Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 1999 PA2AR
14 i l U İ X kultur@cumhuriyet.com.tr
• • . . . • * < - • - . . . .
Oğretmennğmı tuttıı, aıüattnıı
Mîna Urgan, anılannda okuru yaşanmışlıklarla bezenmiş bir dünya yolculuğuna çıkanyor
GÜL ERÇETİN
"Çok saf bir insan olduğum için çokşaşüğım ot-
du bugüne dek. Ama Bir Dinozorun Anılan'nın
çok satan kitaplar listesine girmesine. bilmcm kaç
baskı yapmasına afalladığun kadar hiçbir şeye
afallamadım bu uzun ömrüm boyunca-." Bugü-
ne dek elli iki baskı yapan Bir Dinozorun Amla-
n ile en çok okunanlar arasma giren Mîna Ur-
gan, anılannın y ine Yapı Kredi Yayınlan'ndan çı-
kan ikinci cildı Bir Dinozorun Gezileri'nin önsö-
züne boyle başlıyor.
"Bu ilgi> i kesinlikle beklemîyordum. Hayretler
içindeyim. Hâlâ bilmiyorum kitabın neden bu ka-
dar çok sattığını, bu kadar çok Okunduğunu. tn-
giliz edebiyaOyla iigili zararsız kitaplar yayımla-
yan bir kocakan sekseninden sonra ortaya çıktı.
'Ben bir komünıstım', dedi; 'Ben tanntanıma-
zım",dedi; 'Ben zengınleri hıç sevmem',dedi; 'Yap-
tığı iş ne olursa olsun herkesın elıne aynı mıktar-
da para geçmeli", dedi. Bu topluma tamarmyla
ters düşen bir sürü inancımı açıkça dile getirdim.
Ve buna karşüık herkes ayılıp ba\ıldı kitap için. Bir
yjğın insan kendisini benimleözdeşleştirdi.' Biz de
tıpkı sızin gıbı düşünüyoruz' dediler bana. Nere-
deyse soracaküm' Yoksa siz de ateist misiniz? Siz
de komünist misiniz?' diye. Amayineterbiyelidav-
randun. Ayıp olnıasın diye sormadım."
On ikı bölüm ve kitabın sonundaki albümle bir-
likte 280 sayfadan olusan 'Bir Dinozorun Gezile-
ri' Urgan"ın yurtiçi ve yurtdışı gezilerinden olu-
şuyor. Urgan anılanyla, tanıştığı insanlaria. yaşan-
mışlıklarla bezenmiş bir dünya yolculuğuna çıkar-
tıyor okuru Bu nedenle "Bunlar gezi yazısı değiL
ben de yazar değilim zaten" dıyor.
Ozel yaşanun anlatümasına karşı
"Benanüanıuyaznuşbiröğretmenim'', diye vur-
guluyor. Ancak roman, öykü. şıir yazan kişileri
yazar bıldiğinden kendisini bir türlü yazar kate-
gorisıne sokamıyor. Zaten onu anılannı yazmaya
tten şey de öğretmen yanı- "Bütün bunları anlat-
mak istedim, çünkü genç kuşak anlatükJanmı bü-
miyordu. Bir şey anlatıyorum. 'Aaa! gerçekten
mı? Bız bılmıyorduk* diyorlar. Bir keresinde to-
runumla sinemaya gitnıiştim. 1940'larda geçen
bir fîlm» Günlerden cumartesi olduğu için salon
a'ezdiği yabancı
ülkelerden büyülense
de, Türkiye dışında
başka bir yerde
yaşamayı hiç
düşünmeyen Mîna
Urgan'ın, yurtiçi ve
yurtdışı gezilerinden
oluşan anılannın ikinci
cildi 'Bir Dinozorun
Gezileri' Yapı Kredi
Yaymlan tarafından
yayımlandı.
oğrencUerle doluydu. Türkçe ezan okundu film-
de. Bu da nerden çıktı diye hayrete düştü gençler.
Ezanınl950'yekadarTürkçeokunduğunubilmi-
\oriardi. Ben de ne sö>lcsem ne anlatsam bilnıi-
yorlar. Gene öğretmenliğim tutru, anlattunJ"
Anılannı öğretmence bir tutkuyla kaleme aldı-
ğından kitaplannda özel yaşamından söz etmıyor
Urgan. Özel hayatın anlatılmasına etık olarak kar-
şı çıkıyor: "Bunlarözelşeyler.Sadecebeniu'güen-
dirir. Bunları sergüemeyi, teşhir etmeyi hiç doğnı
bulmuyorum. Kimisi yapıyor ama ben doğru bul-
muyorum.'' Gezi anılannı ise tamamen öznel bır
biçemle paylaşıyor okurla:
"Roma bir yaşam kentidir, Venedik ise ötüm
kenti. Paris"i Londra'dan çok daha fazla sevdim.
Buna karşıhk. genellikle Fransızlardan pek hoş-
lanmazken, tngilizlerden pek hoşlandımV Ceçen
yü Prenses Diana bir trafık kazasında ölünce yer
76yaşında ölen Milt Jackson, tstanbul Caz Festivali 'nin geçen yılki konuklanndandı
Cazm doğaçlanta ustası...^' Kittür Servisi - Ünlü caz vibrafoncu-
rl
~sü Mift Jackson. bir süredir savaştığı ka-
raciğer kanserıne yenik düşerek New
York'ta yaşama veda etti. Modern Caz
Dörtlüsü'nün (Modern JazzQuartet) üye-
lerinden olan \ e kendıne özgü blues tek-
nığıyle caz müzığinin en önemli doğaç-
lama ustalarından sayılan Jackson 76 ya-
şındaydı. Jatkson, 6. Uluslararası Istan-
bul Caz Festivali'nde yer almıştı.
Müzik yaşamına Detroıt Gospel Dört-
lüsü'nde şarkıcı olarak başladı. Titreşim-
lı Deagan arpındaki osılatör hızını Li-
onel Hanıpton'ınkinin üçte bınne indirip
yavaşlatarak 194O'lı yıllarda yepyeni bir
sound yarattı. Sonuç, kendi gırtlağına
yaklasan zengin, dumanlı ve sıcak bir tıt-
reşirndi.
Ölümünün ardından. genç vibrafoncu
Stefon Harris şunlan söylüyordu:
U
O,
çaldığı enstrümanda insan sesine herkes-
ten fa/la yaklaşabilmeyi başarmışn. Biz,
notalan birbirlerinc baglayarak, saksofon-
da olduğu gibi ses perdesinde değişimler
yapmayı beceremiyoruz. Ama Jackson
enstrümanınıolabilecek en canlı biçimde,
sıcak ve zengin bir sound'la çalmayı bili-
yordu. O. vibrafonun da güzel seslerçıka-
rabileceğini gösteren bir gelenekyaratü."
Detroıt'te doğan Jackson, yelpazesi
çok genış bir müzısyen görünümüne sa-
hiptı. Yedi yaşmdayken kendı kendine
gitar çalmayı öğrenmışti: 11 'inde de pi-
yano derslerine başladı. Lıse yıllannda da-
vul, gitar, timpani, keman ve ksilofon ol-
mak üzere toplam beş enstrüman çalıyor,
Mflt Jackson, İstanbul'daki 'Jazz Legends-Tribute to EUa Fhzgenüd' konserinde.
aynı zamanda da koroda şarkı söylüyor-
du. Müzik öğretmeninin teşviklenyle 16
yaşında vibrafonla tanıştı ve Evangelist
Singers adlı gospel dörtlüsünde şarkı söy-
lemeye başladı. Jackson aynı dönemde
Clarence Ringove George E. Lee grubun-
da vibrafon çalı\ ordu. EarlHines'ıngru-
buyla çahşmalara başlamışken araya as-
kerlik süreci gırdi. Jackson. II. Dünya
Savaşı'ndan sonra Detroit'e döndüğü
1944 yılmda Four Sharps adlı caz dört-
lüsünü kuracaktı. Dörtlüyü Detroit'te bır
barda izleyen Dizzy GiUespie. 1945'te
Jackson'ı kendi grubuna davet ettı.
Stili, vibrafon ustası Lıonel Hamp-
ton'dan çok Charlie Parker'dan geliyor-
du aslında. Jackson, vibrafonun ilk ger-
çekbebop müzisyeniydi ve Gillespie'nin
grubundakı en büyük gurur kaynaklann-
dı Gillespie, BiDy Berg'in kulübündekur-
duğu altılıya almak için onu Los Ange-
les'a da götürmüştü. Parker'ın şova çıka-
maması durumunda Jackson bu boşlugu
doldurabilecek tek isimdi Gillespie'ye
göre 1946 yılında New York'a dönen
Jackson, Gillespie'nin gnıbuyla birlik-
te bazı bebop kiasiklennkı kaydını ger-
çekleştirdi. Piyanist JoM Lewis. basçı
Ray Bro»Ti, davulcu Kertny Clarke ve
Jackson, bu bölümde Milt Jackson Qu-
artet'in temellerini atıyordu. Bir süreli-
gine Gillespie'den aynlan Jackson, 195O'de
yeniden ustanın yanına döndü. 1951 'de
Thekmious Monk'la doğaçtamalardan
'Criss Cross' ve 'Straight, No Chaser' gi-
bi parçalar doğacaktv. *
Da\oılda Kenny Clarke, bastattacy He-
ath, piyanoda John Lewis ve Jackson'ı bir
araya getiren Modern Caz Dörtlüsü
1952'dekuruldu. 1956"danbaslayanyak-
laşık 20 yıllık süreçte Atlantic Plak için
çeşitli albümlerkaydettiler. Jackson 1974
yılında gruptan aynldı ve Modern Caz
Dörtlüsü, Conie Kay'in 1994'te ya$ama
veda etmesinden bir yıl sonra dafıldı.
Jackson ardında 'Bags Groove', 'Blûeso-
logy' ve 'The CyBnder' gibi kendi yazdı-
ğı çok önemli parçalar da bıraktı.
196O'lı yıllarda hem küçük gruplar
hem de büyük orkestralarla. John Coh-
rane, Ray Charles gibi büyük ustalarla»
70'lerde \e 80'lerde ise basçı Ray Brovvni,
Gillespie, Count Basie.Oscar Prtersonla
çeşitli kayıtlar gerçekleştirdi. 1992'de
Quincy Jones için, aralannda Clayton-
HamUton Caz Orkestrası'yla kaydettiği
'Exptosive'ın de bulundugy bır dızi albüm
yaptı. Brown ve Peterson'la son çalışma-
sı olan 'TheVeryTalIBand' ise bu yıl ya-
yımlandı. Jackson, 1969 yılında 'That's
The VVay ItIs' adlı parçasıylaGrammy mü-
zik ödülünü almıştı.
yerinden oynadı, bunun nedeni ise tngttiz halkının
Kraliyet Ailesi'ne duyduğu aptalca hayTanlığın
kaıuOdır. Prenses Diana birkaç hayır işi yapmış;
ama boşandıktan sonra iki oğlunu ihmal etmek pa-
hasına dünyanın en varlıklı erkekleriyle düşüp
kalkmış doke vita meraklısı, sıradan bir kadındın/
Toledo'nun haşin güzelliği beni çarptı. Amster-
dam'ı sevdim. Avrupa'nın başka kenüerine ben-
zememesini sev dim."
Gezdıği yabancı ülkeler kendisini ne kadar hay-
rete düşürse, büyülese de Türkiye dışında bir ye-
re yerleşmeyi aklının ucundan bile geçırmemiş:
"Ben Türkiye'den aynlamam. En uzun 11 a> ay-
nldım ve perişan oldum. Türkiye özellikle de İs-
tanbul dışuıdayaşayamam. Hiçbirzaman bö>le bir
şey akhmın ucundan bile geçmedi. L nhersiteden
atıldığım zaman bile... 147'tik olduğum zaman 3
yılhk kontrat teklifleri geldi. İiç yıl kalamam de-
dim. Bilinen anlamda milliyetçi olmamakla bera-
ber yurtsever bir insanım ve yurdumdan ayn ya-
şama>i hiç doğru bulmuyorum."
'Özal ile bütün zihniyet değişti'
Ancak "tokgörüştevuruidunr dedığı Bodrum
ve en büyük aşklanndan biri olan Istanbul'a ya-
pılanlan da görmezden gelemiyor. Özlediği, es-
ki Bodrum'u şöyle anlatıyor kitabında:
" Bodrum süngercilik « mandalinacılıkla geçi-
nen voksul. küçük bir kasabaydı eskiden. Şimdi
lük-S bariarla lokantalann açıldığı >erlerde. şaJ-
vaıiı kadınlar >ere oturur sabırla sünger ayıklar-
lardı eskiden... Bodrum'unCumhuriyetCaddesi,
İstanbul'un Rumeli Caddesi'nin küçük bir kop-
yası değildi eskiden— Cumhuriyet Caddesi'nde
şimdi 'köfte meydanı' dediğim yere varmadan,
güzel bir küçük kilisevardı eskiden. Ogüzelim kü-
çük kilise y tkıldı: ilkin bir çeşit halke\ine, sonra
da uy duruk biblolarla incik boncuk satılan kapa-
h bir pazara dönüştü.^Köylerde en çok sevdiğim
şey o patikalann girinrisinc yerleştirilen bir top-
rak testiyle bir cam bardaktan oluşan scbillerdL
Çünkü Bodrumlu kö> lüler şimdi olduğu gibi pa-
ra, çok para, daha çok para kazanmayı değil; su-
sayan hemşerilerini düşünürlerdi eskiden.» Bod-
nım'da sadece Bodrumlular otururdu eskiden ve
onlar son derece güler yüzlü, hoşgörülü, terbiyeli
insanlardı. Kısacık şortilu sutyenii turist kızlar ge-
çerken. Bodrumlu delikan-
hlar başlannı kaldınp on-
lara bakmazlardı bile. Hırt-
lık yoktu, hırsızhk yoktu,
vukuat yoktu, cinayetise hiç
yoktu... Memlekete saidı-
ran şiddet, Bodrum'da da
yaşamı zehirlemeye başla-
dı."
Gerek İstanbul'daki gerek
Bodrum dakı değışıklikle-
- ri 12 Eylül.darbesifle, özel-
likle de OzaTın iküdara geç-
mesine bağlıyor: "Ozal
memkketinbütün
zihniyerini degiştirdi. Bir
mevldt, para hırsı bürüdü
herkesi. 'Her koyun kendi
bacağından asılır" türün-
den iğrenç atasözlerimizge-
çerii oldu."
Bugün ne kadar değiş-
miş olsalar da Istanbul'u
da Bodrum'u da hâlâ sevi-
yor. Onlan çirkinleştirmek
için ne yaparlarsa yapsın-
lar, ne kadar ugraşırlarsa
uğraşsınlar her iki yerin de
güzel kalmanın yolunu bul-
duğunu vurguluyor.
'Dizzy'nin yaptığı her şeye âşıktım'Aşağıda siztere, 'Bags' lakaplı
Milt Jackson ın kısa bır süre ön-
ce Teaneck'teki evinde Jon Fad-
dis'le Dovvnbeat için yaptığı söy-
leşıden kesıtler sunuyoruz.
- Milt son beş yılda bazı sağhk
sorunlan yaşadın; ama bu«ün 76
>'aşındasın. iyisin \e müzik piyasa-
sındaki 60. yilını kutJujorsun. Ge-
riye dönüp baktığında aklındaka-
lan hoşanılardan birinianlatır mı-
sm?
JACKSON-Tabii kı Dizzy'nin
grubuna gınşim... 1945 yılında
Detroit'te bır barda çalıyorduk.
Dızzy o günlerde Billy Ecksti-
ne"den yeni aynlmıştı ve bir gece
çaîdığımızbara geldi. Dinkdikten
sonra bana şöyle dedi: u
Hey oğ-
lunvsen neden New York'agelnü-
yorsun? Hem New York'a geürsen
sana bir iş veririm". Ben de bunu
yaptım; çantamı topladım ve tre-
ne atlayıp gittim.
- Dizzy 'le ilişkin nasıldı?
lACKSON-Ah, Dizzy'nin yap-
tığı her şeye âşıktım ben... O bir
öğretmendi; hepimız ondan çok
şey öğrendık. Modern Caz Dört-
lüsü de Dizzy'nin grubunda oluş-
turduğumuz ritim bölümünden
doğdu. Bu dörtlü tam 44 yıl bir-
lıkte çalıştı. En son ConnieKay'in
ölümünden bir yıl sonra, 1995'te
sahneye çıktık.
- Çalmayı çok se% diğin özel bir
yer var mı?
JACKSON-Evet, galiba A\TU-
pa... Çünkü Avrupalı izleyicı yap-
tığımız müziğe Amenkahlardan
daha fazla saygı duyuyor. Avrupa-
lılarbu müziği daha iyi değerlen-
diriyorlar.
<
Şarkı soykyerek tanıştim'
- Bebop müziği hakkmda neler
düşünüyorsun?
JACKSON - Doğrusu Charlie
Parker, Dizzy ve Thelonious
Monk'unkı gerçekten farklı bır
yaklaşımdı. Ben ve benim kuşa-
1
ğımdan olan dığer müzisyenler de
onlann yolunu izledik. Sanınm
bız yaptıgımız işin müzik dünya-
sı için önemini iyi kavramıştık.
Bırd çok genç yaşta öldüğü için
yük her zaman Dizzy'nin omuz-
lanndaydı. Başlattıklan gelene-
ğin bize aktanlmasını ve yaşatıl-
masını sağlayan en önemli isim-
di o.-
- Peki bebop'u senin gibi farklı
bir tarzda yorumlayan Monk gi-
bi diğer arkadaşlannız...
JACKSON-Hem yaratı hem de
yorum anlamında Monk'un daçok
Milt Jackson, müzik yaşanunda
60. yüını kutluyordu.
farklı bir stili vardı. Müzikte ken-
dine özgü birçok değişiklik yapn.
Monk, başka hiçbir müzisyende
rastlamadığım bır özelhğe sahip-
tı. Müziktebirhatabulduğu zaman
bunu asla dışlamaz ve üzerinde
uğraşıp bir hata olmaktan çıkarır.
şarkıya ait bir hale getirirdi.
- MüziğegospeTla başlaman bir
rasüann mıydı?
JACKSON - Hayır, annem çok
dindar bir kadındı ve ağabeyımle
ben de gospel müziği yapmaya
başladık.
- Peki ya vibrafonla nasıl tanış-
ün?
JACKSON - Inanmayacaksın
ama şarkı söyleyerek... Vokal ya-
parken kullandığım tıtreşimi, hız
kontrolü sayesınde vibrafonla da
yakalayabileceğımi gördüğümde
gerçekten büyülenmiştim.
'Hissettikçe yaayorum'
- İlk vibrafonunu nasıl almış-
tın?
JACKSON - 16 yaşmdayken
ilk vibrafonuma sahip oldum. Pe-
şinatını babam vermişti. Geri ka-
lanını da ben haftada beş dolarhk
taksitlerle ödedim. Kuaförlereve
bazı dükkânlara güzellik malze-
melen sataTak para kazamyor-
dum.
-Caz müzisyeniohnakisteyen,
ancakailesinden hiç destekgörme-
yen bir gence ne öğütterdin?
JACKSON - Eğer bır şeyı çok
ıstiyorsan yaparsın; ailenın ne de-
diğı hiç fark etmez. Bu senin ya-
şamın...
-Ama ailen seniniçin her zaman
çok önemliydL.
JACKSON - Evet, ben bir aile
düzenine sahip olmanın önemmi
çok genç yaşlarda anladım.
Sandy'le ben 41 yıldır evliyiz ve
kızımız Chyrise 34 yaşında. Ya-
şammızı, sizi ve yapmak ıstedik-
lerinizi anlayan bir aileyle sürdür-
meniz çok önemlidir.
- Anne ve babanız da sizi anla-
mısmıydı?
JACKSON- tlk başlarda değil;
kendi grubumu kurdugum zaman
ne işlerle meşgul olduğumu an-
nemlere anlatmam gerekti. Çün-
kü onlann tanıdıklan. EUa Fitzge-
raldve LooisArmstrong'la sımr-
lıydı. Ben de Ella'yı bir akşam
yemeğe getirdim. Annem herke-
si eve topladı; onun için büyük
bir olaydı bu.
- Şu aralar bir kitap üzerinde
çahşıyor olduğunuz doğru mu?
JACKSON - Bak, ben bir yazar
ya da gazetecı gibi yazmıyorum.
Ben, hissettikçe yazıyorum ve bu
yüzden daha uzun sürüyor. Bırçok
yayınevi bana kitabı ne zaman bi-
tireceğimi soruyor, ama bir yanıt
veremiyorum. Yine de adının
'Bags' Groove' olacağını biliyo-
rum.
Başbelası olmadan
göçûp gitmek...
Bir daha ne anı, ne de
araştırma kitabı yazmaya-
cak. Yazarken okumaya va-
kit bulamadığı kitaplarla
haşır neşır bugüıüerde. "Ya-
zar ama okumaz diye eleş-
tirdiğim Türk aydınlanna
benzemiştim ben de_" Ar-
tık canının istedığını oku-
yor, çoğu zaman da klasik-
leri. Çünkü yeni kitaplar
kendisini hayal kınklığına
uğratıyor. Bir de Türk ya-
zarlannı okuyor: "Çok iyi
Türk yazarlan var. Mesela
benim için Orhan Pamuk
çok iyi biryazar. Bence çok
haksız bir saldıny a uğradı.
Kendisini bir tek defa gör-
düm, öyle birdostluğum fa-
lan yok ama benim için Ka-
ra Kitap çok önemli bir ki-
tap. Neden, nasılokunama-
dı hiç aklım ermiyor."
Urgan kitabının da söy-
leşimizin de son sözünde
artık "yoruldum", diyor.
"Yılgınım. Bu dinozor öy-
le bir yaşa geldi ki artık,
bunca genç, bunca çocuk
ölürken, daha fazla yaşa-
makbirazayıpgelmeyebaş-
ladı, ona. tsteği. çe\Tesine
ve kendisine bir başbelası
haline gelmeden, bu dün-
yadan göçûp jptmek."
Son olarak yine öğren-
cilerine, gençlere bir öğü-
dü var. Kitabının ilk bölü-
münde anlattığı küçük mut-
luluklara değer vermeleri-
ni istiyor. "Bütün duyula-
rınızı kullanarak küçük
muthıhıklarla yaşayın.Çün-
kü büyük mutlulukdiyebir
şey yoktur. l stelik ben bü-
yük mutluluklann peşinde
koşan insanlan çok hor gö-
rüyorum. Böyle bir dünya-
da, herkes mahvolurken ki-
şisel mutluluk peşinde koş-
mak bana kepaze bir şey
gibi gözüküyor."
Y A
Michael Figgis 'ten
deneysel birfilm
• Michael Figgis
çok ilginç ve
denenmemiş türde bir
filme ımza atmaya
hazırlanıyor. 'Leaving
Las Vegas'ın yönetmeni.
buayın sonunda
çekımine başlayacağı
'Tıme Code 2000' adlı
gerilim fılmıyle
deneysel bir çalışma
gerçekleştirecek.
Yalnızca dijital
kameralann
kullanılacağı fılm
herhangi bir plana,
senaryoya bağh
kalınmaksızın,
doğaçlama olarak
çekilecek.
• Scala Opera Evl
yer değıştırmeye
hazırlanıyor.
Milano'nun dünyaca
ünlü opera binası 2001
yılından itibaren aşama
aşama şehir dışındaki
yeni mekânına
taşınacak. 2002 yılında
tamamlanacak olan
tasıma işleminın
yaklaşık 50 mılyon
dolara mal olması
bekleniyor. 18. yüzyılın
sonlannda yapılan ve
artık gereksinimleri
karşılamakta yeterli
olamayan bınadaki tüm
programlar taşınma
sona erene dek
Arcimboldi
Tiyatrosu'na
aktanlacak.
• Eurythmlcs cuma
günü sona eren dünya
turnesinden elde ettiği
gelirin bir milyon
dolannı uluslararası
çevre örgütü
Greenpeace'e
bağışlayacak. Gitarist-
besteci Dave Stevvart ve
şarkıcı Annie
Lennox'tan oluşan ünlü
rock topluluğu, turne
boyunca örgütün
etkinliklerinin de
tanıtımını yaptı. Grubun
yeni albümü bu hafta
içensınde çıkacak.
• Wİ1O ikı yıl aradan
sonra ilk canlı konserini
29 Ekim'de Las
Vegas'ta verecek. Bir •
saat sürmesi beklenen
konserde topluluğa
Beatles üyelerinden
Ringo Starr'ın da\
r
ulcu
oğlu Zak Starkey de
eşlik edecek. Roger
Daltrey, Pete
Townshend ve John
Entwistle'dan oluşan
topluluk, kasım ayında
Chicago'da ikı yardım
konseri
gerçekleştirecek.
• Robert Duvall
yönetmenliğinı
üstlendiği 'The Cup*
isimli fılmde aynı
zamanda Alec
Baldwin'le birlikte
başrol oynuyor Filmde,
beklenmedik şekilde
îskoç kupası fınallerine
kalan küçük bir takımm
öyküsü anlatılıyor.
sağlamak için biı
kampanya başlatü.
Santa Monica
Koleji'nde caz piyanisti
olmak amacıyla
gitmeye başlayan
Hoffinan, yeterince iyi •
bir müzısyen
olamayacağını
anlayınca oyunculuk
derslen almaya . ,
başlatnış. Sanatçı,
kampanya süresince 25.
milyon dolarlık yardım
toplamayı umuyor.
• Jacques Perrln,
'Le Peuple Mıgrateur'
adlı doğa Fılminin
çekimlerini sürdürüyor.
Perrin'in Afrika, Asya,,
Avrupa, JCuzey ve
Güney Amerika'da .
helikopter ve balondan <
yaptığı çekimlerle
gerçekleştirdıği fılmde'.
göçmen kuşlar
anlatılıyor Film 2000
yılının sonunda j
tamamlanacak.
• Kate Wlnslet,
Emile Zola'nın ünlü
kahramanı Therese >
Raquin'i canlandıracak.
Gelecek yaz Londra ve
Paris'te çekimlerine
başlanacak olan >
yapımda Winslet'e Î
tıyatro oyuncusu David
Leveaux eşlik edecek.
VVinslet, fılmin }
yapımcılığını da *
üstlenecek. Therese
Raquin. ilk kez 1953'te"
Sımone S^gnoret'nkı.
başrblünü ovTiadıgı rar\
fılme uyarlanmıştı.
• Alain Ctiabat,
'Asterix ve Obelix
Sezar'a Karşı' fılminin
ikinci bölümü olan
'Asterix
Legionnaıre'nin
yönetecek. Kuzey
Afrika'da çekilecek olaı
fılmin yönetmenliğini
ilk bölümde de olduğu
gibi Claude Berri,
başrollerini de yine
Gerard Depardieu ve
Christıan Clavier
üstlenecekler.
• Keanu Reeves.
'Matrix' filminin 2. ve
3. bölümlerinde rol
almak üzere yönetmen
Wachowski kardeşlerle
anlaştı. iki fılmin
çekünlen. 2000 yılı
sonbahannda
başlanarak 250 gün
içinde tamamlanacak.
• Dustin
Hoffman, ıik
oyunculuk derslerini
aldığı Santa Monica
College'e maddı destek
• Tom Hanksin
bıyografısi yazıldı.
Yazar David Gardner, ,
kitabında sanatçıya
övgüler yağdınyor.
Kasımda Ingıltere'de j
yayımlanacak olan j
kitap, gelecek yü da i
ABD'desatışa ,
sunulacak. t
• Brad Pltt yeni
filminde topluma ,
yabancılaşmış bir yazan
canlandıracak. Warner >
Bros.'un yapuncıhğını !
üstleneceği fılmde ünlü-
oyuncu Ashley Judd da-;
Brad Pitt'e eşlik edecet
Mark Romanek'in t
yöneteceği filmin {
müziklerini Michael ı
Jackson ve Madonna /
seslendiriyor. Pitt, bu ^
fılmin ardından "The ı
Mexican* adlı başka birj
yapımda çalışmaya ı
başlayacak. \
• Jean-Paul <
BelmondO, Arielle I
Dombasle'la birlikte \
'Lulu'adlı filmde rol 1
alıyor. Çekimleri v
Küba'da gerçekleştirilen
fılmin yönetmeni J
Philippe de Broca.