29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6AĞUSTOS1999CUMA 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr Louis Armstrong'un dost ortamlannda 1947'den sonra yaptığı amatör kayıtlar yayımlanacak Kaydedileıı sansürsüz anlar• Kültür Servisi - Yaklaşık 50 yıl boyunca caz dünyasınm en sevilen müzısyenlerinden biri olarak yaşayan Louis Armstrong, •programlannın ardından korne- tini bir kenara bırakır. gecenin geç «aatlerinde diğer favori enstrüma- jıı olan 'kayıttihazı'nın çevresin- de dostlan ve konuklanyla bir Jgrup oluştururdu. Herkes bu işe jgönüllü olduğu veya becerebi- jeceğı için değil de kendisi kayıt ^nodunda olduğundan. ; 1947yılından başlayarak ka- jyıt cihazını hep yanında taşıdı, îıiçbir seyahatirîde yanmdan ayır- inadı Armstrong. Caz müziği- «in en ılginç figürü olarak anı- 3an sanatçı. açık saçık öyküleri, rnüstehcen esprileri. radyo rek- lamlannı, trompetinden çıkan sesleri ve kendisini eğlendiren her şeyi kaydetmeyi alışkanlık haline getirmişti. Ölümünün ardından yaklaşık 30 yıl geçtikten sonra 2001'de 100. doğum yılı şerefine evi bir müzeye dönüştürülecek ve bazı yazılan da önümüzdeki sonbahar- da yayımlanacak olan Armst- rong'un. şımdi de 650 makara- lık kayıt arşi\ i çoğaltıiarak koru- maya alınıyor. Makaralann ka- setlere aktanlması sayesinde halk da Armstrong'un kayıtlannı din- leme şansına sahip olacak. Arşivi bağışlandı Ardında bıraktığı kayıtlar, Armstrong'un kendisi ve en az yedi biyografi yazan tarafmdan da özenle belgelenen yaşamma zenginlik katacak. Ünlü cazcı- nın eviyle arşivinin yöneticiliği- ni üstlenen ve kayıtlar projesin- den sorumlu olan New York Kent Üniversitesi Queens Kolejı pro- fesöderinden MichaelCogsweU, kasetlerin, Armstrong'un kişisel dünyasını ortaya koyacağını ve psikolojik yapısını anlamamızı sağlayacağını belirtiyor. Makaralann 250 tanesi kaset- lere aktanlmış durumda. Geri kalanı da bu yıl içinde tamamla- nacak. " Bir profesöryada yazar • 2001'delOO. doğum yılı şerefine evi bir müzeye dönüştürülecek ve bazı yazılan da önümüzdeki sonbaharda yayımlanacak olan Armstrong'un, 650 makaralık kayıt arşivi çoğaltıiarak korumaya alınıyor. Ardında bıraktığı kayıtlar, biyografilerine zenginlik katacak. obnatiKgerekmez, .Armstrong'un kayıtlannı herkes dinleyebilir" diyor Cogsvvell. Louis Armst- rong Eğitim Vakfi yetkilileri de büyük ustanın kayıtlannı halka ulaşabilmesi amacıyla New York Üniversitesi arşivinebağışladık- lannı belirtiyorlar. Ancak Cogswell. örneğin bir altıncı sınıföğrencisinin, Armst- rong'un müstehcen esprilerini nasıl karşılayabileceği konusuy- la henüz yüzleşmediklerini dile getiriyor. Benzeri bırsorun, Hil- lary Clinton geçen aralık ayında arşivi ziyaret ettiği zaman da ya- şanmış. Armstrong'un hiç san- sürlenmemış anılanyla dolu olan bu kayıtlarda, ünlü müzisyenin aktif cinsel yaşamı üzerine ko- nuşmalan, küfurlü dili ve mari- huana kullandığı açıkça hissedi- liyor. Kayıtlann tarihleri. gerçekleş- tırildikleri mekânlar \e içlerin- de yer alan seslerin kime ait ol- duğunun tam olarak ayırt edile- memesi, bazı makaralarda tutar- lı sonuçlara ulaşılmasını engel- liyor, ancak yine de Armstrong'a ait çok özel ıpuçlannı yakala- mak mümkün. Örneğin genç mü- zisyenler için söyledikleri kesin- likle gözden kaçmıyor. 1950'ler- de Portland'da yaptığı bir kayıt- ta gençlerden şöyle söz ediyor Armstrong: "Gençler kornetin kendi kendine çalmasını istiyor- lar." Kayıtlardaki uzun konuşma- lanndan, 'Satchmo' (koca ağız) lakabını nasıl hak ettiği anlaşılı- yor. Martin Luther King üzeri- ne sözlerinden 'Somewhereover ÜıeRainbovv' yorumlanna. Paris günlerinden Prenses Margaret ve Kent Dükü'yle yemek mace- ralarına. lüks bir restoranda ye- meyi reddedip de nasıl kediler- le baş başa karnını doyurmayı yeğlediğine değin sayısız şey an- latıyor Armstrong. Efsanevi müzisyenin bjyogra- fı yazarlan ve okurlar için her za- man sonsuz bir malzeme kayna- ğı olan yaşamı, kasım ayında ise kendi kaleminden eklemelerle, 1954'te çıkan 'Satchmo: My Li- fe in New Orleans* otobıyograf i- sinden sonraki en genişletilmiş haliyle Oxford Üniversitesi tara- fından yayımlanıyor. Editörlü- ğünü Prof. Thomas Brothers'ın üstlendigi' Louis Armstrong, In His Own VVbrds' adlı kıtapla sa- natçının 1954 bıyografısini iz- leyen yıllarda yazdıklan ilk kez ortaya çıkanlmış oluyor. Kitap- ta, Armstrong'un New Orleans ve Corona anılannın yanı sıra 1956 yılında menajerine yazdı- ğı ve genç bir kadınla yaşadığı aşkı anlattığı mektup da yer al- makta. Armstrong'un şimdiye dek ya- yımlanmış son otobiyografisi- nin yazan Laurence Bergreen sanatçıdaki kayıt merakının, 1947 Carnegie Hall konserierinin ka- yıtlannı dinledikten sonra başla- dığını belirtiyor. Kitaba göre Aımstrong. bu olayın hemen ar- dından iki tane kayıt cihazı satın alıyor ve bu cihazlan artık hiç ya- nmdan ayırmıyor. ShekarKapur, EHzjnbeth 7 Hindistan 'dagöstermiyorKültür Servisi - Hint asıllı yö- netmen Shekar Kapur, Oscar ödüllü filmı Elizabeth'ın Hin- distan'da yapılacak galasını. san- sür kurulunun filmin üç sahne- sinı kesmek istemesi nedenıyle iptal ettı. Yönetmen Kapur yap- tığı açıklamada, 1960'lannünlü sinema yıldızı Asha Parekhin başkanlığını yaptığı sansür kuru- lunun kendi yurttaşhk haklannı ihlal ettiğini ve davasını sürdü- receğinı belirtti. Sansür kurulu. yönetmenden cinseliik. şiddet ve argo içeren üç sahneyi kesmesini istedi. Sahne- lerden birinde Nolfolk Dükü, da- ha sonradan kendisini aldatacak olan metresi ıle sevişiyor. Sansü- Cate BlanchetburotüyleOscar'a aday ohnuştu. re uğrayan diğer bölümlerde ise kesik üç baş gözüküyor ve küfurlü bir sözcük kullanılıyor. tngiltere Kraliçesi L Elizabeth'in tartışmalı yaşamını konu alan filmin galası, Yeni Delhi'de devlete bağlı bir si- nema salonunda gerçekleşecekti. Davetliler arasında ise Cumhurbaşkanı K. R. Narayanan, Başbakan Atal Behari Vajpaye ıle üst düzey yönetici ve bürokratlar yer alıyordu. Yönetmen üç sahnenin kesılmesi halinde başrollerini Ca- te Blanchet ve Joseph Fiennes'ın paylaştığı filmin bütün anlamını yıtireceğini vurguluyor: "Asha Parekh fdıniıı bir satranç tahtasına benzediğini göremîyor. İki saat içinde bir öykü anlatıyorum ben, her bir saniyesinin üzerinde özen- le durduğum çekimler ahı ay sürdü. Sevişme sahnesi çok önemli çünkü bir kadmın henüz Elizabeth başa geçmemiş- ken ihanetinden önceki tutkusunu gösteriyor." Kapur. Parekh'in 1960'larda rol aldığı hafıf romantik filmlere gönderme yaparak M Bu fümi anlayamaz. çünkü burürfümlerderolalnıadr diyor "Eğerbana bir tek sah- nenin gereksizolduğunu kanıtlayabüseydi o sahneyi ben ken- dim atardım. Ama filmde çekil- me gerekçesi olmayan bir kare bile yok. Sansür kurulu da bana hiçbir gerekçe sunamadı zaten." Londra'da eğitim görmüş bir muhasebeci olan Kapur. Hindis- tan sinema endüstrisinde kısa bir süre oyunculuk yaptıktan sonra başanh bir fılmci oldu. Sanatçı şimdi sansür kurulunun karannı bozmak için daha üst düzeyde bir yetkili makam anyor. Hindistan'daki sansür kurulu. Elizabeth'ten önce. Steven Spiel- berg'ün Er Ryan'ı Kurtarmak adlı fılmine de sansür uygula- mıştı. Kapur'un kuruldan son n- cası, filmi bir kez daha bir bütün olarak izlemeleri ve toplumsal Sergi yaz boyunca Brüksel Cüzel Sanatlar Sarayı'nda Andy Warhol'un 'fabrika'sından... mesajını çıkartmalan... Çünkü atmak istedikleri sahneler bu mesajla yakından bağlantılı. Bu nedenle de tek tek ele alınıp 'sakıncaü' bulunamazlar. Ünlü yönetmen yine de filminin Hindistan'da kesilme- den gösterileceği konusunda umutlu. Ilımlı başbakan Vaj- paye'den olaya müdahale etmelerini isteyıp istemedıği so- nılduğunda 'Hayır' diyor: "Hem neden isteyecekmişim. Ön- ce yurttaşhk haklanmı kullanacagım." Yalnız ve acımasız Kraliçe Elizabeth'in öyküsünün evrensel mesajlan oldu- ğunu vurguluyor Kapur: "Filmiıı asıl mesajı yaşam ve ik- tklar arasındaki savaş. İktidara gectiğiniz zaman acımasız olmak. bütün bağlan ve UişkUeri koparmak zorundasınız. Film. kişisel ilişkUerin kişinin yönetme gücünü nasıl etkile- yeceğini irdeBytjr." Kapur aynca. lngilızlerin ünlü kraliçenin yaşamıyla il- gili çektikleri daha önceki filmlerin bu döneme hayran- lıkla kanşık bir korku duygusuyla yaklaştıklannı, bunun aksinekendi filminin tarihe çok dahanesnel biryorum getir- diğini vurguluyor. 'Mississippi Yazan' Willie Morris öldü Kültür Senisi- Ünlü Amerikah ya- zar VVlllie Morris, altmış beş yaşınday- ken geçirdiği kalp knzi sonucu yaşa- mmı yitirdi. Morris, Mississippi'deki çocukluk yıllannı anlatan on altı ki- tabından dolayı "Mississippi Yazan' olarak anılıyordu. Bir dönem ünlü Harper's Magazine'in de editölüğünü yapan Morris, fotoğraf sanatçısı oğlu David Morris'le birlikte yeni bir kitap üzennde çalışıyordu. Kitapta, Missis- sippi'de son bırkaç yıl içinde meyda- na gelen kültürel ve sosyal olaylar fo- toğraflar eşliğinde anlatılıyor. Altın- cı kuşak Mississippililerden olan Mor- ris, 1934'te Jackson'da doğdu ve Ya- zoo City'nın yakınlanndaki kırsal böl- gede büyüdü. Texas Üniversitesi'nde eğitim gö- ren yazar, okulun gazetesinin de edi- törlüğünü yürüttü. Daha sonra aldığı bursla Oxford Üniversitesi'nde tarih eğitimi gören Morris, Texas'a dön- dükten sonra o dönemin alternatifder- gileri arasında gösterilen The Texas Ob- server'da çalışmaya başladı. 1960- 1962 yıltan arasında da derginin edi- törlüğünü yaptı. Daha sonra ABD'nin en eski der- gisi olan Harper's Magazine'de çalış- maya başlayan yazar, 1967'de 33 ya- şındayken 'Nortb Toward Home' ad- lı otobiyografısini yayımladı. Kısa sürede New York'un entelek- tüel çevrelerinde iyi bir konum elde eden Morris, derginin içeriği ile ilgi- li bir tartışmadatı sonra dergiden isti- fa etti. On yıl aradan sonra yeniden Mis- sissippi'ye dönen Morris, 1980-1991 yıllan arasında Mississippi Üniversi- tesi'nde edebiyat dersleri verdi. Morris'in yapıtlan arasında 'The Last of the Southern Giris', 'The Co- urting of Marcus Dupree' ve 'New York Dsrys' adlı kitaplar da yer alıyor. Çocuklariçin yazdığı 'GoodOM Boj•' badlı kitap ise geçen yıl sinemaya uyarlandı. i 4 ACCORDİNG TO , LOCAÎ LECEND RAY ROGCRS ^ SCX1U,V 21 VtAÎİ GÖNÜL DÖNMEZr COÜN Pop art'ın kralı sayılan Andy Wwiıol aramızdan aynldığından buyana on iki yıl geçmesine karşın yirmi birinci yuzyılm eşi- ğinde bile adı en çok ge- çen artistler arasındaki ye- rini keyifle koruyor. Da- ha geçen yü en azından iki üç film, Warhol karakte- rinin ardındaki gizemi yo- rumlamaya çalıştı. Ünlü Maril) n Monroe, Jackie Kennedy. Mao tablolan beklenmedik anda karşı- mıza çıkıyor. Hele Ame- rika marketlerinden ek- sik olmayan Campbell çorbast. Warhol 'un ölümünden sonrabile budenli 'erişe- Mfe* olmasmdabelki ken- dini fildişi kulesine ka- pamaktansa yapıtlannm birçoğunu diğer sanatçı- larla el birliğiyle gerçek- leştirmesinin rolü vardır. Örneğin 1963 'te kurdugu ve Fabrika olarak bilinen stüdyo- dan geiip geçen sanatçılan, hayranlan, iş- sizleri, boşgezerleri deftere geçiren yok- tu. Sırasuıda eo olmadık biri baştacı edi- lirdi bu garip insanlar arasındave sırasın- da sorgusuz sualsiz kapı dışan. tçki. uyuş- turucu, seks âkmlerinin yanı sıra, sayısız tablolar, yontular, baskılar, fotoğraflar, moda dizaynlan, tnüzik ve film hep bu- rada, bu ortamda gerçekleşti. Brüksel Gü- zel SanatlarSarayı'ında yaz boyu sürecek olan sergi bu ilginç sanat ortamınm dün- yada ilk kez kapsamlı bir dökümünü ve- riyor. 2<KK)'de New Yorkta sergüenecek Serginin amacı sanatın değişik dalla- nndan gelen yaprtlan çok yönlümedya çer- çevesinde sunmak. Warhol'un tablolan ve yontulan iseözellikle diğer dallardaki ça- îışmalanna ve savaş sonrası Amerikan kültürüne bir anahtar olarak kullanılıyor. Yaşamı boyunca btrbiri ardından çalış- malannı sürdürdüğü üç stüdyonun tümü- ne Fabrika adını vermişti Warhol. Bu ne- denle serginin adındaki 'fabrika' sözcü- ğü, biryandan Warhol'un fabrikasını coğ- rafi bir yer ve tarihsel bir kavram olarak belirlerken öbür yandan da birçok kişinin katkıda bulunduğu, geleneksel anlamda 'fabrika' tammını koruyor. Warhol ve diğer sanatçılann yaratıcı gûçlerinebirerçekirdek göreviüstlenen her fabrika sanatın her dalım kapsayan çalış- malar için bir mikrokosm gibiydi. 1950- 1980 arası, gereğinde çakışan akımlardan örnekler veren sergi parçalanmış bir labi- rent gibi hazırtanmış. Çeşitli medyanın geleneksel aşama sırasını bölerek buluş- tukian noktalar vurgulanmaya çalışılıyor. Bu metod Warhol*un aynı konuyu deği- şik sanataraçlanyla irdeleyerek gerçegi bul- ma biçemine de gönderme yapıyor aynı za- manda. Sergi, grafik ve tecimsel sanat yayın- lar. ünlüler, felaketler, Brillo sabunu, çi- çekler, Gümüş, Fabrika fılmleri, Superstar, The Velvet Underground ve Nico, tele- vizyon ve video, Mao, kafataslan, orak çe- kiçler, okzıdayson, gölgeler, ayakkabüar, dolar işaretleri, Rorschachlar, ilanlar, di- kilmiş fotoğraflar, Lenin'ler, sanat tarihi ödenekleri, portreler ve oto-portreleri kap- sıyor. Avrupa'nın diğer bazı kentlerini gezdik- ten sonra 2000 yılında New York'un en önemli kültürel olayı olması beklenen Andy Warhol: Bir Fabrika, New York'un Solomon R.Gugenheim Müzesi ve Kunst- museum Wolfsburg'un çabalanyla ger- çekleşmiş. bir olay. VVIUie Morris 65 yaşınday dt YAZIODASI SELİM İLERİ Şairin Son Kitabı "Masanın üstünde dururdu. Şair'in belki de ak- lının ucundan bile geçirmediği son kitap. Demek bir gün - - Bir zaman - - Ve gelip çatınca, yanm kalmışyazılar, dağınıkkâ- ğıtlar, sayfalan yeniden gözden geçırilecek, büyük olasılıkla yeniden yazılacak, yeniden yazılacakken kalakalan bir yazı bir şiir öykü roman bir deneme bir oyunun sadece birinci perdesi... Olanak kal- mamıştır. Olanaksız. Gerisi getirilemeyecek. Kim- se sizin yerinize düşünemez, söze dökemez, dile getiremez. Yazmak tek kişilik eylem, acı, tek ba- şına hayat..." Durup, yazdıklarıma dağılıyorum. Ada, Her Yalnızlık Gibi ilerliyor. Ayiardır yazı ma- kinesi başında. Şair'in son kitabı beni günlerce kendine çekti. Kapağı leylâk rengi kitap. Acı ver- di. Ürküttü. Şair'den geriye kalan bir iki şiir, bitmiş mi bitme- miş mi belli değil, yarım kaldığı besbelli o uzun şi- ir, dergilerde kalmış yazıların derlenişi. Hepsi bu. Hepsi bu kadar. Saygı borcu gibi bir son kitap. Belki her biri yeniden yazılacaktı. Belki savrulup atılacaktı bazıları. Artık yapılamaz. Anlatıdaki Şair öleli kimbilir kaç yıl geçti. Sevdi- ğim, dostum, şiirierine hayran olduğum Şair. Ger- çek adını niye sakladım, bilmiyorum; Şair demek geçti kalbimden. Tıpkı Romancı Kadın, Ölü Şair gi- bi. Onlar da öyle adlandırılınca anlatının kışileri ol- dular. Yazdıklanma biraz şaşırarak yaklaşıyorum. Bel- legin yaman avcılığına şaşırıyorum her şeyden ön- ce. Neler bıriktiımiş, neleri unutmamışım, anma- mış olsam bile neler yaşayagelmiş bellegimde... Sonra içtenliğime şaşıyorum. Hiç böylesine dışa vurmamıştım duygularımı. Ada. Her Yalnızlık Gibi benimle daha ne kadar birlikte olur? Yırtıp atmayı düşündüm. Caydım. Evet, yazmak tek kişilik eylem. Bir odaya kapan- dık, ilkyaz geçti, yaz sıcağının tutsağı oldum, her gün yazmak, aralıksız yazmak... İnsanlar belirdi. Yüz- lerini yeniden göremedim, seslerini yeniden işite- medim. Ama yanımdaydılar, dokunabiliyordum sanki onlara... Şair'in son kitabı yaralıyor. Yazarların, şairlenn öyle son kitapiarı... Biri, günlerdir çantamda. Yollarda bile okuyorum. Bilge Karasu'dan Lağımlaranası ya da Beyoğlu. Şair sona ne kadar yaklaştığını herhalde bilmiyor- du. Ama Bilge Karasu, "bir bavul ve irice bir se- yahat çantası dolusu 'yazılı kâğıt';" ölümü bilerek bırakıyordu. Düşünmek bile alıp gözyaşına götü- rüyor. Yanm kalmış inanılmaz bir eser, Bilge Karasu'nun nice yıllar emek verdiğine kıyısından köşesinden tanıklık ettiğım görkemlı çalışma. Şimdi bizim so- luk okumalanmızda. Ada, Her Yalnızlık Gibi'de Bilge Karasu yok. Ama sanki var. Şair'i özlediğim gibi, Bilge'yi de özleyip duruyo- rum. Ankara'lı uzak adam. Bebek'li Şair. Bazı yaz geceleri. Bazı manolya ağaçları. "Şair'in son kitabını unuttun. Son kitap yazı ma- sanda, yazı makinesinin yanı başında aylarca dur- du. Nisan geçti, mayıs geçti, hatta yaz geçti. Cam- lardan, sonralan, açık pencerelerden ışıklar vur- du, haftalarca, aylarca. Kapağın leylâk rengi, sa- rarmış leylâk rengi oldu." Unuttum mu? Unutulabilir mi? Hiçbir yazarımı, hiçbir şairimi unutmadım. Anlatıda yalan söylüyorum. "Demek bir gün - - Bir zaman-- ( . \ Ve gelip çatınca..." Ah o kâğrtlar, yanm kalmış her şey... Takvimde İz Bırakan: "Benim için geri dönüş yok artık; bana da bü- yü yapıldı; onlaria birlikte hapsedildim bu roma- na... buradan çıkamam." Nathalie Sarraute, Ço- cukluk, Gülseren Devrim çevirisi, Can Yayınlan, 1997. Meksikalı siirrealist ressam Aberto Gironella öldü • Kültür Servisi - Meksika'nın ünlü sürrealist ressamlanndan Alberto Gironella Mexico City'deki evınde yaşamını yitirdi. Ressam, altmış dokuz yaşındaydı. Gironella'nın Meksika'daki bir avuç büyük sürrealist ressamdan biri olduğunu söyleyen Arijidis, ressamın yapıtlannın Frieda Kahlo ekolünün bir uzanrısı olduğunu dile getirdi. 26 Eylül 1929'da doğan Gironella, sınırsız bir üstgerçekçi hayalgücüne sahip olmasının yanı sıra toplum normlanna prim vermemesiyle de tanınıyordu. Gironella'nın en bilinen yapıtlan arasında Meksika Devrimi'nin lideri Emiliano Zapata ve pop yıldızı Madonna'mn yapıtlan yer alıyor. Sanatçı aynca tngiliz yazar Lowry'ın Meksika'yı anlatan romanı 'Under the Volcano'ya çizdiği illüstrasyonlarla da dikkat çekmışti. Yapımcı Scott Rudin'den edebiyat uyarlamaları • Kültür Senisi - Ünlü yapımcı Scott Rudin. Michael Cunningham'ın Pulitzer Ödüllü romanı 'The Hours'u (Saatler) filme çekmek üzere kollannı sıvadı. Bugüne dek Paramount Pictures için film yapan Rudin, bu kez bağımsız çalışacak ve filmin bütün maliyetini kendi olanaklanyla karşılayacak. Geçen yıl yayımlanan 'The Hours'. Virgina Woolf'un ünlü romanı 'Mrs Dalloway'den esinlenerek yazılmış bir yapıt. Farklı devırlerde yaşamış üç kişinin yaşamındaki paralellikleri anlatan roman, karmaşık yapısından dolayı sinemaya zor uyarlanabilir bir özellik taşıyor. Rudin daha önce de bir başka Pulitzer Ödüllü romanı, Franc McCourt'un 'Angela's Ashes" (Angela'nm Külleri) adlı yapıtını filme çekmişti. Alan Parker'ın yönettiği film. bu yılın sonuna kadar gösterime girecek. Çok verimlı bir dönem geçiren Rudin. aynca Michael Chabon'un 'Wander Boys" adlı romanından beyazperdeye uyarlanan, yönetmenliğini Curtis Hanson'ın yaptığı, başrollerini Michael Douglas ve Robert Dovvney Jr.'ın paylaştığı bir filme , Joseph Connelly'njn 'Bringing Out the Dead' adlı yapıtmdan uyarlanan, Martin Scorsese'in yönettiği ve Nicolas Cage'in rol aldığı bir yapıma ve son olarak Tim Burton'un yönettiği, Johnny Epp'in rol aldığı 'Sleepy Hollow'a imza attı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear