25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19EKİM 2000 PERŞEMBE O L A Y L A R V E ( y O R l J Ş L E R olay.goois@cumhuriyet.com.tr EmreKongarbast- yor bilgisayann düğ- mesine, hangi yıl çı- karsa, başlıyor o yılla itgili olaylan anlatma- ya, yorumlamaya... Benim bilgisayanm yok! Bu yüzden ben bu işi kendi belleğim- . le çözümlüyorum. Bakın, ikibinli yıllara girdik gi- receğiz, iki ay kaldı. Birzamanlarsanırdım ki, tçin- de yaşadığım sıkıntılı, üzücü, act mı acı zaman parçalan günün birinde sona erecek, toplumca bir aydınlığa, bir eşrtiiğe kavuşacağız. Ne zaman? Ikibinlere girdiğimizde, o günü görecek kadarya- şarsak!.. Bas bilgisayann düğmesine sevgili Emre! Ne çıkacak? Şu ya da bu! Ne değişecek? Kaç haf- tadır izliyorum bu pTogramı, birbirinden farkı yok ortaya çıkan yıllann? Ha bin dokuz yüz bilmem kaç, ha bilmem kaçıncısı? Hele 1950'lerden sonra!.. Hele işbaşındaki kadrolara, hep aynı ya da birbirinin benzeri, neredeyse kopyası insan- lar gelip gittiği için, ha o yıl ha bu yıl!.. "Nedirzaman nedir" diye sormuştuşair. "Za- man dur" demişti başka bir şair... Sabahattin Kudret 'Zamanlar' şiirini yazmıştı; yillann, hat- ta yüzyılların geçmesiyle insanoğlu için hemen hemen hiçbir şeyin değişmediğini, olumsuzdan olumluya bir türfü geçmediğini anlatmak istemiş- ti. Birdüşünün Namık Kemal'i, Tevfik Fikreti... Onlann yazdıklan, topluma ulaştırmak istedik- leri, o çığlıklar, o seslenişler, o uyanlar!.. Elbet bir işe yaradı, bir Mustafa Kemal gerçeğini yarat- tı. Boşuna mı Mustafa Kemal'in gençlere, "Fik- ret be çocuklar, Fikret be çocuklar" demesi... Ama çoğu boşa akıp gitti umutlann, düşlerin!.. Politikacılann dedikleri elbet boş çıkacaktı, çün- kü o sözler belli bir hesaplama üstüne söyien- mişti; aldatmak, kandırmak, oy almak... Demok- rasi diye diye halk yarannı bir yana itmek... Bununadı, "zamanı çürütmek, kokuşturmak" değilse, ne? Son elli yılı, koskoca yirminci yüzyılın yansını, EVET/HÂYIR OKTAY AKBAL zamanı Çürütmek! boşa akıp gitmiş bir zaman m\ saymalı? Evet, toplumun belli kesimJeri az çok değtş- ti, Avrupalara Ameri- kalılara insanlarımız gitti, okudu, yurda 'prens1er olarak dön- dü. Ama toplum ne kazandı bu 'okumuş lardan? Onlar yalnızca ko- layca köşedönmeyi, çabucakzenginteşmeyi öğ- rettiler. Zekâlan, bilgileri ile kendi yurttaşlannı sömürmeyi, soymayı amaçladılar... Cumhuriyet tarihinin ilk elli yılında yaşamadığımız, bilmedi- ğimiz, aklımıza bile getirmediğimiz işler, otayiar, çıkmaziar, sahtelikter, içtensizlikteryaşandı, ya- şanryor bu süreçte... Işte, Susurtuk'lar, işte banka facialan, işte bü- yük saydıgımız kişilerin çocuklannın, yeğenleri- nin, kardeşlerinin bu ülkeyi, bu halkı sömürme- leri... Devlet büyüğünün, önde gelen bir politi- kacının yakını mısın, her şey sana serbesttin bankalar kredi açar, kısa sürede de milyarder, trilyoner olursun. Sonrada kendi becerimle yap- tım, çalışmamta, çabamla dersin hiç sıkılma- dan!.. EskJden, biri suç mu iştemiş, hırsızlık mı, na- mussuzluk mu yapmış, yakalanır, sorgulanır, adalete çıkanlır, hatta Yüce Divan'a gönderilir- di. Şimdilerde yapan yaptığıyla kalıyor. Sen is- tediğin kadar ışığını yakıp söndür, istediğin ka- dar sokaklarda yürü, meydanlarda bağır! Kar- şılığında cop, sopa, yumruk, içeri tıkılmadan başka ne etde edersin?.. Zamanlar akıp geçti. Toptum ne kazandı? Em- re dostum, istediği kadar geçmiş yıllann dökü- münü yapsın, toplam hiç de olumlu çıkmayacak! Tevfik Fikret'in ünlü dörtlüğünü anımsamak ye- ter bir şeyleri anlamaya.. "Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say /Hesap, nesep, şeref, şataf, oyun, düğün, ko- nak, saray I Bütûn sizin efendiler, konak saray, düğün, alayI Bûtün sizin, bütün sizin hazır ha- zır kolay kolay." Hazine Arazileri Belediyelere... Haydar YILMAZ Çankaya Belediye Boşkanı Tl >|"aJiye Bakanlıgrnın, gecekon- ğı alt kültürün, sosyal eksikliklenn ken- J \ / l dulann üzerinde yükseldiği .L • JJiazine arazilerini halka sat- ma girişimlerinin, bakanlıkçayapüan ye- ni çalışma ile yeniden güncellik kazan- dığtnı görmekteyiz. Devlete yeni kay- nak yaratma kaygısının egemen oldu- ğu yeni dûzenleme taslağı pek çok açı- dan incelenmeye ve tartışılmaya açık özellikler taşımaktadır. Her şeyden ev- vel, gecekondu yapımını teşvik eden kırdan kente göç olgusunun yarattığı dramatık geçişin benüz sağlıklı bir şe- kilde sonuçlandınlamadığı günümüzde yapılacak her türlü düzerüeme, yeni so- runJan kentlerin ve kent yönetimlerinin sırtjna yükleyecektir. Yapılması planlanan çalışma bu ha- liyle Türkiye tarihinin en kapsamh 'ge- cekondu affi'na döniişme ve kentlen yeni ve önü alınamaz bir gecekondu yapım dalgasıyla yüz yüze bırakma teb- likesüıi ıçermektedır. Öncelikli olarak gecekondu yapımı ile ilgili olarak ken- tin yerel yönetimleriyle mûlki yöne- timlerinı ortak sorumluluk altına soka- cakdüzenlemeler gerçekleştirilmelidir. Aynca kentlerin büyüme trendlerine uygun arsa üretimi olanağını sağlayıcı önlemler vakit yitirilmeden alınmalı- dır. Bu sebeple yerleşime açılmamış kent içi Hazine arazileri, bulunduklan yerlerin belediyelerine devredilmelidir. Bunlara ek olarak gecekondu yapı- mında caydıncüık taşıyacak büyük ce- zai yaptınmlar ortaya konulmalı ve kentsel planlamayı işlevsiz kılma çalış- malan böylelıkle en başından sonuçsuz bırakılmabdır. Gecekondu sorunu salt kaçakt düzensiz, sağlıksız yapılaşma sorunu demek değildir. Bunun yaxattı- te yönelik yansımalannın da işin içine katıldıği toplumsal bir olaydır. Gecekondu, gecekondulaşma, gece- kondu kültürii ve kentler bütûnsel bir yaklaşımla ele alınmaksızın, basitçe 'parasalbir aç^ğıgkteme' anlayışmakur- ban edilirse, burada yitip gidenin aslın- da bütûn bir kent olacağı göz ardı edil- memelidir. Gecekondularla ügılı sağlık- lı bir envanter dahi çıkaramayan mer- kezi yönetimin, alelacele bir şekilde hazırladığı bu çalışma çerçevesinde ve onlarca yıldır bu konudaki tüm sorun- lan ve yükü tek başına omuzlayan ye- rel yönetımleri dışlaması da çok mani- dardır. Anlaşılan, hükümet 'panı bulma ve alma'nın derdindedir. Bu işlemi ger- çekleştirdikten sonra belediyeleri elde edüecek miktann yüzde 25 ila 30 ara- sı olacağı söylenen bir parasal meblağ- la altyapı, imar vb. sorunlan çözmeyle yükümlü tutacaktır. Gecekondu sorunu Türkiye'nin en köklü, en karmaşık sorunlanndan biridir ve önümüzdeki kısa ve orta vadede de en azından bir sonın olarak karşımızda duracak bir içerik taşımaktadır. Hükümet, affa yö- nelmeden önce kentsel dokuyu zedele- yenlere yönelik önleyici geniş yaptı- nmlar içeren yasal çalışmalan tamam- lamalı, yerel yönetimleri kentsel alan- da çok geniş bir özerklik, kendini yö- netme ve ona uygun mali kaynaklarla donatmalıdır. Kent yönetımlenni atla- yarak gecekondu sorununa neşter vur- mak ve kalıcı sonuçlar elde etmek müm- kün değildir. Bunun mümkün olabile- ceğini düşünenJer, gecekondu gerçe- ğinden haberli değildir. PENCERE KbnHk ve Kişliik?.. Israil ile Filistin neden kavga edi- yorlar?.. Bir kutsal mekân var. Pay- laşılamıyor. Cami ile Havra karşı kar- şıya!.. Kilise işin içinde... Peki, din savaşı mı?.. Hem evet, hem hayır. • Bizim Kurtuluş Savaşımız çok bo- yutlu ve çok karmaşık bir yapıdaydı. Emperyalizme karşı savaştı.. Dışa karşı savaştı.. Iç savaştı.. Ulusal savaştı.. Din savaşıydı.. Devrimci savaştı.. Etnik savaştı.. Emperyalizmin egementeri ülkeyi iş- gal etmişlerdi; Yunan Anadolu'yu is- tilaya başlamıştı; hilafet güçleriyte ge- rici isyaniara karşı iç savaş sürüyor- du; sanki bir Hıristtyan - Müslüman harbi yaşanıyordu, çünkü Rumlarve Ermenilerden düşmanlara katılanlar etkindi; Ankara'da ihtilal tohumlann yor, padişahlığa karşı devrim gerçek- leşiyordu; özünde "Ulusal Bağımsa- lık Savaşı"n taşıyan kıyamet, bileş- kesinde çok boyutluydu. • Ortadoğu'nun yapısı içinde "Ulus Devlet Türkiye" çeki taşı gibi... Binbir tarikat, cemaat, mezhep, din, halk, ulus, etni, kaoile, aşiret bağ- lamında iç içe yaşayan insanlann coğrafyasında Türkiye Cumhuriye- ti'ni iç kargaşaya düşürmek isteyen- ler, hangi cehennemin kapısını zoria- dıklannı bilmiyorlar; netarihten haber- leri var, ne güncelden... Kudüsteki çatışma sürerken Ame- rikan Temsilciler Meclisi'nde neler oluyor?.. Ne pazarlanryor?.. Tezgâh- lanan soykınmı tasansının içeriği kin ve intikamın güdümünde bir dışavu- rum!.. Ancak ustalıklı birplanlamanın geteceğe yönelik düzenini de içeriyor. Ortadoğu'da PKK oyunu daha bit- rheden bir yenisi mi piyasaya sürü- lüyor?.. Karmakanşık görünen coğ- rafyada yaşayan Türkrye ne yapma- h?.. • bmet Paşa, Lozan Konferansı'na başlarken, Osmanlı dönemindedev- letin dış ilişkilerinde önemli görevle- ri üstlenmiş bir eski nazıra akıl danış- mış: - Ben acemldiplomatım, az/n zen- gin deneyimleriniz var, bana ne söy- leyebilirsiniz?.. "Osmanlı Babıâlisi; "nde yetişmiş yaşlı "zat", Ismet Paşa'ya demiş ki: - Bana akılsorma!.. Ne düşünüyor- san, onuyapi. Çünkü bizim boynu- muz dış ilişkilerde hep eğikti. Karşı- mızdakinin güçlü, bizim güçsüz o/- duğumuz bilinci benliğimize işlemiş- tf, hep alttan alırdık; siz ise biryen- ginin insanısınızl.. Peki, 2000 yılında bizler neyin in- sanlanyız?.. İKİ CEP TELEFONU BIRBIRLERINI ARADIKLARINDA HANGİSİ DAHA FAZLA ÖDER? ' " l Hangisi Telsim abonesi değilse, o daha fazla öder. Çünkü, Telsim aboneleri, ister Telsim abonesi olsun, ister olmasın, başka cep telefonlarını aradıklarında % 25'e varan özel bir indirimden yararlanırlar. Bu uygulamanın adı CepToCep'tir. Cep telefonu alırken, GSM hattınızı seçerken, mutlaka sorun: İJ Sizde CepToCep var mı?.. Yoksa cepten cebe aramalarda daha fazla mı ödeyeceğim?' Telsim abonesi olan cep telefonu Telsim'in cepten cebe özel indirimli konuşma uygulamasıdır. Telsim aboneleri, ister Telsim abonesi olsun, ister olmasın, başka cep telefonlarını aradıklarında % 25'e varan özel bir indirimden yararlanırlar. CepToCep'te, arama sayısına/aranan numara adedine hiçbir sınırlama getirilmemiştir. Telsim abonesi olan cep telefonu Telsim abonesi olmayan cep telefomı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear