29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30OCAK2000PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Yazgı ortağı' kadınlann öyküsü 'Yazgı've'yuzgıahk'onlanay- Ç m çıkmazda birieştirir. Kendi- lerineyapılan her türlü haksızhğa 'yazgı, hsmet, kader'diyerekyaşamlan cehenneme çevrilir. Yaz- PERVANE M esai dönüşünde köprünün üzerin- de sıkışan trafikte beklerken dü- şüncelerimin hâlâ Fatma Ha- nnn'da olduğunu fark ettim. Hani inatçı ve cesur sınekler vardır ya, kovarsınız kovarsınız o yine gelip yüzünüze konar ve sizi kendısiyle ilgilenmeye zorlar. Onun gibi. Her ne kadar kendımi çevrede olan bitene vermek iste- diysem de başaramadım. Fatma Hanım'ı on dört yıldır tanıyorum. Aslında son ikı yıldır onu daha az görüyorum. Son karşüaşmamızda kocası ile Tûrki- ye'ye döndüğünü, çok rahat olduğunu, adamın ar- ük onu dövmediğinı anlatmıştı. Btrkaç gün sonra ise yolda benden borç istedı. Uçak bileti alacakmış. Ço- cuklan onu yine evden atmışlar. Bana gelmesini önerdim. Önerim pek hoşuna gitmedi, hal hatır sor- maya bile vakit bırakmadan uzaklaştı. Ince kemik- li esmerkadının arkasından bır süre bakmaktan ken- dimi alamadım. Onunla yapüğım tüm çalışmalar pek işe yaramaıruştı anlaşılan. tnatla kendıne acı vermeyedevamediyordu. Dünöğlepaydosundasi- gara abnak içtn ana caddeye çıkbgımda onu tekrar gördüm. îki yıldır ortalarda görûnmeyen bu kadın- cağızın varlığı bir süredır benım yaşanuma girmiş gibıydi. Başlarda haftada bir ıki kez uğrardı. Bu zi- yaretlerde ya bir akşam önce yediğı dayağı anlatır, benden ev ziyareti yapıp kocasına korku vermemi ister, ya da Alman bürokrasisinin yazışmalannı ge- tirip onlann üstesınden gelmeyi de bana bırakırdı. Bazen onunla elinde bır alışveriş torbası, bir darbe- den konınmak ister gibi omuzlaruun arasına çekti- ği başıyla vücudunu kasmış, yürürken karşıiaşır- dım. Küçük esmer yûzû genelde düşünceli olurdu. Ince etsiz du- daklannı susmak zorundaymış gibi sıkar, ince sivn çenesınin al- tından bağladığı başörtûsü kayar, ortadan ayırdığı saçlanmn çevre- ledığı dar alnımn altında, soru »jpreti gibi kavis yapmış kaslan, * Itftçük gözleri bakarkör duygusu uyandınrdı. Ince kemikli bakım- sız ellerinden biri ile çantasını tu- tarken diğeri yumruk halınde, vitrinlerin çekıciliğinı fark etme- den yürür giderdı. gıcılan tanımakta güçlük çekmezsiniz. Hüzünlü bahşlan, psikosomatik rahatsızlıklan, hafifya- na eğik başlan, hüzünlü bakışlan, her an bir ha- tayapacaklan korkusu ile tedirgin vücutlan, ço- cuklarına olan aşırı düşkünlükleriyleyıpranmış, yaşama küsmüş bu kadınlar, doğanm renklerini, çiçeklerin kokusunu, yaşamın güzelliklerini algı- layamaz. Yazgı ortaklannın sadece eğitimsiz hrsal böl- ge kadınlan olduğunu düşünürseniz aldanırsınız. Aralannda eğitimli, kent kültürü almış olanlar da vardır. Onlar da bu kavrumlann içini dolduran kurallardan bir biçimde etkilenirler. Toplumun kadına karşı kullandığı bu kurallar bir hastahğa benzetilirse yayılma alanı aile, eş, yahn çevredir. Kronik biçimde seyreden, işlevi- ni 'kader, hsmet ya da yazgı kavranu' arkasına saklanarak yaşama geçiren ve genelde erkeğin la doluydu. Kadının arkasından oturma odası ola- rak kullandıklan odaya gırdim. Ağır bir koku ile ıçim kalktı. Eski bır koltuğun üzerinde duran giysi- leri kenara iterek kendime bir yer açıp oturdum. Fat- ma Hanım da karşımda kınk dökük bir sandalyeye iğreti ilişti ve fisıltıyla konuşarakkonuyagirdi. Duy- duklanmın beni yönlendirmesüıe izin vermemeye çahşarak dinliyordum. Bir ara tülbentinin ucu ile gözlerinı silen kadın, dur demeye firsat venneden beline kadar soyunuverdi. Sıgara yanıklan ve mor- luklarla dolu, bir deri bu- kemik vücuttaki izlen gös- terdikten sonra, aynı hızla bluzunu gıyerken benun sadece dilım değıl nutkum da rutulmuştu. Ne söy- lemem gerektiğuü düşünürken, diğeri ile iç içe olan odanın kapısı açılarak şiddet kahramanı koca içeri girdi. Ortam farfclı. şlddet aynı Şiş göz kapaklannı zorla aralayarak gelenin kim olduğunu anlamaya çalıştı. O sırada kadın ayağa kalkmış, ellennı birleştirerek korkak bakışlarla ko- casını izliyordu. Adam giysıleri yere atarak benım oturduğun koltuğun köşesine yerleşti. Pisliğe bakar bir ifadeyle kadından bira ıstedi. Sonunda bilincim gördüklerimin etkisinden kurtularak çalışmaya baş- ladı ve adama benim yanmıda bira içmesinden hoş- lanmadığımı söyledim. Aslında o hâlâ alkollüydü. Pek çok bağımlı gibi alkol gereksuıimini engelleme- me kızmıştı. Sık ve dalgalı saçlanndan yağlı bırper- çem düşen dar alnı sıkıntıyla kınştı. Bitişik kaşlan- nın altında birbınne yakm duran çapaklı sıyah kü- çük gözlerini yasağuiu kabullenmeye çalışarak kıs- tı. Lekeli pijamasının üzenndeki atletten görünen çelimsiz kollann zavalh kadını nasıl bu denli şidde- te rnaruz bıraktıgı doğrusu benı şaşırtmışü. Anlaşı- kullanısına verilen yaptırımın en zayıfbulduğu alan evliliktir. Burada daha etkin olması için de ortam uygundur. Ailede babasını örnekalarakye- tişen erkek çocuk, babası gibi davranmayı öğre- nir. Henüz küçük bır kızken annesini örnek alan kadına ise yuvayıyapandişikuş' rolü benimseti- lir. Avrupa'dayaşayan yazgı ortahan'mndurumu Türkiye 'deki hemcinslerinden daha zordur. Dilini, sosyal yaşamını bilmedikleri bir ülke- de ölesive zorlanır. Pek çoğu ekonomik bağımlı olmanınyanı sıra birde Türkiye 'ye 'sürülme'ya da çocuklanmn ellerinden alınması tehdidiyle tamamen çıkmazdadır. Çocukparası ve diğer benzeri yardımlarla ay- hkların kahvede, kumarda, meyhanede, para oto- matlarında erıyip gitmesinin, ailenin bazen bir kuru ekmeğe muhtaç kalmasının getirdiği psiko- lojik baskıyı şiddete çeviren koca, 'dişikuşu 'gü- nah keçisiseçer. Dengesiz kişiliğinin, sorumsuz- luğunun yarattığı sorunları dişi kuşa yükleyerek cezalandırır. Kadınyediği dayaklan 'yazgı'ola- rak algılamakzorundadır. Sonuçta o dişi kuştur. Yuvada bekleyen yavrulanna karşı tek başına sorumluluk taşır. Budurumlarda yazgı'yuvada kalmasım sağlayacak tek daldır. Yazgısına sığı- narak katlanmak zorunda kaldığı haksızlıklann bir gün değişeceği umuduyla bir insanın kaldı- rabileceği en ağır yükü omuzlarında taşımaya kendini mahküm eder... Hatta onu her türlü şid- detin altında ezen eşinin davranış biçimine ken- dince gerekçeler bularakfarkında olmadan şid- deti legalize eder. 'Yazgı'yazı dizisinde enkaz haline gelmiş evli- liklerin, anlamsız ödünlerin, kırılan onur, yok olan özgüven ve çaresizliğin üzerinde yükselme- 0 oün bugün dövüyordu Büyük tozlan bir yaşındayken, Doğu Anadolu'nun elektriğı bi- le olmayan bir köyünden gelmiş- ler yülar önce. Ona göre on bir yıl sonra kocası işsiz kalınca daha fazla ıçmeye başlamış. Ama ev- lendiklerinden beri dövermiş. Köylennde dayak atmayan ada- ma kılıbık derlermiş. Herhalde adam bu kavramla arulmak iste- mediği için o gün bugün kadını dövüp gururunu koruyordu. Vü- cudunda kandan çok alkol dola- şan bu adamla o dayaklann ara- sında beş de çocuğu olmuş Fatma Hanım'ın. O yıllan unuttu mu bilmem ama ben her anımsayı- şımda fena oluyomm. Romanla- ra konu olabilecek tam bir fela- ketti aile yaşamlan. Fatma Ha- nım ve dayakçı, ayyaş kocası ile ilk kez büyük kızlannm intihar girişıminde hastane tarafindan çağnldığunda tanıştım. O zjirnan otuz beşinde olan bu ufak tefek kadın, kırkının çok üzerinde gö- rünüyordu. Kendisi gibi ufak te- fek kocasmın laf kalabalıgında ln?ının intihar ginşıminın günah keçisi olarak gösterdiği kadın bir kez bile agzını açmadan başı önünde dinlemişti. Bir saatlik ko- nuşmada yalnız bir kez göz göze geldiğunizde hafif bir ba§ hare- keti ile bana 'inanmfl'gibi bir ışa- ret yapmıştı. Gözlerindeki pmltı isyan doluydu. Sosyal konutlardakı evlerinin kapısını uzun uzım çaldığım gü- nü asla unutmam. Tam dönmek üzereydim ki kapı aralandı. Sanı- yorum Fatma Hanım'la aramda- ki msancıl derin bağ o anda baş- ladı ve ben o gün başlayan bu ba- ğın benim yıllarca düşünceleri- min aynlmaz bir parçası olacağı- nı bilmiyordum. Eski püskü giy- sileri, altlan morarmış gözlerin- deki hüzünlü bakışlarla kapıyı açankadının yüzündeki umutpı- nlüsı, yardım duyguma ve görev bilincime dürtü oldu. Yan aralık kapıdan, işaret par- mağını dudaklanna yaklaştırarak sessizce beni içeri aldı. Hemen yanı başında duran beş yaşlann- daki kızı annesının belli belirsiz sevincini fark etmiş olmalı ki bu- nu paylaşüğını anlatmak isterce- sine annesüıin eteğini çekiştiri- yordu. Sokak kapısının tam kar- şıstndaki bulaşıklık bır gün önce- ki bulaşıklarla, duvara dayalı es- ki bir yemek masasının üzeri boş bira şişeleri ve yemek artıklany- Inşaat, Çevre ve Orman mühendisleri odalannda genel kurullar dün başladı tsUnbul Haber Servisi - Inşaat ve Çevre Mühendisleri odalannın Islanbul şubelen ve Orman Mü- hendisleri Odası'nın Marmara Şu- besi'nin olağan genel kurullan dün başladı. Inşaat Mühendıslen Oda- sı'nın (ÎMO) dün başlayan genel kurulunda MHP ve FP'hlerin des- teklediği "MeslekteBirüğeÇağn" grubu divan başkanlığına aday göstermedi. Inşaat Mühendisleri Odası tstanbul Şube Başkanı ve "Çağdaş tnşaat Mühendisleri" grubunun başkan adayı CemaJ Gökçe karşı grubun aday göster- memesini "taktik" olarak değer- lendırerek, tüm demokrat mühen- disleri bugün yapılacak olan se- çimlere katılmaya çağırdı. Inşaat Mühendisleri Odası tstan- bul Şubesi'nin 37. Dönem Genel Kurulu, Yıldız Teknik Üniversıte- si Odıtoryumu'nda başladı. MHP ve FP'lilerin destekledıği "Meskk- te Birliğe Çağn" grubunun ilk kez bir genel kurulda drvan başkanlıöı- na aday göstermemesı "Çağdaş In- şaat Mühendisleri'' grubunca "Tüm gfiçleriniyönetim kurulu se- çimlerinde kunanacakiar" diye yo- rumlandı. Divan başkanlığına "Çağdaş tn- şaat Mühendisleri"nın adayı Mete Akahn seçıldi. Divan seçimlerinin arduıdan IMO tstanbul Şube Baş- kam Cemal Gökçe, 17 Ağustos ve 12 Kasun depremlerindeki yıkım- larda ınşaat mühendislerinin hata- lannı değerlendiren bir konuşma yaptı Bilimı ve doğayı yok sayma- nın bedelinı Türkiye'nm çok ağu- bır şekilde ödediğini ifade eden Gökçe, "Bu yaşanan yıkunlara karşın, hiçbir şey yokmuş gibi filke- mizin deprem riskini geçiştirmeyi ahşkanhk haline getinniş olan an- layışlaria depreme karşı dayanıkh yapüar üretmenin olanakh obna- dığı bir kez daha kanıtianmıştır" dedi. Gökçe, inşaat mühendisliği mesleğinin standartlannı yükselt- meyi, etik kurallara özenle uyma- yı, kamu yarannı öne almayı kaçı- nılmaz görev olarak belirledikleri- nı kaydetti. Gökçe, Meslekte Birhğe Çağn Doc Dr. Yıldız, 'Meslekte Birlik gruplarının MHP ile FP eğilimli olduğunu söyledi 'Kadrolaşmayla güç elde etmeye çalışıyorlar' tstanbulHaberServisi-tstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Doç. Dr. Kürşat Y'ıküz, üyelerinin ve halkın meslek odalanna sahip çık- masımn Türkiye için çok önemli olduğunubelirterek "Meskkoda- lannm, kendi mesleklerini, halkm ve ülkenin çıkaıiarmı biriikte sa- vunması ülkemizde gefeneksei bir rurumdur ve son dönemdeki ülke y^netkflerinirahatsEeönektedir'' diye konuştu. Dr. Kürşat Yddız, "Meslekte Birlik" adıyla seçimlere katılan gruplann da siyasetlerüstü göriin- me çabalanna karşın, gerçekte aşuı politik olduklanıu ve devlet içindeki siyasi kadrolaşmadan güç elde etmeye çahşöklannı vur- guladı. Yıldız, "Meslekte Bhük" ve "tdeafisüer" gibi adlar çevresinde oda yönetimlerine talip olan grup- lann birçok ortak yanı olduğuna dikkat çekerek, bu yapdarm, söy- lemlerinin aksine, son derece po- litik olduklanm ve MHP. FP gibi sağ partılenn eğılimlermı taşıyıp orta sağ eğılimlileri büe içlerine almadıklannı vurguladı. Bu gruplann, kamu yönetimle- rinin desteğiyle, meslek odası içinde güç toplamak hevesinde ol- duklanm ammsatan Yıldız, "Hat- ta yönetimlere aday gösterdikleri Kstelerde üyakatlan değfl, politik tavnian nedeniyle kamnyönetim- lerine atanmış müdür, genel mü- dür ve son dönemdegörüldüğü gi- bi bakanlara yer vermekteduier. Seçiınler önces bu kamu yönetici- leri, memuriannı ve idari yetkDe- rini, Meslekte Birlikgrubunun ka- n n ı m a için kuDanarak tarafsız- hklannı bir kez daha çiğnemek- ten kaçınmazlar'' dedi. Bu gruplann, yönetimlere aday olduklan halde meslek örgütünün işleyişi ve sorunlan hakkında bil- Biiyük^hirRelediyesiyıııitaşlamfuUm diiğtiü tstanbulBfiyükşehir Beledhesi'nin "tstanbul'u Ağaçlandırma Projesi" kapsamında dün Be- ^ ' d rttaşlara fidan dağrtıkb, Beiediye i d i f o h ' l â gekneksel Beyo^u tramvayuıdan yurttaslara fıdan dağrtülar. Bûvûkşehir Bdediye Başkanı Ali MOfît Gürtuna tstanbuBulan ağaç dikme kampanjasmaçağu-arak"Daiwyeşfl veuygar bir kent için, adnnlanmızı ve ağaçlanmızı sık- laştu^hm"dedLEtkinHkTaksiınMeydanı'oda düzentenenkoDserlesonaerdi gilerinin olmadığuıı, seçimlen kaybettikten sonra bir kez bile odalara uğramadıklannı ifade e- den tstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Doç. Dr. Kürşat Yıldız, "Meslek odası çahşmalan içinde yer ahnaz, sahip olduklan politik kadroian, meslekodasmm ve mes- leğin genel yaran için kuOanmaz- lar" diye konuştu. Bu gruplann seçımlerde "askeroy" kullandık- lanm, yani yandaşlannın blok oy kullandıklannı ifade eden Yıldız, bu durumun Meslekte Birlik gruplarının seçmenlerinin son de- rece politik tercih yaptıklanm, adeta "emir-komuta" anlayışı içinde seçime katıldıklanm ve kendilerine empoze edildiği şekü- de oy kullandıklannı gösterdiğini söyledi. grubunun aday göstennemesini şöyle değerlendirdi: "Makina Mühendisleri Oda- sı'nın geçen hafta yapılan genel ku- rulunda divan başkanhğmı "Mes- lekte Bırlığe Çağn" grubu kazan- dı. Bu durum demokraüann yöne- tim kurulu seçimlerine daha çok yuklenmesine neden oldu. Aynı ha- taya düşmemek için. drvana bu se- fer aday göstermediler." "MesJekte BiriiğeÇağrr grubu- nun, yasal olmamasuıa rağmen Ba- ymdirlık tl Müdürlüğü ve tstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağh şirketlerde kendi afışlerini astığı- m kaydeden Cemal Gökçe, Bayın- dırlık ve tskân Bakanlığı ile bü- yükşehir beledıyesinin seçimlere gölge düşürdüğunü öne sürdü. Her bir oyun, kendılen için çok önem- li olduğunu belirten Gökçe, ileri- ci, demokrat, laık tüm inşaat mü- hendislerini yönetim kurulu se- çimlerine kaülarak oy kullanmaya çağırdı. «Meslekte BnUgeÇağrT grubu- nun adayı Ahmet Alaçam da, 17 Ağustos ve 12 Kasun depremle- rindeki yıkunlan gördükten sonra aday olma ihtiyacı hissettiğini söy- ledi. Alaçam, geçmişte yaptığı ça- lışmalarau kendisine referans ola- rak gösterdi. Seçımler bugün Şiş- li'deki Karagözyan tlköğretim Okulu'nda yapılacak. Orman mühendisleri Orman Mühendisleri Odası Marmara Şubesi'nin 5. Olağan Genel Kurulu da, Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi'nde dün başla- dı. Divan başkanlığını, oy birliğiy- le seçilen Prof. Dr. lsmet Şanh'nm yaptığı genel kurulda başkanlık için Kadir Erdin ve Mehmet Gö- çebe yanşacak. Orman Mühendıslen Odası Marmara Şubesi'nin seçimleri bu- gün Oda'nın Beyoğlu'ndakı bina- smda yapılacak. Çevre mühendisleri Çevre Mühendisleri Odası ts- tanbul Şubesi 3. Olağan Genel Ku- rulu, Elektrik Mühendisleri Odası tstanbul Şubesi'nde başladı. Divan başkanhğını Sedat SerezK'nin yap- tığı genel kurulda çevre mühendis- lerinin sorunlan ve Çevre Mühen- disleri Odası'm daha aktifduruma getirmenin yollan tartışıldı. Demokrat grubun adaylan, amaçlannın meslek örgütlerinin içinde aydın sorumluluğunu göz önüne alarak hareket etmek oldu- ğunu belirttiJer. Seçimler bugün Çevre Mühendisleri Odası tstan- bul Şubesi'nde gerçekleştirilecek. yi başaran, yaşama güvenle bakan, onur ve öz- güvenlerini yeniden kazanan, toplum içinde so- rumluluk taşıyan bilinçli birer birey olarak yer alan kadınlarımızın yanı sıra, inatla yazgısına' boyun eğmeğe devam eden, sadece kendisini de- ğil çocuklannı da kendi yaşam karmaşasına or- tak olmaya zorlayan 'dişikuş' rolünden kopama- yan kadınlann öykülerini okuyacaksımz. Öykülere konu olan kişilerin isimleri ve mekân- lar konuya sadık kahnarak değiştirilmiştir. Her ö'yküye içeriğine uygun bir isim vermeğe çalışa- rak onlann yaşadıkları veya yaşamakta oldukla- n sorunlan sizlerle paylaşmak istiyorum. Çün- kü medya aracılığı ile bizler bir Nunye'den ha- berdarız, oysafiziksel ve manevi şiddet kurbanı nice Nuriye 'ler var. Kadını meta olarak gören, her türlü şiddeti uygulayan zihniyete dur demek görevini hep biriikte üstlenelim. lan kadın ona karşı koymuyor, tekme ve yumrukla- nn bıtmesini bekliyordu. tşte bizim Fatma Hanım yıllar yılı böylesi bir şid- detle yaşadı. Tek tepkisi ağlayarak şikâyet etmek olan kadıncağız, bu yaşam biçımini değiştirmesı için sunulan olanaklarla ayakta kalmayı başarama- dı. Birçok kez çocuklan ile bu-likte ayn eve taşuıdı- ğı halde her seferinde tekrar kocası ile biriikte ya- şamayı göze alan ender kadınlardan bin oldu. Uzun uğraşılardan sonra, tamam bu kez onurlu, güvence- li bir yaşama başladı, dediğimde o sarhoş dayakçı kocasına döndü. Ona yeni yerleşim olanağı sunan resmi kurumlar çaresizdi. Geri dönüşler ne sevgi, ne ekonomik bağımlılık ne de alışkanlık gereğiydi. Çocukluğu, 7 kardeş, ana, baba, dede ve nine ile ikı göz odada geçmiş- tı. Doğu'nun, kadım köle yapan katı kurallannda sadece ailesinin bölünmez bir parçası olarak var olabileceğuıden başka bır şey öğrenmemişti. Ora- larda dayak yemeyen kadını, dövmeyen erkeği pek tutmazlarmış. Birliktelik ancak bu sado-mazo ıhş- ki ortarrunda devam edebiliyordu. On yedi yaşuıa kadar böyle bir ortamda yaşayan Fatma.Hanım'm evlenmesi, aslında çocukluk yaşamının başka bır mekânda devarmydı. Sadece şiddet ortam değiş- tınniştı Çocuklar da problemll Fatma Hanım'uı jıllarca bır aynlıp bir birleşen ai- lesınde büyüyen beş çocuğun her bıri kendi başına bir problem olarak gelişti. Oğlanlar babalan gibi şiddet yanlısı, bin alkol, diğeri uyuşturucu bağım- hsı oldu. Hatta araba çalmak ve benzeri durumlar- dan ikide bir gençlik mahkemesi tarafında cezalan- duıldılar. Yerleşnrdiğunizden birkaç ay sonra oku- lu bu^kıp eve dönen büyük kız ise bir noktaya kadar annenin ol- mak isteyip de olamadığı rolü üstlenerek aileyi idare etmeye başladı. Anne - laz rolleri değişti, kız annesinin üzerinde baskı kurarak kendine menfaat sağladı. Babala- nndan aynldıklan süreler içinde ' kadına yapılan yardımı elinden ahyor, karşı çıktığında da dövü- yordu. Fatma Hanım büyük kent kadınlan gibi tek başına yaşaya- bilecek bu- kadın değıldı. O hiz- met etmek, şiddet göraıek ve ezihnekten başka bir yaşam biçi- mı tanımadığı için tekrar kocası- na dönüyordu. Betki de bu yüz- den aile yaşamının sevgi, saygı ve güven üzerine kurulduğunun farkında olamadı. Işığa uçan per- vane gibi bılınçaltına ittıği sevgi gereksınıminı yaşadığı şiddet or- tamında aradı durdu. Kocası ile arasındaki bağın nedenı psıko- loglan bile meşgul edecek olan Fatma Hanım, sondan bu- evvel- ki karşılaşmamızda bana her şe- yin yoluna gırdığini anlatırken yüzündeki ıfadenin onu ele ver- diğini fark etmeyecek kadar mah- cup ve çaresizdi.. Başka ne anla- tabilirdi ki? O sayılıp sevilmedi- ğini kabul etmek ıstemiyordu. Pervanenin ışığa ulaşma savaşımı gibi bu kadıncağız da hıç tatma- dığı sevgi ve saygı özlemi ile çır- pınıp durdu. Onurunu, gelişme- mış özgüvenini kaybetti ama bu- gün kocasından ve çocuklanndan layık olduğu sevgi ve saygıyı bu- lacağı inancını asla. Sanıyonun o zaman onu yaşama bağlayan en güçlü bağın kopacağından kor- kuyordu. Şeker hastası olan zayıf bedenini ayakta tutan 'umudu' yaşam gücüydü.. Onunla 'yazgı', 'kısnıet', 'kader' gibi kavramla- nn yanlışhğmı tartışmanm imkâ- nı ohnadığmı, umudunu hiç kay- betmediğini keşfettiğim zaman anladım. Tann'ya inandığı kadar bu kavramlara inanan Fatma Hanım büinçlenmemek için direndi He- nüzkırkının üzerinde olduğu hal- de ellinın üzerinde görünen bu kadın, belki de benim düşündü- ğümün tam tersi, tüm aile fertle- rinden daha güçlüydü. Bir insa- na yapılabilecek her türlü aşağı- lama ve ezilmeye karşın ailedeki varhğuıı sürdürmekte kararlıhğı- nı yitinnedi. Onunla ana cadde- de daha sık karşılaşacağunı sanı- yonım. Ama artık yardım etmem için bana gelmeyecek. Kendisine yardun etmek için her şeyın de- nendiğinuı farkmda. O yazgısına karşı çıkmaya cesaret edemediği sürece çökük omuzlanna kaymış başörtüsü, sıkılı yumnıklan ile ışığa gıden pervane gibi, ana cad- dede bir gün sabırla boyun eğdi- ği yazgısmm değişeceğüıi uma- rak dolaşacak. Ben de bu- kadının yaşayacağı tek bir gün içın bile yaşamını değiştirmeye değeceği- ni anlayacağı güne kadar onu uzaktan izleyeceğim. SÜRECEK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear