17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5ARALIK1999PA2AR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yargrtay'dan pet • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Cumhunyet Başsavcısı Vural Savaş'ın FP hakkındaki kapatma davasıyla ilgıli iddıanamesindeki ifadelerini gerekçe göstererek manevi tazminat davası açan partili bir vatandaşın gırişimi sonuçsuz kaldı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, açılan davayı esasa girmeden reddettı. Kararda Anayasa'nın 148. maddesinin 3. fikrasına göre Anayasa Mahkemesi. Yargıtay, Danıştay, Asken Yargıtay, Asken Yüksek tdare Mahkemesi başkan ve üyelerinın, başsavcılannın başsavcı vekiünın görevlerinden dolayı yargılanmalannın Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi'ne bırakıldığı ifade edıldı. TURBAN'ın iki eski yöneticisine hapis cezası • ANKARA(AA)-Eski TURBAN Personel Müdürü Ahmet Dündar ile eski Çeşme TURBAN Otelı Müdürü Erol Uğurlu'nun 10'ar yıl ağır hapis cezasına çarptınldıklan bıldirildı. TURBAN Genel Müdürlügü Avukatı Akın Balcı, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi Dündar ile Uğurlu'yu, "evrakta sahtecılık, zimmet ve görevi kötüye kullanma" suçlanndan 10'ar yıl ağır hapis cezasına mahkûm ettığinı bıldırdı. Balcı, mahkemenin, TURBAN'm ıki eski yöneticısıni ömür boyu karnu hizmetlennden de yasakladığını belirtn. Belediye > teçflerinin alacağı • ANKARA (AA) - Mamak Belediye Başkanı Gazi Şahin. 2000 yılının ilk 6 aymda, işcinın geçmiş dönemden kalan l trilyon lıra binkmiş borcunun ödeneceğmı söyledi. Şahın, son iki aydır ışçı maaş ve ıkramıyelerinın düzenli oiarak ödendiğını belırterek geçmışe dönük borçlann da ödenmesi için gerekli çalışmalann yapıldığını belirtti. Acar'a mesleki başarı odıriu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Çankaya Rotary Kulübü, gazetemiz yazan Özgen Acar'ı, "yılın meslek başan ödülü'" ile onurlandırdı. Türkiye'nin en eski Rotary kulüplerinden biri olan Çankaya Rotary'nin 35. kuruluş yıldönümünde düzenlenen törende, Türkiye'nin tarihsel ve kültürel mirasının korunmasındaki katkısından ötûrü Acar'a ödülünü kulüp dönem başkanı Erkan Şahmalı verdi. Partinin Meclis dışı kalmasının ülkede ağır bunalıma yol açtığı savunuldu 4 Türldye ile CHP bütün'İSTANBUL/ANKARA (Cum- huriyet) -CHP'hler, Meclis dışın- da kalmalannı irdelemeye devam ediyorlar. "CHP'nin Dünü, Bugü- nü veYannı" konulupanelde Tür- kiye ve CHP'deki bunalımın eşgü- dümlü olduğu vurgulandı. CHP Istanbul fi Merkezi'nde düzenlenen panelin açılışında ko- nuşan tl Başkanı Mehmet Böiük, partinin, son yıllarda Atatürkçü- Altan Oymen 'Hukuki gereklilik vardı' ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - CHP Genel Başkanı Altan Öymen. gençlik kollan başkanlı- ğını yürüten Cenk Cüneyt Cey- ton'ın basına yansıdığı gibi "ytrf- daş" sözcüğünü kullandığı için değıl, hukuki gereklilik nedeni) - le görevinden alındığını söyledi. Oymen, CHP Genel Merke- zi'nde gençlik kollannca düzen- lenen toplantıda Ceylan başkan- lığındaki yönetimin görevden alınmasıyla ilgili bilgi verdi. Öy- men şunlan söyledi: "Gençlik koİlannın hazıriadj- ğıçahşma programından hiçbiri- mLrin haberi yoktu. Bana geüne- di. MYK'ye de gelmemiş. Gaze- telerden öğrendik. O metni gör- mediğimtz için, ona dayanarak böyle bir şey vapmamız mümkün değil. Şu anda gençlik kollannda 3 Idşi birden "Başkan benım' di- yordu ve hukuki probiem vardı. ÇaJışmalar yapdsın, tamanı ama en aandan benim ve MYK'nüı haberi olması lanm. Bunu MYK de, ben de yadırgadık. Bu duru- mun tüzüğe a>kınüğı sabit Ayn- ca görevden alma, cezalandırma dernekdeğildir. Bu nedenle konu- yu dramatize etmenin anlamı yok." Ceylan da parti içinde gerilim yaıatmakjpbi bırnıyetieri çlma- dığını belırterek genel merkez yönetıminin rahatsızlığını anla- yamadıklannı ve karan hak et- mediklerini savundu. lüğü ve cumhuriyeti kurma misyo- nunu gündemde futtuğunu, ancak bu misyona sahip çıkmadığını söyledi. CHP'siz Meclis nedeniy- le Türkiye'nin ağır bunalımlarla karşı karşıya bulunduğunu belir- ten Bölük, hükümetin halkın is- teklerini göz ardı ettiğini ileri sür- dü. Yöneticiliğini CHP Parti Mec- lisi üyesi Prof. Dr. Nurettin Sö- zen'ın yaptığı panelde konuşan CHP Yüksek Danısma Kurulu üyesi Erol Tuncer de CHP'nin 1980'den sonra toplumla ilişkisi- nin kesildiğinı belirtti. Tuncer, CHP'nin bu dönemden sonra cıd- di siyaset üreriminı, ıdeoloji çalış- malanru bir kenara bırakûğını ve önemli eylemlerden biri olan öze- leştiriyi yeterince yapmadığını kaydetti. Son dönemde partiye ka- yıtlı olanlann büyük bölümünün, kendi partilerine oy vermediğini belirten Tuncer, 20Ö0'li yıllara gi- rerken partiyi yenileştırmek gibi bir sorunlannın bulunduğunu vur- guladı. Gazetemiz Yönetim Ku- rulu Başkanı ve eski Turizm Baka- nı Dr. Alev Coşkun ise CHP'nin kökenınde anti emperyalizm, mü- dafai hukuk ve kuvayi milliye bu- lunduğunu ve partililerin bunlara ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART OANTRALCHN dört elle sanlması gerektiğini söy- ledi. CHP'nin ilk tiizüğünün çok ilginç olduğunu vurgulayan Coş- kun, bu tüzükte yolsuzluk yapan- lann, Kurtuluş Savaşı'na karşı davranış ve tutum sergileyenlerin ve kişisel çıkar sağlama amacı gü- denlerin partiye üye ohnasuıın en- gellendiğinı anımsattı. CHP'nin son yıllarda herkesi üyeliğe kabul ettiğini belirten Coşkun, "Kıırtu- hış Savaşı'nı küçümseyen 2, cumtauriyetçfler büe partiye girdL Parti. ü\ efik konusunda arok daha dikkatli olman- o V dıye konuştu. Coşkun, bölücüler ve 2. cumhuriyetçi- lerin bırleşerek, Atatûrk'ün kurduğu cumhuriyeti kemir- mek ıstedıklerinı belirtti. "CHP 1919-1999" kitabı- nın yazan Hikmet Bila da CHP Kadın Kollan'nın ge- çen hafta açıkladığı "Tari- katiar Raporu"nun kamu- oyunda yeterince tarüşıhna- dığıni. bu durumun "ülkede- ki \-ahameti" gözleT önüne serdiğini söyledi. 12 Eylül darbesinin CHP'ye karşı ya- pıldığını belirten Bila, dev- rimcı ruhunu kaybetmiş bir CHP'nin, her şeyini ilelebet kaybedeceğini anlaması ge- rektiğini vurguladı. B^kat-Öymen buİuştu CHP Ankara ll Başkanlı- ğı'nca dün akşam düzenle- nen "Dayamşma Yeme- gj"nde, CHP lıderi Atan Öy- men ve eski genel başkan De- niz Baykal bir araya geldiler. Öymen ile Baykal'm yan ya- na oturduğu yemekte, eski MYK üyeleri ile şimdiki yö- netimin birbirlerine soğuk davranmalan dikkat çekti. Öymen. konuşmasında, "Biz, kendi içimizde ryi bir dayamşma ömeği vermedik ber zaman. Aynhklar, grup- laşmalar oldu. Bu da seçme- ne .vansıdj. Bu izfenimi, yava$ yavaş sflmeye başladığıınızı görü>orum. Baykâl'ın da bu- rada ohnası. beni çok mem- nun etti. Yan yana oturarak hasret giderdik" dedi. Öy- men. "Hep birfikte, davanış- ma içinde çahşmalanmızı sürdürürsek ilk scçimlerde iktidar adayı oiarak Medis'e gireceğiz" diye konuştu. IP Genel Başkanı, Çevik Bir'e destek verildiğini iddia etti Perinçek'ten Cumhuriyet'e eleştiri fstanbol HaberSenisi- tP"nin Istan- bul ll Kongresı'nde konuşan Doğu Pe- rinçek, dünya ekonomisinin gittikçe sanal bir hale geldiğıni, Türlqye'nin önüne konan ekonomik faaliyetin 'gü- venük üretraek' olduğunu söyledi. Türkiye'nin kriz bölgelerinde Meh- metçiğin kanını pazarlayarak ekono- misıni canlandıracağını öne süren Pe- rinçek, Bakû-Ceyhan Boru Hattı'nın ilk bakışta ekonomik bir faalıyet gibi görüldüğünü, ancak altından Türki- ye'yi askeri çatışma odakianna bağla- yan projelerin çıktığını iddia etti. Pe- rinçek, Kafkaslar ve Orta Asya'da re- kabetin kızışüğını anımsatarak şöyle devam etti: "Mehmetçiğin kanını satmak için çokgeni$birpazarhazırdır\ebizibek- lemektedir. Burada şaşırtıcı olan,tlhan Selçuk ve Alı Sırmen gibi Cumhuriyet- çivazarlanmızı n Kafkaslar veOrta As- ya'da ABDile birieştirmek poütikasın- da diretmeleridir. Ancak Cumhuriyet gazeteanin Çevik Bır'in bütiin girişim- krini Mİlardır cansiperane destekledi- ği dikkate alınırsa. buna da fazla şaşır- mamak gerekiyor/" Turgut Özal'ın 'eroîn deMİmi" ile Türkiye'nin vizyo- nunu değiştırdiğini belirten Perinçek, sözlerinı şöyle sürdürdü: 'Güvenlik ûretjmi' "Cumhurbaşkanı adavı Çevik Bir şûndi ikinci bü>ük değişim programı- nı açıkJamaktadır. Süt\ejogurt fîrma- lan büe >abancı sermayenin eüne geç- tikten sonra, önümflze konan ekoDo- mikfaali\et "gu\enlık üretimı' oluyor. tP. Türki>e ekonomisinin KTr'leri, ya- ni vücudunu satma \e eroin pazariaina aşamaandan kan satma aşamasına gel- diğini saptanuşO. Çevik Bir, bu sapta- manın Amerikancasını dile getirmiş bulunmaktadır. Orta Asya'da, Orta- doğu'da güvenlik üreteceğiz. Karşılı- ğuıda Bakû-Ce\ han Boru Hara bağJa- nacak. Oradan ilk önce petrol degü. Mehmetçik kanı akacak." "Bao için güvenik üretimi"nın sana- yi ve ticaret sermayesini ilgilendinne- diğinin açık olduğunu ifade eden Pe- rincek, bu faaliyetin ABD ve Avrupa devletlerinin yanı sıra mafya, faizciler, rantçılar ve tankat şeyhleri açısından da yaşamsal önemde olduğunu ve ye- ni ekonomi politiğınin yaşamsal ger- çegı olduğunu vurguladı. Perinçek, Mehmetçiğın kanı satılarak kazanıla- cak dolarlann, mafya ve tarikatlar ara- sında paylaşılacağuu, en önemlisi, bu sistemin güvenliğini sağlamanın da Batı için güvenlik üretimine bağü ol- duğunu kaydetti. Kamü Dede'nin tek aday olduğu tP tl Başkanlıgı için dün akşam yapılan seçimlerde 500 delege oy kullandı. Perinçek, 2000 yılında cumhuriyet devrimi hükümetinin kurulacağinı, ÎP'nin de bu hükümetin içinde yerala- cağını ileri sürdü. Hükümet ortaklan- nın nükleer santral kurubnası karanna da karşı çıkan Perinçek, Türkiye'nin enerji eksiği değil, 7 bın megavat ener- ji fazlası bulunduğunu öne sürdü. TahUye sonrası kaybolan Akbulutbulunamtyor KEREM ELGAZ Örgût üyeliği suçlamasıyla yargılanan ve tahliye olan Şa- fak Akbulut ka- yıp. Cezaevin- den tahliye ola- cağı günjandar- ma tarafından kaçınldığını öne süren ai- Iesi, Akbulut'un bir an ön- ce bulunmasuıı istiyor. YasadışıTKP/MLTÎK- KO örgütü üyesi olduğu iddiasıyla yargılanan 22 yaşındaki Amasya Eğitim Fakültesi öğrencısi Şafak Akbulut, Ankara 2 No'lu DGM tarafindan 24 Ka- sım'da tutuksuz yargılan- mak üzere tahliye edildi. Afyon Kapalı Ceza- Akbulut'ujandar- manınkaçınhğı id- dia edüiyor. evi'nde bulunan kızlanru almak için giden ailesi, uzunsürecezaevi önünde bekJedı. Bundan sonrasını Şafak Akbu- lut'un ailesi şöyle anlatıyor: "Gardiyanlar, Akbulut'un iş- lemlerinin ta- mamlandığLOi. ancak tah- Kyesini müdurün engeüe- djğmi, bu konuyia ügffl oiarak da yarbajı çağutta- ğun söyiediler. Saat 213O'da konvoy eşüğinde yarbajcezaevinegeldLBu uygulamalann suç oMn- ğunu, cezaevi miidürüyie göruşmekistediğimizide- falarca söylememize rağ- men bu talebimiz kabul edflmedL" POLİTtKA GÜNLÜĞÜ HtKMET ÇETİNKAYA Yaşamın Suç Ortağı... Bir pazar sabahı... Sen hâlâ uykudasın... "Hangi solgunluk vuruyor seni" diyor Yves Bonnefoy, beyazlaşan birgünün ilk saatlerinde... Bıryersütı ırmağı... Haydi söyle, hangi damar kopanyor ki sende, yankılanryor düşüşün orada? Bilmem şairin söylediği gibi mi tüm yaralı aşk- lar, yaralı şaşkın yapraklar içinde mi kış umutla- n?.. Bir şeyler fısıldıyor eski zaman saatleri, bir ço- cuk sabahın çığlıgıyla uyanıyor. Izmit'te, Adapa- zan'nda, Düzce'de mevsimler gittikçe kaybolu- yor... Bense bir savaşın sonunda kumla örtük gördüm seni; sessizliğin ve suyun sınıriannda bocalarken; ve ağzın son yıldızlarfa kirfi; gecende beklemenin korkusunu bir çığlığı parçalarken... Hani 6O'lı yıllardaki o Vıetnamlı çocuk vardı.. iri siyah gözleriyle bize sürekli gülürnseyen; hani bir genç kız vardı Prag caddelerinde, Rus tank- lannın geçişinde kendini paletlerin önüne atan... Tüm bunlar, belleklerimizden daha güçlü bir rüzgârdı; yanm kalmışsevişrnelerden arta kalan... Taraçalarda koştuğunu görüyordum, rüzgârla savaştığını görüyordum... Ayaz dudaklannda kanıyordu... Şaşkın bakışlariçindeydin... Yiten kanına yakalanmış gibiydin... Oysa sen, yaşamın suç ortağıydın... Yol üstünde zincir şıkırtılan Agostinho Ne- to'nun, insanlığın büyük güçlerini yansıtıyordu... Bense gözlerimi yumuyordum... O sırada sen, Octavio Paz'dan 'Unutuş'u oku- yofdun: "Yum gözlehni yitir kendini karanlıktaJ göz ka- paklann kınnızı yapraklar altında. Gömül vızıldayan sesin/ düşen sesin halkalan- naJ ve uzaklarda yankıtanan/ dilsiz bir çağlayan gibi,/ davullann çalındığı yerde." • • • Çocuksu bir gülüş seninkisi... Duyarlı ve tutkulu... Üstelik yapmacıkstz... Haydi, bırak kendini karanlığa 'unutuluşta ol- duğu gibi; kendi etine gömül, kendi yüreğine... Sonra otur bir mektup yaz tıpkı Octavio Paz gi- bi, 'Meksika Vadisi'ni anlat... Deki: "DudaMar, öpüşler, aşk, herşeyyeniden doğar, o ölümsüz, oyalın unutuşta: gecenin kızlandıryıl- dızlar." Bir içki kadehi dursun masada... Gramofonda eski bir şarkı... Haydi soyun biraz, Nâzım'ın dizelerinden çıkıp gel, 1940 sonbahannda olduğun gibi... Biraz Turgut Uyar oku, Edip Cansever'in şiir- lerinden tat al... Sen hiç geceleri çiçek açan ıhlamur ağacı gör- dün mü?.. Bir Cemal Süreya ol, gülü aJ yüzüne süreyim... Şimdi birgüvercin uçuşunu bölüş; gökyüzünün b maviliğini yakalamaya çalış... Istersen bir Akdeniz kentini düşün... Vazgeç, bak o sıvı karanlığında uykunun, yazı- lacak çok şey var: "Saydam gövdesini açıyor gün. Güneş taşına bağlanmışım; ışık, görünmeyen büyük çekiçle- riyle dövüyorbeni. Bir duraklamayım sadece, bir titreyişle birbaşkası arasında:yaşama noktasıyım, birbirini görmezlikten gelen, içimde buluşan iki bakışın kesiştiği yerde keskin, sessiz bir nokta. Antlaşma mı yapıyorlar? Saf boşluğum ben, sa- vaş alanı. öteki gövdemi görüyonım gövdemin arkasında. Taşpanldıyor. Gûneş gözlerimi oyuyor. İki yılda, kırmızı tûylerini sürûyor boş oyuklara. Görkem, kanatlann kıvnmı, yırtıcı bir gaga. Bir türküye başlıyor gözlerim ansızın. DaJ bu tûrkû- ye, ateşe at kendini." ••• Unutulmuş bir pazar bugün... Artık uyan, saat on ikiyi vurdu... Mario Luzi'nin son gölgedeki derin yaz'ı da ge- ride kaldı; açık ve aydınlık ülkelerde... Benim ülkemde ise açlık, yoksulluk, alacaka- ranlık kol geziyor... Ve Paul Celan'ın 'bûtün bir hayat'\y\a başlıyor gün: "Beyazdır ölümün güneşleri, çocuklanmızın saçlan gibi: I O, yükselen sulara gelmişti, sen kumlukta bir çadır kurduğunda I Sönmüş gözle- riyle, başımtzın üzerinde I mutluluğun hançenni kaldırmıştı." [email protected] Faks numaramız: 0212/513 90 98 IRMIKIAYDEV ENGÎN [email protected] tr. Dünkü Tırmık, Başbakan'ın "içgü- dülerihayırdemesine rağmen" nükle- er enerjiye "evef" demesinden sonra yazıldı ve kendince, cinayet işlenme- den, sorumlulan uyaımayı hedefledi. Yazıyı teslim ettik; akşam oldu eve gekjik; kanallar arasında günlük "zıp- lama" (Bu sevımlı terim için teşekkür- ler Perihan Mağden) turuna geçtik. TRT'nin 18 haberlerinde, Anka- ra'dan bir nükleer enerji profesörü ile TRTnin deneyimli sunucularından bi- ri konuşuyor. Yanm kulak dinlerken, tam kulak kesildik. Yanıtlardan çok, sorular ilginçti. Sanki bin dereden su getirip "Yani nükleer enerjiden başka çare yok; hem zaten nükleer enerji tehlikeli filan da değil, değil mi efen- dim?" dedirtilmeye çabalanıyor. Ör- nekler veriliyor. Batı Avrupa'daki, Ja- ponya'daki, ABD'deki enerji politika- larında nükleer enerjinin "olmazsa ol- maz" önem taşıdığından söz ediliyor; Iskandinav yarımadasında Isveç'in nükleer enerjiyi bilerek ve isteyerek ve severek kullandığı, 60'a yakın nükleer reaktörün çalışmakta olduğu anlatılı- yordu. Yalanlar söyleniyordu. Aynı saatlerde, militan çevre örgütü Greenpeace'in Akdeniz Ofisi Enerji Kampanyası Sorumlusu Melda Kes- kin, elektronik postayı kullanarak se- Çuvala Sığmayan Mızrak sini medyaya duyurma çabasındaydı. Keskin, Isveç Parlamentosu'nun, 30 Kasım 1999 günü, nükleer enerjiden vazgeçme kararı aldığını ve hemen ar- dından da ilk nükleer reaktörü kapat- tığını anımsatıyor ve Türkiye'nin nük- leer enerjiye geçme karannı, bu olay- dan sadece birkaç gün sonra aldığı- nın attını çiziyordu. • • • Greenpeace'çi Melda Keskin tabii ki yanılryordu. Isveçlileraptalolduklanndan parla- mentolarına baskı yaptılar ve sonun- da karşı koyamayan Isveç Parlamen- tosu kesin birkararaldı: Nükleer ener- ji santrallarından vazgeçildi. A/manlar da aptal olduklanndan, yıl- lardır nükleer enerji santrallarına "ha- yır" diyorlar. Dev yatırımlarla nükleer reaktör kuran çokuluslu şirketlerin akıl almaz siyasal manevralarına, rüşvet silahını ahlaksızca kullanmalarına, medyada sözüm ona bilim adamların- ca kaleme altnmış fetvalar yayımlat- malarına rağmen, o aptal Almanlar, Nuh deyip peygamberdemediler. So- nunda Yeşiller-Sosyal Demokratlar ko- alisyonu nükleer enerjiden vazgeçme kararı aldı. Şu andaki tartışma, var olan, kurulmuş ve işlemekte olan nük- leer santralların hemen mi, yoksa bir süre sonra mı kapatılacağından ibaret. Italyanlar da çok aptal insanlar ol- duğundan, geçen yıl nükleer enerji ko- nusunda yapılan referandumdan açık seçik bir "ret" kararı çıktı. Bu saydığımızülkelerin herbiri ken- di nükleersantralini kendisiyapabile- cek teknolojikgelişmişlik ve olanakta. Bu pahalıyatınmı karşılayabilecekpa- rasal kaynaklan da var. Buna rağmen aptal olduklanndan nükleer enerjiden vazgeçtiler, vazgeçiyorlar... Buna karşılık Türkterçok uyanık, çok zeki olduklanndan, aptal gâvurların reddettiği bu temiz enerjiyi ülkeye ak- tarma karan verdiler. Enerji Bakanlı- ğı'nın başındaki iri kıyım zat, gerinege- rine, "Beni, projenin bu aşamasında ancak Allah durdurabilir" demekte. Böyle deyip sonra tükürdüğünü ya- layanlan çok gördük. Üstelik bu ülke- de bir nükleer felaketten kurtulmayı "Allah 'a havale etmeyecek" kadar ak- lı başında insanlar var. Bir kez daha altını çizelim. Siyasilerin tercihleri belli: Yüzde 100 dış kredi gerektiren, yerli teknolojiyle üstesinden gelemeyeceğimız, çağı çoktan kapanmış, tehlikesi Rusya (Çernobil), Japonya (Anısı henüz pek taze. Birkaç ay olmadı) deneyimlerin- de açık seçik görülmüş, sipariş ala- madığından ifias eşiğine gelmiş çoku- luslu şirketlerin "anahtar teslimi nük- leerreaktötierini" pazarlamaya çaba- lıyorlar. Siyasetçilerin, aralannda kendi ço- cukları, torunları da yer alacağından, "c/nayer"ten çok "toplu intihar" oiarak nitelenmesi gereken kararlanna kuzu kuzu teslim olup, koyun gibi boynumu- zu uzatacak mıyız; yoksa "işiAllah'a bı- rakmadan" Enerji Bakanı'nı da, o ba- kanın başbakanını da, o Başbakan'ın hükümetini de durdurabılecek miyiz? Isterseniz soruyu şöyle soralım: Gökten asit yağmurlannın yağdığı, radyasyon zehirlenmesinin ağır ve çok acılı ölümlereyol açacağı birTürkiye'yi önleyecek miyiz; yoksa "Susuriuktan sonra o kadaryürüdük, bağırdık, ça- ğırdık, yazdık, çizdik de ne oldu" ka- derciliğinin onur kırıcı boyun eğmişli- ğiyle seyirci mi kalacağız? Peki, Susurluk'la şu nükleer enerji tercihinin aynı bütünün parçası oldu- ğunu niye düşünmüyoruz? Susur- luk'ta başladığımız yürüyüşü, itirazı şimdi de Akkuyu'da sürdüreceğiz. Fark bundan ibaret. Sıvayın kollan... "Çıplaklar" sivil üniformctlarını giyiyor 184sayfa Türkiye'de ve Botı'da Laiklik^Devlet ve Demokrasi •ComeUus Castûhadls *Jacqu*s Ch»TaÜer«Tyjhan Ugoz 'Gilles Kepei'Ahmei Taner Kisloh •Erol Özkaray'Bülent Tcmör Kafkasya: Barut Fıçısı |İ>AB ve Tûrklye •Yüzyılın bilançosu •Sosyaiist Entemasyonal •Balkanlarda devlet ve marfya rge Bush Jı •Fıançoa Fej» George Bush Jr. Comelius Castoriadis Jacques Chevalier Nur Dolay François Fejtö AlGtore George Hewltt TuıhanOgaz GülesKepel Ahmet Taner Kışlalı Arthur Koestler Thlerry de Montbrial Erolözkoray Uluç özülker Antonio Di Pietıo Georges Şaraşldze Bûlent Tanör Mesut Tuian Fareed Zcdcaria Yves Charles Zarlca 5. sayı çıktı! Satış Noktalan: »YAY-SAT Bayılerı •ZUNYA AKTUEL Kıtapevlen'Bûyük kjtapevleri
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear