07 Ocak 2025 Salı Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 EYLÜL 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Devlet toplumsal jşlevlni yitirirse Türkiye'nin ABD Hazinesi ga- rantili borç tahvili çıkarma öne- risi biçim değiştirdi. Duyduk ki Başbakan Bülent Ecevit söz konusu tahvillerin garantisinin ABD Hazinesi değil de Dünya Bankası'nca üstlenilmesine ta- raftar olmuş bu kez. Geçen hafta ODTÜ'de dü- zenlenen "Uluslararası Ekono- mi Kongresi"n\n konukları ara- sında Üçüncü Dünya Forumu Başkanı Samir Amin de yer alıyordu. "Emperyalizm ve Eşitsiz Ge- lişme", "Kaos Imparatorluğu" gibi yapıtların yazarı olan Sa- mir Amin'e, Türkiye'nin ABD Hazinesi ya da Dünya Banka- sı garantiü borç tahvili çıkarmak istediğinden söz edince, şu yo- rumu yaptı köşemize: "Bütün bu önlemlerin arka- sında yatan felsefe şudur: Ser- maye vergiden kurtuluyor. De- niyor ki sermaye vergilendir- me yoluna gidilirse sıcak para kaçar. Bu felsefeden hareket- 1e, sermayenin devlet tarafın- dan vergilendirilmesi yerine borç verme yolu tutuluyor. Bu durumda enflasyonun üzerin- de, ekonomik büyümenin üze- rinde faiz verilmesi gündeme geliyor. Bunun sonucunda da devletin borçlan bir çığ gibi bü- yüyor. Bu öyle bir mekanizma ki eşitsizlikleri ağıriaştınyor. Da- hası devletin toplumsal açıdan müdahale etme gücünü zayıf- latıyor, azaltıyor." Deprem sonrası "toplumsal açıdan müdahale etme gücü zayıflayan devleti" acı örnekJe- riyle gördük. Oybirliğinden oybirliğine fark var Dünya Ticaret Örgütü (WTO), ulus- lararası sermayenin anayasası olarak tanımlanan Çok Taraflı Yatırım An- laşması'nda (MAI) öngörülen ve ço- kuluslu şirketlere sınırsız özgürlükler tanıyan yaptırımları görüşmek üzere bu yıl sonuna doğru ABD'nin Seatt- le kentinde toplanacak. Üçüncü Dünya lletişim Ağı, top- lantıya ilişkin şu bilgileri veriyor: "Seattle 'da Microsoft'un sahibi Bill GatesVn başkanlığında büyük şirket yöneticilerinin oluşturduğu birkarşı- lama komitesi oluşturuldu. Komite- nin tüm üyeleri, çokuluslu şirketlerin ve yatınmcılann ulusal yönetim ve devletlere karşı kendi mülkiyet hak- lannı güvence altına alacak bir ulus- lararası ticaret sistemi için çaba gös- terenlerden seçildi." Anlayacağınız, dev tekeller, gelir- leri devletlerden daha fazla olan şir- ketler, dünyayı büyük bir pazar, yer- küre üstünde yaşayanları da müşte- ri olarak görenler birbirlerini ağırlaya- caklar. Biri diğerine diyecek ki: "Ulusal sınırlar ne kelime üstadım. Istirham ederim, siz önden buyurun. Serbestçe girebilirsiniz." Öbürü utanırmış gibi yapacak: "An, ne kadar düşüncelisiniz! Tüm kamusal engelleri de kaldırmışsınız..." Elini ovuşturan böbürlenecek: "Bu kadan bir şey mi cicim... Sos- yal güvenlik rafta, emeğin örgütleri- ni zayıflattık, ulusal yargıyı ortadan kaldırdık, tüm kurumlan sermaye için yeniden yapılandırdık..." Üçüncü Dünya lletişim Ağı'ndan edindiğimiz bir başka bilgi, ulus öte- si şirketlerin tek yanlı dayatmalanna karşı çıkanların az olmadığını kanıt- lıyor: "WTO toplantısınm yapılacağı Se- attle'ın Kent Konseyi, kentin fonlan- nın nasıl harcanacağından yerel ge- lişmeyi desteklemeye, çevreyi koru- mak için yasa çıkarmakian adil iş uy- gulamalarına değin birçok alanda kendi hukuku ile düzenleme yapma konusunda tekyetkiliolduğunu vur- gulayarak MAI koşullanna karşı çık- tığını duyurdu." Kendi yasal ve hukuksal yetkileri- ni devretmeme konusunda çok du- yariı davranan Seattle Kent Konse- yi'nin "oybihiği" ile aldığı bu karan, ulusal yargıdan vazgeçilmesi anlamı- na gelen ve MAI'nin öngördüğü ko- şullardan biri olan uluslararası tahki- mi hani neredeyse "oybiriiği" ile ka- bul eden TBMM üyelerinin ilgisine sunanz... 1980 öncesi Tür- kiye Işveren Sendi- kalan Konfederasyo- nu (TİSK) ve Türk Sanayici ve İş Adam- lan Demeği (TÜSİAD), 1961 Anayasa- sı'nın özellikle emek kesimine büyük haklar tanıdtgını, bu özgüriükçü ana- yasanın "topluma bol geldiğini" ileri sürdüler. 1982 Anayasası ile isteklen yerine getirildi. Hatta, TİSK ve TÜSİ- AD raporiannda ne dile gettriliyorsa ay- nısı anayasa hükmü haline getirildi. Işadamı örgütlerinin içinden gelen Tur- gutözal Cumhurbaşkanlığı'na değin yükseldi veTürkiye'yi her anlamda li- beralleştirdi. Aynı TÜSlAD'ın Yüksek Istişare Kon- seyi Başkanı Bülent Eczacıbaşı, ge- çen hafta yaptığı konuşmada toplu- Saptama doğru, yakınan yanlış !a£!£S&•* nanlardabukjnuyorya- mun temiz siyaset istediğini belirti- yor. TÜSİAD Başkanı Erkut Yücaoğ- lu ise "siyasal liberalleşme"öer\ yana olduklarını vurguluyor. BugünTBMM'de51 sanayid-işada- mı ve iş kadını, 51 özel sektör yöne- ticısi, 46 ticaret ile uğraşan ya da özel işletmeci bulunuyor. Ne eder? 148. Bankacılık gibi, müteahhitlik gibi çe- şitli "özel sektör" alanlannda iş ya- paniar da bu gruba eklenirse sayı 200'ü aşıyor. Yani, TBMM'deki üye sayısının üçte birinden fazlası özel sektör temsilcisi, işadamı, tüccar vb. TBMM'deki işçi ve sendikacı -ger- çi bunların içinde, emek kesiminin kökenli milletvekili sayısı ise topu to- pu12. Demek ki TÜSlAD'ın çatısı altında- ki kesim ya da onların görüşlerine ya- kın temsilciler bu ülkenin siyasetine, yönetimine damgasını vuruyor. Bir de gefir paylaşımına bakalim is- terseniz: 1995 rakamlan ile sermaye gelırlerinin gayn safi yurtiçi hasıladan aldığı pay yüzde 61.4 olmuş. Emeğin payı ise yüzde 22.2'de kalmış. Demek ki aslan payı yine sermaye kesiminin. Toplumun temiz siyaset, siyasal anlamda özgürieşmek istedi- ği doğru. Bu istemin nedeni de yu- kandaki çarpık tablodan çıkıyor. »ieğitimci CHP'de Kuruluş yıldönümünde CHP'ye katılanlar arasında iki değerli bilim insanı göze çarptı: Prof. Dr. Ibrahim Ethem Başaran ve Prof. Dr. Mahmut Adem. İki çalışkan eğitimcimiz, "Niçin CHP'yi seçtiniz" sorusuna şu karşılıklan verdi: Prof. Dr. Mahmut Adem: "Mevcutlar içinde başka seçenekyok. CHP'nin en azından laiklik açısından tarihten gelen bir çizgisi var. Ben, dinden emir almayan laik eğitimin demokrasinin altyapısı olduğuna inanıyorum. Ne yazık ki en yüksek bilim, teknoloji ûretecek üniversiteler ve kurumlardaki kadrolar köktendincilerin işgali altında. Bu durumda insan laik eğitimi öne çıkaracak, onu savunacak bir ortam anyor. CHP de bunlardan biri." Prof. Dr. Ibrahim Ethem Başaran: "Partilerimiz henüz demokrasi bilincine ulaşmış değil. Takım çalışması yapmasını bilmiyohar, demokrasiyi uygulamıyoriar. Gerçi CHP de bugüne kadar bir hayli kusuhar işledi ama, diğerlerine baktığımda, demokrasiye en yatkınının CHP olduğuna inandım. CHP'nin lider sultasından kurtulma, demokrasiye ulaşma umudu var." ÇALIŞANLARIN SORULARI SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL SSK'de 50 yılın tavan ücreti 1 Nisan 1950'de o günkü ismiyle 'İşçi Sigortaları KurumıT olan, bugünün Sosyal Sigortalar Kurumu'nda 'Malullük, Vaşlılık ve Ölüm Sigortaları' uygulamasına başlandı. Aradan geçen yanm yüzyıllık sürede, sigorta primine esas alınan ücretler bir anlamda Türkiye'deki enflasyonun da 'seyir defteri' gi- bidir. Nisan 1950'de malullük. yaşlılık ve ölüm sigortalan prirne esas en az (taban) ücret gûnde 2, ayda 60 lira; en çok (tavan) ücret ise günde 20, ayda 600 lira idi. Sİgorta primine esas en az ücret 50 ytlda, 60 (altmış) liradan 113 milyon 700 bin liraya. en çok ücret de 600 (altı yüz) liradan 182 mil- yon 100 bin liraya ulaşmıştır. 1 Nisan 1950den 31 Aıalık 1999'a kadar geçen 49 yıl 9 aylıksü- renin prime esas ücret toplamı 4 milyar 478 milyon liradır. Bu 50 yıllık sürenin son on takvim yılının (1 Ocak 1990-31 Aralık 1999) tavan ücreti 4 milyar 450 milyon lira ile yüzde 99.378'dir. 1 Ocak- 31 Aralık 1999'a ait son takvim yıhnın prime esas tavan tutan da 50 yıllık tutann yüzde 44.53'ü olan 1 milyar 994 milyon liradır. 1950 ile 1989 yıllannı içeren 40 takvim yılının tavan prim tutan olan 27 milyon 851 bin lira ise 50 yıllık tavan toplam tutann yüzde l'i dahi değildir. yalnızca yüzde 0.622'sidir. 1 Nisan 1950 ile 31 Aralık 1999 arası 50 yılın SSK prim tavanı: 50 yılın SSK prim tavanı Dönemler 1950-1959 1960-1969 1970-1979 1980-1989 1990-1999 Toplam Süre (yıl) 10 10 10 10 10 50 Tavan toplamı TL 132.300 273.000 736.170 26.710.378 4.449.837.508 4.477.689.356 % Oranı % 0.003 % 0.006 % 0.016 % 0.597 % 99.378 % 100.000 1 Ocak 1990 ile 31 Aralık 1999 arası son 10 yılın SSK prim tavanı: Son 10 yılın SSK prim tavanı Yıl 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 Toplam Yıllık Tavan TL 22.080.060 31.564.980 46.842.660 64.937.430 85.386.240 109.891.080 278.247.960 666.802.258 1.150.143.840 1.993.941.000 4.449.837.508 %Oranı % 0.493 % 0.705 % 1.046 % 1.450 % 1.906 % 2.454 % 6.214 % 14.892 % 25.686 % 44.531 % 99.378 Bu sayılann anlatımından. 50 yılda enflasyonun geldiği nokta çok açık anlaşılmaktadır. HARBt SEMİH POROY BULUT BEBEK NVRAYÇİFTÇİ 3i rıtya gördiım.Büyüyünce fakir oluyotoluyotnuşum MIRMIRLAR VĞUR DURAK TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 13 Eylül T.C. ŞUŞEHRİ KADASTRO MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLAN Sıvas ili, Akıncılar ilçesi, Perigüneyi ve Hüdüğü köy yam mevkilerinde bulunan 2022, 2086 ve 2087 nolu parsellere iti- raz eden muterizin itirazmın kabulü ile 2028 nolu parsele yap- mış olduğu itirazmın yerinde görülmeyerek reddine. Bu par- sellere itiraz eden muterizin ölü olmasından dolayı mirasçıla- n tarafmdan ibraz edilen nüfus kayıt örneği gereğince kansı fsmail kızı Zeynep ve evlatlan Necmiye ve Gülten ve Gülsen ve Bayram ve Seher ve Yilmaz ve Yavuz Fidan adlarına 1/2 hisse iribariyle verasette iştirak olarak ve 1/2 hissesinin de ta- pu kayıt maliklerinden Hüseyin oğlu tsmail Fidan'ın ölü ol- masından dolayı veraset belgesinden anlaşılacağı üzere kansı Murtaza kızı Türkmen ve evlatlan Mavuş ve Hüseyin ve Na- fiye ve Safıye ve Yakup ve Erdal Fidan adlanna tapuya tesci- line. Suşehri Kadastro Müdürlüğü'nün 01/9/1999 tarih ve 05 nolu komisyon karan. Işbu komisyon karan ilan tarihinden itibaren 15 gûn sonra ilgililerine ilanen tebliğ edilmiş sayılacağı. Karar aleyhine teb- liğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde Akıncılar Kadastro Mahkemesi nezdinde dava açılabileceği. Kanuni süresi içeri- sinde karar aleyhine dava acılmadığı takdirde karar kesinleşti- rilerek Akıncılar Tapu Sicil Müdürlüğü'ne devir yapılacağı ve ilgili karar müdürlüğümüzde incelenebileceği 7201 sayılı ya- sanın ilgili maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur. Basın: 42943 CLARA SCHUMAM 1613'DA &U6ÜH,ALKIAN PİYANİSTİ COV& WtBCK, LEIP2IS 'PE DO&PCJ. ADI, VTLLA/l SONBA, ÜNLÛ S£S TBCİ ROSEjer SCHUMAAIN'LA EVl£NİAtCE OESı- Ş£C£KTİR. KÜÇÜK H4ÇTA,BA8AStNDAN P/H4NO DBRSİ ALAKAK VETİÇEC£K, 9 YfiŞtNDA İUC «W- seeiNi v&&C£KriG. BUNU SONRAMÎ WUA/BL KONSEK TUBlARI, ÜN VE VİKTÜCIZLUK İ2Lİ- yECBIOİR. BU A£APA, BABAStNtN ÖİBeNCİ R/NPEN eoeeer SCHUMAUN'A AÇUC OLUP OMÜAJLA EVLSUECEKTİK. AİLESiNlN kA&Şl Q- tüŞI Bu EVÜÜSl BfJ6£U.İyBWVBC£K., OL4Y GEUŞiMİYLe Bl£ İ9.YÜ2YH.ROAMANINI ANDlGA CAX.TtR.AHCAK,BU MUTtULUK, HOBEKT'İH AKİL HASTALIĞl VE ABDINDAN ÖCÛMjYLE SOM4 tR«£> tLAN T.C. ANKARA ASLİYE 2. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1998/569 Davacı Şükriye Baltacı vekili tarafmdan davalılar Altındağ Tapu Sicil Müdürlüğü'ne izafeten maliye Hazinesi, dahili da- valılar Ersen Baltacı, Ersin Baltacı, Ertuğrul Baltacı aleyhle- nne mahkememize açılan tapuda soyadı tashıhi davasında; Mahkememizce verilen 12. 7.1999 tarih, 1998/569 esas, 1999/438 sayılı karan gereğince; Davalılardan Ersen Baltacı, Ersin Baltacı ve Ertuğrul Bal- tacı'nın adreslerinin tespit edilemediği anlaşılmakla hüküm özetinin kendilerioe ilanen tebliğıne karar verilmiş oldugun- dan: Davanın kabulüne, Ankara, K.ören, 4. bölge tapu sicil müd.lüğü Şenlik Mahallesi, 4167 ada, 23 parselde kayıtlı 6/108 arsa paylı zemin kat, 4 nolu bağımsız bölüm maliklen Celil Baltacıoğlu ve Şükriye Baltacıoğlu'nun tapudaki soyi- simlennin nüfus kayıtlanna uygun olarak Baltacı şeklinde dü- zeltjlmesine: harç, yargılama gidennin takdirine ait işbu ka- rann ilan tarihinden itibaren 10 gün sonra yukanda yazılı bu- lunan davalılara tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. Basm: 42938 tLAN T.C. ZEYTİNBURNU 2. ASLÎYE HUKUK HÂKTMLtĞİ'NDEN DosyaNo: 1998/1027 Davacı Gülizar Dumanlı tarafindan, davalı Ahmet Dumanlı aleyhine açılan boşanma davasının yapılmakta olan yargılama- sında: Davacı, dava dilekçesinde davalı ile 1986 yılında evlendikle- rini, bu evlilikten bir çocuklannın olduğunu, davalı kocasının evine bakmadığını, herhangi bir işte çalışmadığını, sorumsuz ya- şadığmı, bu tutum ve davranışının aralannda geçımsizliğe neden olduğunu, kaldı ki ruhen ve fikren de anlaşamadıklanndan bo- şanmalanna, müşterek çocuğun velayetinin kendisine verilmesi- ne karar verilmesini istemiştir. Yapılan tüm aramalara rağmen davalının tebligata yarar adre- si tespit edilemediğinden dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Davaluun, duruşma günü olan 27.10.1999 saat 11'de yapıla- cak olan duruşmada hazır bulunması veya kendısıni vekılle tem- sıl ettirmesi (HUYK. 213, 377. mad.), aksi takdirde yargılama- ya yokluğunda devam edilerek karar verileceği, dava dilekçesi ve duruşma gününü ihtiva eden tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 42998 GÖRÜŞ Prof. Dr. TURKKAYA ATAOV Izmip Yangını 1922 yılının Eylül başında Türkler Izmir'e gir- dikten tam dört gün sonra çıkan ve nadir gö- rülen bir fırtınayla da daha kolay yayılan yan- gın, bu görkemli ve zengin kentin büyük bölü- münü yaktı, küle çevirdi. Yangına tanık olan Türklerin resmi belgeleri ve Ankara Hükümeti'nin son genel açıklaması Izmir'i Türklerin yakma- dığı noktasında birleşiyor. O günlere değinen ya- bancı yayınların bir bölümü bu olayın sözünü hiç etmez, bazıları Türkleri suçlar, pek azı da ol- gun bir meyve gibi geri kazandıkları bu her yön- den verimli kenti Türklerin yakmayacaklarını belirtir. Bu konuyla ilgili olarak kitap boyutundaki tek yabancı araştırma, Ermeni kökenli Amerikalı yazar Bayan Marjorie Housepian'a aittir. Izmir Olayı başlıklı bu yayın, ilk bakışta, geniş bir araştırma izlenimini veriyorsa da, yazarın elde- ki belgeleri seçerek kullandığını ve sonucuna da- ha başında karar verdiği bir olayın dilediği bi- çimde yorumlanmasını engelleyecek önemli kaynaklan görmezlikten geldiğini ortaya koymak- tadır. Housepian, VVashington'da Kongre Kütüp- hanesi'nde Amiral Bristol belgelerine de bak- mıştır. Istanbul'un işgalinde Müttefik Komutan- lar Grubu Başkanı ve Cumhuriyetten sonra da Ankara'da Amerikan Büyükelçisi olan Amiral Briston, Ermeni sorununda 1916'ya değin Is- tanbul'da aynı görevi sürdürmüş olan halefi Morgenthau'dan çok yansız davranmış olmak- la da bilınmelidir. Bu zatın 33 bin kadar resmi belgesini herhalde ailesi daha sonra Kongre Kütüphanesi'ne vermiştir. İşte, bu yazışmalar için- de yer alan birkaç yabancı belge, Izmir yangı- nı olayını aydınlığa kavuşturmaktadır. Housepi- an bunları da gördüğü halde kullanmamıştır. En önemlisi, "Yakındoğu Yardım" kuruluşu- nun izmir'e özel olarak yolladığı Amerikalı Mark O. Prentice'in "Izmir'i Türkler Değil, Ermeniler ve Yunanlılar Yaktı" başlıklı ve kopyasını Ami- ral Bristol'e de sunduğu daktilolu raporudur.' Bu başlıktaki "ve Yunanlılar" sözcükleri kur- şunkalemle bir tek çizgiyle silinmiştir. Yazarının kentteki çeşitli temaslarını anlatan rapor, özel- likle Batı çevrelerinde basına yansıyan yanlış ha- berlerı düzeltmekte, bu arada örneğin, Türkle- rin saldırıp yıktıkları ve içindeki hastalarla bir- likte personeli de öldürdüklerine ilişkin yayım- lanmış haberleri okuyunca, doğru Izmir Ameri- kan Hastanesi'ne gittiğini, doktorlar, hemşire- ler ve hastalarla konuştuğunu ve böyle bir söy- lentiye yol açabilecek tek bir olayın bile gerçek- leşmediğini belirtmektedir. Asıl önemli olan şu ki, Prentice Izmir'de altı yıldır itfaiye müdürlüğü yapan Avusturyalı Pa- u\ Greskoviç ile de görüşmüştür. Bu deneyim- li yabancı müdür, Türkler kente yaklaştıkça özel- likle Ermenilerin oturdukları çevrelerde, eskisi- ne oranla çok sık yangın başlangıçları belirle- diğini, bunlara çoğu kez kendisınin de müda- hale ettiğini, örneğin bir Ermeni papazını kolay yanan paçavralara benzin döküp ateşe verirken yakaladığını, Türkler Izmir'e girdikten sonra hiz- metine yüz asker verildiğini, onların yangını sı- nırlamak için bir blok yapıyı dinamitleyip yıkmak zorunda kaldıklarını, ancak böylesine önlemle- rin de sonuçta para etmediğini eklemektedir. Mantıken, Istanbul'dan sonra Türklerin en değerli kenti olan Izmir'i yakmaları mümkün de- ğildi. Yokluklar içinde geçen yaklaşık dört yıllık savaştan sonra gereksinim duyacakları her şey, örneğin yiyecek, giyecek, malzeme. konut, has- tane, eczane ve benzerleri artık avuçlarının için- deydi. Izmir'in yanmakta olduğunu Mustafa Kemal'e söylediklerinde, yüzü sapsarı kesil- mişti. Izmir yangınını Türklere bağlamak man- tıksız. Ama kişilerin mantıksız şeyler yaptıkları da oluyor. Ya Prentice, Greskoviç ve benzeri ya- bancı ve yetkili gözlemcilerin bıraktıkları yazılı belgelere ne demeli? Amerikan Kongresi'nde güçlü Yunan ve Ermeni lobisi zaman zaman Iz- mir yangınında Türkleri suçlayacak karar çı- kartmak ister. Bir tarih kurumu olmayan bu Kongre söz konusu belgelerin varlığı karşısın- da böyle bir adım atmaktan kaçınmalıdır. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 m m11 n ı 8 I 9SOLDAN SAĞA: 1/Içkininetki- siyle yan sar- hoş durumda- ki kişiler için kullanılan söz- cük. 2/Ücretle çahşankimse... Paylama3/Bir gösterme sıfa- tı... Eyer kola- nının tokaya geçenkayışı.4/ Oylumlu... Yerli malı simgeleyen harfIer...Zihin.5/Ata- 1 sözlerine dayanan di- 2 daktikÇinşiiri... "Se- 3 maya set çekti — ü 4 figanım" (Karacaoğ- 5 lan). 6/ Lütesyum ele- g mentininsimgesi... Ba- j ğırarak bir şeyi duyu- rankimse,tellal.7/De- 8 ğerlibirsüstaşı... "Ce- 9 mal Reşit —": Bestecimiz. 8/ Eğilimi olan... Birtür kâğıt süslemeciliği. 9/ Felsefede, farklı düşünce sis- • temlerinden seçilen öğretilerin ayrı bir sistem içinde birleştirihnesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Müzikte. belli bir temayı değişik armoni. melodi ve ritmle süsleyerek yeniden çalma. 2/ Iri bir hıyar cin- si... Haberci 3/ llgi eki... Kalın bükülmüş sicim... In-' ce ve uzun metal çubuk. 4/ Soy... Aruz ölçüsünde kı- sa okunması gereken bir heceyi kalıba uydurmak için ' uzatma. 5/ "Seni düşündükçe /—'lara su veriyorum" (llhan Berk)... Birgörevin yürütülebilmesi için mer- kez olarak seçilen yer. 6/ Derisi için üretilen bir tim-, sah... Birgıda maddesi. 7/Sıkıntı verme, üzme... Doğ- • ru, hilesiz, mert. 8/Kanun... Duvartaşlannınyadatuğ-' lalannm harçla doldurulup üzerinden mala çekilerek ; düzeltilen aralığı. 9/ Radyoaktif bir element.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear