29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE DIZIYAZI vakıfların kurduğu özel okullar. Bu okullann arkasında olan kurum ve kuruluşlar. Okullara parasal destek veren taşralı işadamlan. Tüm bunlann arkasında olan "malum gazete" ile malvarlığı trilyonlan bulduğu söylenen bir hoca. Tehlike giderek tırmanıyor. Gazeteleriyle, televizyonlanyla laik cumhuriyete karşı tavırlannı giderek arttınyorlar. KK terörünü şıhlarla, şeyhlerle, hocalarla, tarikat liderleriyle çözmeye çahşan ve durmadan teori üreten karayobazlar, kendi kişisel çıkarlanyla birlikte hedeflerine adım adım ilerliyorlar. Şimdilerde Terörle Mücadele Yasa Tasansı'nın anayasaya aykın olduğunu öne sürenler, TCK'nin 163. maddesinin hortlayacağını yazıp çiziyorlar. Üniversiteleri medrese ve tekke yapmak isteyenler, sözde bilim adamlannı da konuşturup kamuoyu oluşturma amacındalar. Aysal Aytaç, (ayakta sağdan üçüncü) Nurcularla birlikte yargı önünde. Aysal Aytaç şimdi Milli Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Öğretim Eğitim Genel Müdürü. Kimsebunlaradurdiyemiyorımdi DGM tutanaklanna bir göz atalım... Esas 1987 86-Karar. 1988/72 sayılı dosyadan bir bölüm: "...Toplanan de- lillere ve dos> a içeriğine nazaran suç- ları sabit görülen bu sanıklann ey- lemleri, sanık >ekillerinin savunmalarında belirttikleri gibi miinferit olarak Maltepe As- keri Lisesi öğrencilerine Nur Risalesi oku- maktan ibaret değildir. Gerek suçları sabit görülen bu sanıklar ve gerekse daha önce hak- larında a> nı suçtan mahkûmiyet karan veri- lip kesinleşen tbrahim Belgeve Nihat Özdemir organize bir teşkilat oluşturup bilinçli olarak göre\ taksimi >apmışlar. kendilerinin benim- sediği Nurculuğu ileride > üksek mevkilere ge- çecek gençlere aşılamak için faaliyete geçmiş- ler ve bu faaliyetleri cümlesinden olarak: Ön- ce ortaokullann son sınıflannda okuyan ve ba- şarılı olan fakir aile çocuklarını tespit etmiş- ler, onlara sizleri fen liselerine ve askeri lise- lere sokacağız di\e kurs vermeye başlamış- lar. bu arada >a\aş >avaş onlara Nur risalele- ri okumak, dini konularda konuşmalar yap- mak suretiyle Nurculuğu benimsetmeye baş- lamışlar. Maltepe Askeri Lisesi'ni kazanan öğrencileri bizzat İzmir'e getirmişler, İzmir'de karşılamışlar, onlara yatacak yer temin et- mişler, raporları ile meşgul olmuşlar, öğren- cileri önce özel doktora muayene ettirmişler. rahatsızlığı tespit edilenler yerine sağlam öğ- rencileri muaveneye göndermek suretiyle sah- te sağlam raporları alıp öğrencilerin Maltepe Askeri Lisesine girmelerini temin etmişler, okula başlamalanndan sonra da öğrencileri rahat bırakmay ıp onları Konyalılar, Ankara- lılar gibi gruplara ayırıp aralarında pay etmiş- ler. öğrencileri çesjtli semtlerdeki evlere dik- kat çekmemek için kıyafetlerini önceden de- ğiştirerek kendi \asıtaları ile götürmüşler, o evlerde onlara Nur Risaleleri okumuşlar, açık- lamışlar, bu düzenin iyi olmadığını. ileride bu düzeni değişfirip şeriat düzeni gefirecekleri- ni, ileride yüksek mevkilere geldiklerinde bu konuda kendilerine yardımcı olacaklarını, şimdiki subayların dinsiz olduğunu, kendile- rinin dinlerine bağlı yetişmelerini, laik düze- ni kaldırıp İslami devlet kurmak için bunun şart olduğunu aşılamaya başlamışlardır." DGM tutanagında aynca "Bu düzen iyi bir dü- zen değildir. İleride bu düzeni de değiştirerek şe- riat düzeni getireceğiz" diyen Fatih kod adlı Ib- rahim Belge'den söz edilmekte ve şöyle denilmek- tedir. "Biz bu toplantılarda Fethullah Hoca'mn ka- setlerini de dinledik." Tarikat kamplan yurdun dört bıryanında gen- cecık ınsanlarla dolu. Atatürk ve laik Türkiye Cum- hunyetı düşmanı şeriatçılar bu kamplarda orta- okul ve lıse çağmdaki öğrencılenn beyınlerini yı- kıyorlar. Kimse bunlara "dur" diyemiyor. Kimse kan- h Sıvas olaylanndan ders çıkarmıyor...8.8.1993 Medrese eğltlml ml? Bugün kimı üniversitelerde laik düzene ve bi- lime meydan okuyan rektörler ve öğretim üyele- ri kimden destek görüyor; bu kişileri kimler ko- ruyup kolluyor? Üniversiteler, laik cumhuriyetinbirerbilim ku- rumu olduguna göre, oralara yerleşen öğretim üyeleri, çağdışı kafalanyla bu ülkenin gençleri- ni hangi amaçlan doğrultusunda eğitecekler? Son bir yıl içindekı gelişmeleri dikkatle izle- menizde oldukça yarar vardır. Biz bu köşede bık- madan, usanmadan Türkiye'deki "tarikatçıgefiş- meteri" aktarmaya çahşıyonız. Bu gelişmelerin laik cumhuriyete karşı bir eylem hazırlığı oldu- ğunu, bu işin de bilim kurumlan olan üniversite- lerden başlaüldığını yazıyoruz. Salt üniversiteler mi? Hayır! Kimi vakıflann kurduğu özel okullar. Bu okul- lann arkasmda olan kurum ve kuruluşlar. Okul- lara parasal destek veren taşralı işadamlan. Tüm bunlann arkasında olan "malum gazete" ile mal- varlığı trilyonlan bulduğu söylenen bir hoca. Teh- like giderek tırmanıyor. Gazeteleriyle, televiz- yonlanyla laik cumhuriyete karşı tavırlannı gi- "derek arttınyorlar. Şanlıurfa'daki Harran Üniversitesi'nde olup bıtenleri acaba bu ülkenin Başbakanı, Milli Eği- tim Bakanı. YÖK Başkanı bıliyor mu? 30 yıldır Nurculuğun gelışmesınde büyük ça- ba harcadığı öne sürülen Abdölkadir Badıllı ile Diyanet tşleri Başkanhğı'nca kurulan tstanbul'da- ki Haseki Eğitim Merkezi'nde "fikıh ve hadfc" dersleri veren eski Şanlıurfa Müftüsü Halil Gö- nenç'e Harran Oniversitesi neden "Fahri tlahiyat Dokftoru" unvanını vermiştir? Harran Oniversitesı Rektörü bir medresenin ya da tekkenin başında değildir. Rektörün kimli- ğini bilim adamlan çok iyi bilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Harran Oniversitesi'nde yaşanan bu çağdışı olay, insanvn tüylerini diken diken etmektedir. llci Nurcu, Türkiye Cumhuri- yeti Harran Oniversitesi'nden onursal doktora alıyor ve tüm basın gözlerini kapayıp olup biten- leri sadece izliyor. Neyın adına? Düşünce ve inanç özgürlüğü için mi, yoksa de- mokrasi ve insan haklanna saygılı olduklan için mi? Üniversiteler bir dönem, demokratik düze- ne darbe düzenleyen Kenan Evren'e de onursal hukuk doktorluğu vermek için yanşa başlamış- lardı. Aynı yöntemi, 1983 sonrası TurgutÖzal'a. birkaç ay önce de Cumhurbaşkanı Süleyman De- mirel'e uygulamışlardı. Türkiye'de PKK terörü ülkeyi ne denli bölmek istiyorsa karayobazlar da gazeteleri ve televızyon- lanyla laik düzeni devirmek için o denli hareke- te geçiyorlar. Tehlike giderek büyüyor... Dumlupınar Üniversitesi Senatosu'nun bildi- nsini okudunuz. pek çok üniversitede olup biten- leri bu köşede zaman zaman izlediniz... Üniversiteleri medrese ve tekke yapmayı amaç- layan bir düşünce, bilim kurumlanna giderek egemen oluyor. Laik bilim kurumlan Said-i Nur- s'nin müritleri tarafından kuşatılıyor. Nurcular onursal doktora verilerek ödüllendiriliyor. Ata- türk'ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti 'nin te- meline dinamit konuluyor. Adamlar açık açık şöyle diyor "Güneydoğu'ya ayn bireğitim modeii uygulan- SUl_" Nedir bu model? Said-i Nursi'nin eğitim anlayışı... Van'daki Serhat Özel Lisesi, Akyazılılar Vak- fi'nmdır. Bu okulda neler olup bittiğini belki Mil- li Eğitim Bakanlığı müfettişleri bulup çıkanrlar. Sadece Van'daki Serhat Özel Erkek Lisesi mı? Şöyle bir araştınlsın, tankatlann kurduğu özel liseİCT bir bir saptansın, göreceksiniz neler çıka- cak... Elbet bir de ünıversitelere el atılmalı. YÖK. bi- lim yuvalannın ne hale geldiğini kış uykusundan uyanıp görmeli. Oralarda, bilim kunımlannın nasıl çağdışı bir yapıya kavuşturulduğunu saptamalı. E\et. dün 10 Kasım'dı. Bağımsızlık savaşımızın, 1923 Dev- rimi'nin önden Mustafa Kemal'in ölümünün 55. yıhydı. tşte Atam, ölümünden 55 yıl sonra, bıze ema- net ettiğin laik Türkiye Cumhuriyeti 'nin görünü- mü böyle. Senı çok üzdüm bilıyorum. Ama gerçek de bu. Neyapayım?.. 11.11.1993 Kurnaz tllRl... : Tarikatçılar ışı azıttıkça azıtıyorlar. Laik cum- huriyete karşı saldmlannı giderek yoğunlaşnnr- ken PKK tcrörünün kökünü kazımak bahanesiy- le "tarikatiara" yol gösttfriyorlar. Amaçlan PKK terörünü önlemek için çözüm üretmek değil... Nedir amaçlan? Laik cumhunyeti yıkıp yerine dini esaslara da- yalı "şeriat devletTni kurmak... Yeni bir slogan ürertiler şimdilerde: "Muslümaıüar kardeştir-." Hayır! "tnsanlar kardeştir»' 1 Diyorlar kı: "Böyle bir ortamda daha çok Naim hocalara ihtiyaç var~" PKK terörünü şıhlarla, şeyhlerle, hocalarla, tarikat lıderlenyle çözmeye çahşan ve durmadan teori üreten karayobazlar. kendi kişisel çıkarla- nyla birlikte hedeflerine adım adım ilerliyorlar. Şimdilerde Terörle Mücadele Yasa Tasansı'nın anayasaya aykın olduğunu öne sürenler, TCK'nin 163. maddesinin hortlayacağını yazıp çıziyor- lar. Üniversiteleri medrese ve tekke yapmak is- teyenler, sözde bilim adamlannı da konuşturup kamuoyu oluşturma amacındalar. Ne diyorlar? Şöyle: Kuynıklanndan tutup çektiğiniz an yaygarayı basıyorlar: "tmdat kurtann bizL." Hemen harekete geçip saldında bulunuyorlar: "Nerede kaldı düşünce, inanç özgüriüğiL-" Orgötlü olduğu kurumlann başhcası Milli Eğitim Bakanlığı. Zaten Fethullah Gülen'in tek amacı vlrdır: Kışlada, poliste ve öğretim kurumlannda örgütienmek. Adam çok önemli bir göreve getiriliyor. Yazıyorsunuz neler yaptıklannı belgeleriyle. Tarikat ilişkilerini, çıkar ilişkilerine Bıkmadan usanmadan.. nasıl dönüştürdüğünü anlatıyorsunuz. Yanıt veriyor "Ben 12 Eytül'de yargılanıp aidandım.." Yazıyorsunuz: "12 Eviül'de yargüanan ve aklanan TÖB-DER, POL- DER üyeleri bugün aynı konumdalar mı? 12 Eylül'de yargüanan bir TÖB-DER ûyesi öğretmen, Mflli Eğitim Bakanbğı'nda üst göreve (genel müdür) getirUdi mi?" Malum gazete, bu işler için çıkıyor. Gün gün örgütleniyor, Milli Eğitim Bakanhğı'nın ders kitaplannı basıyor, koşeyi dönüyor. Aynı gazetenin başyazannın kayınpederi devletten aldığı krediyi faiziyle ödemiyor. Diyor ki: "Faiz haramdır—" Usanmadan yazacağız bu ülkede yeniden harekete geçen, dini kendi çıkarlan için kullanan "sahte Müslümanlan", işbirlikçileri... Yazacağız onlan; ne denli ikiyüzlü olduklannı. işlerinin yalan dolandan ve küplerini doldurmaktan öte başka bir şey olmadığını. Ne yapar bu kişiler? Bosna-Hersek için yardım kampanyası açarlar. Topladıkları parayı aylık "repo" yapıp faizini ceplerine indirirler... Sonra? Aradan 6 ay geçtikten sonra da Bosna-Hersek için 2.5 milyar lira topladıklannı açıklarlar... Söyleyin bakalım 2.5 milyann 6 aylık repo faizini ne yaptınız? Yanıt veremezler... "Sağlıkb ortamlarda Müslümanlann gelişme- sinden ürkenler, Müslümanlan terörle aynı kefe- ye koymakistiyoriar. Yanigetirilecek 8. madde tek- nik olarak 163'ten daha tehlikeü.." TBMM'ye venlen Terörle Mücadele Yasa Ta- sansı'nın 8. maddesindeki eskı biçimıne baka- lım önce... "Hani yöntem, maksat ve düşünce ile olursa ol- sun, Türldye Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milletiyk bölünmez bütünlüğünü bozmayi hedef alan yazılı ve sözlü propaganda ile toplantı. gös- teri veyürüyüş yapılamaz. \apanlar hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar ağır hapis ve 50 miryon lira- dan 100 mttyoıı lirava kadar ağır para cezas hük- molunur..." \ Eskı biçimı böyle... Ya yeni biçimı? Sadece "'cumhurryetin laik nheHğini" tümce- si eklenip şöyle oluyor 8. madde' "Hangi yöntem. maksat ve düşünce ile olursa olsun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şektini, cumhuriyetin laik niteügini-." Tarikatçılann sadece "laik cumhuriyet" tüm- cesi üzerinde durup 8. maddeyi TCK'nin 163. maddesiyle eşdeğer kılmalannın nedenini hiç düşündünüz mü? Kepenk ve kontak kapama eylemlerini bile "suç öğesi" sayıp terör kapsamına alan Terörle Mücadele Yasası'nın eski biçımine göz yuman tarikat odaklan u laik cumhuriyet" denıldiğinde neredeyse ayaklanacaklar... Işte bunlann demokrasi ile kişi ve temel hak ve özgürlüklenne bakışının en somut örneği bu yazdıklanmız... "Laik cumhuriyet" denildiği zaman "Müstö- manlara baskı yapılıyor" yaygarasım basan bu karayobazlar gazetelenyle, televizyonlanyla or- talığı ayağa kaldınyorlar. Ardından da "laikliğin tarif edilmesi gerekir'' diyorlar. Yüzlerine "demokratikleşme'' maskesitakan- lann amaçlannın ne olduğunu Cumhuriyet okur- lan çok iyi bildiği için uzun uzun anlatmaya ge- rek yok. Laik cumhunyetten korkan vebu neden- le "Bötücülerk dindarlan aynı kefeye koyuyor" diyenlere bir çift sözümüz var. Bız şöyle diyoruz: u Antidemokratik yasalaria, basküarla aızete- leregetirOen yasaklarla terörönlenemez, Terörün reçetesi demokratikleşmedinJ" Haydı bakalım sızler bu konuda neler düşünü- yorsunuz. söyleyin? Hocalan, şeyhleri, şıhlan Güneydoğu'daki PKK terörünü çözmek için yola çıkamıaya, ta- rikat vakıflannı Milli Eğitim'e bulaştırmaya ça- hşan "karayobadar'' medrese ve tekke eğıtimi- ni gündeme getırmek ıçın yanşa geçtıler. Terörle Mücadele Yasası'nda yeT alan "laik cumhurtyet'" tümcesini kaldırmaİc için harekete geçen bu çe\ relenn tek amacı vardır unurmayın: "Laik cumhuriyeti yıkmak_" Bu nedenle halk deyışiyle "farfara" yapıyor- lar. Demokratikleşmeyi kendilerine "speredip" kurnaz bir tilkı gibi ortalıkta dolaşıyorlar. Farkında mısımz? 14.11.1993 SÜRECEK SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oralcalıslar(Ş turk.ne HELSİNKİ - Avrupa Sendıkalar Kon- federasyonu (ASK) 9. Kongresi sürüyor. Kongrenın ilk gününde öğle arasında Öcalan a verilen ölüm cezası bir anda buradaki sendıkacıların, sıyasetçilerin ve de tabii ki gazetecılerın ilgi odağı ha- line dönüştü. Kongredekı tek Türk ga- zetecisi olmam benim de ışimi zorlaş- tırdı. Finlandiya medyası da tıpkı diğer ül- kelerin gazeteleri ve TV'leri gibi Ocalan karannı binnci haber olarak verdi. Birçok gazeteci ve TV muhabıri, Öcalan ve "Kürt Sonınu" konusunu izleyıcilerine aktar- ma telaşı içinde. Ben Helsinki'ye başka amaçlarla gelmıştim. Helsinki, dünyanın en kuzeyindeki kentlerden. Hazıran sonunda bu kenrte neredeyse güneş hiç batmıyor. Dosto- yevski'nin ünlü "Beyaz Geceler"] bura- da tam anlamıyla en "Beyaz Geceler" olarak yaşanryor. önceki akşam Baltık kıyısında bir lokantada yemekteydik. Karşımızda güneş bütün parlaklığıyla bizi aydınlatıyordu. Saatime baktım, ge- cenin 22.30'uydu. Güneşi daha sonra görmedim ama ortalık hiç kararmadı. Güneşe ve ışığa hasret Rnlıler için tam anlamıyla bir bayram bu aylar. Işık Bay- ramı. Işte bu bayram günlerinde bütün Helsinkililer çimenlerin üzerine seriliyor, kafeleri dolduruyor. Geceler uzuyor. Finlandiya, azınlıklar ve farklı diiler k o nusunda da ilginç bir iç düzene sahip. Ülkenin en Önemli azınlığı Isveçliler. Ül- kenin her yerinde Fince ve Isveççe eşit dil olarak kabul ediliyor. Bütün resmi ya- zışmalarda, tabelalarda iki dil birlikte kul- En 'Beyaz Geceler' lanılıyor. 5 milyon nüfuslu Finlandiya'da Isveçliler 300.000 kişilik birtopluluk oluş- turuyoriar. Finlandiya PEN'i yöneticilerinden Gis- bert Janicke, bu iki dilin dışında resmen azınlık dili olarak tanınan dört dil grubun- dan daha söz etti: 6.000 Roman, 2.000 Lapon, 1.000 Tatardan oluşan bu top- luluklar kendi dillerinde eğitim yapabili- yor ve devletten kültür ve dillerini koru- malan için yardım alabilıyorlar. En ilgin- ci dördüncü grup: Sağır ve dilsizler. On- lar da azınlık kabul ediliyor; azınlıK dille- rine tanınan haklar onlara da tanınıyor. Türkiye için belki de bunlar çok lüks ko- nular. Finlandiya'da azınlıklann partileri de var. Örneğın yüzde 5 nüfusa sahip isveçli azınlığın Isveç Halk Partisi'nin parlamen- toda 12 milletvekıli bulunuyor. Zaman za- man koalisyonda da yer aldıkları olu- yormuş. ASK 9. Kongresi'nde Türk sendikala- rının delegeyle temsil edilmesi, Avrupa işçi hareketinin Türkiye'yi Avrupa Birliği içinde gördüğünün veya görmek istedi- ğinin en büyük kanıtı. Türk delegeleri, kongreden çoketkilendiklerini söylüyor- lar. Hak-lş Genel Başkanı, "Burada ça- lışmanın merkezine insanı koymuşlar; her şeyi insan yaşamının kolaylaştınl- masına ve geliştirilmesine endekslemiş- ler" diyerek izlenimlerini aktanyor. ASK Başkanı Fritz Verzetnitsch, "60 milyon /'şç/"den söz ederken 360 milyon nüfuslu Avrupa'nın 6'da 1 'ınin örgütlü, sendikalı olduğunu haber veriyordu. 60 milyon nüfuslu Türkiye'de 2 milyona ulaşmayan sendikalı işçi sayısı bu alan- da Avrupa'dan 5 kat daha geride oldu- ğunun kanıtı gibiydi. Avrupalı sendikacılann en çok ilgi duy- duklan konu küreselleşmeye karşı işçi hareketinin ne yapacağı... Burada artık konu bir milli konu olmaktan çıkmış, Av- rupa çapında, daha da genişletirsek dünya çapında bir konu haline dönüş- müş. Işçiler milli sınırlar içinde böyle bir mücadelenin başanya ulaşmasının im- kânsızlığını görüyorlar. Bütün dünyanın ışçilerinin birliğine kafa yoruyorlar. Buyazjyı yazarken, Ingilizdelgesi, I giltere'deki ırkçılığı eieştiriyor, kara d rililern yaşadığı sıkıntıya dikkat çekiyc du. Pdonyalı sendikacı ise ünlü Solidi nos Uayanışma) günlerinden bugü nasıl geldiklerini anlattı. Avrupa Biı ği'nin genışlemesi beklentilerini dile c tirdi. Avupalı işçiler, kendi geleceklerini r sıl kıracaklarını, birleşik Avrupa'da r sıl bir örgütlenme yaratacaklannı tartı yorlar. Bir gün Türk işçilerinin de bu n< talara gelmesi çok mu büyük bir hay. Er "Beyaz Geceler"de yapılabilec en gjzel şey hayal kurmak... lyihayaller... Oümlu hayaller dileğiyle... Bir gün gerçek olması dileğiyle...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear