22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMU2 1998 PAZAR 10 PAZAR KONUGU Kültür Girişimi hareketinin öncülerinden Hı/zı Topuz, Anadolu 'nun zengin mimsından globalleşmeye ıızanan etkileri değeHendirdi Bilgi toplumunda kültürü geliştirmekDünyada bugün yaygın olarak tartışılan konulardan birisi ülkelerin kültür politikalan. Çeşitli uluslararası toplantılar yapılıyor, kültür politikalannın devletler tarafından mı. yoksa sivil toplum kuruluşlannın katılımlanyla mı oluşturulması gerektiği tartışıhyor. Hele Türkiye gibi bazı ülkelerde kültür politikası görünümü altında kültür politikasızlıklan yürütülüyor. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı'na toplam bütçeden yüzde 1 'lik bile bütçe aynlmıyor. Öte yandan dünyada bir globalleşme furyası almış başını gidiyor. Bu globalleşme furyasına kapılanlar ülkelerinin egemenlik haklannı bif yana bırakıp kurtuluşu sadece uluslararası cepçilikte anyorlar. Pek çok kişiye göre globalleşmenin getirdiği çokuluslu şirketlerin, çokuluslu sermayenin denetlenememesi kapitülasyonlardan da daha beter bir durum doğuruyor. Bütün bu konu başlıklannı, yıllann gazetecisi, kültür adamı ve son olarak da Kültür Girişimi adlı bir hareketin öncülerinden olan sevgili ağabeyimiz Hıfzı Topuz'la konuştuk. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU Sizin bir kültür girişiminiz var. Bu na- sd başladı? - Yaklaşık bir yıl kadar önce Şakir Eczacıbaşı böyle bir işe girişti ve 15 kişi onunla bir araya geldik. • • ^ M Bu girişimin içinde kimler var? - Şakir Eczacıbaşı, Ismail Cem, Prof. Emre Kongar, Prof. Metin Sözen, Talat Halman, Nilü- fer Göle, Ufuk Esia, Bozkurt Güvenç, Prof. Hiis- rev Hatemi, Dogan Hızlan, Ekmeietân İhsanoğ- lu, İoaıuıa Kuçuradi, Stefanos Yerasimos, Prof. Tabsin YüceL Amacımız, kültürün korunması için savaş vermek. • • ^ M Nasıl bir savaş vereceksiniz? - Kültür variıklanna saidın oldugu zaman bil- diriler yayımlayıp bir eylern yaratmaya çalıştık. O sırada daha REFAHYOL hükümetı işbaşın- daydı. O zaman bu konu çok önemlıydi. "Yeral- ündan çıkan parçalara bile kültür diyorlar" gibi birtakım sözler söyleniyordu. O zamanki Adalet Bakanı Şevket Kazan, Kültür Bakanı Isnıail Kah- raman buna benzer sözler dile getirmişlerdi. Biz, bunlara bir tepki olarak ortaya çıktık. Bi- liyorsunuz, Anadolu'dan 200'den fazla uygarlık geçmiş. Bunlann geride bıraktığı yüz binlerce yapıt var. Bunlan korumamız, bunlara sahip çık- mamız gerekıyor. Herbiri birerbelge. Dünyanın dörtbiryanından herkesin saygıyla, ilgiyleziya- ret edeceğı yerler, anıtlar. Bunlan değerlendır- mek, ortaya cıkarmak lazım. Biz kültürden so- rumlu olan kişilere, Kültür Bakanlığı'na, vakıf- lara yardımcı olmaya kalktık. Ondan sonra bu Kültür Girişimi'nin desteğiyle Izmir'de Birinci Kültür Kongresi'ni topladık. Bunu düzenleyen Izmir'deki KüItürVakfı'ydı. Biz, girişimin bütün üyeleri olarak bu kongreye katıldık Otuzdan faz- la bildiri yayımladık. Bu, büyük ilgi gördü; ga- zetelerde bununla ilgili uzun yazılar çıktı. Şim- di, çalışmalanmızı sürdürürken kültür politika- sına el attık. : Kültür politikası derken neyi kastedi- - Burada şunu anlatmam gerekecek: Kültür politikası kavramı sanıyorum ilk olarak Fran- sa'da çıktı. De Gaulle hükümetı kurulmuştu. Andre MaJraux De Gaulie hükümetinin Kültür Işleri Bakanı olmuştu. Böylece kültüre büyük bir önem vermeye başladı. Ondan sonra da Fran- sa'da bu gelenek devam etti. Bunun yanı sıra UNESCO'da (Birleşmiş Milletler Eğitım. Bilim, Kültür Örgütü) Genel Müdür ReneMario idi. O da Fransız kültürü içinde yetişmiş ve Ecole Nor- male Superieur"dan mezun olmuş bir kişi, büyük bir kültür adamıydı. Kültür konusunda daha bi- limsel çalışmalar yapmak için birkaç hazırlık toplantısı düzenledi. İlk toplantı 1967'de yapıl- dı. Sonra 1970'te Venedik Konferansı toplandı. Oraya Avrupa ülkelerinin Kültür Bakanlıklan temsilcıleri ve kültürle ilgili öbür insanlar da ka- tıldı. Orada bir politıkanın genel çizgilerini sap- tadılar. Ondan sonra 1970'ten 1983'e kadar böl- gesel toplantılar yapıldı. En son toplantı 1983'te Meksika'da oldu. Bu toplantı büyük yankılar uyandırdı. O toplantı> a Jacques Lang, Melina Mereouri gibi kişiler geldi. Bunlar Av rupa'daki kültür varlıklannın korunması ıçın Amenka'ya karşı tepki gösterdiler. Tabii ki Amerikalılar bu- nu hiç hoş karşılamadılar. İHHİHİ YaniAmerika, kendi kültür politikala- rına karşı çıkdmasmafena halde kızdı öyle mi? - Evet, öyle. Ondan sonra UNESCO bu konu- yu bir daha ele almadı. Yani 1983'ten 1995'e ka- dar birdaha kültürpolitikalan UNESCO'da yer al- madı. Kültürün 10 Yılı diye bir program saptan- mıştı. Bunun çerçevesi içinde UNESCO'da *Ge- lişme tçin Kültür" programı hazırlandı. Bunun için uluslararası birkomisyon kuruldu. Bunun ba- şına BM'nin eski Genel Sekreteri Javier Perezde CucUar getirildi. Bu komisyon bir yıl çalışarak bir rapor hazırladı. Bu rapor büyük ilgi uyandırdı. ^ • • H Raporun içeriğinde ne vardı? - Raporda kültür varlıkJannın korunması ve kültürün kamu hızmetinde olması için neler ya- pılması gerektiği yer alıyordu. Yani burada amaç külrürel kımliği, kültürel çeşitliligi korumaktı. Kültürel ceşitlilik ve kültürel özgürlük çok önemli bir konuydu. ^ • • M Kültürel özgürlükten ne anltyorsunuz? - Kültürel özgürlük mutlaka kültürün devletin yönetiminde olması gerektiği demek değil. Ak- sine... Yani vakıflar, dernekler, sivil toplum ku- ruluşlan (STK) bu işi gerçekleştirebiliyorlar. Bu durumda eski kültür polirikalannın anlamı değiş- ti. Bir. sivil toplum kuruluşlan geldi, bir de işin içine kültür hakkı girdı. Zaten kültür politikala- n başladığı zaman hep kültür hakkının altı çizi- liyor. bu vurgulanıyordu. Bu yeni bir kavramdı. lnsan haklan bildirgesinde de yer alıyordu. Aynca, bir ülkedeki kültür çeşitliliğinin sağ- lanıp sürdürülmesi çok önem kazandı. UNESCO toplantılannda hep söylenenler şuydu: "Bütün ayn kültür görüşlerinin yaşatüması, sürdürülmesi bir ülkede kültürçoğuUuğunu sağ- lıvor; kültür çeşitiiiiğini sağiryor. Kültürün zen- ginliği de kültürün çoğulluğuna dayanır. Bunla- rı geliştirmek lazım." Bu rapor dağıtıldı, yankılar uyandırdı ve bu ra- por çerçevesinde dünyada birkaç toplantı yapıl- dı. Konuşulan konu ise "Bu rapor nasıl uygula- maya geçirüebilir r> dı. Bunun üzenne UNESCO Genel Konferansı'nda kültür politikalan konu- sunda bir konferans düzenlenmesi kararlaştınl- dı. Ve bu konferans, yaklaşık 180 devletin katı- lımıyla 30 Mart-2 Nisan 1998 tanhleri arasında Stockholm'de toplandı. Biz de oraya 20 kişilik bir heyetle gittik. ^ • • M Bu heyette kimler vardı? - Öncelikle Kültür Bakanı jslemihan Talay, Kültür Müsteşan Tekin Arbas, Büyükelçi Pulat Tacer, UNESCO'dakı daımi delegemiz, bizden ıse sivil delege olarak Refik Erduran ve ben ka- tıldım. I Stockholm toplantısında nelerele alın- - Demin anlattıgım kararlann yaşama geçiri- - Çünkü biz başka şeylerle ilgileniyoruz. Her ne>se... Biz bu alınan kararlar ışığında bir top- lantı düzenlemeye karar verdik. Bildiğim kadarıyla kültür girişimi ola- rak bu konuda ekim ayında tstunbul 'da bir top- lantı düzenu'yorsunuz— - Ön çaiışmalanmıza göre açılış Atatürk Küi- tür Merkezi'nde, konferansın oturumlan da The Marmara Otelı'nde yapılacak. Dış dünyadan bu toplantıya kimler ge- HIFZI TOPUZ tstanbıd, 1923 doğumlu. Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi, yiikseköğrenimini Istanbul Üniversitesi 'nde tamamladı. Strasbourg Hukıık Fakültesi ve Yüksek Gazetecilik Merkezi 'nde eğitim ve doktonıyaptı. 1947'deAksam gazetesinde mııhabir olanık mesleğe başladı. TRT'de, BRT'degörvvyaptı. Paris 'le iletişim merkezi bölümlerinde, UNESCO İletişim Dairesi'nde vöneticilik görevleri' aldı. Pek çok yayımlannıif makalesi, inceleme. mman ve anı daJlannda da kitaplan var - Öncelikle Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Havel gelecek. PfcrezdeCueUar'ı çağırdık. Aynca. Prof. Bernard Lewis, UNESCO Genel Direktörü Fe- derico Mayor, Jacques Lang var. Ama Jacques Lang, bana birkaç ay sonra yeniden hatırlatın, bi- çiminde bir mektup gönderdi. Jacques Lang bugün Fransız Parlamcnto- su'nda Uluslararası ilişkilerKomisyonu Başka- nı. "Ben bu konferansta konuşursam herhalde demokrasi konusunda sözler söyleyeceğim. Bu- gün Türkiye'de demokrasiye, insan haklanna saygı gösterildiği inancında değüim. Ama bunla- n söylediğim zaman da Cepkiyle karşılaşınm." Biz onun gelmesini istiyoruz. İnsanlar düşün- düklerini söylesinler. Onu davet ettiğimize göre biz artık geri dönemeyiz. Zaten görüşlerinı çe- şitli yerlerde dile getiriyor. Bunlann dışında Gunther Grass, UNES- CO'nun eski Genel Müdür Yardımcısı Jacques Rigeaud, tngıltere Sanat Konseyi Başkanı. Gü- ney Afrika Kültür Bakanı NadineGordimer, Av- rupa Konseyi Kültür Işleri Müdürü Raymoııd Weber, Mısır Kültür Bakanı Faruk Hüsnü davet- li. Türkiye'denbildirisini sunacakkışilerdeşun- lar: Emre Kongar, Ercan Karakaş, Nevzat İlhan, Tahsin YüceL, Necat Erder, Doğan Hızlan, toan- na Kuçuradi. Pulat Tacer, Hüsrev Hatemi, Eknıe- leddin İhsanoğlu, Bozkurt Güvenç, Niyazi Ök- tem. Sclahattin ^ ıldınm, Nilüfer Göle, Hakan /\.ralannda şair, yazar, gazeteci, müzisyen, mühendis, mimar, öğretim üyelerinin de bulunduğu Kültür GirişimVnin çıkış noktası: "Ayn kültür görüşlerinin yaşatılması, sürdürülmesi bir ülkede kültür çoğunluğunu sağhyor; kültür çeşitiiiiğini sağhyor. Kültürün zenginliği de kültürün çoğulluğuna dayanır. Bunlan geliştirmek lazım. lebılmesı için neleryapılması gerektiği konuşul- du. Bizim yaklaşımımız pek bu doğrultuda olma- dı. Dışişleri Bakanlığı ve Kültür Bakanlığımız bu toplantıva hazırlanırken "Bize azınlık hakla- n dolayısıyla bir saidıngelirmi?" konusu üzerin- de durdular. Lozan Antlaşması, BM lnsan Haklan Bildir- gesi gibi belgeler üzerinde çalışmışlar. Öyle an- laşılıyor. O>sa azınlık haklan nedeniyle Türki- ye'ye bir eieştiri yöneltilmesi hiç gündeme gel- medi. Yani konferansta geçmişten örnekler alınma- dı; geleceğe yönelik de "Neyapmak lazım?" ko- nusu gündeme geldi. Yani neler > apılması gerek- tiği konusunda öneriler oluştu. O zaman da bi- zim diyecek bir şeyimiz kalmadı. Konferansta 36 komisyon kuruldu, çalışmalar yapıldı. büyük bir rapor hazırlandı. Bu bir "Ey- lem Planı"ydı. (Action Plan). Burada birtakım konu başlıklan var. Devletle- re yönelik. sıvil toplum örgütlerine yönelik öne- riler var. • • • • Bunlann içeriğinde neler var? - Kültür politikalannın kalkınma stratejisinde yer alması... Birinci ağırlık bu. Yani kalkınma olurken mutlaka kültürle birlikte kalkınma olsun. görüşü savunuluyor. Kalkınma kültüre, kültür kalkınmav. a yardım etsin. Bu, yeni bir yaklaşım. lkinci konu, yaratıcıhğı ve kültürel yaşama ka- tılımı kolaylaştırmak... Yaratıcılığın üzerinde çok duruluyor. Yani burada amaç, yaratıcı nitelikle- ri olan insanlann nasıl desteklenebıleceği. Üçüncüsü, kültür varhğını koruyacak ve de- ğerlendırecek politika ve uygulamalar. Daha ön- ce de dediğim gibi kültür varlıklannı korumak devletlerin işi değil. Bunu zaten devlete bıraktı- ğımız zaman işler yürümüyor. Devletin kültür işlerine ayırdığı bütçe. toplam bütçenin yüzde l'i bile değil. Buparayla bunun kalkınmasınaim- kân yok O zaman da bütün sivil toplum kuruiuşlan gö- reve çağnlıyor. Dolayısıyla kültür politikalarına devletin yön \ermesi söz konusu değil. Sivil top- lum kuruluşlannın da o alanda yetkıli olmaları lazım. Sonra. bilgi toplumu içinde kültür ve dil çeşit- iiiiğini geliştirmek... Bilgi toplumu dediğimiz zaman, bugün televizyonun ne kadar önemli ol- duğunu bilivoruz, lnternet"in büyük önemi var. Bütün bunlann içinde kültür ve dil çeşıtlılıği- ne ağırlık \ermeli ve bunda devlet yardımcı ol- malı, deniyor Devlet, azınlık kültürlerinin, ye- rel kültürlenn geliştinlmesine yardım etmelı. gö- rüşü ağırlıkta. Yani, devlet Kürtçetelevizyon kur- mak zorunda değil. Ama Kürtçe televizyon ku- rulursa da ona yardımcı olmalı. desteklemelı, bi- çiminde bir görüş. Kürtçe gazete çıkanlır. Kürt- çe eğitim veren okul açılırsa devlet buna engel olrnamalı, deniyor. HBMMI Yani, üniter devlet kavramıyla kültür çeşitliligi birbirine karıştırılmamalı, deniyor öy- le mi? - Tam olarak öyle. Bir başka konu da, kültüre] gelişmeye daha çok insan ve fınans kay- nağı bulmak. Bütün bunlar devletlere öneri ola- rak getiriliyor. Bunlann hiçbiryaptırımgücüyok. Bu rapor konferansta oybırliğiyle kabul edıl- di. Bizim Kültür \e Dışişleri Bakanlıklannın ba- zı maddeler üzerinde değişiklik önerileri vardı. Bunlar genelde kabul edildı. Sadece Türkiye için değil, azınlık kültürleri birçok ülke için, örneğin Hindistan için çok önemli. O ülkede o kadar dil. o kadar kültür var. Latin Amerika ülkelennde de öyle... Bütün ülkelerbu konuda çok dikkatli. Ya- sak koymuyorlar, açık bırakıyorlar. Kendi siya- sal sistemleri içinde birtakım önlemleraltvorlar, ama kültürlenn gelıştirilmesini engellemiyorlar. Bu toplantı kararlan devlete verilen bazı >et- kilerin sınırlanması bakımından önemli. Çünkü birtakım çalışmalar de\letten değil, sivil toplum kuruluşlanndan bekleni>or. Konferans aynca kültür hakkı bakımından, bir de ırkçı olmayan kültür. din farklılıkları nedeniy- le ortaya çıkan azınlık kültürleri bakımından önemli. Bu Eylem Planı daha bizde pek duyul- madı. Herhalde uygulamaya geçirilmesi de pek kolay olmayacak. Şımdıye kadar bu konuda hiç- bir şey yazılmadı. ilk kez kamuoyuna siz duyu- racaksınız. I Sizce bu konferansın kararlanyla ne- den hiç kimse ilgilenmedi? Karaca, Afetin Sözen, Mehnıet Kesim, Haiuk Şa- hin, llfuk Esin, Oktay EkincL, ben, Ataol Behra- moğlu. Hüsamettin Kocan, Zülfii Livaneli, Talat Halman, Şakir Eczacıbaşı. I Bu konferansın gündeminde neler - Öncelikle Stockholm Konferansı'nın karar- lannın değerlendinlmesı ele alınacak. Sonra. gündemde Avrupa Konseyi ülkelerin- de kültür politikalan var. Bunun ardından dev- letlerin, küftür politikalannın >eniden oluşturul- ması ele alınacak. Kültürel haklar. Türkıye'nin çağdaşlaşmasında kültürel yaklaşımlar, siyasal Islamın yükselışinin kültürel etkileri, \erel yö- netimlerin kültürel etkileri. kadınlann kültür hak- lan, gençlerin kültür haklan, yeni teknolojilerin -bilişim \e Internet'in- kültürel etkileri, kitle ile- tişim araçlannın kültürel etkileri, arkeolojik SlT'Ierin sorunlan \e korunması. kültürel ve do- ğal varlıklann yağmalanması. globalleşme için- de kültür. sanatçılann kültüre katkılan. 2000Tİ yıllarda dünyada ve Türkiye'de kültürel yakla- şımlar konuşulacak. • • • • Siz globalleşme konusunda konuşa- caksınız. Sizin globalteşmeyle ilgili ilginç dü- şünceleriniz var. Bunlan anlatabilir misiniz? - Biliyorsunuz, globalleşme lafı yeni çıktı. Hat- ta buna bazı arkadaşlanmız "küreselleşme" dı- yorlar. Ben "küreseUeşme" lafını sevmiyorum. Küre, Arapça. Arapçadan Türkçe bir kelime oluşturmanın hiç gereği yok. Global ise bütün Batı ülkelennde kullanılıyor. O zaman ondan kaynaklanan bir sözcük vapalım ve globalleşme diyelım. İ H H H İ Peki, globalleşmeden ne anlıyoruz? - Bazı insanlar dıvorlar ki her şey açılacak, herkes her şeyden yararlanacak. Oh, ne âlâ ne âlâ Bütün gelişmelerden vararlanacağız, her şeyi du- yacak. öğreneceğiz... Bir de globalleşmenin alt- yapısı var. Bualtyapı çokulusluortaklıklann bü- tün dünyada bütün ülkelere egemen olmasına da- yanıyor. Devletin yetkileri kaldınlıyor. Devletin yatınm, sağlık, kültür, çevre korunması alanla- nndaki yetkileri bitiyor. Sonuçta da devlet gülünç birdurumageliyor Belediyeler aynı durumda. Ulusal pazarlar uluslararası pazarlara açılıyor. Artık ulusal pazar- lann korunması diye bir anlayış kalmıyor. Fi- nans bakımından bütün bankalar dışanya baglı oluyor. O anlamda devletlerin hiçbir egemenliği kalmıyor. Devletler ne pazara karşı gelebiliyorlar, ne bankalara, ne para degerlerine... Bunlann hepsi dışardan empoze ediliyor. Ve bu arada devletin kamusal hizmetleri ortadan kalkıyor. Devlet eskiden koruyucu devletti. Bu işlevi de yok oluyor. Devlet bu durumda güvenlikten bi- le biraz annıyor. Artık bankaların, büyük şirket- lerin kapısında polıs, askeryok. Oralan özel ko- rumalar bekliyor. Sağlık hizmetleri paralı oldu. Bunlar artık bü- yük masraflarla karşılanabiliyor. Devlet hastane- leri hem pahalı, hem de bazı güçlükler çıktığı için durumu biraz elverişli olanlar özel hastanelere gidiyorlar. Eğitim de artık paralı. Bunlar eskiden hep dev- let hizmetleriydi. Bu işleri düzenleyenler artık kâr amacıyla bakıjorlar. Bu alanda da devletin müdahale hakkı kalmıyor. Işte, şimdi dünyada global birpazaryeri demokrasisi kuruluyor. Hu- kukta da bunun yanı sıra. birtakım değişiklikler oluyor. Etikte de aynı şeyler oluyor. Biliyorsunuz, bu globalleşme öyle bir hızla gelişti ki... Bir MAI anlaşması tasansı ortaya çık- tı. Yani Multilateral Agreementon Invenstments (ÇokTaraflı Yatırımlar Anlaşması). Cumhuriyet gazetesi bu konuyu çok iyi işledi. Bu tasan öyle bir hazırlanmış ki devletin hiç- bır yetkisi kalmıyor. büyük yatınmlar, çokulus- lu ortaklıklar her şeye egemen ve devletin bun- lara karşı hiçbir müdahale hakkı bulunmuyor. Ulusal Mahkemelerde bunlann işlerinebakamı- yorlar. Kapitülasyonlar bunun yanında hiç kalır. Bunlan gizli gizli yapıyorlardı. Ama Fransa bir- denbire bunu patlattı. Bunun ardından gösteriler, yürüyüşler, televizyon yayınlan oldu. Şimdilik bunudurdurdular... Çok şükür artık sivil toplum kuruluşlanndan, kitlelerden büyük tepkilergeliyor. Bunlar bütün dünyaya egemen degil; bunlann karşısında in- sanlar, halklar, aydınlar var. Yani herşeysatılmış değil. Bütün dünyada buna karşı bir tepki, birdi- reniş var. Bu tepkiyı, direnişi güçlendirmek la- zım. Bu da sivil toplum kuruluşlannın yapacağı bir şey. Globalleşmenin iletişimdeki uzantıla- - Bunun iletişimde de korkunç tepkileri var. Stockholm Konferansı'nda da gündeme geldi, sonuç bildirisinde de yer aldı. Dünvada medya mülkiyetinde bir yoğunlaşma (concentration) var. Zaten yoğunlaşma olunca ister istemez glo- balleşmeye gidiyor. Yani on gazete sahibi, ya da on televizyon sa- hibi üçe inince yoğunlaşma oluyor. Tekel demi- yorum. Çünkü o alanda tek bir kuruluş egemen olursa tekel oluyor. Türkiye 'deki olay tam anlamıyla yo- ğunlaşma, değil mi? - Evet, öyle, en hızlı biçimde yoğunlaşma da galıba Türkiye'de oldu. Fransa"da böyle bir şey görülmedi. Biraz tngiltere'de, ttalya'da oldu. Demek ki hem medya mülkiyetinde, hem de medyanın içeriğinde yoğunlaşma var. Aslında içeriğinde yoğunlaşma değil de tekdüzelik var. Bunu televizyon. gazete. dergi haberlerinde he- men görüyorsunuz. Açıyorsunuz televizyonlan, bütün yayınlarda aynı şeyleri izliyorsunuz. Bunun dışında kalan- lar da marjinal kabul ediliyor. Cumhuriyet gaze- tesi gibi... Şimdi marjinaller azaldı. Asıl büyük medya tekdüzelige doğru gidiyor. Bunun karşısında demek ki kafalarda medyanın verdiği tekdüze kültüre göre oluşuyor. Burada bir kültür yönlendirmesi meydana geliyor. I Peki, buna karşı medyalarda ne yap- mak lazım? - Basında dediğim gibi az olmasına rağmen marjinal gazeteler var. Orada televizyonlar daha güçlü. Bir yanda kamusal, bir yanda özel yayın organlan var. Özel yayın organlannın güçleri çok fazla. Onlar büyük reklamlar alıyorlar, büyük şov programlan yapıyorlar. Onlann "rating"le- ri daha fazla oluyor. Rating topladığı için de ka- liteyi istediği gibi düşürebiliyor, istediğini yapa- biliyor. Kamusal radyo televizyonlar da bunlar- la boy ölçüşmeye kalkıyorlar. Bu, bütün dünya- da yaşanan bir olgu. Ö zaman da kamusal radyo televizyonlar da kaliteyi düşürüyorlar, ama özel radyo televiz- yonlann düzeyine gelemiyorlar. Kamusal radyo televizyonlara hem kalitesizlik egemen oluyor, hem de özel radyo televizyonlarla aynı etkiyi ya- ratamıyorlar.Bu olguya karşı da bazı görüşler var. Bu Stockholm Konferansı'nda gündeme gel- di. Deniyor ki:Frekanslar ulusun malıdır. Fre- kanslan devlet birtakım organlara veriyorsa bu- nun karşılığı olmalı. Bunlar reklamlardan büyük gelir elde ediyorlar. Bu reklam gelirlerinin bir bö- lümünü özel radyo televizyonlar kamusal radyo televizyonlara vermelidirler. Kaliteyi sürdüren yayın kurumlan öbürlerinin gelirlerinin bir kıs- mından yararlanmalılar. Bu. çok tutan bir görüş oldu. Televizyon dışında bugün bir de Intemet çık- tı. 60 milyon abonesi var. Jnternet yann daha da büyük bir örgüt halinde dünyaya yayılacak. Bun- dan yararlanmak, abone olabılmek herkes için kola> bir iş değil.Bunun birtakım programları var Ama bunlar bütün ülkedeki sorunlan, azın- lıklann sorunlannı kapsayacak mı? Ülkedeki ya- ratıcı kişilerin görüşlenni. düşüncelerini yansı- tacak mı? Onlar egemen olursa öbürleri hiç ge- lişemeyecek, kaybolacak. Bir tarafta tnternet aboneleri arasında görün- meyen bir örgüt var. Cyberspace var. Bu Cybers- pace gittikçe genişliyor. Bunun dışında kalanlar da Cyber Ghetto oluyor. Şimdi deniyor ki: "Bu Cyber ghettolar nasıl yok edüebilir? Nasıl bunlar dışanya açılabilir?"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear