22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
5 EKİM 1999 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kuttur@cumhuriyet.com.tr 15 Ünlü yönetmenin filmlerindeki olağanüstü titizliğini fotoğraflan çok önceden yansıtıyordu Kubrick ve yaşayan fotoğraflar• Stanley Kubrick'e ilk fotoğraf makinesini 13 yaşındayken babası hediye etmişti. Yönetmenin filmlerinde de görülen olağanüstü • » titizliğini, mükemmeliyetçi yanını fotoğraflan çok önceden yansıtıyorlardı. Kubrick'in 1945-50 yıllan arasında çektiği fotoğraflanmn yer aldığı Still Moving Pictures (Yaşayan Fotoğraflar) başlıklı sergi Paris'te 15 Ekim'e dek sürecek. ASLISELÇUK •*Ben,babamuıdoktorlukyaptığıNew Yorkken- tinin Bronx semtinde doğdum. Annem de, babam da benim de doktor olmamı istiyorlardı. Lisedey- ken doğrusu iyi bir öğrenci değUdlm, nollarım tıp fakültcsine yazılmak içinse hiç de yeterli değildi. Fakat sonra rastlantılann en iyisi saydığım. yaşa- mım boyunca başıma gelen en iyi şeylerden biri olarak gördüğüm olay gelişti. En i>i arkadaşlanm- dan biri ünlü Look dergisinde çalışıyordu ve bana. stüdyo fotoğrafçısı olarak Look'ta çalışmamı öner- di. Atö a\ sonra ben Lookta tam gün çahşmaya baş- ladım. Haftada 105 dolardan fazla para kazananu- yordum. fakat bu arada \merika'nın her yerini işim gereği gezdim. En olağanüstü şevse bu gezüeıimin Avrupa'va kadar u/anması oldu. Daha sonra, 1951 yılında o yillann yıldız sporcusu boksör \Valter Car- tier ileilgjüilk beigeselimi çektim:' Day of the Fighf (Dövüş Günü). Ftlm, tek bir günü kapsrvor, dövüş gününde geçiyordu. Belgesel sinemada bir geJecek saglayabilirim diye düşünüyordum, fakat çektiğim belgeseller doğrusu bana bir kazanç gctirmedi..." Usta ve özgün sınemacı Stanley Kubrick (1928- 1999) fotografçılığa nasıl başladığını, fotoğrafçı- lığın büyülü dünyasıyla nasıl tanıştığım, bu dün- yanın sinemaya dogru açılan kapısını nasıl gördü- ğünü anlatıyor. Çok daha öncelerinde. 13. yaşgününde babası, Stanley Kubrick'e bir fotoğraf makinesi armağan ediyor. 12 Nisan 1945'te Franklin D. Rooseveh ölünce Kubrick bir gazete satıcısının kulübesini gö- rüntüler Kulübeyı tümüyle kaplayan gazeteler, salt, bu çok sevilen Amerikan başkanının ölümün- den söz etmektedır Kubrick, bu fotoğrafı 25 do- lar karşılığmda Look dergisıne satar 1945 yılının tfifcrtayinda da arfcadaşrmn ÖnerisJyTe de Xook dergisinde parttaym (part time) fotografçılığa böy- lece başlar. Kubrick, Montgomery Clift'i 28 yaşında daha çok ünlü ohnamışken ziyaret etmiş, fotoğrafinı çekmiştL Usta yönetmenin son filmi "Eyes VVlde Shufm (Sımsıkı Kapalı Gözler)'m Fransa'da 15 Eylül ta- nhinde göstenme girmesiyle, fotoğraflanmn yer aldığı "StiD Moving Pictures" (Yaşayan Fotoğraf- lar). albûmünün Fnac ve Iccarus tarafindan basıl- masıyla birlikte Paris'teki görsel. işitsel, yazılı tüm yayınlann satıldığı ünlü Fnac Montparnasse duvarlannı yönetmenin 1945-50 yıllan arasında Lo1 - ok dergisıne çektiği fotoğraflara ayırdı Hayranı olduğum bir ustanın filmını ızlemeden önce sıyah-beyaz fotoğraflanndan oluşan bu ser- gisinı geziyorum. Kubrick'in, seçtıği konulara ola- ğanüstü keskin, derin ve belirgin bir bakışı var. Çerçeveler bilgece çizılmiş; açılar, hatlann bütûn- lüğü, yayılımı, bir ustanın ve estetin kesin damga- sını taşıyor. Sergide yer alan fotoğraflan dikkatle tek tek in- celiyorum: Orta siklet boks şampiyonu VValter Car- tier'nin tüm bir günü. Kubrick bu çalışmalannda boksörün sadece tüm bir gününde geçen dışsal olaylan görüntülememiş, aynı sürede kahramanın içsel dünyasını da gözlemiş. Bu fotoğraf serisi, Kubnck'in aynı zamanda 1951 yapımı ilk belge- seli "Dövüş Günü"nün bir ön çalışması sayılabi- lir nitelikte de. ~ Sirk apayn bir dünyadır. Oyunun, düşsel numa- ralann. heyecanlann, aykın davranmamn ve tabu- lann olmadığı ahşılmadık bir dünya... Sirkte yer alan ftnl fınl dönen gösterilerin ardında ise zorlu birdirencin. süreklı çalışmaıun saatleri vardır. Kub- rick'in sirk dünyasına bakışı da fotoğraflanndabi- zi içine çeken etkilerle dolu. Okullann açılışı yine onun gözüyle fotoğraflan- mış. Kubrick, bir anın özgünlüğünü yakalamak için dramatik kompozisyon sanatının olanaklannı burada da kullanıyor. Ona poz veren çocuklan fo- toğraflamak için makinesini, kendilerini hayran- lıkla seyretmeye hazırlanan çocuklan yansıtan ay- nanın arkasma saklıyor. 1950'li yıllann o pünten Amerika'sı, romantizmin dorukta olduğu o dönem çarpıcı bir açıkhkla yansıyor onun fotoğraflann- da. Aydınlatmanın başanh dramatik düzenlenme- si, Kubrick'in sinemasal niteliğıni yenıden ortaya koyuyor. Tıpkı gölge tiyatrosunda olduğu gibi bir- birlerine çekınerek hoşça kal öpücüğü veren bir çif- tin profıli görünüyor fotoğrafın binnde bu kez. Gi- zemli ışık fondan. geriden geliyor ve iki yüzün arasından geçerek dış çızgilere okşarca, hafifçe dokunuyor. Ergenlik, ilk aşk, Dixieland, Michigan kam- pusunda yaşam Kubrick'in ilgisini çeken, seçtiği diğer konular. Yüksek sosyeteden sahneler de yer alıyor fotoğraflannda. Kubrick, New York Bignou Galerisi'ndeki Salvador Dali'nin resım sergisirun açılışında bu kez. Amenkan yüksek sosyetesinin önemli önde gelen yüzlerinin fotoğraflannı çek- miş. Salvador Dali başta geliyor. ardından arşidük FranzJoseph, ünlü fotoğrafçı Cecfl Beaton ve var- sıllann tanınrmş kuyumcusu Cartier'nin eşi bayan Cartier. Stanley Kibrick, Amerikalı oyuncu Montgomery CMft'i, 28 yaşındayken, daha çok ünlü olmamış- ken, yasadığı apartmanın beşinci katındaki küçük dairesinde ziyaret ediyor. Mobilyasız, hemen he- men yan boş bir ortam burası ve sonraki filmle- rindeki başansıyla unutulmaz aktör Clift, o yıllar buraya ayda 45 dolar kıra ödüyormuş. Kubrick'in objeİctifine poz verirken "Red Rıyer" (Kanlı Ne- hir) ve "The Search" fılmleriyle Montgomery Clift sinemaya ilk adımlannı atmıştı... Sonra güzel bir kadın süslüyor görüntüleri: daha 7 yaşındayken CenterTheater'da dans eden Betsy Vbn Fürstenberg. On dört yaşındayken manken olmak amacıyla Pa- ris'e gelen Von Fürstenberg, kısa bir süre sonra ulus- lararası kadın dergilennin çoğunun kapaklannda yer alıyor, on sekiz yaşında da fılm çevıriyor. Bu tanınmış yüzleri geçıp kentin en etkili toplu taşı- malanndan birinden, New York metrosundan et- kili insan manzaralan çıkıyor karşımıza. Sıradışı bir kent olan Chicago da, Kubrick'in bu siyah-be- yaz çalışmalannda son derece etkileyici. Yönetme- nin filmlerinde de görülen olağanüstü titizliğini, mükemmeliyetçi yanını fotoğraflan çok önceden yansıtıyorlar. Fransızlann büyük ilgisiyle beğenilerek gezilen "Stin Moving Pictures'' (Yaşayan Fotoğraflar) ser- gisi Paris'te 30 Ekim'e dek sürecek... 'îlkel toplumun baskılan vardı; burjuva toplumunun aynalan; bizim ise görüntülerimiz var' Yaşama 4 üçüncü gözle bakmak... AYŞEEMELMESTÇİ HenriCartier Bresson'un Darphane-ı Amire'de açılan •'Avrupahlar" adlı fo- toğraf sergisi kapsamında bırkonferans vermek üzere Istanbul'a gelen Jean Ba- udrfllard'ın basın toplantısındaki sözle- n bunlar (Radikal, 19 Eylül 1999). Gerçekten de günümüz msanının algı- lama kanallan çok yönlü bir görüntü bombardımanı tarafindan şekillendirilı- yor. Kültür ve sanatla birlikte tiyatro da bu belırleyicı olgudan payına düşeru alı- yor. Sahnesel zaman-mekân kavrayışı çağın ntmınden ıster istemez etkıleni- yor. Bu yüzyıl başının (ya da geçen yüzyıl sonunun) dâhi tiyatro yazan Anton Çe- hov'un oyunlannı düşünün. Henüz kabu- ğunu tam kıramamış. ama yenı bir yaşa- mın nabız ahşlannın da gıderek yoğunlaş- rığı bir çağda ve toplumda, ınsanın za- manla ve zaman akışı içinde kendiyle yüz- leşmesiru hem yazım tekruğıne ve dra- matik kurguya. hem de karakterlenn iş- lenişine en yetkın biçimde yedırmış ya- zarlardan bindır Çehov. Üstelık çağ dö- nümünün hüznünü ve umudunu eşsız bir şiirsellık içinde sahneye taşımayı başar- mıştır. Yani zaman akışını hem karakter- lerde içselleştirmiş, hem de zamanm ola- sı kınlma noktalannın habercısı olmuştur. Ama bugün o denlı parçalanmış, çe- şitliliklenn belli söylem sınırlamalann- dan kurtulup kendilerini o derece çok çerçeveli bir halde resmettikleri bir dö- nem yaşıyoruz ki, sanıyorum bu çağın yıl- dınm hızıyla akıp giden görüntü bombar- dımanı içinde kendi resımlerimızi klasik dramatik metinlerin akış ririmleri içinde yakalamak giderek imkânsızlaşıyor. Dün- yanın her köşesinden, memleketimizin her köşesınden. yaşadığımız kentin farklı semtlerinden birbiriyle çelişen. çok par- çalı ve hiçbirönem hiyerarşisi tanımayan, asla tek sesli bir dramatik kurgu akışın- da ifade edilemeyecek. o kadar çok gö- rüntü yagıyor kı üstümüze, tüm insani de- rinliklerine karşın üç duv ar içinde akıp gıden, kahramanlann hep aynı mekâna dönüp geldikleri bir çember içinde zaman akışını'değişimi vurgulayan Çehov oyun- lannın zamanla bu tek çizgilı hesaplaş- malan günü ıfade etmekte yetersiz görü- nüyor. Ama insani ele alışlannda ulaştıkla- n düşünsel derinlik ve bu derinlik üze- rine inşa edilmiş umudun ve hüznün inandıncılığı hâlâ geçerliliğini koruyor. Bugünün ritmine uyum sağlayamasa- lar da. melodileri vazgeçılmezliklenni Akbar Behkalam"m"Devrim başladığında siz başka bir yaşam bekJemiştiniz' ve 'Yılalnuş yaşam adas' adlı çafaşmalarL sürdürüyor. Ancak algı alanımızı yüzjnl başına (hatta otuz, kırk yıl öncesine) oranla ına- nılmaz ölçüde genişleten görüntü impa- ratorluğu, med-cezir dalgalan gibi, dü- şünsel'kültürel düzlemde bir sığlığın da hazırlayıcısı oldu. Bılgi ve habere ulaş- mada görelı bir "demokratikleşme" (ta- bii bu da oldukça tartışmalı bir konu). bu bilginin sanat/kültür düzleminde estetik biçimlenişinde çok yoğun bir standartlaş- ma ve deyim yerindeyse "dUrtatörlük"le atbaşı gidiyor. Görüntü üretıminin belir- leyicısi konumundakı telev izyor^'med- ya. hem tüketim standartlannda "global- leşmenin" bir numaralı taşıyıcısı olarak hem de kültür ve sanatın yaratıcılığa de- ğil, anında tüketilmeye yönelik bıçimle- rini öne çıkararak. bu sığlaşmanın temel etkenleri arasında yer alıyor. Medya 'kültûrü' işgal ediyor Özellıkle de çağdaşlaşma sorununu tam çözmeden küreselleşme girdabına kapılan ve kendi geleneksel birikimlen- ru kişiliklı bir çağdaş kültürel mirasa sıç- ratma sürecıni gereği gibi yaşamamış bi- zimki gibi toplumlarda, televizyon/'med- ya kaynaklı görüntü egemenliği ve bu- nun sonuçlan alternatifsiz ve muhalefet- siz bir kabulle karşılaşıyor. Ve kendisi- ne altematif karşı-güç odaklan oluştura- rak kültürel erozyonu dengelemesi gere- ken diğer kültür-sanat üretim odaklannı da, piyasa kurallannı kullanarak, şu ya da bu ölçüde kendi yörüngesine çekip, kendine uyduruyor. TelevizyorL medya görüntü ve imge üretım-tüketim standartlannın bu tarz yaygınlaşması kültürün en temel unsur- lanndan biri olan gündelikdışı ve genel kabuldışı alanlann giderek daralmasma neden oluyor. Suyun üzerindeki zeytin- yağı lekesi gibi yerküreye yayılan bu standartlar yaşamın soluk alma kanalla- n olan kültür ve sanat alanlannı da işgal edıyor. Bu işgal tabiı doğrudan bizim bi- reysel varoluş biçimlerimizı de etkisi al- tına alıyor. Yağ giderek suya kanşıyor, mo- leküler yapıy ı değiştiriyor artık. Sorun er- telenemeyecek kadar acil ve önemli, çün- kü gündelik yaşam döngüsü dışına çıkıp yaşama belli bir mesafeden ve farklı bir boyuttan bakılan alanı. kısacası kültürün yeniden üretimini ilgilendiriyor. 17 Ağustos depreminin Yalova'da yol açtığı dehşet görüntülerini izlerken biryan- dan da düşünüyorum: Yalova yazlık bir belde, daha doğrusu şehir. Şehirleştiği- miz bir yazhk. Daha pek çoğu gibi bir be- ton-site. Insanlann tatil için, yani işle ev arası- na sıkışmış bir döngünün dışına çıkıp dinlemek, enerji depolamak vb amaçlar- la gittikleri bir mekânda, içinden henüz çıkıp geldikleri çevre düzenini aynen in- şa etmeye çahşmalan sadece çarpık kent- leşme. imar yolsuzluğu, çevTe kirliliği, vb. gerçeklerin ötesinde, daha derinden akan kültürel bir sorun aslında ve yukanda değındiğim erozyonun doğrudan sonuç- lanndan biri. O beton-site yazlıldar, ya da daha genel bir örnek istenirse, tüm dünyaya yayılmış beş yıldızh otel zıncir- lerinin Singapur veya Nevv York'ta ben- zer görüntüler üreten tektipliği, 21. yüz- yıla girerken insanlık kültüründe yaşanan bu çok ciddi sapmarun dışavurumu ben- ce. 1945'te Naziler tarafindan gözaltında tutulurken ölen Hollandalı tarihçi Johan Huizinga. insan homo sapiens ya da ho- mo faber olduğu kadar, homo ludens'tır (oynayan insan) de demiş ve gündelik yaşamı askıya alıp kendi özgün kuralla- nyla bir parantez açan "oynn" olgusunu insanlık kültürünün temel unsurlanndan biri olarak tarif etmişti. (*) Aslında her türlü sanat etkinliğinin kökeninde bu "oyun" karakteristiği bulunur: Günde- lik yaşamı durdurup yeni bir yaşam baş- latma, yaşama gündelik koşullanmalar al- tında bir çift gözle değil, bir "üçüncü göz"le bakma. Sanatı sanat yapan en önemli özellıklerden biridir bu çaba. Gündelikdışı bakış çabası Oysa okunan metne bıre bir (Ya da "arife tariT') görüntü yapıştırmanın ör- nek habercilik; çağnşımı ve düşünmeyi değil, anında tüketilmeyi hedefleyen ko- medi ve "espri" anlayışınm bir zekâ be- lirtisi ve neredeyse bir hayat "febefesi" sayıldığı bir ortamda yaşıyoruz. Biryan- dan görsel/işitsel teknolojı ve malzeme ınanılmaz boyutlara ulaşıyor ve moda deyimle "dünya bir küçük köy halinege- liyor"; ama diğer yandan ufku komşu daireyi anahtar deliğinden dikizlemek- ten ötesine açümayan televizyon dizileri kaı-şısiKİacanıayarjışnw~. budizikTİn"ra- ting" hesaplanna da neredeyse u referan- dum" rolü biçiyoruz. Aslında bu yerli ya da yabancı diziler başta sözünü ettiğimiz, görüntü bombar- dımanıyla atbaşı giden sığlaşmanın en gü- zel örneklerini oluşturuyor. Denecek ki, dizi, tefiika, vb üriinler bugünün işi de- ğil!.. Değil tabii; ama 19. yüzyıl gazete- ciliğinın roman tefnka ederek okur kit- lesini arttırma çabasının birucunda Bal- zac' ın. haydi o kadar geriye ve uzağa git- meyehm, bizde de 1930'lann başmda ör- neğin "Kuyncaklı YusuPla Sabahattin Ali'nin durduğu hatırlanırsa, sanınz sığ- laşmadan neyi kastettiğimiz daha iyi an- laşılacaktır. Bu koşullarda sanatta gündelikdışı ba- kış çabası ayn bir işlev ve önem kazanı- yor: Sanatı sanat yapan ilkelerin öne çı- kanhnası, sanatın üretim sürecinde piya- sa kurallannı aşkın estetik ve toplumsal kaygılann korunması, aslında insanlık kültürünün yapıtaşlannın savunulması anlamına da geliyor. Belki de bugün sa- natın en önemli işlevi budur: Çağının nabzına ve ritmine yabancı kalmadan, sıradanlığa karşı kendi gündelikdışı ala- nını ve yaratımıru savunabilmek... İçin- de yaşadığı toplumun, "asdyaşamn ı dur- durup kurallannı altüst etme ve o yaşa- ma farklı bir boyuttan bakma hakkını, kendini yenileyebilme, soluk alma hak- kını savunabilmek... (*) Homo Ludens.Oyunun Toplumsal İştevi Üzerine Bir Deneme. Türkçeye çe- viren: M.A. Kılıçbay, Aynntı yay., 1995. Henri Cartier-Bresson'un 'Avpupalılar' sergisi uzaüldı • Kültür Servisi- Pamukbank Fotoğraf Galerisi'nin 1999yılı sergi programı çerçevesinde Tarih Vakfi işbirliğiyle Darphane-i Amire'de açılan 'Avrupalılar- Europeans' sergisi, izleyicilerden gördüğü yoğun ilgi nedeniyle 17Ekiml999Pazar gününe dek uzatıldı. Dünyanm en büyük fotoğraf ustalan arasında yer alan, Magnum Fotoğraf Ajansı kuruculanndan Henri Cartier-Bresson'un, 192O'lı yıllann başından 1950'lere uzanan elli yıllık süreçte Avrupa'yı oluşturan halklann ve yerel coğrafyalann ortak kimliklenni ve benzerliklerini sorguladığı yaklaşık iki yüz fotoğraftan oluşan sergi, açıldığı 2 Ağustos tarihinden bu yana yaklaşık 25 bin kişi tarafindan ziyaret edildi. Sergiye bağlı etkinlıkler kapsamında ünlü kuramcı Jean Baudnllard, sanat tarihçisi Mark Havvorth-Booth, Ara Güler, Coşkun Aral, Ergun Çağatay gibi ünlü fotomuhabirlerinin katıldığı panel ve konferanslar da gerçekleştirildi. Ali Akay bugün Nevv York Üniversitesi'nde • Kültür Servisi - Ali Akay bugün Nevv York Üniversitesi'nde 'Yapısalcılık Sonrası Fransız Felsefesi'nin 199O'lı yıllarda Türk Plastik Sanatlanna Etkileri' konulu bir konuşma yapacak. Konuşmada Foucault, Deleuze. Guattari, Lyotard, Baudrillard ve Derrida'nın konulan ve kavramlan üzerinden yapılan sergiler ve bu sergilerdeki işler ele ahnacak. Azınlık, şiddet poiitıkasi, iz, yersiz yurtsuzlaşma, kaos gibi kavramlann Genç Etkmlikler ve diğer kavramsal sergiler üzerindeki etkilen irdelenecek. Dünya Kitap Şiir Ödülü • Kültür Servisi - Dünya Kitap Dergısinin düzenlediği ŞiirÖdülleri'nden yedincisine katılmak için son tarihin 22 Ekim olduğu açıklandı. Katılımcı yaşı ve şiir konusunda sınırlaması olmayan ödülde değerlendirmeler Hulki Aktunç, Başaran, Refik Durbaş, Melisa Gürpınar, Faruk Şüyün'den oluşan seçici kurul tarafindan yapılacak. Sonuçlar kasım ayında açıklanacak ve kazanan şair, 50 milyon lira para ödülü ve plaketle birlikte, Dünya Yayınlan tarafindan basılacak kitabmın satışı üzerinden yüzde 20 telif ücreti alacak. Yanşmayla ilgili aynntıh bilgi için 269 08 08 numaralı telefondan 1814 numaralı dahili hatta başvurabilirsıniz. Mavi miizik gtinleri • Kültür Servisi - Mavi Jeans, Londra, Dakar ve Kahire'den sponsor olduğu gruplan müzikseverlerle buluşturmayı sürdürüyor. 'Şehirler ve Müzikleri' başlıklı konserler, performans merkezi Babylon'da gerçekleştiriliyor. 1 ve 2 ekim tarihlerinde Londralı sanatçılar Badmarsh ve Shri'nin verdiği konserlerin ardından 5- 6 Kasım'da Dakar'dan gelen, müziğınde aşk, kader ve inanç gibi temalan yansıtan Cheikh Lo; 10-11 Aralık'ta ise Kahire müziğini Akdenız melodileriyle bırleştiren Salamat izleyıciyle buluşacak. Konser bıletlenni Mavi Jeans Beyoğlu Mağazası'ndan temin edebilirsiniz. , _. E68 Bank'tan tiyatroya destek • Kültür Servisi - EGS Bank, bireysel ve kummsal bankacılık faaliyetlerinin yani sıra kültürel etkinliklere de katkıda bulunmayı sürdürüyor. EGS Bank, 'Bilim, Kültür ve Sanat Yayınlan'nın dördüncü yapıtını da 'Devlet Tiyatrosu 50 Yaşında' adıyla sanatseverlere armağan ediyor. Izmir Devlet Tiyatrosu sanatçılanndan Fikret Tartan tarafindan kaleme alınan kitap, Devlet Tiyatrolan'nın kuruluşundan günümüze dek geçirdiği evreleri anlatıyor Kitabm, Devlet Tiyatrolan konusunda bir başvuru kaynağı niteliği taşıdığı belirtiliyor. Kirk Douglas ikinci kez Yahudi ergeni oluyor• Kürtür Servisi-Unlü Amerikalı aktör Kirk Douglas 83 yaşına girdiği 9 Kasım günü ikinci kez Yahudi ergeni olacak. Yahudi geleneklerine göre ilk kez 13 yaşında Amsterdam'da düzenlenen bir törende Yahudi ergeni olan Douglas bu törenin ardından bir ömür kabul edilen 70 yıl geçtiğinden yeniden 13 yaşında kabul ediliyor. Sanatçı aynı zamanda Diamonds adlı yeni fılmmin tanıtım çalışmalannı sürdürüyor. Roma sokaklarma ünlülerbı isimleri veriNyor • KüHür Servisi - Roma'nın şehir konseyınin aldığı karara göre ünlü müzisyen John Lennon, fılm yıldızı Marilyn Monroe, komedyen Bustler Keaton ve efsane sinema oyuncusu Greta Garbo'nun isimleri şehrin sokaklanna verilecek. Şehrin Laurento bölgesinde yer alan 14 sokağa ünlü oyuncu. şarkıcı ve yönetmenlerin ısimlerinin verilmesi düşünülüyor. BUGÜN • BABYLON'da bu akşam 'Butch Morris Ensemble'ın programı yer alıyor. (292 73 68) • AKSANAT'ta 12.30 ve 18.30 saatlerinde videodan caz belgeseli 'A Great Day in Hariem'ı izleyebilirsiniz. (252 35 00) • BORUSAN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ'nde saat 19.00'da verecekleri 'Istanbul'dan Yeni Müzik' başlıklı klasik müzik konserinde A. Yürür ve H. Uçarsu, Onur Nurcan'ın yapıtlannı yorumlayacaldar. • TOHUM KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 20.00'de başlayan 'Şiir Akşamı'na katılabilirsiniz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear