25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
AYFA CUMHURİYET 1 TEMMUZ 1999 PERŞEMBE L4 KULTUR kultur(5 cumhuriyet.com.tr Dpera evleri ve orkestralar gençleri çekebilecek isimler için adeta birbirleriyle yanşıyor Karizmatik sefler nerede? Gelecek vaat eden şefler Riccardo Chaily: halyan sanatçı kariyerine Concert- gebouw Orkestra'sında Hol- landalı olmayan tek şef olma şanssızlığıylabaşladı. Klasik parçalara getirdiği avant-gard yorumlaparladı. Valeri Gergiev: Gökgürül- tüsü ve şimşeğin insan sure- tine bürünmüş hali deniyor onun için. St. Petersburg Ki- rov Operası'nda günde yirmi saat çalışarak sürdürüyor tnü- zik yaşamını. Bu tempoyla ya önümüzdeki on yıl ıçinde sö- nüp gidecek ya da gelecek yüzyıhn en parlak yıldızı ola- cak. Mariss Janson: Eğitimini St. Petersburg'daaldı. Kariye- rini daha iyisini hak etmesi- ne karşın Pittsburg'da sürdü- rûyor. Üç yıl önce neredeyse ölümüne neden olabılecek bir kalp krizi geçirdi. Ancak bu krizin kendisini hcr konseri sanki son konseriymiş gibi büyük bir coşkuyla yönetme- sine neden olduğunu söylüyor. Yakov Kriezburg: Bourne- mouth Senfoni Orkestrası ve Berlin'deki Komische Oper gibi kurumlarda çahşıyor. Gözlemciler 39 yaşındakı bu romantik Rus şefın daha da yükseleceği konusunda hem- fikirler. Antonio Pappano: Lond- ra'da dogdu. New York'ta eği- tim gördü ve Royal Opera Ho- use'a atandı. Özellikle solist- lerle büyük bir başan sağhyor ancak Covent Garden'da yö- netmek için bundan fazlası gerekiyor. Önümüzdeki beş yıl içinde yabir kahraman ya da bir enkaz olacak. Sinton Rattle: Kendine en çok güvenen Ingiliz bile Ber- lin Filarmoni Orkestrası'nı yönetme karanndan önce uzun uzun düşünür. O köklü gelenek, bütün o formalite- ler... Ancak Rattle yeni bir so- luk getirmek istiyor kuruma. CartoPizzi: 1992'de Gal- ler'in Uhısal Operası 'na atan- dı. Eleştirrnenler tarzı konu- sunda ikiye aynhyor. Kimisi enerji yüİdü kimisi geregin- den fazla cafcafh buluyor. ChristJanThietmaıın: Ber- lin Deutsche Oper'in başında bulunuyor. Alrnanya'da pek çok kişi 40 yaşındaki sanat- çıyı Karajan'ın doğal varisi olarak görüyor ancak dedi- ğim dedik tavnyla tepki top- luyor. FranzWeJser-Möst: Lond- ra Filarmoni Orkestrası'nın kaygan zemıni için çok genç- ti. Kurumda birtakım sonın- laryaşadı. Ama son gülen yi- ne kendisi oldu ve Ameri- ka'mn en seçkinorkestralann- dan Cleveland'a geçti. Esa-Pekka Salnnen: Los Angeles Filarmoni Orkestra- sı'nda başanlı biryedi yıl ge- çirdi. Aynı zamanda beste de yapan sanatçı şimdi tutkula- n için daha uygun bir kent anyor. Valeri Gergiev K Kültür Servisi - Orkestrala- nn ve opera evlerinin gele- ceklerinin parlak olduğunu gösterecek, bukurumlann ge- leceğe güvenle bakmalannı sağlayacak karizmatik orkest- ra şefleri neredeler? Klasik müziğin tarihinde bu sorunun bu kadar büyük bir önem ka- zandığı bir dönem daha olma- dı. Klasik müzik CD'lerinin sa- tışlannda yaprak kapırdamı- yor. Konser salonuna giden izleyicilerin saçlan her geçen gün daha da aklaşıyor. 'Kül- türlü' kabul edilen Orta Avru- pa'da bile klasik müziğe ay- nlan ödenek her geçen yıl bi- raz daha azalıyor. Tarih boyunca şeften gele- cek sihirli ilhama duyulan ge- reksinim hiç bu kadar belirgin bir hal almamıştı. Bu süreç içinde opera evleri ve orkest- ralar, gençleri çekebilecek isimler için adeta birbirleny- le yanşırlarken, bu isimlerin azlığı nedenıyle seçkin ko- numlar artık kapanın elınde kalmaya başladı. Masur da aynhyor Geçen çarşamba günü Ber- lin Filarmoni Orkestrasf nda orkestranın tarihini belirleye- cek benzer bir seçim yapıldi ve orkestranın daimi şefliğine Simon Rattle getirildi. Yine geçen hafta, Viyana Devlet Operası'nın sekiz yıldır sa- hipsiz olan müzik direktörlü- ğüne Japon şef Seiji Ozawa atandı. Ancak yine de dünyanın pek çok yerinde, özellikle Ameri- ka'da yaşlı elemanlann aynl- masının ardından boş kalan ve müziğin ge- leceği için bir an önce doldurulması gere- ken çok önemlı konumlar var. Boston Sen- foni Orkestrası, topluluğu aralıksız 29 yıl yöneten Ozavva'mn yerine bir şef bulmak zorunda. Sevmediğı şefleri öğütmek gibi kö- tü bir üne sahıp olan New York Filarmoni Kurt Masur Jasik müzik CD'lerinin satışlannda yaprak kıpırdamıyor. Konser salonuna giden izleyicilerin saçlan her geçen gün daha da aklaşıyor. Tarih boyunca şeften gelecek sihirli ilhama duyulan gereksinim hiç bu denli belirgin olmamıştı. Herkes gençleri çekebilecek isimlerin peşinde... Antonio Pappano VVolfgang Sawalüsch Orkestrası, Alman müzisyen Kurt Masur ileçalışmalannasonveriyor. Alman müzis- yen VVolfgang Saualüch de. Philadelphia'da bu yıl son kez kaldıracak batonunu. Atlan- ta. Indianapolis. Cincınattı ve Houston'da da müzik direktörünü ve daimi şefini bek- leven kurumlar var. îngiltere'de ekonomik açıdan zor bir dönem geçiren HalleOr- kestrası, geçen hafta Rattle ile ay- nı dönemde yaşama şanssızlığı- na sahip başanlı tngiliz şef Mark Elder ile masaya oturarak ken- disine bir yaşam şansı daha ta- nıdı. Ancak Sir Andrevv Devvis In- giltere'yi ChicagoLyric Opera- sı için terk ettiğinde Glydebour- ne Opera Evi ve BBC Senfoni Orkestrası gibi çok önemli iki konum boş kalacak. Hiç kadın şef yok Pekı, 21. yüzyılda ruhumuzu okşayacak şefler neredeler? Ka- ramsarlar ve nostaljikler son on yıl içinde Sohi, Karajan. Berns- tein ve Tennstedt gibi devler ku- şağının üyelerinin ölmesinin ar- dından artık böyle şeflerin dün- yaya gelmeyeceğini, gençlerin bu isimlerin yerini tutamadıkla- nnı iddia ediyorlar. Ancak yine de, çevremize baktığımızda. bir şef için genç sayılacak bir yaş olan otuzlannda ve kırklannda henüz mükemmelliğe erişmedi- lerse de, bu yolda emin adımlar- la ilerleyen şefler görüyoruz. tn- giltere'nın The Times gazetesi, bu bağlamda gelecek vaat eden on isim sıralıyor. tki de not düşüyorgazete okur- lanna. Öncelikle, önemli konum- lan sürekli yabancı kişilere ve- ren lngiliz ve Amerikan müzik kurumlannın kendilerini eleştir- meleri gerektiğine dikkat çeki- liyor. Bir de. bu lıstede hiç* ka- dın şefın olmadığı vurgulanıyor. Simo Yougn ve Anne Manson- gibi kadın şeflerin büyük başa- nlar kaydetmiş olduklan inkâr edilmiyor, ancak şimdiye dek dünyayı büyüleyecek bir kadın şefin orta- ya çıkmadığı da bir gerçek. Kadınlann el- lerinı çabuk tutmalan gerekiyor. Çünkü 21. yüzyılda orkestralar varlıklannı sürdüre- bilme savaşımı içinde olacaklanndan kadın haklan konusunda özel bir çaba harcama- yacaklan kesin. Berlin Filarmoni Orkestrası, genç îngiliz şefi seçerek 'yüzünü geleceğe döndü' Sihirli değnek Simon Rattle'ın elindeKültür Servisi - Dünyanın en büyük ve en saygın orkestralan arasında yeralan Berlin Filarmoni Orkestrası yeni şefi- ne kavuştu sonunda. Haftalardır süren 'örtülüyanş'. fngilizBirmingham Sen- foni Orkestrası 'nın birinci şefı SirSimon Rarrte'ın zaferiyle sonuçlandı. Her şey. 117 yıllık orkestranın şimdi- ki şefi Cİaudio Abbado nun 2002 yılın- da emekliye aynlacağını söylemesiyle başladı. Abbado, orkestranın demokra- tik yöntemle seçilmiş ilk şefiydi ve do- kuzyıldırbu göre\ i sürdürüyordu. 66 ya- şındaki şefin bu karan bütün orkestra- yı \e Berlin halkını tam bir düş kınklı- ğına uğrattı. Ne de olsa onlar, şeflerinin kendihğınden emeklı olmalanna değil, ölünceye kadar işlerinin başında kal- malarına alışmışlardı. Tıpkı Herbert von Karajan ya da VVllhelm Furtwang- lergibı. Deneyimlı şefin verdıgi karann şoku atlatılınca, 'yeni şef kim olacak' sorusu sorulmaya başladı. Aday önerme ve adaylann arasından seçim yapma hak- kı ve görev ı ıse orkestrada çalan 113 müzisyene aıttı. Gizlilik esastı. Çünkü adEylann isimlennin alenen ortaya sa- çılması, birçok çevrede huzursuzluğu ayjtıka çıkarabilirdi. Ne var ki önerilen ad^lann isimleri havada uçuşmaya baş- ladı ve iki isim öne çıkıverdi: Ingilizle- rin dâhi çocuğu Rattle ile Berlin'deki Perküsyonla başlayan öykiL.. Simon Rattle. müzik yaşamma birperküsyoncu ola- rak başladı. İlk orkestrasını henüz 16 yaşındayken kur- du. Kraliyet Müzik Akademisi'nde üç yıllık bir eği- timden sonra, Liverpool Kraliyet Filarmoni Orkest- rası da dahil olmak üzere çeşitli orkestralarda şef olarak görev aldı. 1980 dc. henüz25 yaşındayken Bir- mingham Senfoni Orkestrası'nın şefliğine getirildi. O dönemde müzik dûnyası için fazla bir şey ifade etmeyen orkestra, Rattle'ın kararlı, sabırlı ve kendi- ne güvenli yönetimiyle adını 20. yüzyıhn başan ha- nesine yazdırdı. Rattle, orkestrada hiçbir topluluğun çalmaya ce- saret edemediği çağdaş yapıtlara yer verdi. Bugüne kadar London Sinfonietta, Boston Senfoni Orkest- rası, Stockholm Filarmoni Orkestrası gibi pek çok büyük orkestrayı konuk şef olarak yöneten Rattle dünya çapında birçok ödül aldı. Staatsoper Unter den Linden Opera Evi'nin sanat yönetmeni ünlü Alman şef David Barenboim Basın, eleştir- menler, müzik çevTeleri, felaket tellal- lan iki ismi 'yanşmacı, düşman' gibi sıfatlarla nitelemeye başlamışlardı bile. Ortada bir yanş vardı. ama gerçekten de 'örtülü' bir yanştı bu Müzisyenlerin gösterdiği adaylar ara- sında Bernard Haitink. MarissJansons. Seiji Ozavva. Lorin Maazel. Christian Thielemann. Ingo Metzmacher \ e Esa- Pekka Salonen'in de isimleri geçiyordu, ama hiçbırinin pek fazla şansı olmadı- ğı daha baştan belliydi. Barenboim, bir Alman olması ve dünya çapındaki po- pülerhği nedeniyle müşterek bahisçile- rin favorisıydi. Tutucu, sert, benmer- kezci kişiliğiyle tanınan Barenboim'i orkestranın genç üyeleri pek tutmuyor- lardı, ama yaşlı ve muhafazakâr müzis- yenler destekliyorlardı. Rattle ise genç müzisyenlerin yanı sıra basmın ve eleş- tirmenlerin de desteğini topluyordu. Da- ha önce defalarca Berlin Filarmoni'yi ko- nuk şef olarak yöneten Rattle, müzisyen- lerin ve dinleyicilerin sempatisini kazan- mıştı. Henüz 44 yaşında olması da bü- yük bir avantajdı. Geçen hafta çarşamba günü büyük seçim yapıldı ve Rattle ezici bir çoğun- luğun oylanyla şef olarak seçüdi. Sonuç- lar hakkında türlü gazetelerde, dergi- lerde pek çok yorum yapıldı ve daha da yapılacak. Örneğın lngiliz Orkestralan Birliği'nin yönetmeni Libbv MacNa- mara, u Müzik dünyası için bundan da- ha büyük bir ödül oiamaz. Bunun. ha- yatını müziğe adamış bir tngiliz şefe git- meside a> nca onurvericL Berlin,ona sa- hip ojduğu için çok şansh gerçekten" dı- yor. Ünlü müzik akademısyeni ve Ratt- le' ın öğretmeni John Crewe ise. "Ber- lin FilarmonL bu seçimle geçmişe sapla- nıp kalmak yerine. >ıizünü geleceğe dön- düğünü ispatladı" yorumunu yapıyor. Gerçekten de şurası kesin ki. yeni Al- manya'nın yeni başkenti Berlin'de yep- yenı bir kuşak var: Köşeli ve klasik eği- İimlerden uzaklaşma eğiliminde olan bir kuşak... Nabokov 'un ünlü romanı 'Lolita 'nınfeminist versiyonu yayımlanıyor 12 yaşındaki 'Lo'nun Günlüğü'<ültür Servisi - Sonunda 'Loöta'nın da ko- nısma sırası geldi... VTadimir Nabokov'un ün- lü'omanının feminist versıyonu, telif haklan içn verilen savaşı kazanarak Îngiltere'de ya- yınlanma sürecine girdi. Lolita'da orta yaşlı bı adamla ergenliğinin ilk yıllanm yaşayan bir kL arasındaki aşk konu ediliyordu. lomanın. îtalyan yazar Pia Pera tarafından kaeme alınan feminist versiyonu 'Lo's Di- ar'de (Lo'nun Günlüğü) profesör Humbert'uı dtyduğu arzular, Lolita diye bilinen 12 yaşm- dsi Dolores Haze'in perspektifinden anlatı- lıor. ! 955 yılında yayımlanan orijinal roman ise 4Hı yaşlanndaki Humbert'ın ağzından akta- nyordu. Humbert. büyük tutkusu Lolita'ya baz daha yakın olabilmek için annesiyle ev- laiyordu ve yasak ilişki anne öldüğü zaman bşlıyordu. Ancak çift, araya giren genç bir aam yüzünden aynlıyor; Lolita ve Hum- brt'ın ölümüyie son buluyordu roman. talyan yazar Pia Pera ıse Lolita'yı 'baştan çancı' konumunda yansıtıyor kıtabında: "Bu kapta gençlik psikolojisi. son 30 yüda gelişen ininist bilincin süzgecinden geçirilerek anla- dL" Pera'nın versiyonunda Lolita bir otel oda- sda baştan çıkanyor Humbert'ı ve daha son- • Romanın feminist versiyonunda Profesör Humbert'ın duyduğu arzular 12 yaşındaki Lolita'nın gözüyle anlatılıyor. Yazar Pia Pera, kıtapta gençlik psikolojisinin, son 30 yılda gelişen feminist bilincin süzgecinden geçirilerek anlatıldığını belirtiyor. ra da onu cinsel açıdan pasif bir 'seksüel pa- razit' olarak değerlendiriyor: "Onun üzerine çıktun; hareketsizdi. hiçbir şe> yapmadı. öd- lek tavşan... Fazlasıyla sıkıcı profesör Hum- bert!" Lolita hemen sarhoş edip kurtuluyor Hum- bert'tan ve tek başına Los Angeles"ın yolunu tutuyor. Pera'nın, günlük biçiminde yayımahazırla- nan kitabı lngiltere ve Amerika'da ilk günde- me geldiği dönemde 'mizahi, komik' olarak de- ğerlendirilmişti. Hatta telıf haklan konusun- da Pera'yı zorlayan avukatlar. yazann çalışma- smın, estetik ve edebi bir sömürü olduğunu be- lirtmiş. kitabın yeni versiyonunu çok seviye- siz bulmuşlardı. Nabokov'un oğlu Dimitri ise kitabın basımının hemen durdurulmasını iste- mişti. Ancak onjinal Lolita'nın aynısı olmadığı ve karakterlerde çeşitli değişiklikler yapıldı- ğı için kitabın basım ve yayımının durdurul- ması sağlanamadı. Lo'nun Günlüğü. bir yapıt üzerinde oynanabılecek oyunlann hangi nok- talara dek götürülebileceğinin en korkutucu ka- nıtı belki de. Nabokov'un oğlu Dimitri de yeni Lolita'nın yayımlanmasını kabullenmiş görünüyor. Ya- pılan anlaşmaya göre Dimitri kitabın gelirinin \-iizde 5'ine sahip olacak ve kitabın önsözünü hazırlayacak. Pera'nın kıtabınm Îngiltere'de aldığı eleşti- riler, yıllar önce Nabokov'un Lolita"sının kar- şılaştığı eleştirilerden çok farklı değil aslında. Lolita da yayımlandığı zaman birçok ülkede müstehcen bulunmuş ve yasaklanmıştı Hat- ta Nabokov, aldığı tepkilere "tnsanlann bazen bu kadar aptal olabilmeleri beni şaşırtıyor" sözleriyle yanıt vermişti. Lolita, Rusya'da 1989 yılma dek yayımla- namamış: yazılışından 40 yıl sonra 1998'degün- deme gelen ve başrollerini Jeremy Irons'la DominiqueS»ain"ın paylaştıklan beyazperde uyarlaması da tartışmalara yol açmıştı. 98'de çekilen 'Lolita'da Jeremy Irons ve D. Svvain. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Bir Dolunayda... Yılın son dolunayı değil, ömrün son dolunayı de- ğil, ama belki de bir imkânsızlığın dolunayıdır. Güneşin kızıllığı Ayasofya'nın hemen yanı başın- da silinmemişken gökyüzünün derinliğinde, dolunay birdenbire çıkıverir, Üsküdar'ın üstünde. Ve bir Kadıköyü vapuru bir aynlığın şarkısını söy- ler en hüzünlü sesiyle. Çünkü, bir vapur yolculuğu her zaman bir aynlı- ğın şarkısıdır. Aynlık bir gün de olsa; aynlık bir sevgilıden, ayn- lık bir yerden de olsa. Aynlık, şu veya bu şekilde yürekte bir sızıdır. Ve dizeler yavaşça denizin maviliğine dökülür; çünkü, dotunay engin maviliğinin tüm sırlannı bilır: Aynlık hüzünlüdür sevgilim bir gün de olsa Aynlıklar buruktur sevgilim insan mantıklı da olsa Kadıköyü vapuru hem güneşin kızıllığına hem de dolunayın san pınttısına tanık olur, ardındaki beyaz köpüklerle: Denizin beyaz köpüğü bıraktığım izler Senden uzaklaşırken, sakın kaybolma Kaçınılmazdır, aynlıklar bir gün de olsa can sıkar; ama insan belki bunda da bir mutluluk bulabilir şa- yet aşk varsa. Çünkü, bir şairin hiç yayımlanmamış, yüreğınde saklı tuttuğu dizelerindeki gibidir belki de aynlık: Çünkü senden aynlık, bir gün de olsa Sana kavuşmanın ilk adımıdır sevgilim Bir de aynlıklann bilinmezliği vardır. Yaşamın akıl sir erdirilemez gizinin ürünü olan. Bu. mutsuzluğun başka bir tanımıdır hiç kuşkusuz. Yapılacak pek bir şey yoktur. Zaman ve yaşam, her şeyin önündedir artık: Istemin, isteğin dışındadır... Ckışkunun, tutkunun dışında... ' Beklemeyen bir sondur, bu. En acısı da, mutluluğu yaşarken gelen aynlıklar- dır. Çünkü mutluluklar, öyle her zaman rastlamaz in- sana, her ne kadar dolunay bir aşkın habercisi de olsa Mutluluklar belki de yıllar önce yazılmış bir aşk de- nemesi gibidir. Hani o kitaptaki aşkı arayan adamın yaşadığı bir yanılsamadır. Her ne kadar, güneşin bıraktığı ufuktaki kızıllık ve dolunayın san pınltısı varsa da koyu maviliğe yol al- mış gökyüzünde. Demem o demek ki, yaşam çığlık çığlığa bölüyor- sa aşkı, çaresiz mutsuzdur son. Zaman bir hançer gibi saplanıyorsa kalleşçe ar- kadan ve artık, imkânsızsa bir gülüşe dokunuş, ça- resiz mutsuzdur son. Öfke, isyan, gözyaşı fayda etmez, çünkü hayatın karandır aynlık. Çünkü bu kez çaresizliktir, rastlanılan bir sokak ba- şında. Vapur henüz iskeleye yanaşmamıştır; ne kadar da ister bir başka imkânsızlığı, yani gözyaşlarının ma- viliğinde zamanın durmasını. Sonra, belki de bir şiirin, belki de en son şiirin, ni- çin en son şiir olmasın yaşanan son aşksa, son di- zeleridir, dolunayın pınltısıyla aydınlanmış Boğaz'ın dalgalanna düşen: Dolunayın ışıltısı da işe yaramaz Denizin engin maviliği de sevgilim Çünkü, şiirin bittiği andır yokluğun Ismet Küntay Tiyatro Ödülleri açıklandı • Kültür Servisi - 1998-1999 tiyatro dönemini kapsayan Ismet Küntay Tiyatro Ödülleri açıklandı. Hayati Asılyazıcı, Sibel Aslan Yeşilay, Doğan Koloğlu, Nadide Küntay ve Sevgi Sanlı'dan oluşan seçici kurul, 1998-1999 döneminin En tyı Oyun Ödülü'ne lstanbul Şehir Tiyatrolan tarafından sahnelenen Taner Barlas'ın yazıp yönettiği 'Aydmlanma Ateşi'ni değer buldu. 'En lyı Yönermen Ödülü'nü Nâzım Hikmet'in lstanbul Devlet Tiyatrolan'nda sahnelenen Ferhat tle Şirin adlı oyunundaki yorumuyla Yücel Erten; 'En lyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü lstanbul Devlet Tiyatrolan'nda sahnelenen Refık Erduran'ın Yemenimin Uçlan adlı oyunundakı rolüyle Mahlika Baran; En lyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü Ferhad île Şirin'deki rolüyle Mümtaz Se\inç aldı. Senaryo yazarı Frank Tarloff öldii • CHICAGO (AA) - Holl)rwood'un komünizm sempatizanı Oscar ödüllü senaryo yazan Frank Tarloff, 83 yaşında öldü. Komünizm sempatizanı olduğu anlaşıldıktan sonra Amerika'da hakkında soruşturma açılan Tarloff, iş bulamayınca Ingiltere'ye göç etmişti. 194O'lı yıllarda Komünist Partisi üyesi oldugu belirrilen Tarloff, 1964 yılında yazdıgı Father Goose adlı senaryosuyla 1965 yılında En lyi Senaryo Oscan'nı kazanmıştı. Filmde, Cary Grant ve Leslie Caron rol alrruştı. Teoman'ın konseri Maslak'ta • Kültür Servisi - Morötesi ve Ark Organizasyon işbirliği ile 26 Haziran Cumartesi günü ertelenen Teoman konseri, bugün Maslak Darüşşafaka Çetin Berkmen Tesisleri Açıkhava Tiyatrosu'nda saat 20.00'de gerçekleştiriliyor. Davetiyeli kitap satışı. bugün kapıda kurulacak standda da devam edecek. (292 94 33) BUGÜN • YUNUS EMRE KÜLTÜR MERKEZt'nde Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nun düzenlediği 'Hayal Bahçesi' başlıklı etkinlikler kapsamında 18.00'den ıtibaren sergi açılışı, Karagöz ve palyaço gösterileri, 21.15 'te ise Moğollar grubunun konseri yeralıyor. (661 19 41) • tDOB 6. Aspendos Opera ve Bale Festivah kapsamında saat 21 .OO'de C. Orff un 'Carmina Burana' adlı yapıtını bale olarak yorumlayacak. 27. ULUSLARARASIİSTANBUL MUZİK FESTIVALİ BUGUN • Tedi Papavrami (keman) ve Claire Desert (piyano) ikilisinin vereceği konser 19.30'da Aya Irini Müzesi'nde izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear