Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 AĞUSTOS1999 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 19
GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK
H Baştarafı 1. Sayfada
yanın övgüleri ile desteklenıyor.
Ecevit'in, "Türkiye'deki solun tahfini kökünden
değiştirdiği"ne ilişkin sözleri şöyle:
^ürkiye'de bazı çevreler, heryeniliğe karşı çık-
mayı ilehcilik veya devrimcilik sanıyorlar. Bu eski
bir alışkanlıktır.
Ne kadaryenilik varsa ilericilik adına, devrimci-
lik adına, bunlann hepsine bazı çevreler karşı çık-
mışlardı ve bunu solculuğun gereği saymışlardı."
Başbakan, devrimcilik ve ilencilik adına "karşı çı-
kılan yenilıkleri" sıralıyon Hilton Oteli'nin yapıîma-
sına, kapitülasyonlar geliyor diye engel olunmak
istenmiş. Renkli TV'ye ve..
Köprüye karşı çıkılmış.
Sonuncu örneğin üzerinde biraz durmak gere-
kiyor.
Zira, ilk Boğaziçi Köprüsü'nün Başbakan Ece-
vit açısından hazin bir öyküsü var.
Boğaz'ın bir yakasından öteki yakasına araba
vapurîanyla üç saat bekledikten sonra geçilebildi-
ği günlerde; aleyhte müthiş bir kampanyayla bir-
likte ilk köprü için girişimler başladı.
Karşı karnpanyanın öncüsü, hatta sözcüsü, eko-
nomist-siyasetçi Prof. Besim ÜstüneJ'di. Sıfatı,
CHP Genel Sekreter Yardımcısı.
O günlerde Cumhuriyet Senatosu'nda Fikret
Gündoğan, Doğu'da köprüsüz Zap Suyu'ndan
geçemeyen insanlar ölürken istanbul'a köprü yap-
manın anlamsızlığından söz ediyordu. Sıfatı, CHP
Senato Grup Başkanvekili.
Istanbul köprüsü ile Zap Suyu sömürüsü o den-
li bağdaştınldı ki; ortanın solu CHP'ye büyük des-
tek veren Abdi Ipekçi Mıllıyet'te "Zap'a köprü"
kampanyası başlattı.
O sırada CHP'nin başında, bugün "çok şükür bu
solculuk anlayışından partisini -oysa kendisini-
kurtardığını" göğsünü gere gere açıklayan "ilerici
ve devrimci" Bülent Ecevit bulunuyordu.
"Toprak ekenin, su kullananın" diyen, IMF'yi ve
köprü yapmaya girişen -bugün sarmaşdolaş oldu-
ğu- Demirel'i yerden yere vuran Ecevit!
öykü bitmedi. Aynı Ecevit, Erbakan'la koalisyon
yaparak iktidar olunca köprü gelirinin büyük kıs-
mını CHP'li belediyeye ayırmayı görev bildi.
Neresinden tutarsan tut
Ecevit, tıpkı Demirel gibi. Mazisini yadsıyarak
"yeni dünya düzeninin"
adamı olmaya çalışıyor.
"Yeni dünya düzeninin"
koşullanna sanlarak geç-
mişini unutturmaya çalı-
şıyor.
Bir başka yanlışı daha
var: Renkli TV'ye de kar-
şı çıkıldığını öne sürüyor.
Belki bir iki karşı yazı ya-
yımlandı, ama genelde
renkli TV'ye direnme veya
büyük eleştiri olmadı.
Renkli TV, 1985'lerde
Başbakan Özal zamanın-
da gerçekleşti. Türkiye,
siyah-beyaz TV'li birçok
Avrupa ülkesinden biriy-
di.
Batı Hterimiz, renkli Ati-
na TV'lerini; Güneydoğu,
Ortadoğu TV'lerini; Kara-
deniz, Moskova'yı izliyor-
du. Askerler bu sakınca-
dan kurtulmak için Özal
hükümetine renkli TV'ye
geçmemizi önermişlerdi.
Batı'da, ülkeye renkli
TV ancak 2-3 yılda yayı-
lırken, renkli TV Türki-
ye'de bir yılda yurdun her
köşesinde izlendi.
1979'da Ecevit iktıdar-
dı. Iktidardan gitti. Geldi
Demirel; Ecevit'in uygula-
makta duraksadığı İMF
dayatmalarını içeren 24
Ocak kararlannı aldı.
Ya bugün? Ecevit, azın-
lık hükümeti iken Hikmet
Uluğbay'ı ABD'ye gön-
derdi. İMF ile uzun görüş-
meleryapan Uluğbay, ku-
ruluşun öncelikle Banka-
lar Yasası ile bugün tartı-
şılan Sosyal Güvenlik Ya-
saTasansı'nı önkoşul ola-
rak dayattığını açıkladı.
ABD, kendi çıkaıian için
uluslararası tahkimin ger-
çekleşmesinı istedi.
Bugün ne tartışılıyor ve
yapılıyorsa ya IMF'nin ya
da IMF'nin patronu olan
VVashington'un isteği
doğrultusundaki Ecevit'in
eseri.
Işte -Sabah'ın tanımıy-
la- "75'lik devrimci" Ece-
vit ve Ecevit'in "çağdaş
ve gerçekçi sol kavra-
m/"nın kısa öyküsü!
Nasıl, beğendiniz mi?
Ergin kardeşler
Kırcı'yla
Öz'e tehdit
ESKİŞEHtR (Cumhuri-
yet)- Eskişehır Cezaevi'nde
silahlı saldınya uğrayan
'KaragümrükÇetesTnin li-
deri Nuri Ergin, kardeşi Ve-
dat Ergin ve yeğeni Omür
Ükaya, Susurluk samklan
Yaşar Öz ve Haluk Kıra'yı
ölümle tehdit etti.
Haluk Kırcı ve Yaşar
Öz'ün grubundan olduğu
ileri sûrülen Taner Büber ile
CemÇdebi, Ergin kardeş-
ler ve Ilkaya'ya silahlı sal-
dında bulunmuştu.
Saldmda hafıf şekilde
yaralanan Ergin kardeşler
ve tlkaya, tedavilerinin ya-
pıldığı Eskişehir Devlet
Hastanesi 'nden yeniden ce-
zaevine götürülmek üzere
araca bindirilirken, "Yaşar
öz ve Haluk Kırcıölümleri-
ni ünzaladılar" dediler.
'Öcalan'ın çağrısı mücadelemize bir şey eklemez'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Cumhurbaşkanı Süleyman Demi-
rei, AbduUah Ocalan'ın "silah bı-
rakma" çağnsını, "Devlet olarak
mücadeledeki azmimİTe bir şey ek-
lemez ya da çıkarmaz" diye değer-
lendirdi. Iran'ın elindeki 2 Tûrk as-
kerini bırakacağını belirten Demi-
rel, "tki asker. hududu gecmiş ob-
bflir. Bundan ne çıkar, kryamet mi
kopar? tran devletibunlan anlama-
yacak kadartecrübesiz birdevletde-
ğü"dedi.
Demirel, dün Samsun Ticaret ve
Sanayi Odası Yönetiın Kurulu Baş-
kanı Adnan Sakogta ve beraberin-
deki heyet ile görûştû. Sakoğlu, glo-
bal bunalım nedeniyle sanayi ve ya-
tınmın durma noktasına geldiğini
vurgulayarak ekonomik durgunluk-
tan yakındı.
Demirel de yeni bir dönem başla-
dığını, bu dönemde devletin tûm sa-
nayi ve ticaret işlerinın ıçinden çık-
mak zorunda oldugunu savundu.
Demirel şunlan söyledı.
"Eğerdevlet bütün buişleriniçin-
den çıkar, sanayi ve ticaret işierini,
kalkmma meseİelerini,ekonomikiş-
ierini, bu iilkenin girişimcilerine, va-
tandaşlarma bırakırsa samyoruz ki
devletin, ülkenin ûnkânlaruun çok
daha iyi kullanılması mümkün ola-
caknr. Ve bu ülkenin insanlan, ken-
düerini kendi öz vatanlannda san-
Id misafirmiş, gibi hissetmek yerine
eDerini taşın alüna sokmak sureth-
k bu ülkenin gerçek sahipleri olduk-
lan şuuruna varaeaklardır. Sadece
vergi veren, asker veren insanlar de-
ğiL aynı zamanda ülkenin idaresine
tştirak eden... Ki o siyasettir, demok-
raskflr."
Demirel, hükûmetin alacağını du-
yurduğu önlemlerin bir an önce iş-
ler hale getirilmesinin, Türkiye'yi
kısabir dönem içinde rahatsızlut ya-
ratan bu durumundan çıkaracağını
kaydetti. Türkıye'nin büyük tesis ve
fabrikalannın çalıştığını, pazarlan-
nın ise durduğunu anlatan Demirel,
sıkuıtılan bildıklerinı, bunlan aşma-
ya çalıştıklannı söyledı.
Demirel, kabullerinin ardından
gazetecilerin sorulannı yanıtladı.
Demirel, Abdullah Ocalan'ın "silah
birakma" çağnsını nasıl değerlen-
dirdiğinin sorulması üzenne, "Ga-
yetkarmaşıkbiriştir.HiçkimseTür-
ldye'de kan dökülinesmi,terörün de-
vamını istemiyor" diye konuştu.
Devletin terör karşısındaki tutumu-
nun belli oldugunu, Türkiye'nin bir
büyük mücadeleyi kararh birbiçim-
de yürüttüğünü vurgulayan Demi-
rel, "Bu mücadele >ürütülürken,
devletin birtakım yerlerden beklen-
tisiohnaz. Devletdevtettir. Bu müca-
deleyi bitirmek için devletin hiçbir
şeyeihtiyacı voktur. Devlet zaviyesİD-
den böyle bakanz meseteye. Ve nasıl
oba bitirecektirTürkiye bu mücade-
leyL'Mücadeleyedevamedin'yada
'Durdurun' gibikumandaiar,devlet
olarak bu mücadeledeki aznümize
bir şey ektemez ya da çıkarmaz" di-
ye konuştu.
Demirel, başka bir soru üzerine
Iran'ın elindeki 2 Türk askerini bı-
rakacağını söyledi. lran Dışişleri
Bakanı'nın bu konudaki açıklama-
sma işaret eden Demirel, "Devletler
arasuıdaki meseleleri, birtakun hu-
dut meselelerini çok büyüterek dev-
letieri birbüieriv le çanşmaya götür-
mek yanhştir. Bu çeşit şeyler her za-
man olur. 2 asker hududu geçmiş
olabflir. Bundan ne çıkar, kıyamet
mi kopar? tran devleti bunlan anla-
mayacak kadar tecrübesiz bir devlet
değü,tecrübelibirdevlettir" diye ko-
nuştu.
Demirel, bu konuda Iran Cum-
hurbaşkanı Hatemi ile görüşüp gö-
rüşmeyeceğinin sorulması üzerine,
"Gerek kalsa olacak. Gerek kalma-
dı. Hiç ohnazsa şu saate kadar gerek
olmadı. Çünkü sahnacağı bize ifade
edikür
dedı. Demirel, bu konuda bir
tanh verilip verilmedığine ilişkin
soruyu da "Hayır, hayır, işte bu ka-
dar" diye yanıtladı.
Başbakan Bülent Ecevit de gaze-
tecilerin askerlere ilişkin sorusu
üzerine bu konuda kendisine henüz
yeni birbilgi gelmediğini belirterek
"Biktiğim kadanyla serbest bn-akü-
madılar, bekliyoruz" dedı.
ODP: Barışa bir şans tanıyahm
Haber Merkezi -Terörör-
gütü PKK'nin, Abdullah
Ocalan'ın örgüt üyelenne
yaptığı. 'silah bırakmalan
veTürkiyesuurlan dışınaçe-
Idbneleri'yönündekı açıkla-
mayı destekledıği bildirildi.
Yabancı ajanslann terör
örgütünün kaynaklanna da-
yanarak verdikleri habere
göre, terör örgütünün açık-
lamasında, 'PKK'nin, Oca-
lan'ın 2 Ağustos'ta yaptığı
çağrrya tam olarak uyacagv-
m açikça ilan ettigi' kayde-
dildi. Haberde. aynca 'terör
örgütünün bundan böyle
bütünfaaBv etlerini,terörist-
başı Öcalan'ın açıklaması-
nın temeünde vürüteceği,
örgütün bütün yan kuruluş-
larmın, buyaldasunı gerçek-
leştirmek için sorumluluk
içinde çahşacaklan" behrtıl-
di. ÖDP (Özgürlük ve Da-
yanışma Partisi) Genel Baş-
kan Yardımcısı Saruhan
Ohıç, şiddete dayalı çözüm
yollannın tıkandığının açık-
ça görüldüğü bir ortamda
Ctealan'ın çağnsının önem-
li ve anlamlı bir adım oldu-
gunu belirtti.
Konuyu 'devlet pazarhk
yapmaz' gibi bir cümleyle
ele almak yerine akılcı dav-
ranmak gerektiğini vurgu-
layan Oluç, devlete karşın
işlenmiş suçlan af kapsamı
dışında tutarak iç banşın
sağlanamayacağını savun-
du.
Ocalan'ın çağnsını tari-
hi' olarak niteleyen GÜN-
SlAD Genel Başkan Yar-
dımcısı tlhamiCeylan. "Ar-
bkGüneydoğu'ya bakış açı-
sı dev let potitikası haline dö-
nüştürülmelidir. Yapılan
açüdamanınönemi gözönü-
ne ahnarak bölge ile ilgfli ya-
pılan çanşmalann hızlandı-
nunası gereklidir. Devlet
bölgenin ekonomikvesosval
kalkınması için acil birçahş-
ma başlatmabdn-" dedı.
Çağnyı, 15 yıldır devam
eden şiddet ortamında ol-
dukça önemli bir gelışme
olarak değerlendircn Diyar-
bakır Ticaret ve Sanayi
Odası Başkanı Mehmet Şi-
rin Yiğit ise "Bu çagnvia 15
yüdan bu yana dev am eden
şiddet ortamının bitmesini
temenni ediyorum. ArOk
bölgedeld sorun ekonomik,
sosval ve kültürel bo>ııtuyla
ele aunmahdır. Avnıpa Bir-
Bği'negirişinuan önünde en
büyük engel olarak duran
demokratikleşme ve insan
baklan konulan da bu şid-
det ortanundan kaynaklan-
maktadır'" diye konuştu.
t
Bu radyoda siyaset var. Ekonomi
var. Borsa var. Hava durumu var.
Spor var. Maçvar. At yarışı var...
24 saat, dakika
dakika.
Yol durumu var. Basından başlıklar
var. Magazin var. Sinema-tiyatro-
konser var. Aiışveriş var. TV
programları var.
24 saat. hızlı hızlı.
So
;V:!
- ' aııen var. Ncoeıçi ecz;
va . ,..u
p. sergı haberiefi var.
Bıigisayar ve teknoloji dünyası var.
^igeseller var. Biiim-tekP
ik
•*•""
24 saat. kısa
Türkiye. h«
bu radyodan ahyor.
#
KENTİU4.O
Türkiye'nin ••Haber Radyosu
V ^ U r
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Tasan hemen yasalaşacak. Bu bir reformdur."
Reformun Meclis gündemine gelmesine ramak
kala yeni durum:
"Ortaklar arasında anlaşmazlık çıktı."
Sürülen reform geri çekiliyor. Kamuoyu ne yapt-
lacağını merak ediyor. Bir süre sonra yeni açıkla-
ma:
"AnlaşmazJıklar nedeniyle reform geri çekildi.
Bu şekliyle yasalaşmayacak. Bu bir reformdur."
Yasa hazırlığını Meclis'e getirmek de reform,
Meclis gündeminden çekmek de!
Sosyal Güvenlik Yasa Tasansı gide-gele emek-
liliğini isteyecek. Tahkimle ilgili anayasa değişikli-
ği, böyle giderse kendisine yapılan haksızhğın gi-
derilmesi için Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'ne
bireysel başvuru hakkını kullanacak. Afla ilgili ha-
zırlık, bu kadar "sür-çek"e dayanamayacak, "Na-
sıl olsa yakında af çıkar" deyip, hazırlayanlan kur-
şuna dizecek!
Hükümet sözcüğün tam anlamıyla "afallamış"
durumda.
Bugünü af konusuna ayıralım. Son girişim, ge-
çen yıl 55. hükümet döneminde DSP tarafından or-
taya atılmıştı. Olmadı. 57. hükümet döneminde
yeniden gündeme geldi. Adaleti Tahkimleme Ba-
kanı Hikmet Sami Türk'ün hükümet ortaklanna
da dağıttığı iki çalışma var :
- Bazı cezalarda indirim yapılması.
- Bazı suç ve cezalann affı.
İki tasannın da ortak özelliği şu:
Devlete karşı işlenen suçlar dışında hemen he-
men bütün suçlarda ceza indirimi ve af geliyor.
Konunun "duygusal" görünümü net:
Tutuklu ve hükümlülerie yakınlan bir an önce af
istiyor. Mağdur olanlar şiddetle karşı çıkıyor.
Bu iki kesimin dışında kalan büyük çoğunluk ne
düşünüyor? Hafta basından beri yeri getdikçe top-
lumun farklı kesimlerine bu konuyu soruyorum. ll-
ginç yanıtlardan biri şuydu:
- Hükümet yandaşlanndan başı derde giren ol-
muştur. Onlan affedeceklerdir!
Yorumun gerçekliği var-yok ayn konu. Ancak
toplumun iktidariara ne ölçüde güvendiğini orta-
ya koyması bakımından dikkate değer.
Doğal af...
Afta hükümet ortaklan da parçalı. Ecevit'e kal-
sa, solcular dışında herkesi affedecek. ANAP, "Eki-
me kadar dursun" diyor. MHP'nin gözü kamu-
oyunda.
Biz de af deyince dikkati çeken kimi noktalann
altını çizelim:
1 - Türkiye'de binlerce faili meşhur cinayet var.
Onlar "doğal af" kapsamında.
2- Konu yolsuzluk ise bizde en büyük suç "kü-
çük götûnvek"] Bu kişilere büyük ceza veriliyor.
Büyük götürenler "büyük adam" muamelesi gö-
rüyor. Onlar da "doğal affın" içinde.
3- Devlete karşı işlenen suçlar kapsam dışı. Af-
fın özünde yatan, kişinin kendisine karşı işlenmiş
bir olumsuzluğu sonuçlarryla biriikte ortadan kal-
dırmasıdır. Diyelim ki bir ögrenci, öğretmenine el
kaldırdı. öğrencinin velisi, "Çocuğumu affettim"
diyebilir mi? Bizimkilerin yaptığı buna benziyor.
Devlet, yurttaşın yurttaşa karşı işlediği suçu affe-
diyor, kendisine karşı işlenen suçu affetmiyor. Aiet
bir durum.
4- Cezaevlerindeki "terör" suçlularının yüzde
80'i 25 yaşın altında. Af kapsamı dışındaki bu suç-
larla ilgili açılan davalarda, çoğu kez suçun büyü-
teçle arandığını görüyoruz. Bir grup üniversite öğ-
rencisinin yargılandığı davanın iddianamesinde şu
tanım yer alıyordu:
"lleride silahlı örgüt kuracaklardı!"
Eksik bıraktığımız yönlerin affedilmesi dileğiyle
maddeleri burada noktalayalım. Bu genel görünü-
mün özeti şu:
Hukuk sistemimizin pek çok yönü çürümüş du-
rumda. Eğer af gündeme gelecekse, bugünkü re-
formlara benzemeyen genel bir düzenlemeyle ya-
şama geçirilmeli.
Sadece suçlulan salıvermek, kokmuş aşın ten-
ceresini değiştırmekten başka bir işe yaramaya-
cak!
^Öcalan üısanhk
suçuişledi'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yargıtay Cumhu-
riyet Başsavcısı Vural Sa-
vaş, Abdullah Ocalan hak-
kmda verilen ölüm cezası-
nın onanmasmı istedi. Yar-
gıtay Cumhuriyet Başsav-
cısı Savaş, Öcalan'm ölüm
cezasının onanması isteği-
ni içeren tebliğnamesini,
temyiz ıncelemesini yapa-
cak olan Yargıtay 9. Ceza
Dairesi'ne gönderdi. Savaş,
Ocalan'ın 20. yüzyılın "en
kanlı terör örgütü" olan
PKK'yi kurulduğu andan
itibaren yönetip, emrindeki
militanlara "uluslararası
çağdaş hukukölçülerinegö-
re her biri ayn ayn insanhk
suçu sayılabitecek" eylem-
ler düzenlettirdiğinin anla-
şıldığmı belirterek tebliğ-
namede şöyle devam etti:
"Terorizmk ilgili olarak
im7»l«hklan anlaşmalan
ve uluslararası hukuku hiçe
sa\ıp PKK örgütü ve onun
başı sanık Abdullah Öca-
lan'a yardım ve yatakhk
yapüklan kanıtiannuş bazı
yabancı devlet yöneticileri
ileTürkiye Cumhuriyeti'ne
karşı daima hasmane bir
tutum içerisinde olduklan
bilinen sözde insan haklan
savunucusu bazı dernek ve
kuruluşlann hükümetimizi
ve yargdama makamlan-
mızı ağır baskı altuıda bu-
lundurmava çahşmalanna
rağmen, Ankara 2 No'hı
DGM'nin hiçbir etki amn-
da kalmadan ve dünya tari-
hinde bu çeşit bir sanığm
yargılandığı hiçbir davada
görüunemiş biçimde sanığa
ve sanık vekillerine savun-
ma haklannı en geniş bi-
çimde kuUandırarak, adil
ve usulüne uygun biçimde
yargılama yapoğı da göriü-
düğünden sanık Abdullah
Ocalan hakkındaki hük-
mün onanmasına karar ve-
rihnesi talep ohınur."
Adli tatil olması nede-
niyle Yargıtay Nöbetçi Ce-
za Dairesi'nin görev yapa-
cağı adli yıhn başlangıcı
olan 6 Eylül'e kadar Ocalan
hakkındaki dosyamn tem-
yiz incelemesinin yapılma-
sının olanakh olmadığı be-
lirtildi. Bu nedenle
TCY'nin 125. maddesin-
den verilen hükümlerin de
temyiz incelemesini yapan
Yargıtay 9. Ceza Dairesi,
Ocalan hakkındaki temyiz
ıstemim de karara bağlaya-
cak.
Bu süreçte, öncelikle da-
va dosyası bir tetkikhâkime
verilecek. Tetkik hâkimi
dav3 dosyasını duruşma gü-
nüne kadar incelemeye ala-
cak. Duruşmanm ardından
tetkik hâkimi, sanık avukat-
larmın duruşmadaki beyan-
lan da dahil olmak üzere
bütün dosya içeriğini heye-
te anlatacak. Sanık avukat-
lannm isteği üzerine duruş-
malı yapılacak olan incele-
me için duruşma günü be-
lirlenecek.
Duruşmanın tamamlan-
masımn ardından Yargıtay
9. Ceza Dairesi heyeti tem-
yiz istemine ilişkin karan-
nı açıkJamak üzere aynca
bir gün belirleyecek. Heyet
belirlenen günde yine du-
ruşmalı olarak kararını
açıklayacak.