22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 17 EKİM 1999 PA2AR 14 i l U İ X kultur@cumhuriyet.com.tr • • . . . • * < - • - . . . . Oğretmennğmı tuttıı, aıüattnıı Mîna Urgan, anılannda okuru yaşanmışlıklarla bezenmiş bir dünya yolculuğuna çıkanyor GÜL ERÇETİN "Çok saf bir insan olduğum için çokşaşüğım ot- du bugüne dek. Ama Bir Dinozorun Anılan'nın çok satan kitaplar listesine girmesine. bilmcm kaç baskı yapmasına afalladığun kadar hiçbir şeye afallamadım bu uzun ömrüm boyunca-." Bugü- ne dek elli iki baskı yapan Bir Dinozorun Amla- n ile en çok okunanlar arasma giren Mîna Ur- gan, anılannın y ine Yapı Kredi Yayınlan'ndan çı- kan ikinci cildı Bir Dinozorun Gezileri'nin önsö- züne boyle başlıyor. "Bu ilgi> i kesinlikle beklemîyordum. Hayretler içindeyim. Hâlâ bilmiyorum kitabın neden bu ka- dar çok sattığını, bu kadar çok Okunduğunu. tn- giliz edebiyaOyla iigili zararsız kitaplar yayımla- yan bir kocakan sekseninden sonra ortaya çıktı. 'Ben bir komünıstım', dedi; 'Ben tanntanıma- zım",dedi; 'Ben zengınleri hıç sevmem',dedi; 'Yap- tığı iş ne olursa olsun herkesın elıne aynı mıktar- da para geçmeli", dedi. Bu topluma tamarmyla ters düşen bir sürü inancımı açıkça dile getirdim. Ve buna karşüık herkes ayılıp ba\ıldı kitap için. Bir yjğın insan kendisini benimleözdeşleştirdi.' Biz de tıpkı sızin gıbı düşünüyoruz' dediler bana. Nere- deyse soracaküm' Yoksa siz de ateist misiniz? Siz de komünist misiniz?' diye. Amayineterbiyelidav- randun. Ayıp olnıasın diye sormadım." On ikı bölüm ve kitabın sonundaki albümle bir- likte 280 sayfadan olusan 'Bir Dinozorun Gezile- ri' Urgan"ın yurtiçi ve yurtdışı gezilerinden olu- şuyor. Urgan anılanyla, tanıştığı insanlaria. yaşan- mışlıklarla bezenmiş bir dünya yolculuğuna çıkar- tıyor okuru Bu nedenle "Bunlar gezi yazısı değiL ben de yazar değilim zaten" dıyor. Ozel yaşanun anlatümasına karşı "Benanüanıuyaznuşbiröğretmenim'', diye vur- guluyor. Ancak roman, öykü. şıir yazan kişileri yazar bıldiğinden kendisini bir türlü yazar kate- gorisıne sokamıyor. Zaten onu anılannı yazmaya tten şey de öğretmen yanı- "Bütün bunları anlat- mak istedim, çünkü genç kuşak anlatükJanmı bü- miyordu. Bir şey anlatıyorum. 'Aaa! gerçekten mı? Bız bılmıyorduk* diyorlar. Bir keresinde to- runumla sinemaya gitnıiştim. 1940'larda geçen bir fîlm» Günlerden cumartesi olduğu için salon a'ezdiği yabancı ülkelerden büyülense de, Türkiye dışında başka bir yerde yaşamayı hiç düşünmeyen Mîna Urgan'ın, yurtiçi ve yurtdışı gezilerinden oluşan anılannın ikinci cildi 'Bir Dinozorun Gezileri' Yapı Kredi Yaymlan tarafından yayımlandı. oğrencUerle doluydu. Türkçe ezan okundu film- de. Bu da nerden çıktı diye hayrete düştü gençler. Ezanınl950'yekadarTürkçeokunduğunubilmi- \oriardi. Ben de ne sö>lcsem ne anlatsam bilnıi- yorlar. Gene öğretmenliğim tutru, anlattunJ" Anılannı öğretmence bir tutkuyla kaleme aldı- ğından kitaplannda özel yaşamından söz etmıyor Urgan. Özel hayatın anlatılmasına etık olarak kar- şı çıkıyor: "Bunlarözelşeyler.Sadecebeniu'güen- dirir. Bunları sergüemeyi, teşhir etmeyi hiç doğnı bulmuyorum. Kimisi yapıyor ama ben doğru bul- muyorum.'' Gezi anılannı ise tamamen öznel bır biçemle paylaşıyor okurla: "Roma bir yaşam kentidir, Venedik ise ötüm kenti. Paris"i Londra'dan çok daha fazla sevdim. Buna karşıhk. genellikle Fransızlardan pek hoş- lanmazken, tngilizlerden pek hoşlandımV Ceçen yü Prenses Diana bir trafık kazasında ölünce yer 76yaşında ölen Milt Jackson, tstanbul Caz Festivali 'nin geçen yılki konuklanndandı Cazm doğaçlanta ustası...^' Kittür Servisi - Ünlü caz vibrafoncu- rl ~sü Mift Jackson. bir süredir savaştığı ka- raciğer kanserıne yenik düşerek New York'ta yaşama veda etti. Modern Caz Dörtlüsü'nün (Modern JazzQuartet) üye- lerinden olan \ e kendıne özgü blues tek- nığıyle caz müzığinin en önemli doğaç- lama ustalarından sayılan Jackson 76 ya- şındaydı. Jatkson, 6. Uluslararası Istan- bul Caz Festivali'nde yer almıştı. Müzik yaşamına Detroıt Gospel Dört- lüsü'nde şarkıcı olarak başladı. Titreşim- lı Deagan arpındaki osılatör hızını Li- onel Hanıpton'ınkinin üçte bınne indirip yavaşlatarak 194O'lı yıllarda yepyeni bir sound yarattı. Sonuç, kendi gırtlağına yaklasan zengin, dumanlı ve sıcak bir tıt- reşirndi. Ölümünün ardından. genç vibrafoncu Stefon Harris şunlan söylüyordu: U O, çaldığı enstrümanda insan sesine herkes- ten fa/la yaklaşabilmeyi başarmışn. Biz, notalan birbirlerinc baglayarak, saksofon- da olduğu gibi ses perdesinde değişimler yapmayı beceremiyoruz. Ama Jackson enstrümanınıolabilecek en canlı biçimde, sıcak ve zengin bir sound'la çalmayı bili- yordu. O. vibrafonun da güzel seslerçıka- rabileceğini gösteren bir gelenekyaratü." Detroıt'te doğan Jackson, yelpazesi çok genış bir müzısyen görünümüne sa- hiptı. Yedi yaşmdayken kendı kendine gitar çalmayı öğrenmışti: 11 'inde de pi- yano derslerine başladı. Lıse yıllannda da- vul, gitar, timpani, keman ve ksilofon ol- mak üzere toplam beş enstrüman çalıyor, Mflt Jackson, İstanbul'daki 'Jazz Legends-Tribute to EUa Fhzgenüd' konserinde. aynı zamanda da koroda şarkı söylüyor- du. Müzik öğretmeninin teşviklenyle 16 yaşında vibrafonla tanıştı ve Evangelist Singers adlı gospel dörtlüsünde şarkı söy- lemeye başladı. Jackson aynı dönemde Clarence Ringove George E. Lee grubun- da vibrafon çalı\ ordu. EarlHines'ıngru- buyla çahşmalara başlamışken araya as- kerlik süreci gırdi. Jackson. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Detroit'e döndüğü 1944 yılmda Four Sharps adlı caz dört- lüsünü kuracaktı. Dörtlüyü Detroit'te bır barda izleyen Dizzy GiUespie. 1945'te Jackson'ı kendi grubuna davet ettı. Stili, vibrafon ustası Lıonel Hamp- ton'dan çok Charlie Parker'dan geliyor- du aslında. Jackson, vibrafonun ilk ger- çekbebop müzisyeniydi ve Gillespie'nin grubundakı en büyük gurur kaynaklann- dı Gillespie, BiDy Berg'in kulübündekur- duğu altılıya almak için onu Los Ange- les'a da götürmüştü. Parker'ın şova çıka- maması durumunda Jackson bu boşlugu doldurabilecek tek isimdi Gillespie'ye göre 1946 yılında New York'a dönen Jackson, Gillespie'nin gnıbuyla birlik- te bazı bebop kiasiklennkı kaydını ger- çekleştirdi. Piyanist JoM Lewis. basçı Ray Bro»Ti, davulcu Kertny Clarke ve Jackson, bu bölümde Milt Jackson Qu- artet'in temellerini atıyordu. Bir süreli- gine Gillespie'den aynlan Jackson, 195O'de yeniden ustanın yanına döndü. 1951 'de Thekmious Monk'la doğaçtamalardan 'Criss Cross' ve 'Straight, No Chaser' gi- bi parçalar doğacaktv. * Da\oılda Kenny Clarke, bastattacy He- ath, piyanoda John Lewis ve Jackson'ı bir araya getiren Modern Caz Dörtlüsü 1952'dekuruldu. 1956"danbaslayanyak- laşık 20 yıllık süreçte Atlantic Plak için çeşitli albümlerkaydettiler. Jackson 1974 yılında gruptan aynldı ve Modern Caz Dörtlüsü, Conie Kay'in 1994'te ya$ama veda etmesinden bir yıl sonra dafıldı. Jackson ardında 'Bags Groove', 'Blûeso- logy' ve 'The CyBnder' gibi kendi yazdı- ğı çok önemli parçalar da bıraktı. 196O'lı yıllarda hem küçük gruplar hem de büyük orkestralarla. John Coh- rane, Ray Charles gibi büyük ustalarla» 70'lerde \e 80'lerde ise basçı Ray Brovvni, Gillespie, Count Basie.Oscar Prtersonla çeşitli kayıtlar gerçekleştirdi. 1992'de Quincy Jones için, aralannda Clayton- HamUton Caz Orkestrası'yla kaydettiği 'Exptosive'ın de bulundugy bır dızi albüm yaptı. Brown ve Peterson'la son çalışma- sı olan 'TheVeryTalIBand' ise bu yıl ya- yımlandı. Jackson, 1969 yılında 'That's The VVay ItIs' adlı parçasıylaGrammy mü- zik ödülünü almıştı. yerinden oynadı, bunun nedeni ise tngttiz halkının Kraliyet Ailesi'ne duyduğu aptalca hayTanlığın kaıuOdır. Prenses Diana birkaç hayır işi yapmış; ama boşandıktan sonra iki oğlunu ihmal etmek pa- hasına dünyanın en varlıklı erkekleriyle düşüp kalkmış doke vita meraklısı, sıradan bir kadındın/ Toledo'nun haşin güzelliği beni çarptı. Amster- dam'ı sevdim. Avrupa'nın başka kenüerine ben- zememesini sev dim." Gezdıği yabancı ülkeler kendisini ne kadar hay- rete düşürse, büyülese de Türkiye dışında bir ye- re yerleşmeyi aklının ucundan bile geçırmemiş: "Ben Türkiye'den aynlamam. En uzun 11 a> ay- nldım ve perişan oldum. Türkiye özellikle de İs- tanbul dışuıdayaşayamam. Hiçbirzaman bö>le bir şey akhmın ucundan bile geçmedi. L nhersiteden atıldığım zaman bile... 147'tik olduğum zaman 3 yılhk kontrat teklifleri geldi. İiç yıl kalamam de- dim. Bilinen anlamda milliyetçi olmamakla bera- ber yurtsever bir insanım ve yurdumdan ayn ya- şama>i hiç doğru bulmuyorum." 'Özal ile bütün zihniyet değişti' Ancak "tokgörüştevuruidunr dedığı Bodrum ve en büyük aşklanndan biri olan Istanbul'a ya- pılanlan da görmezden gelemiyor. Özlediği, es- ki Bodrum'u şöyle anlatıyor kitabında: " Bodrum süngercilik « mandalinacılıkla geçi- nen voksul. küçük bir kasabaydı eskiden. Şimdi lük-S bariarla lokantalann açıldığı >erlerde. şaJ- vaıiı kadınlar >ere oturur sabırla sünger ayıklar- lardı eskiden... Bodrum'unCumhuriyetCaddesi, İstanbul'un Rumeli Caddesi'nin küçük bir kop- yası değildi eskiden— Cumhuriyet Caddesi'nde şimdi 'köfte meydanı' dediğim yere varmadan, güzel bir küçük kilisevardı eskiden. Ogüzelim kü- çük kilise y tkıldı: ilkin bir çeşit halke\ine, sonra da uy duruk biblolarla incik boncuk satılan kapa- h bir pazara dönüştü.^Köylerde en çok sevdiğim şey o patikalann girinrisinc yerleştirilen bir top- rak testiyle bir cam bardaktan oluşan scbillerdL Çünkü Bodrumlu kö> lüler şimdi olduğu gibi pa- ra, çok para, daha çok para kazanmayı değil; su- sayan hemşerilerini düşünürlerdi eskiden.» Bod- nım'da sadece Bodrumlular otururdu eskiden ve onlar son derece güler yüzlü, hoşgörülü, terbiyeli insanlardı. Kısacık şortilu sutyenii turist kızlar ge- çerken. Bodrumlu delikan- hlar başlannı kaldınp on- lara bakmazlardı bile. Hırt- lık yoktu, hırsızhk yoktu, vukuat yoktu, cinayetise hiç yoktu... Memlekete saidı- ran şiddet, Bodrum'da da yaşamı zehirlemeye başla- dı." Gerek İstanbul'daki gerek Bodrum dakı değışıklikle- - ri 12 Eylül.darbesifle, özel- likle de OzaTın iküdara geç- mesine bağlıyor: "Ozal memkketinbütün zihniyerini degiştirdi. Bir mevldt, para hırsı bürüdü herkesi. 'Her koyun kendi bacağından asılır" türün- den iğrenç atasözlerimizge- çerii oldu." Bugün ne kadar değiş- miş olsalar da Istanbul'u da Bodrum'u da hâlâ sevi- yor. Onlan çirkinleştirmek için ne yaparlarsa yapsın- lar, ne kadar ugraşırlarsa uğraşsınlar her iki yerin de güzel kalmanın yolunu bul- duğunu vurguluyor. 'Dizzy'nin yaptığı her şeye âşıktım'Aşağıda siztere, 'Bags' lakaplı Milt Jackson ın kısa bır süre ön- ce Teaneck'teki evinde Jon Fad- dis'le Dovvnbeat için yaptığı söy- leşıden kesıtler sunuyoruz. - Milt son beş yılda bazı sağhk sorunlan yaşadın; ama bu«ün 76 >'aşındasın. iyisin \e müzik piyasa- sındaki 60. yilını kutJujorsun. Ge- riye dönüp baktığında aklındaka- lan hoşanılardan birinianlatır mı- sm? JACKSON-Tabii kı Dizzy'nin grubuna gınşim... 1945 yılında Detroit'te bır barda çalıyorduk. Dızzy o günlerde Billy Ecksti- ne"den yeni aynlmıştı ve bir gece çaîdığımızbara geldi. Dinkdikten sonra bana şöyle dedi: u Hey oğ- lunvsen neden New York'agelnü- yorsun? Hem New York'a geürsen sana bir iş veririm". Ben de bunu yaptım; çantamı topladım ve tre- ne atlayıp gittim. - Dizzy 'le ilişkin nasıldı? lACKSON-Ah, Dizzy'nin yap- tığı her şeye âşıktım ben... O bir öğretmendi; hepimız ondan çok şey öğrendık. Modern Caz Dört- lüsü de Dizzy'nin grubunda oluş- turduğumuz ritim bölümünden doğdu. Bu dörtlü tam 44 yıl bir- lıkte çalıştı. En son ConnieKay'in ölümünden bir yıl sonra, 1995'te sahneye çıktık. - Çalmayı çok se% diğin özel bir yer var mı? JACKSON-Evet, galiba A\TU- pa... Çünkü Avrupalı izleyicı yap- tığımız müziğe Amenkahlardan daha fazla saygı duyuyor. Avrupa- lılarbu müziği daha iyi değerlen- diriyorlar. < Şarkı soykyerek tanıştim' - Bebop müziği hakkmda neler düşünüyorsun? JACKSON - Doğrusu Charlie Parker, Dizzy ve Thelonious Monk'unkı gerçekten farklı bır yaklaşımdı. Ben ve benim kuşa- 1 ğımdan olan dığer müzisyenler de onlann yolunu izledik. Sanınm bız yaptıgımız işin müzik dünya- sı için önemini iyi kavramıştık. Bırd çok genç yaşta öldüğü için yük her zaman Dizzy'nin omuz- lanndaydı. Başlattıklan gelene- ğin bize aktanlmasını ve yaşatıl- masını sağlayan en önemli isim- di o.- - Peki bebop'u senin gibi farklı bir tarzda yorumlayan Monk gi- bi diğer arkadaşlannız... JACKSON-Hem yaratı hem de yorum anlamında Monk'un daçok Milt Jackson, müzik yaşanunda 60. yüını kutluyordu. farklı bir stili vardı. Müzikte ken- dine özgü birçok değişiklik yapn. Monk, başka hiçbir müzisyende rastlamadığım bır özelhğe sahip- tı. Müziktebirhatabulduğu zaman bunu asla dışlamaz ve üzerinde uğraşıp bir hata olmaktan çıkarır. şarkıya ait bir hale getirirdi. - MüziğegospeTla başlaman bir rasüann mıydı? JACKSON - Hayır, annem çok dindar bir kadındı ve ağabeyımle ben de gospel müziği yapmaya başladık. - Peki ya vibrafonla nasıl tanış- ün? JACKSON - Inanmayacaksın ama şarkı söyleyerek... Vokal ya- parken kullandığım tıtreşimi, hız kontrolü sayesınde vibrafonla da yakalayabileceğımi gördüğümde gerçekten büyülenmiştim. 'Hissettikçe yaayorum' - İlk vibrafonunu nasıl almış- tın? JACKSON - 16 yaşmdayken ilk vibrafonuma sahip oldum. Pe- şinatını babam vermişti. Geri ka- lanını da ben haftada beş dolarhk taksitlerle ödedim. Kuaförlereve bazı dükkânlara güzellik malze- melen sataTak para kazamyor- dum. -Caz müzisyeniohnakisteyen, ancakailesinden hiç destekgörme- yen bir gence ne öğütterdin? JACKSON - Eğer bır şeyı çok ıstiyorsan yaparsın; ailenın ne de- diğı hiç fark etmez. Bu senin ya- şamın... -Ama ailen seniniçin her zaman çok önemliydL. JACKSON - Evet, ben bir aile düzenine sahip olmanın önemmi çok genç yaşlarda anladım. Sandy'le ben 41 yıldır evliyiz ve kızımız Chyrise 34 yaşında. Ya- şammızı, sizi ve yapmak ıstedik- lerinizi anlayan bir aileyle sürdür- meniz çok önemlidir. - Anne ve babanız da sizi anla- mısmıydı? JACKSON- tlk başlarda değil; kendi grubumu kurdugum zaman ne işlerle meşgul olduğumu an- nemlere anlatmam gerekti. Çün- kü onlann tanıdıklan. EUa Fitzge- raldve LooisArmstrong'la sımr- lıydı. Ben de Ella'yı bir akşam yemeğe getirdim. Annem herke- si eve topladı; onun için büyük bir olaydı bu. - Şu aralar bir kitap üzerinde çahşıyor olduğunuz doğru mu? JACKSON - Bak, ben bir yazar ya da gazetecı gibi yazmıyorum. Ben, hissettikçe yazıyorum ve bu yüzden daha uzun sürüyor. Bırçok yayınevi bana kitabı ne zaman bi- tireceğimi soruyor, ama bir yanıt veremiyorum. Yine de adının 'Bags' Groove' olacağını biliyo- rum. Başbelası olmadan göçûp gitmek... Bir daha ne anı, ne de araştırma kitabı yazmaya- cak. Yazarken okumaya va- kit bulamadığı kitaplarla haşır neşır bugüıüerde. "Ya- zar ama okumaz diye eleş- tirdiğim Türk aydınlanna benzemiştim ben de_" Ar- tık canının istedığını oku- yor, çoğu zaman da klasik- leri. Çünkü yeni kitaplar kendisini hayal kınklığına uğratıyor. Bir de Türk ya- zarlannı okuyor: "Çok iyi Türk yazarlan var. Mesela benim için Orhan Pamuk çok iyi biryazar. Bence çok haksız bir saldıny a uğradı. Kendisini bir tek defa gör- düm, öyle birdostluğum fa- lan yok ama benim için Ka- ra Kitap çok önemli bir ki- tap. Neden, nasılokunama- dı hiç aklım ermiyor." Urgan kitabının da söy- leşimizin de son sözünde artık "yoruldum", diyor. "Yılgınım. Bu dinozor öy- le bir yaşa geldi ki artık, bunca genç, bunca çocuk ölürken, daha fazla yaşa- makbirazayıpgelmeyebaş- ladı, ona. tsteği. çe\Tesine ve kendisine bir başbelası haline gelmeden, bu dün- yadan göçûp jptmek." Son olarak yine öğren- cilerine, gençlere bir öğü- dü var. Kitabının ilk bölü- münde anlattığı küçük mut- luluklara değer vermeleri- ni istiyor. "Bütün duyula- rınızı kullanarak küçük muthıhıklarla yaşayın.Çün- kü büyük mutlulukdiyebir şey yoktur. l stelik ben bü- yük mutluluklann peşinde koşan insanlan çok hor gö- rüyorum. Böyle bir dünya- da, herkes mahvolurken ki- şisel mutluluk peşinde koş- mak bana kepaze bir şey gibi gözüküyor." Y A Michael Figgis 'ten deneysel birfilm • Michael Figgis çok ilginç ve denenmemiş türde bir filme ımza atmaya hazırlanıyor. 'Leaving Las Vegas'ın yönetmeni. buayın sonunda çekımine başlayacağı 'Tıme Code 2000' adlı gerilim fılmıyle deneysel bir çalışma gerçekleştirecek. Yalnızca dijital kameralann kullanılacağı fılm herhangi bir plana, senaryoya bağh kalınmaksızın, doğaçlama olarak çekilecek. • Scala Opera Evl yer değıştırmeye hazırlanıyor. Milano'nun dünyaca ünlü opera binası 2001 yılından itibaren aşama aşama şehir dışındaki yeni mekânına taşınacak. 2002 yılında tamamlanacak olan tasıma işleminın yaklaşık 50 mılyon dolara mal olması bekleniyor. 18. yüzyılın sonlannda yapılan ve artık gereksinimleri karşılamakta yeterli olamayan bınadaki tüm programlar taşınma sona erene dek Arcimboldi Tiyatrosu'na aktanlacak. • Eurythmlcs cuma günü sona eren dünya turnesinden elde ettiği gelirin bir milyon dolannı uluslararası çevre örgütü Greenpeace'e bağışlayacak. Gitarist- besteci Dave Stevvart ve şarkıcı Annie Lennox'tan oluşan ünlü rock topluluğu, turne boyunca örgütün etkinliklerinin de tanıtımını yaptı. Grubun yeni albümü bu hafta içensınde çıkacak. • Wİ1O ikı yıl aradan sonra ilk canlı konserini 29 Ekim'de Las Vegas'ta verecek. Bir • saat sürmesi beklenen konserde topluluğa Beatles üyelerinden Ringo Starr'ın da\ r ulcu oğlu Zak Starkey de eşlik edecek. Roger Daltrey, Pete Townshend ve John Entwistle'dan oluşan topluluk, kasım ayında Chicago'da ikı yardım konseri gerçekleştirecek. • Robert Duvall yönetmenliğinı üstlendiği 'The Cup* isimli fılmde aynı zamanda Alec Baldwin'le birlikte başrol oynuyor Filmde, beklenmedik şekilde îskoç kupası fınallerine kalan küçük bir takımm öyküsü anlatılıyor. sağlamak için biı kampanya başlatü. Santa Monica Koleji'nde caz piyanisti olmak amacıyla gitmeye başlayan Hoffinan, yeterince iyi • bir müzısyen olamayacağını anlayınca oyunculuk derslen almaya . , başlatnış. Sanatçı, kampanya süresince 25. milyon dolarlık yardım toplamayı umuyor. • Jacques Perrln, 'Le Peuple Mıgrateur' adlı doğa Fılminin çekimlerini sürdürüyor. Perrin'in Afrika, Asya,, Avrupa, JCuzey ve Güney Amerika'da . helikopter ve balondan < yaptığı çekimlerle gerçekleştirdıği fılmde'. göçmen kuşlar anlatılıyor Film 2000 yılının sonunda j tamamlanacak. • Kate Wlnslet, Emile Zola'nın ünlü kahramanı Therese > Raquin'i canlandıracak. Gelecek yaz Londra ve Paris'te çekimlerine başlanacak olan > yapımda Winslet'e Î tıyatro oyuncusu David Leveaux eşlik edecek. VVinslet, fılmin } yapımcılığını da * üstlenecek. Therese Raquin. ilk kez 1953'te" Sımone S^gnoret'nkı. başrblünü ovTiadıgı rar\ fılme uyarlanmıştı. • Alain Ctiabat, 'Asterix ve Obelix Sezar'a Karşı' fılminin ikinci bölümü olan 'Asterix Legionnaıre'nin yönetecek. Kuzey Afrika'da çekilecek olaı fılmin yönetmenliğini ilk bölümde de olduğu gibi Claude Berri, başrollerini de yine Gerard Depardieu ve Christıan Clavier üstlenecekler. • Keanu Reeves. 'Matrix' filminin 2. ve 3. bölümlerinde rol almak üzere yönetmen Wachowski kardeşlerle anlaştı. iki fılmin çekünlen. 2000 yılı sonbahannda başlanarak 250 gün içinde tamamlanacak. • Dustin Hoffman, ıik oyunculuk derslerini aldığı Santa Monica College'e maddı destek • Tom Hanksin bıyografısi yazıldı. Yazar David Gardner, , kitabında sanatçıya övgüler yağdınyor. Kasımda Ingıltere'de j yayımlanacak olan j kitap, gelecek yü da i ABD'desatışa , sunulacak. t • Brad Pltt yeni filminde topluma , yabancılaşmış bir yazan canlandıracak. Warner > Bros.'un yapuncıhğını ! üstleneceği fılmde ünlü- oyuncu Ashley Judd da-; Brad Pitt'e eşlik edecet Mark Romanek'in t yöneteceği filmin { müziklerini Michael ı Jackson ve Madonna / seslendiriyor. Pitt, bu ^ fılmin ardından "The ı Mexican* adlı başka birj yapımda çalışmaya ı başlayacak. \ • Jean-Paul < BelmondO, Arielle I Dombasle'la birlikte \ 'Lulu'adlı filmde rol 1 alıyor. Çekimleri v Küba'da gerçekleştirilen fılmin yönetmeni J Philippe de Broca.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear