17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5TEMMUZ1998PAZAR 8 PAZAR YÂZILARI Dünyakupası milliyetçilikfirünasıkopardıHaber spiken. "Dünyanın en büyük futbol uluslanndan biri olduğumuzu hem saha içinde, hem de saha dışında gösterdik'' diye lngilizlere . ve Almanlara nazıre yapıyor. Şimdi Danimarka hiç hesapta yokken Nıjerya'yı yenip dünya kupasında çeyrek finale kaldı ya, işte mesele o. Bütün ülke yine zıvanadan çıktı, günlerdir sokaklarda, barlarda ve daha da önemhsi ve hatta en önemlisi medyada Danimarka'nın zaferini kutluyor. Ve her defasmda üzerine basa basa, "Bakın ne güzeL hiç kavga etmeden, kimseye saldırmadan, olay çıkarmadan paşa paşa kutluyoruz" diye de tekrarlanıyor, her gıttikleri yerde olay çıkaran lngilizlere ve Fransız polisi komaya sokan Almanlara nazire yapılıyor. Ne demeli şimdı buna? "Yapacaklar tabiu gül gibi haklan" diyerek milli böbürlenmeye katılmak var. Ne var ki biraz düşününce kazın ayağı başka türlü görünüyor. Milli böbürlenme Ingihzleri ya da Almanlan öyle davranmaya iten nedenin ta kendisi değil mi aslında. Ne demış sınırdışı edilen Ingilizlerden biri gazetecilere? "Böyle japıyoruz, çünkü biz Ingiliziz." tngiliz hooliganlar ılk olayı çıkardiklarında Ingiltere Başbakanı Torrv Blair. "tngiliz ulusu adına utanıyonım" gibi laflar etti. Almanya Başbakanı Helmut Kohl da, "tsterseniz tumırvadan çekileliın" tiradında bulundu. Ama aynı başbakanlar, yeri geldiğinde kendi uluslannın üstünlüğünü dile getirmekten hiç çekinmiyorlar. Tony Blair, ikide bir Ingiliz olmaktan kıvanç duyduğunu. ingilizleri yine efendi ulus yapacağını söyleyip duruyor. Blair efendi, şimdı kendi "uygar" milliyetçiliğiyle, hooliganlann "ükd" milliyetçilikleri arasına mesafe koymaya çalışıyor. Oysa sorun "uygar" milliyetçilikle "kaba" milliyetçilik arasındaki farkta değil, insanlan "bizler" ve "onlar" diye kabaca iki gruba ayıran milliyetçi söylemin ta kendisinde. Ee, futbol gibi büyük kitlelsrce izlenen oyunlann da, düşünme yeteneği en kıt olanlann bile kavrayabileceği basitlikle bizler/onlar ayınmı üzerine kurulu olduğu göz önüne alınırsa, milliyetçi söylemin en doğal ortamlanndan birini oluşturduğu belli değil mi? En ufak bir kıvılcımla ateşlenmeye hazır kitle KOPENHAC FERRUH YILMAZ psikolojisinin en yoğun yaşandığı yerler olan tribünlerin, hem Avrupa ülkelerinde, hem de Türkiye gibi ülkelerde milliyetçi söylemin en ırkçı tarzını savunan faşistler için cazip mekânlar olması da aynı şekilde doğal geliyor. Yani diyeceğim o ki, sorun faşistlerin, Nazilerin ya da hooliganlann "kaba" milliyetçilikleriyle sınırlı değil, "Ben İngilizim işte bunun için yaptım" diyen milliyetçi söylemin kendisinden kaynaklanıyor. Eğer Danimarkalılar da Nijerya'yı ya da başkalannı yendiklerinde sağa sola saldırmıyorlarsa bu Danimarka ulusunun "uygar" ve dolayısıyla "üstün" özelliklerinden değil. bu "üstünlüğü" vurgulayan milliyetçi söylemi sistemli şiddet eylemlerine dönüştürecek, bira ve zafer sarhoşluğuyla sokaklarda bağnşacak, arabalann üzerine çıkıp tepinen kitleleri kıvılcımlayıp harekete geçirecek örgütlü Nazi gruplan sokaklara çıkmadığı için öyle. Dünya kupası vesilesiyle bu meseleyi daha da genişleterek tartışmak da mümkün, çünkü maçlan aktaran spikerler, stüdyolarda yorumlayan uzmanlar sadece kendi uluslannın (bizlerin) başkalanndan (onlardan) üstün olduğunu iddia eden milliyetçi söylemi yenilemekle kalmıyorlar, Batı'mn (bizlerin) Doğulu, Afrikalı ve Latin Amerikahlardan (onlardan) üstünlüğünü vurgulayan Oryantalist söylemi de yeniden üretiyorlar. Başka Avrupa ülkelerinde Avrupalı takımlarla diğerleri arasında maçlar nasıl anlatılıyor bilemem ama Danimarkalı spikerler ve yorumcular, Avrupa takımlannın diğerlerine karşı üstünlüğüyle sonuçlanan her maçta, "dığerlerinin" göze hoş gelen eğlendirici futbol oynamalanna rağmen, Batı'nın rasyonel. yani aİcılcı düşünce tarzına sahip olmadıklan için organize futbol oynayamadıklannı, bu yüzden de kazanmayı bilmediklerini anlatıyorlar. Kulaklanmla duydum. Danimarka'nın Nijerya zaferinden sonraki yorumlarda, Nijeryalı futbolculann maç öncesi Voodoo ayini yaparak işlerini tannlara bıraktıklannı anlattılar. Oysa bu yorumdan birkaç gün sonra başka bir televizyon kanalında belki bu yorumdan haberi olmayan başka gazeteciler, Danimarkalı futbolculann maçlardan önceki ritüelleriyle ilgili bir program yaptılar. Bir maç önceki kramponu temizlemeden mi giyenler, dua ederek sahaya mı çıkanlar. Hepsi oradaydı. Tek fark ritüellerin toplu bir huşu içinde yapılmaması, kişisel olmasaydı. Tabıi Danimarkalı futbolculann bu ritüelleri. rasyonalite eksiklıği gibi "ciddi" yorumlara yol açmadı, magazin gazeteciliğinin bir hoşluğu olarak yansıdı ekrana o kadar. Şimdi sız bu yazıyı okurken, Danimarka'nın Brezilya İcarşısında ne yaptığı bellı olmuş olacak. Kazara yendilerse siz bu yazıyı bütün rasyonallığinizle bir daha okuyun ve dozu daha da artan milliyetçi söylem bombardımanıyla yaşamak zorunda kalan bendenize acıyıp acımayacağınıza karar verin. Yaz sıcağmda Tordçuluk' zanaatı MOSKOVA Fordçuluk ne demek? Baktım bendeki sözlüklerde yok. Forsmajör ve fortissimo bile var, ama fordçuluk yok. Ana yazım kılavuzu da yüz vermemiş bu sözcüğe. Acaba argo sözlüğünde var mıdır° Memleketten bir bilene danıştım; u kamu taşırJannda kadınlan taciz etmek" üzerine kısa bir söyleşı yaptık; ama sözcüğün kökeninın neden "ford" olduğunu saptayamadık. Rusya'dan bir bilene sordum; ben sizin fordunuzu mordunuzu bilmem ama anlattığm tiplere "frotterist" denir. o da tngilizce "sürtünmeci" anlamma gelir. dedi. Daha çok sağlık sorunlanndan söz eden bir dergi verdi; orada bu konuyla ilgili bir şeyler yazıyordu. Örneğin, erkeklerin dörtte birinin yaşamlarının belirli bir döneminde fordçuluga büyük ilgi duyduğu, bu ışin en çok 22-25 yaş arasında aktüellık kazandığı, Ingiltere'de bu tür eylemlerin yasalarca ^ _ ^ ^ ^ ^ ^ ^ cezalandınldığı. 1997 içinde üç bini aşkın kişiye fordçuluktan dolayı ceza kesildiği vs. Sonra en fazla frotteristin Nevv York'ta olduğunu okudum. tddiaya göre, bu kentteki erkeklerin yüzde 85'i hayatında en az beş kez bu işı denemış; yüzde 25'i yaşamlannın belirli bir döneminde sistematik olarak fordçuluk yapmış; yüzde 5 i sırf bu nedenJe metroda seyahat edermiş. Pek çok dünya kentınde bu oran yüzde 2-3 civanndaymış. llginç bir bilgi de şu: Sutomu Şimara adlı bir Japon mühendisin başı bu nedenle 20'den fazla kez derde gırmış. Ama aldığı cezalar ve yaşadığı tatsızlıklar adamı yola getıreceğine ters sonuç vermiş. Mücadelesinde kararlı olan Japon altı yıl önce Frotteristler Partisi'ni kurmuş. 80'i aşkın yoldaşı ile zaman zaman toplantılar düzenleyıp deneyim alış verişi yapmaya başlamış. Fordçuluğun düzeyinin yükseltilmesi ve işin orgazma kadar taşınması tekntkleri üzerine ter döküp teoriler üretmiş. Ne diyelim, günahı vebali boynuna!.. Bu öğrendiklerimi bana sık sık HAKAN AKSAY otobüs ve metrolardaki fordçuluktan yakman kız arkadaşlanma anlattım. Rusya gibi cinsel özgürlük konusunda pek çok ülkeden ileri olan bir memlekette neden fordçuluk yoluyla tatmin olmaya çalışan erkekler olduğu üzerine felsefeler yaptık. Sonra birdenbire sıra bana geldı. lçlerinden biri bana şöyle bir soru sordu: "Süaşık bir otobüste güzd bir kaduıia 'yakın komşuluk' yapmak seni rahatsızeöer mi?" fstediği kısalıktakı ve benım yenilgım anlamına gelebılecek gerçek cevabı vermemek için "kendiliğinden doğan baa masum durumlar" ıle "kasıtlı yaratıhp örf ve ananelerimize şıddetle ters düşen dunımlar" arasındaki aynmı konu edinen demagojilere daldım. Ardından savunma kompleksine sığmmaktan rahatsız olduğumu fark edip karşı saldınya geçtim ve fordçuluk eğiliminin yalnızca erkeklere özgü "~~~~^~~~ sayılamayacağını bazı örneklerle açıklamaya giriştim. Bir süre sonra tartışmaktan yonılduk; konuyla ilgili keyifli izlenimlerimizi birbirimize aktararak işin tadını çıkarmaya başladık. Birisi kalkıp sözüm ona otobüsteki sıluşıklıktan ve ellerinin dolu olmasından dolayı hiçbir yere tutunamayan bir fordçunun, önündeki kadını sıkıştırdıktan sonraki "saf bakışını taklit ettı. Ötekisi bu şekilde taciz edilen bazı kadınlann "Acaba adam gerçekten fördçu mu. yoksa elindc olmadan mı davarmor?" çelişkısiyle boğuşurken yaşadığı trajikomikliği yansıttı. En ciddi olanımız bu ışın de tıpkı tecavüz etme gibi kadının isteği olmadan yapıldığını vurgulayarak afır cezalar getirilmesini talep etti. Epeyce söyleştikten sonra vedalaşıp aynldık. Metroya yöneldim. Önümde duran vagon tıka basa doluydu ve kapı yakınında çok sayıda kadın dikkat çekiyordu. Binsem mi yoksa daha sonraki treni mi beklesem diye düşünürken az kullandığım garip bir gülümsemenin yüzüme yerleştiğini hissettim. Bu tatilde tatil yapın. CLUB TEOS VILLAGE, antik Teos kentine birkaç kilometre uzaklıkta, 600 rrf'lik havuzu, çocuk havuzu, özel plaj ve koyu, iki katlı Türk evleri, anfitiyatrosu, diskosu, çarşısı, rüzgâr sörfünden dalgıçlığa, atçılıktan okçuluğa, basketboldan bilardoya spor imkânlarıyla, tatil yapmak isteyenlere özel bir köy. Bu tatilde mutlaka CLUB TEOS VILLAGE'a gelin, farklı bir tatil geçireceksiniz. • Rüzgâr sörfii • Kano • Deniz bisikleti • Mini golf • Masatenisi • Tenis • Voleybol • Baskettxıl • Bilardo B E D A V A Sabah ve akşam açık büfe (şarap dahil) YARIM PANSİYON BİR KİŞİ 0-4 yaş ücretsiz, 5-12 yaş %50 indirimlidir. 6.5OO.OOO.- TL CUMARTESİ - PAZAR günlen İZMİR-OTEL-İZMİR servisımız vardır. CLUB TEOS VILLAGE CLUB TEOS VILLAGE, Izmir'e 50 km. Seferihisar'a 8 km. Sığacık'a 2 km uzaklıkta. Rezervasyon Tel: 0 232 745 74 67 Faks: 0 232 745 74 75 İ I N C O V K T I l i ( . l\ K < ) \ l I \ K . Yeiken Dümusır(->iâii ı-ı. te\e\a » C f l V I > 17'TEMMU2 1998 İTEHLİKELİ DALGAUVR f AHŞAPTEKNEMİ FİBERTEKNEMİ? SAYI : 171 ÛPRATİK DENİZCİLİK DENİZDE ÖLEN ERICTABARLY EFSANESİ Demirdler Srtes, 8. Cadde, No. 71 Zeytnbunu tSTANBUL Tel: (0212) 664 16 94 • 510 28 71 • Fato: (0212) 558 67 85 Ve genıi gidiyor... nediksulannda süzülürken ilginç görüntüleroluştu. Itah a'da yapılan Dis- ney Magic'in önünde uzun bir yol var. ABD'ye saülan gemi Florida'ya gidiyor. Disney Magic,30 Temmuz günü Florida'nın PortCanaveral ken- tinden demir alıp "genç kız seferine" (Fotoğraf: REUTERS) Yaz dönümü geride kaldı, sıra şimdi kerevitte STOCKHOLM tsveçliler için Yaz Dönümü Bayramı, yazın doruk noktasıdır. Yılın en uzun gününü geride bırakırlarken, havalann izin verdiği derecede üç gün. gece eğlenerek yazın tadını çıkanrlar. Her ne kadar gıderek artan şiddet olaylanndan ötürü birçoklan için uzun geceler pek keyifli bitmese de, kaçınılmaz bir gelenektir bu ve gereği yerine getirilir. Zaten şunun şurası haziranın bitmesine on gün kalmıştır. Peki, temmuzda, endüstri tatili ba^layınca ne yaparlar? Havalar iyi oldukça, kendi ülkelerinde tatil yapmayı severler; ancak bunun garantisi yokrur. Bu yıl, Fransa'daki futbol şampiyonası birçok ailenın işini zorlaştırdı. Beyler evde kalıp, birayla ve cipsle tutbolun tadını çıkarmak isterlerken bayanlar, bunca zahmetle forma soktuklan. solaryumlarda ^ — — bronzlaştırdıklan bedenlerini Akdeniz kumsallannın kızgın kumtâhna-uzatma tutkusuyla doludurlar. Yme'tie, ı*nafçlanri bir kısmı burada, bir kısmı gidüen yerde izlenerek ortak bir paydada buluşulabilinir. Sonunda, devalüasyon yüzünden Yunanistan, işletme vergisinin azaltılması nedeniyle lspanya kârlı çıktı ve bize gelebilecek olan onbinlerce tsveçliyi kendine çekmeyi başardı. Bunun dışmda bu kent, Avrupa'nın başkentliğini yapıyor olmasından ötürü temmuzun geleneksel rengi olan caz festivallerine ve konserlerine daha da özen gösterecek. Temmuzun başındayken, sonunu görmek şimdiden olası. Çünkü bu yıl ağustos, yüklü geliyor. Geleneksel Su Festivali, geçen yazdan farklı bir şekilde gerçekleştinlecek. Parlamento, Opera ve Saray üçgenini GÜRHAN UÇKAN merkez edinen festival, dış alanlara daha az yayılacak ama, ırili ufaklı sahnelerde müzik dünyasının ünlü adlannı da severlerine sunacak. Yine Avrupa başkentlığı meselesinden ötürü, bu kez Avrupa sınırlan da zorlanacak ve epey uzak ülkelerden sanatçılar, birbirlerinden çok farklı ve ayn renkli sanatlannı icra edecekler. Festival hızını aldığı sırada. kerevit sofralan da kurulmaya başlanacak. Birer kiloluk paketlerde derin dondurulmuş olarak başta Amerıka ve Çın olmak üzere çeşitli ülkelerden getırilen kerevitler, bıberlı peynirler eşliğinde, emile emile yenecek; üzeri bu deniz hayvanının resimleriyle süslü kâğıt fenerlerinin aydınlattığı sofralarda birayla "nubbe" içilecek. "Nubbe", çeşitli tatlardaki. patates damıtımlı votka benzeri ^ — — • — ^ — bir içki. Herkes aynı anda, 2 cl'lik kadehlerden fırt çekecek. Kerevit sofrasının bir özgün yani ise, özellikle ' . işyerierinde bir iş geleneğiymiş. gibi ' ' ' " ' özenle tasarlanmasından, çalışanlann katılım listesinin çıkanlmasından ve böyle durumlarda hep ortaya çıkan, gönülsüzce yaparmış gibi görünüp pohpohlandıktan sonra aranjörlüğü yüklenen birinci yaşama geçirilmesinden sonra düzenleniyor olması. Özellikle özel sektörde bazı yöneticilerin acentesi, katılınması zorunlu konferanslar. toplantılar gibi "kerevTt" maddesiyle doludur ağustos ayında. Kerevitten sonrası, artık "karankk günlerdir"; aydınlanması için, Noel Ağaçlan'nın ışıkla donatılması gerekir. Zaten yaz sonundan sonraki tek konu da budur: Noel. Ama şu anda endüstn tatilı yeni başladı. Kışı düşünmek anlamsız; o nasılsa gelir... Gönlünüzce bir tatil için aradığınız her şey OTEL PEVARA'da •143 oda • Pınara Restaurant • Lobby Bar • Havuz Bar • Sauna • Dısco • Havuz • Çocuk Havuzu • Çocuk Bahçesi • Mini Club • Odalardan direkt arama • Konferans Salonu • Odalara 3 Kanal Müzik Yayını • Fitness Center • Bilardo «Tenis • Masa Tenisi • Basketbol • Sörf Okulu İKİ KISİLİK ODADA KİŞİ BAŞINA (YP) 8.500.000.- TL 0-6 yas cocuk ücretsiz 7-12 vas cocuk >n50 ındirımlı Otei Tı/gutras Palamui mevtoı Bodnjm-Muğia «02523825335 Faks:02523823751 bm-Karşıyaka T# 0 232 365 9714 Fate 02323653637 GOETHE INSTITUT ISTANBUL sucht zum 01.09.1998 eine/n Halbtagsmitarberterln fürdie Bibliothek Vorausgesetzt werden: * sehr gute deutsche und türkische und englische Sprachkenntnisse 'Kenntnisse in der elektronischen Datenverarbeitung *Kontaktfreudigkeit Wünschenswert sind Erfahrungen ım Bibliotheksbereıch sowie Kenntnisse des tûrkisctıen Buch - und BibflotheKsvvesens. Telefonısche Rücksprache mrt Frau Sabıne Reddel-Heymann wırd erbeten bts 15.07 1998 unter Tel:0212-249 20 09 - 249 45 82 Odakule kat 2 Istiklal Cad. 286 Beyoğlu - 80050 Istanbul Romanlannız ve ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel: 554 08 04 HOTELÇLUBEN TÜRKBÜKÜ-BODRUM • • • TLtkbukusakinlğınde Bodım'un harekeö yaşantısna 20Km.uzaktkta; Yüzme havuzu. çcx:uk havuzu; TV salonu, bar, açık hava diskosu; bilardo. masatenisi, su topu, su sporlan, yat gezılen; duşlu. tuvaletli, sıcak sulu vc klimalı odalarda; Yarım pansiyon 4.950.000 TL./kişi O-« >aş iıeretsU. 7-12 yaş %5O indirimli Rezervasyon- (0252) 37750 73 Faks (0252) 3775080 EGFde NEVAR ZeytİH,meyve bahçesinin içinde küçük evler var. Açsanız.- menüde her daitn bahk, mevsimine göre otlar var. Ege'deseniz-DÖrt biryamntz tarih,efsane dolu. İçinizdeki kaşifi keşfederken gelin misafirimiz olun. istanbufdan 5 saatlik kısa bir süre sonra Ege'nin mavisınde buluşmak üzere, Telefon numaralanmız:0(286) 752 12 92 / 752 56 96 EGE MOTEL / KÜÇÜKKUYU/ÇANAKKALE Devletin Yeniden Orgütlenmesi Demirel'in yankılar uyanciıran değişim önerilerinin tam metni 6 Temmuz pazartesi günü 5/z/wOaS5te # de Bızım Gazete'ye abone için Tel: 0212. 511 08 75 (Nusret Caneri) SAHİBİNDEN SATILIK Şahintepesi'nde 150 m2, göl manzaralı temeli kazılmış, imartı-ifrazlı arsa Tel.: 511 7019 NAZtLLt 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Savı: 1998 186 Davacı Yapı ve Kredi Bankası AŞ vekılı tarafından Rüştü Dokumacı, Mesut Dokumacı. Ömer llkutlu. Kemal Aşık. Şerafettın Sandal \e Mustafa Yıldızaleyhıne açılan tasamıfun ıptalı (İK.nun 281 2 maddesı gereğmce ıhtıyatı haciz ıstemlodavası dolayısıyla; Davalılardan Me- sut Dokumacı nın adresı tesbıt edılemedığınden ılanen teblıgıne karar \enlmış olup, Davalı Mesut Dokumacıya duruşma günü olan 15.9.1998 günü saat 09.00'da Nazilli 1. Aslıye Hukuk Mahkemesı duruşma salonunda hazır bulunması ve\a kendısını bir vekılle temsıl et- tirmesıne. aksı takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunacağı. Teblıgat Kanunu'nun 29/2 maddesı gereğmce duruşma günü ve dava dılekçesi tebliğıne esas olmak üzere ilanolunur 26 5.1998 Basın 31106
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear