988 arası, Türkiye'deyken bir tiyatro misyoneri olarak çalışmıştı. Ta çocukluğunda başlayan tiyatro tutkusuyla sahne sanatının her bölümûnde görev almış, çok yönlü bir deneyim edinmişti. Oyunculuk, yönetmenlik, yapımcüık, hocalık ve çizimcüik dallanndaki deneyimlerini genç yığınlara aktarmıştı. Trabzon'dan Izmir'e, Muğla'ya, Maraş'a, oradan Diyarbakır'a ve Sıvas'a, tiyatro tutkusunu götürmüştü yıllarca. Toronto'ya ayak basışının haftasında, kendini kentin tiyatro dünyasında buluveren Celal, Kanadahlarla dolu bir sanat TOROIMTO ENGİN AŞKIN çemberi içinde aranan ve sevilen bir ad oldu kısa sürede. Daha sonra, Brezilyalı tiyatro ustası Augusto Boal'ın "Forum" tiyatrosuna yönelen Celal, "Ezümişlerin Tryatrosu" olarak da ünlenen bir deneysel tûrûn, en beğenilen aktör ve yönetmenlerinden biri oldu. Dışlanmış yığınlann söylencesini üstlenen, seyircisini sahneye çağıran bir devrim tiyatrosuydu bu tür. Anti-model tanımıyla, yenilgiye, sömürüye ve umarsızlığa karşıt bir başkaldınnın söylemini vurgulayan bu tiyatroyu, birkaç kez Türkiye'ye götürdü. Toronto'da, benzer sanat utkusunu paylaşan Kanadahlarla birlikte, evrensel bir iletişim ağı kuran Celal, kendi topluluğu "A La Turka" ile 1997'de Küba'ya gitti. Küba'nın ulusal tiyatro topluluğu "Thetro Escambry" ile birlikte, Escambry Dağlan'ndaki sanat sitesinde, "Forum Tiyatrosu" üstünde ortak çalışmalar yaptı. Küba gezisinde çok ilginç bir sürprizle karşılaştı Celal. Kübalı tiyatro grubunun yönetmeni olan Javier Fernandes Jure, dedesinin Tûrk olduğunu söyleyince, Celal'le aktris kızı Ayşe'nin şaşkınlıktan dili tutulacaktı. 1910'larda, Küba'ya uğrayan bir gemide çalışan Karadenizli dede, Kübalı bir dilbere gönlünü kaptırmış ve ömrünün geri kalan bölümünü Havana'da yaşamıştı. Celal'e göre, Kübah yönetmenin soyadı "Jure-Yure okunur", Karadenizli Türk dedenin adlanndan "Yürek" sözcüğüyle bağlantılıydı. Kanada'ya ayak bastığı günlerde, Kanadalı "Mohavvk" Kızılderilisi bir kıza tutulan Celal, kısa bir süre sonra evlendi Kızüderili sevgilisiyle. Kanadahlann varlığıyla gurur duyduğu devlet televizyonu CBC'de belgesel yapımcı olarak çalışan Lynette, eşinin ülkesini çok yakından tanıyor. Son kez Celal, eşi ve ben, buzullu bir Toronto gecesinde, küçücük bir lokantada buluşmuştuk. Daha önceki söyleşilerde yaptığımız gibi, belleklerimizdeki şıir bahçelennde dolaşök. Penceremizin hemen dışında savrulan ürkünç rüzgân ızlerken, Nânm'ı, Kurdakul'u, Lorca'yı, Guflkn'i ve VVhrtman'ı okuyorduk birbirimize. Bir ara, Ümit Denizer'in Nâzım'dan esinlenen "Ferhad ile Şirin"inden, gür sesıyle tümceler okudu Celal: "Haydi kalkm öyleyse, kalkm haydi çoculdar/ Bebeği büyütmeye, nineyi avutmaya/ Açian doyurmaya gidelim, yoksulluk kaçsın bizden/ Kaçsu gjtsin hastalık, bitsin bu savâştar" Lokantanın tam karşısındaki ışıklı bankanın merdivenlerinde, sakallı bir evsiz adam, donduran soğuktan korunmaya çalışıyordu. Umarsızca büzülmüştü iki duvar arasına. Yüreğimiz darahr gibi oldu. Bakamaz olduk evsiz adama. Birbirimize veda ederken, bu kez ben onlara A. Behramoğhı'nun güzelim dizelerinı okuyordum: "Dûnyanm öbür ucundaki dostluı düşünüyonım, öbür ucundaki ırmaklan/ Bir kız sessizce öhıyor, sessizce ölüyor Vletnam'da/ Ağlayarak bir yürek resmi çiziyorum havaya/ Uyamyorum ağlayarak, bir gün mutiaka yeneceğizV Bunu söyleyeceğiz bin defa, bin defa daha." Her çocuğa bir Noelle Anne, bir Noel Baba... Demrelı Santa Claus veya Aziz Barili Nikolas ya da en yaygın adıyla Noel Baba hiç varolmamış olabilir de, ancak biz buralarda aralık ayının başından sonuna sokaklara taşan Noel Babalan çoluk çoluğa nasıl açıklayacağız? (Neyse ki son duyumlara göre 3-4 yaşından büyûkler bacadan hediye indiren imaja pek itibar etmiyorlarmış!..) Aslında çok daha zor olanı, işsiz veya işli, "hak istemlerine doyamayan" Fransızlara laf anlatmak... Cumhurbaşkanı Chirac ve/veya Başbakan Jospin'i "ülkenin Noel BabasT görüp ücret artışı istıyorlar, prim, vergi indirimi istiyorlar, çevre hakkı istiyorlar, toplumsal katılım hakkının çoğaltıhnasını istiyorlar. Noel Babalar üst ligi, Avrupa Birliği'nden köylüsü, sanayicisı, bilım adamı, sanatçısı sübvansiyon, yerel diller, kültürler için destek istiyorlar. Yüzsüz ve arsızlar... Istedikçe istiyorlar... Ne demişler: "isteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara"! Halbuki bilseler Noel Baba'nın işi ne kadar zor...! Türkiye'de kolay, "gavur — ^ — _ gelenekleri bu, Ban-Man, Avrupa-Mavrupa yemez™ Antaryalımızı Noel Baba diye iç etmişler, şimdi de kendi tkari çıkarlanna alet ediyorlar. Zaten Gümrük Birüği deyip yeterince -_üzühıyoruz_.* deyip işin içinden çıkabilir. Elbette "içi ayn, dışı ayn Avrupa" düşünenlere veya Türkiye'yi 2020'de "deneme statüsü"nde (böyle bir statü yok, biz uydurduk) üye kabul etme zemininin hazırlandığını ileri sürenlerin haklı argümanlanna (!) veya "emperyaKst Avrupa" nitelendıklerinin kapılannda el- avuç- etek açanlara pek diyecek sözümüz yok. Noel Baba da zaten her çocuğu uçurmuyor ki! Aziz Noel, 2 milyar çocuktan teorik olarak ancak % 15 'ini, yani 378 milyonunu sevindiriyor. (Cünkü "Öteküer": Müslüman, Musevı. Budist -belki Japonya'da bir ıstısna yapılabilir-, Hindu, Animist vs) Fransa'nın "büyük" (ülkenin üst düzey yöneticilerini yetiştiren akademik kurumlanna Fransız, "Büyük Okul" genel aduıı takar) mühendıslık okullanndan bir tanesınin öğrencileri ciddi bir mühendislik projesi gibi oturmuş, keyfe keder Aziz PARIS UĞUR HÜKÜM Noel'in bir Noel gecesinde 18 yaşından küçük 378 milyon Hıristiyan çıkışlı çocuğa hediyelerini dağıtabihnesi için ne hızla çalışması, ne kadar yük taşıması gerekır gibi sorulann cevaplannı hesaplamışlar: Noel Baba'nın bir gecede ortalama 3,5 çocuğun oturduğu 54 milyon haneyi ziyaret etmesi gerekiyor. Dağıtımı saat farklılıklanndan kazandığı 31 saatte yapacak olan Noel Baba'nın saniyede 967,7 haneye, Lego kutusu boyutunda ve 1 kilogram ağırlığında bir paket ulaştırması zorunlu. 108 milyon hane arasında katetmesi gereken mesafeyi 150 milyon km olarak hesaplayan mûhendis adaylan, Noel Baba'nın kızağınm hızının saniyede 1170 km olması gerektiğini tespit etmişler. Zavallı azizin kızaktan inip hediyelerini bırakabilmesı için tanınan süre ise çocuk başına saniyenin binde biri... 500.000 ton öngörülen kızağın yükünü taşıyabilmek için 360.000 Ren geyiğine ihtiyaç hasıl oluyormuş. Geyiklerin ağırhğı da binince, 600.000 tona ulaşan yük, uzayda saniyede 1170 km ^^_—•—. hızla seyahat etmeye başlayınca havayla sürtüşmeden ortaya çıkan ısıyla, geyikler ve de Aziz Noel 4,26 milisaniyede yanıp kül oluyor. Böylelikle mühendislik öğrencileri Noel Baba'nın yaşayamayacağmı bilimsel biçimde kanıtlayıp adeta Batı ile Doğu, Kuzey ile Güney arasındaki "dini ve sosyal aynmcılığın" soyut temellerinden birini daha yok etmiş oluyorlar. Bizim de çocuklara "Noel Baba" hikâyesi anlatma zorunluluğumuz kalkar. Asgari Geçim Ücretiyle (AGÜ) yaşayan 47.325 Parisüye sene sonu primi vermeye gerek kalrnaz. Bordeaux'lu AGÜ'cüler bedava operaya giremez. Paris'te yılbaşı ve ertesi günü metro ücretsiz çalışmaz. Louvre Müzesi'nin bahcesindeki dev çarkıfeleğe bedava binilemez. Her kentte binlerce dayamşma geceleri düzenlenmez...Uzun lafin kasası, gençler, nereden çıkardınız o hesaplan? Boşverin hayalleri, rüyalan yıkrnayı! Biz başka "imkânsızlan" isteyelim... 2 milyar çocuğa yeni yılda, yüzyılda, yeni binyılda bir Noelle Anne, bir de Noel Baba dileyelim. Eli boş da olsa kızağı ve gönlü şefkat ve sevgi dolu niceyıllara... Gel, gözlüğe gel! - Brezüya'nın RiodeJaneiro kenti yılbaşjnı kutlamaya hazuiamrken sokaklarda işportada satdan '2001' gözJükkri kaptşkaptş Işportacdar 50 cent'e satnklan gözlüklerirj büyük Ugi gördüğûnüve yeni yıl öncesi bolpara kazandıklannı söylüyoriar. (Fotoğraf: REUTERS) Almanya'da şeriatçı dostu kadın papaz Kadın papaz Türk gazeteciye bağınyor: "Yazdıklannız ile Almanlara korku veriyorsunuz!" Salon dolu mu dolu. Hem de tıka basa. Insanlar heyecanlı. Tümü Alman. Aralannda birkaç sakallı da göze çarpmıyor değil. Sanınm onlar da Alman vatandaşı. Geçmişte reddettikleri o pasaporta şimdi sürüyle müracaat yapıyorlar. Sanki birileri düğmeye basmış. Artık koşa koşa Ahnan vatandaşı oluyorlar. Büyük bir panel. Katılımcılar, kent belediyesindeki tüm partilerin temsilcileri ile bir Türk gazeteci. Konu, Süleymancılann Heslach semtine kondurmak istedikleri "tslam Kültür Merkezi". Belediye Başkanı izin verirken semt halkı şıddetle karşı çıkıyor. "Şeriatçüar buradan uzak dursun!" diyen bu insanlar dayamşma içinde. Savaşımlannı bir yıldır ısrarla sürdürüyorlar. Panele katılan partilerden Yeşiller, Süleymancılann Heslach'ta bir merkez kurmasına karşı çıkmayan tek parti. Aynı politikacılar, 2 ay önce Milli Görüş ve yandaşlanmn düzenlemek istediği "Stuttgartta Müslümanlar" konulu etkinliklere de karşı çıkmamıştı. Sanınm 'azmhklar'ı desteklemek Yeşiller politikası! Süleymancılann niyeti belli. Açık açık söylüyorlar: "2600 metrekare kullanım alamnda dershaneler ve seminer yerkrinin yanı sıra ibadet için bir mescit ve yatakhaneier açacağtz" diyorlar: "Çocuklanmızın kendi dinlerini öğrenmeleri ve yettdn birer din adamı olarak yetişmeleri bizim için önenüidir" Türkiye'de tarikatlan yakından izleyen istihbarat birimlerinin bir ay önce yaptığı açıklamaya göre, 8 yıllık eğitimden olumsuz etkilenen Süleymancılar Avrupa örgütlenmesine ağırlık vermeye başlamışlar. Teşkilatın Avrupa merkezi Köln'de üst düzey yöneticiler arasındaki değişiklikler de bunun sonucu. Süleymancılar, eski bir ordu mensubu olan Avrupa başkanlan Nuretün Akman'ı geri çektiler. Genel Sekreter tbrahim Çavdar da görevinden aynldı. Istanbul'daki "şefler" Avrupa yönetimini daha tutucu olduklan söylenen tsmail Hakkı ile Erül Pürlü'ye verdiler. Ahnanya'da 320 Islam kültür merkezi STUTTCART AHMET ARPAD olduğu ve buralarda her yıl 60.000 çocuğu "eğrttiklerini" açıklayan Süleymancılar, bu binalardan yansının tapulu sahıbi. Toplam mal değeri 1 milyar mark...Öğrencilerin her yıl en az yüzde 10'u imam eğitimini başanyla bitirse, on yıl sonra bu ülkenin pasaportunu taşıyan 60 bin Süleymancı Ahnan toplumuna "kazandmlacak". İmam eğitiminden geçmiş bu ınsanlar toplumun her kademesinde görev alacak; banka memurluğundan milletvekilhğine dek. Süleymancılann Nakşibendiliğe olan yakınlığı bilinir. 4 yıl önce, Nakşibendi tarikatmın KKTC'de yaşayan Avrupa sorumlusu Şeyh Nazun, Almanya'da "Yedi halk topluluğu, dininden dönüp Müshunanhğı seçecek" demişti, "bunlardan ilki de Ahnanlar olacak"... Hedeflerinin, 'din eğirimi yoluyla toplumu tslamlaşonnak' olduğu söylenen Süleymancılar, verdikleri din eğitimlerinin içeriğim açıklamazlar. Baden Württemberg Anayasayı Koruma Örgütü Başkam, geçenlerde basma, Almanya'daki Süleymancı îslam kültür merkezlerinin radikal Islamcı gruplarla ilişki içinde olduğunu söyledi. Panelde, Süleymancılar üzerine ilginç bilgiler veren araştırmacı Türk gazeteciyi halk alkışlarken katıhmcı Yeşiller Partisi Belediye Mecüsi Üyesi ile mikrofona koşan kadın papaz öfkeyle eleştirdi: "Sizin gibfler ortahğı kanşörryor!" Son yıllarda Milli Görüş ve yandaşı kuruluşlar ile Hıristiyan-Müslümanlar diyaloğu içinde olduğu bihnen papaz hanımı Heslachlılar protesto etriler. Iriyan bir sakallı ise alkışladı.Milli Görüş'ü eleştirmeye cesaret eden Ahnan gazetelerine de atıp tutan dik kafalı papaz hanundan Protestan kilisesi üst düzey yetkilileri uzak durmaya başladılar. O da arkasını, Katolik kilisesinin Rottenburg Başpiskoposluğu îslam sorumlusuna dayadı. Bu kişi Stuttgart'lı Nurcularla el ele, kol kola.. 2001 KÜLTÜR AJANDASI'nı Adam, Mephisto, Robinson Crusoe, Pandora, Ada Kültür, Istavrit (Beyoğlu), Kabalcı (Beşiktaş), Beyaz Adam (Bakırköy), Üniversiteli, Akyüz, Nezih (Kadıköy) kitabevlerinden edinebilirsiniz. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi Su^selviler Cad. 48/1 Taksim-Istanbul Tel:(212)252 63 14-15 ANKARA 22. ASlJYE HUKUK HÂKİMLtĞİ'NDEN 2000/298 E. Davacılar H. Hüseyin Danışan, Ayşe Demır ve Şerife Ülker tarafindan davahlar Zekai Ata v.s. aleyhırıe açılan Tapu Iptali ve Tescil davası ile Ankara, Etimesgut, Bağlıca, 328 parseli teşkıl eden taşınmazın 1/2 hissesinin maliki olarak gözüken Ali adına olan taşınmazın tapu kaydının ıptali ile davacılar adına tesciline karar veril- mesini talep etmiş. Davalı Zekai Ata adına çıkarnlan tebligatın bilatebliğ iade edildiği, yapılan C. Savcıhğı araşnrmasında adresinin bulunamadığından dava dilekçesinin davalı Ze- kai Ata'ya ılanen tebliğ edilmesine karar venlmış olmakla, Duruşma günü olan 21.12.2000 günü saat 10.35'de davahnın bizzat duruşmada hazır olması veya kendisinı bir vekille temsil ettirmesi dava dilekçesı yenne kaım olmak üzere davalı Zekai Ata'ya ılanen tebliğ olunur. Basın: 69461 Belçika ihraç ürünü: Alkolsüz •• •• •• • surucu! Bukez"gerçekten"21. yüzyıla giriyoruz. Brüksel, şimdiye kadar eşine rastlanmamış, olağanüstü bir havaı fışek gösterisiyle yeni çağı karşılayacak. Eski Brüksel'in kalbinin attığı tarihi beşgende, 100 metre yüksekhkte yapılacak olan gösterinin, kentin hemen hemen her yerinden görülebileceği açıklandı. Noel ve yılbaşı kutlamalan dolayısıyla ışıklarla süslenen Brüksel'de, kent merkezine kurulan buz pistinde, Brükselliler ücretsiz buz pateni yapma olanağı buldular. Alışveriş çılgınlığı, bu dönemde, bankadan para çekme işlemlerinde rekor kınhnasına yol açtı. Belçikalının hediye verme arilayışında önemlı değişiklikler gözlendı. Bu yıl, küçük ve ucuz hediyeler yerine pahalı hediyeler tercih ediliyor. TV, cep telefonu vb.'den oluşan elektronik eşyalar, parfum ve iç çamaşın başı çekiyor. Yeni yıl denince, insamn aklına hemen eğlence geliyor. Eğlence de anında alkollü ıçkiyi çağnştınyor. Alkollü otomobil kullanımı nedeniyle meydana gelen ölümcül trafık kazalannın, istatistiklerdekı oranı ise hiç de azımsanamayacak boyutta! Belçika'da, otoriteler yılbaşı akşamı içkili otomobil kullanıhnaması ve toplu taşıma araçlannın tercih edihnesi yönünde halkı uyardılar. Toplu taşıma şirketleri de çok düşük ücretlerle ge3e boyunca yolcu taşıyacaklannı açıkladılar. Responsibfc Young Drivers (Sorumlu Genç Sürücüler) girişimini belki bilirsiniz: Genç sürücüler, alkollü olmalan nedeniyle otomobil kullanamayanlan gönüllü olarak evlerine ulaştınyor. Bu kuruluşa bir telefon etmerüz yeterli! Ancak bugün sizlere, bu küçük ülkenin, trafıkte can güvenhğini arttırmak amacıyla 1995 yılmda başlattığı ve oldukça başanlı olan özgün ve ilginç bir 'kampanya- eylem'i, BOB'u anlatacağım. BOB, "eğer otomobil kuOanacaksa eğlence boyunca alkollü içld içmeyen ldşi" demek. Belçikalılann yüzde 95'i "herkesi güvenli olarak evinden ahp tekrar evine götüren ve iyi bir eğlence ortamı sağlayan bu sempatikşoförü" tanıyor. Yaşh-genç, kadm-erkek aynmı yapıhnadan sürücü belgesi ve sorumluluk biünci olan herkes BOB olabiliyor. Bu görev karşüığmda ise milletin sempatisini ve saygısmı kazamyorsunuz. Bu girişim B I W (Belçika Trafık Güvenliği Enstitüsü) ve Arnoldusgrup (Sorumlu Alkol Kullanımım Destekleyen Belçikah Bira Üreticileri Derneği) tarafindan başlatıhnış. BOB herhangi bir kısaltma ya da anlam ifade etmıyor. Sadece kulağa hoş geldiği için seçilmiş. Eğlence ve partinin olduğu her yerde BOB'u görebilirsiniz. Müdavimi olduğunuz köşedeki kafede, mega-partide, diskoda, evinizde ya da arkadaşınızın evinde verilen bir içkili yemekte, BOB sayesinde herkes içkili araba kullanma ve trafık kazası kaygısı olmadan rahatça eğlenıyor. Kampanyanın sloganı ise oldukça yalın: "Eğer BOB otomobil kullamyorsa, 'eğlence' vardemektir!"Bu girişımın "koyusan BOB anahtarhğı" Belçika'da oldukça popüler. Sizin de bir tane olsun istiyorsanız bunu hak etmeniz gerek! Bazı dönemlerde (özellıkle yılbaşında) polis veya kafe sahipleri, BOB girişimine katkıda bulunanlara, bu meşhur anahtarhğı ödül olarak veriyor. Bir de BOB otobüsü var. Bu otobüste, içkili eğlence ya da partiye katılan herkes, alkol oranlannı ücretsiz olarak öğrenebiliyor. Isterse sünülatörle bir deneme sürüşü yapabiliyor. Simülatör alkolün BRÜKSEL ERDfiSÇ UTKU otomobil kullammı üzerindeki etkisini gösteriyor. Bob otobosü, trafık güvenliğini arttırma girişimleri kapsamında polis, okullar, gençlik evleri ve gençlik örgütleri tarafindan festival, parti vb. eğlencelerde kullanılabiliyor. Ücretsiz sağlanan BOB otobüsünde iki de BOB hostesi var. Bu girişim genç sürücüleri hedefliyor. Eğer organizatör olarak BOB otobüsü istiyorsanız, sadece başvuru formunu doldurmanız yeterli. BOB otobüsü yılda ortalama 160 büyük eğlencede kullanılıyor ve büyük şirketler tarafindan destekleniyor. Sponsor fırmalar, bir yandan trafık güvenliğini sağlarken diğer taraftan da genç hedefkitlelerine ulaşıyorlar. Yüzlerce çeşit birasıyla dış pazarlarda ilgi gören Belçika. şimdi de 'alkolsüz sürücü' ihraç etmeye başladı. BOB, Belçika sınırlannı aşarak özgün bir "Belçika ihraç ürünü'' olduğunu kanıtladı. Hollanda'dan sonra Fransa'da da benzeri bir uygulama başlatıhnış durumda. Fransızlar "Akşamm sürücüsü" diyorlar BOB'a. Türkiye'de de isterseniz biz başlatalım. Eğer bu akşam, arkadaşlannızla birlikte eğlenmeye gidecekseniz, içinizden birini 'zoraki gönüllü' seçin. O, otomobil kullanacağı için, alkollü içki içmesin. Sizler de şöyle güzelce bir eğlenin. Sonra da kadehinizi hep birlikte yeni yüzyılın şerefıne kaldınn. BOB da meyve suyu ya da kola bardağını! TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şİ>Iİ/ISTANBUL T»l : <O212) 212 07 O7 (pbx) • Faks: (O212) 212 68 35 Intamet http://www.tkv.orgjr • ıınll: gsn.sekreterOtkv.org.tr • koordinatorOtkv.org.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear