17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
:3 ŞUBAT 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Nedim Gürsel yeni romanında bütün renkleriyle Venedik ve îstanbul'u anlatıyor Dd keııtiıı Rönesans'ta butuşması CEYDAAKAŞ PARİS - En çok yokuluk yapan yazar- larunızdan biri. herhalde Nedim Gürsel. Yine iki yolculuk arası bir fırsat buluna- rak yapılan ve yazann son yolculuğunu. izlenimlerini, yenı projelerinı içeren bu röportaj. Gürsel'in uzaktan da olsa Pantheon'un gölgesinin vurduğu Paris'te- ki evinde gerçekleştirildı. - Öncelikle İngütere'deki toplantıdan söz edetim. Kapsamı neydi, niye sizi seçti- ler ve izknimleriniz nekr? Kişisel bırçağnydı bu. Londra Üniver- sitesi'nin Doğu Dilleri ve Ortadoğu Ince- lemeleri Böiümü'nde birTürkoloji bölü- mü vardır. Bu bölüm aslında Paris'teki Türkoloji bölümüne oranla daha fazla ım- kânlara sahip bir bölümdür ve her yıl bı- rini -bu araştırmacı olabilir, yazar olabi- lir- bir dizi konferans vermesi için davet ederler, bu yıl da ben davetliydım. Lond- ra. Oxford ve Manchester'da olmak üze- re üç konferans verdim. Bu konferansla- nn ıçeriği "tarihsel roman"dı. Boğazke- sen'den yola çıkarak günümüz yazarlan- nın, romanlannda tarihi ne ölçüde yorum- ladıklannı ve tarihsel romandan bugün ne aniaşılması gerektiğini anlatmayaçalışnm. 12 Mart döneminde Türkçeye çevrildi- ğinde bızi çok etkileyen tanhsel roman üzerine iinlü kitabında Lukacs, tanhsel romanın babası olarak VValter Scott'ı gö- rür. Onun bu görüşünden yola çıktım; son- ra sözü Türkıye'deki tanhsel romana ve son yıllarda ortaya konulan ürünlere getırdim. - Türkiye'deki tarihsel roman çerçeve- sinde başka hangj isimkrden bahsettiniz? Öncelikle, popüleranlamda tarihsel ro- mandan bahsettim. En azmdan benım ku- şağımm yazarlannın okuduklan ısımler- den: AbduDah ZiyaKozanoğlu,Feridun Fa- zdTfflbentçLOğuzÖzdeş, llk tanhsel Türk romanına değindim: NâmıkKemaTin Cez- mı adlı romanına. Fakat konuşmanın asıl içeriğini oluşturan yapıtlar KemalTahir'in Devlet Ana'sı. Orhan Pamuk"un Beyaz Ka- le'sı \e benım Boğazkesen adlı romanım- dı. - Nasıl tepkiler gördünüz? Türk tarihi romanı hakkında bir önbilgileri var mıy- dı, yoksa tamamen yeni bilgikıie mi kar- şılaştı İnplizler? Bir kere benim ıçın çok zevklı bir kar- şılaşma oldu. Konferanslarıma çok kala- balık bir kıtle ilgı gösterdi ve çoğu lngi- Hz olan bu ızlevialerin tümü Türkçevi gayet ıyi bilıyordu. öğrencılerin seviyesı de oldukça yüksekti. Edebiyat konusun- da doktora yapan tngiliz öğrenciler Türk edebıyatını yakından izliyorlar, ama aynı şeyi yayıncılar için söyleyemem. lzleye- bildiğim kadanyla Anglo-Sakson dünya yabancı edebiyatlara genellikle çok ka- palı. Yüz kıtaptan sadece üç kitap çeviri oluyor, bunlar da tabii öncelikle Avru- pa'dan ya da Güney Amerika'dan çevrili- yor. Tek tük ıstisnalar var elbet. Bunlarda Yaşar Kemal'le Orhan Pamuk. Bir de il- ginçbirhaberöğrendim.aynntılıbirbro- şürdeverdilerbana: Bu ay.yani şubatayı içinde Nâzım Hikmet üzerine çok aynn- tılı bir biyografi yayımlanacak. Saime 1 enim asıl anlatmak istediğim Rönesans resmi değil, roman kahramanının çalkantılı dünyasında resmin tuttuğu yer. Kendisi de manzara resmi yaptığı için dünyayı seyretmeye doyamayan bir insan Kamil Uzman. Dünya bütün renkleriyle, Istanbul ve Venedik kentleri bütün aynntılanyla bu romanda yer alıyorlar. Göksu \e Edward Tımms tarafından ha- zırlanmış bir kitap bu. - Anglo-Sakson dünyanın yabanci ede- biyatına karşı ilgisizliği nereden kaynak- laruyor sizce? Elbette kendilerine ait büyük bir ede- biyat gelenekleri var ve bunu ön plana çı- karmaları normal karşılanabilir, ancak Fransa'ya baktığımızda da çok köklü ve yaşayan bir edebiyatla karşı laşmamıza rağmen Doğu'ya, üçüncü dünya ülkeleri- ne ya da yabancı edebiyata çok açık bir edebiyat dünyası olduğunu görüyoruz. Londra'daki o çok gûzel kitapcılara girdiğiniz vakit Türkiye'yle ilgili hemen hemen hiçbir şeyle karşılaşmıyorsunuz. Bir Nurhan Atasoy 6 orijinal Osmanlı çadırını incelemek üzere Isveç 'teydi Hep öğrenmek, heppaylaşmak...GÜRHAN UÇKAN STOCKHOLM - Sanat tarihi profesörü Nurhan Atasoy, 65 ya- şını Stockholm'de kutlarken mut- luydu. Görüştüğümüzde elinde şampanya kadehi. etrafında dost- lan yoktu. Kaldığı konukevinin salonunda buluştugumuzda, önün- de kareli bloknotu ve gönyesi. elin- de kurşunkalemı vardı. Gördüğü Osmanlı çadırlannın ölçülerini hesaplamaktaydı. Yaptığı şeye ru- hunu veren ve her dakikasının ta- dını çıkaran haliyle bana AzizNe- sin'i animsattı. Hep öğrenmek, hep paylaşmak ve hep vermek... "Süheyl Ünver Hocam bana, 'Bilim insanı, başkalanna bıldik- lerini vererek çoğalır' derdi, ben de böyle Osmanlılann izinde ça- dır seferine çıktıkça. biktiklerimi konuyla ilgili başkalarryla payla- şarak çoğalıyorum." Uzun süredir titizlıkle hazırla- makta olduğu Osmanlı çadırlany- la ilgili kitap onu ülkeden ülkeye sürüklemekte. "İsveçte 6Osmanh çadın var de- nince buraya geldim: buniara sa- hip olmaktan büyük mutluluk du- yuyorlar. 6'sı da orijinal Türk ça- dın. Onlarla ilgili biIgUeri büyük ilgiyledinlediler. Bu konuda yayın yapıyorlar. Bana bir çadınn da Madrid'de olduğunu soylediler. Artık oraya da gitmek gerekiyor. Sırada St. Petersburg, Budapeşte ve Slovenya da var. Her gezünde karşıma güzel sürprizler çıkıyor. Onun için hepsini görmeye çalışı- yorum. Maltepe Üıüversitesi'nde- kigenelkültür derslerimi aksatma- mak için gezüerimi tatOlere rast- latıyttrum." Prof. Atasoy. tsvec'te gördüğü ilgiden çok hoşnut. Özellikle Is- kandinavya'nın en büyük müze- si olan Nordiska'dan ve hele onun deposundan çok etkilenmiş: 'anat tarihi profesörü Nurhan Atasoy*u ' uzün üzerinde çalıştığı Osmanlı çadırlan ile ilgili kitap ülkeden ülkeye sürüklüyor. En son 6 Osmanlı çadınnı incelemek üzere tsveç'e giden Atasoy, verdiği konferansla bildiklerini konuyla ilgilenenlerle de paylaştı. "Ne güzel sahip çıkmışlar her şe- ye. Bir bölümde bizdeki çıknktan belki 300 adet vardı. Aklım dur- du. Oysa ülkemizde geride kalan her şey yok oluyor. Nerede bir ka- rasaban bulunuracaba?Geçenler- de tskoçya Müzesi'nden bir arka- daşım geldi \% benden clişi. kana- viçe ve örgü örnekleri istedi. Arttk konu-komşudan nebulduvsakonu verdik. gitti. Peki nerede anneleri- nûzin. anneannelerimizin güzelim el emeği mahsulleri'.' Bugünden sakladıklanmız, yann dünün mi- rası olacak. Ama ö> le uzağız ki bu anlayıştan!.. Doğru dürüst bir et- nografya müzemiz bile yok. Olan ise hep aynı haliyle uyuklamak- ta." Isveç müzelerinin canlı hali, hem eskiyi koruması hem de ye- niye açık olması, halkın gösterdı- ği ilgi de onu çok etkilemiş: "Tütün müzesi bile var, diyor. Oyuncak müzesi. Ah halim olsa da ben de bir çocuk müzesi açılması- na katkıda bulunsam_." Belki o da olur. ama yakin ge- lecekte gerçekleşmesi pek de zor gözükmeyen bir projesi, tstan- bul "da uluslararası bir Osmanlı ça- dırlan sempozyumu ve sergisi dü- zenlemek. Tanıştığı ve hemen ka- nmın kaynadığı Isveçli meslek- taşlan, Istanbul Enstitüsü'nün ve tsveç'inbukentteki başkonsolos- luğunun katkılanyla bunun ola- bileceğine inanıyorlar. Bir de bi- zım Kültür Bakanlığımızın deste- ği olursa. neden olmasm? Prof. Nurhan Atasoy, gezdığı çadırlan titizlikle ölçüyor ve çizim- lerini yapıyor. Sonra bunlan kâ- ğıttan kestıği zaman küçük bir modehni yapıyor. Bu çizimlerin. görüştüğü ınsanlan çok etkiledı- ğini söylüyor. Kralıyet Ordu Mü- zesi'ndeki çadın tanıtan dergiyi görmüş: ancak çizımlenn ölçek- li çizilmemiş olmasına şaşırmış. "Osmanlı çadırlan, kullanılan kumaşlarla. titiz >e pratik mima- risiyle 1600'lü yıllardaki Türksa- natının enfes örnekleridir, dıyor. Ama yalmzca bu değS. \>nı zaman- da, Türklerin organizasyon bakı- mından ne kadar ileri olduklan- ru da gösteriyor. Sefere çıkılırken her şey düşünühnüş; gereken her küçük esnaf sefere dahil edilmiş. Ayakkabıcısından terzisine kadar. Çadırlar. gezgin saraylara, işyer- lerine benziyorlar. Haşmetlerhle, buralarda kabul cdilcn yabancıel- çilerl deviet büyükkrini etkilemiş- ler. Mesela Belgrad'daki Sultan Çadınna (Otağ-ı Hûmaynn) Sul- tan Selim, Kanuni'nin ölümün- den sonra gelmiştir ve orada tören- k tahtaçıknuşör.Önündetörenya- pılan bu çadır, herhangi bir çadır değildir. Yani bu çadırlar, hem fonksiyon bakımından hem de tö- rensel olarak nefıs bir sahne oluş- turuyor." Prof. Nurhan Atasoy, Türkçe ve Ingilizce hazırlamakta oldugu ki- tabında işte bu güzel sahnenin per- delerini dünyaya açmaya hazırla- nıyor. tek Penguins'ten çıkan Dede Korkut Hi- kâyeteri'ni görebildim. Ingılizceye çev- rilmiş yazarlanmızm da kitaplan raflarda yok. Burada, St. Germain des Pres'de bir kitabevıne girdiğinizde hıç değılse Yaşar Kemal'in, Orhan Pamuk'un ya da benim kıtaplanmı görebilirsiniz. - Yeni romanııuz hakkında bilgi alabi- lirmiyiz? Konusu kısaca resim diyebılirim. Bir sa- nat tarihi profesörü, Venedık'te, Fatih'ın de portresıni yapan Gentile Bellini \e Bellini ailesi üzerine araştırma yapmak- ta. Rate bir ressam, başansız bir ressam olduğu için akademik kariyeryapmış. pro- fesör olmuş. Karnil Uzman kahramanı- mızın adı- yaptığı peyzajlar bize Istan- bul"u getirdiği gibi okuyucu aynntılı be- timlemelerle Venedik'te de geziniyor. Sa- dece kentlerin mekânında değil. bu iki kenti anlatan. betirnleyen mekânlarda ya- pılan bir gezinti. Özellikle bir bölümde, Rönesans dönemindeki Venedik'le, Fatih dönemınin bu Akdeniz'dekı iki gücün kar- şılaşmasını anlatmayaçalıştım. Biliyorsu- nuz DogAı resım geleneğmde perspektıf yok, oysa perspektıfın bulunması ve uy- gulanmasıyla Batı'da sanat alanında çok önemli bir dönemeçle karşılaşılıyor. - Sadece Bah sanatına >önelik değil öy- leyse, Doğu sanaunı da konu edinen bir ki- üipU karşı karşıyajTZ? Evet, üç yıldan beri çalıştığım bu roman bir anlamda hem Doğu'da, hem Batı'daki uygulamalanyla resmi konu olan bir ro- man. Örneğin Bellini ıle ilgili bir bölüm- de Bellini Istanbul'a gelip oradakı minya- tür sanatıyla da tanışıyor ve bir anlamda o sanattan da yararlanıyor dıye varsayıyo- rum bir romancı olarak. Araya bir nakka- şm da hikâyesi giriyor. - Özellikle Belliniler hakkındakiböKimleriya- zarken nasü bir çalışma iztediniz? Öncelikle birkaç kere Venedik'e gittim. Correr Kütüphanesi'ne. Bellini ailesinin serüveninde be- ni iki nokta ilgilendirdi. Birincisi. baba Belli- ni 'nin, Jacopo Beffini'nın. ilk perspektıf uygulama- lannı gerçekleştıren res- samrardan biri oluşu. Ikincisi de. iki oğlundan Giovanni ve Gentile Bel- lini'den en yetenekli ola- nır»; yam @iwanni'ye~ çok fazla bir miras bı- rakmayışı. Çünkü evli- lik dışı bir ilişkiden olmuş bir çocuk. asıl dâhı de o. Oysa Fatih'in portresini yapan Gentile. o dönem- deödüllendırilmış. Doç- lar Saray\'nın resmi port- re ressamı olarak kabul görmüş, bir anlamda "devlet sanatçısı". Oysa bugün resım tarihi uz- manlan. aslında Giovan- ni'nin 15. yy Venedik res- mının en önemli ressa- mı olduğu konusunda hemfikirler. Ama benım asıl anlatmak istediğim Rönesansresmideğil. ro- man kahramanının çal- kantılı dünyasında res- min tuttuğu yer. Kendisi de manzara resmi yaptı- ğı için dünyayı seyret- meye doyamayan bir ın- san Kamil Uzman. Dün- ya bütün renkleriyle. ls- tanbul ve Venedik kent- leri bütün aynntılanyla bu romanda yer alıyorlar. Doğayı sadece taklıt et- miyor, doğayı aynı za- manda dönüştürüyor, al- gıladığımız gerçekliğin dışında yeni bir gerçek- lik yaratıyor. Okurlann bu gerçeklikle haşır ne- şir olmalannı istedim. Yıldınm Önal ve Ömercik. Yıldınm Dnal amlıyor • Kültür Servisi - Sinemaya. 1964yılında Nizamettin Uludağ'ın yönettiğı "Hostes Hanım' adlı fılmle adım atan aktör Yıldınm Önal (1931 - 1982), ölümünün 17. yılında bu akşam saat 20. 30'da Veli Bar'da düzenlenecek bır toplantıyla anılacak. 'küçük İskender'le "Şiir ve Sınema Akşamlan" kapsamında düzenlenecek anma gecesıne Bülent Oran, Aytaç Arman, Fatma Belgen, Se\da Ferdag, Ertunç Şenkay, Metin Üstündağ, Mesut Kara, Mehmet Alemdar, Yılmaz Atadeniz ve Çetin Inanç konuşmacı olarak katılacaklar. Anma gecesı. Önal'ın başrolünü oynadığı "Gurbetçıler Dönüyor" adlı Fılmin göstenmiyle başlayacak. (251 18 93) ADT, Tarsus ve Hatay turnesînde • ADANA(AA)- Adana Devlet Tiyatrosu (ADT), 'Soytanlar' ve 'V. Frank ya da Gangsterler Demokrasisi" adlı oyunlanyla türneye çıktı. ADT, Pravelkiç'jn yazdığı ve Emre Bozdoğan'ın yönettiği Soytanlar"^ bugün ve yann Hatay'da sahneleyecek. ADT. Dürrenmatt'ın yazdığı ve Ayşenil Şamlıoğlu'nun yönettiği V Frank ya da Gangsterler Demokrasisi'ni ise 26 ve 27 Şubat günleri Tarsus'ta tiyatrose\ erlere sunacak. 'Erotizmin gerilimi ye bedenin dinamizmi../ • Kültür Servisi - Heykeltıraş Yaşar Samı Gözgöz'ün yapıtlannın yer aldığı sergı yann lzmir'de Vakko Sanat Galerisi'nde açılıyor. Sergi 22 Mart'a kadar görülebilecek. Yaşar Samı Gözgöz. 1987 yılında Heykel Anasanat Dalı Doçentı. 1993 yılında Heykel Eğitimi Profesörü oldu. Kültür Bakanlığı Devlet Heykel Yanşması'nda '50. Yıl Atatürk ve Cumhuriyet Birincilik Ödülü". bir başka yıl yine aynı yanşmada 'Başan Ödülü' aldı Prof. Dr. Kaya Özsezgin sanatçının yapıtlan hakkında şunlan söylüyor: "Gözgöz, bronza döktüğü genç kadın heykelleri. gerilimsel bir erotizmin devınimı ile ınsan bedenınin varsıl dinamizmıni dışa \ uruyor." Kayıplap' Balıkesir'de • Kültür Servisi - Ankara Sanat Tnatrosu'nun (AST) Şılili yazar Anel Dorfman'ın 'Dullar' adlı romanından uyarlayarak sahneledıği 'Kayıplar" adlı oyun. 25 Şubat Perşembe günü Bahkesirli sanatseverlerin karşısına çıkacak. Balıkesir Çağdaş Eğitim Vakft (BAÇEV), Çağdaş Yaşamı Xtosteklerne Demeği ve Atatöfkçü Düşönce* ^ ^ ^ Derneği'nin işbirliğiyle izleyiciyle buluşturulacak oyun BAÇEV'in merkezınde ızlenebilir. BUGÜN • AKSANAT'ta 12.30 ve 18.00 saatlerınde Sting'in 'The Soul Cages' başlıklı konsen lazer-disk'ten izlenebilir. (252 35 00) • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ nde Ali Perret (piyano). Raci Pismisoğiu (bas gitar) ve Emir Ozoğlu'nun (davul) sunacaklan caz konsen saat 19.00"da başlıyor. (292 06 55) • BELGESELStNEMACILAR BİRLİĞt nde tlknur Dalkıran'ın yönettiği k Dinle Ney'den' adlı dıa gösterisı 13.00'ten 19.00'a kadar her saat başı gösterilecek. (292 39 84) • YAPIKREDİ SALI TOPLANT1LAR1 kapsamında Ahmet Kuyaş'ın yönettiği. Mehmet Gülervüz. Serhan Ada ve İlhami Algör'ün katıldıklan 'İnsanın Halkri-Mcraklı' başlıklı söyleşi saat 18.30"da Tepebaşı'ndakı Turkcell Salonu'nda gerçekleşecek. (280 65 55) • BtLGt ÜNtVERSİTESİ'nde saat 20.00'de Christopher Hampton'ın yönettiği 'Carrington' adlı film gösterilecek. (216 00 00) • İTÜ'nün Taşkışla Kampusu'ndakı 109 no'lu salonda Prof. Dr. Herald Hauprman'ın sunacağı 'Erken Neolitikten Erken Bronz Çağına Kadar Anadolu'da Yerieşim Tarihi* başlıklı konferans saat 16.00"da gerçekleşecek. • CRR'de saat 20.00de Golden Horn Ensemble'ın 'Osmanlı Harem Müziği' başlıklı konseri izlenebilir. (231 54 98/ • FOTOĞRAFEVİ'nde saat 19 30"da Öktem Küstü nun "Hindistan" adlı dia eösterisi izlenebilir. (25105 66) • MEBA SANATEVt'nde Mine Ergen'in yöneteceği 'Bertolt Brecht' başlıklı seminer saat 20.00'de başlayacak. (547 13 35) Londra Imparatorluk Savaş Müzesi sivilleşiyorKültür Servisi - Londra'dakı Imparator- luk Savaş Müzesi, savaş alanlannın tozlu anılanndan kurtularak popüler tarih üzeri- ne yoğunlaşan yeni bir yapılanma içine gı- riyor. 82 yaşındaki müzede genç kuşağın da ilgisini çekmek için önümüzdeki gün- lerde savaş sonrası Ingilteresi'ndeki yaşam biçimini konu alan, Marilyn Monroe, Ro- ger Bannister ve EWisPresley gibi dönemin ikonlan haline gelmiş insanlann özel eş- yalannın da yer alacağı bir sergi düzenle- necek. "Bombadan Beatles'a" başlıklı sergi 25 Mart'ta açılacak. Sergi, Ikinci Dünya Sa- vaşı'nın bitiş tarihi olan 1945'ten Churc- hiD'in ölüm tarihi 1965'e kadar uzanan 20 yıllık bir zaman dilimini kapsayacak. tn- giliz halkının savaşın miraslanndan nasıl etkilendiğinin, ülkede artan refah ve iyim- serliğin nükleer bomba tehlikesiy le nasıl gü- vensizliğe dönüştüğünün irdeleneceği ser- gide sinema, sanat, tasanm. politika ve top- lumsal değişim temalan ele alınacak. Bombadan Beatles'a, Savaş Müzesi'nin kapılannı sivil bır temaya açtığı ilk sergi değil. Müzedeki sabit serginın bır bölümü iki dünya savaşı arasındaki sivil döneme ay- nlmış durumda. tki yıl önce '1940"lann Modası ve Yeni Bakış' başlıklı bir sergiyle de moda teması aracılığıyla toplumsal ta- Müze, tozlu anılardan kurtularak popüler tarih üzerinde >oğunlaşmayı hedefliyor. rihin zengin bir panoraması sunulmuştu müzede. Belirtileri dahaönceden gözlenen bütün değişikliklere karşın müze ilk kez bu ka- dar değişik bir konuyu ele alıyor ve Birin- ci Dünya Savaşı'yla ilgili belgeleri sakla- mak olarak belırlenen amacından bu kadar çok uzaklaşıyor. Çoğunlukla genç müze çalışanlannm baskısıyla sağlanan bu deği- şiklikle genç ziyaretçilere ulaşılması ve serginın okul müfredatlanyla da örrüştürül- mesi amaçlanıyor. Serginin tasanmı SirTerenceConran ta- rafından gerçekleştiriliyor. Savaşın bittiği- ni bildiren haber filmlerinin gösterimi ile başlayan sergide 40"lı yıllara ait bir ev. bir nükleer sıgınagı. bir film seti, 50'li yıllara ait bır kafe gibi aynntılara yer verilecek. Ser- gide en çok ilgi çekmesi beklenen yapıtlar ise şöyle: Roger Bannister'ın 1954 yılında dört da- kikada koştuğu 1 mili ölçen kronometre. John Lennon'a ait bir kosrüm ve Marilyn Monroe'nun 'Erkekler Sarışın Sever'de giydiği birelbise. Öte yandan sergiyi düzenleyen kurulun bugünlerdeki en büyük derdi, sanıldıgı gi- bi yer alacak parçalann toplanması ve dü- zenlenmesi değil. müzenin adı. Yaklaşık iki yıl önce başlayan ve müzenin artık bir sa- vaş müzesi olmadığı savı çerçevesinde ge- lışen tartışmalar yeni serginin hazırlıklan nedeniyle yeniden alevlendi. Müzenin adı- nın değişmesini isteyen kişiler, müzenin kurulduğu zamanla günümüzün savaş an- layışının değiştiğini vurguluyorlar. Savaşın ve tngiltere'nin savaşlardaki başansının sergilendiği anıtsal biryapı niteliğinde ku- rulan müzenin yeni adının savaştn çelişki- lerini sergileyen yeni yapısıyla örtüşmesi gerektiği üzerinde duruluyor. Müzenin halkla ilişkiler sorumlusu Chris- topher Dovvling de müzenin adının çağnş- tırdığı saldırgan militarizm çizgisinden uzak olduğunu vurgularken müzenin, içe- riğiyle bunu izleyicilere kabul ettirdigini söy- lüyor. Adının çağnşımlan nedeniyle uzun sü- re müzeyi ziyaret etmek istemeyen eski tş- çi Partisi Başkanı Michael Foot ve eski Nükleer Silahsızlanma Kampanyası lideri Bruce Kent bile artık müzenin destekçile- riarasında yer alıyor. Sivil taleplerbuyön- de olmasına karşın Kültür Bakanı Chris Smith'ın Imparatorluk Savaş Müzesi'nin ye- ni bir kolu için 28 milyon pound'luk yar- dım yapılacağını açıklaması. müzenin adı- nın değişmesine hükümet ve kraliyet aile- sinin bir süre daha izin vermeyeceği şek- lindeyorumlandı. YAPIyr KREDI KÜLTÜR SANAT YAYINCIUK 23 Şubat Salı, 18.30 tnsanın Halleri:]Vferaklı Yöneten: Ahmet Kuyaş Konuşmacılar: Mehmet Güleryüz, Serhan Ada, İlhami Algör J T U R K C E L L salonu, MeşrutiyetCad.153 Tepebaşı Istiklal Cad. Korsan Çıkmazından gırılebilır
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear