Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
24 AĞUSTOS 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
15
Milas
Havaalanı
Almanya'da yaşayan
ve tatilini Datça'da
geçiren Dr. Tülin
Tarakçıoğlu'nun
Bodrum'dan
Datça'ya
giden feribotta
dokuz Alman
turistle
tanışmasından sonra
Muğla Valiliği'ne
yazdığı mektup:
"Frankfurt'tan Milas
Havaalanı'na gelen
grup, Havaş'ın servis
otobüsüyle Bodrum'a
inmek istemiş.
Havaalanındaki taksi
şoförleri, yollannı
kesmiş ve otobüse
bindirmemiş. Hatta,
'yabancılar binemez'
diyerek otobüsten
zorla indirmişler.
Otobüs şoförü de bir
şey söylememiş. Polis
çağırmışlar. Polis önce
'binebilirsiniz' demiş,
taksicilerle
konuştuktan sonra
şoförlerin tarafını
tutmuş. Alman grup,
iki saat kadar güneşin
altında beklemiş ve
mecbur kalıp taksi
başına 100 mark
ödeyerek Bodrum'a
gelebilmiş. Tatilin
başında yaşadıklan bu
kötü intibayı nasıl
silebiliriz bilmiyorum
ama başka turistlerin
aynı olayları
yaşamaması için
tedbir almanızı rica
ediyor ve olayı
düşündükçe hâlâ
sinirleniyorum."
tntemet http: / / www.ptanetcom.fr / Xn Etektronik posta: Denfe.Someplanetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Tiryakilerin parasıyia
her hafta 15 okul
vapılacakmış...
"lcki ve siaaranın vararian!"
onradan edinilen bilgi ve deneyimlerden
oluşan bellek bir canlıdan ötekine aktan-
labilir mi? Bilim adamlanndan James V.
McConnell 1950'lerin sonunda, George
Ungar da 1970'lerin ortasında bu sorunun yanıtının
"evet" olduğunu düşünerek yola çıkmış...
Yolu ve yöntemi bulunduğu anda ciltlerle kitabın
bir "hap" şeklinde belleğe aktanlacağına düşün-
mek bile heyecan verici olmalı...
McConnell, ilk deneylerini yassı solucanlar üze-
rinde denemiş. Su dolu bir teknenin dibinde yüzdük-
leri sırada parlak bir ışık yakmış ve hemen arkasın-
dan vücutlannı yay gibi eğmelerine ve büzülmele-
rine yol açacak hafif bir elektrik şoku vermiş.
Sonuçta solucanlar ışıkla şoku özdeştirmiş ve şok
olmasa da her ışık yanışında tepki vermeye başla-
mış.
Sonra, solucanlann yamyamlığından yararlanarak
eğitilmiş solucanlann kıyılmış kısımlarını, eğitilme-
Yenebilir bilgi
miş kardeşlerine yedirmiş ve bu yolla beslenenle-
rin ötekilere göre ışığa birbuçuk kat fazla tepki gös-
terdiğini bulmuş. Deney sonuçlarını açıklarken, bel-
leğin kimyasal yolla aktarılabileceği olgusu ortaya
çıkmış.
Derken George Ungar, sıçanlar üzerinde çalışma-
ya başlamış. Önlerine aydınlık ve karanlık kafesler
konan sıçanlar doğal olarak karanlığı seçtiğinde ka-
fes kilitleniyor ve elektrik şokuna uğruyormuş. Sı-
çanlar bir süre sonra karanlıktan kaçmayı öğrenmiş.
Urgan, sıçanlann beyninde yeteri kadar 'karanlıktan
korkma' maddesinin oluştuğuna emin olunca eği-
tilmiş sıçanları öldürmüş. Beyinlerinden parçalar
alıp başka sıçanlara yedirmiş ve bunlann eğitilme-
den aydınlık kafesi seçtiği görülmüş.
Belleğin kimyasal aktarımı ya da bir başka deyiş-
le "yenebilir bilgi" tabii ki bilim çevrelerinde hemen
kabul görmemiş ama bazı deneylerin başarısızlığa
uğramasına rağmen kazanılmış davranışlann beyin
parçaları yoluyla aktarılabileceği olasılığının gözden
uzak tutulamayacağı benimsenmiş.
Bunları bize Zeki Yemez'in Türkçe'ye çevirdiği
"Bilim Hakkında Bilmemiz Gereken Her Şey" kita-
bında Harry Collins ve Trevor Pinch anlatıyor.
Sarmal Yayınevi'nden çıkan kitabın bir de ana
başlığı var: Golem.
Golem, efsanevi bir yaratık... Bazı efsanelerde
korkunç bir şeytan, bazılarında ne gücünü, ne de
beceriksizliğinin ve bilgisizliğinin derecesini bilebi-
len kaba saba, aptal bir yaratık.
Kitapta "Golem" şeytansı bir yaratık olarak değil
de, küçük bir kaçık olarak ele alınıyor... Ve adının
Golem'in alnına kazınmış bir sözcükten türediği ha-
tırlatılıyor: Gerçek!
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Erzurum'un Çifteminareli Medresesi
Doğu Anadolu'nun en ünlü tarihi
eserlerinden, Erzurum'un simgesi,
Selçuklu döneminden kalma
Çifteminareli Medrese, rant peşinde
koşan Refahlılar tarafından
çaybahçesine çevrildi. Yıllardır
müze olarak kullanılan bu kültür
mirası REFAHYOL döneminde
Vakıflar'dan Refahlı Yakutiye
Belediyesi'ne devredildi.
Kültüre ne kadar değer verdiği
bilinen zihniyet de kentin simgesi
olan tarihi yapıyı iki hafta kadar
önce çaybahçesine dönüştürdü.
Medreseyi 150 kişilik çaybahçesine
dönüştürmekteki maksat para
kazanmak... Yakutiye Belediyesi'nin
başkanvekili Samih Uylaş,
medreseye ne olduğunu soranlara
şu yanıtı veriyor
"Eğer, Anıtlar Yüksek Kurulu
planımızı onaylarsa burayı restore
edeceğiz. Çay bahçesi bir deneme,
seneye kalkabilir."
Tarihi yapının deneme yanılma
metoduyla çay bahçesine
dönüştürülmüş olması en çok
Erzurum'a gelen turistleri şaşırtıyor.
Turistler, ellerindeki fotoğraf
makinelerini nereye çevirse çay-
kahve, gazoz-ayran içen
müşterilerle karşılaşıyor.
Hele müşteriler cüppeli ve
karaçarşaflı olarak öbekler
halindeyse turistlerin şaşkınlığı
tedirginliğe dönüşüyor.
PALAS PANDIRAS Postmodem Türk deyimleri serisi:
"Gülû seven dikenine mazoşist!" IMûfrtBozacı
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCt
Kartera'nın
Kule Evleri
Foça ıle Yeni Foça arasındaki
kıyı yolunda ilerlerken hep deni-
ze doğru değil, biraz da kara yö-
nüne bakın. Özellikle koylann ge-
risindekı yeşil vadilerin yamaçla-
nnda Ege'nin ünlü "kule evle-
ri"ni görürsünüz.
Kimi yerde yolun hemen kena-
nna kadar sokulan bu yüksek taş
evler, ashndabirer "bağevi" ola-
rak yapılmıştır. 1922'deki "mü-
badele" ile birlikte Anadolu
Rumlarrnın bu evleri de terket-
mesinden bu yana da sadece "ta-
rihin tanığı" olarak ayakta dur-
maya çalışıyorlar...
Foça Belediye Başkanı Nihat
Dirim ve Belediye Meclis üyesi
Sabahattin Karaca ile birlikte,
kule evlerin yoğun olarak bulun-
duğu "Kart Dere" denilen vadi-
de dolaşıyoruz.
Vadinin ortasmdan geçip güzel
6ir koyda kumsalla buluşarak
Ege'ye dökülen derenin Rumca
adı ise "Kartera."
Aynı zamanda buradaki eski
bağ yerleşmesinin de adı olan
Kartera. ilginç bir yakıştırmayla
zaman içinde Kart Dere olmuş.
Vadiyi süsleyen "metruk" ve ço-
ğu yıkılmış durumdaki en az 100
yıllık kule evler de sanki bu
"kart" yakıştırmasında tek baş-
lanna "esin kaynağını" oluştur-
muşlar... Çünkü geri kalan her
şey, ağaclar, yeşıllikler, bahçeler
ve eşiyle birlikte yarım yüzyıldır
burada yaşayan 60 yaş,ındaki
tAznn Acar, inanılmaz bir "ta-
zelik" içinde...
Acarlar'ın yamaçtaki "yaşa-
yan" taş evlerinin önünde kahve-
mizi içerken, Kartera'nın öykü-
sünü dinliyonız. Evin üzerinde
*1922" yazıyor. Demek ki Rum
sahibi bu evi yaptıktan hemen
sonra mübadeleyi yaşamış. "Ev-
lerinin sefasını bile sürememiş-
ler" diyor Azmi Acar. Sonra da
aynı ydlarda Kavala'dan gelen
anneannelerinin sözlerini anımsı-
yor: "Bizimkiler de tavuklan-
mız yumurtlarken bıraktık gel-
dik derlerdi; kimbilir. bu evin
sahibi ne kadar üzülmüşrür..."
Kartera, 70-80 kule evin bulun-
duğu. yaklaşık 300 haneli bir
Rum yerleşmesiyken, bağlanyla
birlikte adını özellikle "Foça ka-
rası" denilen eşsiz lezzetteki si-
yah üzümleriyle de duyurmuş.
1930'lara kadar bu üzüm ve on-
dan yapılan şarap Foça'nın sofra-
larından eksik olmamış. Sonra
bağcılık terk edilince, bunlar da
kule evlenn anılanyla birlikte ta-
rihe kanşrnış...
Işte böylesine bir "duygulu"
ve "talihsiz" bir tanhi yaşayan
Kartera vadisi. 1980'lerden bu
yana bir "kooperatif" tarafindan
"tatil köyüne" dönüştürülmek
istenıyor. Foça Belediye Meclisi
de yakmlarda yeniden gündeme
gelen "imar planı tekliflerini"
inceliyor. Aynı zamanda "doğal
SİT" olan bu eski bağ yerleşme-
sinin "konıma-kullanma den-
gesini" bulmaya çalışıyor...
Bu hassas dengenin. sonunda
"doğadan ve insandan yana bir
çözümde" durabilmesı için, hiç
kuşkusuz öncelikle "Karte-
ra'nın dokusunu ve anılarını
yaşatan" bir proje gerekli. Bu-
nun için de "elde kalan tüm ku-
le evlerin"vadideki ağaçlar ve
yeşil dokuyla birlikte komnarak,
yeniden Ege'ye ve Foça'ya ka-
zandınlması projenin temelini
oluşturmalı...
Yıllardır antik Phokaia kenti
ile Foça'nın birlikte'yaşaması için
önemli bir deneyim kazanan Fo-
ça Belediyesi'nin, şimdi de ken-
tin 10 km. dışındaki "dost bir
kültürûn" izlerini tarih ve doğa
tanıklığıyla "gözeteceğine" ina-
nıyoruz. Yeter ki gündemdeki
imar planı, Kartera için bir "im-
haplanı"olmasın...
Foça bölgesindeki Rumlardan kalma Kule Evler, zamana
karşı direnerek bir "dost kurtarıcı" bekliyor.
(Fotoğraf: OKTAY EKÎNCÎ)
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK
HARBİ SEMtU POROY
MIRMIRLAR VĞVR DURAK
TARİHTE BüGUN MÜMTAZARIKAN 24 Ağustos
İLK CJK/l#TfL/IN PETROL..
fSSS'DA SL/&ÛN,AM£KİICA'OA İLK KEZ AÇt-
LAN KUYUDAM PETROL Ç/KTT. ME&KEZİ
COAÂPANY* TAKAFINDAN SĞ/ZerLEN&B-
LEN, EMEtUJ DEMİeYOLU MAK/NİSTİ£DtWN
L. OKAKE 'İN AÇTlRDlgl KUYUY&U BU-
PENNSYLUANIA 'Û4, TITUSV/LLS yAK/NLAON-
OAKİ Ü/i£TİM YEJ&NPE 2f ME7TZEYE MİL -
D/Ğl SIRAOA PETROL BOLUHMUÇTU.
&ÜNDE JO UTTŞE S'Bl KÜÇÛK ÇAP7M gfc
ÜRETİMİ OLAN ILJCEL KUYU, BU tiONUOA
ÖNCÜLÜKTEN BAŞKA /fE •MBAMAMrÇTf.
B/R YfL SOMSA, AYNI YÖ££P£ ?O HCUYU
AÇtLACAK,SOOSİN VA&İLLİK ÜR£T7M£
ULAŞ/LACAfCr/ /
SOLPA, İLKEL KtlYUSU VE 7AHTA
kULESİ ÖNÜNDE EDU/fNL.
CSİÜNDie ŞAPKAU), ALTTA, PET-
eOUJAJ İLK TİCARt
ÛRÛNÛ OLAN İLAÇ.
ÜSTİJNDE MA&IRA
VEKOLEKA'm
6ELDİ&
AKDAĞMADENİ KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
1994'158 Esas 1996/120 Karar
Davacı Akdağmadeni Orman Işletme Müdürlüğü tarafından davalılar Dursun Ankan ve arkadaşlan aleyhine açılan kadastro tespitinin iptali
davasının mahkememizde yapılan yargılaması sonunda. mahkememizm 1994/158 esas. 1996' 120 karar sayılı dosyası ile; Akdağmadeni Abidur-
rahmanlı köyıi 107 ada, 52 no'lu parsel hakkında açılan davanın kabulüne, yapılan tespıtı iptali ıle bu parselin orman vasfında Hazine adına ta-
puya kayıt ve tesciline, Akdağmadeni Abdurrahmanlı köyü 107 ada, 51 no'lu parsel hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile kısmen reddi-
ne, yapılan tespitin ıptaline. F.Bılırkişı Sabit Savcıoğlu tarafından düzenlenen raporda. B harfi ıle gösterilen 8602 m2'lik kısmının orman vas-
finda Hazine adına, A harfi ile göstenlen 21500 m2'lık kısmının tarla vasfında dursun Ankan adına tapuya kayıt ve tesciline, Akdağmadeni Ab-
rurrahmanlı köyü 107 ada, 53 no'lu parsel hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, yapılan tespitin iptaline, F. bilirkişi Sa-
bit Savcıoğlu tarafından düzenlenen raporda, D harfi ile gösterilen 25489 m2'lik kısmın orman vasfında Hazine adına, C hafi ile göstenlen 1800
m2'lik kısmının tarla vasfında Solmaz Caner adına tapuya kayıt ve tesciline, Akdağmadeni Abdurrahmanlı köyü 107 ada, 54 no'lu parsel hak-
kında açılan davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine. yapılan tespitın iptaline. F. bilirkişi Sabit Savcıoğlu tarafindan düzenlenen raporda, F
harfi ıle gösterilen 9952 m2'lık kısmının orman vasfında Hazıne adına. E harfi ile gösterilen 5500 m2'lik kısmının tarla vasfında Halıl Doğan
adına tapuya kayıt ve tesciline, Dair verilen hüküm ve temyiz dilekçesının açık adreslen tespit edilemeyen davalılar Zıhnı, Bahn. Bahnye, Meh-
diye, Gülten ve Cevdet Çağlar adlanna teblığ edılemedığinden, hüküm ve temyiz dilekçesının ılanen tebliğıne karar verilmiş olup. ilan tarihin-
den itibaren 15 gün ıçmde karar ve 10.12.1996 tarihlı temyiz dilekçesı ılanen teblığ olunur. Basın: 36178
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1
2
3
4
5
1 2
m
3
-
4 5 6 7SOLDAN SA-
ĞA:
1/ Modacılıkta
ve dekorasyon-
da kullanılan
deri taklidi sen-
tetıkmalzeme...
Şampiyon. II
Cehennem...
Namaz çağnsı.
3/ Ağırlık ve 6
uzunluk ölçüle-
ri ıçın kabul
edilmış yasal
ölçü modelı...
Belırti 4/"Ben
de - - - edemedim kız ile
/ Aldı benı cılve ıle naz
ıle" (Karacaoğlan)...
Felsefede, birdurumdan 2
başka bir duruma geç- 3
meye venlen ad. 5/ lyı,
güzel, tam. 6/ Eski dıl-
de göz... Afrika'da yaşa-
yan, bacaklan beyaz 6
çizgılıbırhayvan. 7/Bir
gösterme sıfatı... Ben- „ 1
zenden türeven ve boya '
sanayısınde kullanılan
zehırlı bir madde. 8/ Dürüst, iyi ahlaklı... "Erbâb-ı ke-
mâli çekemez nâkıs olanlar Rencide olur i hufTaş
ziyâdan" (Zıya Paşa). 9/ Sıvas'ın bir ılçesi... Bir kadın
giysisi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Son zamanlarda oldukça
popüler olan ve müzık eşliğinde yapılan bir çeşitjimnas-
tik... Ahşap gemılerin omurgalanna, borda kaplamalan-
nı yerleştırmek ıçın açılan yuva. 2/ Judo ve karatede ha-
reketleri çabuklaştırmak için yapılan bir dızı egzersize
venlen ad... Hayvanın sırtına, eyerin altına konulan bel-
leme. 3/Kadınsavas.çı... Utançduyma. 4/Hayvanyemi
olarak yetiştinlen bir bıtkı... Soyundan gelinen kimse. 5/
Yapay dokuma ıpliğı. 6/ Kuşun yavrusuna taşıdığı yem...
Bir cins şeker. II Sulak yer... Yüzeyi ışığa karşı duyarlı
bir maddeyle kaplı kâgıt üzenne, kalıptan çekilmış resım
kopyası. 8/ 'Bir selama - - - oldum < Verir amma neden
sonra" (Âşık Ömer)... Bır çeşit ınce ekmek 9/ Mezopo-
tamya halklannın ay tannsı... Argoda çok çalışan öğren-
cıye verilen ad.
KJÖRÜŞ/DENtL KAVUKÇUOĞLU
Temel Eğitim Relonmu ve
"Kenan Evren Okullan"
II. Dünya Savaşı'ndan sonra Batı Avrupa ülkele-
riride gerçekleştirilen eğitim reformlannın amaçlan
aşağı yukan ortaktı. Bu ülkeler eğitim reformlan yo-
luyla yeni yetışen kuşakları 20. yüzyılın ilk yansında
bu toplumlara egemen olmuş "totaliter" ve "otori-
ter" rejimlerin düşünsel etkilerinden kurtarmayı he-
defliyorlardı. "Faşizm", "nazizm", "falanjizm" gibi
antidemokratik siyasal-toplumsal düzenlerin yarat-
tığı "tek tip insan"\ özgür bireyiere dönüştürmek is-
tiyorlardı. Bu reformlar sonucu "monolitik" rejimle-
rin düşünsel kökleri kurutulacak ve özgürlükçü-ço-
ğulcu-demokratik toplum yeniden yaratılacaktı. Ba-
tı Avrupa'nın birçok ülkesi bu zorunlu süreçten ge-
çerek günümüzdeki çağdaş kimliğine kavuştu. "Ka-
ranlıktan Aydınlığa" parolasıyla Türkiye şimdi ben-
zer bir sürecı yaşıyor. Türkiye yüzde 10'luk baraj uy-
gulamasıyla milyonlarca seçmenin siyasal tercihini
yok sayan antidemokratik seçim sistemine, mıllet-
vekillerini parlamentodan yaka-paça atmayı müm-
kün kılan ve evrensel-demokratik ölçülerde anlaşıl-
ması zor yasalanna rağmen, temsili-demokratik bir
sistemleyönetiliyor. Bu açıdan bakıldığında söz ko-
nusu "totaliter" ve "otoriter" yönetimlerle "biçimsel"
bir benzerlik göstermiyor.
Fakat Türkiye'nin kendine özgü siyasal-toplum-
sal yapısı içinde sürekli olarak, geçmişte birkaç kez
yaşanmış askeri darbe örneklerinde ve siyasal Isla-
mın merkezi iktidar ve yerel yönetim pratiklerinde
görüldüğü gibi "otoriter" ya da "teokratik-otoriter"
eğilimler banndınyor. Diğer bir deyişle, -tarihsel, top-
lumsal, siyasal, geleneksel gerekçeleri ne olursa ol-
sun- Türkiye toplumu bu antidemokratik eğilimleri
üretip besliyor. "Burası rürfeye.'"formülasyonunda
somut ifadesini bulan bize özgü siyasal kültürümüz
içinde bu "otoriter" eğilimler "her an" müdahale,
darbe ya da temsili-demokratik yoldan "siyasi ikti-
dann en yakın adayı" konumuna geçebiliyorlar. Böy-
lesi bir "iktidar talebi"r\\n söz konusu otoriter yapı-
lanmalarda doğrudan dile getirilmediği, hatta düşü^
nülmediği koşullarda bile, çok büyük bölümü de-
mokratikleşememiş bireylerden oluşan kitleler bu
güçleri "göreve"çağınyor. Kendisini bu otoriter güç-
lerden birisi karşısında tehlikede hisseden kesimler
diğer bir otoriter güçten yardım umuyor ve onun ta-
rafından "kurtanlmayı" bekliyor.
Çağdaş demokrasiler ise variıklannı, demokratik-
leşmiş bireylerinin özgüvenleri temeline dayandm-
yorlar. Bizde neredeyse her türlü sorun bir siyasal
krize yol açarken, demokrat bireylerden oluşan top-
lumlar en karmaşık siyasal ve toplumsal sorunlan
kendi iç dinamikleriyle ürettikleri demokratik yön-
temlerle çözebiliyoriar. Tüm Batı toplumlannda eği-
tim, yurttaşlan daha ilkokuldan başlayarak bu yete-
neklerie donatmayı amaçlıyor.
Türkiye'den de geçen hafta yasalaşarak yürürlü-
ğe giren "TemelEğitim Reformu"\\e "Amerika'yıye-
niden keşfe kalkmadan!" benzer hedefler doğrultu-
sunda adımlar atması bekleniyor. Eğer bu reform
gerçekten, "sefez yıllık kesintisiz zorunlu temel eği-
tim" beliriemesi ve bu süreye uygun "ders planla-
ması" gibi nicel ölçülerdışında: "Karanlıktan Aydın-
lığa!. ." parolasının ifade ettiği önemli nitel dönüşüm-
leri öngörüyorsa, bu hedefin çerçevesinin de somut
olarak çizilmesi gerekiyor.
Bu reformun başarısı toplumun bu "dönüşüm
önerisi"n\ benimseyip özümsemesine ve taşıyıcılı-
ğını üstlenmesine bağlı. Bu da tüm Türkiye'de ge-
niş bir zaman dilimine yayılacak, saydamlık ve iç-
tenlik temelinde sürdürülecek krtlesel "Aydınlatma
Kampanyalan'm gerekli kılıyor. "TemelEğitim Refor-
mu" ancak o zaman bugünkü maddi destek kam-
panyalannın ötesinde toplumun uzun erimli deste-
ğini kazanabilecek.
ANASOL-D hükümetinin daha bugünden bir dizi
yan önlemler alarak topluma inandıncılığını kanrtla-
ması gerekiyor. Örneğin, Türkiye'nin dört bir yanına
yayılmış "Kenan Evren Üsesi", "Kenan Evren Orta-
okulu", "Kenan Evren llkokulu", "Kenan Evren Par-
kı" gibi anti-demokratik simgeler ortadan kaldınlma-
dan nasıl inandıncı olacaksınız? Demokratik eğitim
yoluyla aydınlığa götürmeyi hedeflediğiniz 0 küçük
insanlan, çocuklanmızı her gün, Türkiye toplumuna
bir türtü kurtulamadığı deli gömleği giydirmiş "dar-
becipaşanın" adı yazılı okul tabelasının altından ge-
çirinken, özgür bireyler olarak yetiştirmeniz mümkün
mü? Çocuklar size. "Neyaptı da böylesine onurian-
dınldı?" diye sorduklannda ne yanıt vereceksiniz?
"Temel Eğitim Reformu" nitel bir dönüşümü
amaçlıyorsa, mutlaka bu tür küçük fakat önemli yan
önlemlerin alınmasını da zorunlu kılıyor. ANASOL-
D hükümetinin, yılların oluşturduğu bu bataklığı ku-
rutmaya ne ölçüde kararlı olduğunu reformun tek-
nik-bürokratik uygulamalan kadar, bu uygulamala-
rı inandıncı kılacak demokratik girişimler de göste-
recek.