25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
- AFtALIIC 1999 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA JbiJVUiıV-PlfJJ. / ekonomicacumhuriyet.com.tr 13 Çokuluslu şirketlerin ekonomik diktasına 'dur' diyen on binler, Seattle sokaklannda geçit vermedi Küı*esel ııyaııış başladıEkoıomi Servisi - ABD'nin Seattle kentinde ön- ceki gin başlaması gereken Dünya Ticaret Örgütü 3. Bakaılar zirvesi yoğun protestolar yüzünden ge- cikmel olarak başlayabildı. Toplantılar sonuçlana- na kada- Seattle kentinde olağanüstü halin ve soka- ga çıkna yasağının. süreceği açıklandı. 21. yizyılın ekonomi politikalannın şekillendiri- leceği, anm, hizmetler, çok taraflı yatınm anlaşma- lan gib hassas ve gelışmekte olan ülkelerin 'kendi- neyeterüliklerine' daha da sekte vuran kararlann tar- tışılaca|ı zırve, bu kez *sömürüye arukyeter" diyen on binlcrce protestocu tarafmdan engellendi. ABC Başkanı BillClinton'ın, önceki gün gösteri- cilerin jrotestolanna sempati ile yaklaştığını söyle- yerek "Tıcari anlaşmalarda çevre ve çalışma koşul- lannın dikkate alınması gereki>or" açıklamalann- dan sonra dün de göstenlenn lıderlenyle görüşmek istediğnı belirtmesi, eylemcilerin zirvede görüşüle- cek koaulann nasıl şekilleneceğini etkileyeceğini gösterecek. ABD Başkanı dün sokağa çıkma yasa- • 21. yüzyılın ekonomi politikalannm şekilendirileceği; tanm, hizmetler, çok taraflı yatınm anlaşması gibi hassas ve gelişmekte olan ülke ekonomilerine daha da sekte vuracak kararlann tartışılacağı zirve, bu kez "Sömürüye artık yeter" diyen on binlerce protestocu yüzünden geç başladı. ğının ilan edildiği Seattle'uı boş sokaklanna geldi. Toplantı salonuna girmeden önce bir açıklama ya- pan Chnton, "çocıık işçi cauşuran ülkelere tkari anv bargo uygulanması" önerisini getireceğini söyledi. Toplantıların dünkü bölümünde 135 ülkenin tem- silcilen, konuşmalannı yaparlarken toplantı salonu- nun dışında çalışma gruplannın yürüttüğü görüşme- ler yoğun bir şekilde siirdü. Çalışma gruplannın top- lantılannda başta tanm olmak üzere hassas ticari ko- nular ele alınırken yaygın görüş. zirveden "protes- tolaruı da etkisivle öyle belirgin bir sonuç çıkamaya- cağT yönünde. Bu görüşü ileri sürenler, "zaten Ce- nevTe'de aylardır süren hazııiık toplandlannda befli bir görüş birüği sağlanamadığııu" anımsatıyorlar. Ancak Ingiltere Ticaret Bakanı, konuya farklı bir açıdan yaklaşarak ''Protestolar zinenin ldmyasını değtştirdi. İhtilaflı gnıplan yakınlaştırdı. Beklenilme- diği kadar olumlu geaşnıeler sağlanabüir1 ' dedi. Öte yandan, protesto göstenlen nedeniyle Seatt- le toplantılannın gecikmeli başlaması, toplantılara ka- tılan delegelerin tepkisine neden oldu. tsminin açık- lanmasını ıstemeyen ve DTÖ'nün CenevTe'deki mer- 1 kezinde görevli birbüyükelçi. yaptığı açıklamada, "Bu kadar kötü organize ve yanlış yönetüen bir toptanü görmedinr dıye konuştu. ABD Dışişleri Bakanı Madeieine Albrightda pro- testo gösterilerinde bulunanlann mesajlannın göz önünde bulundurulması gerektiğini söyledi. Alb- right. "KüreseUeşme hepimizin cevaplaması gereken yasal sorunlara neden olmuştur. Banşçı gösteri hak- kınasaygıduyulmabdır veprotesto gösterilerinde bu- lunanlann raesajlan göz önünde bulundurulmalı- dır" dedi. Gelişmekte olan yoksul ülke halklannın sesi olan sokak eylemlerinin durdurduğu zirvenin açılışuıa karşın ABD Ticaret Temsilcisi Chariene Barchefskv. bir günün sonunda 5 çalışma grubunun oluşturularak hassas konulardaki görüş aynlıklannı en aza indirmenin planlandığını söyledi. Türidye ortak belge imzaladı DTÖ toplannlannda. Türkiye. Avrupa Birliği (AB). Japonya, Güney K.ore ve Macaristan; Seattle toplan- tılanndaki tıkanıklığın aşılması ıçın, yenı ve genış kap- samlı küresel ticaret görüşmelerinin yapıbnası konu- sunda ortak birbelge hazırladı. Ortak belge. gelecek- te ticaret görüşmeleri önünde görüş aynlıklan nede- niyle ortaya çtkan tıkanıklığı aşmak amacıyla AB'nin girişimi sonucu ortaya çıkö. tlk raunt, dünyanın her tarafmdan DTÖ'yü protesto etmek için gelen göstericüerin galibiyeti ile sonuçlandı Seattle'da zafer sokaklann ölduERGİN YILDIZOĞLU SEATTLE - "Seattle savaşı"nın ilk raundu. dünyanın hertarafmdan DTÖ'yü protesto etmek için gelen göstericüerin zaferiyle bittı. Dünya Ticaret Orgütü'nün açılış seremonısı iptal edildi, planlanan- dan saatler sonra başlayan görüşmele- rin ertelenip ertelenmemesi konuşul- maya başlandı. Kentte olağanüstü hal ilan edildi. Ulusal güvenlik muhafızlan Se- attle'a gelerek kentte düzenı sağlama- ya çalışıyorlar. Birçok de\ let adamının toplantının yapılacağı salona geleme- mesi ile sonuçlanan gösterilerin amacı- na ilişkin belki de en çarpıcı açıklama- yı bireylemci yaptı: "Protestolar, hükü- metkre. sivil toplumun gereksinimleri- ni ve istekkrini artık göz ardı edemeje- ceklerini anlatmış oldu." Gerçekten de dünyanın birçok köşe- sinde yaklaşık bir yıldır süren protesto hazırlıklan meyvelerini verdi. Salı gü- nü saat 8.30'da Seattle kent merkezinde yaşam durdu. DTÖ toplantısının yapı- lacağı konferans binasının etrafındaki bloklan boydan boya kesen tüm kavşak- lar, göstericilerle onlan durdurmak iste- yen polistarafipdan işgal edildı.-DTÖD6> 'rierti'Başkanı Mlke MooreHrn "Mutö- rebeyi kaybetmiş, olabüiriz amabu bir sa- vaşür ve kazanacağu" dediği bildiriliyor. Olaylan aktaranmedya kuruluşlanmn, göstericilerin tümünü 'anarşist 1 olarak ad- landırarak yanlı tutum almalan tepki- lere yol açarken toplantılar konusunda yenilgiyi kabul edip. "DTÖ toplanüsı- nm bir gündemi bile yoktu", "Zaten ba- şanlı ulması bekknmiyordu'" gibı ifa- deler kullanmaya başlamalan da dikkat çekti. Kavşaklann işgal edilmesinin ya- nı sıra sendikalann düzenlediği ana gös- teri yürüyüşü başlamadan önce. Tibet'ten Meksika'ya, Çin'den Kanada'ya kadar dünyanın her tarafmdan gelen çeşitli gruplar tarafmdan çok sayıda küçük çap- lı yürüyüş düzenlendi. Çevre gruplan, DTÖ'nün sa\unduğu serbest ticaretin çevreye insan haklanna demokrasiye verdiği zaran dile getiren sloganlar at- 'Kapitalizm ölüm düzenidir 9 Ticaretin daha da serbestieştirilmesine ve Dünya Ticaret Orgütü'nün çevre ve insan sağuğı üzerinde tehdit ohışturan kuraBanna yöoelik tepldler ABD'nin Seattle kentini hem bir savaş hem de festival alanına dönüştürdü. Kentte olağanüstü hal ilan edilmesine yol açan gösterilere 50 bini aşkın kişi kabhrken "Kapitalizm ölüm düzenidir. DTÖ kapaölsın, açgözlüiüğe son" gibi pankartlar taşındı. tılar. "Şirketfcrin kâr lursı insanfağı do- yunnaz", "Açgözlüiüğe son", "Kapita- lizm ölüm düzenidir" gibi pankarlar ta- şıdılar. Sendikalann taşıdığı pankartlar ve attıklan sloganlar, düşük üçretleri, iş- sizliği, DTÖ'nün antidemokratik yapı- sını dile getiriyordu. Tibet'ten gelenler. Çin'in Tibet üzerindeki baskılanna son vermesini. FalungGong'un ifade özgür- lüğünün engellenmemesini, balinalan, su- kaplumbağalannı korumak isteyenler de bu isteklerini dile getiriyordu. Nere- deyse sayılmayacak kadar çok grup ve slogan vardı, ama bir aşamada herkes "WTO, WTO go to go" (DTÖ gitmeli- dir), "Halklarbirteşinceyenflınez", "Şir- ketlerin >önetimine son", "Şirketlerin açgözlülügü bir hastauknr " gibi slogan- lan hep birlikte attılar. Şiddeti polis başlattı Ilk yürüyüş Vıetnam direnişlerinın yapıldığı için. "KızdMeydan" adı veri- len ünıversite meydanınm önünde baş- ladı. Polisle ilk çatışma da burada ger- çekleşti. Günün ilerleyen saatlerinde bu çatışmaya şahıt olan öğrencilerden Da- vid Mc Dawa ile konuşma olanağı bul- dum. Da\ ıd "Biz yürüyüş yapmaya ha- zırlamyorduk. Hiçbir aşın eylem veya taşkınhkyoktu. Birdenbire polis gaz bon> balan, biber spreyi ve plastik bombalar- la saldırdı. ^ üzü gözü kan içinde kalan- largördüm" dedi. 12.30 sulannda, ben de benzer bir du- rumla Pike Street'i kesen 5. caddenin üze- rindeki kavşak üzennde karşılaştım. Po- lisle göstericilerarasındakı konuşmala- n izliyor, resim çekiyordum, havada kes- tepkileri neye yönelîk? Dünyanın birçok yerinden gelerek Seattle'da top- lanan göstericiler çok renklı kimlikleri ve farklı söy- lemleri ile birbirlerinden aynhyorlar. Sendikalar. işçiler, köylüler, çiftçiler, çe\Teciler, ay- dınlar. politikacılar, öğrenciler... Grupla- nn savunduğu fikirler farklı, ancak ortak tema bir Şirketlerin egemenliğindeki DTÖ'ye karşı yoksul halklan, ezilenleri. çevreyi, ça- Iışanlan korumak. Çokuluslu şirkettere: Dünya ekonomisinın hâkimi olan çokuluslu şir- ketlerin özellikle gelişmekte olan ülkelerde çev- reyi, doğal kaynaklan ve sosyal haklan tahrip eden tutumuna yönelik tepki giderek büyüyor. Göste- riciler, çokuluslu şirketleri, sadece kendi kârlan- nı düşünmeL çevre korunması ve sosyal adaleti de kapsayan temel insan haklannı göz ardı etmek- le suçluyorlar. Bu şirketlerin lobi etkinlikleriyle, hükümetlerüzerindeki etkilerini arttırdıklannı vur- guluyorlar. 'ÖWü' denilen Çok Taraflı Yatınm Anlaşmasf nm (MAI) diriltilerek Millenium Ro- und'da tekrar görüşmeye açıldığını dile getiriyor- lar. DTÖ karşıtlan. ABD ile Avrupa arasinda serbest ticareti amaçlayan Yeni Transatlan- tik Pazan görüşmelerinin de MAI benzeri hü- kümler içerdiğine dikkat çekiyorlar. MAI ile çokuluslu şirketlerin yeni ve sınırsız bir gü- ce sahip olmak ama vergi gibi yükümlü- lük ve sorumluluklar almamak istedikle- rinin altını çiziyorlar. Serbest ticarete: Daha fazla serbest ticaretin üçün- cü dünya ülkelerinin ihraç mallan üzerinde düşük fiyat baskısı yarattı- ğı ve bunun da bu ülkelerde geniş bir kesim üzerinde ekonomikyıkıma yol aça: cagına dikkat çekiliyor. Dünya Ticaret Orgütü'nün, liberalizasyonun aracı haline geldiğini, bu aracın te- kerlerinin ise çokuluslu şirketler olduğunu söyleyen DTÖkarşıtlan, örgütün temel amacmın ülkeler ara- sı ticari eşitsizlikleri ortadan kaldırmak olduğuna oy- sa bunun tam tersini yaptığma dikkat çekiyorlar. Serbest ticaretin güçlü ve zengin ülkelerin fakir ül- kelere karşı silahı haline getirildiğini belirtiyorlar. Ancak zengin ülkelerin, gelişmekte olan ülkeleri zorladıklan serbest ticaret kriterierine kendilerinin de uymadığına, OECD ülkelerinde tanmsal destek- leme oranlannın gelişmekte olan ülkelerin 2 katı ka- dar olduğuna dikkat çekiliyor. Buna karşılık tanm- sal desteklemelerin kaldınlmasının yoksul ülkeler- deki çiftçilerin yandan çoğunun geçinme şansını yi- tirmesi anlamına geleceği de ifade ediliyor. Doğaya ve safilıöa yönellk tehdlde: Genetık müdahale ile üretilen gıdalann in- san sağlığına etkilen konusunda bilimsel ra- porlar değışkenlik gösterirken özellikle Kuzey Amerika ülkelerinin kuHandığı bu yöntemle üretilen gıdalann satışına yönelik engellerin DTÖ tarafmdan •kuraldışı" ilan edildiği belirtiliyor. DTÖ kurallan- nın benzer şekilde, orman yağmasına, türü tehlike al- tındakihayvanlann avlanmasına izin verdiği ifade edi- lirken zararlı maddelerin üretim, iletim ve ticaretini desteklediği belirtiliyor. kin bir gaz kokusu vardı. Birdenbire bir patlama duydum ve tam ayaklanmın di- bine dumanlar, ateşler çıkaran bir tene- ke kutu düştü. Hızla 20-30 metre geri kaç- tık Errafı duman kapladı, göz gözü gör- müyordu. Hemen uzaklaştım, ancak hâ- lâ derin nefes aldığımda ciğerlerim bat- maya devam ediyor. Ortada hiçbir tah- rik yokken polis, salt kalabalığın çok arttığını düşünerek bize gaz bombası at- mıştı. Gün ilerledikçe hemen tüm kav- şaklarda benzer olaylar yaşandı. Pike ve 4. caddenin kesiştiği yerde polis plastik mermi. patla>ınca biber tozuyayanmer- miler kullanınca göstericiler etraftaki arabalan yaktılar. Siyahlar giymiş mas- keli anarşist gruplar ellerinde demirler- le, kimi binalann camlanna saldırdılar. Havadaki keskin koku ve binalarda sü- rekli çalan duman alarmlan, az önce gaz kullanıldığını gösteriyordu. Warner Bross.'un, Bank of America'nm bir şu- besinin, Latin Amarika'da küçük kahve üreticilerini topraklanndan sürmesiyle meşhur Star Buck kahveci dükkânlan zincirinin. McDonald's'ın, Planet Hollyvvood'un camlannm kmlmış ol- duğunu gördüm. Büyük yûrû>üş başladı Öğleden sonra sendikalann belkemi- ğini oluşturduğu büyük yürüyüş başla- dı. Yürüyüşün başında efsanevi sendika lidennin torunu James Hoffa Junior var- dı. Katılımcılann 30-40 bin civannda olduğu söyleniyor. Seattlepolisi, 19701er- den bu yana ilk kez bu tür bir kalabalık- la karşı karşıya kalıyor. Komşu kentler- den ve eyaletlerden yardım almış olma- sına rağmen polis, göstericilerin DTÖ de- legelerinin konferans salonuna girme- sini engellemelerine mani olamadı. Küçühne, hükümetin 1999 hedeflerinialtilstcttiANKARA (ANKA) - Yılın üçüncü çeyreğinde yaşanan yüksek oranlı kü- çülme, DPT'nin 1999 yılınıntümü için ekim ayında yaptığı tahminleri altüst et- ti. Türkiye ekonomisi, cumhuriyet ta- rihinin en hızlı küçülmesini yaşandığı 1994 yılındaki rekoru egale etmeye doğru gidiyor. DtE verilerinden yapılan belirleme- lere göre, 2000 yılı programı çalışma- lan sırasında yüzde 2 olarak yapılan bu yıl milli gelirde yaşanacak daralmaya ilişkin tahminin gerçekleşmesi, içinde bulunulan dördüncü çeyrekte, bu yıl için ulaşılması hayal gibi gözüken yüz- de 11 gibi yüksek bir oranda büyüme- ye bağlı bulunuyor. En iyimser varsayımla, bu yılın dör- • Türkiye ekonomisi, cumhuriyet tarihinin en hızlı küçülmesinin, yaşandığı 1994 yılındaki rekoru egale etmeye doğru gidiyor. düncü çeyreğinde yaratılan milli gelir, geçen yıl ile aynı düzeyde gerçekleşir- se, DPT'nin yüzde 2'lik küçülme tah- mininde 2.7 puanlık bir sapma yaşana- cak ve Türkiye ekonomisi yılın tümün- de 1998 yılına göre yüzde 4.7 oranın- da bir küçülme sergileyecek. Eğer, yı- lın ilk dokuz ayındaki eğilim dördün- cü çeyrekte de devam eder ve yüzde 6.1 oranında bir daralma yaşanırsa, doğal olarak yılın tümündeki daralma da yi- ne yüzde 6.1 olarak kalacak. Bu rakam da 1994 yılındaki yüzde 6.1 oranında- ki küçülme rekorunun egale edilmesi anlamına gelecek. Ancak eğer ekono- mik daralma yılın son çeyreğinde de üçüncü çeyrekteki gibi yüzde 6.6 raka- mını bulursa yılın tümündeki küçülme yüzde 6.2 ile Türkiye tarihinin rekoru olacak. Ekonominin, yılın son çeyre- ğinde, deprem felaketinin etkilerinın de önemli ölçüde yaşandığı üçüncü çeyreğe göre nispeten canlanma işa- retleri verdiği dikkate ahnarak, son çey- rekteki daralmanın üçüncü çeyreğin al- tında kalabileceğı tahminleri yapılıyor. Eğer son çeyrekteki daralma yüzde 5'te kalırsa, yılın tümünde milli gelırdeki azalma yüzde 5.9 olacak. Perakende satıs hızlı büyüyor ANKARA (ANKA) - Krize rağmen gelişmesini sürdüren Türk perakendecilik sektörünün, önümüzdeki dönemde daha hızlı bir büyüme trendine girmesi bekleniyor. Vakıfbank tarafından perakendecilik sektörüne yönelik olarak hazırlanan raporda, Türkiye'de perakendecilik sektörünün 1980'Ii yıllann ortalanndan itibaren süper-hiper marketler, zincirler, bayi ağlan ve büyük ahşveriş merkezlerinin kurulmasıyla büyük bir değişim geçirdiği belirtildi. Raporda perakende pazannın önümüzdeki dönemîerde yerli ve yabancı yatınmcılann gösterdikleri ilgi ile daha hızlı bir büyüme trendine girmesinin beklendiği vurgulandı. İŞÇİNİN EVRENİINDEN ŞUKRAN SONER Nereye Gidiyoruz? "Küreselleşmenin biryüzünde teknolojideki atı- lımı, iletişim devrimiyle küçülen dünyayı, küresel geleceğin hayal gücümüzün sınırlarını zorlayan ufuklannı görüyoruz. Ikinci yüzünde ise krizin, iş- sizliğin, yoksulluğun, eşitsizliğin, güvencesizliğin iç karartıcı hayaleti sıntıyor. Bu çelişkili tablo kar- şısında ister istemez bocalıyor ve 'nereye gidiyo- ruz?' sorusunu soruyoruz" diyor Osman Ulagay. Dünya Ticaret Örgütü'nün Seattle zirvesi, dün- yanın her yerinden gelenlerin protestoları nedeniy- le açılış töreni yapılamadan çalışmalanna başla- dı. Gerçi medyamız şiddetli protestoları yansıtan haberierinde, "kapitalizme karşı anarşistler" yada "solcular" kavramlannı kullanmakta özen göste- riyor. Ancak ABD'deki beklenmedik, güçlü protes- to gösterilerinin örgütleri arasında çevreciler, sen- dikalar ağırlığı oluşturuyorlar. Şimdilik dünyaya dağılmış marjinal örgütler havası verilse de, küre- sel ideolojinin insanı yok sayan, paranın, az-ulus- lu tekellerin çıkarlarını her şeyin üstünde tutan ku- rallanna karşı tepkiler, aykın sesler giderek güç ka- zanıyor. Bugüne kadar sadece bu çıkarlara göre karariar alan DTÖ'ye ve son toplantısına karşı yük- selen tepki de gelişmelerin biryansıması. Bill Clin- ton'un gösteriler karşısında yumuşayarak "Tica- ri anlaşmalarda çevre ve çalışma koşullannın dik- kate alınması gerekiyor" dediği bildiriliyor. Sınırlı protesto eylemleri ile sürekli insan, emek, çevre aleyhine sermaye, dünya çıkarlan lehine ge- lişen düzende, küresel ideolojide, DTÖ kararların- da önemli değişiklikler beklemek elbette çok faz- la hayalcilik olur. Ancak küresel ideolojinin özel- likle kendi krizleri ve hak kaybeden insanlann he- nüz cılız da olsa örgütlerinden gelişen tepkiler kar- şısında kimi arayışlar içinde olduğu da gözlemle- niyor. AGİT gündemi, Clinton'un iki binli yıllann muci- zesinin "üçüncüyolda" olduğu açıklamalan, üçün- cü yol toplantısı kimi göstergeler. Gerçi bu arada Avrupa'nın kırk yıllık sosyal demokratları kimlik değiştirerek liberal partiler çizgisine geçtiler. Üçün- cü yol arayışlan kapitalizmin sosyal demokrasisi- nin çok gerisinde, olsa olsa Dünya Bankası uzman- lannın deyimi ile 'sosyal kapital" çerçevesinde. Mark- sizmden esinlenmiş sosyal demokrasinin eşitlik kav- ramı gündemlerinden çıkmış bulunuyor. Üçüncü yolcular olsa otea çevreye daha az zarar veren, ser- mayenin kendi krizlerıni hafifletmek üzere, örne- ğin üretilen bilgisayarları satın alabilecek bilgi ve ekonomik güçte insanlar yaratmayı hedefeyen bir çerçevede kalmaya niyetliler. Kural dışı, üretim dı- şı büyümenin. rüşvetin, mafya düzeninin ağır be- dellerinden kurtulmanın yollannı aramakla sınırlı ka- lıyorlar. Sermayenin kendi krizleri için üçüncü yol ara- yışlan ile, düyanın her yanında milyonlarca insa- nın yoksullaşmasına, işsiz kaimasına, ağır çevre tahribatına çözüm üretilecek değil. Insandan ya- na bir düzen için, insandan yana ideoloji arayış- lan, solda ciddi yeniden siyasal örgütlenme, sen- dikal örgütlenme, her alanda güçlü örgütlenme- ye gereksinim var. Yaşanan gelişmelerin Türkiye açısından önemi- ne gelince. Altı çizilmesi gerekli boyut, siyasi par- tiler, sendikal hareketin henüz bu tartışmalann tü- mü ile dışında görünmeleri. Birkaç meslek örgü- tü, cılız sivil toplum örgütü, soldaki küçük partiler dışında bu tartışmaların aynmında olanlar ne ya- zık ki parmakla sayılacak kadar azlar. Dürüst ol- mak gerekirse sermaye yine emek cephesinden bir adım ilerde. Hiç değilse TÜSİAD benzeri örgüt- ler ölçeğinde, sermayenin kendi arayışlarına, ör- neğin sosyal kapital ve üçüncü yol kavramlanna tamamen yabancı olmadıklannı biliyoruz. Yaemek cephesi? Dünya Ticaret Örgütü tartışmalarına bizdeki emek cephesinin ne kadar yabancı kaldığından du- rum anlaşılamıyor mu? Dün çalışmalanna başla- yan Türk-lş Genel Kurulu'nda açılış konuşmaları, kongre raporlan, karar taslaklannda emekten, in- sandan yana yeni arayışların izi bile görülmüyor- du. İnsan haklan, emek cephesi, çıkarlarının sa- vunulması anlamında ayıplı bir durum daha. Muz ithalatçılarından uyarı 'Tazminat talep edilebilir' • For Gıda Ticaret ve Pazarlama, ithalatın yasaklanması nedeniyle, Türkiye'nin AB gibi Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) nezdinde tazminatlarla karşı karşıya kalabileceği uyansında bulundu. ANKARA (AA)-Tür- kiye'de ithal muzun sim- gesi haline "Chiquita" marka muzu ithal eden iki fırmadan biri olan ForGı- da Ticaret ve Pazarlama, ithalaün yasaklanması ne- deniyle, Türkiye'nin AB gibi Dünya Ticaret Örgü- tü (DTÖ) nezdinde tazmi- natlarla karşı karşıya ka- labileceğini öne sürerek uyanda bulundu. ForGıdayetkilileri, dün- ya ticaretinde tüm koruma duvarlan yıküırken ve dün- ya bir ortak pazara doğru giderken, hangi gerek- çeyle olursa olsun herhan- gi birmalm ser- best dolaşırrunı huku- ki ve ekonomik kriterleri gözardı edilerek engelle- menin, Türkiye için geri- ye atılmış bir adım oldu- ğunu vurguladılar. Yetkililer, bir süre önce AB'nin, kendi kolonile- rinden gelen muzlan ko- rumak için uyguladığı ko- ta ve gümrük mevzuatı- nın DTÖ tarafmdan hak- sız bulunduğunu ve bü- yük tazminatlarla, karşı ambargo ve kotalarla kar- şı karşıya kaldığını anım- satarak Türkiye'nin de ay- nı tehlike karşı karşıya bu- lunduğunu savundular. Yılda Türkiye'ye yak- laşık 25 bin ton Chiquita marka muz ithal edildiği belirtildi. Tanmsal alan- lar ve gıda konulannda art arda "süanü" uyansı ya- pan. üstelik ithalata smu-- lama isteyen Tanm ve Kö- yişleri Bakanı Hüsnü Yiı- suf Gökalp. çelişkili açık- lamalarla dikkat çeki- yor. Tanm koruma- nuı Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ku- rallanna karşı gel- memek koşuluyla yapılması gerektiği- ni belirten Gökalp, pek çok ülkenin dayatmalara karşı gelmeden bunu ba- şardığını öne sürdü. Gökalp, Türkiye'nin, hem bugününü hem de ya- nnını gıda yeterliliği açı- sından garanti altına al- mak durumunda olduğu- nu bildirirken, bakanlık smır ticareti kapsamında tanm ürünleri ithalatına büyük bir sınırlama geti- rilmesini istedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear