Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 EYLÜL 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
İ U J \ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Hitit uygarlığının başkentinde dünyada benzerine rastlanmayan ölçüde yanmış tahıl bulundu
Hattuşa'da ügiııç bulgıılar...BAHAR TANRISEVER
ANKARA-Hukuk, ekonomı, edebiyat
ve sanat alanındaki gelışmelerle tarihe
damgasını vuran Hitit uygarlığının başken-
ti Boğazköy'de (Hattuşa). arkeoloji dün-
yasma ışık tutacak yeni bulgulara ulaşıl-
dı. Hattuşa'da belırlenen tahıl depolann-
dan, dünyada bugüne kadar eşıne rastlan-
mayan miktarda yanmış arpa ve buğday
çıkanldı. Bölgede sürdürülen kazı çalış-
malan sonucunda Frigya uygarlığının bi-
linenin tersine Bat'dan değil, Anadolu'dan
geldiği ilen sürüldü. Çorum ilının 82 kı-
lometre güneybatısında bulunan Boğaz-
köy örenyeri Hitit devletinin eski çekirdek
böîgesinin merkezinde yer alıyor. Ova-
dan 300 metre yükseklikte sayısız kaya küt-
leleri ve dağ yamaçlannın bölünmesiyle
çevrilen örenyeri kuzey ve batıda derin
yamaçlarla sınırlanıyor. Kentin kuzey kıs-
mı dışındaki bölümleri surla çevrili.
Hattuşa örenyeri ilk kez 1834 yılında
CharfcsTexiertarafından gezilerek, dün-
yaya tanıtıldı. Bu kalıntılarla Hitit devle-
ti arasında bağ kuruluncaya dek Hititler'in
merkezinin Suriye olduğu sanılıyordu.
Bölgede 1882'de başlatılan çalışmalar. 2
E>ünya Savaşı sırasında verilen kısa ara dı-
şmda bugüne kadar kesıntisiz olarak sür-
dürüldü. Örenyerinde kazılar 1994 yılın-
dan bu yana Alman Dr. Jurgen Seeher
başkanlığında yürütülüyor.
Jurgen Seeher ve eşi Dr. Ayşe Seeher,
16 kişılik kazı ekibi ve uzmanlar ile bir-
likte çalıştığı bölgeye yönelik sorulanmı-
zı şöyleyanıtladı:
- Bölgeden çıkanlan tabietler hakkında
biigi verebilir misiniz?
SEEHER-Tabletlerin okunması sürii-
yor. Şimdiye kadar aşağı yukan 25 bın
tablet çıktı. Eskiden sırf Hattuşa'da vardı
yazılı tabietler. Ama artık başka yerler ve
bölgelerden de tabietler çıkmaya başladı.
Artık yalnızca başkentten bilgi almıyo-
nız, başka yerden de bilgı alıyoruz ve bu-
radaki bilgiler kontrol edilebiliyor. Oku-
ma ve anlama kolaylığı sağlıyor bu.
Yerahuıda onlarca yıl saklanıyor
-Hititler'in, u> garhklannın son dönemin-
de meydana gelen >angın ile bölge} i terke-
dişleri arasında bir bağ kurulabiÛr mi?
SEEHER-Hititler'in son dönemınde bu-
rada büyük yangınlar olmuş. Bunu tespıt
ettik. Hem surlarda, hem saraylarda, hem
de tapınaklarda. birçok yerde yangın ol-
muş. Ondan sonra bunlan tekrar inşa et-
mediler. Demek ki bu yangınlar son dö-
neme ait. Eskiden savaşta yakılıp, yıkılı-
yor sanılıyordu. Son dönemde kentin as-
lında bu şekilde ölmediği belirlendı. Bu
şehir terk edildi. Yavaş yavaş terk edildi.
Ancak bütün yanmış binalar boştu. Di-
yelim bu bina yandı. Yangından sonra ge-
liyorlar, mesela bu köşede kıymetli eşya-
lanmız vardı, hadi onlan kazalım, kurta-
ralım... Çanak. çömlekler ıse sağlam de-
ğil artık. Biz arkeologlar kazıyoruz, kur-
tardıklan yerde bir şey bulamıyoruz. O
çömlekJeri buluyoruz. Saray, mabed gibi
yapılar içınde çok şeyler olması lazım.
Ama yok, bomboş. Tamamen boşaltmış-
lar
- Bu dunım binalann bilerek yakıldığı
izlenimini mi veri\or?
SEEHER - Onu söylemek çok zor. Es-
kiden "düşman gcliyor, şehri alıyor, on-
dan sonra bu binalar boşaltılryor ve yakı-
hyor" deniyordu. Ama gelen düşman her
şeyı alamaz. Kap kacak almaz.
Yanmış olan binalann hepsi resmi. Sa-
ray, tapınak ya da başka binalar. Ama Aşa-
ğı Şehir'deki normal ınsanlann evleri yan-
mamış. O nedenle diyoruz kı. resmı insan-
lar; kral, rahipler, memurlar. birçok insan
gitti. Ama yerli halk burada kaldı. Çünkü
gitse nereye gidecek. Kral gidebilir, onun
başka şehirleri var. Orada da oturabilir.
Büyükkale'de
beş yıldır
çalışıyoruz.
Çoğunlukla
. silolar bina
içinde inşa
ediliyordu.
Biz ise yeraltı
tahıl silolan
bulduk.
Dünyada
hiçbir yerde
bu miktarda
yanmış tahıl
ortaya çıkmadı
şimdiye dek.
Ama halk nereye gidecek? "Düşman gel-
se bile ben kalayun burada yeni gelenler-
le anlaşayım*" dıyor. Bu şekilde bazı yer-
lerde, kentlerde hayat devam etti Ama o
resmi binalar terk edildi. Sonra o kalan-
lar da gitti.
- Bölgedeki tahıl depolanndan biraz
bahseder misiniz?
SEEHER-Hitit dönemine aıt tahıl sı-
lolan bulduğumuz Büyükkale'de 5 yıldır
çalışıyoruz. Çoğunlukla silolar bina için-
de inşa ediliyordu. Biz ise yeraltı tahıl si-
lolan bulduk. Hititler burada 6-7 metre-
lik çukurlaraçıyorlar. Onu saman ile kap-
lıyorlar ve ağzına kadar tahıl ile dolduru-
yorlar. Ondan sonra kerpıç, topraktan bir
kapak yapıyorlar. Tahıllar, üzeri kapatıl-
dığı için ha\asız bir ortamda kalıyor. Ta-
hıl nefes alarak içerdeki oksijeni tüketi-
yor ve aynı zamanda karbondioksit üreti-
yor. Dolayısıyla orası fareler. böcekler
ıçin imkânsız bir ortam oluyor Çünkü
hem zehirli hem de oksijen yok. Hava gır-
meyince haşerat da girmiyor. zarar vermi-
yor. Bu şekilde onlarca sene muhafaza
edilebiliyor. Koruma amaçlı bir sistem,
tahıl bozulmuyor.
- Bu sistemin benzer uygulamalan var
mı?
SEEHER- Bu dünyada birçok yerde de-
nenmış birolay. Arjantin, 2. Dünya Sava-
şı'nda kendi buğdaylannı satamadı. Çün-
kü denızlerde Alman gemileri dolaşıyor-
du. 2 milyon kilo üzerinde bir miktan bu
şekilde yer altında muhafaza ettiler.
Miktar kralın gücûnü gösteriyor
- Şu anda üzerinde çalıştığınız depotar
hakkında bilgi verir misiniz?
SEEHER - Büyükkale'nin yanındaki
bölgede de tahıl deposu tespit ettik. Tabii
içinde hiç tahıl yok, çünkü bu zamana ka-
dar her şey çürüyor. Bu bina daha uzun ola-
bilir diye düşündük. Bunun üzerine bu
sene orada yeni bir kazı yaptık. Burada top-
lam 30 oda var ve henüz 8-9 odayı kaz-
dık. Bu taraf yanmış. tçinde bol miktar-
da arpa bulduk. Az miktarda buğday ve
yabani bitki tohumlan da var. Şu anda Hi-
tit dönemine ait yanmış tahıllar çıkartıyo-
ruz. Böyle bir şey hiç yapılmadı. Dünya-
da hiçbir yerde bu miktarda yanmış tahıl
ortaya çıkmadı şimdiye kadar.
-Tahıl miktanna göre Hititler'in ekono-
mik gelişimini degerlendirebilir miyiz?
SEEHER- Bır ınsanın günlük ıhtiyacı
ne kadar? Bu depolann kaç insanın ihtı-
yacını karşılar diye hesaplarsanız sayı yak-
Bir mirnar-biryorum
rnr r
Kultfir Servisi - Mimar Ak-
\andre Raymond'un özgün çi-
zımleri Yapı Kredi Sermet Çifter
Kütüphanesi'nde sergileniyor.
Raymond 1890lardan 1930'lara
kadar Anadolu ve Istanbul'daki
Selçuklu ve Osmanlı eserlerini
inceleyen, resimleyen ve kitapla-
nnı hazırlayan bir bilim adamı.
Çinileri, taş oymalan yeni sanat
eserleriyle canlandıran bir desen
ustası.
Bu desenJerin büyük bölümü,
1920'Ierde Prag'dabasılan *Doğu-
da İslam Sanan' adlı albümde bir
araya getinlmışti.
'Bir Mimar - Bir Yorum Afc-
xandre Raymond YapıDesenieri*
başhklı sergide yer aîan çizimler,
Doğu'da İslam Sanatı adlı albüm-
deki desenierin orijinalleri. Kazan
Taşkent'in HarpAkademileriKo-
mutanlığı Kütüphanesi'ne bağış-
ladığı desenler ilk kez sanatsever-
lerin beğenisine sunuluyor.
laşiK. ı^-zu Dın k.ı$ıye vanyor. Ama tam
sayı söyleyemiyoruz daha çünkü tam bü-
yüklüğu belli değil. Bir senelık tahıl ihti-
yacını karşılayabiliyor. Aslmda muhafa-
za edilen miktar devlet hazinesinin bir
parçası. Kralın gücü... Hazine olarak al-
tını düşünüyoruz hep ama öyle değil, esas
güç burada. Bu kadar yemek varsa eliniz-
de o zaman birçok insanı idare edebiliyor-
sunuz. Çünkü onlara anında yardım ede-
biliyorsunuz.
Tapınaklarda kocaman küplerin içinde
tahıl çok güzel muhafaza edilebiliyor.
Ama belli bir süre. Yanm sene ya da 1 se-
ne en fazla. Yoksa haşarat geliyor. Bura-
sı ise uzun vadeli. Banka hesabı gibi bu-
nu bir kenara koyuyorsunuz, gerekince
kullanıyorsunuz, kral bunu yapıyor.
- Bölgede bulunan karanlık çağa ait yer-
leşinı hakkında bilgi verebilir misiniz?
SEEHER-Hititler'den tamamen farklı
bir uygarlık bu. Hititler aşağı yukan MÖ
1180'de buradan gidiyor ve bunlar başka
yerden geliyor. Herhalde Kuzey Batı Ana-
dolu'dan güneye göçüyorlar. Ama onlar
çok basit, ılkel bır hayat sürüyorlar. Bura-
ya geldikleri zaman Hititler'in yenni dol-
durmuyorlar Hititler burada devlet kuru-
yorlar ama onlar gıttikten sonra burada
çiftçi hayatı sürdürülüyor. Hıtitler'de de
çiftçilık var. Ama aynı zamanda bir dev-
let O yüzden karanlık çağ diyoruz.
Frigfer'in kökleri Karanlık Çağ
- Son dönemde yaprian çalışmalarda
Karanlık Çağ ile Ugili yeni bulgulara ula-
şıldı mı?
SEEHER-Daha önce Hititler gittıkten
sonra 300-400 yıl boşluk olduğu, ardın-
dan Fngler'in geldığı sanılıyordu. Ama gör-
dük kı Hititler gıttikten hemen sonra bu-
rada Karanlık Çağ başhyor. Bazı insanlar
geliyor burada oturuyorlar. Bunlar sonuç
olarak Frigler'ın atalan. Frigler batıdan.
hatta Trakya'dan gelip Anadolu'ya yerle-
şiyorlar diye bıliniyordu. Bizim burada
gördüğümüz Frigler'in köklen Karanlık
Çağda. Bazılan dışandan gelmış olabılir.
Yunan alfabesine ait yazılar buluyoruz.
.Ama diğer maddi kültürlerin kökleri ka-
ranlık çağ.
- Önümüzdeki dönemde ulaşmayı bek-
lediğiniz yeni bulgular var mı?
SEEHER - Var. Şehnn bir kısmına da-
ha hiç dokunulmamış. Geçen senelerde bu-
ralarda manyetik ölçümler ile ne var bul-
maya çalıştık. Bir şeyler var. Kazı yaptı-
ğımız zaman bir şey bulacağız emin ola-
bilinz. Geçen sene aynca 2 havuz tespit
ettik. Orada da çalışmak istedik ama silo-
lar şu anda çok daha önemli oldugundan
ertelendi. Önümüzdeki senelerde olacak.
Tarihcesi
Kazılar
100 yıh
devirdi
ANKARA (Cnmhuriyet
Bürosu)-Hattuşa örenyerin-
de bir yüzyühk zaman dili-
mini aşan kazılar ile bölge-
de hüküm süren uygarlıkla-
nn özelliklerinin gün ışığj-
na çıkanlmasmadevam edi-
liyor.
Boğazköy örenverinde ük
yerleşim MÖ 3. bin yıla ta-
rihleniyor.MÖ 19ve 18.yüz-
yıllarda Aşağı Şehir'deAsur
Ticaret Kolonilen Çağı yer-
leşmeleri görülüyor. Kentin
adı da ilk kez bu çağa ait ya-
zılı belgelerde geçıyor. Hat-
tuşa'daki ilk gelişmedönemi
büyük biryangınla sooa eri-
yor. Ancak daha sonra tek-
rar yerleşime açılarak, MÖ
1600'lerde.l. Hatruşiü'nin
kunıculuğunda Hitit Devle-
ti'nin başkenti oluyor. 2 ki-
lometre genişliğindeki kent,
saray, tapmak ve mahallele-
riyle dikkat çekiyor. Hattu-
şa'nm ikınci gelışme döne-
minde, imparatorluğun son
yıUannda hem içte hem de
dışta üç önemli Hititkralı; 3.
Hattuşili, oğlu 4. Tudhalia
veonun oğlu2. Şuppüuliuma
etkili oluyor. Hitit Devleti,
Şuppiluliuma'nm son dö-
nemlerinde, MÖ 1190'da
ekonomık sıkmtılarve iç ka-
nşıklıklarnedeniyle yıkıliyoc
MÖ 8. yüzyıhn ortalann-
da Fngler'in yerleştiği böl-
genin, Hellenistik ve Roma
dönemindeküçük suria çev-
ri li birbeylikmerkezı, Bizans
döneminde ıse birköy duru-
munda olduğu belirtiliyor.
Hattuşa'nın Yukan Şehır
diye adlandınlan 1 kilomet-
rekareden daha bjiyük bır ,
yüzötçürnesahipkesimi,üze-
rinde 5 kapı bulunanbır sur-
lagüneydençevrilmiştir. Bu-
rada ortaya çıkanlan tapı-
naklarda seramikkr, aletler,
silahlar, kült objeleri ve ya-
zılı belgeler ele geçti. Bü-
yük bir yangınla tahrip olan
Batı Binası ve Saray Arşi-
vi'nde çivi yazılı tabietlerile
kral ve kraliçe mühürleri bu-
lundu. Saray yapısmm bir
bütün halinde görülmediği
kale içinde arşiv vedepo oda-
lan, büyük kabul salonu, su
kültü ile ilgili bina ve kutsal
mekânlar yer alıyor. Kalede
Hititsonrası da Frig yapı ka-
lıntılanna rastlandı.
Boğazköy'de en önemli
miman alanlardan biri olan
Büyük Mabet'in de kutsal
bir merkez olduğu kadar,
ekonomik amaçlıda kullaml-
dığı kaydediliyor.
„
Izmir Devlet Tiyatrosu, VasıfÖngören 'in 'Asiye Nasıl Kurtulur?' adlı oyununu sahneliyor
Tiyatromuzun Mbmetretaşlanndan biriNURDAN CtHANŞÜMUL
İZMİR-Izmir Devlet Tiyatrosu, ekim
ayından itibaren VasıfÖngören'in yazdı-
ğı "Asiye Nasıl Kurtulur?" adlı oyunu
sahneleyecek. Ergin Orbey'in yönettiği
oyunda Metin O> man. Aylin Damcıoğlu,
Şebnem Doğnıer, Selmin Barutçuoğlu,
Türker Tekin, Vedat Özkök, Şener ÜnaL,
Tansel Türkeç, Birsel Aygün ve Recep
Ayyddız ve 9 kişilik hareket gnıbu rol
alıyor. Oyunun sahne ve giysi tasanmı Ta-
by Toktamış'a, özgün müziği Hüseyin
Çebi'ye ait.
İlk kez Ankara Birliği Sahnesi'nde Va-
sıf Öngören'in sahneledıği "Asiye Nasıl
Kurhıhır?". 70'li ve 80'li yıllarda Dost-
lar Tiyatrosu tarafmdan Genco Erkal'ın
sahne düzeniyle sahnelendi.
Izmir'de ilk kez izleyicilerle buluşa-
cak olan oyun, 1995 yılında yine Ergin
Orbey'in rejisiyle Ankara Devlet Tiyat-
rosu'nda sahnelenmişti. "Asiye Nasıl Kur-
hılor?" NejatSaydam (1973) ve AüfYıl-
maz (1986) tarafından da beyazperdeye
uyarlandı.
Ekştiri ve ikna yöntemiyle
Oyunda, babası ölmüş, annesi ise fa-
hişelik yaparak geçimini sağlayan Asi-
ye'nin verdiği yaşam mücadelesi anlatı-
hyor. Ancak Asiye, yaşadıklannm so-
nunda kader kurbanı bir genç kız değil
de ezilen konumundan ezen konumuna
geçen bır kadın olarak karşımıza çıkıyor.
Oyun boyunca, anlatıcı ve Fuhuşla Mü-
cadele Derneği'nden Seniye Hanım ara-
asıf
Öngören, epik
tiyatro ve
Brecht
tiyatrosunun
bir dünya
görüşü
olduğunu
Türkiye'ye
'Asiye Nasıl
Kurtulur?' ile
gösterdi.
Brecht'te
olduğu gibi
Vasıf da
müthiş bir
diyalektik
yöntem
geliştirdi.
sında Asiye'nin kaderinı belirleyen diya-
loglarla Asiye gibi ınsanlann yaşamlan-
nın ancak düzen değışıklığı ile kurtula-
bileceği ön plana çıkanlıyor.
Ergin Orbey'le "Asiye Nasıl Kurtu-
lur?" üzerine konuştuk.
- İzmir Devlet Tiyatrosu oyunculannı
nasıl değeriendiriyorsunuz?
ORBEY - lzmır'de uzun bir aradan
sonra ilk kez bir oyun yönetiyorum. "Asi-
ye Nasıl Kurtulur?" Cumhuriyet tiyatro-
sunun kilometre taşlanndan biri ve Dev-
let Tiyatrolan'nın 50. yılında repertuva-
ra alınması çok anlamlı.
Oyunculara gelince. hepsi iyi ve dene-
yımlı. Büyük bir çoğunluğu Hacettepe ve
Dokuz Eylül üniversitelerinden mezun.
Oyun çalışmalanmız, eleştiri ve ikna yön-
temiyle ilerliyor.
- 'Asiye Nasıl Kurtulur?'u nasıl değer-
iendiriyorsunuz?
ORBEY - Vasıf Öngören, Cumhuri-
yet döneminin en önemli isimlerinden
biri. Vasıf, Almanya'da bulunduğu dö-
nemde epik tiyatro, Brecht tiyatrosu ça-
lışırken, biz de kendi ülkemizde dünya ti-
yatrosunda yeni olanı tanıtmaya çalışır-
dık. Vasıf, buraya yeni bir cümle getirdi:
"Epik tiyatro ve Brecht'inti>arrosuher-
hangi bir tiyatro değil. bir dünya görüşü-
dınf Bu görüşü, bu tanımı Türkiye'ye Va-
sıf Öngören, Asiye Nasıl Kurtulur? ile ge-
tirdi. Bu onun çok önemli bir yanıydı.
Brecht ölmeden önce kendi tiyatrosunu
epik tiyatro değil, diyalektik üzerine ti-
yatro diye tanımlamıştı. Brecht'te oldu-
ğu gibi Vasıf da müthiş bir diyalektik
yöntem geliştirdi. Bir şey söylemeden
seyircisine buldurur. Oyunda, anlatıcı.
Fuhuşla Mücadele Derneği'nden Seniye
Hanım'la konuşurken ona iki yoldan bi-
rini seçtirir. Seniye Hanım kendi doğru-
sunu seçerken anlatıcmın dünya görüşü
ortaya çıkar. Seyırci bir smıra getirilır ve
kendi seçımını yapması için bırakılır.
DT'de temelden değişim gerekli
- DevletTKatroları'nınS0yıl içindegei-
diği nokta nedir sizce?
ORBEY - Devlet Tiyatrolan çok önem-
li bir yere sahip. Bugün 12 ilde, 30 sah-
nede eşi benzeri bulunmayan bir örgüt.
Tarih boyunca dünyanın hiçbir yerinde bu
tarz ödenekli ya da özel tiyatro biçemi ol-
madı. Ancak bizde bu bilınçh olmadı ve
yapılanma günü kurtarmak üzerine ku-
ruldu. Devlet Tıyatrolan'nın iyi niyetle
yönetılmesıne rağmen temelden değişi-
me ihtiyacı var. Bu da yasa sorunu. Dev-
let Tiyatrolan Ankara'dan yöneriliyorgö-
rünse de yüzde 99 yerinden yönetim uy-
gulanıyor. Bölge ve il müdürlerinin reper-
tuvar istekleri büyük çoğunlukla uygula-
nıyor.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Tartışılan Müzlk mî?
Saint Antoine Kilisesi'nde 9. Senfoni'nin koral bö-
lümünü dinleyen kalabalık arasında pek çok tanı-
dık çehre var.
Sinema, tiyatro, edebiyat dünyasının ünlüleri...
1986'nın Noel gecesindeyiz.
Bir kez de 196O'lı yıllarda Açık Hava Tıyatro-
su'nda bir Amerikan orkestrasından dinlemışti Is-
tanbullular 9. Senfoni'yL
Beethoven'ı izleyen bu kalabalığı hangi top-
lumsal sıçramaların yarattığını bilenlerimiz gitgide
azalıyor günümüzde.
Kaynağın bir damannda Batı uygarlığı gerçeği-
ni algılamak var, ötekinde özümseyerek -çok kez
söylendiği gibi- yerel duyarlılıklarla evrensel olanı
buluşturmak.
Namık Kemal ve kuşağı Batı'nın romanını, ti-
yatro yapıtlannı öğrendiklerı için bu dallarda yarat
ma hevesi duydular. Ahmet Vefik Paşa'nın Mo-
Ii6re uyarlamalan olmasaydı, ortaoyunu gelene-
ğinden çağdaş sahneye sıçrama olanağına kavu-
şabilir miydik?
Tiyatro ve resim sanatlanyla biriikte müziği de
kurumlaştıran Cumhuriyet değil mi? Cemal Re-
şit Rey'in yıllar yıh Taksim Beledıye gazinosuyla
Şan Sineması'nda yönettiği konserier bu ilerleme
bilincinin bireysel ıradeyle bütünleşmesi olayıydı.
Derinlemesine bakmaya bile gerek yok.
Insanlann dünyayı değiştirme gücünü kanıtlayan
çok şey yaşandı yakın tarihımizde.
O Noel gecesi 9. Senfoni konserinden çıkarken
bir gazeteci önümü keserek kilisede ne aradığımın
kibarcasını sormuştu bana. Anlatmaya çalıştım, bir
hafta öncesinde Saint Antoine'nin karşısındaki Ya-
pı Kredi Konser Salonu'nda III. Selim'ın Sûzi Di-
lârâ ayinini de dinlediğimi söyledim. Ancak şeriat-
çı kafalara şirin görünmek ısteyen bu gazete ha-
bercisi konuşmamın III. Selim bölümünü es geç-
ti.
Bizim kuşak, Divan şıirimizi edebiyat dersleriy-
le biriikte okul dışı olanaklardan yararlanarak öğ-
renmeye çalıştı. Yetiştiğimiz yıllar Necmettin Ha-
lil Onan'/n şiir seçkisi elimizden düşmüyordu. Son-
ra Abdülbaki Gölpınarlı'nın unutulmaz çalışma-
lanna kavuştuk. Ama öykünmek aklımızın ucun-
dan bile geçmedi o şiirlere, şairlere.
Cumhuriyet'in kurduğu konservatuvariardan ye-
tişen genç müzik ustalan da bizlerin Bâki'ye, Şeyh
Galib'e düşkünlüğümüz gibi, Itri'nin Dede Efen-
di'nin uzağında kalmadılar.
Meraklı olanlar Ruhi Su ile Erol Uras'ın, Ana-
dolu ezgileri yanı sıra, klasik Türk müziğine ne
denlı yakın olduğunu bilirler.
Çağdaş müziğimizeKöçe/cçe/ergıbi eskimeyen
yapıtlar kazandıran Ulvi Cemal Erkin'in Itri'yi ve
öteki klasiklerimizı bilmediğini düşünebilır miyiz?
Çalındığı Batı ülkelerinde dinleyicilerini hayran bı-
rakan piyano ve keman konçertolannın yaratıcısı
Adnan Saygun'un kendi müziğini tanımadığını
düşünebilir miyiz?
Melih Cevdet, "Gelecek, beklenen değil yara-
tılanbirşeydir. Geleceğe adım atmalıyız, onuger-
çefdeştifmeye başlamanın mutluluğunu tatmalıyız.
Bizı mistıkten ayıracak bu bilınçtır. Yannı ummak
ahrete hazırtanmak gibi olmamalıdır. Yann bugü-
nün içindedir, dünyamızın birparçasıdır. Tıpkı dün
gibi. Dünü, bugünü, yannı bir arada yaşamak ne
güzeldir" demişti. (Cumhuriyet, 16.11.1996, Bah-
çe dergisi Ağustos- Eylül 1999)
Bizim çağdaş bestecilerimiz de beğenilerini bi-
lince dönüşturebildiklerı için geleceği yaratmanın
ustası oldular.
Bach'ı, Beethoven'ı, Mozart'ı vb. tanıyarak, ta-
nıtarak...
Kafalan hangi gerekçelere dayandığını bilmedi-
ğimiz önyargılardan kurtulmayan kimi politikacılar
-hele bir bakanlığın koltuğuna oturmuşlarsa- uğ-
raş alanlannın dışında konularda konuşmayı pek
seviyorlar. Bu hafifliğin son örneğıni şimdi Sağlık
Bakanı olan Bay Osman Durmuş'un verdiğıni go-
rüyoruz. Milliyet gazetesi yazarının sorulannı ya-
nıtlarken hazretin, ne Ziya Gökalp gerçeği ışıktu-
tuyor kafasına, ne Mustafa Kemal gerçeği, ne de
Cumhuriyetimizin yarattığı çağdaş kurumlar.
Diyor ki: "Bazı kültür değerlerinin korunması la-
zım. Çok Batı müziği dinlersenizalışkanltklannız de-
ğişir. Kalıcı bir yer bırakır içinizde ve Türk müziği-
ni dinlememeye, aşağılamaya başJarsınız."
Ne diyelim... Bereket versin müzik kurumlanmız
Sağlık Bakanlığı'nın uğraş alanında değil..
Ali Poyrazoğhı Tiyatrosu
depremzedetep için Bodrum'da
I Kültür Servisi-Ah
Poyrazoğlu Tiyatrosu
gelırleri depremzedelerin ev
yapımı kampanyasında
kullanıuTiak üzere bir dizi
gösteri gerçekleştirecek.
Bosav- Bodrum ve Karya
Bölgesi Kültür Sanat Vakfı
ve Bodrum Rotary Kulübü
işbirliğıyle düzenlenecek
gösterilerin birincisı 15 Eylül
çarşamba akşamı Bodrum
Kalesi'nde yapılacak. Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu daha
önce Istanbul'da ve Almanya'nın 25 kentinde
sergılenen Evlere Şenlık adlı oyunun bütün kadrosuyla
Bodrum Kalesi'ne taşmacak. Oyunda Ali Poyrazoğlu.
Suzan Aksoy, Özdemır Çiftçıoğlu, Levent Can. Özden
Ayyıldız, Onur Şenay, Berrak Yıldınm. Ebru Ayyıldız,
Zuhal Öztürk ve Murat Coşkun rol alıyorlar.
Poyrazoğlu konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada,
"Herkes içinde bulunduğumuz koşullan bir parçacık
olsun düzeltmek için çareler ararken biz eli kolu bağlı
duramazdık, kollan sıvadık ve çalışmaya başladık.
Depremzede kardeşlerimiz için yardım toplamak
isteyen her kuruluş için oyunlanmızı sergilemeye
devam edeceğiz" dedi. (0 212 635 95 87)
Bunsa Bölge Devlet Senfoni
Orkestrasına eleman alınacak
• ANKARA (AA) - Kültür Bakanlığı. Bursa Bölge
Devlet Senfoni Orkestrası'na sınavla eleman alıyor.
Orkestraya 18 keman, 6 vıyola, 5 çello, 3 kontrbas, 2
flüt, 2 obua, 2 klarnet. 2 fagot, 4 korno, 2 trompet, 3
trombon, 2 vurmalı çalgılar ve 1 timpanı sanatçısı
alımı için yapılacak olan sınav, 3-7 Ekim tarihleri
arasında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konser
Salonu'nda gerçekleştirilecek. Smava katılmak isteyen
adaylar, 30 Eylü! Perşembe günü saat 17 OO'ye kadar
Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'ne
başvurabilecek. Adaylar. başvuru formlannı ve sınav
şartnamesini Ankara Güzel Sanatlar Genel
Müdürlüğü'nden edinebılecek. ,