25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30 OCAK 2000 PAZAR 14 KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr Ölümünün ikinci yıldönümünde andığımız Ali Ulvi Ersoy'un sütunu hâlâ doldurulamadı iiiTiıi yarabyordu li Ulvi Ersoy'un 'Karikatürler' başlıklı kitabı Cumhuriyet Kitaplan'ndan yayımlanacak. Kitapta yer alan Ilhan Selçuk'un kitapta yer alan yazısını sunuyoruz. Karikatür dergisi yeni sayısında Ersoy'un çizgilerine yer verdi. Bugün saat 16.00'da Karikatür ve Mizah Müzesi'nde bir toplantıyla anılacak. nu karikatürleriyle tanıyanlar kuşkusuz hep takdirle anacaklardır. Oysa insancıl yanıyla yüz yüze gelenler, onun felsefesini, olaylan yorumlayışını, ilgi alanlannı doğrudan kendi ağzından öğrenenler hayranlıklannın ne denli katmerleştiğini fark edip bir başka türlü anacaklar. Kum saati ve zaman... İLHAN SELÇUK Ali Ulvi bu dünyaya gözlerini 1926'da açtı, 1998'de ka- padı. Çok genç yaşında çizerliğe başladı. 1950 yılında Cumhuriyet'e girdi. Ölümüne değin Cumhuriyet'in birinci sayfasında ka- rikatürleri yayımlandı. Bubirrekor... Demek ki 20'nci yüzyılın ikinci yansında Cumhuriyet gazetesiyle özdeşleşmiş birkarikatürcüyle karşı karşıya- yız. Elbette bu olgunun bir anlamı olmalı. Karikatür, daha önceki dönemlerde kimi ressamın ya- pıtlanna yansıyan mizahın içeriğinde saptansa bile, 'Ay- dınlantna Çağı'nın ürünü sayılır. Nedeni var; karikatür akıl, zekâ, nükte, yergi ve espri sözcüklerinden oluşan bir karmanın sanal dünyasında tohumlanan kendine özgü sanattır, dinamik bir yapısı vardır. 'Aydınlanma Çağında, politika, dinsel ideolojile- rin siyasal iktidarlannı taşlamaya başlayınca, karikatür birdenbire basındaki tahtına kuruldu. Çok partili siyasette gazeteler kamuoyunu oluşturmak yolunda 'Dördüncü Kuvvet' sayılıyorlardı. tnanca ve ümmet fikine bağlı kul, akla ve zekâya dö- nük birey oluyordu. Her şey "aklın mah- kemesinde" yargılan- mayacak mıydı?.. Ka- rikatürde aklın yıldı- nmı ya da zekânın şimşeği panldıyordu; demokrasiyle birlikte boy atan karikatür, ga- zetelerin vazgeçilmez demirbaşlanndan ol- du. İkinci Dünya Sava- şı'ndan sonra, Türki- ye,demökrasiarriacıy- la çok partili rejime geçince, karikatür sa- natında bir patlama ya- şandı. 1950'liyıllardaunu- tulmaz bir karikatür- cü kuşağının ortaya çıkması, rastlantı de- ğildir. Ali Ulvi'nin 1950'de 'Cumhuriyet' gazetesinde çalış- maya başlaması, bu tarihçede yerli yerine oturuyor; ka- rikatüristimizin kimlik belgesini de oluşturuyor. Göz kamaştıncı bir mizah yolculuğu başlamıştı; tam yanm yüzyıl bu serüveni yaşadı ve yaşatrt Ali Ulvi... Cumhuriyet 'Aydmlanma'nın gazetesi değil miydi?.. Cumhuriyet'in kararlılığı içinde Ali Ulvi'nin de "is- tikran' içerik kazandı. Dile kolay, yanm yüzyıl her gün çizmek, ne demek?.. Türkiye'deki çalkantılı ortamın gelgitlerinde karikatür çizebilmek için siyasal firnnalan göğüsleyebilecekbir mi- zah felsefesine de yatkın olmak gerekti. Ulvi'yi günlük karikatürün ötesinde siyasallaşmaya iten ya da insan un- surunu da hesaba katan birdoğrultuya sahip olan itici gü- cün Türkiye'nin özel koşullanndan kaynaklandığını sa- nıyorum. Kimi karikatürist yalnız kendi zaman diliminde yaşar; gazetelerde ve dergilerde çizgileri yayımlandıkça o ka- rikatürist vardır... Kendinden sonra yoktur. Kimi karikatürist, gazetede çizdikçe, heryirmi dört sa- atte bir dolup boşalan kum saatine dönüşür. Kum saatinin içindeki dar zamana koşullanır. Ama bu saatin cam kavanozunu aşarak evreni kapsa- yan zamansal akrep ve yelkovanm göstergelerini yaka- İayabilen sanatçı kimliğine sahip olabilmek güç iştir. • Elinizdeki yapıt, Ali Ulvi'nin anısmı tazelemek için dü- zenlendi. Yaklaşık yanm yüzyıldan beri Cumhuriyet ga- zetesiyle özdeşleşmiş Ulvi'yi anmak için sanatçı üç ar- kadaşunız Ferruh Doğan, Tan Oral ve Behiç Ak, kollan sıvadılar. özenli bir seçmece sonunda ortaya bu albüm çıktı. Yine de Cumhuriyet'te 48 yıl çalışan Ali Ulvi'nin, ga- zete koleksiyonlan içinde kalan binlerce karikatürünü dü- zenleyip yayımlamak olanağını ileriki yıllarda değerlen- dirmek gereğine inanıyoruz; kelebekler gibi 24 saatte solmayacak karikatürlerin hesabınm dökümünün kısa sayılabilecek sürede yapılabileceğini elbette düşünmü- yoruz. Ali Ulvi yaşadığı zaman diliminin ötesine geçen sa- natın çizeridir. Elinizdeki albüm bu gerçeğin kanıtı... Doç.ATtLAÖZER(*) »Mizah:C*çmişAgeleceğjile zaman içindeki halkın ortak sağduyusunun öncüsü olarak 'gülünç' olmaktan kurtanr toplumunu. Yönetici ile yö- netilenin amaçta ve araçta biriik ol- masını sağiayan çağdaş toplumun ön- koşullannı hanrlar ve bu işlevini bü- yük bir alçakgönüUülûkle gülümse- yerek yerine getirir." (1) Mizah anlayışını kendi cümlele- riyle yukanya aldığım, 1950 kuşağı- nın önde gelen karikatürcüsü AB Ul- vi Ersoy artık yaşamıyor. 30 Ocak 1998'de aramızdan aynlan Ali Ulvi, Cumhuriyet gazetesinde çalışıyor- du. O, Cumhuriyetgazetesinde 1950 yılından beri günlük karikatürler çi- zerek adeta gazetenin aynlmaz bir parçası olmuştu. Dünyanın hiçbir ya- yın organında böyle bir çalışan var mıdır acaba? Cumhuriyet'teki çalış- masına sadece 1957-59 arası Ame- rika'ya gittigi için ara verdi. Ona za- man zaman bazı büyük gazetelerden transfer teklifleri de geldi, Cumhu- riyet'te kazandığından kat kat fazla paralar teklif edildi. O ise "Cumhu- riyet dışmdabenim mizah anlayışıma uyacakgazetegöremiyorum" dıverek bu teklifleri hep geri çevirdı. Ali Ulvi Ersoy, her konu ile ciddi olarak ilgilenen, merak ettiği her ko- nuyu araştıran ve sürekli kitap oku- yan bir kişiydi. Moleküler biyoloji, atom fızigi, felsefe, ekonomi, tarih, din, sosyoloji, sanat... Tüm bu alan- lan kapsayan kitaplan okur ve ilgi- lenen birini bulunca aynntılanyla tar- tışırdı. O, "Karikatür sanatçrsınınbu konulan çok iyi bilmesi gerekir" der- di. Karikatflrün kahcüığL.. Pek çok kışı egık-bügük çızimle- ri, anatomisi bozuk tıpleri dergi ve ga- zetelerde görünce, karikatür çizme- nin ne kadarbasit olduğunu, bu işi her- kestn yapabilecegini söylemeye ce- saret edebilir. Oysa sayfalar dolusu kâ- gıda binlerce sözcükle yazılan bir makale vecme «eç«b»lccek cvçizt her babayigidin harcı değildır. Öyle olsaydı, bugün dünyada profesyonel anlamda karikatür çizenlerin sayıst 5 bin civannda kalmazdı. Ali Ulvi Ersoy'un kum saati ile il- gili bir karikatürü yayımlanmıştı. Bu karikatürden yola çıkarak MetihCev- det Anday, Cumhuriyet gazetesinde bir yazı yazdı (2). Yazı hem Ali Ul- vi'nin karikatürünü çözümlemeye hem de devekuşu ile kum arasındaki ilişkinin ne anlama geldiğini anlatma- ya çalışıyordu. "Çölde zamansızlığı Ersoy'un karikarüre başladığı ilk günden öJümüne dek 50 yülık üretiminden sccmeler kitapta yer alıyor. Ali Ulvi'nin Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan ve MeKh Cev- det Anday'm "Kum Saati" başnklı yazısına konu olan karikatürü. simgekyen kum, bir tuhafölçeğin bu> ruğunda za- manın ta kendisi olup çıkıyor ve şimdiye değin boş yere ala> ediJen, ne kuş ne deve, bir hayvan, ku- mun bu baş döndürücü nitclik değistirnıesi kar- şısında, varhğııun gerçek özünü yitiriyor-. _ Gözümüzün önünde pek açıkça olanı biteni göremeyiz biz, çünkü kum firtınası gibidir olay- lar, yüzümüzü örter. Sanatçı onlan zamanın hu- nisine koydu mu. gözümüz açüır. Abartma değS, indirgeme. Karikatür bu indirgemeyi en iyi başa- ran sanatnr bence." Kısa bir alınn yapılan bu makalenin tamamı bin yüz yetmiş sözcükten oluşmaktadır. 12 punto bü- yüklüğünde bir yazı ile normal kitap boyutunda- ki bir sayfaya ortalama 250 sözcük sığdığına gö- re, bu yazı 4.5 sayfa demektir. Ali Ulvi, Melih Cevdet'in 4.5 sayfada anlattığı konuyu, karika- türle yanm sayfaya sığdırabilmiştir. Günümüzde karikatürii ikiye ayırarak değer- lendirmek doğYu olur. Ilki; yazısı bol, abartılı, eğ- lenceye yönelik, kalıcılığı olmayan, mizah der- gilerinde örnekleri çok olan tür, ikincisi; yazısız, fazla abartmayan, güldürmekten çok düşündür- meye yönelik çizilen, uzun ömürlü "sanat kari- katürü" diyebileceğimiz tür. Buna kimılen "hu- moristikdesen", kımilen de "grafik mizah" adı- nı vermektedir. Ali Ulvi Ersoy daha jçok ikinci türden karikatür çizen bir sanatçıydı. Ustelik ga- zete karikatürcüsü olmanın verdıği dezavantaj- dan bile fazla etkilenmiyordu. Onun Cumhuri- yet gazetesinde çizdiklerinin bir bölümünü bile izleyenler, (elli yıldır çizdiklerinin tümünü izle- meye gerek olmadan) ne denli derin düşüncele- re sahip bir kişilik olduğunun farkına varacaklar- dır. Ali Ulvi Ersoy, karikatürü diğer sanat kollann- dan daha ayncalıklı görmüşfü hep. "Sanatta bi- çim, sadece bir istif. bir \erieştirmedir. Daha sağ- lam ve kapsamlı dejimle 'kurgu'dur. Sanatta öz ise konu ya da anlablan şey değiL sadece ve sade- ce sanatçının konusunu algüa>işıdır. İçerik de sa- natçnun konusunda aldıklan ile konusuna katnk- lan. O kadar. Geleüm karikatüre- Karikatürcü önce konusunu mizah'la biçimlendirir. Sonra da mizahla biçimlenen konu>ıı ikinci kez çizgiyle bi- çimlendirir. Birinciye 'iç biçim", ikinciye 'dış bi- çim' dh eiim. Kahcı anlamdaki i>i karikatürde bu iki biçim amaçnr. Yani kahcı karikatür kendidört köşesi içinde, kendi mizah \e çizgi öğeleri arasın- daki ilişkiden, anlaüş biçiminden alır güzeUiğinL Bu yüzden kahadır." (3) Çizgi filmkri önemli belge niteliğinde Onu kankatürlenyle tanıyanlar kuşkusuz hep takdirle anacaklardır. Oysa insancıl yanıyla yüz yüze gelenler, onun felsefesini, olayîan yorum- layışını, ilgi alanlannı doğrudan kendi ağzından öğrenenler hayranlıklannın ne denli katmerleş- tiğini fark edip bir başka türlü anacaklar. • Ben onu yüz yüze tanıyanlardan biriyün. Bu biçimiyle tanımanın zevkini, gururunu tattığun için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Onu ilk kez Eskişehir'e geldiğınde tanımışüm. Anadolu Üniversitesi'nin daveti üzerine gelip bir de ko- nuşma yapmıştı lletişim Fakültesı öğren- cilenne. Sonra Ankara'da "Yüın Karika- türcüsü'' seçildiği zaman bir aradaydık. Dört gün boyunca birçok özelliğini gör- düm. Evinde yıllarca tuttuğu, bir-iki ar- kadaşıyla birlikte gerçekleştirdiği çizgi filmlerini Anadolu Üniversitesi'ne ver- mek istediğini söylemiştı. Üniversitemi- zi çok beğendiğıni, karikatür ve çizgi fil- min ders olarak üniversite öğretim prog- ramına alınmasından duydugu mutlulu- ğu belirtmişti. Üniversitemize verdiği fılmler, ulusal çizgi film tanhimiz için önemli belge niteliği taşımaktadır. Ali Ulvi Ersoy, çizginin şairiydi. Çiz- ginin şiirini yaratıyordu. "Şür, bilinen sözcüklerle, bttuımeyen sözler yaratma sanatıdır" demiş Melih Cevdet. Oysa sözcükler üzerinde c^Tiayarak sanat yap- tığını belirten çok insan var ortalıkta. Ka- rikatür de öyle. Kımilen çizgi ile oynU7 yor, Ali Ufvi'ler ise bunun sanabm ya- pıyor. Ali Ulvi Ersoy yine de çizdiği karika- türlerin tamamının sanat eseri olmadığı- na inanıyordu. Özellikle günlük bir ga- zetede her gün sanat yapmanın olanak- sızhğından söz ediyordu. "Karikatür,bir grafik sanabdır. ttinalı çizgi ister, iyi bir kurgu istcr" derdi. "Benim yapmakiste- diğim, karikarüre kahcı bir ^e> yükle- meL Yani mizah ve resim sanabnın ge- tirdiği ilkelerle gelecege kalacak bir mi- zah yapmak.-" O bunlan söylüyordu, ama gelecek için bir kitap bile yayımla- yamamıştı. Yaşamı boyunca hiç kişisel sergi aç- mamıştı. Neredeyse gazete sayfalannda kaybo- lup gidecekti. 1996 yılında Karikatür Vakfi. onu "Yıtaı Karikatürcüsü" seçti ve bir kitabını yayım- ladı. Şimdi elde kalan yalnızca o kitap... "İyi karikatürlerimi seçipkitap>apmam gerek" diyordu. "Daha zaman \ar,yaparız" diyerek tüm teklifte bulunanlan geri çeviri>ordu. Galiba öle- cegini hiç düşünmüyordu. Çizecekleri bitmemiş- ti daha... O arnk yok. Cumhuriyet'teki yeri boş kaldı. Aradan iki yıl geçtiği halde kimse o yeri doldur- maya cesaret edemiyor. (*) Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi. (l) Ersoy, Ali Ulvi, "Kapalı Devrede Mizah ", Karikatürler, Ali Ulvi, Karikatür Vakfı Yayını, An- kara;1996. (2) Anday. Melih Cevdet. "KumSaati", Cumhuriyet gazetesi, îstanbul; 19.11.1982. (5) Ersoy, Ali Ulvi, "Gazete Karikatürü, Karikatür ve Sanat Üstüne Avhrı Düşünceler ", Karikatürler, Ali Ulvi, Karikatür Vakfi Yayım, Ankara; 1996. Burhan Öçal'ın albümü dünya listelerinde 'Groove Alla Turca' albümüyle WMCE listesinde iki numara. KüJtür Servisi- BurhanOçal'ın 'Groove Alla Turca' adlı albümü, World Music Charts Europe (WMCE) listesinde dünya müzi- ği dalında iki numaraya yüksel- di. Listenin ilk sırasmda Cezayir- li sanatçı Khaled'in 'Kenza' ad- lı albümü yer alıyor. Vurmalı çalgılarustası Öçal ve bas gıtar virtüözü Jamaaladeen Tacuma'nın ortak çalışması 'Gro- ove Alla'Turca'da Türk müziği motifleri, caz ritmleri ile yoğru- luyor. Tacuma; daha önce de Ar- cadia / Duran Duran ile 'Goodb- ye is Forever' ve Jeff Beck ile 'Flash' gibi popüler isimlerle or- tak çalışmalar yapmıştı. Doub- lemoon Records tarafından ya- yımlanan albüme katkıda bulunan bir başka ünlü isim de Jean Mic- hel Jarre'ın Metamorphoses al- bümünün ilk sıngle çalışması 'C'est La VTe"ye sesiyle katılan ve bugünlerde yıldızı tekrar par- layan Natacha Atlas. WMCE, Avrupa Dünya Mü- ziği Listesi, profesyonel dünya müziği DJ'lerinin en iyi on albü- mü seçmeleri sonucunda oluştu- rulan aylık bir liste. 1991 'de baş- latılan bu uygulama EBU (Euro- pean Broadcasting Union) Avru- pa Yayuı Birhği adına yönetiliyor. 19 Avrupa ülkesinin dünya mü- ziği uzmanı DJIerinin, ilk on için seçtikkri albümleri elektronik posta yoluyla Berlin'e ulaştırma- lannın ardından, en çok oy alan dünya müziği albümleri WMCE listesine giriyor. Jüri, Avnıpa'nın tanınmış radyo istasyonlanndan yaym yapan dünya müziği prog- ramı yapımcılan ve sunuculann- dan oluşuyor. WMCE listesinde yer alan albümler Avrupa müzik marketlerinde satıhyor ve radyo ıstasyonlannda sürekli çalınıyor. Bu listeye girmeye hak kazanan albümler her ay tnternet'te ya- yımlanıyor. Burhan Öçal, Îstanbul Orien- tal EnsemMe ile birlikte yaptığı 'Gypsy Rum' albümüyle 1995 yılında. 'Sultan'sSecretDoor' ile 1997*de Alman Plak Eleştirmen- leri Ödülü'nü kazandı. 1996 yı- lında da 'JardinOttoman' adlı al- bümüyle Prix Choc'a değer bu- lunmuştu. Umberto Eco, 'Süper ,:t Okul 'un öncüsü • umberto ECO geleceğin sosyaî bilimcilerini yetiştiriyor. Eco, Avnıpa'nın en eski üniversitelerinden biri olan Bologna Üniversitesi'nde, hümanist çahşmalar yapılacak bir 'Süper Okul'un açılmasına öncülük ediyor. Aynı üniversitenin tletişim Bölümü'nü kuran ve yıllarca burada göstergebilim dersleri veren Eco, okulun üniversiteden tamamen bağımsız olmadıgını ve okulda verilen derslerin üni\ersitedekileri tamamlayacak nitelikte olacagını belirtti. • Milcho Manchevski başrollennde Peter Mullan ve Joseph Fiennes'in yer aldığı 'Dust- Kül' adlı fılm için hazırlık yapıyor. Çekimleri Nevv York ve Makedonya'da gerçekleşecek olan filmde tngiltere ve Osmanlı lmparatorluğu savaşı sırasında aralannda çıkan anlaşmazlık sonucu ayn düşen iki kardeşin öyküsü anlatılıyor. boyu başan ödülü' alacağı açıklandı. 6, ' Şubat'ta Shrine Auditorium'da gerçekleşecek olan törende Martin, ödülünü meslekta§ı Goldie Havvn'un • ' elınden alacak. *""' Martin'in yorumcu, yazar ve yapımcı olarak sinema sektöründe gerçekleştirdiği başanlı işler dolayısıyla bu ödüle layık göriildüğü açıklandı. • steven seagal aksiyon fılmi 'Under Siege-Kuşatma Altında'nın üçüncü fılminde yer alacagını açıkladı. Oyuncu, Amerikan Donanmasf nın eski bir üyesi olan Casey Ryback'i yeniden canlandıracak. • Robert De Niro ilk kez göstenmi Italyan televizyonlannda yapılacak olan reklam filminde enerji tasarrufu yapan bir ışık düzenıni tanıtacak. • Claude Monet'nin bazılan daha önce hiçbir yerde sunulmamış 50 tablosu Roma'da \ • Hilary Swank 'Boys Don't Cry' fılmiyle Altın Küre'de en iyi dramatik oyuncu ödülünü aldıktan sonra yeni filmi 'The Gift'in çekimleri için Georgia, Savannah'a gidiyor. Sam Raimi'nin yönettiği filmde, doğaüstü bir duyarlılığa sahip bir kadını canlandıran Cate Blanchett'in yani sıra Keanu Reeves de rol alıyor. • David Fincher 'Spider Man - Örümcek Adam'ın yönetmenliğini yapacak. Steve Dikto'nun çizdiği ve hikâyelerini Stan Lee'nin yazdığı Örümcek Adam'ı Michael J. Fox canlandıracak • Kirk Douglas Palm Springs Uluslararası Film Festivali'nde yeni fılmi' Diamonds'da rol almasının sinema hayatındaki en büyük başan olduğunu açıkladı. Oyuncu, bu filmi 1996'dageçh-diği kalp krizine karşı bir zafer olarak niteliyor. • Bruce Springsteen Amerika ve Kanada'da beş ay sürecek bir konser dizisi hazırlığı içerisinde. The E Street Band adlı grubuyla 28 Şubat'ta Pennsylvania State College'da vereceği açılış konseri ile tura başlayacak olan Springsteen, aralannda Toronto, Ontario gibi şehirlerin de bulunduğu 14 ayn eyalette konser verecek. • Steve Martin m 14. Amerikan Komedi Ödülleri'nde 'ömür 'Claude Monet, Master* of Light' sergisi, Fransız empresyonist ustasının yapıtlannın üçte ikisi Japonya, Isviçre ve Amerika'daki özel koleksiyonlardan getirilerek oluşturuldu. Sergi, sanatçının 50 yıllık çalışma dönemini kapsıyor. • Star Wars '99 yılının en büyük gişe hasılatını yapan film oldu. 'Variety' dergisinin Amerika ve Avrupa'daki gişe ' hasılatlannı birleştirerek değerlendirdiği listeye göre Star VVars'ı, Matrix, Altıncı His, Mumya ve Tarzan izliyor. • Ttteo Angelopulous öğretmenliğe geri döndü, Roma'daki Sinema Okulu'nda ders vermeye başladı. Senaryo, yönermenlik, montaj, görüntü yönetmenliği ve ses teknisyenliği gibi alanlarda uzman •» derecesınde derslerin verildiği okulda yönetmen, çektiği fılmler eşliğinde kendi deneyimlerini öğrencilere aktaracak. • Paul MC Cartney Ingiiiz besteci John TaveneT'la birlikte eşi Linda'ya adayacağı bir albüm hazırlığı içinde. 'A Garland For Linda' admı taşıyan albümde kendilerinin yani sıra 7 çağdaş bestecinin Linda anısına yazdığı besteler yer alıyor. Albümden elde edilecek gelir ise kanser araştırma merkezine bağışlanacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear