25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
ARALIK 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 Behçet Necatigil, ölümünün yirminci yılında, Selim îleri'nin yazdığı kitapla anıhyor *KınkIncelikler'm Şaîıi'KültürServisi-Bugün Behçet !N«catigfl' inyirminci ölüm yıldö- nimü. Necatigil, arkadaşı Selim tkri'nin Kaf Yayınlan'ndan çı- kaı son kitabı "Kuık İncelik- ler'in Şairi: Behçet Necatigil'" ile anhyor. îleri ile kitabı ve şair Behçet Necatigil üzerine konuştuk - Sizi böyle bir kitabı yazmaya yönelten ne oklu? SELİM İLERİ - Öncelikle Behçet Necatigil'in ölümünün yirminci yıldönümü oluşu. Ne- catigil, bütünhayatım boyunca en çok hayranlık duyduğum şair- lerden birisi, hatta bırincisiydi. Böyle bir çalışma yapabilmek içın şiirlerinin hepsıni okumam gerekiyordu. Onca yıl geçtikten sonraNecatigil'i yenidenokumak duygusu bile bana çok etkileyi- ci geldi. Herhalde o duyguyla başladım. - Geçen cunıa yayımlanan kö- şeyazınızda,yirmi beşyılönceyaz- dığınız Behçet Necatigil \azjsın- dan utandığınızı belirtryorsunuz. Şaire o dönemdeki bakışınızla bugünkübakışınızarasındanep- bi farklar var? İLERt- Eski yazımda Necati- gil şiirlerine karşı o yaşın getir- dığihırçınca yaklaşırnlar var, Za- man zaman küçük burjuva ol- makla itham etmışimNecatigiri. Bu kitap aşağı yukan o yazının karşıtı birgörüşle yazıldı. Neca- tigil bazı şeyleri önceden gör- müş, Türkıye'ye çok daha du- yarlı bakmış. Ulkenin toplum- sal ve sıyasi çalkantılan da hep haklı çıkarmışNecatigiri. Ama ben o de\ ırde bunlan görememi- şim. 'Dönemin dışuıda bir sestT - Behçet Necatigil'in, sol eği- limli birşair ohnasına karşın. sağ eğüimli ekştirmenterden yakın- lık görmesini neye baglıyorsu- nuz? İLERİ -Yaşadığı dönemde Ne- catigil'in şiırleri muhakkak ki hem sol eğilimli hem de sag eği- limli okurlar tarafmdan sevili- yordu. Ama söz, şiirinin irdelen- mesine gelince. o dönem şiinnin Öışmdabir sesi vardı Necatjgil'in. O dönemde. daha çok "Yarm sa- bah Türldye'debiiyük birdevrim olacakmış" sanısı vardı ve o tarz şürleryazılıyordu. Ama Necati- ecatigil, kendi ifadesiyle "Bir öğretmenin dünyasını anlattım. Aile, çocuk, iş üçgeni arasmda gidip geldim" diyor. Ama o üçgen bakıyorsunuz bir çokgen halini alıp bütün Türkiye'ye, hatta zaman zaman bütün dünyaya açılabiliyor. Bugün o anlamda bir şiir yazılmıyor. gil Türkiye'nin geleceğini çok daha keskin görmüş. Onun söz ettiği şeyi o devrin sol kesimi ağırlıklı olarak kavrayamamış- tı. Necatigil' i bir küçük burjuva şairi, hatta pısınk bir insan gibi görmüştü. Buna karşın o devrin birçok sol şairine haksız yergi- ler yazmış bir eleştirmen olan Mehmet Kaplan. Necatigirin şi- irinin, diğer -onun deyişiyle- Marksist şairlerden farklı ola- rak, yerli bir dünyayı aksettirdi- ğinı ileri sürüyor. Ama öyle sa- nıyorum ki, şiirseverler gözün- de hâlâ çok önemli bir şair Ne- catigil. - Behçet Necatigil, okuru da üretime katan bir şair. Günü- muzde ise daha bireysel ve ken- dine dönük, okurta paylaşunı ol- mavan, şairin kendini anlattığt bir şiir çıka oıtaya. iLERİ-Günümüz şairleri ken- dini okuyucuya anlatmıyor. Ken- dini kendine anlatıyor. Okurla şair arasındaki ilışki karşılıklı ol- duğuna göre bir alışveriş de ol- ması lazım. Necatigil, kendi ifa- desiyle "Bir öğretmenin dünya- snu anlattım. Aile, çocuk, tş üç- geni arasında gidip geldim" di- yor. Ama o üçgen bakıyorsunuz bir çokgen halini alıp bütün Tür- kiye'ye, hatta zaman zaman bü- tün dünyaya açılabiliyor. Bugün o anlamda bir şiir yazılmıyor. Bugünün şiiri, bireysel kelime- siyle de nitelendirilemez. Bir şey- ler yazıhyor, ama nıye yazıldığ» belli değil. Her şair içın söylemi- yorum tabii. Çok değerli genç şairler var. Ama genele baknğı- nız vakit, laf olsun dıye yazılmış şeyler gibi geliyor bana. Hiçbir şiir ereği taşımıyor onlar. 'Genç kuşak tanmuyor' - Gençlerin Behçet NecatigU'i yeterincetanımamasuuneyebag- lrvorsunuz? tLERİ • Bu, öncelikle egiti- min hatası. Türkiye'de Türk di- li ve edebiyat kitaplan ne yazık ki, daima, dili bir bilmece hali- ne getirmiş öraekler üzerinde dururlar. Divan şiirine bağlar- sak; devrinde çok önemli şiirler- dir. ama bugün için insanlara hiç- bir şey ifade etmezler. Yetişmek- te olan çocuk üç sene bununla mücadele ediyor. Birçoğu da bu arada edebıyattan nefret ediyor. Daha meraklı olanlann karşısı- na da Behçet Necatigil'i tanıştı- racak dergiler, gazeteler, televiz- yonlar çıkmıyor. Hepsi bir an- lamda ihanet ıçinde. Son yırmi yılın panoramasına baktığımız zaman herkes "Ben vanm. Ben- den önce hiçbir şey yoktu" dıyor bu ülkede. Eminim kı okunabil- se, Necatigil'in genç kuşaklara çok büyük etkisi olacaktır. Tezadı ilkyakalayan şair' -BehçetNecatigil, şiirinde 'ses- sizçıguklar' atmayı yeğleyen bir şair. Bu da, yüksek sesli toplum- cu şiirden vana olanlarca eleşti- rilmesine neden olmuş. Bu özel- ligi, Necatigil'in kendini eleştiren bu şairierin gerisinde kalmasına ve yeterince tanınmamasına ne- den oldu denebilir mi? İLERİ - Kendi kuşağmın şa- irleri ona her zaman saygı gös- termiştir. Ama bizim toplumu- muzda şu veya bu şair etiketle- niyor. Orneğin; bütün gençlik - mutlaka ki çokbüyük bir şair- Nâ- zan Hikmet'i biliyor. Ama bu arada bir etiketleri olmadığı ıçin Necatigil gibi ya da Cabit Kiile- bi, Necati Cumah, Melih Cevdet gıbı şaırlenmız hep ıkınci plan- da kalmış. Bu çoktehlikelı bir şey. Belki genç kuşaklann da biraz da- haaraştırmacı olmalan gerekiyor. - Necatigil'in şiirine baküdı- ğuıda, bir dönem, mütevaa ya- şamı anlatan şiirden uzaklaşıp daha şatafatiı yaşamlardansözet- tiğini belirtiyorsunuz». İLERİ- Her sanatçı zaman za- man kendi sosyal, bireysel çev- resinin dışına çıkıyor. Ama için- de bulunduğunuz ortam size o ka- dar yabancı geliyor ki... O şiir- lerinde de eleştirel bir yaklaşım var zaten. Duvarlarda insan dra- mını anlatanresimlerve önde de o resimlere baka baka tuzlu fis- tık yıyip içki içen insanlar... Bu tezatı, Türk şiirinde ilk kez ya- kalamış olan şairdir Necatigil. Dünya şiirinde bile belkı anlat- tığı şey pek yazılmamıştır. Ne- catigü, tezadı hissetmiş, ama ken- di dünyası itibanyla hiçbir za- man şatafata katılmamış. 'OkunabflseNecatigO'in genç kuşaklara çokbüyük etkisi olacakür 1 - Ölümünden sonra yayımla- nan kitabı 'Sö\ leriz'de, geçim sı- kıntısı. gündelik yaşam gibi te- malan işleyen bir şairden çok, iyice içine kapamyor Necatigil. Nevdi onu bu noktaya getiren? İLERİ- Türkiye'nin ancak dar gelirli, orta halli sınıfla birlikte ilerleyebileceğıne, o sınıfm an- cak Türkiye'ye dürüstlüğü, iyi- liği getirebileceğine inanmış bir şair, ömrünün son döneminde o sınıfın yok olduğunu görüyor. Bir tarafta dar gelirlilerin hepsi fakırleşmeye doğru gidiyor, öbür tarafta da bmakım aşın yarljklı ve nereden kazanç edindiği bel- li olmayan bir sınıf ortaya çıkı- yor. Bu tezat» yaşaması onu in- san olarak çok karamsar kılmış olmalı. O yıllann korkunç siya- sal çalkantılan, üniversite olay- lan, genç insanlann birer ikişer heba edilişi o duyarhhktabir şa- ıri yıpratmış olmalıdır. - Necatigil'in yapıtlannın. oku- yuculannı gelecek bir zamanda bulacağtnı yazmışsuuz. Sizi böy- le düşünmeye > önelten nedir? İLERİ - İnsanlann hepsi bir anda sınıf atlamaya, köşeyi dön- meye çalışu-ken, maddı kazanç hırslan peşinde koşarken, bu şi- ir tam tersini söylüyor. Onu, ne bugünün ganimet toplayıcısı sağ kesım anlayabihr ne de zaten za- manında da pek fazla üzerinde durroanuş sol kesim anlayabilû^ O bakımdan onun ülkülerini, KiP' tün bu badirelerden, actlardan geçtikten sonra "Acaba başunı- nn çaresine nasd bakanz" diye samımiyetle düşünen insanlar kavrayabilecekler. Resimlerle milenyumu karşılamakKüMr Servisi - Akbank Sanat Galerisi, milenyumu dört sanatçının çahşmalanyla karşüıyor. Sadi Diren, Hüsamettin Koçan,HabibAydoğdu ve Gûngör Taner in yapıtlannın yer aldığı bu projede sanatçılar yeni binyılı yorumladılar. Sanatçılann buproje için gerçeldeştirdikleri yapıtlardanbirtanesi. Urart'ınorganizasyonu ve Limoges- France'ın uygulaması ile porselen tabağa aktanldı. 'Milknnium'u Karşılarken" projesi ıçin yaratılan tüm yapıtlar veporselene uyarlanansizimler, Aksanat'ta 30 Arahk tanhıne dek sanatseverlere sunulacak. ' Siz öleli tam 22 yıl oluyor' BARIŞTUT Sevgili Oguz Atay, Belki hatırlamazsınız ama bugün siz öleli tam yirmi iki yıl oluyor. Si- zinle tanışmaya yetişememiş bir oku- runuz olan ben, gidişinizden sonraki zamanı size anlatmaya karar verdim. Bir efsaneye dönüştürülmüş hikâyeni- zın karşısmda, sizi anlama çabasm- dan başka türlü tanımlayamıyorum duruşumu. Bu nedenle de sizi bir ef- sane olarak görmeninhayli uzağında- yım (o efsaneye kapılarak hikâyenize ulaşmış olsam da). Size seslenebilme gücünü çokluk sözlerinızden aldığımı belirtmeliyım. Öncelikle "asıksuratiı ay dınlara ben- zememeniz" ve "RtenMkten >anaohna- nız". sonra da giderek daha kötüoyun- lann oynandığı ve her birinin "biridk'' gerçekliklere dönüştüğü bir zaman- dan sizin bıraktığmız zamana bakma, bugünkü sahnedeki konumumuzu be- lirleyebilme gereksinimi bu yazı de- nemesine kalkışmama yol açtı. Gidişinizin hemen ardından bazı dostlannız tamamlayamadığınız ça- lışmalannızın ve günlüğünüzün par- çalannı "paytaşblar". Günlüğünüz an- cak dedektıf romanlanna özgü bir se- rüvenin ardından "ekgeçirüerek" gün ışığına çıkartılabildi. Yanda kalan an- latınız Eylembilim, tüm yapıtlannız yayımlandıktan çok sonra bize ulaşa- bildi (aynı nedenle... aynı nedenle). Oyunlarla Yaşayanlar Devlet Tiyatro- lan'nda ve bazı amatör topluluklar ta- rafindan abartılı ve sönük bir yorum- la sahnelendi. Sessiz bir sabırla oyu- nun sonunun gelmesini beklemenin nasıl da iç burkucu olduğunu hatırh- yorum. Artık kitaplan sık aralıklarla yeni, hatta korsan baskılar yapan ve sokak- lardaki yer sergilerinde satılan ünlü bir yazarsınız ve bir şair gidişinizin yıldönümlerinde mezannıza rakı dö- kerek kendince sizi en iyi biçimde an- dığını söylüyor insanlara. Canım in- sanlar size bunu da mı yapacaktı? Kitaplannızın durumuna kısaca de- ğindikten sonra, biraz da tanıdıklannızdan ve arkadaşlanruzdan ve dostlannızdan ve yakın- lannızdan söz etmek istiyorum. Birçoktanı- dığmız arada sırada görünmüş oldugunuz ortamlarda sizden duyduklan sözleri, kendi- lerine pay çıkartan tuhaf tavırlarla, çevrele- nne yayıyorlar. O sözlerin arkalanna sakla- nıyorlar. Onlarda görmüş oldugunuz ışığın üstü artık kahn örtülerle kaplı ve anlatmaya Yazar Oğuz Atay'ı 13 Arahk 1977'de yitirmiştik. çalıştığınız "içtenliğin'' çok uzağındalar, ge- ri dönülemeyecek denli bir uzaklıktalar. "Akşamdan kaJdıklan için geç kalkan" ba- zı arkadaşlanruz değışen koşullan çok iyi değerlendirerek önemli konumlara yükseldi- ler. Onlann sizi hatırlayabileceklenne ilişkin derin kuşkulanm var. Yapıtlannız üzerine çeşitli inceleme yazı- lan, kitaplan yayımlandı, sizin için anma programlan hazırlandı, sessiz sedasız, televizyonlarda gösterildi, adınıza pa- neller düzenlendi. Size bunlardan bi- risini anlatacağım. Yıllarönceydi. Panel "Tutunamayan- lar'dan Eylembilim'e Oğuz Atay" adı- nı taşıyordu. llanlarladuyurulankonuş- macılann biri dışında diğerleri gelme- mişti. Bir lise dersliginde, bir avuç din- leyicınin karşısında sıkınhlı bir yalnız- lıkla kalakalmış konuşmacı, tüm çaba- sma karşın üzerine yapışmış eğretilik- ten kurtulamıyordu. Panel hızla bir kahve sohbetine dönüştü. dinleyiciler yabaniydiler, açtılar, incelikten yok- sundular ve bu yüzden sizin içtenliği- nizi ve derinlıginizi ve çabanızı ve yaz- dıklannızı düşünecek dunımda değil- diler. Oradan hızla uzaklaşmam ağn- lanmı dindirmedi. Kendimize, sizin zamanmıza göre, daha çok düşkünüz. Bununla birlikte kendimızi gerektiği gibi ele alamıyo- ruz. Hâlâ "yerimizi îmlmuş'' değiliz. BenciUiğimizin korkunç boyutu ya- şam alanlanmızı gitgide daraltıyor. Maddeye bağımhlığımız, benlik sev- damızla doğru orantıh. Derin uyku- muzdan uyanmamak için direniyoruz. Yitirdiklerimiz, yitiyor oluşumuz ne yazık ki bizi uyandırmaya yetmiyor. Artık böylesi biryalnızlığın pençesuı- deyiz. Bu, sizin "bildiğiniz" yalnızlık- tan daha farklı olsa gerek. *Asıksuratfa aydmlanmız" birbirle- riyle uzlaşmaz, hoşnutsuz, ağır-ciddı tu- tumlannı sürdürmekle birlikte, sayıca iyiden iyiye azabnış durumdalar. "Kim- senin kimseyi dinlemedigi" ülkemiz- de, bildiklerimiz ağır aksak, ağrıh yol alışımızda bırbirimizden edindiklerimiz kadar. Bir bütünün önlenemez biçim- de ayn düşmüş parçalannın anlatılmaz hüznünü yaşıyoruz durmadan. Örtü- lerimiz acımasızlığımızın dışa vurma- sına engel olmuyor. Kendimizden -hâ- lâ- uzaklığımrz,yeni örtülerle büyüyor, birbirimizde açtığımız yaralar bir tür- lü kabuk tutmuyor... Zamanın akışıyla içinde erimekte olduğumuz iç karartıcı kanşıklığımız- dan, bize göre uzun bir süredir, uzak- tasınız. Söylenmemiş sözlerinizin olduğunu bili- yorum. Sevdiklerinizin birlikte geçireceğiniz uzun bir ömrü "efeane"ye yegleyeceğini büiyorum. Gene de bizden en uygun zamanda aynl- dığınızı söylüyorum. Sözlenme son verirken sizi dinmeyeceköz- lemimle kucaklıyorum. BUAŞAMADA ŞUKRAN KURDAKUL Yirminci Yüzyılın Bende Bıraktığı Dizeler (II) 1930'dan sonra çıkan, idealistfelsefe koşutunda- ki edebiyat anlayışına bağlı iki önemli dergi var: Kül- tür Haftası (1936), Ağaç (1936). Ahmet Hamdi, Necip Fazıl kuşağından sonra gelen genç şairler (Ahmet Muhip, Fazıl Hüsnü, Ca- hrt Srtkı, Asaf Halet Çelebi) sık göründü bu dergi- lerde. Asaf Halet Çelebi ile Fazıl Hüsnü yeni bir "serbest nazım" arayışı içindeydi. Uyağın yapı içindeki işle- vini gozardı etrneyen bir anlayıştı bu. Faal Hüsnü Dag- larca özellikle dört dizeden oluşan kuruluşlan sevi- yordu. "Ve senin dualann varsa Benim de ellerim vardı ' '. Çocuğum geceleri dua et insan uzaklaşabilir Allah'tan." Küttür Haftası, tarihsel maddeci anlayıştan kopan Peyami Safa'nın dergisiydi. Ağaç, yetıştıği yıllarda da mistisizmden kaynaklanan şiirleriyletanınan Ne- cip Fazıl'ın. Fazıt Hüsnü Dağlarca özellikle Kültür Haftası'nda çıkan ilk şiirierinde Allah, hendese, rü- ya, sonsuzluk, meçhul, karanlık, ölüm, dua, mesa- fe vb. türünden sözcüklerie kuruyordu şiirlerini. Son- ra topluma. yakın çevresine duyarlı gözlerle bakma- ya başladığı 1950'li yıllarda somut sözcuklerden ya- rartandı. "Kardeş, senin dediklerin yok, Halay çekilen toprak bu toprak değil. Çık heie Anadolu'ya, Kamyonlaria gel, kağnılaria gel gayn, 0 kadar uzak değil." 1950 ve 60'tı yıllann ürünleri Toprak Ana, Aç Yaa, Dışardan Gazel, Yeryağ kitaplannda soyut sözcük- len hemen tümüyle bırakmış, halkın dilini aramayı amaçlamıştır. Son yıllara değin bu iki eğilim ege- mendir Dağlarca şiirinde. Yüzyılın en verimli şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı Do- ğan Hızlan'ın deyişiyle "tekbaşına bir akımm"\em- silcisi sayabiliriz. Genç denilebilecek yaştayrtirdiğimiz Cahit Srtkı Ta- rancı da Kültür Haftası, Ağaç ve Variık dergilerinde- ki şiirierinde idealizm ile tarihsel maddecilik arasın- da değişen dizelerle, Nâzım Hikmet dışındaki yeni şiirin öncülerınden biri olarak kabul edildi. Çoğun ki- şisel yoksuntuklann, acılann, umutlann dizelerine yansıdığı özgür bir şair kimliği taşıyordu Cahit Srtkı. "Olmek varsa günün birinde gayri Göz nuru, el emeği, alın teri Yaşadığım iyi kötü günleri Değişmem hiçbir cennet masalına." Ziya Osman, Sabahattin Kudretgibi idealist fel- sefeden etkilenen şairlerden de değişik dizeler kal- dı yüzyılımıza. Geçen yazıda Yahya Kemal ve Ahmet Haşim'in yönlendirdiği Dergâh dergisinden (1921 -24) söz eder- ken bu derginin 1910'lu yıllara egemen olan Durk- heim'ci anlayışa karşı idealizmi benimsediğini anım- satmıştım. Aynı yıllar Dr. Şefık Hüsnü ve arkadaşlarının çı- kanjığı Aydınlftt dergisinde Marksist düşün vesanat adamlannın yazılan yer almıştı. Dergide, bilimsel sos- yalizmin kuruculan Karl Marks ve Engels'in "İnsan cemiyetlehnin ve tarihsel olaylann objektif tetkikfe- ri sonucunda, toplumlann tarihlehnin sınıf müca- delesine dayandığı" ortaya konuluyordu. Sovyetler Biriiği'ne gitmeden önce hece ölçüsü- nü kullandığı ilk gençlik ürünleriyle edebiyat çevre- lerinin ilgisini çeken genç Nâzım Hikmet 1923-25 yıl- lanndabu dergide yayımladığı "Yeni Sanat", "Grev", "Aydınlık", "Şaric Garp", "Ayağa Kalkın Efendiler" vb. şiirleriyle yeni bir hareketin yaratıcısı oldu. Yüksek sesi, coşkusu, çağdaşinsanın güncel ya- şam sorunlan karşısındaki tavn, tepkileriyle yepye- ni bir şiirdi bu. "Yolda gezen gecenin kör gözlerinde kara gözlükleri var Geniş kanatlan kar martılar oturmuşlar evin damına, Beyaz ev benziyor bir şimal akşamına.' (Yangın) 1921 -29 arasındaki ürünlerinden oluşan "835 Sa- ör'm çıkışında az önce belirttiğim coşku edebiyat çev- relerinı dennden etkiledi. O yıllarda tarihsel madde- ci dünya görüşünden henüz kopmamış olan Peya- mi Safa'nın yazdıklanna bakalım: "O ne bir fantezi heveslisi, ne bir garipperest ne de yeni moda müptelası bir edebiyat züppesidir, 0 sadece ağlamayan, haykıran zekâsının malze- mesini eski insanlıktan aldığı halde çatısını yeni bir teknikle kuran, ona müstakbel dünyalann rengini veren büyük bir kalfa mimandır." (Hareket, Haziran 1929) Yahya Kemal'in ölümüne değin şiirierinde gördü- ğümüz yeni insanla, Nâzım Hikmet'in çağdaş insan anlayışı arasındaki aynm, Peyami'nin bu saptama- sıyla da somutlanır sanıyorum. Toplumsal, siyasal konumundan ne kendisini so- yutlar, ne de şiirini Nâzım. Şairce düşünüıiüğü ge- liştikçe şiirindeki duyarlıklar çağdaş bir hümanizma- ya dönüşür. Belki de bu dönüşüm nedeniyle her dö- neminde yeni yeni yapılar kurmayı başaran bir şair kimliği kazanır. Şeyh Bedreddin Destanı ile Memleketimden İnsan Manzaralan'nın yapısal özelliklenni düşünelim. Bah- ri Hazer, Salkım Söğüt ile son şiirlennden Paris Bil- meceleri, Son Otobüs, Saman Sansı arasındaki ya- pısal farklılıklan düşünelim. Nâzım Hikmet şiirinin yirminci yüzyıl Türk edebi- yatındaki görkemli yeri bu temel niteliklerden kay- naklanıyor. Tıyatro sanatçısı Münip Kuthığ yoğun bakımda • KOHür Ser\isi - lstanbul Büyükşehir Belediyesi \ Şehir Tiyatrolan Sahne Direktörü Münir Kutluğ, hafta içerisinde geçirdiği iki enfarktüs nedeniyle yoğun bakıma alındı. Kutluğ. on yıldır sürdürdüğü Şehir Tiyatrolan Sahne Direktörlüğü görevinin yam sıra, 'Hürrem Sultan', 'Ahududu', 'Aile Şerefi', 'Çahkuşu', 'Savaş ve Banş' oyunlannda ve birçok . TV dizisinde rol aldı. BUGÜN fc • İFSAK'ta İzzet Keribar'ın 'Amerika'da Sonbahar' adh saydam gösterisi 19.30 ve 20.15 saatlerinde izlenebilir (292 42 01) • BİLGİ ÜNİVERStTESİ'nde saat 19.00'da Sacha Guhry'nin yönetriği parlak bir bilim adarranın hayatından kesitler içeren 'Pasteur' adh Fılm gösteriliyor. (216 23 15)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear