25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 18 KASIM 1999 PERŞEMBE 14 kultur(2 cumhuriyet.com.tr 'Sayfalara yazdan beflektir' Jacques Lacarriere gerçekleri, düşleri ve mucizeleriyle Anadolu toprağmı anlatıyor ESRA ALİÇAVUŞOĞLU TÜYAP18. İstanbul Kitap Fu- an'nın bu yılkı konuklanndan Jacques Lacarriere'nin Türkçe- ye çevrilmiş tek kitabı Dünyanın Tozu, Telos Yayınlan'ndan oku- yucularasunuluyor. Erken yaşlar- da eskı dıllere, uygarlıklara ve Hıristiyanlığın kaynaklanna ilgi duyan Lacarriere'nin kitaplan Doğu'nun izlerini taşiyor. Önce Yunanistan ve antik tiyatroyu; ar- dından Mısır, Anadolu ve mito- lojileri keşfeden yazann tûm ki- taplan bukeşif yolculuklanndan esinleniyor. Jacques Lacarriere. aynı zamanda Yorgo Seferis ve Vannis Rhsos çevirileri de yapı- yor. - Doğu uygarfakianna olan U- giniz kitaplanıuzın ana bellegini oluşturuyor. Bu süreçten söz ede- bilir misiniz.' JACQIES LACARRİERE - II. Dünya Savaşı'ndan sonra Lüb- nan, Mısır ve Suriye'de bulun- dum. Daha sonra Yunanistan'a geçtim. Antik Yunan vearkeolo- ji üzerine eğitimım var. Dolayı- sıyla yaptığım işlerle yazarlık geçmişim birbirini tamamlıyor. Bunun birbirine paralel bir süreç izlediğini söyleyebılinm. Yuna- nistan'dayken modem Yunanca ögrcndim, birçok şıir çevirisi yap- tim. Tüm bunlann sonucunda edindiklerim ve içimdeki biri- kımleryazarlık kariyerimin oluş- masına neden oldu. Abidin Dino'nun etkisi - Peki Anadolu kültürüyle bu- luşmanız nasıl oldu? LACARRİERE - Üç yıl bo- yunca Yunanistan'ın Patmos Ada- sı'nda kaldım. Bu bölge Türki- ye'nin tam karşısında yer alıyor- du ve sürekli içimde karşı adaya geçme isteği hisscdiyordum. Bir ay boyunca Izmir ve Bodrum'u A.bidin Dino sayesinde Yunus Emre'yi keşfettiğini söyleyen Lacarriere, "Kitaplann beşiği fıkirler değildir; heyecanlar, karşılaşmalar ve mucizelerdir. Kitabı kitap yapan duygusal şoktur, heyecandır" diyor. dolaştım. Dünyanm Tozu adlı ki- tabıma başlamama esas neden, Abidin Dino ile tanışmam oldu. Abidin Dino bu dönemde dergı- lere Yunus Emre'den şiirler çevı- riyordu. Onun sayesinde Yunus Emre'yi, Yunus Emre'nin Ana- dolu'daki izlerini keşfettim. - Kkabınızgerçekleri,düşleri ve mucizeieriyle Anadolu toprağını anlatıyor. Dünyanın Tozu; ger- çekligi,Tann'yu kendiözünü ara- maktaolannalkozanı Yunus Em- re'yi, Hacı Bektaş Veli'yi veMev- lana'yı ek abyor. Dünyanın Tozu nasıl doğdu?' LACARRİERE-Aslında kitap tamamıyla e\Tensel bir araştır- ma... tnsanı araştırmak, insanın peşine düşmek üzere yazıldığını söyleyebilirim bu kitabın. Hint- li bir bilge bana bir elın beş par- mağını göstererek bunlann; Mu- hammed. tsa, Buda, Krisna, Şi- va olduğunu ve bu isimlerin Tan- n'yı oluşturduğunu söylemişti. Bu kitap bir sabah Hacı Bek- taş'tayken doğdu. Orada oturuyor- dum ve Hacı Bektasın diktiği söylenen bir dut ağacının yanın- daydım. Bu ağaç hâlâ büyüme- ye devam ediyordu. O anda za- manın silindiğini ve onun yaşa- dığı çağa dönmüş hissettim ken- dimi. Hacı Bektaş'ın yaşadığı za- mandaki gibi derelerin, güllerin ve beyaz güvercilerin bir kitaba dönüşmesini istedim. Kitaplann beşığı fikirler değildir. Kitapla- nn beşiği heyecanlar, karşılaş- malar vemucizelerdır. Kitabı ki- tap yapan duygusal şoktur, he- yecandır. AnadohTya yolculuk - Kitabınızdakikarakterler ta- mamen düşsel bir biçunde karşK laşıyoıiar... LACARRIERE - Evet, tama- men düşsel ve kurgusal karşılaş- malarla bir araya geliyorlar. El- bette tarihi yanı da var, ama ta- rihsel yanını daha geri planda bı- rakarak romansal özelliklerin ön plana çıkmasını amaçladım. Bu kıtapta en azından dört yolculuk var. Anadolu'da Karaman, Kon- ya. Nevşehir, Göreme ve Kayse- ri'de geçen 'coğrafi' anlamda bir yolculuk. Bir de zaman içinde yolculuk var. Bu da 13. yûzyıl Selçuklulardönemine, Moğol is- tılasına, Yunus Emre'ye, Mevla- na'ya ve Bektaşi Veli'ye dek gö- türûyorokuyucuyu. Bunuruhsal düzeyde olan bir yolculuk ola- rak tanımlayabiliriz. Kudsi Er- güner'in çevirdiği bir kitap bu döneme ait efsaneler ve masallar hakkında fikir vermişti. Bu da harikulade olana yolculuk için temel kaynak oldu benim için. Yunus Emre'ninbütün buyolcu- luklannı yerine getirdiğimi düşü- nüyorum. Yunus Emre'nin fel- sefesinde bunlann hepsi yer al- dığı için evrensel zaten. - Her Idtap bir yolculuktur di- yebilir miyiz? LACARRİERE - Gerçek olan her kitap bir yolculuktur kendı içinde... Örneğin deneme, hayal edilenin ya da bir düşüncenin içi- ne yolculuktur. Romansa bir baş- ka dünyaya, bizim dûnyamıza ko- şut olana yolculuktur. Şiir ise mü- ziğe, sözcüklerin büyüsüne, sih- rine... Zaten edebiyat başlıbaşı- na bir yolculuktur. Yolculuğu ve yolculuk yapanı oluşturan mesa- fe değil, bakıştır. Yani o katedi- len mesafeyi yeniden oluşturma sanatı ya da tekniğidir. Bu ne- denle iyi bir yazar tıpkı bir gök- bilimci gibi iki sayfaya bu mesa- feleri sığdırabilir. Yazıldığı an- dan itibaren bir yolculuk bir baş- ka yolculuğa dönüşebilir. Onun için zaman tamamen tersine dö- ner ve değişir. Eğer çıktığmız ma- ceralı bir yolculuk ise bunun na- sıl olacagını ve biteceğini bilemez- siniz. Oysa yolculuğu yazdığınız zaman yazan kişi yolculuğun na- sıl geliştiğini ve nasıl bittiğini bi- lir. Dolayısıyla macera olan ve kesin olmayan şey bir belleğe dö- nüşûr. Bu yüzden yolculuğu an- latan sözcükler birer yol değildir- ler. Sayfaya yazılan bellektir. -Kitabın Fransa'dakj yansıma- lan nasıl oldu? LACARRIERE-Fransa'da bü- yük bir sürpriz yarattı. Çünkü ki- tap, bugüne kadartanınmayan bir dünyadan bahsediyordu, bu yüz- den de önemli bir başan kazan- dı. 30 bin okuyueum var Fran- sa'da. Önemli olan. bir kitabın Fransız yazar, khap ve şürlerinde Doğu kültüründen etkileniyor. bir oda içinde okunuyor olması değil, herkesin içinde bir şeyleri değiştirebilmesi, dönüştürebil- mesi... Aslında bir tür tanıklık diye adlandırabilirim bunu. - Şiir vazdığınızı da biliyoruz.- LACARRIERE - Evet şıir de yazıyorum. Anka adlı dergide birkaç şiirim yayımlandı. Çok sa- yıda şiirim var. Özellikle daha önce gezdiğım ve gördüğüm yer- lerle ilgili olarak yazıyorum. Tür- kiye, Akdeniz, Hacı Bektaş, Su- riye üzerine şiirlerim var. Bunlar gelecek yıl bir kitapta toplana- cak. Şıirlerimde ortak tek bir nok- ta var; bir şeylerin peşinde koşan insan... RüyalarınKöprüsü Burhan Doğançay; Brooklyn Köprüsü'nü anlatan 48 fotoğraf ve 5 siyah-bevaz çizimi bir albümde toptadı. Kültûr Servisi - ABD'de yasayan ünlü sa- natçı Burhan Doğançay, Brooklyn Koprü- sü'nünl986-1987 yıllannı kapsayan restoras- yon çalışmalan sırasında fotoğraf makinesi- nin objektifıni bu çok gûç. tehlikeli işi ba- şanyla sürdüren işçılerin fotoğraflanna çe- virdi. Köprünün çevresine işçilerin güvenli- ği için gerilen ağlann kattıği yorum, fotoğ- raflan yalnızca teknik bir işin belgelenme- sine yarayan araçlar olmaktan çıkardı. Do- ğançay'ın kattığı gizemli, üstgerçekçi yo- rum da köprüyü, şimdiye kadar yaydığı sı- cak havanm çok daha ötesine taşıdı. Doğançay'ın köprüyü anlatan kırk sekiz fo- toğrafı ve beş siyah-beyaz çizimi, 'Bridgeof Dreams-The Rebirth of the Brookhn Brid- ge' (Rüyalann Köprüsü - Brooklyn Köprii- sü'nün Yeniden Doğuşu) adlı bir albümde toplandı. Brooklyn'in yerlilerinden olan ün- lü araştırmacı-yazar Phillip Lopate'in yazdı- ğı bir giriş yazısıyla sanatsal bır albümün ötesinde bir kaynak da teşkil eden yapıt, Nevv York'taki Hudson Hills Yayıncılık tarafin- dan yayımlandı. Brooklyn Köprüsü, 1883 yılmda inşa edil- diğinde mimari ve mühendislik açısından dünyanın en önemli yapılarından bıri olarak kabul edilmişti. Ama köprü kısa sürede, yal- . nızca teknik bir başyapıt olarak değil, vaz- geçilmez bir dost olarak da yer etti Brooklyn- lilerin kalbinde. Amenka'nın en büyük ya da en eski köprüsü değildi. En güzel köprüsü hiç değildi. Ancak yaşayan bir varlıktı köprü. sıcak bir dost gibiydi; kendisini sevdirmeyi başarabilen bir yanı vardı. Tıpkı lstanbullu- lann eski Galata Köprüsü'yle kurduklan gö- nül bağı gibi birbağ kurulmuştu köprüyle Bro- oklynliler arasında. lşte bu yüzden yüz yıl sonra, teknik açı- dan çoktan aşılmış olmasına karşın Brooklyn Köprüsü önemini ve değerini hâlâ daha ko- ruyor. Bundan dolayı köpriinün 1983 yılına denk gelen yüzüncü kuruluş yıldönümü. gör- kemli kutlamalara sahne oldu. Kutlamalar- dan üç yıl sonra da köprüde restorasyon ça- lışmalanna başlandı. Leyent Kırca 'nın yönettiği 'Her Şey Şahane 'de Grup Gündoğarken 'in üyeleri rol alıyor 'Oyun, müziğiıııizi aıılatmaıım bir başka yolu9 AHSEN ERDOĞAN Albüm çalışması yapan bir müzik top- luluğunun üyeleri. daha rahat çalışabil- mek için bir ev kiralıyorlar. O evin içine. üç ayn yaşamı ve üç kişinin 'bir arada' yaşamını taşıyorlar. Bunlardan biri amca, ikisi yeğen olduğu için 'bir aradahğın' dozu biraz artıyor kuşkusuz. O güne dek para kazanamamışlar, sıkıntılan var. Ha- yal kuruyorlar. Ne yapalım ne edelim der- ken intihara karar veriyorlar: Promosyon için! Kaset yapacaklar. kasetten sonra da intihar edecekler, böylece kıymete bine- cekler, kasetleri çok satacak. Kendilerinin pek kazancı olmasa da en azından çoluk çocuk rahat edecek. Sözünü ettiğimiz mizansen. GrupGün- doğarken"in üyeleri tlhaa. Burhanve Gök- han Şeşen'in rol aldığı 'Her Şey Şahane' adlı oyuna ait. Levent Kırca tarafından sahnelenen oyunun metnini llhan Seşen yazdı. Kendı ya&amlannı.kişiliklerini, sa- vaştıklan 'yükselendeğerler'i tıyatro sah- nesine taşıyor müzisyenler. Yalnızca üç müzısyenin ev hali anlatılmıyor oyunda. Çünkü konuşulanlann, yaşananlann kök- leri, uzak durmaya çalıştıklan bir dünya- da yaşanan düzeysizliğe ve karmaşaya da- yanıyor. Bu karmaşanın içinde politika var, arabesk var, 'Türk popu' var. 'bir kı- sım med\a' var. Dolayısıyla Şeşenlergün- lük dildekı kişisel söylemlerini aktanr- ken. aslında ince ince sistemin eleştirisi- ni yapıyor. llhan Şeşen "Teksözcüklean- latacakolursakpolitikbiroyunbiT diyor. Dekor tasanmını Levent Kırca ve Figen Soysal'ın gerçekleştirdiği. yönetmen yardımcılığını Ertaç Özden'in yaptığı oyun, Bahçelievler Belediye Tiyatrosu'nda hafta içi 21 .OO'de, hafta sonlannda 15.00'te • "Gündoğarken'in stadyumlan dolduramadığı bir gerçek. Ama müziğimizi bir şekilde anlatmamız gerekiyordu. Müziğin sloganlarla yapıldığı bir ülkede İRsanlara kendimizi anlatmamız zor oluyor. Şarkılanmızı dinletmek istiyoruz. Oyunun bu amaca bir katkısı olur diye düşündük." sahneleniyor. Grup Gündoğarken, 29 Ka- sırrfda Bursalılarla, daha ileride Anado- lu'nun pek çok kentindeki izleyicilerle buluşmayı planbyor. - Gündoğarken'in günlük >aşa>ışınu üyelerinin kendi aralannda kullandığı di- li, yaşama ve sistemc ilişkin görüşlerini sahneve taşınıa fikri nereden doğdu? İLH AN ŞEŞEN - İşin doğrusu, bu met- ni yazmaya başlarken yaşamımızı oyna- mak gibi bir nıyetim yoktu. tçgüdüsel ola- rak ortaya çıktı bu oyun. Barlarda çalıp söy- lemekten hepimiz sıkılmıştık. Bir çıkış noktası bulamıyorduk. Gündoğarken'in stadyumlan dolduramadığı bir gerçek. Ama müziğimizi bir şekilde anlatmamız gerekiyordu. Yumuşak, kendi halinde ve slogansız bir müzık yapıyoruz. Müziğin sloganlarla yapıldığı bir ülkede insanlara kendimizi anlatmamız zor oluyor. Şarkı- lanmızı dinletmek istiyoruz ve bu çok do- ğal bir istek. Oyunun bu amaca bir katkı- sı olur diye düşündük. GÖKHAN ŞEŞEN-Konserlerimizdo- lup taşsaydı belki böyle bir şeye gereksı- nim duymayacaktık. -YıDardır se» dikleri pek çok şarkının ya- zan ve yorumcusuolarakgörmeye alıştık- lan bir topluluğu sahnede göriince izJevi- cinin tepkisi ne oldu? İLHAN ŞEŞEN - llk günümüzü başa- nyla atlattık, tepkiler müthişti. Bız kon- serlerimizde hep doğaçlama espnler, po- lıtik göndermeler yapıyorduk zaten. Ama içkili ortamlarda bunlar güme gıdiyordu. lçkısiz ortamda şarkılanmızı çalabilme- nin özlemı içerisındeydik. Burada ev sı- caklığmda, mikrofon bile kullanmadan içımizden geldiğı gibi çalıyoruz. BURHANŞEŞEN- Aldığımız en olum- lu tepki, çok doğal olduğumuz yönündey- di kı müziğimizde de aynı olumlu eleştı- riyi alıyorduk. Demek ki içtenlik oyuna da yansıdı. GÖKHAN ŞEŞEN - Ama bu doğallık- ta metnin de büyük etkisi var. Örneğin ben hiçbir sözümü yadırgamadım. Çün- kü beni çok iyı tanıyan biri tarafından ya- zıldı. Küçük salonda oynamamızm da avantajı var. Büyük salonlarda belki orkest- raylaçalmak,yakamıkrofonukullanmak, playback yapmak gerekecekti. Bir de. iz- leyiciyle aramızda ev sahibi-konuk ilişki- si kurduk. - Kendinizi sahneye taşırken -dolayısıy- la izlevieive açarken- bUinçsizce de oisa otosansür uygulamış oiabüir misiniz? İLHAN ŞEŞEN -Tam tersine. Kişilik- lerimizı olduğundan kat kat fazla abarttık. Benim 68'li ruhum, bunaklığım, Bur- han'ın yakışıklılığı, Gökhan'ın filozoflu- ğu hep abartıldı. Bu da gülmece unsuru- nun artmasına yol açtı. - İzleyki sahnede üç ünlü müzisveni gö- rürken aynı zamanda sevdiği şarkılan da dinleme olanağını buluyor. Bu durum. oyunsırasında izle>ici>k aranızda normal bir oyuncu-izteyici ilişkisinden daha fark- h bir iletişim yarabyor ounau. tLR^N ŞEŞEN- Aslında oyun ızleyi- cinin de katıldığı. yani ınteraktıfbiroyun. Henüz bu yönünü çok ortaya çıkarmak istemiyoruz, çünkü önce rollerimizi oturt- mamız, sahnede rahatlamamız gerekiyor. Ancak eminim, zaman içerisinde izleyici oyunun içine daha çok girecek. - O> un sonunda ideyicidc bırakmak is- tediğiniz etki ne? tLHAN ŞEŞEN - Bizim yaşayışımızla da, yaptıklarımızla da, müziğımizle de in- sanlara vermek istediğimiz bir şey vardı: Umut! Umut vermeyi bırakın, umutsuz- luk yaratmamak gibi bir kaygımız vardı en azından. Umut kaybolduğu zaman her şeyin sonu gelmiştir çünkü. Buradan da umutsuz aynlmayacaklar. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLIA BtRKİYE Yalnızlığımı Alıp da... Gecenin karanlığında, onca zaman uzak kaldı- ğım masamın başındayım, yine veyenibirperşem- be yazısının ilk satırfarı. Bu kez Kız Kulesi ışıklanyla karşımda, belleğim- de yıllar öncesinden gelen dizeler Şimdi, yol alırken vapurda Kızkulesi bir kızkunısu ' Yapayalnız denizin orta • ••- . yerinde. Yeni bir ev ve bir ilk yazı. Biryazı. yeni bir evde yazılan ilk yazı daolsa, işin başında, daha sözcükler düşmeden satıriara, he- men sorgulamaya başlar yazarını: Neden söz edeceksin? Aynlıklardan mı? Aşktan mı? Şiirden, martılardan, nilüfer çiçeğinden mi? Boğaz'ın uzak bir kıyısından mı? Yürekte taşınan bir körfez umudundan mı? Ne- den? Yeni bir evdeki ilk yazt, olsa olsa aşktan söz et- melidir, öncelikle. Yaşanmış ya da yaşanacak olan aşktan/aşklar- dan... Anılardan söz etmelidir; henüz duvarlara izini bı- rakmamış anılardan, henüz yaşanmamış, yaşa- nacak olan anılardan. Yeni bır evde ilk yazı, hiç kuşkusuz ki hayattan söz etmelidir, örneğin kırmızı bır gülden. Hazıranda açan kırmızı bir gülden; bır kadına ve- rilen kırmızı bir gülden; yıllar öncesindekı mutlulu- ğun yeşerdiği ikı katlı evin bahçesinde özenle ye- tiştirilen kırmtzı bir gülden. Yeni bir evde ilk yazı, gülüşten söz etmelidir. İnsanın içini ısıtan, insanı sevinçle yıkayan ve coş- turan bır gülüşten. Çünkü keşfedilmış bir gülüş, ger- çek bir hayat imgesidir... Yeni bir eve gelirken, sizi nelerin beklediğini bi- lemezsiniz ama önceki evin, iyi kötü birçok anısı belleginizdedir ve yeni evin bellegine taşınmayı bekler hepsi de. Anılar. iyisiyle kötüsüyle sizden daha sabırsızdır bu konuda. Bir an önce yerlerini almak ister. En büyük kararsızlık, hangilerinin taşınacağıdır. Temiz bir sayfa mı açılmalıdır, yaşama dair; yok- sa her okunduğunda acı veren anılann da bulun- duğu sayfalar mı masanın üzerine konulmalıdır? Ya da her ikisi birden... Önceki evde duvarlara izini bırakmış, anın gü- zellikleriyken, şimdinin burukluğu olanlar mı alın- malıdır, yeni bir eve gelirken: Sabaha karşı, ağaçlann kıskançlıkla gözetledi- ği, yaşam dolu gözler, sözler, dokunuşlar üzerine yazılmış dizeler mi? Nasıl ilk yazı, yazanna soruyorsa, ilk ev de so- rar yeni konuğuna: Neleri alıp da geleceksin... Evden eve taşınırken, işte en zorudur bu; it?r, catigil'in şiirierinde bile gezinseniz, yanrtını kolay kolay bulamazsınız. Bitmeztükenmez İstanbul yolculuğumda, şans mı, rastlantı mı, gizli bir çekim alanı mı: Son on yıldır, Boğaz'ı görmek, küçük bir parça- sı da olsa, her evde... Işıklanyla birlikte, Kız Kulesi karşımda, ardında Salacak uzanıyor, ki güneşli havaların akşamlann- da yanan camları birer aşk dizeleridir -lşte yeni bir evde ilk yazının sonu: - -- Yalnıztığımı alıp da geldim. Bilsak Resim Atölyesi'nin sergisi • Kültür Servisi - Mehmet Güleryüz yönetiminde 15. yılı dolduran Bilsak Resım Atölyesi 15 yılın birikimini Elhamra Sanat Galerisi'nde sergileyecek. Güleryüz'ün 15 yıldır kesintisiz bir şekilde desen ve resim eğitimi sürdürdüğü Bilsak'taki atölye ' çalışmasınm ürünleri ilk defa izleyicilerle buluşuyor. Mehmet Güleryüz tarafından bir deneme » atölyesi olarak tanımlanan kurumda yaratıcılığı : geliştirme ve denenmiş olanı deneme üzerine kurulu * bireğitim sistemi uygulanıyor. Herhangi birticari konunun söz konusu olmadığı atölyede pratik ve kurumsal dersler veriliyor. Bu atölyeden mezun olan " yaklaşık 32 sanatçının yapıtlanndan oluşan sergi 30 . Kasım'a dek izlenebilir. ,: Dinçer Sümer Yunancada • Kültür Servisi - Yaşar Kemal, Aziz Nesin. Nedim ;. Gürsel'den sonra Dinçer Sümer'in yapıtlan da ' Yunancaya çevrildi. Sümer'in Abdi Ipekçi Dostluk ; ve Banş ödüllü kitabı 'Sandalım Kıyıya Bağlı' Ilia - Alacia'nın çevirisiyle Vanias Yayınevi'nce geçen günlerde Atina'da yayımlandı. Kitabın yayımlanması nedeniyle Yunanistan Büyükelçisi loannis Corantis, Dinçer Sümer onuruna bir davet ; verdi Mısır'da 4 bin yıllık yaatlap • KAHİRE(AA)-Amerikalı iki Mısırbilimci, dünyada bilinen en eski abece şeklini bulduklannı düşünüyorlar. Yale Ünnersitesınden Mısırbilimci John Coleman Darnell ve e§i, Luksor'un batısındaki yarlarda kireçtaşlanna kazınmış yazı ve işaretler bulduklannı, bunlann abece olduğunu ve daha sonralan Mısır çiviyazısı ve Arapça ile Ibranıce'de kullanılan abecelerle ilgisi bulunduğunu düşündüklerini belirtti. Darnell, bulduklan yazılann Isa'dan yaklaşık 2 bin yıl önceki döneme ait olabileceğini, yazıtlann henüz çok az bir bölümünün çözülebildiğini ifade ettiler. Yazı ve şekillerin, daha çok eski Mısır diline benzediğini söyleyen Darnell, "Okunuş, herhangi bir Sami diline benzemiyor. ama seslerin, harflerin ve söz öbeklerinin yapısı. en eski Sami dili olan Akadçaya ve Ibraniceye çok yakın" dedi. Mısırbilimci çiftin, bu yazıtlan 1994 yılında Krallar Vadisi'nin karşısındaki El Hol yöresinde bulduklan kaydedildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear