23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
t i ARAUK 2000 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 • 9 CJUNCELCÜNEYT ARCAYÜREK ^ B Baştarafi 1. Sayfada I VfeMehmetye." SedatErgin'in dünkü Hünriyet'teyayımlanan Baş- bsfcan'la uzun söyleşisini okurken; "Mehmet; söyle- şîcteki ekonomik-siyasal övünmeleri yutar mı aca- ba 7" diye düşündüm. Başbakan'ın söyleminde, 2000'de başansızlığa de- ğir>-en tek bir cümle yok! Ya Mehmet'lerte Ayşe'ler yaşamamış geçen yılı... Insanın dili varmıyor söylemeye; ya da Başbakan anımsamıyor geçen bir yılı. Oysa Ergin'in gerçeklerden yola çıkan sorulan, ge- ç e n yıl eleştirilere zemin hazırtayan olaylan anımsatı- y o r Ecevtt'e... Omeğin; banka hortumlamalar su üstüne çıkmadan örrce "bazı murakıp raporlan olduğu" ortaya çıktı. Oemirel ailesinin marifetli 2. yeğeni Murat Demi- rel'în Egebank'ıyla ilgili raporlar aylarca önce Hazine Müsteşarhğı'na verildi; "muamele1 görmedi". Soru açık seçik "yeğenin himaye gördüğünü" do- kurKiuruyor. Şimdi Başbakan Ecevit'in devr-i iktida- n n d a yer alan bu konudaki soruya ve benzeri olayla- ra yanıtına bakınız: "Her şeye yetişmek mümkûn değil. Sırası geldik- çe her şeyin üzerine yürüyoruz." B u sözdeki anlam nedir? Egebank'ın ya da başka bankalann sahipleri tarafından boşaltıldığını, hatta deviet hazinesinin soyulduğunu müfettiş raporlan al- tı ay önce hükümete duyuracaklar... Başbakan'ın sa- vunusuna göre, "her şeye yetişmek mümkûn olma- dığı için" üzerine gidilmeyecek? 40 kez maşallah! Halkın diline, medyanın aman vermez eiine düşen bir başka konu soru olmuş, Başbakan'ın huzurunda: "Ama soygunlann, siyasilerin göz yumması sonucu gerçekleştiğı bıliniyor. Vatandaş da 'âra ne zaman si- yasilere gelecek' diye soruyor." Yanıt; "(ınşallah) Dokunulmazlık sorunu aşıldığında yargt kendi işlerini kendiliğinden yapacaktır" diyor. Maşallah-inşallah Dokunulmazlıklann sınıriandınlacağı, iki üç yıldır Ecevit'le ortağı liderierin dilinden düşmüyor. Ecevit; af yasasını bir haftada "aynen"TBMM'den geçirebi- liyor. Ne çare; sarsılan siyasal etik kavramını güçlen- dirmek, siyasilerin soygunlardaki rolünü saptamak için dokunulmazlık zırnının kalkması için parmağını oynatmıyor. Oysa Başbakan'ın bankalann soyulmasında yad- sınmayan rolü olan siyasetçılerie partileri koruma ça- basındaki telaşı geçen yılın unutulmayacak olaylan arasında değıl mi? Bu konuyu derinlemesine ele alacak araştırma ko- misyonunun kurulmasını sağlamak için verilen genel görüşme önergesini iki buçuk saate sığdırdı ve.. "ye- terince bilgi sahibi olunduğunu" öne sürerek soy- gunlarda siyasetin rolünü ortaya çıkaracak girişimi rafa kaldırttı. Başbakan; aynı demecinde 2000 yılının ekonomi alanındaki gelişmelerini degerlendirirken "Biz, Türki- ye'yi çokzor dunımda devraldık" diyor. 41. kez ma- şallah! Yanıt klasik siyasetçi davranışı; 18 Nisan'dan ön- ceki hükümetleri karalıyor. Ne ki; 18 Nisan'dan önce- ki hükümetlerde çoğu kez başbakan yardımcısı ya da başbakan olarak görev yaptığını -lütfen başka anlam çıkarmayınız- "unutuyor". Tıcaret ve sanayi odalan, işverenler sıra sıra Baş- bakan'ın övmekle bitiremediği ekonomiye veryansın y Başbakan'da özeleştiri hak getire. Ekonomlyl, sl- yasal açılan "maşallah"\ar\a övüyor. Meğer 2000 yılı ne denli mutluluklarta örülü bir yılmış. Kadrini kıyme- tini bilememişiz! Toplumun her kesimi -"maşaHahlafia" örü\ü Başba- kan'a karşın- karamsar türküler söyleyerek yeni yılı "inşallahlaria" karşılıyor. Dünkü gazetelerde giderek ısınan bir başka konu: Ecevit'in tartışılan sağlık durumunun partideki lider- lik hesaplannı da etkilediği, haber ve yorumlannda yer atıyor. Rahşan Hanım'a göre, hepsi Bülent Bey'in ölmesini bekleyenlenn çıkardığı söyienti. Oysa resmi açıklamaya göre: Zoriukla yürümesi, basamaklan zorlukla çıkması, ki- mi unutkanlıklar, yadırganan hareketler.. yor-gun-luk- tan! Maşallah sağlıklı... 2001 'de de inşallah! Batı'Vla yolsuztuk var • Baştarafi 1. Sayfada riyle ilgili yıl içinde çıkan ve Al- manya'nın önde gelen gazetecile- rinden Hans Leyendecker'in, ar- kadaşlanyla birlikte kaleme aldı- ğı 'Hefanut Kohl- tktidar ve Para' başhklı kitap etkili olunca, bu suç- lamalara eski başbakan kasun ayında çıkardığı 'Günlüğüm'' baş- lıklı kitabıyla yanıt verdi. Bu arada, Hessen eyaletindeki son seçimlerin, kaynağı belirsız pa- ra ve kara hesaplarla yürütüldügü- nün belirlenmesi üzerine eyalet hü- kümetini elinde tutan Hıristıyan Demokrat Birlik (CDU) üzennde- kı kamuoyu baskısı artarken bu par- tinin siyasi ağırhğmı hızla yıtırme- si, aşın sağın sahneye çıkmasından korkan iki iktidar partisini, SPD ve Yeşiller'i endışelendırdi. Demokrasiyc tebdit Almanya'da 'Kohl Vak'aa' ile birlikte patlak veren siyasi yolsuz- luklan incelemekle görevli Federal Meclıs Araştırma Komısyonu Üye- sı Christian Ströbeie, bu tûr geliş- melenn Batı demokrasilerini teh- dit ettiğini söyledi. Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Yeşil millet- vekili, yolsuzluklann halkı seçim sandığından uzaklaştırdığını da ıle- ri sûrdû. Kohl ve yolsuzluklar hak- londa zaman zaman yaptığı açıkla- malar kamuoyunda sert tartışmala- ra neden olan Ströbele'ye göre, de- mokratık yapılann yolsuzluklan teşvik edici bir nitelik kazandığını ileri sürmek hatalı bir vurgu. Y'eşil- ler'in sol kanat sözcüsü şunlan söy- ledi: "Yofeuzhıkla mücadeleiçin çok iyi yasalar var. Fakat sorun, yasala- n yapanlann, kieski Başbakan Hei- mut Kohl de buna dahildi, bu yasa- lara uymamasL Ancak bu işin çare- si yok. Ne kadar iyi yasalar yûrür- tökte ohırsa obun, yasalan yapan- lann yasalan ihlaletmesiönlenemi- yor. Nitekim Helmut Kohl, kendi dönemindevDkuzJuğuönlemekiçin yasalan sertieştirenlerden biriydi. Şimdi, bundan sonra, bu yasalara uyubnasmın nasıl sağlanabileceği ûzerinde dûşünmek gerekrvor." Yolsuzluklann demokrasıyı tehdit erbği iddıalannın gerçeğı yansıttı- ğını kabul eden Ströbele, "Gittiğiın çoğu toplannda halkm gfiveninin sarsıldığıru bizzatgörüyorum. Halk- ta pariamenter demokrasiye karşj tepkiııinbüyüdiiğünii,insantannar- uk sisttme srt çevirdiğini ve seçim- lere kaülmadığinı göztiiyorum. Biz şu an CDL'nun yoisuzluğunu araş- nnyoruz, ama tophun bu yolsuzluk- lan hiç ayırt etmeden tüm partilere ve syasüere mal edrvor. Buna karşı ahnmasıgereken tek bir önlem, suç- lamalann tûmüne açıkhk getirip so- nuçlar çıkararak insanlann güveni- ni kazanmaknr'' diye konuştu. Mevcut yasalara kişisel sorumlu- luğun da dahıl edilmesinı isteyen Christıan Ströbele, "Bence yobuz- hıklara adı kanşan insanlann. bu başbakan obun, parti saymanı ol- sun,bağunsızbirkununtaranndan Yolsuzlukla Mücadele Derneği Başkanı Schaupensteiner 'Sadece yüzde 5'ini aydınlatabildik' 1993 yılmda kurulan Yolsuzlukla Mücadele Dairesı'nin başkanı \Volfgang Schaupensteiner. son yıllarda yolsuzluk olaylanmn ortaya çıkma- suım bir nedeninin, savcılann ve polislerin, da- ha önce asüsız olarak nitelendirilen ihbarlan ta- kip etmeye başlamalan olduğunu belirtti. Schaupensteiner, yolsuzluğa karşı mücadele- de en etkili kaynağın ihbarlar olduğunu vurgula- yarak "Arasönnalar gösteriyor ki, bu ihbariar d£gertendirikliğinde,müferaşlen^nizbelkibiçor- ttya çıkanlamayacakyokuzhıklan ortaya çıkan- yor" dedi. Yolsuzluklann daha çok savcılann ça- basıyla ortaya çıküğım belirten uzmanlar ise si- yasetin bu konuda yeterli çabayı göstermediği ve gerekli girişimlerde de bulunmadığma dikkat çektiler. Köln Üniversitesi öğretim üyelerinden sosyolog Eroin Scheuch, Federal Kriminal Da- iresi'nın yolsuzluğa karşı daha etkın yasalar is- temesine rağmen siyasetin hareketsiz kaldıgını savundu. Dünyadaki yolsuzluklan araştıran Uluslarara- sı Saydamlık Örgütû Almanya Şubesi Başkanı Mkhaei VVıeben de, siyasilerin yolsuzluğa karşı adımlar atamamasını eleştirerek "Karga, karga- nın gözünü oymaz" derken, devlet ihalelerinde usulsüzlüklerin ortaya çıkanlmasının, belgele- rin dağınıklığı nedenıyle olanaksız olduğu vur- gulandı. Uzmanlar, devletin yapısınm da, yol- suzluk yapmayı kolaylaştırdığnîa dikkat çekti- ler. Devlet dairelennde birçok yetkinin bir kişi- de toplanmasmm yolsuzluğa neden olabileceği- ni de açıklayan Yolsuzlukla Mücadele Dairesi Başkanı Schaupensteiner, "Dairelerde klasik bir zayıf nokta, ahm ve ihak yetkisinin bir kişide ol- masmda.Çoğuzamanbff kisigiren maflan kont- rol ediyor ve fatura çıkanyor. Bu yetki 'para bas- ma \ etkisi' ne ulaşabilir. Bunlar tek rük kara ko- yunlar değii bir sürü. Biz, \olsuzluk olaylanmn sadece yüzde 5'ini aydmlatabürvoruz7 ' şeklinde konuştu. Yolsuzluk araştırmalannda bir başka olumsuz faktörün yolsuzluk mağdurlanmn belli olmama- sı olduğunu belirten savcı Wolfgang Schaupens- teiner, "Yolsuzlukta savcıhğa başvuracak kur- banlar yok. Bu tür ola\ larda rüşvet veren de rüş- vet alan da kâriı çıkıyor. Ortaya çıkan zarar, müş- teriler veya devlet dairesi söz konusu ise vatandaş tarafindan karsılanıyor. Fiyatlar rfişvet nedeniy- te yüksek olduğu için de müşteri ve vatandaş ge- reğinden fazla fatura ödü>or" dedi. Yolsuzluk faillennin ortaya çıkanlmasuun bir başka nedeninin de, rüşvet verenlerin çoğu za- man büyük şirketler ve rüşvet alanlann devlet da- irelerinde üst yönetimin olduğuna dikkat çeken Schaupensteiner, "Suç işleme sanatmıiyi beceren, çok zeki insanlaria karşı karşıyayız. Khnin karar verme yetkisi varsa ona rüşvet veriyorlar, daire- nin kapıcısma değil" dedi. Devlet dairelennde yolsuzluk olaylanmn orta- ya çıkanlmasından sonra eyaletlerin somut adım- lar attığını belirten uzmanlar, bu adımlann yine de yetersiz kaldıgına dikkat çektiler. Uluslarara- sı Saydamlık Örgütü Almanya Şubesi Başkam Michael Wiehen, federal düzeyde bu konuda ko- ordinasyon ohnadığını belirtti. Çeşitli eyaletle- rin rüşvet olaylannda adı geçen şirketler ve ku- rumlar hakkında 'kara üstekr' düzenlediğini açıklayan uzmanlar, bu hstelerin çoğu zaman giz- li tutulduğuna ve diğer eyaletlere verilmedığine dikkat çektiler. belirii bir zaman veya ömür boyu meslek yasağı getirflmesi gerekiyor. Bu konuda meseia avukattar, dok- torlarve mimarlann meslek ahlakı- na aykmdavranışlarda bulunmala- n dunununda yasalar çok net Ya- ni o insaıuara meslek yasağı getiri- lebüiyor da, bu, başbakanlar ve si- \asetciler için neden geçerü olma- sm" diye sordu. 'KobJsistemi 1 Alman sıyasetının etkili ismi, son dönemde Avnıpa'da ortaya çıkan yolsuzluklarla bağlantılı olarak bir 'Kohl sistemi'nden söz edilıp edile- meyecegi yolundaki soruya da şu yanıtı verdi: "Sanınm artık Orta Avnıpa ülkeierinin ve siyasetçikrH nin diğer ülkelerden ve siyasetçfle- rinden daha iyi olduğu düşüncesini terk etmemiz gerekiyor. Onlar da insan. Daha önce İtaha'da da yol- suzluk olaylan yaşanmışb. Ital- ya'nınen önemK Hıristiyan Demok- rat partisiömeğin,siyasibirgüçola- rak arnk yok, AM-upalı siyasetçüer, diğer dünya ülkeierinin shasetçfle- rinden iyi değfl. Bizün, Avrupa'nın pariamenter demokratiksisteminin bu tür ola> larda diğer ülkelerden daha iyi işlediğini ve sonuçlar çıka- nldığını kanıtlamamız gerekiyor. Bu, yobuzhıklar olmayacak anla- mma getanez, Bu da ilk baştan yol- suzhıldanaraşönrıakla,hasırahıet- memekle ve gelecekte böyle olayla- nn, belki ohnaması değil,ancakzor- laşması yönünde sonuçlar çıkar- maklaohır." Öte yandan Almanya'dakı yol- suzluk dalgasının sadece CDU ba- ğış skandalı ve Helmut Kohl adı et- rafinda yürümediği, özellikle ış dünyasının rüşvet yardımıyla bü- rokrasinin altını oyabıldıgi kayde- dildi. Federal Almanya Yolsuzluk- la Mücadele Dairesi tarafından ya- pılan bir açıklamada, son yıllarda Alman devlet dairelerinde de yogun rüşvet ve yolsuzluk olaylanmn ya- şandığına dikkat çekildi. Uzmanla- ra göre, yolsuzluk olaylannın sayı- sj yılda 100 bin çiurken bu nedenle ortaya çıkan toplumsal zarar da sa- dece inşaat sektöründe 10 mılyar markı aştı. Zarann, daha çok usul- süz sözleşmeler nedeniyle devlet ta- rafından ödenen yüksek fıyatlardan ve devlet memurlanna ödenen rüş- vetlerden kaynaklandığı belirtildi Bu arada, yolsuzluğa karşı savaş- ta bir başka sorunun da, şirketlere karşı suç duyurusunda bulunula- maması olduğu açıklandı. Tüzelkı- şiliği olan şırketlere sadece usul- süzlük cezası verildığine dikkat çe- ken uzmanlar, bunun da ağır rüşvet olaylannda caydmcı olmadığını be- lirttiler. Savcılar, caydıncılığın sa- dece şirketlerin ve rüşvet veren işa- damlannın ağır para cezalanna çarptınlınca sağlanabileceği konu- sunda hemfıkir. Yobuztukta betirgin artış Almanya'da yolsuzluk istatistik- leri Federal Suç Dairesi tarafindan açıklanıyor. Daire, düzenlenen ista- tıstiklerde eyalet polis teşkilatlan- nın verilenni değerlendinyor. Da- ire, son yıllarda yolsuzluk olayla- nnda belirgın bir artış gözüktüğü- nü açıkladı. Uzmanlar ise açıkla- nan rakamlann 'buzdağuun tepesi' olduğunu belirttiler ve 1997 yılın- dan bu yana tutulan istatistiklerin tüm yolsuzluk olaylanru yansıtma- dığuuı dikkat çeküler. Dairenin yol- suzluk davalannm genelde yıllarca sürdüğünü ve davarun da ancak so- nuçlamnca ıstatıstıklere gırebildi- ğinı açıklayan uzmanlara göre bir başka sorun da, istatistıklerdc yer alan rakamlann sadece eyalet polis teşkilatlanndan alınması ve savcı- lıklann devre dışında bırakıhnası. Federal Suç Dairesfnın 1999 suç ıstatistiğinde yolsuzluk, haksız re- kabet ve devlet memurlan tarafin- dan ışlenen suçlar nedeniyle açılan soruşturma sayısı 6 bin 589. Bu so- ruşturmalar arasında 1621 olayda rüşvet almak ve 1331 olayda da rüş- vet vermek yer alıyor. YILBASINDA DOYUMSUZ EGLENCE! G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada içine sığan olaylardan mı, içinden taşan ya- şamlardan mı? Ikincisi daha çekici ve karmaşık... Yaşam üzerine kalem oynatanların birleştiği başlıca nokta şu: Yaşam, süre ile ölçülmez! Bunu hepimiz kabul etsek de yaşama dair her şeyin içine süreyi katmadan edemeyiz. Şairin dediği gibi yaşamda "an/ar"ın önemli oJ- duğunu düşündüğümüzde bile içinde bir zaman sosu var. lyisi mi; gerçekten de önemlidir anlar, insan an- lan anlamazsa yaşamdan ne anlar, deyip yaşa- mın zaman ötesi limanına yaklaşalım... O zaman insanın karşısına "hayal" çıkıyor. Andre Gide, 1892'yegirişininhemenertesin- de 3 Ocak günü, günlüğüne şöyle başlamış: "İnsanın hayatı, insanın hayalidir..." Yaşamın içine hayal girince; zaman, vazgeçil- mezliğinin verdiği özgüvenle kenara çekiliyor. Çünkü zaman çok iyi biliyor ki, hayal kurmak sa- nıldığı kadar kolay bir iş değil. Hayal kurabilmek her şeyden önce yaşamın anlamını yitirmemek, hatta yaşama yeni anlam- lar yüklemek demek. Nasıl ki en uzun yolculuk- lar bile küçük bir adımla başlarsa, gerçekleştiri- len en güzel şeyler de hayallerle başlar. Diderot'ya sormuşlar: - Hayat nedir? Bilge yanrtlamış: "Dörtte üçü hayaldir!" Bu tanıma bir ek yapalım, soralım: İnsan yaşamından hayalleri çıkarsanız, geriye ne kalır? Soruyu çengelli birakmayalım... "Bir şey kalmaz" deyip işin içinden çıkmaya- lım... "Gerçekler kalır" klasik bir yanıt... Yaşamın anlamını çiçeklendiren bir şey daha var: Umut... Emile Zola'ya sormuşlar: - Umut nedir? "Yaşamın zevkidir" demiş, "umut gidince ya- şamın zevki de kalmaz"... Belki de hayalleri yeşerten başlıca iklim, onla- nn gerçekleşebileceği umudu. Her şeye karşın gerçekleşme umudu olmasa, hayal kurulur mu? Yaşamın pusulası... Bütün bu hayal umut denklemi içindeki gerçek şu: Insanoğlu bugüne dek gerçekleştirdiği her şe- yi önce hayal etti! Yazıya otururken aklımdaki ilk şey şuydu: Acaba 2999'dan 3000'e girerken dünya nasıl olacak, insanlar üç bine girişte kurduklan hayal- lerin kaçta kaçını gerçekleştirmiş olacaklar? Yazıyı bu hayal üzerine kurmayı tasarlamıştım, ama yaşam, zamanın önüne geçti... Feridettin Attar, Pendname'de, "Elden gittik- ten sonra geri döndürülmesi olanaksız dört şey vardır" diyor: "Ansızın ağızdan çıkan söz, yaydan fıhayan bir ok, olmuş bir kaza, boşa harcadığın ömür!" Buna eklenecek çok şey var, tanımın bu yönü- ne değil, son bölümüne uzanırsak... İnsanın, za- man karşısındaki başlıca silahı şu: Yaşamına anlam yükleyebilmesi... Çünkü yaşamın anlamını kaybetmek, yaşamı kaybetmekten daha kötü... Insanoğlu 3., 4., 5. binyıllara girdiğinde de baş- lıca pusulası "yaşamın anlamı" olacak... Bu pusula çok önemli... Zira, insan kadar ç. - buk ve fazla yükselebilen ve alçalabilen car • yok... Yeni binyıl, "Yaşam aktır" diyebileceğiniz an- lamlarla yüklü olsun! ankcum@ttrtetnettr \ MERCURY RI5ING (ŞİFRE: MERKÜR) Bruce VVillis - Alec Baldvvin Bugün 21:00 Hemen üye olun (0212) 355 55 55 www.cine5.com.tr SEXANDTHECITY Sarah Jessica Parker Bugün 23:00 LATIN EXPLO5ION YILBAŞI ÖZEL SMASH HITS 2000 YILBAŞI ÖZEL RICKY MART1N - ENRK2UE tGLES-AS • SHA^lRA - THAUA - ĞL0R1A E5TEFAN - I BRITNEY SrEARS • KLYUE CAKLOS 5ANTANA - JCN S€CADA - MARC ANTONY - CHRfSTINA AGOILERA - CAKL06 VTVE5 I ÖTErS - WLLE frTER - âONHSUE - VYESTLIFE MUMPA - FİVE • 5AVAGE GArPEN Bugün 19:40 Bugün 24:00 sadece Seyirdrekoru Kahpe Bizans'ta • Baştarafi 1. Sayfada ünlü sanatçılann başrol- leri paylaştığı "Eşk^a", gösterime girdiği tarihler- de ise korsan VCD soru- nu ile henüz karşılaşma- mıştı. Bu yıl en çok izlenen fılmler sıralamasında ikin- ciliği alan "60 Saniye'', 27 hafta gösterimde kalarak 1 milyon 420 bin seyirciye ulaştı. 47 hafta gösterüen ve 1 milyon 348 bin izle- yıci çeken "Matm'' ise üçüncülüğü elde etti. Zeki Alasya, Metin Ak- pmar, Yıldız Kenter ve Şükran Güngör'ün baş- rollerim paylaştığı ve 26 hafta göstenmde kalan "Güle Gûle", 1 milyon 265 bin kişiye ulaşarak en çok izlenen dördüncü film oldu ve 2 trilyon 287 mil- yar lira hasılat yaptı. Bu yıl adından oldukça söz ettiren "Abuzer Kada- >TP ise gösterimde kaldı- ğı 9 haftada, 850 bin izle- yicıyle beşinci film oldu. Yaklaşık 2 trilyon lira ha- sılata rağmen "Göle Gö- le" ile birlikte korsan VCD kurbanı oldu. Bu yıl gösterime giren filmler arasmda ise "Sal- kım Hanımın Taneieri" 355 bin, "Duruşma" 300 bin, "Eylül Fırtması'' 125 bin, "Fasufye" 59 bin, "Sürü" 43 bin, "Dnvar" 104 bin, "Oyunbozan" 65 bin,"MetekterEvi"12bin kişiye ulaşırken "Dw Alanda Kısa Paslaşma- lar~*m gösterimi devam edıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear