23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
31 ARAUK2000PA2AR CUMHURİYET SAYFA HABERLER afyok • ANKARA (ANKA)- Hûkûmet, koalisyon ortağı MHP ve ANAP milletvekiHerinin 'belediyeler için mali af' önerisine karşı çıktı. ANAP Yozgat Milletvekili Lütfullah Kayalar ve MHP îçel Milletvekili Hidayet Kıhnç'ın konuyla ilgili yasa önerileri Meclis'te görüşülmeyi beklerken Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan imzasıyla TBMM Başkanlığı'na sunulan 'Hükümet Görüşü'nde, 'beledıyelerin kamu kurum ve kuruluşlanna olan borçlanna ait faizlerin silinmesine ilişkin teklifm, uygulanmakta olan ekonomik istikrar ve enflasyonla mücadele programıyla bağdaşmayacağı ve borçlannı vadesınde ödeyen belediyeler açısından adaletsiz bir uygulamaya yol açacağı' belirtildi İHD: Öliim opuçlapuu desteklemiyopuz • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Insan Hakİan Derneğı (İHD), "Ölûm oruçlannın bitmesi için Adalet Bakanı'ndan açıklama bekliyoruz" yönünde bir açıkiama yapmadığuu ' w bildirdi. ÎHD'den yapılan yazılı açıklamada, dünkü Radikal ve Hürriyet gazetelerinde bu yönde derneğe atfen haberlerin yayımlandığı, buna karşılık Adalet Bakanı Hikmet Sami Tûrk'ün de "Herkes kendi görevini yapsın. Onlar ölüm oruçlanna destek vermeyi sona erdirsinler" karşılığını verdiğinin yazıldığı kaydedildi. "Biz kendi işinuze bakıyoruz" denilen açıklamada, yaşam hakkının korunmasını savunan ÎHD'nin ölüm orucunu desteklediğine ilişkin bir açıklamasının söz konusu olmadığı bildirildi. SSK kaçak işçi avmda • ANKARA (AA)- SSK Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığı verilerine göre, sigorta müfettişlennce 2000yılında31bin801 işyeri denetlendi. Denetimler sonucunda, bu işyerlerinde 211 bin 577 işçinin sigortalı olarak çahştığı, 28 bin 13 işçinin ise SSK'de kaydı bulunmadığı ve kaçak çalıştınldığı belirlendi. Müfettişlerin yaptığı denetimlerde, denetlenen 31 bin 801 işyerinden 3 bin 945 'nin SSK'ye tescili (kaydı) bulunmadığı, 27 bin 856 işyerinin ise kurumda kaydı bulunduğu tespit edüdi. Kaçak işçi çahştırdığı saptanan ve işyerlerinin kâydını SSK'ye yaptırmayan işverenlere 2000 yüı içinde toplam 10 trilyon 445 milyar 100 milyon lira tutannda idari para cezası uygulandı. GSM18004. lisans devri • ANKARA (AA)- Ulaştuma Bakanlığı ile Tûrk Telekom AŞ arasında GSM 1800 4. lisans devri imza töreninin ocak ayı başında yapılabileceği bildirildi. Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri, Tûrk Telekom'un işleteceği GSM şebekesinin lisans devri işlemlerinde herhangi bir sorun ve eksikliğin olmadığını söylediler. Adalet Bakanlığı, F tipi cezaevlerinde işkence yapılmadığını savundu 4 Zorla tedavi yapdrriıyor'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanlığı, "Hayata Dönüş" ope- rasyonu sonrasında F tipi cezaevlerine nakledılen tutuklu ve hükümlülere işken- ce yapılmadığını savundu. Bakankk, has- tanelerden taburcu edilen tutuklu ve hü- kümlûlerin bazılannın vücudunda yan- ma ve yaralanma nedeniyle belirtiler kal- masının, işkence iddialarma dayanak oluşturduğunu öne sûrdü. Adalet Bakanlığı, operasyon sonrası tutuklu ve hükümlülerin tedavi ettirilme- diği, işkence yapıldığı, tek tip elbise uy- gulamasına gidildıği yönündeki iddialar üzenne dün bir açıklama yaptı. Bu yön- • F tipi cezaevlerine sevk edilen tutuklu ve hükümlülere işkence yapıldığı iddialannın yalanlandığı Adalet Bakanlığı açıklamasında, tutuklu ve hükümlülerdeki yara ve yanık izlerinin operasyon sırasında meydana geldiği öne sürüldü. deki haberlenn yalanlandığı açıklama- da, "Ftipicezaevleri ile diğer cezaevleri- ne nakledilen hiçbir tutuklu ve hükümlü- ye işkence ve kötü muamelede bulunul- manuşbr" demldı. Operasyonlarda yaralananların anında hastanelere kaldınldığı, tedavisi bıtenle- nn cezaevlerine gönderildiğı kaydedilen açıklamada, "Hastanelerden taburcu edi- len baa tutuklu ve hükümiülerin yanma ve varalanma nedeniyle vücuüannda ba- a belirtiler kahnışur. Bu belirtiler aileler tarafindan cezaevlerinde işkence yapıh- yor iddiasıile bir kanıtolarak gösterilîne- ye çahşılmaktadır" denıldı. Açlık grevi ve ölüm orucunda bulu- nanlara çıkanlan genelge uyannca şeker ve sıvı gıda verildiği, eylem yapılan ce- zaevlerinde 24 saat esasına göre doktor bulundurulduğu dile getirilen açıklama- da şöyle dedi: "Tutukluve hükümlülerin sağtak durumlan her gün doktor kontro- lünden geçirilmektedir. İddia edikliği gi- bizoriaveyaanesteziverilıneksuretiylete- davi ettirflmemektedir. Başka cezaevleri- ne nakledilen hiçbir tutuklu ve hükümlü kayıp değüdir." Açıklamada, nakillerin ardından tüm cezaevlerinde kapalı ziyaretlere izin ve- rildiği kaydedildi. Tutuklu ve hükümlü- lerin bazılanna istek üzerine hükümlü el- bisesi verildiği belirtilen açıklamada, "Buyardnndahi,tektipelbise uygulama- suıa geçfliyor biçiminde tstismar edflme- ye çahşıhnaktadır'' denıldi. Cezaevleri Birinci grubun öiümorucu 73. gününde ALPERTURGUT F tipi cezaevlerine karşı siyasi tutuklu ve hükümlülerce başlaülan ölüm orucu eylemi 73. gününe gi- rerken 1. ölüm orucu ekibindeki 90 tutuklu ve hükümlünün 'ölüm- kahm' savaşımı sürüyor. Avukat- lar, F tipi cezaevlerinde müvekkil- leriyle görüşmelerde zorluklar ya- şadıklannı belırtirken aileler, Türk Tabibler Birliği üyelerinin bir an önce cezaevlerine gırerek tedaviye başlamalaruıı istediler. Özel Tip, Kapalı, E ve F tipi ce- zaevleri ile hastanelerde 2 bin 18 tutuklu ve hükümlünün açlık gre- vi ve ölüm orucu eylemi devam ediyor. Ölüm orucundaki Semra Askeri. Erkan Kaya ve Fatma Er- soy'un bılıncının kapandığı, Edir- ne F Tipi Cezaevi'nde kalan TKP(ML) cezaevleri temsilcisi Aydm Hambayat'ın bacağında kurşun olduğu, AB Karataş' ın göz- (/v îefinin görmediği, Dursun Ön- dfer'in kafasında şarapnel parçala- n olduğu, IJfiık Keskin ve Özgûr Çelik'ın şeker komasına girdiğı, Hasan Hüseyin Mert ve Rıza Boy- raz'ın, vücutlanndaki yaralar ne- deniyle komaya girdiği belirtiliyor. Halkın Hukuk Bürosu avukatla- n, çok sayıda hükümlünün avuka- tı olmadığını, olanlann da vekâlet- name istendiği için müvekkillen ile görüşemediğini belirtti. Avukatlar, F tipi cezaevlerinde açlık grevi ve ölüm orucunda bu- lunan tutuklu ve hükümlülerin ya- ralannın tedavi edilmediğini ve ya- şamsal ihtiyaçlanmn karşılanma- dığını belirttiler. Avukatlar Mesut Gündoğdu ve Hüseyin Aygün, Elbıstan Ceza- evi'ndeki müvekkilleri Cengizhan Pflav. Kazım Keleş. Saü Kıhç, Ay- dm Keser ve Sinan Doğan'ın tüm eşyalannın ve temsilcilik haklan- nın ellennden aluııp hücrelere ko- nulduğunu anlattılar. Avukatlar, "Biz avukatlara da gjrişte güçlük- ler çıkartıldL Yasal açıdan gerek- mediği halde savcıhk izni almamı- n söylediler. Ailelerinin getirdiği malzemeleri kendilerine vereme- dik. Bu olaylar, Elbistan'da da F ti- pi uygulamasına geçildiğinin gös- tergesidir'' dedıler. F tipi cezaevine protesto İHD, KESK, TMMOB, Halkevieri, ÖDP, DBP, HADEP, EMEP tstanbul U örgürlerinin temsilcileri ile tutuklu ve hükümlü yakmlanndan oluşan bir grup, Başbakan Büient Ecevit'e bayram ve yeni yıl karö göndererek cezaevlerine düzenknen operasyonlan ve F tipi cezaevi uygulamasmı protesto etti. Çevik Kuvvet ekiplerinin önlenı aldığı Sirkeci Postanesi önünde toplanan grup, "Onlarca siyasi tutuklu ve hükümlünün hayaüna mal olan 'şefkaÜF operasyonunuzia bayramımızı, yeni yıhmızı ve kimbilir daha nice yıhnuzı bize zehir ettmiz" yazan kartlan Başbakan'a postaladı. PoKs, eylem sırasında "İçerde, dışarda hücrderi parçala", "Devrim şehiöeri ölümsüzdür" sloganlan atan grubu uyardL Protestocu grup, daha sonra sessizce dağüdı. Hatay'ın Samandağı üçesinde de aralannda ÖDP, Eğitim-Sen, Halkevlerf nin de bulunduğu Demokrasi Platformu üyeleri Oytun Alanı'nda toplanarak F tipi cezaevierini ve operasyomı protesto ettiler. Protesto sırasında "Hücreler ölümdür, girmeyeceğiz", "Yaşasın ölüm orucu direnişimiz" sloganlan anldı. (Fotograf: UĞUR DEMİR) Polise saldırı Uçkişinin gözaltı süresi uzatıldı İstanbul Haber Servisi- Gazıosmanpaşa ve Halı- cıoğlu'nda Çevik Kuvvet otobüsü ile trafık ekibi otosunu tarayarak 2 poli- si şehit ettikleri, 14 polisi de yaraladıklan iddia edi- len 3 kişinin sorgusu sürü- yor. Bu kişilerle ilişkileri bulunduğu gerekçesiyle 15 kişi de gözaltına alın- dı. öte yandan, DHKP- C'ye yönelik düzenlenen operasyonlarda, gözaltına alınan 7 kişiden 3 'ü tutuk- landı. 11 Aralık 2000 tarihin- de Gazıosmanpaşa'da 2 polis memurunun şehit ol- duğu, 12 polisin yaralan- dığı Çevik Kuvvet otobü- süne saldın olayı ve 20 Aralık 2000 tarihinde Ha- hcıoğlu'nda 2 trafık poli- sinin yaralanmasıyla so- nuçlanan saldmyı TKP/ ML-TÎKKO örgütü adına gerçekleştirdikleri iddia edilen Hasan Karakaş, Erbfl Yddız ve Şerafettm Yer'ın Terörle Mücadele Şubesi'ndeki sorgusu sü- rüyor. Bu kişiler için İstan- bul DGM'den 4 gün gö- zaltı süresi alındı. Aym olayla ilgili olarak 15 kişi de gözaltına alındı. DHKP-Coperasyonu Şeker Bayramı ve yılba- şı tatiünde güvenlik güçle- rine yönelik saldm plan- ladıklan ve DHKP-C'ye üye olduklan öne sürülen 7 kişi ise Terörle Mücade- le Şube Müdürlügü'ndeki sorgulannın ardından is- tanbul DGM'ye sevk edil- di. Terörle Mücadele Şu- besi'nden yapılan açıkla- maya göre, bu kişüerin kaldıklan ve gösterdikleri yerlerde, 5 Kalaşnikof marka otomatik tüfek, 1 tabanca, bu silahlara ait 16 şarjör, 11 el bombası ve fünyesi ele geçirildi. DGM'ye sevk edilen bu kişilerden Gühekin Top- rak, Oktay Yüdız ve Er- can GüUü tutuklanarak Kartal Gezaevi'ne gön- derildi. IRMIKIAYDIN ENGtN aengin(a doruk.nettr Perılivan tefrikasına dönme- sini umursamaksızın, eşin dos- tun, yakın çevrenin "Yahu böy- le gazete yazısı olmaz, uzattın da uzattın" demelerine aldınş etmeksizin "Ftipi cezaevleri ça- tışmasında taraflar"\ tartışıyo- ruz. Bugün de öyle. Şimdiden söyleyelim, yann, öbür gün de öyle yapacağız... Dün "Devlete tapmak, ille de devletten yana saf tutmak saç- malıktır. Çünkû devlet dediğin bir aygıttır" deyip noktayı koy- muştuk. Devlet aygrttır doğru. Ama bu aygıtın dizginlerini elinde tutan, direksiyon simidine yapışanlar aygıt maygrt değil. Kanlı canlı (hatta bazan fazla kantı), sizin gibi, benim gibi insanlar. Bunlar bazan bir hanedandır; bazan bir azınlık (oligarşi); ba- zan bir sınrf (aristokrasi, burju- vazi, işçi sınrh); bazan bir cun- ta; bazan bir çete; bazan bir sı- nrflar ya da çıkar gruplan ko- alisyonu. Iktidarlan sırasında geçerii ol- masını istedikleri hukuku yara- tır, eski hukuku siler atar ya da değiştirir ya da dönüştürürler; ama ille de kendi hukuklannı egemen kılmaya çabalarlar. Devlet Aygıtının Direksiyonundakiler... Kendi degerierini toplumun genel değerleri olarak benim- setmeye, kabul ettirmeye yö- neliıier. Ekonomiye kendi çıkarian doğrultusunda yön verirler. Kendi ideolojilerini egemen, hatta becerebilirlerse resmi ve tek ideoloji olarak dayatıriar. Bütün bunlan da devlet aygı- tını ve onun çok zengin olanak- lannı kullanarak gerçekleştirir- ler. Siyaset biliminin el kitaptan bunu böyle yazıyor. Şimdi gelelim Türkiye'ye ve F tipi cezaevleri temelinde sür- mekte olan çatışmaya... • • • Yasama erki var olan ceza yasalannın yetersizliğine karar verdi ve Terörie Mücadele Ya- sası'nı (TMY) çıkardı. Yargı erki belli eyfemlere kar- şı Terörle Mücadele Yasası'nı uygulamaya başladı. Yürütme erki de TMY'den hüküm giyenleıi cezaevterine koydu. Başlanna cezaevi için- de Adalet Bakanlıgfna bağlı gardiyanlan, cezaevi duvarlan- nın dışında da Içişleri Bakanlı- ğı'na bağlı jandarmalan dikti. Eh bu üç erkin toplamı da "devlet" oluyor zaten. Ancak devlet yine de istediği sonucu (ne istiyordu dersiniz?) alama- yınca ceza ve infaz hukuku uz- manı bürokratlannı çalıştırarak yeni bir proje hazırlattı ve adına "Ff/p/cezaew"dedi. Hükümlü ve tutuklulan koğuş biçiminde 30-40 80-100 kişi bir ara- da değil, tek ve en çok üç kişi- lik oda-hücrelerde tutmaya ka- rar verdi. Siyasi tutuklu ve hükümlüler buna karşı direnişe geçtiler ve önce açlık grevine, sonuç ala- mayınca da ölüm oruçlanna başladılar. Sonra ne oldu? Bütün aynntılan, yüzlerce acı dolu öyküyü, haberi ayıklaya- rak yanıtlayalım: Sonra ne ol- du? 1996 Temmuzu'nda ölmeye yatınca gerçekten "ölebilecek- lerini" kanrtlamış siyasi mah- kûmlann bu kez de cezaevlerin- den art arda cesetlerinin çıka- cağını gördü, ürktü ve pazariı- ğa oturdu. Adalet Bakanı, F tipi cezaev- lerinin ertelendiğini açık seçik, hiçbir kuşkuya yer bırakmaya- cak bir netlikle ilan etti. F tipi cezaevleri üstünde "toplumsal uzlaşma" sağlayacak bir diya- log sürecinin başlatıldığını ilan etti. Bu karanna insancıl gerekçe- ler ekledi: Evlattanmızın ölme- sini biz de istemeyiz, falan fi- lan... Siyasi tutuklular, hükümete güven duymadıklannı belirtip direttiler. Bir sabah jandarma komandolan 20 hapishaneye aynı anda müdahale etti ve Hayata dönüş operasyonu" başlatıldı. Şu ana dek 31 yurt- taşımız bir daha dönmemece- sine hayata veda etti. Yüzlerce yaralı F tipi hücrelerinde ölümü beklemekte. Anneler çocuklan- nı anyor. Kimi hâlâ bulamadı. Bulanlar ölümün soğuk yüzü gözlerine sinişmiş evlatlan ile karşılaştılar. Ölüm orucu bütün F tipi ha- pishanelerde, yeni katılımlarla sürmekte. Adalet Bakanı, devlet adına konuştu: önce F tipi cezaev- lerinin, öteki cezaevlerinde yer olmadığından geçici ola- rak kullanıma açıldığını söyle- di. Ardından "F tipine gidenler orada kalacaklar ama biz F ti- pi cezaevierini duzelteceğiz" dedi ve... Ve sonunda iki üç gün önce baklayı ağzından çıkardı: - F tipi aynen kalacak. Erte- leme, örgütle uzlaşma koşulu- na bağlıydı. Örgüt aniaşmaya yanaşmayınca o koşul da ge- çeriiğini yitirdi... Şimdi soralım. Hem de hiç öfkelenmeden, kızmadan, baş- ka her şeyi bir yana bırakarak, sakin sakin soralım: - Birkaç hafta içinde devlet aygıtının direksiyonunu işte böyle kullanan, aygıtı işte böy- le süren siyasal erkin yanında saf tutmak mümkün mü? Devlet bu siyasal erkte tem- sil edilmekte. Böyle bir erkin ya- nında saf tutan, aynaya baktı- ğında gözlerini kendinden ka- çırmaz mı ? ••• Hukukun üstünlüğüne bağlı bir yurttaş olarak, böyle bir dev- letin safında yer tutmuyorum... POLİTİKA GUNLUGU HtKMET ÇETtNKAYA Sevginin Türküsü... Bugün 2000 yılının son günü... Tarabya'da denize bakıyorsun sessizce... Gözlerinde hüzünle sevinç bir arada... İçinde umutlarla yüklü biryorgunluk... Sanki beyaz bir patika üzerinde sevginin mel- temini estiriyorsun... Ayak seslerinin yankısı saçlarının rüzgânyla bu- luşuyor; gözlerin sevda aleviyle tutuşuyor... Kollannın beyaz suyunda Efrain Huerta'nın di- zelerindeki açmamış çiçekleri kokuyor; ayı gözet- leyemeyen çocuklann hınzırgülümseyişi beliriyor... Tutkuyla geldik, tutkuyla gidiyoruz... Yann 2001'in ilk günü olacak!.. Biliyorsun 2000'de acılann, hüzünlerin, umut- suzluklann biteceğini sanmış, alacakaranlığın se- sini çılgın yüreğimizde hissetmeyeceğimizi söy- lemiştik!.. Kimi zaman rüzgâra anlatmıştık öpüşlerimizi, ki- mi zaman parçalanan kaldınmlarda yürüyüp yıldız- lan çekilen gökyüzüne bakıp kalmıştık... Anılar bir iğne batışıydı dudaklanmızda!.. Zaman hepimizi bir başka evrene götürüyor an- laşılan!.. Dün sabah Tarabya'da teknelere bakarken, yal- nızlık doğmuştu bir gülün sıcağında... Sonra çocukluk düşleri kurup, o taşra kasabala- nnın tren saatlerini anyorum!.. Cezaevlerinde ölüm oruçlan bitmemişti; o uzun bayram tatili sona ermemişti... Bir babanın çığlığını dinlemiştik televizyon ek- ranlanndan... Ne diyordu: "Çocuk/anmız yasalar önünde suçlu. Cezalannı çekecekler. Ama onlann da insan olduğunun unu- tulmaması gerekir..." Çamurun, kann tükenen mınralan içindeydik... Alacakaranlığın seslerinde kuru bir umutsuzluk vardı!.. Tutkunun tuzağında gibiydik!.. • * • Hava puslu... Bakıyorum yüreğin kulak kesilmiş kıpır kıpır bir aşkın derinden gelen sesineL Sevginin o gûzel türküsü neler anlatyor bizle- re? Bir ülkede trafik kazalanndan üç günde yüz kişi ölmüş, yüzlerce kişi yaralanmış kimin umurun- da!.. Kendi kanlanmızla havalanıyoruz sonsuzluğa! Irmaklan ve sessizliği unutuyoruz!.. Tarabya'da dün sabah otururken, parçalanan ta- salan anımsadık mı dersin? Aamak: Kanatlan kesilmiş, can çekişen bir kuş... Huerta öyle söylüyor!.. Kış yorgunu balıkçı teknelerini seyrederken, bo- ğazdan bir geminin geçip geçmediğini hiç sor- madım sana!.. Şunu da sormadım: * - "Ağacın duruşu esenyeli mi gösterir, yoksa uzun soluklu bir acıyı mı?" Acımak ve acı!.. Aslında bunlan konuşmanın da sırası degildi... Serin bir günde denize karşı düş kurmalıydık... Biraz Oktay Rrfat'tan, biraz Ahmed Ariften şi- irler okumalı; Robert Desnos'tan bir ses çınlama- sı duymalrydık... Ne demiş Oktay Rifat: "Ekmek kınntılan tütün kınntılan gibi hüzünlü bir.yakanşla bitiyor soyunuş gerisini serçelere döküyorum, yazıyorum soyunuşunu gecenin birboğanın saçlanna ıslıkla." Ama ben, Ahmed Arif'in şu dizeleriyle kahrolu- rum: "Yitirmiş tılsımı ilk sevmelerin Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, cehennemin öbür adıdır Ûşüyorum, kapamagözlerini..." • • • Susmanın rüzgâr çığlığı olduğunu. okyanusun en ıssız dalgasında buluştuğumuzu anlatamadık kimseye!.. Bugün 2000 yılının son günü... r ~ Cezaevlerinde bitmeyen ölüm oruçlan!.. Katliamlar, infazlar, çeteler!.. Türkiye hukuk devleti mi, yoksa polis devleti mi olacak? Terör nereden gelirse gelsjn bir yurttaş olarak karşı durulacak mı? Tarabya'da dün seninle biraz konuştuk!.. Küs değildik ki banşalım!.. Yann 2001... Bir kız çocuğunun gözlerine bakarken, 2000'den geride kalanlann, o yaşatılmış ödünsüz sevdala- nn, toplumu allak bullak eden olaylann içimizde de- rin izler bıraktığını hissettim!.. Umutlannızın ve sevdalannızın çoğalması dileğiyle!.. hikmet.cetinkaya(a cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı Hikmet Çetinkaya BİR GUNEYDOGU GERÇEĞt:NECLA Onun öyküsüyle hiç kimse fazla ılgılenmedı; on dört yaşında yaşamın kırlı sulannda yok olup gıttı... Sisli ve sofuk bir Diyaıbakır akşamıydı Karanlığm gn gölgesi evlenn, caddelerin, sokaklann üzenne düşüyordu... •^Cumhuriyrt Çağ Pazariama A Ş Turkocağı Cad. No.39/41 ^ kitap kulûbB (34334)Cağalo^lu-lstanbul Tei (212)514 0196
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear