22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 AĞUSTOS 1997 PAZAR 12 KULTUR Büyiîkfilııüeriııbüyük yönetmeni Bu yılki Venedik Film Festivali 'nde onur ödülü alacak olan yönetmen Stanley Kubrick'in 'OtomatikPortakal'filmi 25 Ağustos'ta Beyoğlu Sineması y nda KüMrServisi-"Terminatör'' filmleri- nin yönetmeni James Kameron, "O bir beyin vampiridir" der Stanley Kubrick için; "İnsanlan ele geçirip zihinlerinde olup biteni içmeye bayıhr". Birlikte çalıştıklan iki yıl boyunca kur- duklan yakınlıktan sevgiyle söz eden se- naryo yazan Frederic Raphael ise Kub- rick'i kusursuz bir sinemacı olarak değer- lendirir. Biyografı yazan John Batter'a göre de Kubrick, halen yaşamakta olan son efsanevi yönetmendir. Geniş kitleler için büyük temalar üzerine büyük fılmler yapar. Stanley Kubrick'in, eşı Christiane Har- lan ıle paylaştığı St. Albans dışındaki ge- niş evmde. fılm yapmak ve yaşamak için gereken her şeyin bulunduğu söylenebılır Mümkün olduğunca az ınsanla görüşme- ye çalışan 69 yaşındakı bu yaşlı adam. yıl- lar önce "The Shining" adlı fılmın setin- de Shelley DuvaB'e çok ağır hakaretlerde bulunan, "A ClockworkOrange"(Otoma- tik Portakal)"m bütün bır sahnesi boyun- ca gözünü kapatmasına izin vermeyerek Makotm McDo*eU'ı neredeyse kör eden Stanley Kubnck'ten başkası değıldir. Harvey Keitel fılmden aynldı Aradan geçen uzun yıllara karşın sine- ma çızgisini ve çalışma yöntemlermi de- ğiştirmeyen Kubrick, son fîlmi ^Eyes Wî- de Shufda Tom Cruise ve Nkoie Kidman ıle birlikte çalışıyor. Başlangıçta kadroya dahil olan Harvey Keitel ıse yönetmen ile aralannda sanatsal farklılıklarbulunduğu gerekçesiyle çekimlere başladıktan kısa bır süre sonra fılmden aynldı. Keitel'den boşalan yeri dolduran yenı isim Sydnev Pbllack Kubrick. çekimleri tamamlanıp günışı- gına çıkanlana dek fılmlerini bir sır gibi saklamaktan vazgeçmiyor. Birlikte çalış- tığı oyunculann da basına herhangi bir açıklama yapmalannı yasaklayan Kub- rick, yine de filmle ilgili bazı bilgılerin dı- şan sızmasına engel olamıyor. Oldukça Stanley Kubrick 'Otomatik PortakaTın bütün bir sahnesi boyunca McDovvefl'ın gözünü kapatmasına izin vermemiş. >on filminin çalışmalannı sır gibi saklayan Kubrick izleyici, yazar ya da oyuncular için değil, sadece kendisi için film yapıyor. Özenle koruduğu özel hayatı, Kubrick'i bir efsane haline getiriyor. Onu bir sanatçıya değilse de büyük bir ustaya dönüştüren ise yaşadığı izole dünya ve sahip olduğu zengin birikim. "seka" bir panoramaya sahip olduğu söy- lenen fılmde Cruise ve Kidman ikilisi, hastalanyla ilişkiye giren psıkiyatrist bir kan kocayı canlandınyorlar. llkönceleri 1997 sonbahannda gösteri- me gireceğı açıklanan "EyesWîde Shufın çekimleri halen sürüyor ve görünüşe ba- kılırsa 1998 yılmın ortalanna dekfilmiiz- leme şansımız olmayacak. Kubrick'le film yapıp da herhangi bir şekılde yara alma- yan aktörlerin sayısı yok denecek kadar az. Oyunculanyla sağlıklı iletişim kuramadı- ğı, sette tamamen kendi bildiğini okudu- ğu ve fazla mükemmelliyetçi olduğu ge- rekçeleriyle eleştırilen Kubrick, biranlam- da sinema dünyasi için mistik bir karak- ter. Yönetmenin katıldığı son konferansın tarihi 1960. Insan içinde olmaktan ya da kendisiyle röportaj yapılmasrndan hoşlan- mıyor. Inandığı gibi yaşryor ve çalışıyor. Olabildığince az yolculuk yapıyor. Orta Amerika'da geçen 1962 yapırrufilmi"Lo- lita"nın çekimleri için bile Gerrards Cross'tan öteye gitmemiş. A Clockwork Orange (Otomatik Portakal)'ın tamamı, Kubrick'in evine bir buçuk saat uzaklık- takı mekânlarda çevrilmiş (1971). Viet- nam savaşmı konu alan filmi "Fuü Metal Jackefın tüm çekimlerinin gerçekleştinl- diği yeT ise güney Londra. Onunla taruşma fırsatı bulan birçok ki- şiye göre Kubrick, sevimli, iyi huylu, ca- na yakm ve konuşkan bır adam. Eyes Wi- de Shut'ın senaryo yazan Raphael, "Baş- kalannın işlerine de saygı göstermeyi bflen, alçakgönüUüvebüyük bir yönetmen" ola- rak bahsediyor Kubnck'ten. 'Sonuı bireyseilik ve özgünlük' Çevresindekilerin onu garip karşılama- lannın nedeni ise Kubrick'in sosyal an- lamda insan topluluklanyla fazla ilgılen- mediğı izlenimi veren "izote" yaşamı. 1928 yılında Bronx'da doğan yönetmen, ömrü boyunca kemıkleşmiş bir yapılan- manın sözkonusu olduğu hiçbırkurumve çe\reye uyum sağlayamamış. Öğrencilik hayatı da başansızlıklarla dolu olan Kub- rick "Okuldahiçbirşeyöğrendiğimi hatir- lamıyorum" diyor. "Zaten 19 yaşuna ka- dar kendi isteğimle tek bir kitap okuma- dHn". 17 yaşındayken Look dergisinde başla- yan fotoğrafçılık macerası fazla uzun sür- müyor ve Kubrick, Kirk Douglasın da yardımlanyla ilk aşlo olan sinemaya dö- nüyor yeniden. Anthony Mann'in yanm bırakhğı Spartacus fılmini "kirauk yö- netmen" olarak tamamladıktan sonra ise bir daha asla, üzerinde bütünüyle kontrol sahibi olmadığı bir fılmde çalışmama ka- ran ahyor Kubrick. Kubrick, Ingiltere'de smema kariyerine yeni bir başlangıç yapı- yor. Artık senaryosundan afişine kadar fılmlerinin her türlü aynntısıyla kendisi ilgıleniyor yönetmen. John Baxter da bi- yografisini kaleme aldığı Kubnck'in her fılmini tek başına yarathğını söylüyor. Zamanında okulda kendisine verilen eğitimi de reddeden ve dış dünya ile olan tek bağlantısını arkadaşlannın gönderdi- ğı kasetler, televizyon ve radyo aracıhğı ile kuran Kubnck, gerçek birotodıdakt. Gün- düzleri uyuyor ve geceleri çalışıyor. Yarar- lı gördüğü her türiübilgiyi topladığı geniş bir arşivi var Kubrick'in. Birfilmininçe- kimlerini tamamlaması ise yıllar sürebili- yor. Kubrick'in sinemacılığını yıllardır ayakta tutan şey belki de bu ıssızlık. Bü- yük bir ihtimalle bilinçli olarak Hollywo- od sisteminden kendisini korumaya çalı- şıyor yönetmen. Kimilerine göre ise kusursuz bir sine- macı olmaktan uzak Kubrick. iyi ama ha- rika değil. Fanatik bir usta ama büyük bir sanatçı değil. Hatta filmleri hiçbir anlam taşımıyor. Kısacası henüz hiç kimse Kub- rick'in tarzını tam olarak tanımlayabilmiş değil. Ancak herkes tarafindan kabul edi- len tek bir şey var ki Kubrick ımzah her film tamamen Kubrick'e ait "Bence" di- yor yönetmen, "20. yüzyü sanatmın en önemli probiemkri bireyseilik ve özgün- lük". VEYS FMS7.7 Veys FM tarafindan oluşturulan radyo müzesine radyo bağışında bulunan dinleyicilerimize şükran belgesi verilmesi münasebetiyle düzenlenecek (Brunch) sabah kahvaltısına tüm medya mensuplarının teşriflerini bekleriz. DAVETİMİZE KATILACAK SANATÇI DOSTLARIMIZ ALAADBİNYAVAŞÇA BEHtYEAKSOY BİLGEÖZGEN CANSINEROL CAVİTTANÜREK DIRSUNKARACA EROLSAYAN FETHİ KARAMAHMl TOĞLU GALİPSOKULLl GÖNÜLAKKOR GÜNDOĞDUDURAN GÜZİDEKASACI HALİTÇELİKOĞLU HARİKAAVCI HÜNERCOŞKUNER HÜSNÜÜSTÜN İNCİYAMAN MAHMUTOGUL MELAHATPARS METİNMİLLİ MIIAZZEZABACI MUAZZEZERSOY MISTAFASAĞYAŞAR MÜŞERREFAKAY NEVZATATLIĞ PERİHANALTINDAĞ RAHMİKALAYCIOGLU S.MUTLUAKBULUT SAMİAKSü SAMİMESANAY SELAHATTİNİÇLİ SELAMİŞAHİN SELÇUKTEKAY SEMAHATÖZDENSES SEVİMTANÜREK SUATSAY1N ŞÜKRAN AY TIRANSAKA VEDATÇETİNKAYA YAŞARÖZEL Y1LDIRIMGÜRSES ZEKAİTUNCA Tarih : 27 Ağustos Çarşamba Saat : 10.00-13.00 arası Yer : VEYS FM Radyo Evi Bahçesi Tel. : 326 74 54 (4 hat) SezenAksuveBregovlçten çokate$lî"biralbüm Yapmak istediği müziği İstanbul'da bulduğunu bejirten Bregovic "İstanbui tarihi bir imparatoriuğun eskiroerkezive >üz>ıDann sanatmın enerjisi burada birikmiş. Balkanlar'daki en yüksek mü/.ikal enerjiyi keşfettim İstanbul'da" dedi. 6 Yerel olan evrenseldir' Kültür Servisi - Se«en Aksu ve Goran Bre- govk. yaptıklan basm toplantısuida üzennde çalıştıîdan ortak albümün bir ay içinde tamamlanacağını açiı-'adılar. Bregovic'in prodüktörlüğünüüstleı. ği Raks-PolyGram tarafindan yayunlanacak olan ve altyapısı Is- tanbul ile Belgrad'da gerçekleştirilen al- bümün stüdyo çalışraalan halen sürmekte. Sezen Aksu ise Bregovic ile olan müzikal bırlıkteliklerinı ve albümün öyküsünü şöyle anlattr. "Bre^mic'iuzunyıllardanberiyakın- dau takip ediyor ve müthiş bir içsel uyu- mumuzolduğunu hissediyortlum. Bundan bir yıl kadar önce tamştığııruzda da bu konuda yanılmadtğımı anladım. Bregtnicve ben ortak duygulan. tanıdık acı ve sevinçleri olan iki in- sanız. Planlı programb değü. içinden gekligi gibi müzik yapıyor Brego\ic, Ha\ atın içinden geleni, kendi içinden geçirip akıtıyor dışanya. Beni en çok ilgüendiren de onun mü/iğindeki bu saflyet Kısacası albüm için de yakuı duygu- lan olan iki insanın ortak üretirnleri diycbili- riz." Sezen Aksu'nun çok ateşli bir yapım o- larak nitelendirdiği albümdeki tüm besteler Bregovic'e ait. Sözler ise Patdze Banşta ve Meral Okay ile birlikte Sezen Aksu tarafin- dan yazılmış. Aksu'nun şarkılannı ılk kez bundan on yıl kadar önce dinledvğini söyleyen Bregovic, al- bümle ilgili olarak da şunlan söyledi: " Türidye'de bir insan, bir müzisyen ve bir sanatçı olarak özeDikle birlikte çahşmak iste- diğim isim Sezen Aksu. Ben Türk değilim: a- ma yapmak istediğinı ve şu anda da yapmak- ta olduğumuz, çok "Türk" bir albüm. çünkü ben bir yabancıolaraksizinmüziğuıizdeki gü- zelliği daha iyi hissedebiliyonım. Dünyadaki dominantzevke yönelikolarakyapılan müzik değü ancak yerel olan evTensel olabiür." Bir yaşam boyu el ele...Kültür Servisi - Uluslara- rası müzik çevrelennde ko- cası Ispanyol besteci Joaqu- in Rodrigo'nun daimi eşlik- çisi ve piyanist ve opera ya- zan kimliğiyle önemli bir müzisyen olarak tanınıyordu Vlctoria Kamhi. O, aynı za- manda Nobel Edebiyat Ödü- lü sahibi EliasCanetti'ninde kuzenıydi. Doğum tarihi kesin ola- rakbilinmeyen Kamhi İstan- bul'da dünyaya geldi. Üç bu- çuk yaşında piyano çalmaya başladı. Çok özel bir yetene- ğe sahip olduğu anlaşılan Kamhi, müzik çalışmalannı Ljszt'in eski öğrencılerinden Geza Heguey ile sürdürüyor- du. Halka açık ilk konserini 10 yaşındayken verdi.Kam- hi, Pans Konservatuva- n'ndan mezun oldu. 1929'da Parizyen'deki bir suarede Joaquin Rodrigo ile taruştınldı ve pıyanoda Rod- ngo'ya ait bazı eserleri ses- lendirdi. Babasının tüm uya- nlarına rağmen Kamhi, 19 Ocak 1933'te Ispanva'da Rodngo ile evlendi. Evliliklerinın ılk yıllan İspanyo) besteci Rodrigo'nun eşi piyanist ve opera yazan Victoria hi. yoksulluk içinde geçti, Is- panya Iç Savaşı da çifti yeni birkaosa sürüklüyordu. Tüm sıkıntı ve yoksulluklann bir sonucu olarak düşük yaptı Kamhi. Aynı dönemde Rod- rigo, yaşadvğı acılann bir yansıması olan "Concierto de Aranjuez" isimli adagi- osunubesteledi. Yüzyılın en ünlüeserlerinden biri olan bu adagio, çifhn yaşammda bir dönüm noktası olda tç savaş bittikten sonra ts- panya'ya döndüklerinde Rodrigo, tber müzik kültü- rünü yeniden yapılandırmak için çalişmalara başladı. 1941 yılında Kamhi, kızı Ce- cilia'yı dünyayagetırdi ve ay- nı günlerde Concierto de Aranjuez'ın prömiyeri de gerçekleştirildi. Kamhi, ko- casuıın hem elleri hem de gözleriydi artık. Kocasının birçokbestesinde de aktifbir rol o>Tiadı Kamhi. Ünlü bale eseri "Pavan Real"ın öykü- sünü hazırladı Güçlü ve cesur kişiliği. doğuştan gelen bir alçakgö- nüllük ve keskin bir espri an- layışıyla birleşmişti "Hand in Hand vvitfa Joaquin Rodri- go" adlı kitabı 1985 yılında yayımlandı. Kızı ve kocası için yaşadı Kamhi. 21 tem- muzda yaşamını yitirdi. KÖŞEBENT ENİS BATUR Kültür Bakanlığı'na Bir Ön Bakış Hemen herkes "Din'in Siyaset'e âlet edilmesi" konusunun üzerinde duruyor Türkiye'de; pek az kişi Kültür'ün Siyaset'e "âlet edilmesi" olgusu üze- rinde kafa patlatıyor, görüldüğü kadanyla. Oysa bir Kültür Bakanlığı var ülkemizde (pek çok ülkede yok böyle bir bakanlık), siyasal iktidann doğrudan müdahale ettiği bir alan söz konusu: Açık, tavıria- nn netleştiği bir tartışma ortamından henüz çok uzaktayız. Kültür Bakanlığı, Türkiye'de, Kültür'ün Siyaset'e "â/ef edildiği" bir odak. Hangi siyasal görüş ikti- dara gelirse, kendi yandaşlanna yönelik bir kad- rolaşma, bir eytem planı, bir felsefe dayatıyor: Ne- redeyse otuz yıldır buna tanık oluyoruz, kim bu- nun tersini savunabilir? Bir Kültür Bakanlığı olacaksa (ki siyasal olgun- luk kazanmamış bir ülkede olmaması yeğlenir), o- nun devlet tarafindan olabildiğince yansızlaştınl- ması gerekir. Bu yöne sapılmadıkça, "istismar" kapsamının daraltılmasını ummak hayalcilik olur. Yansızlaştırmanın bir yolu da siyasete endeksli kı- lınmayacak biryaklaşım oluşturmaktan, birtürya- n-özerklik statüsü gerçekleştirmekten geçer. Bu- nun nasıl olabileceğini önce tartışmaya açmak en sağlam yöntem sanıyorum. Kimin tarafindan? "Bir" Kültür Bakanı tarafindan. Bu tartışmanın başlaması için düş kurmaya ko- yulalım, kendi yakamızda. Ondan önce, bir başka cepheye açılabiliriz gibi geliyor bana: Kültür Ba- kanlığı'nın öbür büyük açmazına. Siyaset, Kültür'ün ciddi bir kamburu. Bir de iki- zi var ama: Ekonomi. Kültür Bakanı'nın işyapabil- mesi için fınans musluğundaki tıkanıklığı gider- mesi şart. Bu şartı bir başka şart hazırlıyor: Para harcamak için önce parayı keşfetmekle yola ko- yulmak zorunluğu var. "Süfçe"den tamtakır kuru bakır bir bütçe devralarak harekete geçen Kültür Bakanlığı, iki nefeste pes etmeye mahkûm. Bütün bunlan somutlamak en iyisi belki de: Los Angeles'taki Paul Getty Kültür Merkezı'nin toplam yüzölçümü 45 hektar, müze hacmi 33 bin metrekare, sermayesi 4 milyar dolar, 800 kişi ça- hştınyor, 1500 proje için (yaklaşık 100 ülkede) 60 milyon dolar burs veriyor her yıl, yılda 1.3 milyon kişi geziyor merkezi. Dünyanın iki büyük müzesini ele alalım bir de: New York'taki MOMA'yı yılda 4.7 milyon kişi bilet alıp geziyor, yıllık zaran 1 milyon dolar, gelirinin yüz- de39'unu karşılıyor, geri kalanını bağışlardan, New York Belediyesi'nden sağlıyor. Paris'teki Louvre Müzesi'ne bakalım şimdı: 6 milyon kişi giriş yapı- yor her yıl bu müzeye, yıllık zaran MOMA'nınki ka- dar, gelirinin yüzde 24'ünü kendisi karşılıyor, geri kalanını devlet üstleniyor: Gördüğünüz gibi, tek çözüm serbest piyasa mantığına bağlanamıyor. Bu da doğal: Fransa'nın turizm gelirınde Kül- tür'ün payı küçümsenebilir mi? Peki, Türkiye'nin turizm gelirinde Kültür'ün pa- yı küçümsenebilir mi? Topkapı'yi yılda 1.365.000 kişi geziyor; Ayasof- ya'yı 1.250.000 kişi. Louvre'un yıllık bütçesi 1 mil- yon dolar, Topkapı ve Ayasofya'nın toplam geliri 300 bin doları bulmuyor. Devlet arka çık(a)mıyor yeterince, özel sektöain desteğine doğru dürüst talip olunmuyor, bu iki müze (ve bütün öteki müzelerimiz) yarı-kapalı ça- lışıyoriar. Işletme mantığı kaybolacak ölçüde es- ki, yatınm payı yok denecek ölçüde az, uluslara- rası ilişkiler bağlamında durum farklı değil. Kültür Bakanlığı önce Siyaset'le ilişkisini mi göz- den geçirmeli, yoksa, Ekonomi'yle ilişkisi daha mı büyük öncelik taşıyor. Tartışılabilir mi bu? Hâmiş: Dün açılan Beykoz Vakfı'na bir selâm. Amisos hazinesi sergileniyor • Kültür Servisi - Samsun'da belediyenin yol açma çalışmalan sırasında ortaya çıkanlan "Amisos Hazinesi"nin sergilenebilmesi için çalışmalar tamamlandı. Pontus krallanndan 6. Mitridat ile ailesine ait olduğu tahmin edilen lahitte som altından bir kral tacı. 15 altın düğme, insan ve hayvan fıgürlü 4 altın bilezik. 18 parçalanmış altm bilezik, altın bir saç tokası, 2 altın küpe, 10 altın gerdanlık, taşlı bir altm yüzük, 24 parça altın kolye, 424 altın boncuk, bir cam kâse, kulplu 4 testi, 3 kandil \e toprak bir kap yer ahyor. Samsun Müze Müdürü Mustafa Akkaya, 1995 yılında bulunan lahitten çıkanlan hazinenin, Karun hazinesinden sonra en büyük koleksiyon olduğunu belirtti. İzmiTte yüzer müze • Kültür Servisi - Donanma komutanlığı tarafindan hizmet dışı bırakılan "Gayret" adlı muhribin düzenlenmesiyle Türkiye'de ilk kez oluşturulan "Yüzer Güzel Sanatlar Galerisi ve Müze" tzmıt'te ziyarete açıldı. Kocaeli Valiliği ve lzmit Büyükşehir Belediyesi'nin katkılan ile restore edilerek hizmete sunulan ''Gayret Muhribi"nin açıhşında bir konuşma yapan Donanma Komutanı Oramiral Salim Dervişoğlu, galerinin, Türk denizciliğine duyulan ilginin artmasına katkıda bulunacağmı söyledi. Dervişoğlu, Kocaeli Valisi Memduh Oğuz ve Büyük Şehir Belediye Başkanı Sefa Sirmen'in açılışım yaptığı müzede denizcilikle ilgili çeşitli şiltler, plaketler, bröveler, tarihi fotoğraflar, gemi maketleri ve yağlıboya tablolar bulunuyor. İzmit Yelken Kulübü'nün yan tarafmda inşa edilen iskeleye demirli olan ve içinde multivizyon gösterilerinin yapıldığı müzede halka açık bir de kafeterya hizmet veriyor. Yayla Fotoğraflam Sergisî • Kültür Servisi - Osmaniye Belediyesi ve Osmaniye Fotoğraf Amatörleri Derneği'nin (OFSAD) birlikte düzenledikleri "Yayla" konulu fotoğraf yanşmasının sonuçlan açıklandı. 13. : Zorkun Yaylası Çocuk Şenlikleri dolayısıyla gerçekleştirilen yanşmada dereceye giren eserler, Osmaniye Belediye Salonu'nda, 10 gün süreyle sergilenecek. BUGUN • RUMELtHtSARI KONSERLERİ kapsammda saat 21.00'de Candan Erçetin dinlenebilir. • TARM DARPHANE'de saat 17.30'da Gülizar Akkanat resitali yer ahyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear