25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 1999 ÇARŞAMBA 10 DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr Atina'da görev yapmış 4 Türk büyükelçisi, Türk-Yunan görüşmelerini Cumhuriyet'e anlattılar 'Umutsuz bir dfyalog 9 ÖZGEN ACAR ANKARA-Pazartesi günü Ankara 'da başlayan ve perşembeye Atina'da sürecek olan Türk-Yunan gö- rüşmelerinın sonucu hakkında Yunanistan'da görev yapmış dört Türk büyükelçisi, "umutsuz diyalog" tanımlamasını yaptılar. Dört büyükelçinin birleştik- leri bir nokta ise son Apo olayından sonra başlatılan bu diyalogla Türkiye, Yunanistan'ı kuyudan çıkar- mak istemektedir. Son çeyrek yüzyıldır Türkiye ile Yunanistan ara- smda gerek kendilerinden gelen gerek dış öneriler- le yapılan çeşitli görüşmelerde bugüne değin herhan- gi bir olumlu sonuca ulaşılamadı. Zaman oldu dı- şişleri bakanlan çeşitli uluslararası toplantılarda bu- luştular. Müsteşarlar düzeyinde görüşmeler yapıldı. Zaman oldu taraflar anlaşmazlıkJan buzdolabına kaldıran "moratoryum" ilan ettiler. Davos'ta iki ül- kenin başbakanlannın buluşmasından beklenen umutlar boş çıktı. Şimdi de Türk Dışişleri Bakanı İsmaflCem'in önerisinin Yunan meslektaşı Yorgo Pa- pandreu tarafından da benimsenmesi üzerine Anka- ra'da üç. Atina'da üç ayn alanda olmak üzere altı ko- nuda yenıden bir "diyalog" başlatıldı. Büyükelçi İlter Tûrkmen "Bu divalogdan ne çıkabilir 7 " sorusunu bir rastlan- tı olarak Bodrum'da Ak-Tur'da tatil yapmakta olan ve Atina'da görev yapmış dört Türk büyükelçisine yönelttik. tlk görüşmeyi Atina'dakı kıdem sırasına göre Büyükelçi ve eski Dışişleri Bakanı ÜterTürk- men'le yaptık. - Tüıidye ile Yunanistan arasında çeşitli düzevler- de yapılan göriişmelerden bugüne değin sonuç alı- namadı. Bunlar içinde olumlu sonuca gitme eğilimi gösteren oldu mu? TÜRKMEN - Hatırladığım kadar yoktu. Bakan- larbuluşuyordu. Karşılıklı iyi nıyetlerifadeediliyor- du. Görüşmeler daha sonra diplomatik temsilcilere havale edilıyordu. Yine konuşalım deniliyordu. Ko- nuyu ıkiye ayırmak lazım. Biri Türk-Yunan ihtilaf- lan. ikincisi ise Kıbns. - Deneyimlerinize göre yeni göriişmelerden bir so- nuç bekliyor musunuz? TLRKMEN - Dışişleri Bakanımızın inısıyatifi çok yennde oldu. Ele alınacak konular doğrudan doğruya ihtilaf konulan degil. Birdereceye kadar iki ülke arasında işbirliği sağlamaya yönelik konular. Turizmde. ekonomi alanında işbirliği. bölgesel konular üzennde çalışılması gibi... Bunlar, Türkiye ile Yunanistan arasında gü\ en ortamının yerleşme- sine yardım edebilir. Güven arttıncı önlemlere özel- likle ihtiyaç var. Ege'de gerginlikleri ve tırmanma- I T\ lter Türkmen: Bu seferki konular çok iyi seçilmiş. Tartışmalı alanlara girmiyorlar. Turizm alanındaki işbirliği her iki ülkenin de yaranna. Bazı olumlu sonuçlar ahnabilir. Balkanlar'daki işbirliği de faydalı olabilir. ^araflara tavsiyem sebat göstermeleri, özellikle karşılıklı ithamlardan kaçınmalan, diplomaside çarelerin tükenmediğini anlamalan gerekir. Ilişkilerin havasını yumuşatmak meselelerin özüne de tesir eder. Kı A l L t l &^ İ I 4 J B "amuran Gürün:Hangi konuyu konuşacaklar? Herhalde Kıbns'ı konuşmayacaklar! Çünkü Kıbns daima ikili konulann dışında bırakılır. Kıbns halledilmeden ikili konulan halletmeyi kimsenin düşünebildiği yok. ana öyle geliyor ki en çok yapabilecekleri "Bir komisyon kuralım alt seviyede, genel sekreterler buluşsunlar" diyecekler. Dönüp dolaşıp bundan 10-15 yıl önceki duruma gelinecek. Aslında bunun da bize pek fazla yaradığını söyleyemem. lan önlemek lazım. Yine bugünkü gazetelerde var. Yunanistan'ın öngördügü manevralaryüzünden ger- gınlık yaşanıvor. Ancak bu seferki konular çok iyi seçilmiş. Tartışmalı alanlara girmiyorlar. Turizm alanındaki işbirliği her iki ülkenin de yaranna. Bu- rada bazı olumlu sonuçlar ahnabilir. Balkanlar'daki işbirliği de faydalı olabilir. - Terör konusunda bir işbirliği sağlanabilir mi? TÜRKMEN' - Asıl ışte terör konusunda işbirliği olabilir. Yunanistan terör konusunda bir anlaşmaya yanaşmıyor, ama bu konuda işbirligini olanaksız görmüyorum. - Görüşmelerin olumlu sonuçlanması için tarafla- ra taysiyeniz neler? TÜRKMEN - Taraflara tavsiyem sebat gösterme- leri, özellikle karşılıklı ithamlardan kaçınmalan, dıplomasıde çarelerin tükenmediğini anlamalan ge- rekir. Ilişkilerin havasını yumuşatmak meselelerin özüne de tesır eder. Şunu da hatırlamakta yarar var. Öngörülen bu görüşmelerde Türkiye-Yunanistan arasındaki uyuşmazlıklara girilmiyor. Bence bu çok isabetli. Meselelerin özüne ilişkin görüşmeler olsay- dı. sonuca vanlamazdı. Kendımizi aldatmamamız la- zım. Yunanistan, Kıbns meselesi halledılmedikçe Tür- kiye'nin çıkarlannı da gözeten bir dış politıka güt- mez. Örneğin ABD'deki tutumunu değiştirmez. Bu gerçeği görmek lazım. Kıbns meselesi çözüme ulaş- tınlabilirse, özellikle Ege ile ırtibatlı sorunlann çö- zümü bir şekilde kolaylaşmış olur. Bmükelçi Kâmuran Gürün 4 Aralık 1980 günü dört yıl görev yapacağım Ati- na'ya giderken uçakta zamanm Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri (müsteşar) Büyükelçi Kâmuran Gü- rün de vardı. Daha önce ve hatta Kıbns olayı sıra- sında 1974'te Atina'da büyükelçilik yapmış olan Gürün, o gün o uçakla Ankara-Atina arasında "di- yalog" başlattnak üzere Yunanistan'ın başkentine gidiyordu. Dolayısıyla "olumsuz diyalogtar" konu- sunda Gürün"ün deneyimi yeni görüşmeler için ışık tutabilirdi. - Yeni görüşmelerden ne beklhorsunuz? GÜRL'N - Ben bir şey beklemiyorum dofrusu. bir şey de ummuyorum. Bu zaman zaman iki devlet arasında hani u hiçyoktanividir''ebenzerbirşey. Şim- di bakanlarbuluşacaklar, ne konuşacaklar? Hangi ko- nuyu konuşacaklar? Herhalde Kıbns'ı konuşmaya- caklar! Çünkü Kıbns daima ikili konulann dışında bırakılır. Kıbns halledilmeden ikili konulan hallet- meyi zaten kimsenin düşünebildiği yok. Bana öyle geliyor ki en çok yapabilecekleri "Bir komisyon kn- ralım alt seviyede, genel sekreterler buluşsunlar" di- yecekler. Dönüp dolaşıp bundan 10-15 yıl önceki duruma gelinecek. Arada tansiyon yok. "Bu neyeya- nyor?" onu da bilmiyorum. Aslında bunun da bize pek fazla yaradığını söyleyemem. Çünkü bir gün bir yerde bir şey aksıyor. Onun kabahatı yine bizde kalıyor. Bundan dolayı ben bir şey beklemiyorum. - Bekleyebflmek için taraflar nefer yapmab? GÜRÜN-Türkiye ile oturup konuşup anlaşma ni- yetinin samimi olarak ortaya konulacağı düşünce- sinin Yunanistan'da gelişmesi lazım. Türkiye haki- katen bunu ıstiyor. Bugünkü Türk hükümeti bu ko- nuda ne düşünüyor bilmiyorum. Sen de biliyorsun ki bizim zamanımızda biz bunu samimi olarak isti- yorduk. Ama karşı taraftan bu samimiyetimize ay- nı cevabı alamıyorduk. Aradan geçen zaman içinde yeni bir gelişme oldu mu? Zannetmiyorum. - Böyle bir gelişme ne zaman ve nasd olur? GÜRÜN - Ne zaman olur. ama onu da temenni et- mem. Yunanistan "ın komşulan ile başı ciddi şekil- de derde girer. Ha işte o zaman Türkiye ile anlaş- mayı kabul eder. Balkan Paktı falan dediğimiz şey- ler. Yunanistan'ın Türkiye'ye olan sempatisi dola- yısıyla çıkmıyor ortaya. Bulgaristan ile başı sıkın- tıdaydı, Yugoslavya ile çok parlak değildi. Arnavut- luk'la sıkıntılan vardı. Balkan Paktı o şekilde çıktı. Ondan sonra hükümetin Türkiye aleyhinde tutum ta- kınması. ona oy kazandıracak bir husus olmaktan çı- kınca mesele gelişti. Ama bugün Türkiye'ye karşı bir tutum takınmak Yunan hükümetine prim venyor. Halk efkânnda bir iç mesele dolayısıyla bunalma, sıkılma oldu muydu bir Türk buhranı çıkanyorlar. Ne kadar şahit olduk. Siz de oldunuz. Dolayısıyla Yunanistan'ın içinde bulunduğu konjonktür değiş- meden, onu Türkiye ile dostluk aramak mecburiye- tıne sokacak bir durum ortaya çıkmadan bir sonuç çıkacağına inanmıyorum. Şu anda bütun mesele dünyaya tansiyonunun düştüğünü göstermek. Bu bizim lehimize mi olur? Yooo... Yunanistan, "Ba- kın biz Türkiye'ye bu kadar dostane davranıyoruz, onlar Kıbns'ta kılını kıpırdatmrvortar" derler, işin içinden çıkarlar. Yarın: Fahir Alaçam ve Hüseyin Çelem Yunanistan Dışişleri Bakanı, 'Ulkemizde hiç kimse Türk azınlığm varlığını inkar edemez' dedi Papandreu gerçekçi ve cesur konuştu MURAT tLEM ATİNA-Dışişleri Bakanı olduğugün- den bu yana Yunanistan-Türkiye arasın- da yeni bir döneme imzasını atan Yuna- nistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papand- reu, yeni ve ses getirecek cesuraçıklama- larda bulundu. Yunanistan'da yayımlanan Clik dergi- sinin sorulannı yanıtlayan Papandreu, "Biz azmiddan kökenleriie anmaktan kor- kuyoruz"dedi. Azınlıkdenincesınırde- ğişiklıği fobısinin ortaya çıktığma dikkat çeken Papandreu. "Zaman zaman azın- lık konusu toprak talebine dönüştürül- mektedir. Eğer sınuiar konusu giindeme gelirse bu konudan endişe duyulmazsa herkese kökenleri ile hitap etmekten çe- kmmem. Türk obun, Bulgar obun. Pomak obua ya da MüsJüman obun çekûimeden kökenlerini telaffuz edebilirim" dedi. Yunanistan'da bugüne kadar sürekli olarak yalanlanan, olmadığından söz edi- len "Türk aanlık" konusuna da açıklık getiren Yorgo Papandreu. "Ülkemizde hiç kimse Türk azınlığının varlığını in- kâredemez,bu konuda kimsetereddüt ede- BaO Trak\ a'daki Türklerin iş yerierine ve evlerine zaman zaman saldınlar düzerüeniyor. mez. Ancak şartlar ve anlaşmalar Müs- lümanlardan söz etmektedir" şeklınde konuştu. Yıllardırgerçekleri görmemek- te dırenen Yunanlı politikacılann aksine Papandreu'nun yaptığı açıkJamalar Ati- na'daki tarafsız çevrelerde takdirle kar- şılandı. Yunanistan'da iktidar partisi PASOK, anamuhalefet partisi Yeni Demokrasi ve Sinazpizmos Partisi'nin Batı Trakyalı milletvekillen, geçen günlerde Yunanis- tan Parlamento Başkanı'na gönderdik- leri mektupta, azınlıklann kökenleri ıle tanınmasını istememişlerdi. Mektuba imza koyan Sinazpizmos Par- tisi (sol koalisyon) Gümülcine Milletve- kili Mustafa Mustafa Cumhuriyet'e yap- tığı açıklamada Papandreu'nun sözleri- ni. "gerçekçi açıklamalar" olarak değer- lendirdi. Yunan kamuoyunda azınlıklar ko- nusunda büyük hassasıyet olduğuna dik- kat çeken sol koalisyon milletvekili Mus- tafa Mustafa, Papandreu'nun çok açık ve doğrulan söyleyen bir politikacı oldu- ğuna dikkat çekerek, ifadeleri olumlu olarak niteledi. Papandreu. Ankara-Atina arasındaki diyalogla ilgili yaptığı basm açıklamasın- da, görüşmeleri olumlu olarak nitelendir- di. Papandreu. "Diyaloğungidişatıolum- hıdur. Gereken adırnlardoğru yönde ani- maktadır. Henüz işin başındayız ve görüş- melerin sonuç atananakadarsürmesinden yanayım. Sonuçtan umutiuyum" dedi. Yunan basınının, Türk-Yunan göriişme- lerinde Kıbns ve Ege gibi ulusal konu- lann ele alınmamasını memnunlukla kar- şıladığı ve genel olarak gelişmeleri olum- lu bulduğu gözleniyor. DORUKTAKİLER ODULLERI 15. KESAHİPLERİNİ BULDU • RTÜK SERTLEŞİYOR... YENİ YASA NE GE1İRECEK? • TAHKİM'DE TÜRKİYE'Yİ NELER BEKUYOR • HAZAR, KARADENİZ VE AKDENİZİN ENERJİ GELECEĞİ / KIZKULESİ'NDEN İSTANBULU SEYRETMEK Mİ, İSTANBUL'DAN KIZKULESi'Nİ Mi? • MUSA KART'IN ÇİZGİLERİ Nokta Dergisi internel Web Adresı: htîp www meayatcxt.com.'nokla Nokta Dergisi. E-Mail Adresi: nokta@ medyatext com ^ kltap kulO KAÇIRDÎGINIZ YAPÎMLAR TAKSİM SERGİ SALONU'NDA ef KU6UG0LU (Bate4perde) Tchaikovsky'nin ölümsüz yapıtında Fonteyn ve Nureyev Viyana Senfoni Orkestrasını John Lancbery yönetiyor (Vıdeo Gösterimi) iat:15.00 ve 18.00'ıSaat: Süresi: 106.30 'cte Dakika istiklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81/82 Temmuz 1999'dan itibaren aşağıdaki yeni adresımde hastalanma hizmet vermekteyim. Siz değerli hastalanma saygıyla duyurunım. Jinekolog Opcratör Dr. ŞAHİZER DÖVER Kadın Hastalıklan ve Doğum Uzmanı Mua.: lncirli Cad. Bahçesaray Sok. Özkaya Apt. No: 1 Kat: 4, D: 6, Bakırköylstanbul Mua. Tel: 660 28 01, 543 05 65 BÜYÜKÇEKMECE ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1998'1753 Esas Davacı Devrim Korkmaz vekili tarafindan davalı Er- doğan Korkmaz aleyhine açılan boşanma davasının yargılaması suasında verilen ara karan gereğince; Bulunamayan davalı Erdoğan Korkmaz yönünden ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiş olmakla, Bü- yükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1998/1753 Esas sayılı dosyasının 14.9.1999 tarihinde, saat 11,00'de olan duruşmasında mahkememizde hazır bu- lunması veya kendisini vekille temsil ettirmesi, vekil- le temsil ettirmediği takdirde kendisinin hazır bulun- ması, duruşmaya katılmadığı takdirde gıyabında karar verileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 35548 GAİPLİKİLANI T.C. SUNGURLU AİSLİYE HUKÜK MAHKEMESİ Sayı: 1998/403 Davacılar Halil Çeri ve Ali Çeri tarafından, Ali ve Güllü'den olma 1329 d.lu Kâzım Çeri'nin gaipliğine karar verilmesi istemi ile açılan davanın yapılan açık duruşması sırasmda verilen ara karan uyannca; Sungurlu ilçesi Alembeyli köyü. hane 0033'de nüfiı- sa kayıtlı Ali ve Güllü'den olma 1329 d.lu Kâzım Çe- ri'nin tahminen 35 yıl önce köyünden aynlarak semti- meçhule gittiği ve gaip olduğu o zamandan beri kendı- sinden bir haber alınamadığı, davacılann beyanından anlaşılmış olmakla M.K.'nun 32. maddesi uyannca yu- kanda adı geçen şahıs hakkında bilgisi olanlann. ılan tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde mahkememizin 1998/403 sayılı dosyasına başvurmaları ilan olunur. 25.2.1999. Basın: 10654 . Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. YUSUFSAVAŞÇI BIÇAK SIRTI EROL MANİSALI Türk-Alman İlişkilerinin Gerçek Yüzü Almanya, Türkiye'nin en büyük dış ticaret or- tağı; Almanya'da3 milyonun üzerindeTürkyer- leşmiş; Alman ekonomisine yıllık katkılan 40 milyar markın üzerinde; turizmdeTürkiye'nin Al- manya'dan sağladığı gelir önemli. Ve Almanya AB'ninen büyüğü, bunlar hepsi doğru. Ekono- mik ilişkilerde karşılıklı bir 'vazgeçilmezlik' var. Öte yandan Almanya, Türkiye'nin 'Avrupa dışında' tutulmasını istiyor. Hem de tam 1978'den beri. Kendine göre haklı 'ulusal' nedenleri var. PKK ve şeriatçı çevreleri Almanya'da el altın- dan destekliyor. Almanya'daki Türklerin 'bü- tünleşmesini' istemiyor. Ortadoğu'dayıllardan beri Iran ile 'iyi ilişkilerini' sürdürüyor. Ne oldu da Alman hükümeti sıcak 'mesajlar' vermeye başladı? AB'nin Köln doruğu önce- sinde Almanya Başbakanı'nın Ecevrt'e yazdı- ğı sıcak mektup neyin nesi? Hepsi gösterme- lik vitrin oyunlan mı, yoksa Almanya'nın 'Tür- kiye politikası' gerçekten değişiyor mu? 1) Apo Italya'dayken bugünkü Alman hükü- meti, ortaya koyduğu tutum ile çizgisini açığa vurdu. Olayı 'uluslararası siyasalalana çekmek için' elinden geleni yaptı. 2) Vatandaşlık yasasında Türklere (ve diğer yabancılara) karşı tutumunu gösterdi, dağ fa- re doğurdu. 3) Alman Başbakanı Schröder'in Ecevit'e yazdığı mektup mu? Türk basınındayeralma- yan birkaç cümle de ekleniyordu; "Türkiye 12. aday olsa bile 11 'ler dışında, özel bir statüde olacaktır". Bunun teknik çevirisi şudur; 'Türki- ye'yi biz, Avrupa'ya gücenmesin diye göster- melik bir aday' yapacağız. Esas amacımız, Tür- kiye'yi gümrük birliği sistemi içinde tutmaktır. Şimdi de Dışişleri Bakanı J. Fischer geldi ve gitti. Bana göre, Türkiye'ye 'birsömürge vali- si edası ile' geldi. Ziyaret sıralaması bunu gös- teriyordu. Ismail Cem, Almanya resmi gezisi- ne, Almanya'da hapis yatan bazı Türkleri ye- rinde görerek başlayabilir miydi? AB'nin en büyüğü Almanya, 6 Mart vesayet belgesini imzalattığı Türkiye'yi, AB'nin arka bahçesi mi sanıyor? Aynen Birinci Dünya Sa- vaşı'nda, Alman generallerinin Osmanlı'yı gör- dükleri gibi mi görüyor? Bunun yanıtını yalnız hükümetin değil, Fischer'in gezisine alkış tutan- lann da vermesi gerekmez mi? 1968 kuşağının çaylak Alman bakanı bile 1915'lerin Alman ge- nerali edası ile Türkiye'ye geldi ve herkes de bu- nu içine sindirebildi. Alkışlayanlar da cabası. Türkiye-Almanya- Amerika dengeleri Almanya bölgeye dönük hesaplanndaTürki- ye'ye şöyle bakıyor: Türkiye, Almanya'nın (ve AB'nin) güdümün- de olmalı. Türk-Amerikan ilişkileri geliştikçe, Türkiye Amerikan tarafına kaydıkça Almanya (ve AB) bundan büyük zarar görür. öyle ya, Ece- vrt son iki yıldırAvaıpa'yı suçluyor, "Amerika bi- zi daha iyi anlıyor" demiyor mu? Ecevit'e De- mirel'i ve Mesut Yılmaz'ı da eklersek yanlış olmaz. Işte Sayın Şansölye, Köln doruğu öncesin- de Ecevit'e gönderdiği 'gönül alma' mektu- bunda bu 'duygular' içindeydi. Yoksa Türki- ye'nin AB'ye alınması, Almanya başta olmak üze- re kimsenin aklının ucundan bile geçmiyordu. Bu konuda karar çoktan verilmişti. Geleceğin Avrupa devletinde Türkiye yoktu ve yann da ol- mayacaktı. Şimdi kızı, başkasına kaçmasın diye 'oyala- ma' zamanıydı. Oyun oynandığı sürece gide- cekti. Türkiye içinde de bu oyuna teşne-şak- şakçılar bol miktarda bulunduğuna göre me- sele yoktu. Kimse kendini kandırmasın, Avrupa (ve Alman- ya) cephesinde değişen bir şey yok, her şey es- kisi gibi, yerli yerinde duruyor. Siz aslansınız, kaplansınız diye sırtımızı sıvaz- layanlar oldukça, onlara şaksak çeken miyop destekçiler bulundukça bu oyun sürecek. İşin aslının 'birhesap-kitap işi' olduğunu an- layacağımız zamana kadar. Tatlı rüyalar. T.C. ELAZJĞ1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLtĞİ'NDEN 1998,514 Davacı Eyidemirler Toprak San. Tic. Koll. Şti. tara- findan davalılar Çukurova Tuğla Seramik Oto San. Tic. Ltd. Şti. Abdülkadir Ağaoğlu, M. Vezir Yıldız, Oktay Giray ve Yaşar Şafak aleyhine açılan alaoak davasının yapılan açık duruşmalan sırasında veriien ara karan ge- reğince: Davalı Oktay Giray gösterilen E. 5 karayolu üzeri, Çukurova Tuğla Fabnkası, davalı Çukurova Tuğ- la Seramik tnş. Oto. San. Tic. Ltd. Şti gösterilen E. 5 karayolu, davalı Abdülkadir Ağaoğlu gösterilen E. 5 karayolu üzeri Çukurova Tuğla Fabrikası ve davalı M. Vezir Yıldız göstenlen E. 5 karayolu üzeri Çukurova Tugla Fabnkası Yenıce - Tarsus adresinde bulunama- mışlar, mahkememizce de tüm aramalara rağmen bulu- namadıklanndan, davalılar Oktay Giray, Çukurova Tuğ- la Seramik tnş. Oto San. Tic. Ltd. Şti. Abdülkadir Ağa- oğlu ve M. Vezir Yıldız'ın mahkememizdeki 21.9.1999 günü saat 9'da yapılacak olan duruşmada hazır bulun- mazlar veya kendilerini bir vekille temsil ettirmedikle- ri takdirde haklannda yargılamanın yokluklannda ya- pılıp karar verileceği tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 35058 21. Yüzyılın Mesleğine Çağrı Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu 0.312.355 40 00 www.shy hacettepe.edu.tr.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear