02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 EYLÜL 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Anadolu 'nun dünyaya armağanı HASANKEYF• Hasankeyf Gönüllüleri, 11 yıl boyunca Türkiye'de devlet ve hükümet yetkililerine yaptıklan başvurular sonuçsuz kalınca, mücadelenin yönünü değiştirdiler. Doğa ve tarihi koruma adma uluslararası sözleşmelerin altına imza atan ancak tarihi ve doğayı yok edecek projelere kredi vermekte sakınca görmeyen Batılı ülkelere, bu sorumluluklannı anımsattılar. ASUMAİN ABACIOĞLU tZMİR- Ilısu Barajı'nın sulan altında kalacak Ha- sankeyf i kurtarmak için gönüllü kişi ve kuruluş- larca sürdürülen kampanya, tıpkı Bergamalılar'ın si- yanürlü altm madenine karşı yürüttükleri mücade- İe gibi, dünya çevre literatürüne geçmeye aday ol- du. Hasanke>f Gönüllüleri, 11 yıl boyunca Türki- ye'de devlet ve hükümet yetkililerine yaptıklan baş- vurular sonuçsuz kalınca, mücadelenin yönünü de- ğiştirdiler. Doğa ve tarihi koruma adına uluslarara- sı sözleşmelerin altına imza atan. ancak tarihi ve do- ğayı yok edecek projelere kredi vermekte sakınca görmeyen Batılı ülkelere. bu sorumluluklannı anım- sattılar. "Ancak Hasankeyf i kurtaracak" bir pro- jeye kredi onayı vermelerıni istedıkleri ülkelenn yetkililerine, aksi takdirde kendi ulusal mahkeme- lerinde ve uluslararası platformda dava açacaklan- nı bildiren Hasankeyf Gönüllülerı'nin bu girişim- leri sonucunda, Dünya Bankası, projenin "Çevre Şartı r 'na uymadığını açıklamak zorunda kalırken. fngiltere Hükümeti, doğaya zarar vereceğı için Ilı- su Barajı'na ülkesinden sağlanan kredi desteğini çekme yönünde hazırlıklara başladı. Türkiye, tarihi ve doğal zenginliklerin devlet eliy- le en kolay gözden çıkanldığı bir ülke olduğu ka- dar, belki de bu nedenle. her türlü baskıya karşın çev - re koruma mücadelesinin en ısrarlı, en uzun soluk- lu yürütüldüğü ülkelerden bıri aynı zamanda. Bu ko- nuda gönüllü kişi ve kuruluşlann, meslek odalan- nın, çevre korumacılann kazandıklan deneyim ve başanlar, Türkiye'de önemli birbinkim yarattı. Ge- rek siyanürlü altın madenciliğinde gerekse nükleer santral konusunda ortaya konulan direniş ve elde edi- len basan, çokuluslu sermayeyi t uluslararasıtahkinVİ dayatma yoluna yöneltti. Kendl yasalarıyla vuruldular Hasankeyf'ı kurtarmak için yapılan 11 yıllık mü- cadelede ise çevre korumacılar. Türkiye sınırlan ıçınde başvurulanndan sonuç alamayınca. Ilısu Pro- jesi'nde yer alan şirketlen. "bağü olduklan kendi ül- kelerinin yasalan" ile vurdular. Batılı ülkelerde ka- muoyunu ayağa kaldırdılar, Hasankeyf gibi uygar- lıklar beşiği bir tarihi zenginliğin sadece bulundu- ğu coğrafya ile sınırh olarak değerlendirilemeyecek bir dünya mirası olduğunu vurguladılar. Bu giri- şımlerinden de olumlu sonuçlar almaya başladılar ve Hasankeyf için bir umut doğdu. Geçmişi on bin yıl öncesine dayandınlan Hasan- keyf. Roma, Bizans, Sasani, Arap, Suryani, Artuk- lu, Akkoyunlu uygarlıklannın yeşerdiği ve hepsinin de günümüzde ızlerinin görülebileceği bir tanhi bi- leşim. Binlerce yıllık uygarlıklann merkezi konu- mundaki Hasankeyf, Güneydoğu Anadolu Projesi içinde yeralan 22 barajdan bıri olan Ilısu Barajı'nın su toplama havzasında bulunması nedeniyle, eğer alternatif bir proje hazırlanamazsa çamura gömü- lecek. Isviçre, lngiltere, ABD, Almanya, Fransa, Avusturya, tsveç, ltalya ve Portekiz ihracat acente- lerince sağlanan kredi, ülke hükümetlennce onay- landığında, Ilısu Barajrnın yapımına başlanacak ve dünya kültür mirasının çok önemli bir parçası olan Hasankeyf sular altında kalacak. Mücadelenin öyfcüsü Hasankeyfiçin ilkgirişim, dönemin başbakanı nez- dinde 1988 yılında yapılmıştı. Aradan geçen 11 yıl içinde kendilerini Hasankeyf Gönüllülüğü'ne ada- yan onlarca kişi ya da grup, hükümet ya da ilgili ka- mu kuruluşlarına pek çok kez yazılı ve sözlü baş- vuruda bulundu. Ancak bazı hükümet yetkililerinin sonuç getirmeyen çabalan dışında bugüne kadar devlet ve hükümetin Ilısu Barajı konusundaki tutu- tnu değişmedi. Ilısu Barajı'nın gerekliliği, hatta zo- runluluğu vurgulanarak, Hasankeyf için yapılacak bir şey olmadığı açıklandı. Hasankeyf Gönüllüleri, bu gelişmeden yılmadı ve bu kez konuyu uluslararası platforma taşıdı. Istan- bul Barosu'ndan AvukatMuratCano, Türkıyeli An- tik Hasankeyf Gönüllüleri 'ni temsilen ve kendi adı- na. başta Birleşmiş Milletler'e bağlı UNESCO/1CC- ROM olmak üzere, Isviçre, Büyük Britanya, ABD, Federal Almanya, Fransa, Avusturya, Isveç, Italya, Portekiz devlet ve hükümet başkanlan ile Avrupa Birliği Dönem Başkanhğı ve Avrupa Konseyi Dö- nem Başkanhğı'na başvuruda bulundu. "Hasankeyf, Anadolu'nun dünyaya. dünyanın da Cosmos'a birarmağanıdır" dıyen A\ ukat Cano, Ilı- su Baraj Projesi ile üretilmesi planlanan enerjinin; Türkiye ve bölge halkmın hizmetine sunulmasına engel olunmaksızın, Hasankeyf i kurtaracak yeni bir proje çahşmasınm başlatrfması gerektiğini vurgu- ladı. Bu yolda almacak karar ve yapılacak uygula- manın, Anadolu'nun "Dünyamn Açık Hava Müze- a" haline getirilmesi hayalinın gerçeğe dönüşme sürecınin başlangıcı olacağını savundu. Başvurulannda, Türkiye Cumhuriyeti Hüküme- ti'nin, 1996 yılında Ihsu'yu Yap-lşlet-Devret mo- deliyle, kontrat olarak Sulzer Hydro ve ABB Power Generatıon'dan oluşan bir Jsviçre Konsorsiyum 'una verdığini anımsatan Avukat Cano, Union Bank of Svvitzerland (UBS) tarafından sağlanacak olan fi- nansmana Avusturya, Almanya, Italya, Portekiz, Is- veç, lngiltere ve ABD kökenli ihracat kredisi acen- teleri aracılığıyla destek sağlanmasının istendiğini anımsattı. Konsorsiyuma bağlı ülkeler tarafindan "ancak HasankeyTi kurtaracak" yeni bir projeye kredi ve- rilebileceğinin; mevcut proje için taahhüt edilen kredi onaylannın bunedenle askıya alındığrnın açık- lanmasına ihtiyaç bulunduğunu vurgulayan Avukat Murat Cano. UNESCO/ICCROM'a başvurusunda, "Anadolu coğrafyasında yeralan ve dünyanın en önemli külriir \ariıklanndan biri olan Antik Hasan- Geçmişi on bin yıl öncesine dayanan Hasankeyf, Roma, Bizans, Sasani Arap. Survani, Artuklu. Akko- yuıilıı uygarlıklannın yeşerdiği ve hepsinin de günümüzde izkrinin görülebileceği bir tarihi bUeşim. keyTin: Ilısu Barajı'nın yapımı halinde sular altın- da kalmasının önlenmesi için: Birleşmiş Milletler'in Kültür Varlıklannı Koruma Mevzuan'na \e 1954 ta- rihli Avrupa Kültür Sözleşmesi hükümleri uyann- ca 'Dünya Kültür Vfirası Listesı'ne ahnması"nı is- tedi. Avukat Cano, başvurusunda ıstemlenni şöyle sıraladı: "Mevcut Ihsu Baraj Projesi yerine ancak, Hasan- katf i kurtaracak olan bir projeye kredi onayı veri- lebüeceği konusunda karar almalan için konsorsi- yuntt dahil ülke hükümetlerinecağn yapumasuıı. me\- cut Ilısu Baraj Projesi'ni iptal ederek, Hasankeyf i kurtaracak yeni bir proje hazuianması için Türki- ye Cumhuriyeti HükümetTne resmen başvuruda bulunulmasını talep ederiz...* 1 Avukat Cano, Hasankeyf "in "Avrupa Kıta Kül- tür jMirası Ljstesi"ne alınması için Avrupa Konse- yi ve Avrupa Birliği'ne yaptığı başvuruda ise mev- cut proje yerine ancak Hasankeyf'ı kurtaracak olan bir projeye kredi onayı verilebileceği konusunda karar almalan için konsorsiyuma dahil ülke hükü- metleri ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne çağ- n yapılmasını istedi. Cano. istemlerinin kabul edil- memesi halinde uluslararası mahkemelere başvura- caklannı vurgulayarak, Türkiye'de kurulma süreci- ne giren "lstanbıi- Anadolu Kültür Vartıklannı Ko- ruma Vakfi" ile dünyanın etkın sivıl toplum örgüt- lerinın davaya müdahıl olarak katılmalannı isteye- ceklerini bildirdi. Avukat Cano. kredi sağlayacak ülkelenn başkan ve başbakanlanna yaptığı başvuruda da, ancak Ha- sankeyf i kurtaracak yeni bir projeye onay verile- bıleceğinin kararlaştınlmasını istedi ve "tsteminü- zin kabul edilmemesi halinde, aley hinizde ülkentnn göre\li yüksek mahkemesinde ve uluslararası mah- kemelerdedava açacağımızın dikkatealmmasını ar- zederiz" dedi. Avukat Cano. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlı- ğı'na yaptığı başvuruda da, mevcut Ilısu Baraj Pro- jesi'nin uygulanmamasmı ve bu konuda Isviçre kö- kenli konsorsiyum ile yapılan kontratın feshine ka- rar verilmesini ısteyerek. aksi halde Kültür Varlık- lannı Koruma Me\ zuatımız ile Avrupa Kültür Söz- leşmesi ve dığer uluslararası anlaşmalar uyannca ulu- sal ve uluslararası yargı makamlanna başvuracak- lannı bildirdi. Dünyaya çağrı Hasankeyf Gönüllülen adına yürütülen hukuksal mücadelenin dayanaklan, "Dünyaya Çağn" başlık- lı metinde tek tek sıralandı. Hasankeyf i kurtarmak isteyen gönüllü kişi ve kuruluşlara göre. yapılması gereken: Ibsu Baraj Projesi ile üretilecek enerjinin Türkiye ve bölge halkının hizmetine sunuhnasına engel olunmaksızın, bu ıhtiyacın, Hasankeyf feda edilmeden karşılanmasınm mümkün olduğunu gös- termek ve buna göre üretilecek yeni çözümlerin, yetkililerce uygulanmasını sağlamaktan ibaret. Ha- sankeyfGönüllüleri, enerjinin, sanayileşmenin vaz- geçilmez temel unsurlanndan biri olduğuna dikkat çekerek, "Güneydoğu Anadolu'da sanayileşme sü- recinin başlamasu beraberinde getirebileceği sorun- lara rağmen. bölgedeki feodal yapıyı çözeceğinden ikri bir adımdır. Bu nedenle de desteklenmesi gere- kir" görüşünü savunuyorlar. Gönüllüler. ne Ilısu Hasankeyf, Roma İmparatorluğu zamanında çağın iki süper gücü olan İran fmparatoriuğu üe Roma- hlar için bir ileri karakoldu. Kent, MS 5. yüzyılda Süryani Piskoposluğunun başkenti oldu. • Tarih boyunca çeşitli uygarlıklann yaşadığı Hasankeyf, Kale'nin bulunduğu alanda yeralan yukan şehir, Dicle'nin güney sahillerindeki teraslara yayılan aşağı şehir ve Dicle'nin kuzeyindeki teraslarda bulunan tarihi kent örenleri ve mahalleler olmak üzere üç ana bölüme ayrılmış bulunuyor. Köprü, ise Ortaçağ'ın en görkemli ve en büyük köprüsü olarak nitelendiriliyor. Barajı'nın ne de GAP'ın gereklilığini tartışmadık- lannı vurguluyorlar. Ancak. her büyük projede ol- duğu gibi Ilısu Barajı Prpjesi'nin de özeîlikle tarih, çevre ve doğa şartlan nedeniyle tartışılması gerek- tiğini, çünkü Istanbul Teknik Üniversitesi ve Tür- kiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu kay- naklı öndeğerlendirmelerin. Ilısu Barajı için alter- natif projeler üretilebileceğıni ortaya koyduğunu belirtiyorlar. HasankeyfGönüllüleri. "DünyayaÇağn" metnin- de, yapılması gerekenleri şöyle sıralıyorlar: "20 yıl önce yapdmış olan Ilısu Baraj Projesi'nin uyguknmasının gecki olarakdurdurulup böigedeay- nı enerjinin su. güneş. rüzgâr. termik ve diğer kay- naklara dayalı olarak Hasankeyfi yok ermeden üre- tilmesinin mümkün olduğunu saptamak; mescut projeyi finanse edecekde\ let ve kurumlann. sözü edi- len seçenekler neüeşinceye kadar kredüendinne iş- lemini askıya almalannı sağlamak: Hasankeyf te sürdürülen \e kurtarma kazısı (!) adı verileD kazüa- nn durdurulması, bunun yerine kadro ve fmans ba- kmundan uluslararası desteklerle envanter çalışma- iannın hızlandırüması.devamındaise restorasyon pro- jesinin hazuianarak uygulamaya konulmasının sağ- lanması; gecikilmeksüin UNESCO'ya bağlı ICC- ROM tarafindan Hasankeyf in Dünya Miras Lis- tesi'neannmasının sağianması; Avrupa Konseyi'nin 19 Aralık 1954 tarihinde kabul ettiği Avrupa Kültür Sözleşmesi ile 1975 yılında'Geçmışimız için Bir Ge- lecek" sloganı ile başlayan 'Amsterdam Bıldırgesi' uyannca hareketegeçilmesinin sağianması; Avrupa L'ygarlık Ha\zası içinde yeralan Mezopotamya ve Önasya'daki uygaıiık eserieri üe birükte Kıta'nın Kültür Mirası'nın korunması bakunmdan AvTupa Birliğinin harekete geçmesinin sağianması; Türki- ye Cumhuriyeti Hükümeti ile birlikte yukanda sa- yüan dünya örgüderinin. Hasankeyf in kurtanlma- sı olayına kayıtsız kalmalanya da yeterli çözüm üre- tememeleri durumunda aynı sonuçlann mahkeme hükmü ile sağianması amacıyia açılacak davanuı uluslararası kamuoyu tarafindan desteklenmesinin sağianması.'' Vakıf kuruluyor Projeye destek veren ülkelerin başkan ve başba- kanlanna Hasankeyf Gönüllüleri adına başvurular- da bulunan Avukat Murat Cano, gelinen aşamada, Hasankeyf Gönüllülen'nin kurumlaşma sürecine girdiğıni söyledi. Bugüne kadarküçük ve ayn grup- lann yaptıklan ginşimlerin birleştirilmesi ve bun- dan sonra da uluslararası örgütlerle ve hükümetler- le yapılacak görüşmelerin kurumsal olarak yapılma- sı amacıyia vakıf oluşturma süreci başlattıklannı kaydeden Cano, bu oluşumun eylül ayı sonunda ta- mamlanacağını belirtti. Cano, vakfın, arkeologlar, antropologlar, sanat tarihçileri ve ilgili diğer mes- lek alanlanndan uzmanlann temsil edeceği bir kad- royla kurulmasının amaçlandığını da sözlenne ek- ledi. Hasanlceyfin tarihi Batman'uı 36 kilometre güneydoğusunda ve Ger- cüş ilçesinin 26 kilometre kuzeyınde bulunan Ha- sankeyf, Anadolu'da ortaçağa ait bütünlüğünü ko- ruyabilen tek kent olma özelliğini taşıyor. Eski kay- naklarda adı "Hsn Kayfe", "Hısıı Keyba'', "Hısıı- ı Keyfe" olarak geçen Hasankeyf'e Roma tarihçi- leri Kipas, Cehpa. Cıphas isimlerini vermişler. Is- lamiyet döneminde "Kaya Kalesi" anlamına gelen "Haân Kayfa" olan kentin adı zamanla "Hasankeyfe dönüşmüş. Hasankeyf in Geç Asur ve Urartu devirlerine ka- dar inen bir geçmişi olduğu biliniyor. Bazı tarihçi- ler, Hasankeyf'teki ilk yerleşimi on bin yıl öncesi- ne dayandınyor. Roma İmparatorluğu zamanında çağın iki süper gücü olan tran imparatorluğu ile Romalılar için bir ileri karakol olan Hasankeyf, MS 5. yüzyılda Sür- yani Piskoposluğu'nun başkenti konumuna geliyor. MS 6 ve 7. yüzyıllarda doğu ülkelerine özgü Hİris- tiyan Kiliseleri'nin ilk merkezlerinden birine dönü- şüyor. Islamiyet Dönemi'nde Emeviler, Abbasiler, Ham- daniler ve Mervaniler'in eline geçen Hasankeyf, 1101 -1232 tarihleri arasında Artukoğullan'nın baş- kenti yapılıyor. 1232 yılında EyyTibiler'in hâkimi- yetıne giren kent 1260 yılında Moğol istilasına uğ- rayarak tahrip ediliyor. Moğol istilasmdan sonra beylikler arasında durmadan el değiştiren Hasankeyf, 1516 yılında Osmanlı tmparatorluğu'na kaülıyor. Ha- sankeyf, 1. Dünya Savaşı sırasında terk edilerek ha- rabeye dönüyor. Daha sonra buraya sığınan köylü- Ier tarafindan yeniden iskân ediliyor. 1967 yılında mağaralarda yaşayan ailelerin iskânı için evler ya- pılarak. 1990 yılında yapılan bir düzenleme ile Ha- sankeyf ilçe haline getirilerek Batman'a bağlanı- yor. Tarih boyunca çeşitli uygarlıklann yaşadığı Hasankeyf, Kale'nin bulunduğu alanda yeralan yu- kan şehir, Dicle'nin güney sahillerindeki teraslara yayılan aşağı şehir ve Dicle'nin kuzeyindeki teras- larda bulunan tarihi kent örenleri ve mahalleler ol- mak üzere üç ana bölüme aynlmış bulunuyor. Artukoğullan devrinde yaptınlan köprü, orta- çağın en görkemli ve en büyük köprüsü olarak ni- telendiriliyor. Bu dönemin diğer yapılan arasında Kale'deki Ulu Cami'nin aşağısında yer alan Büyük Saray ile Kale'nin doğu tarafmda yolun üzerindeki Kale Kapısı bulunuyor. Hasankeyf'te yer alan Ey- yubi dönemi eserieri ise; Kale'nin en yüksek nok- tasındakı Ulu Cami, El- Rızk, Sultan Süleyman, Koç, Kızlar ve Küçük Camilen ile lmam Abdullah Zaviyesi ve Kale'nin kuzeydoğusunda yer alan Küçük Saray olarak sıralanıyor. Akkoyımlular dönemine ait Zeynel Bey Türbesi ise Dicle Nehri'nin sol kıyısmda yer alıyor. GÖRÜŞ CUIVEYT AKALEV Sivi Topfcmculuk ve Deprem öyle anlaşılıyor ki deprem, karalan, denizleri, yerin altını, yerin üstünü sarsmakla kalmadı, be- yinlerde de büyük sarsıntılara yol açtı. Yeni fıkirtar- tışmaları doğurdu. Bazılan depremi bir milat olarak alma eğilimin- de, daha çok liberal çevrelerden yükselen fikirte- re bakılırsa, 17 Ağustos 1999'daki depremden sonra "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak"! Medyada sık sık dile getirilen bu görüşe bir daya- nak getirmeye çalışan olsa, bir "neden" göster- meye çalışsalar, insan "hadi tartışalım" diyecek ama.. öyle olmuyor işte. Medya öyle dedi, öyle is- tiyor diye koskoca bir toplum bir anda değişmi- yor. Büyük afeti milat kabul edenlerden bazılan da "sivil toplumcular". Içerden ve dışardan sesier yükseliyor. Amerıkan Herald Tribune'e göre "dep- rem Türkiye'de sivil toplumu doğurmuş". Bu Arne- rikalılarTürkiye'yi Gabon'la mı kanştırıyorlar aca- ba?.. * Içerden de benzer sesler yükseliyor. 99 "sivit" kuruluş geçenlerde bir bildiri yayımlayarak sivil bir çıkışyaptı. Gazetelerin "ücretalmadan"yaynr\\a- dıklan bu bildiri, kimse kusara bakmasın, üçüncü sınıf bir liberal söylemle başlıyor: "Birey devlet için değil, devlet birey içindir." Bu cümleyi çok be- ğenmiş olaeaMar ki, altını çizmişler. Medyadaki "dev- let çöktü" edebiyatının biraz yumuşatıldığı, ama benzeri fikirlerin ifade edildiği ve kimi aksaklıkla- nn dile getirildiği bildiride, devletin gelen iç ve diş yardımları "şeffaflık" ilkesi uyannca dağıtması iş- teniyor. Ve AKUT adındaki gönüllü yardım kurulü- şu örnek gösterilerek, devletin ona sahip çıkma- sı talep ediliyor. Bildirinin ikinci yansında ise içerden ve dışardan gelen ve gelecek olan yardımlann merkezi bir bi- çimde dağıtılmasının sakıncalanna işaret ediliyor ve... Ve orada bırakılıyor. Peki kardeşim sen ne is- tiyorsun? Ulusal felaket/sivil-kamu aynmı Bu ülkeye bir başka gezegenden gelen ve bu bildiriyi okuyan bir yaratık, deprem sanki sadece sivilleri vurdu sanacak. Tarihimizın bu en büyük ulu- sal felaketi sivil-resmi dinledi mi Allahaşkına? Efen- dim devlet çok hata yaptı, organize olamadı. Eh günaydın beyler... Peki ama siz hazırlıklı mıydınız? Sivil toplum buna hazırlıklı mıydı? Dahası, sivil toplum bu felakette hiç mi sorumluluk taşımıyor? Bu müteahhitleri resmi toplumun neferleri mi sa- yacağız sizin teoriye göre? Bu rant kavgasını pg- şalar mı, savcılar mı örgütledi beyler? '-' Enkaz kaldırma çalışmalan da aynı kısır tarttş- malara yol açtı. Sonunda dincilerin de çabalan ite suç, askerin sırtına yıkılmak istendi. Askerin ha- talan olabilir. Ama, el insaf.. orada her türlü işin al- tına giren yine asker olmadı mı? Bir AKUT'tur gidiyor. Bir kez, sivil toplumcula- nn bildirisi, Sağlık Bakanı'na bakarak AKUT'u dev- lete karşı savunmada çok acele etti ve bence so- nuçta mahcup oldu. Çünkü şimdi AKUT'u en baş- ta "resmitoplum" savunuyor. Cumhurbaşkanı, Baş- bakan ve MHP lideri Bahçeli. Kuşkusuz AKUT'lu gençler çok iyi şeyler yaptılar ve Sağlık Bakanı on- lara haksızlık etti. Ama sivil toplum diye kafayı AKUT'atakmak, aslında, sivil toplumu küçültmek- tir. Türkiye'de sivil toplumun kimi kesimleri gerçek- ten başınlı bir sınav verdi. Binlerce maden işçısı küreğini, kazmasını kaptığı gibi geldi. Adana'dap, Erzincan'dan, çevre illerden binlerce gönüllü, kuf- tarma işinden az çok anlayan binlerce uzman, og- binlerce yurttaş eliyle tırnağıyla enkazın altına gij- medi mi? .- Devletin hantallığını ve hatalannı eleştirmek baş- ka, onbinlerce kamu görevlisinin canla başla sür- dürdüğü o uğraşı yok saymak başka.. elli bin aâ- kere minnet borcumuz yok mu toplum olarak? Ülkenin dört bir yanından deprem bölgesine yar- dımlan örgütleyen yüzlerce kamu kuruluşuna bjr teşekkür yok mu? Hadi AKUT'a bir laf da biz dd- kunduruverelim. Bir hafta canla başla çalıştılar, ama bir hafta sonra mesaiye TV ekranlannda d^- vam ettiler. O beğenilmeyen kamu görevlileri iste orada, hayat onlar için aynı tempoda akıp gidiyor. Sivil toplum arayışlan, merkezi otoritenin sınif- landırılması, daha az asker, daha az polis, daha çok özgürlük demek olabilir. Bu da toplumun de- mokratikleşmesinde bir adım olabilir. Ama sıvjil toplumu kamunun karşısına dikmemek şartıyla. Çünkü kamu otoritesinin kendisini hissettirmedj- ği, kurallannı koymadığı bir sivil toplum, bir yari- kesiciler, hırsızlar, yağmacılar toplumu da olabilir. Nitekim, pek konuşulmuyor ama.. bunlan da y£- şamadık mı? Izmit'te deniz suyu sıcaklığı 46 de- receye çıktı, deprem olacak diye panik yarataı^- lar sivil toplumun mensupları değil mi? BunlaVı cezalandırmayacak mı toplum? '. Sivil toplumcu 99 kuruluşun maddi konularda ne dediği de çok anlaşılmıyor. Şeffaflık vb... tüıji bunlar güzel ama, içerden dışardan gelen yardıro- lan nasıl dağıtacağız? Devleti eleştirmek yetme?, adına layık bir sivil toplum kuruluşu ortaya çıkaV, "Bana güvenin, ben dağıtayım" der. Bu bir mey- dan okumadır. Evet, vatandaşın devletegüvenm$- diği doğru.. ama sivil toplumcular bildirisinde yer alan dinci Mazlum-Der'e, Helsinki Yurttaşlar Meç- lisi'ne mi güvenelim, yoksa şahıslan adına bu karri- panyayı destekleyen tek tek sanatçılara mı? Hıî- kuken sakıncası var mı bilmiyorum ama.. çıksırı bir Yaşar Kemal, "Ben kefilim" desin.. onun gö^- tereceğı bir hesaba para yatıralım. Sivil toplum- cular eleştirinin bir adım ötesıne geçip, sorumlıi- luk alıp hodri meydan" diye ortaya atıimazlarsâ, benim gibi yurttaşlar gider, çar naçar (çaresiz) \Q- zılay'a destek olur. Bu ülkenin bir Kızılay'a da ı^|- tiyacı var canım! : Depremin, kamusal yaşantımızdayıllardırgizle- nen pek çok sorunu su yüzüne çıkardığı doğru- dur. Ama, kimse kendini aldatmasın. Aynı zaaflaV sivil toplumun da zaaflandır. 200 AKUT'çu ile sî- vil toplum doğmuş olmaz, tam tersi ölmüş olur. Ö(- gütlü olmayan bir bireyler yığını, atomize olmuş, çaresizlik içinde, öfke içinde sağa sola koşuşaR, çırpınan bireylerden oluşan bir süreç "sivil topld- mu"değil, olsa olsa arabesk "acılann toplumu"r&i yaratır. » Uluslararası boyutlan da olan bir ulusal doğal afçt karşısında sivil toplumu kamunun karşısına dik- mek, ülkenin kuyusunu kazmaktır. Türkiye, kamu- suyla siviliyle el ele vererek, içerdeki dışardaki güçlerini birleştirerek bu felaketin üstesindeh gelecektir. -
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear