14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA İ CUMHURİYET 20 HAZİRAN 1999 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Ismet Zeki Eyüboğlu "Anılar" adlı kitabı için, "Bir geçmişin gözgüsüdür anı- lar, onlara bakarken arka- sında neler var diye düşün- meli, yalnızgönıntülerieye- tinmemeli" diyor. Haklıdır. "Anılar kişinin belleğinin saklı kimliğidir, onların açıklanmasmdan ürkme- mekgerekir, en önemsızanı bile ge- lecekte önemli bir belge olabilir." Bizde, anılar daha çok kişinin kendini, yaptıklannı övmesine ya- rar! Öyle sanır çok kişi!.. Ne yap- mıştır, ne göımüştür, ne duymuş- tur, bütün bunlan kendini yücettmek içın anlatır. Çoğunlukla kötü biran- latımla sergitenen bu yaşantilar oku- ra hiçbir şey katmaz. Ismet Zeki Eyüboğlu her açıdan zengın, dopdolu biraydın... Yayım- ladığı kıtaplar, yazılar onun ne den- li vazgeçilmez birbilgı toplamına sa- hip olduğunu gösterir. Ozellıkle de bağnazlıkla savaşım açısından ör- nek bir düşünce adamıdır. Dinset birögretiden geçmiş, ama bu yolun yanlışlığını erkenden an- layıp "gerçek"e dönmüş... Bu yüz- den bu anılar yalnızca kendi çev- resinde, kendi iç ve dış dünyasın- dan yansımalan kapsamıyor, için- de yaşadığımız son ellı yılın siyasal, toplumsal olaylanyla da yoğunluk kazanmış.. Adları saklı tutmakla biıiıkte nice "ün/ü"nün iç yüzlerini de sergilemekten çekinmemiş... Iş- te bu çizgideki düşüncelerinden birkaç alıntı: ••• "Parkm yamacında yumuşak bir inişle başlayan dûzlükte Yahya Ke- mal 'in yaslanarak oturuşu yansıtan EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Anılar Canlı Belgelerdir kocaman bir yontusu vardı. Yon- tuyu kimin yaptığını bilmiyorum, ancak bütün yaşamı boyunca Os- manlı kalan, eski Istanbul'a özlem duyan, Cumhuriyet yönetimine bir türtû ısınamayan, bu özellikleri ne- deniyle tutuculann simgesi haline gelen Yahya Kemal'i iyi anlatıyor- du. Çalışmadan geçinmenin, baş- kalannın sofrasında kann doyur- manın ne olduğunu Yahya Ke- mal'den daha iyi bilen bir ozan yoktur sanınm." • • • * • "Şapka giymenin dinsizlik oldu- ğunu ileri süren Iskilipli Atrf Ho- ca başındaki fesi çıkarmamak için sonunda başını verdi. Yargılanırken attı tuttu. ölümden korkmadığını, peygamberin kendisini çağırdığı- nı, Tann'dan başka kimsenin do- kunamayacağını ileri sürmüş, yar- gıkuruluylaalayetmişti. Sonrayar- gıyerine getirilirken hüngür hün- gürağtamaya başlamış, yalvarmış yakarmış, altını ıslatmıştı. Oysa kendisi gibi düşünenlerie başba- şa verip biraz tarih okusa, büyûk değer verdıği geçmişi, Osmanlı'yı biraz bilse, fesin de yabancı, Yu- nan Efzun erierirun ulusal başlıgı ol- duğunu anlayıverirdi." • • • "Dil konusunda yeniyi tutana, duraksamadan komünist denebi- liyordu. Onlara bakılırsa Rusya kısa sürede Türki- ye 'yi ele geçirmek için or- taya bir dil sorunu atmış, böylece yaşlının genci an- larna olanağı ortadan kalk- mtş, toplumda dılden kay- naklanan bir kopukluk başiamış, birtikyokolmuş. Bu durumda bir ülkenin e/e geçı- rilmesi çok kolaymış. Bunu yalnız gençlerdeğil, üniversitedebulunan öğretım üyeleri bile çekinmeden söyleyebiliyorlardı... Oysa Osman- hcayı savunanlararasında Osman- lıcayı, yenileşmeyi yerenler içinde Türkçeyi bilenler yoktu diyebili- rim." Ismet Zeki Eyüboğlu'nun beş yûz sayfayı geçen "Anılar\ yakın yıl- lann basın tartısmalannı, ileri sürü- len yanlışlan gerçekçi bir aynada teşhiretrnekte... Yukandaki üç alın- tı gibi daha nice belgesel değerde saptamalarvar. Ben "Anılar"\ hem yararlanarak hem de yakın geçmi- şin olaylannı yeniden anımsayarak keyifle okudum. Eyüboğlu, Karadeniz'in Maç- ka'şmda geçen çocukluğunu, ai- lesini, Eyüboğlu'lan, başta Saba- hattin ve Bedri Rahmi olmak üze- re kültür dünyamızda yer etmiş ni- ce değerii dost ve yakınlannı da il- ginç yönleriyle yaşatıyor kitabın- da... "Anılar' (Pencere Yayınlan) yaza- n şöyle diyor: "Yaşanmış anılarinsanın gerçe- ğini yansıtan canlı belgelerdir." Ismet Zeki Eyüboğlu'nun kitabı hem bir otobiyografi hem de siya- sal, toplumsal önemde bir yaşan- tılar birikimi... Anadolu Dıtilalinin Sesi... MefametBAŞARAN "K! ' astamonu" dendi mi, bu- .gün de hâlâ "kurtuluş yolu" düşer aklı- ma. Kuvayı Milliye'nin sı- cak gûnleri... Coşkuyla cep- haneboşaltır Karadeniz'den tnebolu kayıkçılan ve kağ- nılanıu yûkleyip yola dû- şer, yoksul Anadolu anala- n... Birkutsal duraktırEce- vit Hanı. Sömürüye karşı çıkan destan kahramanla- nmn yûrek vuruşlan duyu- lurdu o hanın duvarlannda (ne yazık ki o hanı yıkmış- lar). Kastamonu dendi rru, ye- ni Sevr'cilerc, mandacılara cumhuriyetin 75. yıldönü- münde yaşanmış Susur- lukiarakarşın, tstiklal Mah- kemesı yargıcının sesi ge- lir kulağıma: "Bundan sonra, memle- ketin casuslara, eşkıyaya, rüşvet alana, zalime. asker kaçağına, bunlan saklayan- fava, zenginleri nıkaraya ter- dh edenkre, her kün ve ne mevldde ve rütbede ne ka- dar büyük olursa olsun. aman yokrur_" Yüzyıllarca Anadolu'yu savsaklayan, halkı ezenle- re karşı yûkselen emperya- lizme savaş açan Anadolu thtilali'nın sesidir bu. 1946'dan bu yana, yeniden a da bo bir Telefunken sahibi olacaksınız! : . • : : ; • : • : • ; \ yeniden duymayı özlediği- miz ses... Oysa, günümüz- de "devrim" sözcüğü bile aforoz edildi, 12 Eylül ka- falannca. "Atatürk Bke ve devrimleri" diyemiyoruz kıtaplarda, demeçlerde: "Atatürk ilke ve inküapta- n!" "tlke" Cumhuriyet", "inkUap" Tanzimat kafası- nın ürünü. Bunca bulanık kafalarhâlâ... Ama Anado- lu thtılali aydınlık, kaça- maksız, dobradobıa iletiyor düşüncesini... "Kastamonu" deyince, Osmanlı Mebusan Mecli- si'nde kırsal kesım insanla- nnın okuma hakkına ka- vuşturulması için çırpınan, gerçekçi çözûmler öneren Balhca köyünden öğretmen tsmail Mahir Efendi gelır aklıma. îlk yetıştirme yur- du açan eğitimci... Ne bır okula verilmiştır adı ken- tmde, ne de yaşamöyküsü- nü bilen vardır... "Kastamonu" deyince, Rumelı 'nin uzak bir köyûn- den kalkıp Istanbul'a oku- yabilmek için gelen İsma- il Hakkı (Tonguç)düşer ak- lıma. "Parasıoünayanoku- yamaz'' dıyen paşaya isyan- İa dolu bir yürekle zamanın Maarif Nazın'nın karşısı- na çıkan, Cumhuriyet döne- minin büyûk Tonguç'u... Ve MaarifNazın Şükrû'nün titreyen sesi: "Bak evladmı, sana söy- leyeceklerimi iyi dinle. Ben seni tstanbul'un en iyi mek- tebine yazdırabilirim. Fa- kat bunu yapmayacağım. Biz İstanbul diye (Mye, vata- nın başka taraflanna bak- mamışız. O yüzden Rume- li elden ghti. Anadolu'ya bakmazsak, o da elden gi- der. Onun için biz mektep- leri Anadolu'ya yaymak is- tiyonız. Seni benim memle- ketim oian Kastamonu'ya göndenyim.Oradayeııiaçı- buı darülmualtiminde (er- kek öğretmen okulu) oku, mualUm oL Vatanına mual- nm olarak hizmet et" Bınncı Dünya Savaşı pat- ladıgı, yollar kapandığı için lsmail Hakkı'nın Adapaza- n üzerinden kanrcılarla Kas- tamonu'ya gidişi... Ensti- tülerin kûrucusu olarak eğı- tim tanhine geçecek tsma- il Hakkı Tonguç'un Ana- dolu'yla, Anadolu gerçek- leriyle yüz yüze gelişi, Hak- kı Tonguç'u yaratan yolcu- luk... Egitımci, araştırmacı, ya- zar Mehmet Saydur, "Abi, Kastamonu'ya gidiyoruz" deyince, böylesıne kanat- landı aklun yüreğim. Eği- tim savaşımı gazilerinden yürekli yazar Öner Yağa da bizimle. En verimli ça- ğında traftk kazasında yitir- diğimiz enstitü çıkışlı Mus- tafa Ozkan'ı anma toplan- tısına katılacağız. Açılışı- na İlhan Selçuk'un, Rrfat Dgaz'ın katıldığı bir kita- bevi buakmış ardında Öz- kan öğretmen. Oğlu Metin, o kitabevini bir enstitü gi- bi çalıştınyor on yıldır. Ya- nşmalar açıyor yöre okul- lannda, öykü, anı, şiir dal- lannda ödüller veriyor. Bir bakıma Mustafa öğretmen öğretmenliğini sürdürüyor. Iste, Mustafa Özkan ödül töreninde konuşacağız biz. Kurtuluşçulann yolun- dan Ilgazlar'ı aşarak Kasta- monu'ya vardık. Bıryanıy- la hâlâ Anadolu thtilali'nin kenti Kastamonu... Vahşi kapitalizm çarpmı'ş ama, pek bozamamış doğal yapı- yı. Safranbolu'da koruma- ya alınan evlerin özgün ör- nekleri burada ayakta. Gör- kemli pınltısını sürdürüyor Kale. LivaPaşaKonağı,yü- rekleri hüzünle burkan iyi düzenlenmış bır müze. Avni Doğan, unutulma- yan bir cumhuriyet valisi... Ve kentin ortasındaki, en güzel parkta afış gibi bağı- ran bir ad: "Alparslan Türkeş Par- la_" Eski cezaevi de Rıfat II- gaz Kültür Merkezi... Boyuna oraya buraya sü- rülmüş ilkögretim müfetri- şi Emin Ank, bizi Gölköy Enstıtüsü'ne götürdü. Daha önce, gürül gürül bir ensti- tüyken de görmüştüm Göl- köy'ü... An, bu enstitüler- le gerçekleştirilen eğitim atılımına balta vuran büyük ihanet!.. Yurt yüzeyindean- tik kentlere dönen yirmi bir enstitü... Ha deseniz, bu- gün de toplumumuzun ge- reksinimini yanıtlayacak eğitim fakülteleri kurulabi- lirburalarda... özgün yönetici evi, çam- lararasında suskun. Yapılar ıssız, 450 dekartoprak mah- zun... Yönetici odasında EdipBalkırın Avni Doğan Toranın. lsmail Safa Gü- ner'in solgun fotoğraflan... Ama Ankara Üniversite- si'ne bağlı Kastamonu Mes- lek Yüksekokulu'nda Kuva- yı Müliye günlerinden, Köy Enstitüleri günlerinden yü- rek tazeleyen bir soluk al- dık. Cumhuriyeti soluyarak yetişmiş Prof. Bahri Gök- çebay,yaman bır yöneticiy- di. Anadolu Ihtilali'ninha- vasmı solutmaya çalışıyor- du yöreye. Ak saçlı eğıtimcilerin, yöre insanlannın katıldığı ödül töreni, Köy Enstitüle- rinin cumartesı şenliklerine benziyordu. "Aydıntonma savaşau kaM^ımız yerden sûrdürün" diyen Mustafa öğretmenin bakışlan üze- rimizdeydi. ödül kazanan öğrencilerin yüzlerinde Köy Enstitüsü aydınlığı vardı. Mustafa öğretmenin oğ- lu Metin, dostu Ufuk,uğraş yıllannın çoğu sürgünlük- te geçmiş müfettiş Emin Ank, kafalan, yürekleriyle Kurtuluş Savaşı yargıcının, Anadolu thtilali'nin sesini, o yenilmez sesi dile getiri- yordu. Mustafa öğretmen Kastamonu'da Anadolu th- tilali'nin unutulmaz sesiy- di. Yörede söylenceye dö- nüşen Abdurrahman Paşa kadar Mustafa öğretmen de varlığını duyumsatıyordu: "Bundan sonramemkke- tm_ rûşvet alana, zalime-" PENCERE TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi'ne Yüksek okul mezunu, en az 5 yıl genel muhasebe deneyimi olan, bilgisayarda ETA programına hakim Muhasebe Görevlisi Aranıyor Tel: 0212 252 95 00 - 01/245 03 63-64 Cumhurlyet Yme Haklı Çıktı... Cumhuriyet'te yıllardan beri "Hoca Efendi" sergileniyordu; özellikle arkadaşımız Hikmet Çetinkaya bu işi kendisine dava edinmişti; bık- madan, yorulmadan, usanmadan Fethutlah Gü- len'in gerçek kimliğini ortaya koyuyordu; ama, medya bu gerçeği ınadına görmezlikten geli- yordu. Bir günde her şey degişti; gazetelerin dünkü manşetlerine diyecek yok: "Fethullah Şoku!.." "Maskesi Düştü!.." Neymiş?.. Meğer Fethullah Gülen sessiz ve derinden gi- diyormuş; devleti içinden ele geçirmek için ad- liyeye, mülkiyeye, askeriyeye, emniyete mürit- lerini yedeştiriyormuş; artık takke düşmüş, kel gönjnmüş; tetevizyonda yayımlanan kasette Ho- ca Efendi'nin gerçek yüzü ortaya çıkmış... Günaydın!.. • Cumhuriyet yine haklı çıktı.. . . . , Haklı çıkmaktan usandık.. Hoca Efendi'nin kimliğini saptamak için uzman- lığa gerek mi vardı?.. Her şey apaçık ortadaydı... Adam köy vaizi.. Imam emeklisi.. Bir cüppe ve bir hırkayla mı dünya coğrafya- sına yayılan koskoca bir imparatoriuk kurmuş?.. Yüzlerce okul yeryüzü haritaana yayilmış!.. Şir- ketlerin sayısı bilinmiyori.. Trilyonlara hükmedi- yor!.. Televizyon, radyo, gazete, dergileriyleolu- şan medya krallığı meydanda!.. Çevresinde pro- fesörleri, doçentleri, gazetecileri. yazaıian el pençe divan duruyoriar, iki dudağı arasından çı- kacaklâfa bakıyoriar, elını eteğini öpüyortar, Ho- ca Efendi'nin doksan dokuzluk tespihini çeki- yoriar. Hoca Efendi kimliğini saklamıyordu ki!.. Nur- culuk bidatinde en güçlü cemaatin postuna ku- rulmuştu. 31 Mart'ta ve Şeyh Sait kıyamında adı geçen Said-i Nursi'nin yolunda yürüyordu. Gülen, Said-i Nursi'nin postuna kurulmuş postmodem mirasçısıdır. • Ancak bize ille de kaset lazım... Çünkü hepimiz "okuma özüriü"yüz... Kaseti seyretmeden, gözlerimizle görmeden, aklımız başımıza gdmez!.. Kaseti seyrettikten sonra da aklımızın başımı- za gelmesi kolay değildir!.. Çünkü bugün top- lumda bir sürü "muteber zevat" Hoca Efen- di'nin mürididir; aralanndaki pek ünlü Ameri- kancı profesörlerin adlannı bu köşeye yazma- yalım; şimdilik çok satışlı gazetelerde manşet- lerin vurguladığı olay yaşanryor "Fethullah Şoku!.." • Kim bilir zulada daha ne kasetler var?.." n * ! Sırası gelince bir bir çıkanlryor. Fethullah Gülen'in kaseti neden Hoca Efendi Amerika'dayken piyasaya çıkanldı?.. Hoca Efendi ürkektir.. Yüreği yufkadır.. Gülen'in kaseti, "ilk on" arasına girecek ka- dar önemlidin Türkiye'ye kurulan tuzaklann çeş- nisini sergilemek bakımından çarpıcıdır. Ürkek Hoca Efendi, bu kasetini seyrettikten son- ra Türkiye'ye döner mi? Ödünsüz Atatürkçû, şiirlerinde en çok yurdumuzdan söz eden büyük şair CAHTT KÜLEBİ'yi ölümünün 2. yılında bugün Ankara'da Asri Mezarlık'taki mezan başında saat 10.30'da içten, sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz. DOSTLARI oyıe: Dilediğiniz Telefunkeni peşin fiyatma hemen teslim alm. bütçenıze uygun taksitierie 6-8-12 veya 14 ayda ödeyin lleri tesüm fırsatını değerlendirin. çok ekonomik taksitlerle ödeyin. Şöyle ya da böyle... Bu kampanyadan mutlaka yararlanın. Diğer Telefunken ürünlerinin peşin fiyatma hemen teslim ve ön ödemeli ileri teslim fırsatları BOSCH Yetkili Satıcılarında TELEFUNKEN üııiiiı Itıuıi 0600 211 40 29 GÖRÜNTÜ VE SES TEKNOLOJİSİNDE UZMAN ^ÇAĞDAŞYAYINLARI FETHULLAH GÜLEN'İN MASKESİ DÜŞTÜ Hikmet Çetinkaya'dan üç kitap İİI1IT FOSTUNM KURT Hmcı SAHİM BÜUŞH fBARONUNUN KAZLARI Fethullah Gülen'in Devleti ele geçirme planlannı, yöntemlerini anlatan üç kitap. Askeri liselerde, poliste, yargıda, okullarda 'şeriatçı örgütlenme'nin geçmişi. Ilgiyle okunacak, ders alınacak bir belgesel öykü. y Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 ^ kitap kuiotiS (34334)Cağaloglu-lstanbul Tel: (212)514 01 96
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear