Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
31 ARAUK 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
EKONOMÎ / ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11
dını özgürlüksavaşçısı
Simon Bolivar'dan alan;
tarihi bol diktatörlü ve bol
devrimli Latin Amerika 'nın
8 mityonayakın nüjuslu bu
küçük ülkesindeki
Cochabamba bölgesinin
halh, özelleştirmeye karşı
örnek bir mücadele verdi.
Ortalama bir ailenin aylık
gelirinin 100 dolar olduğu
iükede, özelleştirme sonmsı
aylık 30 dolamfirlayan su
faturaları halhn sabrını
taşırmıştı. Cochabamba
halhnın aylarsüren
mücadelesi, ihaleyi alan
şirketin ülkeyi
terk etmesineyol açtı.
Bolivya'nm Cochobamba halkınm özelleştirme karşıtı eylemleri zaferle sonuçlanan ilk örnek oldu
SUYU KORUMAKİÇİN SAVAŞMUTLUPEMtRKAN
Özelleştirmenin ekonomi politika-
lannda bir din haline gelmesi ve heT
türlü kötü yönetımin, yozlaşmanın, ve-
rimsizliğin kökeninde sorunu kamu
mülkiyetine yükleme çabası yalnızca
Türkiye'de yaşanan bir olgu değil. Bu
olay 1980 sonrası çokuluslu sermaye-
nin çıkarlan doğrultusunda IMF, Dün-
ya Bankası gibi kuruluşlann politika
ihraçlan sayesinde Doğu Avrupa, As-
ya ve Afhka'nın çeşıtlı ülkelennde de
sıkça rastlanan bir senaryo. Özellikle
Latin Amenka'nın IMF, Dünya Banka-
sı destekli özelleştirme sürecı Türki-
ye'ninkiyle büyük paralellikler taşıyor.
Ancak Latin Amerika'da bir ülke,
Bolivya, belki de dünyanın başka hiç-
bir yerinde görülmemiş bir özelleş-
tir(eme)me öyküsüne sahne oldu. Adı-
nı özgürlük savaşçısı Simon Boli-
var'dan alan; tarihi bol diktatörlü ve
bol devrimli Latin Amerika'nın 8 mil-
yona yakın nüfuslu bu küçük ülkesinin
Cochabamba bölgesinin yerli halkı,
özelleştirmeyle insanlann temel hakla-
n ellennden alındığı zaman buna kar-
şı çıkarak olaylann akışını tersine çe-
virebileceklerinin güzel ve dramatik
bir ömeğıni verdi.
1999'un sonlanndan itıbaren Coc-
habamba'da önemlı bir kaynağı kont-
rol altına almak için öfkeli bir çarpış-
ma yaşandı. Sorun, şehir su sisteminın
özelleştırilmesı ve su kaynaklannın
kontrolü ıle ılgılı yasanın değiştirilme-
siydi. Özelleşürme, Dünya Bankası'nın
kredı koşulu olarak getiribnişti.özel-
leştırmerun ardından ihaleyi alan şir-
ket, Aguas de Tunari, su fıyatlannı ani
bir biçimde artnrdı. Aralık 1999'da ay-
lık 12 dolar su faturası ödeyen bir da-
ire, Ocak 2000'de yaklaşık 30 dolarlık
bir su faturası ile karşılaşmıştı.
Fiyat arüşı kâbus gibiydi
Bölgedeki hemen herkes benzer bir
durumla karşı karşıyaydı. ABD ölçüt-
lennde bu faturalar belki çok fazla de-
ğildi ama asgan ücretin 100 dolann al-
tında ve pek çok ailenin aylık gelirinin
yaklaşık 100 dolar dolayında olduğu
Bolivya'da bu artış kâbus gibiydi. Coc-
habamba halkı şoka girmişti.
Ocak ayı ortalannda 4 günlük bir ge-
nel grev kenti sessızlığe boğdu. Kente
bağtânan yollar işgal edildi. Bunu bin-
lerce göstencının hükümet bınası önü-
ne gelerek görüşmek istediği banşçı
bir yürüyüş izledi. Amaçlan hüküme-
ti görüşme masasına orurtarak su fi-
yatlanndaki fahış artışın geri alınma-
sını sağlamaktı.
Hükümetin bu banşçı göstenye ya-
nıtı bölgeye Cochabamba dışından
1000 kışilık bir polıs ve asker grubu
yollamak olmuştu. Yürüyüşün yasadı-
şı olduğu bildirüdı. 1970'lerde seçil-
meden iktidara gelmiş ve 7 yıl kadar
hüküm sürmüş bır dıktatör olan Boliv-
ya'nm Agusto Pinochet'sı ve şu anda
parlamentonun seçtıği cumhurbaşkanı
olan Hugo Banzer, kalabahğı derdını
anlatmaya çalışan bir halk kıtlesi ola-
rak değil, sorun çıkarmaya çalışan bir
grup olarak görmekte ısrar etmişti.
Mücadele aylarca sürdürüldü. Za-
man zaman yaşanan çatışmalarda mü-
cadeleyı yürütenlere göre 1, CNN'e
göre 4 kışı öldü. 'Suyu ve Yaşamı Ko-
rumak İçin Koordinasyon'un ısrarlı
mücadelesi hükümetı bu soruna bır son
vermeye zorladı. 4 Nisan'da başlayan
büyük sokak göstenleri sonrası, hükü-
met yetkilileri su özelleştirmesım ola-
naklı kılan yasayı iptale mecbur kal-
mıştı. Yabancı ortaklı konsorsiyum
kenti terk etmişti. Aylarca süren müca-
dele Cochabamba halkınm zaferi ve
'su'lanna yenıden kavuşmasıyla so-
nuçlanmıştı.
Ve mücadele, belki de dünyada ilk
defa bır halkın protestoları sonucunda
bır özelleştırmenin ıptaline kadar vardı.
Bolivya'daki eylem koordinasyonunun lideri Oscar Olivera, mücadelelerini anlatıyor
• sağlavaııBolivya da su sektörünün özel-
leştirilmesi sürecinde çokuluslu
şirketlere karşı halk koalısyonu-
nun eylemlerini yürüten Cocha-
bamba 'daki Fabrika îşçileri Fe-
derasyonu Genel Sekreten Os-
car Olivera ile yapılan söyleşi,
ABD kökenli çokulusluşirketler-
le ilgili araştırmalaryapan Mul-
tınatıonal Monitor dergisinın
sonbahar sayısında yayımlandı.
Olivera aynı zamanda Boliv-
ya 'da su sektörünün özelleştiril-
mesine karşı mücadeleyi yürü-
ten 'Su ve Yaşamut Savunıdmast
içinKoontinasyon 'bınmının söz-
cülüğünü yapıyor.
Muıtinational Monitor:
ÖzeDeştirme nasıl yapıldı?
Otivera: 1985 'te Başkan VK-
tor Pas Estensorro yapısal
uyumprogramıbaşlattı. 1985'e
kadar Bolivya, Latin Ameri-
ka'nın en güçlü ve kenetlenmiş
sendikal hareketme sahip-
ti.l986'da madencilerin sendı-
kası, aileler ve diğer sektörler-
le birlikte kamu sektörünü yık-
ma çabalarma karşı geniş çaph
bir 'Yaşam Yürüyüşü' başlattı.
Yürüyüş askerler tarafindan ke-
sildi. Tek bir silah patlamadan
yürüyüşçüleT dağüdı. Maden-
ciler devlete teslim oldu ve bu
bizim için Bolivya'da ekono-
mik değişimler ve politik bas-
kılar açısından yeni bir döne-
min başlangıcı oldu.
Bugün madencilik alamnda
işçilertek bir sendikaya bile sa-
hip değil. Özelleştirmenin ül-
keye pek yaran olmadı. Çok az
yatınm yapıldı. Çahşma koşul-
lan daha da kötüye gitti. Hiz-
metler giderek pahalandı.
MM: Cochabamba'da su
sektörünü özeJkştinne çabala-
n nasıl getişti?
Otivera: Haziran 1999'da,
Dünya Bankası Cochabam-
ba'da su sektörünü tartışmaya
açan bir rapor yayımladı. Hü-
kümet, Dünya Bankası'nın
kentin su sistemini özelleştir-
me önerisini uygulamaya baş-
ladı. Parlamentoya, kırsal böl-
gelerde su dağıtımmdaki bütün
garantileri kaldırmak için bir
yasa tasansı sunuldu. Bu yasa
suyun geleneksel biçimde kul-
lanımım yasaklıyor. Bu yasaya
göre, su dağıtımını yapabilecek
tek kurum özel şirketlerdir. Ör-
negın benim evimde bir kuyu
varsa ben bunu kullanmak için
para ödemek zorundayım.
/\ynı zamanda bir sendikanın genel sekreteri
olan Oscar Olivera, Bolivya halhnın çokuluslu su
şirketine ve hükümetin suyu özelleştirmeyasasına
karşı yürüttüğü mücadelenin liderlerinden biriydi.
MM: Şirketierin hükümetie
yapüğı anlaşma neydi?
Olivera: Hükümet Aguas de
Tunari ile bir sözleşme imzala-
dı. Bu konsorsiyumda, Londra
merkezli Intemational Water,
Bengoa of Spain ve 4 ya da 5
Bolivyah şirket yer alıyordu.
Anlaşmadan en çok yararlanan
Intemational Water şirketi idi.
Fiyatlann her yılın sonunda
ABD'deki enflasyon oranma
koşut olarak arttınlması şartı
vardı. Sözleşme aym zamanda
şirkete, performansı ne olursa
olsun yatınmının yüzde 16'sı
oranında bir geri dönüşüm ga-
rantisi veriyordu.
Bütün su şebekesıne el ko-
nulduğunu açıkladılar. Sonuç
olarak çok sayıda insan, günde
ancak iki saat kadar su alabile-
cekti. Bazı yerlerde suyun fiya-
tı yüzde 400 yükseldi. Pek çok
insan ödemeyi reddetti. Ancak
tuhaftır ki, şirkete göre ise baş-
ka türlü bir şey oluyordu. In-
sanlar birdenbire çok daha faz-
la su tüketmeye başlamıştı.
Ama halk herzamanki kadar su
kullandığmda ısrar ediyordu.
MM: Suyun özelleştirilmesi-
ne karşı protesto eylemleri na-
sıl ve ne zaman başladı?
Olivera: Bu süre içinde biz
köylülerle ve kentteki insanlar-
la irtibat halindeydik. Bu grup-
lar, mücadele için bir koordi-
nasyon oluşturdu. Bütün sen-
dikalar buna katıldı. Hatta zen-
gin arazi sahipleri bile katıldı.
Bütün halk su şirketlerine kar-
şı birleşti. 28 Aralık'ta ilk kit-
lesel eylemimizi yaptık. 4 gün
süren bir genel grev ve yol iş-
gali yapacağmıızı duyurduk.
Karşuıgında hükümet 18 yıldır
ilk defa göz yaşartıcı gaz kul-
landı. Fakat insanlar güçlüydü
ve işgali bozmadılar. Sonuç
olarak hükümet yasa ve sözleş-
meyi tekrargözden geçireceği-
ne söz verdi. Ancak fiyatlar
yüksek düzeyini konıdu ve bu
yüzden de 2 ay boyunca kimse
su faturası ödemedi.
MM: Peki hükümet sözünü
ruttumu?
OBvenı: Şubat ayının başm-
da hükümetin sözünü yerine
getirmeyeceğı belli olunca ko-
ordinatör, kent sakinlerinin ba-
nşçıl bir işgal çağnsında bu-
lundu. Sembolikbir şeydi. Hü-
kümet bu işe izin venneyeceği-
ni söyledi. Halk aynbnaya ka-
rar verdi. 30 bin kişi kadar var-
dı. Ateşe başladıklan zaman
birkaç yüz metreden öteye git-
memiştik. Bin tane polis gö-
ründü. tnsanlar 2 gün boyunca
savaştı. Fiilen bir savaş gibiy-
di. 175 gösterici yaralandı.
Bunlar olup bittikten sonra ya-
sayı ve sözleşmeyi gözden ge-
çirmek için yeni bir anlaşmaya
vanldı fakat bu kez su fiyatla-
n eski düzeyine çckilerek don-
durulacaktı.
Halk, hükümetin sözleşmeyi
feshedip su sistemini kendisine
geri vermesinde ısrar etti. Ve
yeni pek çok koşul içeren bir
yasa hazırladık. Dolarizasyonu
bir kenara bıraktık. İnsanlann
geleneksel olarak suyu kullan-
ma haklannı kollayan bir içe-
rikteydi. Kasabalara ve kente
katıhm hakkı verdik. Yasa geli-
ştirüiyor ancak sözleşme değiş-
meden duruyordu.
26 Mart'ta su şirketiyle hal-
ka açık bir görüşme ayarladık.
Halka ne istediğini sorduk.
Sözleşmeyi istiyorlar mıydı?
Suyu özelleştiren yasanın de-
vammı istiyorlar mıydı? Su fa-
turalannm yükseltihnesini isti-
yorlar mıydı? Halkın yüzde 94-
98'i bütün sorulan olumsuz ya-
mtladı. Oylamaya 50 bin kişı
kaüldı. 4 Nisan'da bir kez daha
kararlı bir yol işgali yapıldı.
MM: Bu eyleme hükümetin
tepkisi ne oldu?
Olhera: Kent Komitesi'nden
bir grup ışadamı ile koordina-
tör, Cochabamba'daki herkesin
görebileceği birtoplantı düzen-
lediler. Hükümet geldi ve bizi 4
saattir toplantıda olduğumuz
binaya kapatn. Bu, insanlan ga-
leyana getirdı. Halk sokaklarda
polisle kavga etmeye başladı.
Cuma günü devlet görevlileri
"Sözleşmenin feshi için birplan
hazrriama>a karar verdik, daha
fazla kan dökülmesini istemiyo-
ruz" dediler. Başrahip bunu
kent merkezinde duyurdui. 30
bin kişi sokaklarda dans etti.
Ancak daha sonra hüküme-
tin sıkıyönetim ilan ettiği söy-
lendi. Kentte askerler görün-
meye başladı. 17 yaşında bir
çocuk vurularak öldüriildü.
Bütün kentte savaş başladı. Or-
du komutamna ateş etmesi em-
redibnişti ancak o, bunu red-
dettı. Pazar günü Su Işleri Mü-
dürü, su şirketiyle konuştukla-
rmı ve onlann gönüllü olarak
ülkeyi terk etmeye karar verdik-
lerini açıkladı. Ancak hükümet,
"Koordinasyonla görüşmeyece-
ğiz, çünkü onlar uyuşturucu
tüccarlan tarafindan finanse
edilen yasadışı bir örgüt"
açıklamasını yaptı. Yollan işgal
eden ufak tefek yaşlı kadınlar
u
Biz mi uyuşturucu kaçınyo-
ruz" diye sordular. Pazartesi
günü geldiğinde sokaklarda 80
binden fazla insan vardı ve
"Eğer bu yasa değişmezse biz
hükümeti değiştireceğiz" diyor-
lardı. Cochabamba'ya hükümet
adına bır heyet geldi ve bir an-
laşmaya varabildik.
MM: Peki hükümet bu kez
sözünü ruttu mu?
Olivera: Konsorsiyum göz-
den kaybolmuştu. Hükümet
sözleşmeyi feshetmek zorunda
kaldı. Bu nedenle biz de yol iş-
galini kaldırdık ve suyun kont-
rolü tekrar kente verildi. Bütün
bu olanlardan üç ders çıkardık:
1. Adaleti sağlayan, halkın
kendisidir.
2.Bütün bireyselci düşünce-
ler, dayanışma ruhunun altmda
kaldı.
3. Biz demokrasi istiyonız.
Sadece uluslararası finans çev-
relennı ve onlann neoliberal
takvimlerini dikkate alan hü-
kümetler istemiyoruz.
YORUM
ÖZTİN AKGÜÇ
Dilek Değil Çaba
Genellikle yeni yıla girerken dileklerde bulunulur.
Dileklerin gerçekleşmesi ise çabayı gerektirir. Biz ça-
ba harcamaktan pek hoşlanmayan birtoplumuz. Ça-
ba harcamadan, özveride bulunmadan iyi şeylerin ol-
masını isteriz. Mucize gerçekleşmediğinden, iyi dilek-
lerimiz, sözde ya da kâğıt üstünde kalır. Hayal kınklı-
ğı yaşanz.
Çabayı, özveriyi çok kez başkalarından bekleriz.
Kurtancı arartz. Sık sık bir Atatürk daha gelse de so-
runlanmızı çözse diye dileklerde bulunuruz.
Çözümü kendi çabamızda aramalıyız. Kişi olarak,
toplum olarak kendi ayaklanmız üstünde durmayı öğ-
renmeliyiz. Sürekli dış yardım, dış borçlanma ile eko-
nomimizi ayakta tutamayız. Borçlanmanın kısa süre-
de getirdiği ferahlatıcı etkinin çekiciliğine kapılmama-
Iryız.
IMF'ye bağımlılığımız büyük ölçüde, gerekli çaba-
yı harcamamızdan kaynaklanıyor. Borç almayı büyük
bir başan olarak görüyoruz. IMF'den, Dünya Banka-
sı'ndan kredi gelecek diye bir zil takıp oynamadığı-
mız kalıyor. Alınan borçlann koşullannı, gelecekte ge-
tireceği yükleri dikkate almıyoruz. Günü kurtarmayı
kârsayıyoruz. Doğal olarak da başan kazanamıyoruz.
Atılım yapamıyoruz. Bir türlü orta gelirli ülkelerin alt
grubundan kurtulup aşama yapamıyoruz. Başansız-
lıâımıza özürier arıyoruz, dış etkenlere bağlıyoruz.
Özeleştiri yapıp eksikliklerimizi göremiyoruz. Görsek
dahi düzeltmek için çaba harcamıyoruz.
Eleştiriden de pek hoşlanmıyoruz. Eleştirileri, kötü
niyete bağlıyoruz. Eleştiri haklı mı diye çoğu kez dü-
şünmüyoruz. övgüye ise duşkunuz. Eleştirinin itici
gücünden yarartanmıyor, övgünün rahatlatmasına ka-
pılıyoruz. Eleştirileri haksız buluyor, övgülerin gerçek
olduğuna kendimizi inandınyoruz.
Sorunlanmızın ağırlığını biliyoruz. Çözümü toplum-
sal çabada aramamız gerek. Eleştiri yapmak, sorun-
lan gündeme getirmek, ümitsizlik olarak değerlendi-
rilmemeli, koşullar elverişsiz olsa da amaçlan doğru
saptayıp bu dogrultuda çaba gösterebılırsek, başan
kazanma olasılığımız artar. Zaman zaman ayartılara
kapılıp yanlış yollara sürükleniyoruz. Özellikle son yir-
mi yılda, değeryargılanmız büyük ölçüde aşındı. Kö-
şe dönücülük, üçkâğıtçılık, istismar, rüşvet yaygınlaş-
tı. Bunlar beceri sayılmaya başlandı. Basmakalıp, kli-
şe sözlere değer verildi. Gerekli niteliklere sahip ol-
mayan kişiler lider, vizyon sahibi, kurtancı diye tanı-
tıldı. Çıkar beklentisi ile belirii kişiler desteklendi. Bu
kişilerin denektaşına vurulması, gerçek kimliklerinin
anlaşılması zaman aldı. Süre yitirdik.
2001 yılına zor koşullarda giriyoruz. Yalnız iyi dilek-
lerde bulunmak yeterii değil. Gerçekleri topluma an-
latmak zorunlu. Büyük bir çaba ve özveri gösterebilir-
sek, iyi günlere doğru yönelebiliriz. Kendimizi ve top-
lumumuzu aldatmayalım. Sıkıntı çekilmeöen, özveri
gösterilmeden, çaba harcanmadan, olumlu sonuç
alınmasına olanak yok.
Liderierimiz iyimser olabilir, yalnız iyimser demeç-
ler, dileklerde bulunmak ne yazık ki sorunlan çöz-
müyor, hafifletmiyor.
Yeni yıl için dilegimiz, toplum olarak gerçekleri gör-
memiz gereken çabayı harcamamızdır. Kalıcı başan
.özveriyi, çabayı zorunl.y Kılar.
Esnaf kepenk kapatıyor
'2000 en kara yıl'
ADANA (AA) - Ada-
na'da, bu yılın ilk 11 aym-
da 1662 esnaf ve sanatka-
nn kepenklerini kapatıp si-
cil kayıtlannı sildirdikleri
bildirildi.
Adana Esnaf ve Sanat-
kâriar Odalan Birliği Baş-
kanı Kazun Banşık, yılın
ilk 11 ayında Adana da
356'sı bakkal ve bayi,
144'ü şoför, 106'sı kahve-
hane, 105'i kamyon ve
kamyonetçi, 97'si tuhafıye,
manifatura, züccaciye ve
hırdavatçı, 81 'i de mınü-
büsçü ohnak üzere toplam
1662 esnaf ve sanatkânn
faaliyetlenne son verdikle-
rini kaydetti. Büyük umut-
larlagirdiklen 2000 yılının
"en kara yıl" olarak tarih-
tekı yerini alacağını ifade
eden Banşık. "Uygulama-
yakonulan ekonomikistik-
rar programı nedeniyle es-
naf vesanatkânmızçokzor
durumadüştü" dedi. Ban-
şık, ekonomik sıkıntüan
aşamayan esnaf ve sanat-
kânn aldığı kredilen bile
ödeyemedikleri için icralık
olduğunu ifade ederek
"Esnaf ve sanatkânmız,
ürettiği malı satamamakta,
sartıgmm yerine yenisini
koyamamaktadn-. tykekü-
çüİen esnanmız, Halk Bart-
kası'ndan kredi kullan-
maktan da kaçınmakta-
dff" diye konuştu.
Takipteki kredfler
2000 yılı başlannda yüz-
de 10 seviyesinde seyreden
kredılerdeki ıcra takip ora-
nmın yıl sonunda yüzde
35'e ulaştığını kaydeden
Banşık, "Bu da kredi kul-
lanan her 100 esnaftan
35'inin icra> a düştüğü ger-
çeğini ortaya koymak-
tadn-" dedi. 2001 yılından
ümitli olmadıklannı belu"-
ten Banşık, "Hayat stan-
dardının yeniden uy-
gulamaya konuhnuşobnası
ve harçlara gelen zamlar
200rinçokzorgeçeceğinin
göstergesidir" dedi.
Aracı Kurumlar Derneği Başkanı
Borsacı2001'den
umutlu değil
İSTANBUL(AA)- Ara-
cı Kurumlar Derneği Baş-
kanı Bedii Ensari 2001 yı-
hnm ilkyansında borsadan
fazla bir şey beklenmeme-
si gerektiğini söyledi.
Faizler yüksek olduğu
sürece borsaya para gekne-
yeceğini belirten Ensari,
haziran ayına kadar ekono-
mik programın aksatılma-
dan yürütülmesi gerektiği-
ni kaydetti. Bu yılın ilk 6
ayında ekonomik istikrar
programının başanyla yü-
rütüldüğünü ifade eden
Ensari. "tkinci alt ayda hü-
kümet de milkt de progra-
mı boşladı. Şimdi 10.4 mil-
yar dolar geliyor, düzlüğe
çıknk di\e düşünülürse bü-
yük hataolur" diye konuş-
tu. Ensari, ekonomik istik-
rar programının mutlaka '
başanya ulaştınlması ge-
rektiğini vurgulayarak
programın başansızhğm-
dan progranıın başansızlı-
ğını isteyenlerin de etkile-
neceğini söyledi.
Kredfler umut verici
Borsa Uzmanlan Derne-
ği Başkanı NazmiSankaya
ise hükümetin ekonomik
programa sadık kalacağına
dair açıklama ve uygula-
malan, buna bağlı olarak
Uluslararası Para Fonu •
(IMF) ve Dünya Banka-
sı'nın bu açıklamalan teyit
edici yöndeki destek kredi-
lerirun 2001 için umut ve-
rici olduğunu kaydetti.