02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 EKİM 2000 PAZARTESİ 10 DtZİ Dadaklap Türtc ailesinin evine saMmlı: 2 yaralı • UEZEL(AA)- Almanya'nın Aşağı Saksonya eyaletindeki Uezel kentinin Himbergen kasabasında 20 kadar dazlak, Toktaş ailesinin evine saldırarak kapısını kırdı.Olayda Cengiz Toktaş ayağından, kayınbiraden Hüseyin Uzun da gözünden ve alnından hafıf şekilde yaralandı. Polis, olayla ilgili olarak gözaltma aldığı 6 dazlağı kimlik tespiti yaptıktan sonra serbest bıraktı. ResulAkay Adapazarı'nda • ADAPAZARI (Cumhuriyet) - Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Resul Akay sendikal haklar talebi ve düşük ücret zammını protesto etmek amacıyla Yalova'dan başlattığı Ankara yürüyüşünün 9. gününde Adapazan 'ndaydı. Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Atatürk Anıtı'na çelenk koyan Akay, daha sonra yürüyüşüne devam etti. 'Cumhuriyet laikçiliğe indirgemyor' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, dûn Ankara il teşkilatıyla düzenlediği toplantıda 'cumhuriyetin laıkçiliğe indirgendiğini' ileri sürdü. Çiller, "Atatürk'ûn cumhuriyeti milletle, cumhurla bütünleşiyor. Cumhuriyeti laikçiliğe indirgeyen, televizyonlarda televole kültürüyle laikçiliği eşdeğer görmeye başlayan bir akım var. Bunlar cumhuriyetin cumhurunu, demokrasiyi reddeder. Bir başka akım demokrasiyi arkasına alır, Atatürk'ü, onun yaptıklannı reddeder. Biz bu ikincisini reddediyoruz" dedi. EXSA yolunda • ADANA(AA)- Toplusözleşme görüşmelerinde istedikleri lOOmilyonücretin işverence kabul edilmemesinin ardından yaklaşık 4 ay önce greve başlayan ve yaptıklan çeşitli eylemlere rağmen olumlu sonuç alamayan EXSA işçileri bugün Istanbul'a hareket ediyor. MHPH Ersoy kaza geçirdi • ANKARA(AA)-MHP Yozgat Mıllervekili Ahmet Erol Ersoy, dün akşam saatlerinde 06 RVJ 66 plakalı özel otomobiliyle Yozgat'tan Ankara'ya gelirken kaza yaptı. Otomobilinin şarampole yuvarlanması sonucu yaralanan Ersoy, Bayındır Tıp Merkezi'nde tedavi altına ahndı. Vücudunda kınklar olduğu belirtilen Ersoy'un genel sağlık durumunun ise iyi olduğu öğrenildi. AktörLee öldürüldü • LOS ANGELES (AA) - Amerikalı aktör Anthony Dwain Lee, Cadılar Bayramı dolayısıyla Los Angeles'taki bir malıkânede düzenlenen partide, oyuncak tabanca çektiği polis tarafindan öldürüldü. Polis acıklamasında, Lee'nin polise oyuncak bir tabanca çektiği ve polisin de kendini korumak için ateş ettiği belirtüdi. Aydınlar, Gönüllü Orgütleniş ve Gençlik 21. YÜZYILIN EŞİĞİNDE DÜNYA VE TÜRKİYE S orunlan çözmek, sadece bir iyi niyet sorunu değil, her şeyden önce bir "iktidar sorunu" ol- muştur. Bu, bizim için de böyledir. Ve ilk karşılaştığımız soru da şudur: Sorun- lan bugünlere kadar getirip -böyle dağ gibi- yığanlar, Türkiye 'nin yanm yüzyı- lında yer almış sınıflar ve onlann siya- sal kadrolandır; bugün de iktidarda olanlar, o sınıflar ve onlann siyasal kad- rolannın uzantılandır. Böyle olunca, so- runlan zaten onlar yarattıklanna göre, nasıl çözüm bekleyebilıriz kendilerin- den? "Eşyanıntabiaa"na aykın düşmez mı bu? Buradan kalkarak diyeceğiz ki, Türki- ye'de sorunlan gerçekten çözecek olan- lar, herkesten önce ilerici, sol ve demok- rat siyaset kadrolandır. Yapılacak iş de onlan iktidara taşımaktır. Kurallan, böy- lesi bir sürece göre yeniden düzenleme- liyiz. Ülkemize has ve insanlanmıza la- yık yeni ve çağdaş bir anayasayı yapıp yürürlüğe koyacak olanlar; her alanda ciddi ve köklü bir reform hareketini baş- latıp sürdürecek olanlar da işte bu siya- set kadrolan olacaktır. Söz konusu kadrolann iktidara yürii- yüşünde, ülkemizdeki koşullar dünkün- den farklıdır Önce Türkiye, dünyadaki gelişmelere de uygun olarak, büyük bir "değişim sancısı"nı yaşamaktadır. Sonra, artık sadece partilerin değil, "savfl guTşim"in de ağn" bastığı bir ülke- de yaşıyoruz. Özellikle 1980'lerleberaberolumsuz yığınla etkiye karşın, sapmalardan -mümkün olduğu kadar- uzak kalabil- miş, soran ve sorgulayan bir "gençükke- simi" var ve çoğunlukta. Bütün bu dinamikleri göz önünde rut- malı! Konuya önce aydınlardan başlayalım. Bir aydınlar tablosu E skisinden çok daha geniş ve renkli bir "fikri coğrafya"ınız olduğu bir gerçek. Ona bağlı olarak aydınlanmız da çeşit çeşit: Din- cisi, liberali, tkinci Cumhuriyetçisi, sos- yalisti, sosyal demokratı, Kemalisti var; Türkçüsü, Kürtçüsü, bu arada maskeli faşisti var. Bunlar, büyük çoğunluğuyla partiler arasmda bölüşülmüş haldeler; bir yüzyıl biterken onlann fotoğrafinı ya da röntgenini çekmek güzel olurdu. Yeni bir yüzyılm eşiğinde, onca kav- ganın sonucunda kalburun üsründe ka- labilmiş gerçekler arasında göze en çok çarpanı, "laik ve demokratik Cumhuri- yet'' gerçeğidir. Bagımsız Cumhuriyet, demokrasi ve laiklik: Aslmda etle tır- nak gibi aynlmaz bir bütün haline gel- miş bu ilkelere dayanarak yürüyeceğiz yeni yüzyılda ve sorunlanmızı da onla- nn aydınhğında çözmeye çalışacağız. Aydnılanmız arasında bu bütünlüğü fark edenler çoğunluktadır, diyebilir mi- yiz? Dinci/şeriatçı eğilimde olanlar, çağla- nyla ilgili olarak yığınla göremedikleri bir yana, Islamcı akunın, ömeğin son yanm yüzyılda, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hızla gelişip sonra da çöktüğünü fark etseler de, bunun neden- lerini kavrayabilmiş değiller. "Şcriat devletifikridoğruydu, ne var ki uygula- mada yanhşlar yapıldı" demeye getiri- yorlar. Profesör Türker Alkan da haklı olarak soruyor (İslami Hareket Neden Geriliyor?, Radikal'den naklen Hürri- yet,27.3.2000): Dine, şeriata ümmet an- layışına dayalı teokratik bir devlet yapı- sınm çağımızın küreselleşen dünyasın- da ne şansı olabilir ki? Din, bireysel bir seçim ve inanç sistemi olarak varhğını sürdürecektir. Ama "beşer akhna" da- yanmayan din kurumunu, özellikle ça- ğımız dünyasında devlet yönetiminın te- meli yapabilir miyiz? Eğer "yapama- yız" diyorsak, o zaman son on yılda din- ci akımın gerilemesinin "taktik" değil, yapısal nedenlerden kaynaklandığını; bunun geçici bir yenilgi değil sürekli bir yenilgi anlamına geldiğini ve dinin ger- çek yerinin devlet yönetimi değil birey vicdanı olduğunu kabul etmemiz gerek- mezmi? Yerinde sorulardır bunlar, ama meta- fızik saplantıdan akılcı yamtlar bekle- mek doğru mudur? Liberal aydınlar çeşit çeşit: îlericisi, ortadan gideni, tutucusu ve gelenekçisi var. Esen liberal rüzgârlar karşısında savrulmuşluk, hepsinde ortak nitelik; a- ma devletçiliğe karşı çıksa da "sosyal devlefe sahip çıkmayı sürdürenler de görülüyor. Ne var ki, içlerinde en geri- de kalıp en çok şamata yapam, "tutucu ve gelenekçi'7 kanat: "Bırakınız vapsın- • Türkiye'de sorunlan gerçekten çözecek olanlar, herkesten önce ilerici, sol ve demokrat siyaset kadrolandır. Yapılacak iş de onlan iktidara taşımaktır. Kurallan, böylesi bir sürece göre yeniden düzenlemeliyiz. Ülkemize has ve insanlanmıza layık yeni ve çağdaş bir anayasayı yapıp yürürlüğe koyacak olanlar; her alanda ciddi ve köklü bir reform hareketini başlatıp sürdürecek olanlar da işte bu siyaset kadrolan olacaktır. Söz konusu kadrolann iktidara yürüyüşünde, ülkemizdeki koşullar dünkünden farklıdır: Önce Türkiye, dünyadaki gelişmelere de uygun olarak, büyük bir "değişim sancısı"nı yaşamaktadır. • Gençler, Cumhuriyetçi değerlerin aydınlığında yannlara yürüyecekler: Aklın ve bilimin meşalesini elden bırakmadan; dar ve kısır fraksiyon kavgalanna sapmadan; fikir ve inançlara karşı hoşgörüyü sürdürerek; tartışmamn zevkine vararak ve onun getirdikleriyle zenginleşerek; bencil değil bir özveri ahlakmı, halktan yana ohnayı ve yurtseverliği başa alarak ve ne olursa olsun idealist kalarak... Yeni bir yüzyılda, Türkiye'yi mutlu insanlann ülkesi yapmak elimizde; insanlann insanca yaşayacaklan banş içinde bir toplum , kurmak düş değil. lar, bırakınız geçsinler!"i, "sosyal dev- let" de dahil her alanda -pervasızca- sa- vunuyor; ayru tasfiyeyi laiklik için de düşünüyor, onu da "HberaDeştirme" aş- kıyla -içeriğini boşaltarak- her türlü ta- rihsel gerçekliğe sırt dönmüş durumda; liberalizmin -her şeye karşın- bir Aydın- lanma çocuğu olduğunu unutarak dinsel ideoloji ile hesaplaşma başta onun gö- revi iken bunu Marksistlere bırakıp, din- sel ideoloji ve kurumlaşmayı "anla- mak" ugruna onlara teslim oluyor ve bu arada sapla samanı birbirine kanştınp "irtica'' karşısmda bir parça titizliği "pa- ranoya" olarak karşılayıp "türban" ve*yeşilsermaye"yi modernleşme ve se- külerleşme belırtısi diye sunuyor. Uzak ve yakın tarihe bakarken de -sınksık- lam- tutucu. Küreselleşme rüzgârlan eserken bile yürütülen aranışlardan mut- lak habersizük içinde, "piyasa demok- rasisi''nı savunuyor; liberalızmdeki ka- tıüğına da bakıp bir "Hayek döküntüsü" sıfatından başka ne yakıştınlabılır bu in- sanlara? "tkinci Cumhuriyetçüer"in, bireysel özgürlük sözünü dillerinden düşürme- dikleri düşünülürse, asıl benimsemeleri gereken belge 1961 Anayasası olmalıy- dı; ancak, sonucu iîerici de olsa, her as- ker etkisine karşı duyduklan tepki buna engel oluyor. Zaten Fransa'daki bütün "cumhuriyetçilikler'' ıle bizdeki Ücinci Cumhuriyetçilik arasındaki önemli fark- lardan biri, oradakilerin her firsatta 1789 Devrimi ile gelen ilkelerden söz etme- lerine karşılık, bizimkilerin "dev- rimw den, yahıız olgu olarak değil kav- ram olarak da öcü görmüş gibi kaçma- landır. Buradan kalkarak, şu farklılık, giderek eksiklik pek çarpıcı halde: Al- manya'yla birlikte bugünkü Avrupa bü- tünleşmesine önayak olan Fransa'nm u- lus kavramını çoktan terk etmiş olacağı sanılırken tersine ulusal çıkanna ve onu- runa sahip çıkma, orada cumhuriyetçi- liğin her türünde hâlâ güçlü. Bizimkiler- de ise ulusalcılığa tepki, neredeyse bi- ünçaltuıa işlemiş durumda ve hemen her konuda. Bu tutumlann hiçbiri, 1920'le- rin Anadolu îhtilali sonrasında doğan Cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle bağ- daşamaz. Hele özgürlük ve demokrasi adma şeriatçılarla işbirliğı çizgisine düş- mek, cumhuriyetçiliğin hiçbir türüyle bağdaşır bir şey değil. Bütün bu kanıt- lan sıraladıktan sonra Mümtaz Sovsal, bunlann "nereleri cumhuriyetçi'' diye soruyor (îkincüerin Eksık Tahtası, Hûr- riyet, 28.7.2000). Hasan Pulur'un "nu- maraa cumhuriyetçiler'' deyimi, bu so- ruya verihniş belki en yerinde yanıt de- ğil mi şimdilik? 9 Nisan 2000 tarihinden başlayarak Cumhuriyet'te. Oral Çahşlar ile Banş Doster'in önayak ohnasıyla, "SolGele- ceği Tarüşıyor" adıyla bir soruşturma dizisi yayımlandı. "Baskuım, eşitsizli- ğin, sömürünün ve haksızhğın sürdüğü bu dünyada sol'un ve sosyaüzmin hâlâ gerekK oktuğuna" inanarak bu dizı ter- tiplenmişti ve "sol'un yaşadığı bunahmı aşarak insanhğm önüne yeni çözümler Gençler, Cumhuriyetçi değerlerin aydmhğuıda >arınlara >ürüyecekler: Akhn ve bilünin meşalesini elden bırakmadan; dar ve kısırfraksiyonkavgalanna sapmadan; bencil değil bir özveri ahlakmı, halktan yana ohnayı ve yurtseverliği başa alarak— bulacakgöce yeniden ulaşması" dileğin- de bulunuluyordu. Soruşturmaya verilen yanıtlardaki onca alaca bulacalık ve farklıhklara bakıp sol'un yaşadığı buna- lunı nasıl asacağmı düşünmeden edebi- lir mi insan? Son olarak, Kemalizmi, bir Aydınlan- ma hareketinin bütünlüğü içine yerleş- tirip ona, Cumhuriyet, demokrasi ve la- ikliğin bir sentezi olarak bakanlann ya- m sıra sapla samanı birbirine kanştınp otoriter, totaliter ve faşizan bir nitelikte sunanlar da var onu; Profesör BülentTa- nör'ün dediği gibi (Milüyet, 28. 10.1999), böylesine modernist bir dün- ya görüşünü tutucu, "her yerde düşman var", "vatan tebJikede" biçiminde panik yaratıcı, moral bozucu, kutuplaşmalan besleyici, faşizan bir kımliğe büründür- mek, yanlışhgı bir yana, bu devrime gö- nülden bağlı olanları fazlasıyla üzmez olur mu? Yannlara hazırlanan gençlik S on olarak, Türkiye'nin yannla- n için hazırlanan bir gençlik var. Nüfusun en genç, dinamik ve çoğunlukta olan bir kesimi bu; 1980 sonrasının yozlaştmcı bütün eğilimleri- ne, saptıncı bütün işmarlanna karşın gençliğin şanmdan olan idealizmle do- lu ve aranış içinde; toplumu buralara alıp getirmiş ve çıkmazlara sokmuş politik kadrolann kirinden pasından ister iste- mez uzak. Gelecek için hazırlanışta ön- lerinin açık olmasını beklemek onlann hakkı. En başta çağdaş ve demokratik, herkesin eşitçe gelip katılabildiği bir eği- tim bekliyorlar devletten. Ne var ki, en başta bu yol tıkanmış halde. Cumhuriyet'i kuranlann belki en çok övündükleri eser, eğitim kurumu idi. Çok partili demokrasi, bu eseri daha da geliştireceği yerde, en başta onu çökert- miştir. Eğitim akılcı, bilime dayanan ve laik içeriğinden soyutlanmış ve yozlaş- tınlmıştu"; yöntemi çağdışıdır ve her ka- demesi derin sorunlar içindedir. Okulu, üniversitesine kadar her yönüyle çağa, yaşama ve topluma açmak, başta bir devlet görevidir. Gençler, bu görevin ye- rine getirilmesini istiyorlar ve bekliyor- lar. Bunu onlardan esirgeyemeyiz. Ne var ki, eğitim soyutta alınamaz. Başta laiklik olmak üzere, Cumhuriye- timizin değerleri vardn" ve hepsi de bir bütündür ve hepsı de, bir 200 yıllık Ay- dınlanma hareketinin ürünüdürler. Asıl korkunç olan, o değerlerin, hatta bizzat Cumhuriyet'ın mezar kazıcılan türemiştir. Bu insanlar, bir yandan "ide- olojiler öldü!" derken bir yandan da Cumhuriyet'in değerlerinin içini boşal- tacak bir ideolojik etkinliği sürdürüyor; gençlerin gözlerinin önüne bir duman perdesi çekip her şeyi metalaştıran bir piyasa ideolojisi ve onun "tekdüşünce- sP ile genç beyinleri uyuşturmak istiyor- lar. Ve tt uzlaşma''ya çağınyorlar onlan li- beralizm aduıa. Gençler, elbette bu oyuna gelmeye- cekler, gelmemeliler de: Çünkü, Cum- huriyet'in üzerine kurulu olduğu değer- leri uzlaşma pazarına sürdügümüz an, o değerlerin bir yerde "harcı âkm meta" haline gehnelerinin, giderek ayaklar al- tına alınıp çiğnenmelerinin de yolunu açmış oluruz. 1950'lerden başlayarak Türkiye'de olan budur. Gençler, Cumhuriyetçi değerlerin ay- dınlığında yannlara yürüyecekler: Aklın ve bilimin meşalesini elden bı- rakmadan; dar ve kısır fraksiyon kavga- lanna sapmadan; fikir ve inançlara kar- şı hoşgörüyü sürdürerek; tartışmamn zevkine vararak ve onun getirdikleriyle zenginleşerek; bencil değil bir özveri ahlakmı, halktan yana olmayı ve yurtse- verliği başa alarak ve ne olursa olsun idealist kalarak... Yeni bir yüzyılda, Türkiye'yi mutlu insanlann ülkesi yapmak elimizde; in- sanlann insanca yaşayacaklan banş içinde bir toplum kurmak düş değil. Bu- nun bütün olanaklan var ülkede. Aklın, bilimin, özgürlüğün, demokra- sinin nimetleriyle donatılıp yolu açıla- cak bir Türkiye, dünya uluslan arasında kendine özgü kimliği ve bağımsızlığı ile -vaktiyle tuttuğu yeri- yeniden elde ede- bilir. Bu yolu ona açacak olanlar da, gerçek- ten ilerici, demokrat ve aydınlık güçler- dir. O güçlerin de hiçbir zaman soyu tü- kenmemiştir yurdumuzda ve tükenme- yecektir. Gençük de onlar arasındadn-... SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear