14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 EKİM 1999 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA kuftur@cumhuriyetcom.tr 13 Anadolu'ya sanat taşıyan festival Çeşitli etkinleri kapsayan 5. Uluslararası Eskişehir Festivali 9 Ekim 'de başlıyor Kiiltûr Servisi - Uluslararası Eskişehir Festivali, beşrnci yılın- da 9-17 Ekım tarihlen arasında dünyaca ünlü sanatçılan ve genç yeteneklen bır araya getirecek. Uluslararası sanat fesüvalleri kav- ramının Türkiye'nin üç büyük ili dışında Anadolu'ya da yayılma- sını amaçlayan festıvalin klasik müzik ağırhklı olan programın- da tiyatro, çağdaş dans. caz, ço- cuk etkinlikleri ve resim sergile- ri de yer alıyor. Programmda çocuklara ve gençlere özel bir ağırlık veren Uluslararası Eskişehir Festiva- li "nin 5. yıl programmda çocuk etkinlikleri yine önemlı bir yer tu- tuyor. Festivalin bu yılki progra- mmda dıkkat çeken etkinlikler arasında Osmanlı'nm 700. yıh nedenıyieCoocertoKötn'ün 'Kla- sik BaO Müziği'nde Osmanlı Et- kileri" temalı konsen, British Co- uncil'in katkılanyla sanatsever- lerle buluşacak olan Red Priest ve Fine Arts Brass Ensembte gı- bi gruplann konserleri ve Türki- ye'ye ilk kez Uluslararası Eski- şehir Festivali kapsamında gele- cek olan \öortman/deJonge Dans Topluluğu"nun göstenlen yer alı- yor. Zeytınoğlu Eğitım. Bılim ve Kültür Vakfi önderlığınde düzen- lenen festival çok sayıda kurulu- şun sponsorluk katkılan ile ger- çekleşiyor. Solist Ylisha Keylin 5. Uluslararası Eskişehir Fes- tivali'nin açılışı, Bilkent Senfo- ni Orkestrası'nın 9 Ekim günü saat 20.00'de Anadolu Üniversi- tesi Kapalı Spor Salonu'nda ve- receğı konser ile gerçekleşecek. Tadeusz Strugala'nm yönetece- gi konserin solisti ise keman sa- natçısı Misha KeyBn olacak. Çay- kovski'nin yapıtlannın seslendi- rileceği konser 10 Ekim günü sa- at 21.15 'te Anadolu Üniversite- si AKM Konser Salonu'nda tek- rarlanacak. Izmıt Büyükşehir Belediyesi Bilkent Senfoni Orkestrası'nın konseriyle başlayacak festivalde, The Fine Arts Brass Ensemble, Elvin Jones-Jazz Machine, Red Priest Topluluğu, Concerto Köln & L'orient Imaginaire, Ihsan Özgen Anatolia, Voortman De Jonge Dans Topluluğu'nun yanı sıra îzmit Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu ve îstanbul Devlet Tiyatrosu'nun oyunlan da yer alıyor. Şehir Tiyatrosu 'Nasreddin Ho- ca' adlı çocuk oyununu 10 Ekim'de saat 14.00 ve 17 00'de Eskışehır Büyükşehir Belediye- si Kültür Merİcezı'nde sahneleye- cek. Nasrettin Hoca öykülerinden derlenen oyun Çın kuklası, ipli kukla ve el kuklası gibı degişik teknıkler ile gölge oyunu ve med- dahı bir araya getiren bir çalışma. Işıl Kasapoğlu'nun yönettiği oyunda Melih Düzenli. Bülent Emin >azar, Benian Dönmez ve Aslı Kasapoğlu rol alıyor. Simon Lenton. Angela Whe- lan, Stephen Robert,Simon Hogg ve RichardSandland den oluşan The Fine Arts Brass Ensemble 11 Ekım Pazartesi günü saat 12.30'da AKM Fuaye'de bir kon- ser verecek. The Fine Arts Brass Ensemble, Antarktıka dışında bü- tün kıtalarda ıki bın beş yüzün üzerinde konser vermış bır top- luluk. Çalgılannda vırtüöz olma- nın yanı sıra eğlenceden ve eğ- lendırmeden de kaçınmayan mü- zısyenlerden oluşuyor. Rönesans- tan başlayıp caz klasiklenne ka- dar ulaşan bakır üfleme çalgılar beşlısi ıçın bestelenmış zengin bir eser dağarcığma sahıp. Aynı gün saat 21.15 'te de kapalı spor salonunda Ehin Jones-Jazz Mac- hine konseri gerçekleşecek. Kon- ser 12 Ekım günü de depremze- deleryararmatekrarlanacak. Ay- dm Kandemir'ın 'Nereden Get- dik, Nereye Gidiyoruz' başlıklı dia gösterisi ve söyleşisi A.Ü. Kırmızı Salon'da 11 Ekim'de sa- at 15.00'te, 12 Ekim'de saat 11.00'deizlenebilir. Izmit Büyükşehir Belediyesi ŞehirTiyatrosu 'Sevdah Bulut' ad- lı oyunu, Jean Pierre Cornoua- iie'nin rejisiyle 13 Ekim'de saat 14.00 ve 17. OO'de Eskişehir Be- lediyesi Kültür Merkezi'nde sah- neleyecek. Oyun Nâzım Hik- met'in aşkı ve doğa sevgisini iş- leyen masalından yola çıkıyor. Mehmet Okonşar'm Jean Phi- lippe Rameau. George Gershwin. Joseph SchiIHngcr. Franz List ve kendı bestelerini seslendirecegı pi- yano resitali aynı günü saat 18.45'te A.O. Sinema ve Göste- ri Salonu'da gerçekleşecek. Saat 21.15 'te ise AKM Konser Salo- nu'nda Voortman DeJooge Dans Topluluğu ızlenebılecek. Bugü- ne dek pek çok uluslararası fes- tivale konuk olan, Avrupa'nın he- men bütün ülkelerinde gösteri- ler sergileyen Vbortman/de Jon- ge topluluğu sahnedeki çalışma- lannın yanı sıra ikı dans fılmi de gerçekleştirdı, üçüncü film için yoğun bir çalışma sürdürüyor. Gösteri, 14 Ekim'de AKM Kon- ser Salonu'nda saat 18.45 'te tek- rarlanacak.Günün bir diğer et- kinliği de Red Priest Toplulu- ğu'nun saat 21.15 'te A.Ü. Sine- ma ve Gösteri Salonu'nda vere- ceği konser. Gramophone dergi- sınde 'tngiitere'nin en dinamik, en teatral, en çılgm ve farkb Ba- rok topluluğu' cümlesıyle tanıtı- lan Red Pnest Topluluğu Piers Adams. Julia Bishop. Agela East ve Red Priest'ten oluşuyor. Kapanış konseri gençlerie Anadolu Üniversitesi Yıküzlar Oda Orkestrası 15 Ekım Cuma günü 12.30'da AKM Fuaye'de bir konser verecek. Îstanbul Devlet Tiyatrosu, Peter Shaffer'ın yaz- dığı Latvrence Tillın yönettiği Karanbkta Komedi'yı saat 21.15'te AKM Konser Salo- nu'nda sahneleyecek. 16 Ekim'de ise ConcertoKöin & L'orient Imaginaire saat 18.45'ta AKM Konser Salo- nu'nda bir konser verecek. 1985 yılında Almanya'nın Köln ken- tinde kurulan ve 18. ve 19. yüz- yıl başı eserleri üzenne uzman- lasan Concerto Köln topluluğu- nun bütün üyelen orijınal dönem enstrümanlan kullanıyor. Günün bir başka etkinliği, saat 21.15 'te A.Ü. Sinema ve Gösteri Salo- nu'nda gerçekleşecek olan thsan Özgen Anatolia 'Bektaşi Nefester' konseri. Îstanbul Devlet Tiyatrosu, Ay- «eLebriz'in yönettiği 'Rüzgâria Yansan Tay' adlı çocuk oyunu- nu Eskişehir Belediyesi Kültür Merkezı'nde 16 Ekim ve 17 Ekim'de saat 15.00'te sahnele- yecek. Festivalin kapanış konserinı Anadolu tnivershesi GençMk Sen- foni Orkestrası verecek. Saat 18.45'te AKM Konser Salo- nu'nda gerçekleşecek konseri Na- zım Rızayev yönetirken bariton Mesutİktu da solist olarak orkest- raya eşlik edecek. ANAHTAR KİTAPLAR 1993TE YAYIMLAMIŞTI Prens hep vardı! • "Yayınevimiz Prens'i ilk kez Nazım Güvenç'in doğru ve eksiİcsiz çevirisiyle okura sunuyor" ifadesinde ısrar etmeyi emeğe saygının bir gereği biliyonız. Temmuz 1999'da fotoğraflarla zenginleştirilmiş baskısını yaptık. MEHMET ATAY Machiavelli nın Türkçedeki serüveni gıtgıde "makyaveHk" bır hal almaya başladı! 31 Ağustos 1999tarihli Cumhuriyet'te Fecir Alptekin imzalı röportajla kanşık bir tanıtım yazısında Machiavellı'nin ünlü eseri Prens'ı, çevırmen RekinTeksoy'un "Türkçeye kazandırdıgT müjdelenıyor! Gün ortasında günaydın der gibi.. Oysa Prens Türkçede hep vardı! İlk çevırisı daha IV. Murat'a kadar gidiyor. Cumhuriyet döneminde de 1993 yılına dek degişik yayınevlennde farklı çevirmenler tarafindan yapılmış dört çevirisi daha var. Ne ki bunlann tümü de Fransızca veya îngilizce çevirilerden hareketle yapıldıklan için ve özellikle Fransızca kaynak metin neredeyse iki yüz yıllık ve hayli serbest bir çevın oldugu için Türkçe çevirilere de, bundan kaynaklanan kusurlar oldugu gibi yansımıştı. 1993 yılmda "Anahtar Kjtaptar" yayınevi olarak biz, ilk kez ve "Itahanca en iyi baskı kabul edilen G. Lısıo tarafindan haznianmış (Fktransa, Sansoni 1899) metne dayanan Giulio Einaudi Editore, 1981 baskısını esas alan", Nazım Güvenç tarafindan yapılmış ve söz konusu kusurlardan anndınlmış bir çevirisini Prens başlığıyla yayımladık. O günden bugüne de yeni basımlannı yaptık. Son olarak, daha Temmuz 1999'da fotoğraflarla zenginleştirilmiş yeni bir baskısını okuyucuya sunduk. Dahası, çeviriyi yapan Nazım Güvenç (ki siyasal bilim, tarih gibi konularda kitaplan, incelemeleri. çevirileri olan, geniş kültürlü ve deneyimlı bir arkadaştır ve özel olarak Machiavelli üzerinde çalışmaktadır. Halen Machiavelli'nm bir başka çok önemli \e hıç çevrilmemiş, kısaca "Discorso™" (Söyleşiler) başlıklı kiubını kılı kırk yararak çevirmektedir. Kasım ayında da, Machiavelli'nin yme onun tarafindan ve Italyanca aslına uygun olarak yapılmış "Savaş Sanatı PRENS Üstüne"yı yayımlamaya hazırlanıyoruz). Kitabın başına koyduğumuz uzun bir incelemesinde 16. yüzyıl Italyasını, Machiavelli'yi ve Prens'i Türk okurlanna tanıtırken Türkçede daha önce yapılmış çevırilerde yukanda belırttiğımiz (Rekin Teksoy'un da vurguladığı) ve daha başka kusurlara da işaret etti. Yani, Fecir Alptekin'ın yazısında Sayın Rekin Teksoy'dan aktararak daha önceki çeviriler hakkmda dile getirdiği yakınmayı biz üstümüze almıyoruz, reddediyoruz ve daha 1993 yılında çevinnın arka kapağına koyduğumuz "Gerçekten Machiavelli makyavelist miydi?" sorusuyla başladıgımız tanıtım yazısında vurgulamış olduğumuz "Yayuıevimiz Prens'i ilk kez Nazım Güvenç'in doğru ve eksiksiz çevirisiyle okura sunuyor" ifadesinde ısrar etmeyi emeğe saygının bir gereği bıhyoruz. Sayın Rekin Teksoy'un kendi çevirisini "daha güzeLdaha doğru" bulması onu ilgilendinr ve bir yerde anlaşılır bir şeydir. Teksoy, entelektüel bırikimiyle sinema yazarlığı ve programlanyla. Boccaccio ve Dante çevirileriyle kültür yaşamımıza çok değerli katkılan olan bir msan. Buna bir de Machiavelli'yi ekleyerek kendi adını gelecek kuşaklara bırakma çabasını alkışlıyoruz. Yeri gelmişken, Oğlak Yaymlan'nın sahibı ve yöneticisi Sevgıli Raşitve Senay'ı da değerli yayınlan için kutluyoruz. Bizim karşı çıktığımız olay. maalesef insanlanmızda çok görülen bir kötü alışkanlık, başkasının emeğini yok sayma çabasıdır. En azından nesnel olarak böyle bir görüntünün ortaya çıkmasıdır. Bir küçük serzeniş de değerli yazar Selim Deri'ye 7 Eylül tarihli Cumhuriyet'te "Yan Odası" köşesinde Rekin Teksoy'un Prens'ini överken "bizim Prens"m altı yıldır eline geçmemesini yayınevimizin eksikliği olarak gördük Gazetenin Kültür Servısı'ne bır adet bıraktık. Necmi Sönmez'in Fransa da organize ettlfii uluslararası sergl Güncelsanatın farkh eğilimleri veyeni anlatım olanaklanPARİS (Cumhuriyet) - Çalış- malannı Frankfurt'ta sürdüren Necmi Sönmez'in organize ettı- ği uiuslararası birçağdaş sanat ser- gisı, Kuzey Fransa'daki Forum D'Art Franco Allemand'da açıl- dı. 17. yüzyıldan kalma büyük bir şato olan Château de Vaudre- mont'ta 'Yapısal Değişimler/ Stnıctures Trans>'erses' ısmi al- tmda 2 Ekim'de açılan sergide Elisabeth BaDet (Fransa), Heike BaranoHsky (Almanya), Sunil Gupta(Hındistan/lngiltere), Jiri Kovanda (Çek Cumhuriyetı), Bri- gitte Kowanz (Avusturya). Kirs- ten Kriiger (Almanya), Renee Le- vi (Isviçre). S. Ali Oreyzi (Iran). Sefa Sağlam (Türkıye). Anna- kathrin Schreiber (Almanya), Claude Sui Bektb (Almanya) ve MkhaelaZimmer'in (Almanya) fotoğraf, heykel, yerleştırme, vi- deo ve obje tekniklenyle gerçek- leştirmiş oldugu yeni çalışmala- n izleyicilere sunuluyor. Sekiz farklı ülkeden 1990"lı yıllardan ıtibaren çağ- daş sanat sergilennde kendinı hıs- settırmeye başlayan 'internati- onalstyle', sanatçılann geldikle- ri ülkenin sosyo-politik özellik- lerinden sıyrılarak, kimi ortak uluslararası paydalar etrafinda ış- lerini şekillendirmesine dayanı- yordu. Sönmez'in sergısinin dik- kati çeken ilk özelliğı. sekiz fark- lı ülkeden davet edilen sanatçıla- nn büyük bir çeşitlilik gösteren ışlerin- de, kendı aralanndaki kültürel farİdılık- lara rağmen ortak görsel formlarla di- yaloğa geçmeleri. Şatonun 300 metre- kareye yakm sergi alanında izleyicile- re sunulan çalışmalar, beş salonda ba- zen ikişer, bazen de üçlü gruplar halin- de birbırlerinı etkılemeyecek aralıklar- la mekâna dağıtılmışlar. Serginin gjri- şinde sağ tarafta New York'ta yaşayan Sefa Sağlam 'ın kahve cezvesi, tahta ka- şıklar gibi malzemelen kullanarak ger- çekleştirdıği objesı ıki farkh özelliğe sahip. Bunlardan ilki, ancak üzerine be- lirli bir noktadan ışık voırunca ortaya çı- kan gölgeler. Bu gölgelere bakıldığm- da duvann üzerinde Arapçaya benzerbir yazının yavaş yavaş belirdiğı görülü- yor. Sanatçının okunamayacak denli so- yutladığı kelımeler, çalışmanm gizem dolu ıkincı özelliğıni oluştumyor. Uzun bir süreden beri AIDS vırüsüyle birlik- te yaşanıını sürdüren Sunil Gupta'nın, büyük boyutlu iki fotoğrafında farklı temalan ele aldığı gözlemlenıyor. Sa- natçıyı çıplak olarak bir Noel ağacının önünde gösteren fotoğrafla, eşcinselle- Jiri Kovanda - ofoje, 1999 'ergide 12 sanatçının fotoğraf, heykel, yerleştirme, video ve obje teknikleriyle gerçekleştirmiş oldugu yeni çalışmalan izleyicilere sunuluyor. rin yoğun olarak yaşadığı Güney Lond- ra'daki sokaklann birinden çekilmiş so- kak manzarası bir arada sergileniyor. tkincı salonda Brigitte Kowanz'm sa- yılan ve harfleri kullanarak gerçekleş- tirdıği etkileyici neon objesine, Jiri Ko- vanda'nm büyük boyutlu bir duvar yer- leştirmesi eşlik ediyor. Prag'dan ve Fran- sa"dan sokaİdardan topladığı garip nes- neleri yan yana getırerek oluşturduğu çalışmasında Kovanda'mn günlük ya- şama ait metaforlan izleyen şiirsel bir yaklaşım açısı var. Nantes ve Hamburg'a gidecek Îstanbul'da doğan Renee Levi, kü- çük yaşında ailesiyle birlikte Isviçre'ye göç etmiş. Sanatçının küçük renkli kâ- ğıtlardan oluşan etkileyici objesi, üçün- cü salonda, Kirsten Krüger ve Heike Baranovvsky'nın işleriyle birlikte sergi- lenmekte. 'Pazar Eğlencesi' isimli bü- yük boyutlu yerleştinnesinde Krüger, mi- zahi öğeleri de kullanarak hafta sonu ya- pılan yemekli aile gezilerini gündeme getirirken Baranovvsky'nin iki moni- törlü video çalışmasında son derece ya- vaş bir tempoyla tepesi buzlarla kaplı bır dagın sisler arkasında kaybo- lup tekrar ortaya çıkması görü- lüyor. Dördüncü salonda yer alan S. Ali Oreyzi 'nin on adet özel ola- rak çerçevelenmış polaroid fo- tograftan oluşan çalışması kav- ramsal bir bütünlüğe sahip. Sa- natçının Islam minyatürlerinde neden gölgenin kullanılmadığı sorusundan yola çıkarak, değı- şik renkli kıtap kapaklanm alt al- ta, üst üste koyduktan sonra on- lann polaroid fotoğrafını çek- mesi ilk bakışta kolayca anlaşıl- mıyor. Çünkü polaroidlerin ta- mammda soyut resimlerde gör- düğümüz bir atmosfer hâkim. Annakathrin Schreiber'in ol- dukça ilginç olan işi, ölmüş an- lar ve onlar için sanatçının dik- tiği elbıselerden oluşuyor. Kü- çük bir kutunun içine yerleşti- rihmş olan anlarm büyük birti- tizlik ve sevgi dolu detaylarla zenginleştirilmiş olan elbisele- rini daha iyi kavrayabilmek için uzun uzun bu çalışmaya bak- mak gerekiyor. Serginin dördüncü ve en bü- yük salonunda dikkati çeken ilk iş, Claude Sui Bellois'nin büyük boyutlu bir yer heykeli. Büyük bir kare formu oluşturacak şe- kilde yan yana getiribniş 49 adet 40x40x20 boyutlanndaki küpler- den oluşan bu çalışmanın önyü- zeymde metal üzerine kazmmış palimpsestleri andıran bir doku göz- lemleniyor. Elısabem Ballet'nin iki mo- nitörlü video çalışması, Rus askerleri- nin Berlin'den çekildikten sonra arka- lannda bıraktıklan kışlalarda çekilmiş görüntülerden oluşuyor. Mekânlannka- rakteristiklerini önplana çıkaran bu ça- lışmasında Ballet'nin heykelsi formla- n irdeleyen bir yaklaşmıı var. Micha- ela Zimmer'in iki ışık kutusunda kul- landığı imgelerin çıkış noktası sanatçı- nın sandviç- baskı tekniğini kullanarak yakaladığı etkileyici görüntüler. Sanat- çının kendi vücuduhu konu alan fotoğ- raflannda yakaladığı, 'çok anlamlıhk' izleyiciler farkh bir yaran dünyasının ka- pısmı araladığı gibi onlan bir tür ta- nımsızlıkla baş başa bırakmayı da ba- şanyor. Seıgılenen her çalışma hakkmda, ara- lannda Ingrid Schaffher, Stephan Vbn Wiese gıbı tanınmış sanat tarihçılerinin yazılannın ve Robert Fleck'in önsözü- nün yer aldığı Fransızca-Almanca dil- lerindeki bir katalogla belgelenen 'Ya- pısal Değişimler' sergisinın bir sonraki duraklan Nantes ve Hamburg kentleri olacak. BUAŞAMADA ŞUKRAN KURDAKUL Dizelere Yansıyan Acıımz Cahit Irgat Arzusuyla göç etmedi Kelepçeli götürdüler Geceyansı. Ay vurdu odasına Bir daha görünmedi. • • • Bir türküden Düştüm bır ormana yol belli değil, Yatanm yatanm gün belli değil. • • • Hüseyin Alemdar en son analar duşer parmaklıklardan Ve yanlır yürekleri birparmaklık boşluğu kadar Takılır kalır parmaklıklara Kanından, etinden birparça. ••• Mehmed Kemal Kesildı, sesim soluğum Kaldım, demirler ardında Ne yapar çoluk çocuğum Ah, kimlerin umurunda. ••• Attilâ llhan O sabah mı çıkmıştm bir gün önce mi Bir bıçağın ağzında yürür gibiydin Demirierin soğukluğu soluk dudaklannda Gözterinde karanlığı dar hücrelerin. Seni görür görmez özgürlüğümden utandım. • • • Arif Damar Kırk yıl güneşe baksam Kaçmış zindan karanlığı gözbebeklehme. • • • A. Kadir Burda benim üzerimden mevsimler Tarih gibi geçmiş. • • • Can Yücel Tam bir yıl oldu bugün, bu şerefli uğraşa başlayalı Şu ana kadarki sicilim, eh, oldukça başanlı. Ama bu, benim kişisel yeteneğimden çok, Toplumca hapse düşkünlüğümüzden olmalı. "Erkek millet" diye bilinirdik 12 Mart'tan önce, Şimdiyse, yediden yetmişe mapushaneciyiz milletçe. • • • Ahmed Arif Akşam erken iner mahpushaneye, Ejderha olsan kâr etmez. Ne kavgada ustalığın, Ne de çatal yürek civan oluşun. Kâr etmez, inceden içine dolan, Alıp götüren hasrete. • • • Refik Durbaş a * ¥anlış arama öKımden başka •*• ! l o ' 3 < J r t '; •*\ kurşuna dizilen resimlerde " Acıyla örülmüşse cesetler Ve ağlıyorsa hücremde ayışığı . . ••• ' ... Behçet Aysan Ve niçin yükselmiş taş duvar sadece onlar için, yüzü resme düşmeyen bir halkın keder günlüğüne. • • • Ataol Behramoğlu Karanlık koğuş aydınlanıverdi Umutla canlandı yürekler Insana yaraşan özgüriüktür Anladım bir daha - ve sevinçle dolu getecekler. • • • Şükran Kurdakul •. Ve herbiri yüzyıllar süren karanlık birtakım geceleri Dirençlerinde sürükleyen Mahpuslar sorarsa... "- Nerde benim suçluluğum, Nerde sen?." Temizle bakalım kendini. ••• Fazıl Hüsnü Dağlarca De ki kapadın beni sen Üzerimde yüzbin kilit Yüzbin demirler içine Yazılanm dışardadır. ••• Nâzım Hikmet Şeker Ali yukarda, koğuşta bağlama çalıyor. Akşam. Dışarda çocuklar bağnşıyortar, Çeşmeden akıyor su. Vejandarma karakolunun ışığında akasyalara bağlı üç kurtyavrusu. Açıldı demirierin dışında büyük lâciverdi bahçem. Aslolan hayattır... Beni unutma Hatçem. '68'm tanığı fotoğraflar • ANKARA (AA) - Başkent Ankara, önümüzdeki günlerde, tüm dünyada çalkantıiı geçen bir döneme tamklık eden fotoğraflara ev sahipliği yapacak. Dünyaca ünlü StPA Press'ın Başkanı Gökşin Sipahıoğlu'nun, '68 kuşağını ve o dönemin olaylannı anlatan 'Barikatlara Bir Bakış' adlı sergisi 6 Ekim'de um:ag Sanat Galerisı'nde Ankaralılarla buluşacak. Paris'te, '68 kuşağını yaratan olaylann 20. yıldönümü dolayısıyla düzenlenen '1998 Fotoğraf Ayı' etkinlikleri çerçevesinde açılan sergi 28 Ekım'e kadar görülebilecek. Şifr ve Hakikar • Kültür Servisi - Beşır Fuad'ın 'Şiır ve Hakikat' adlı kitabı Yapı Kredi Yayınlan tarafindan okurlara sunuldu. Otuz beş yaşında bilimsel bir deney yapar gibi intihar eden ve bedeninı derslerde kullanıhnası için Mekteb-ı Tıbbiye'ye bırakan Beşir Fuad, sadece ölüm biçimiyle değil, düşünceleriyle de döneminde büyük etki yapmış bir Tanzimat aydınıdır. 'Şiir ve Hakikat', Beşir Fuad'ın intıhanna kadar yoğun bir şekilde devam eden Türk edebiyahnın bu 'gerçekçilik savaşı'nın metinlerini, yazan bireksen alarak bır araya getinyor. Kitabın önemli özelliklerinden biri, bu trajik ve gölgede kalmış aydının edebiyat ve kültür üzerine düşüncelerini ilk defa kendi kaleminden okuyucuya ulaştınyor olması.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear