25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 2NİSAN1999CUMA 14 KULTUR Ölümünün lO.yılında Robert Mapplethorpe'un hiç görülmemiş fotoğraflan sergileniyor Duyguyu sanata dönüştürmekKültûr Servisi - Ünlü sanatçı Robert Mapplethorpe şöhretini açık saçık hatta pornografık olarak nitelendirilen fotoğ- raflanyla kazanmıştı. A^cak bugünler- de sanatçının ölümünün onuncu yıldönü- mü nedeniyle Londra'daki Hamiltons Gallery'de açılan bir sergi sanatseverle- re ve fotoğraf merakhlarrna Mapplethor- pe'un daha incelikli yanlannı görme ola- nağını sunuyor. Sergide sanatçının Bro- oklyn'in Pratt Enstitüsü'ndeki resim ders- lerini bıraktığı 1970 ile aynı yılın sonun- da galerilerin sanatçının yapıtlannı ka- bul etmeye başladığı dönemdeki çalışma- lan yer ahyor. Izleyiciler sergide Mapp- lethorpe'un daha önce hiç görülmemiş ya da sergilenmemiş kolajlannı, düzen- lemelerini ve fotoğraflannı görebilecek- ler. 1989 yılında Mapplethorpe'un katalo- ğunu Amerikan Senatosu'nda pornog- rafı olarak nitelendirerek parçalayan Se- natör Jesse Helms fotoğraf sanatçısının kariyerini daha olumlu bir şekilde etki- leyemezdi sanınz. Mapplethorpe bu ola- yın ardından bir anda sanat dünyasımn sansür konusundaki sembolü haline gel- mişti. Günümüzde de koleksiyonlan için Mapplethorpe yapıtlan toplayan ünlüler arasında Elton John, Tom Cruise, Annie Lennox ve Yasmin le Bon gibi ısımler yer ahyor. Robert Mapplethorpe'un ölümünün hemen ardından açılan The Perfect Mo- ment başlıklı sergi Amerika'da büyük tepki toplamıştı. Ulkenin çeşitli eyalet- lerinde açılan sergi Cincinnati ve Ohio'da f>olis tarafından kapatılmış, sergiye ev sahipliği yapan müzeler müstehcen ve ço- cuk pornografisi içeren fotoğraflan ser- gileme suçlanyla itham edilmişti. Sergide özel şeritlerle ayrılan bölüm- ler sadece erişkinler tarafından göriile- biliyordu. Mapplethorpe'un fotoğrafla- nnm dağıtım işini 1977'den sanatçının 1989'daki ölümüne dek yürüten Hovrard Read bu dönemde sergilenen fotoğraf- lan güçlü, grafık ve oldukça açık yapıt- lar olarak nitelendiriyordu. Sergide baş- ka fotoğraflann da yer almasına karşın Robert Mapplethorpe ve Prenses Margaret L kamuoyunun aklmda kalan fotoğraflar sa- domazoşist temalı fotoğraflarla ergen- lik öncesi çocukJann çıplak fotoğrafla- nydı, Kimsenin görmediği parçalar tki yıl sonra Londra'da açılan bir baş- ka sergi sanatçının homo erotik konular- da yakaladığı şaşırtıcı görüntülerden olu- şuyordu. Bu sergi de sanatçıyla ilgili ön- yargılann ortadan kalkmasına yardımcı olmadı elbette. Sanatçının ölümünden kısa süre önce Londra Ulusal Portre Ga- lerisi'nde bir sergıyle sanatseverlerin kar- şısına çıkmış olmasına karşın ölümünün ardından açılan sergi sonrasında Ingiliz- lerin Mapplethorpe'la ilgili olarak kullan- dıklan tek sıfat 'müstehcen' olmuştu. Hamiltons Gallery, şimdi ev sahipliği yaptığı sergiyle Ingilizlerin aklındaki bu önyargılan değiştirmeyi amaçlıyor. Ga- lerinin 15 yıllık yöneticisi Tim Jefferies 1988'deki sergide Mapplethorpe ile bir- likte çalışmıştı. Jefferies, Mapplethorpe tarafından ölümünden kısa süre önce AIDS araştırmalan ve fotoğraf projele- rine destek sağlamak amacıyla kurulan Mapplethorpe Vakfı'nın çok özel parça- lan sergilemelerine ve sanatçının arşivi- ni araştırmalanna izin verildiğini belir- tiyor: "Robert hayattay ken ahcı bulabt- lecek ya da Robert'm görülmesini istedi- ği parçalar sergileniyordu yalmzca. An- cak bu kez hiç kimsenin görmediği par- çalara açıyoruz kapılannım. Vakıf baş- langıçta daha önce görülmemiş tablola- n gosterme konusundatereddüt etti. Tab- loJan yeterincegüzel bulmadıklanm söy- lediler. Ancak bir yapıta, içeriğinden do- lavıyada yeterince güzel bulmadığınEiçin •ondra'da Hamiltons Gallery'deki sergide Mapplethorpe' un daha önce hiç görülmemiş ya da sergilenmemiş kolajlan, düzenlemeleri ve fotoğraflan yer alıyor. Hiçbir şeyi denemekten korkmayan sanatçının 'ilk yapıtlannda görûlen özellikler kariyerinin tamamında izlenebiliyor.' sansür uygulayamazsııuz. Mapplethorpe hiçbirşeyi denemekten korkmayan bir sa- natçıydı. İlk yapıtlannda görülen özel- likler kariyerinin tamamında i/Jenebili- vor. Sergi izleyicilere bu özeilikleri göre- bilme olanağım sunuyor." 'Kendisine yepyeni kapılar açti' Mapplethorpe'a ilk Hasselblad kame- rası 1976 yılında Catherine Tennant ta- rafından Prenses Margaret'ın tatilini ge- cırdıği ICarayib adalanna davet edildiği sırada verilmişti. Çektiği ilk fotoğraflar- dan biri de prensesin mayosuyla güneş- lenirken elinde sigarası ve önünde cin şi- şesiyle verdiğı pozdu. Mapplethorpe sa- nat yaşamına resim yaparak başlamışrı ve yıllarca sadece polaroid fotoğraflar çekti. ilk başlarda yapıtlannda tıpkı Andy Warholgibi kullanılmışmalzemelerden yararlandı. Bu malzemeler arasında altı dolarlık banknotlar, eritilerek kahba dö- külen kanvaslar, renklendirilen siyah be- yaz gazete fotoğraflan yer alıyordu. Read, sanatçının bu dönemdeki çalış- malannı değerlendirirken şunlan söylü- yor. "Bütün dünyanm kendisini birsanat- çı olarak görmesi, yeteneğini kabul erme- si için büyük çaba harcrvordu. Fotoğraf o günlerde tam olarak bir sanat olarak kabul görmüyordu. Sanat dünyasındald VVarhol gibi kişilerie \ akın bağlanbsı ona bunu öğretmişti. Fotoğraf çekmenin öte- sinde bir şeyler yapmak, sanatçı olmak gereldyordu. Ve daha sonra çoğunlukla Robert'ın kendi çabalanyla ve fotograf- lannın gûcüyle fotoğrafçıhk kendisine yepyeni kapılar açü." Sanata dönüştürebilmek... Mapplethorpe'un fotoğraflannda en önemli unsur kompozisyondu. Durumu göstermekti onun için önemli olan. Bu da fotoğrafi resimle aynı konuma taşıma- sına yardımcı oldu. Bu kompozisyonlarda en önemli öğe de asimetriklikti. Peugot Bisikleri Teker- leği adlı fotoğrafında, başka bir adamla konuşan adam görüntüsünü kesen teker fotoğrafi bütün Mapplethorpe fotoğraf- lannda olduğu gibi durumun öncesıni ve sonrasını merak ettiren bir nitelik. Bu, daha sonraki sadomazoşist fotoğrafia- nndan çok daha röntgenci bir özellik ka- tıyor sanatçının fotoğraflanna. Sadoma- zoşist fotoğraflannda bile sanatçının tek amacı pomo dergilerinde basılabilecek gibi görünen fotoğraflan sanat galerile- rine taşımaktı. Sanatçı New York'ta cinsellik teması- na yöneldiği dönemdeki deneyimlerini şöyle anlatıyordu: "Bu fotograflara ba- kar ve midemde bir ağn hissederdim. Sa- nat eğitimi aldığım bir dönemdi. Tannın bunlan sanata dönüştürebilmenin biryo- lu olsun di>e dua ederdim. Bu duyguyu yakalamak,insanlaria pa> laşnıak isriyor- dııın." Mapplethorpe'u bugüne taşıyan. onu sanatçı kılan en büyük başansı bu fo- toğraflan galerilere taşıması oldu. Cenç kujak teknlsyeniere yatırım yapılacak Hollyvvood, İngiltere'de film çekmek için para ödeyecek Kültür Servisi-tngi ltere'de film çekmek isteyen büyük Hollyvvood şirketleri artık genç kuşak lngiliz tasanmcı, makyaj uzmanı, kamereman ve kayıt uzmanı gibi teknik elemanlarm yetişmesi için özel bir vergi ödeyecek. ln- giliz hükümeti bugünlerde büyük bir bütçe oluşturmak ve tngiliz film endüstrisinin geleceğini teminat altına al- mak için bir vergi taslağı ha- zırhyor. Taslak hazırlanırken özellikle 20th Century Fox gibi büyük Amerikan şirket- lerinin görüşleri ve talepleri de dikkate alınıyor. Oscar ödüllerine on bir dalda aday gös- terilerek beş Oscar heykeli kazanan Er Ryan'ı Kurtarmak filminin büyük bölü- münü Ingiltere topraklanndan çeken Steven Spielberg. Sleepy Hollovv, filminin tamamı- nı İngiltere'de tamamlayan Tnn Burton gi- bi yönetmenler artık yapım masraflannın ya- nsını lngiltere'ye ödeyecekler. lngiliz Film Komisyonu temsilcilerinden SteveNorris konuyu değer- lendirirken Ingilizlerin bu yıl toplam 30 dalda Oscar'a aday gösterilmiş olmasına dikkat çekiyor. 'Bu İngiliz film endüstrisinin gücünü kanrtlamak için yeteıü kanıt Ancak genç kuşak teknis- yenler yetistirmek istryorsak bunun için yannm vapma- nıız gerek. Amerikan stüd- yolan bugün için tngiliz tek- nikuzmanlann nitetiğmden enıin oldukian için geliyor- lar tngUtere'ye." Uzun yıllardır Oscar tö- renlerinde teknik ödüllerin __^_^^^ çoğu tngiliz kökenli teknik uzmanlara gidıyor. lngiliz hükümetini şu anda kaygılandıran durum ise bu uzmanla- nn çoğunun emeklilik yaşını geçmiş olma- sı ve 1970'lerden sonra bu alanda usta-çı- rak ilişkisi türünde bir eğitim kurumunun kalmaması. Son kuşak teknik uzmanlann da piyasadan çekilmesiyle Ingiltere'nin artık büyük stüdyolar tarafından yeğlenen bir yer olmayacağından endişe duyuluyor. Öte yan- dan İngiltere'de Kanncalar ve Bir Böceğin Vaşamı gibi Amerikan sinemasının yeni Xngiliz hükümeti genç kuşak teknik elemanlann yetişmesi, film endüstrisinin geleceğini güvence altına alabilmek için vergi taslağı hazırlıyor. gözdesi animasyon filmler için gerekli tek- nik donanımın dünya standartlanna taşuı- ması doğrultusunda da çalışmalar yapılı- yor. Sayılannın azalması Ingiltere'deki tek- nik elemanlan sıkı bir dayanışmaya yönelt- miş durumda. Teknisyenler bu dayanışma sonucunda uzun çekim sürelerinde kahve- nin bitmesi durumunda günlük 20 sterün taz- minat alma gibi garip haklar bile elde etmiş _ _ _ ^ _ ^ durumdalar. Düzenlenen vergi tasan- sı lngiliz film şirketlerini de kapsayacak ve İngilte- re'de film çekmek isteyen bütün şirketler özel bir ver- gi ödeyecek. Sadece 600 bin sterlinin altında bütçe- ye sahip olan fdmler bu ver- giden muaf tutulacak. Amerikan şirketleri pek çok lngiliz ve Avrupa filmi- nin bu bütçenin üzerine çık- mayacağını belirterek fatu- ranın büyük bir kısmının kendilerine ödetileceğine ve lngiliz film endüstrisinin Amerikan şirketlerinin öde- dikleri paralarla yeniden güçleneceğine dik- kat çekıyorlar. Amerikalılar bu nedenle film başına 50 bın sterlinden daha fazla para ödemeyecek- leri konusunda garanti istiyor. Hollywood şirketleri bu nedenle vergi tasansuun görüş- meleri sürerken verginin ceza niteliğine ka- vuşması halinde filmlerini Yeni Zelanda, Kanada ve lrlanda gibi ülkelerde çekmeye başlayacaklannı açıkladılar. tngiüz uzmanlar da Kültür Bakanı Chris Snüth'in lngiliz sinemasını yeniden canlandırma projesi çerçevesinde düzenlenen ta- sanrun Amerikalılan mağdur etmemesi için ellerinden ge- leni yapacaklannı açıkladı- lar. Uzmanlar gelen eleştiri- lere gerekli önlemler ahn- mazsa yakm bir tarihte Ingil- tere'de film çekebilecek tek- nik elemanın kalmayacağı sa- vıyla yanıt veriyor. lngiliz yetkililer şimdi Amerikalı film şirketlerini kaçırmayacak ama kendi teknisyenlerini ye- tiştinnek için yeterli olacak ücreti belirlemeye çalışıyor. 11. ULUSLARARASI tZMİR FİLM FESTtVALİ 8 INİSAN'DA BAŞLIYOR Açılışı 6 Kayıkçı' yapacak tZMİR (Cumburiyet Ege Bürosu) - Uluslararası lzmir Film Festivalı bu yıl 8-11 Nısantarihleriarasındall.kez Egeli izleyicilerle buluşuyor. Festival bu yıl Güzel Sanatlar Kültür ve Eği- tim Vakfi ile Dokuz Eylül Üniversi- tesi (DEÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) tarafından düzenleniyor. Kül- tür Bakanhğı da organızasyona katkı- da bulunuyor. Festivalde her yıl gele- neksel olarak verilen Altın Artemis Onur Ödülü, bu y111zmirlı sinema sa- natçısı Hüsevin Baradan'a verilecek. "Dünya ve Türk Sinemasının En Seçkin Filmkri tzmir'de" sloganıyla düzenlenen sinema günlerinde bu yıl da pek çok başyapıt ve uluslararası yanşmalarda ödül alan fılmler yer ah- yor. Uluslararası lzmir Film Festivali, 7 Ntsan akşamı Türk- Amerikan Kültür Demeği'nde Biketllhaıı'ın '•Kayıkçı'' adlı filminin gösterimiyle başlayacak. llhan'ın, Çeşme ve Sakız Adası'nda çektiği film Türkiye'de ilk kez göste- rilecek. Açılış töreninde aynca Altın Artemis Onur Ödülü Hüseyin Bara- dan'a verilecek. Festival kapsamında ikiyıldan bu ya- na sürdürülen "Akdeniz Ulkeleri FBm Yanşması''nabuyılaraverildi. Alman şair Goethe'nin doğumunun 250. yıh kutlamalan nedeniyle festivalde bir etkinlik düzenlenecek. Bu kapsamda Murnau'nun klasiği "Faust" film mü- ziği piyanist Aljosha ve ZJmmer- mann'ın seslendirmesiyle gösterile- cek. Festival etkinlikleri çerçevesinde eski lzmir'in yaşamından kesitlerin kent sinemalanyla aktanldığı "Tarih tçinde tzmir Sinemalan" adlı belge- sel ilkkez sunulacak. Aynca "Ameri- kan FUm Setlerinden Gorünrüler" ad- lı fotoğraf sergisi de Güzel Sanatlar Fa- kültesi'nin Narlıdere'deki kampusun- da açılacak. Festivalin bu yılki "Düm-a Sinema- sından ve Uluslararası Festivallerden Seçmeler T ' bölümünde ödüllü fılmler Tatiı Hay at' - Anha Ekberg gösterilecek. Bu bölümde. Ziad Doue- iri'nin "\VestBevruh", Vıncent Aran- da'nın "Çıplak Bakış". Kjell Sund- vall'ın "Son Sözleşme", MikeVan Di- em'in "Karakter", Manuel 'in "01- gun Kadına Övgü". Claude Chab- rol'un "Hırsız « Çırağı"'. Atom Ego- jan'ın "Başka Bir Dünya" ve Dosto- yevskiuyarlaması olan Karoh Makk' ın "Kumarbaz" filmı yer alıyor. Bu bö- lümde aynca, Fellini'nin "Taüı Ha- yat" ve "Sekfe Buçuk" filmleri ile Je- an Vlgo'nun u L'Atalante", Jean Luc Godard'ın "Çügm Pierrot", Roger Vadim' in "\t İann KadmıYaratü" ve Alain Robbenin "Ölümsüz" fılmle- n yer alıyor. "Türk Sinemasından \eni Örnek- ler" bölümünde, oyuncu ve yazarla- nn da katılımıyla özel gösteriler dü- zenlenecek. Bu fılmler arasında Tür- kiye'de ilk kez gösterilecek olan Ye- şimUstaoğlu'nun "Güneşe Yokuhık" filmi başta olmak üzere. lurgut Ya- salar'ın "Leopann KujTuğu". Kud- retSabana'nın "Laleli'deBirAzize'', Serdar,\kar'ın "Gemide", Erden Kı- ral'ın "Ava". Tünç Başaran'ın •'Ka- çıklıkDiploması'" ve NecefUğurtu'nun "Eski Fotoğraflar" adlı filmleri sine- maseverlerin beğenisine sunulacak. Belgesel bölümde. ünlü Sovyet yö- nermen Eisentein'in "AyzenştajTi Us- ta'nın Evi" filmi gösterilecek. Festivalin gösterimleri, Dokuz Ey- lül Üniversitesi Sürekli Eğitim Mer- kezi Salonu (ÜEÜ Rektörlüğu), Fran- sız Kültür Merkezi ve Türk- Ameri- kan Deraeği'nde gerçekleştirilecek. Ahşapla ilgiligelişmelerİnternet'te Kühür Servisi-Yapı malzemesi olarak Anadolu'da bm- lerce yıllık geçmişe sahip olan ahşaba ilişkin bütün bilgi- lere Internetten ulaşabihrsiniz. Ahşabın çağdaş bir yapı mal- zemesi olarak günlük yaşamdaki önemini tanıtmayı amaç- layan www. ahsap.com sitesı lnternet kullanıcılannın hiz- metine sunuldu. Senkron AŞ tarafindan ha- zırlanan site. ahşabın seçimin- den ön korumaya, eski ahşa- bın korunmasından Batı'da ah- şabın kullanımıyla ilgili yeni eğilimlere dek zengin bir içe- rik sunuyor. Arnavutköy-Kandilli ara- sında yapılması planlanan ve 200'den fazla ahşap sivil mi- marlık örneği binayı tehdit eden 3. Köprü Projesi "nin de gündeme getirildiği sitede zi- yaretçiler. 3. köprüye ilişkin ABD'dekiTacomeDomcentyi ahşaptasanmlardan. düşüncelerini kulrur @ kultur. gov. tr adresine iletebüe- cek ya da Kültür bakanı İstemihan Talay'ın dikkatine ka- leme almmış metni Bakanlığa gönderebilecek. Ahşap dünyasmdaki teknolojik gelişmeler ve uygula- malann birbinnden ilginç öraeklerle yer aldığı Site Time dergisinin '1998'in En lyi Ta- sanmlan' listesinde yer alan Renzo Piano'nun ımzasını ta- şıyan Jean Marie Tjibaou Kül- tür Merkezi'ne de yer verili- yor. Ahşap ile Türkıye ve yurt- dışı kaynaklı dığeT web sitele- rine de ulaşmayı mümkün kı- lan sitede aynca Istanbul'da ilk kez bir spor salonunun çatısı- nın lamine ahşapla örtülmesı projesıne imza atan mımar Nev- zat Sayın ve mimar Vedat Tok- yay ile yapılan bir söyleşi de yer ahyor. YAZI ODASI SELİM İLERİ Uzakta, Yabancı Yahya Kemal'in "Süleymaniye'de Bayram Sabahı"r\a bir ömür adadığını pek çok kez din- lemiştim. Yahya Kemal hayranlan bu şiiri birol- gunluk başyapıtı sayarlardı. "Ziyaret"\ ve "Atik-Valde'den Inen Sokak- ra"yı ne zaman, nasıl yazdığına ilişkin bilgilerim yok denecek kadar az. Bu iki şiir, Yahya Ke- mal'den ezbere şiirier okuyan geçmiş zaman adamlannın 'repertuvar'lannda galiba pek yer almazdı. Oysa duyarlı şiirler. • "Süleymaniye'de Bayram Sabahrntn şatafa- tı onlarda yok. "Ziyaret", şadırvandaki su ve duvardaki çini- den, dine bağlı Istanbul'u örüyor. Dine bağlı Is- tanbul'u, o semti, mevsimden mevsime, ama belki de yıldan yıla ziyaret eden şairi sezinliyo- ruz. Şairburada, Kandilli'de, Kanlıca'da olduğu gi- bi bir yaşama sevincine dalmamış. "Eskimimar'm eserine şaşakalıyor ve şadırvanda su, çınıltılar- la, handiyse bütün Atik-Valde'nin simgesi olu- yor. Sonra, çınariar ve siyah serviler... Erenköyü'nde bahar, Moda'da mayıs, Ada- lar'da günler ve yöreler öyle mi? Hele Adalar, Yahya Kemal'de, Nedim'iandınrbirşuhlukor- tasında gezinip durur. Şimdi Atik-Valde'deyiz. "Bu mevsimde", ora- da, gelip geçici ziyaretçiyse, "Başka bir âlemi görmekle, geçer kendinden." Hep suyun çınıl- tılı sesi, çinide solmaz çiçeklerie açılıveren bah- çeler... Günü biriik gezintiler çabuk geçer: "Bu ziyarette vakit geçti, güneş battı, yazık! "Haz ve duyguyla Atik-Valde'de bir gün ya- şadık." Ziyaretçisine hazlı, duygulu bir mevsim günü yaşatan Atik-Valde, ikinci şiirde, "Atik-Valde'den Inen Sokakta"6a kendi gerçekliğini birdenbire dile getirir: Ramazan, iftar öncesi. "Semtin onjçlu halkı, süzülmüş benizliler, /Sessizce çarşıdan dönü- yoıiar birer birer; I Bakkalda bekleşen fıkara kızcağızlan I Az çok yakmdan sezdihyor top ve iftan." Oruçsuz olduğunu söyleyen şair, Atik-Val- de'nin defalarca geçtiği sokaklannda, o akşam vakti, tatlı bir bekleyişin iç huzurunu, dinginliği- ni hissetmiştir. Hemen ardından "fıkara kızca- ğızlan"n\r\ anılması, irkiltici bir karşıtlığa işaret ediyorsa da, şair bunun üzerinde durmaz. Top gürültüsüyle sahilde gün biter. O evler- den uzaktayken, şair, her nasılsa, evlerin ferdiy- mişçesine konuşur: "Bir nuıiu neşe kapladı kerpiçten evleri." Yetinmez, ekler: "Yârab nasıl ferahlı bu âlem, nasıl temiz!" Istihza gibi geliyor insana bugün. Bununla birlikte, 'içten' duyulmuş bir uzak- talık, yabancıtık var ki, pişmanlığa dönüşür gi- bi oluyor ve şiire, bugün için de çok 'düşündü- rücü' anlam katıyor Şair "onlardan" biri olmadığını sezinlemiştir, "birgurbet akşamı"ndad\r. "Yurdun bu iftann- dan uzakkalmanm gamı"nı yaşamaktadır. Avun- tuyu, böylesi duygularia büsbütün uzak yaşa- madığında bulacak, ferahlayacaktır... Ama öyle mi? Atik-Valde'deki hayata duyulan özleyiş, ifta- ra katılmakla sona erebilir mi? "Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neş 'esiz", diyen şair, kerpiçten evlerde oturmaya katlana- bilecek midir? Yahya Kemal -herhalde- sessizce aynlırAtik- Valde'den. Endülüs'te "Zil, şal ve gül",.. Madrid'deki kahvehane... Hatırlanan Viranbağ!.. Yahya Kemal'in şiirini, öyle sanıyorum ki, şu 'ikici'... ikili değil, 'ikici' aıh durumu bugün de gizemli kılıyor. Ruhun karmaşasından duyulmuş azap, "Ko- ca Mustâpaşa"da, Türk şiiirin en içli dizelerin- den birine ulaşır: "Örtüyor fakn asaletle çekilmiş perde." Takvimde lz Bırakan: "Bir ses işitip çeviriyorum başımı. Bir bebek ağlıydr. Ses suya düşen bir taş parçası gibi dal- ga dalga yayılıyor içimde. Sanki bebek benmi- şim gibi bir duyguya kapılıyorum." Kâmuran Şipal, Demir Köprü, Afa Yayınlan, 1998. Çin'de para müzayedesî • KfiJtûr Senisi - Çin hükümeti MÖ 770 yıllanna kadar uzanan bir dizi parayı açık arttırmaya çıkarmaya hazırlamyor. Yann gerçekleşecek olan müzayedede 400 kadar altın, gümüş ve bronz para satışa sunulacak. Müzayedede MÖ 770 ve 221 yıllan arasında kumaştan yapılan paralann yanı sıra bıçak şeklindeki altın paralar da yer alacak. K Ü L T Ü R » Ç İ Z Î K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear