25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 HAZİRAN 1997 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Fötr Şapka ve Kasket METİNERKSAN C - ^ ^ H ^ B ötr' ve 'kasket' givi- • ' mı, Türkiye Cumhu- ^ L J riyetı Devleti tarihı- nın oluşum. değı- şım, dönüşüm dö- nemknmn yetkin bır göstergesidir. 'Fötr' ve 'kasket' gıyı- mini irdelemek cumhuriyet tarihini ır- ddemektır. Türk dılinde bır şapka türünü tanım- layan "ffitr" sözcüğü, dilımize Fransız dilınden alınıp katılan sözcüklerden bı- ridir. Fransız dilindekı "feutre" sözcüğü Türk diline Fransız dilindeki "fötr" oku- nuşuyla girmiştır. Fransızca "feutre" sözcüğü hayvan yününden ya da kılın- dan yapılmış "keçe" demektir. "Keçe" dövülerek ya da sıİaştınlarak yapılan ka- lın bir kumaş türüdür. Fransız dılinde "keçe" ve "fötr" ıkı ayn sözcük değıl, "keçe" ve "fötr şapka" anlamında tek bir sözcüktür. Ingiliz dilinde "fötr şap- ka" "feJt" sözcüğüyle adlandınlır. Ingı- lizce "feft" sözcüğü hayvan yününden ya da kılından yapılmış "keçe" demek- tir. Ingiliz dilinde "keçe" ve "fötr" iki ay- n sözcük değil, "keçe" ve "fötr" bir söz- cüktür. Türk dilinde "keçe", "fötr" ya da "fötr şapka" iki ayn sözcüktür. "fötr şapka" kalın bir dokuma olan "çuha" kumaşından yapılır. Atatürk 27 Ağustos 1925 Perşembe günü, Kastamonu ili, Inebolu ilçesi "Türk Ocağı"nda, büyük bir devnmci kararlılığı ve büyük bir önder bilgelıği ıçinde, elindeki "fötr" şapkayı Türk ulu- suna göstererek şöyle demiştır: "Bu serpuşun (başa grvilen nesne) adı- na 'şapka' denir. Şapka givmeye 'caız değıl (olmaz)' diyenler vardır. Ben de. onlara derim Iti; çok aymazsınız (gafilsi- niz) ve çok bitisizsiniz (cahilsiniz). Onla- ra şunu sormak isterim. Yunan serpuşu olan"fesi" giymekolurda,"şapka'yıgiy- mek neden olmaz. Onlara ve tüm ulusa anımsatmak isterim: Bizans papazlan- nın ve Vahudi hahamlannuı özel ghsisi olan 'cüppeyı' ne zaman, ne için, ve ııa- sıl giydfler?". Cumhuriyet devrimlenn- den bin olan giysi devrimının bır aynn- tısı olan "şapka" devnmı ve tanıtma kap- sammda Atatürk bılgin kışiliğiyle, Müs- lüman görünümündeki düzmece (sahte) dindarlara "fes", "cüppe", "sank" yan- daşlanna bu giysılenn Hıristıyan ve Mu- sevi giysileri olduğunu tanıtlamış, kanıt- lamış ve bildirmiştir. Türk dilinde bir şapka türünü tanım- layan "kasket" sözcüğü, dilımize Fran- sız dilinden alınıp katılan sözcüklerden bındir Fransız dilindekı "casquette" sözcüğü Türk dılıne Fransız dilindekı "kasket" okunuşuyla girmiştir. Atatürk "fötr şapka" ıle bırlikte "kaskefi de bır şapka türü olarak Türk ulusunun çağdaş gıysılen arasına katmıştır. Atatürk en gü- zel "fötr şapka"1an ve "kasket"leri gi- yerek Türk ulusunun coşkulu bir diren- meyle, içten bir beğeniyle ve çok estetık bır bıçımde kullanmaya başladığı iki şapka türüdür. Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhu- nyetı Devleti'nin "alün dönemi" olan "Atatürk dönemi"nde "fötr" \e "kas- ket" Cumhunyet yönetimınin çağdaş sımgesel iki göstergesidir. Devletın ve sı- yasal yetkenin duyarlı bir özenle koru- duğu bu devrim olgusunu Türk ulusu ıç- tenlıkle benimsemiştır. Cumhunyet in- sanlan kentlerde, köylerde, gündelik ya- şamlannda. açık hava toplantılannda, ulusal ve dınsel bayramlarda, her tür tö- renlerde "fötr" ve "şapka"yı ıstekle, be- ğeniyle, özenle giymiştir. Atatürk'ün bir özdeyişi vardır. "Kafalaruı içi değişme- dikçe, değişıne olmaz". Cumhuriyet in- sanlan kafalannın içınin değıştığini "fötr" ve "kasket"le belirtmişlerdir. "Fötr" ve "kasket" ıç ve dış düşmanlar- la savaşarak kurulmuş olan laik Cumhu- nyet'ın bırbaşkaldın sımgesi olmuştur. İsmet İnönü döneminin ortalannda devletin ve sıyasal yetkenin siyasal çı- karlar nedeniyle verdiği dinsel ödünler sonucu kafalann içı değişmeye ve ka- rarmaya başlar. "Fötr" ve "kasket" gi- yimı ağır ağır azalır. Devlet ve siyasal yetke bu Cumhuriyet ve devrim olgusu- nun korunması konusunda duyarlı ve özenli davranmaz. "Fötr"süz, "kas- ket"siz açık başlar görüntüye girer. Bu dönemin laik cumhuriyete başkaldın simgesi (uygarca başı açık dolaşmayı yeğleyenler dışındakılerin) "açık baş- ür". Türkçe okunan "ezan"ın Arapça okunmasıyla başlayan CelalBayar döne- mi nde. demagojiyı "demokrasi" gibı dü- şünen ve uygulayan siyasal yetkenin, la- ik cumhuriyet karşıtı aldığı önlemler ve siyasal çıkarlar için verdiği dinsel ödün- ler sonucu "fötr şapka" ve "kasket" gı- yımı giderek yok olmaya başlar. Takke, sank ve yün başlık gıyımı, kafalann içı- nın hızla değişmeye başladığını ve koyu bır karanlığa doğm gıttiğini açıkça be- lirler. Cumhuriyeti korumak ve kollamak için yapılan, fakat ikincı cumhunyet saf- satalannı (yanıltmaca) ve mugalatalan- nı (aldatmaca) ılk kez ve resmen günde- me getiren ve çok çelişkili (paradoksal) olan 27 Mayıs 1960 Devrimi, Atatüık devrimlenne ancak yeni anayasal hukuk kurumlannı oluşturarak bağlı kalır. Bu dönem Atatürkçü görünümündekı ılen- ci aydınlann bu davranışı laik cumhun- yetçi kafa ıçlerinin simgesi olan "fötr" ve "kasket"i iyice yok eder. Bu dönem- de "fötr" yalnız tsmet İnönü, Celal Ba- yar, CemaJ Gürsel ve Cevdet Sunay'ın kafalannda görünür. Bu dönemin orta- sında sınema komiklerinın şapkalanna benzeyen "Çoban Sülü Modası fötr" şapkasıyla Süleyman Demirel "fötr" şap- ka giyenler arasına katılır. Fakat öyle ya da böyle bıyıksız yüzü ve "fötr" şapka sıyla Süleyman Demirel bugüne dek cumhuriyetin bu anlamlı geleneğinı sür- düren tek kışidir. 12 Mart 1971 'den 12 Eylül 1980'e dek süren kanlı karmaşa dönemi sırasında, 12 Eylül 1980'den bu yana süren Atatürk ve laik cumhuriyet karşıtı düşüncelerin ve eylemlenn yoğunlaştığı dönem içın- de "fötr" ve "kasket" yerlerinı, açık baş- lara, takkelere, sanklara, yün başlıklara hızla terk eder Bu dönemler ıçinde be- denlere giyilen; ceket, pantolon, göm- lek, boyuna takılan kravat. genelde açık baş, solcu görünümündeki devrimci ay- dınlannın ve Atatürkçü görünümündeki ne olduklan belirsiz kişilerin başındaki "Lenin kasketi", sağcı görünümündeki gericilerin başındaki "takke", "albkaval, üstüşişhane"gülünçlüğününrrajikorruk bır görüntüsüdür. Bu başıboşluk ıçinde tek laik cumhuriyetçi görüntü; komutan- lann, subaylann, astsubaylann, erlenn gıydikleri şapkalardır. En güzel "fötr şapka" 1an ve "kas- ket"leri cumhuriyetin ve çağdaşlığın bir simgesi olarak ve Türk ulusuna örnek olsun diye Atatürk giymiştir. Atatürk'ü örnek alan Türk ulusu "fötr şapka" ve "kasket"i laik cumhuriyetin ve çağdaş- lığın bir simgesi olarak başında onurla taşırruştır. Dönemler değışmiş, "devlet" ve "siyasal yetke" çözümsüzlüğünün oluşturduğu karmaşık, ikilemli bir or- tamda, siyasal yetkelenn siyasal çıkarlar için laik cumhuriyet ilkelerinden verdi- ği ödünler sonucu kafalann içi kararmış ya da yeşillenmiş(!) Çağdaş Türkiye gö- rüntüsü çağdışı Türkiye görüntüsüne dö- nüşmeye başlamıştır. Bu dönemler ıçin- de ve şimdi, yasama, yargı, yürütme erk- lerinı oluşturan kurumlar ve bu erklere ilişkin kişiler laik cumhuriyetin bu çok duyarlı "fötr" ve "kasket" giyımi olgu- suna sahip çıkmamış ve özen gösterme- mişlerdır. Bu durum ve koşullar ıçinde Türk ulusu ne yapsın. Atatürk'ün kurdu- ğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Bü- yük Millet Meclisi Başkanı "fötr şap- ka" giymez. Törenlere açık başla katılır. Eşi, göstermelik olarak törenlerde "fötr şapka" benzeri bir kadın şapkası giyer. TBMM Başkan yardımcılan "fötr şap- ka " giymez. Türkiye Cumhuriyeti Baş- bakanı "Versace" kravatı takar, takke gı- yer, "fötr şapka" giymez. Türkiye Cum- hunyetı Devleti Hükümeti'nin bakanla- n "fötr şapka" giymez. Milletvekilleri ve siyasal partı başkanlan "fötr şapka" giy- mez. Ara sıra "fötr şapka" giyen Ana- yasa Mahkemesi Başkanı da sürekli "fötr şapka" giymez. Yargıtay, Danıştay, Sayıştay başkanlan "fötrşapka" giymez. Valıler "lötr şapka" giymez. Yurtiçinde ve dışında görevli Türk büyükelçilen "fötr şapka" giymez. Sıvil yaşama geç- miş emeklı paşalar ve subaylar "fötr şap- ka" giymez. Rahmi Koç dışında Türk işadamlan, Türk aydınlan, Türk medya- sının ünlü kışılen "fötr şapka" giymez. Bu durum düşünsel ve toplumsal bır de- ğışimin olumsuz göstergesidir. Bu arada bır akhevvel çıkar da, "Dün- yadada 'fotr şapka' ve 'kasket' tariheka- nşö. Bak, Clınton, Yeltsin, Chırac, Bla- ir, K.oh.1, Jospin, Denktaş, Pangalos da 'fötr şapka' giymiyorlar" derse bu akla ne denir. Bu akla şu denir: "Ben laik cumhuriyet Türkryesi'ne ilişkin çok du- yarlı bir konudan söz ediyorum" denir. Aydınlığa Doğru.. C anlılar âlemıne baktığımız zaman, çoğunun ışığa doğru yöneldiğıni görürüz. Yeşil bıtkiler, yaprakJannı ışığa doğru çevirir. Günebakan ve sarmaşık örnek verilebılir. Bıtkilerde görülen bu ışığa yönelim hareketıne "fototropizma" denır. Hayvanlann birçoğu ışığa doğru ilerler. Karasınekler, kelebekler, sıvnsınekler "efemer" denılen bir günlük sinekler ışık etrafında toplanır ve pervane gibi dönerler. Denizde yaşayan hayvanlann büyük bır kısmında, ışık oluşturan organeller vardır. Bu hayvanlar, ışık sayesinde eşlennı bulur ve çiftleşırler. Kara hayvanı olan ateşböceklerinde de aynı durumu görmekteyiz. Hamamböceği, yarasa gibi bazı hayvanlar karanlığı severler ve karanlıkta sinsi sinsi ılerleyerek faaliyete geçerler. Uzerlerine ışık düştüğü zaman, kaçacak delik ararlar. tnsanlara gelınce, onlann da bazı gelişmemiş, ilkel yapıda olanlan karanlığı yeğler, aydınlanmaktan korkarlar. Bu gibi insanlar, çe\Telerindekı insanlann da gelişmesini ve aydınlanmasını istemezler. Bunlar, çağın gerisınde kalmış olan, beyinleri örümcek bağlamış olup ülkeyı ortaçağ karanlığına götürmek isteyen, insanlıktan nasibini almamış olan yaratıklardır. Gelışmiş olan insanlar, karanlığı sevmez, ışığa doğru, aydınlığa doğru koşarlar. Bu gibi insanlar bilgı bakımından, kûltür bakımından zengindir, kendilen aydınlandığı gibi, etrafa da ışık saçar ve etrafindaki ınsanlan » aydınlatmaya çalışır. Okullardaki eğıtimin her geçen yıl bıraz daha bozulması, yozlaşması, 8 yıllık eğitimın engellenmesi, halkın uyanmasını ve aydınlanmasını ıstemeyen bırtakjm yobaz kişilenn yönetimde oluşundan kaynaklanmaktadır. Bu kişilerin amacı, halkın bilinçlenmesini engellemek, halkın sırtından geçınmek, halkı kolayca kandırabilmek, halkın hakkını aramasını engellemek ve kulluktan kurtulmasmı önlemek, böylece ıstedığı gibi at oynatabilmektir. Oysa çağdaşlığın yolu karanlıktan kurtulmak ve aydınlanmaktır. Aydınlanmanın yolu eğitimdir. lyi bir egitim, kişiyi karanlıktan kurtanr; bilinçlendirir; kulluktan bireyliğe yükseltir; kişinin dünya görüşünü değiştinr; hakkını aramasını ve ınsanca yaşamasım sağlar. Necla Türkel Bıyolojı öğretmenı PENCERE Doğu Söylencesi Doğu'nun söylenceleri, kimi zaman Akde- niz'deki mitolojiyi sollar, yazında gerçeküstücü- lüğü geride bırakır, gizem perdesinin kalın bük- lümleri ardına sığınır, saçmalığın ince çekimini içerir... Hatemi Tayi'nin öyküsü de şaşırtıcı... Doğu'da cömertliğin simgesi, eliaçıklığın tan- nsı Hatemi Tayi'nin kişiliğine ilişkin neler anlatılır, kaç öykü dilden dile dolaşır?.. Işte bunlardan birisi... • Hatemi Tayi'nin kara duman renginde rüzgâr ayaklı bir Arap atı vaımış... Kişnemesi gökgürültüsüymüş.. Koşması saba yeli.. Bir şimşek çakımında ovalan aşıp dağlara vur- duğunda, tepeleri nisan bulırtu gibi sarar, doruk- lara dolu yağdırır, kartal kuşunu geride bırakır- mış... Hatem'in ününü Rum padişahınaduyurmuşlar. - Atının koşmada, kendisinin cömertlikte bir eşi menendi daha dünyaya gelmedı... Padişah, söylenceyi duya duya bıkıp öfkelen- miş; bilge vezirine demiş ki: - Ben Hatemi Tayi'den o Arap atını isteyece- ğim, verecekolursa, söylenenlergerçektir, diye- ceğim yoktur; vermezse bilin ki şöhreti içi boş davul sesidir; tanıksız dava, insana utanç geti- rir. • Padişah, Tay aşiretinin huyunu suyunu bilen bir elçiyi görevlendirmiş, yanına on kişi katmış. Kurul yola çıkmış; ama, o günlerde hava öyle- sine korkunç, karanlık ve yağmurtu imiş ki sanki yer ölmüş, gök toprağın üstüne eğilmiş ağlıyor, gözyaşlan sele dönüşüyor. Padişahın adamlan Zinderud ırmağının kena- rına güç bela ulaşmışlar, Hatemi'nin menziline eriştiklerinde hemen buyur edilip ağırlanmışlar. Hatem o gece hemen bir at kesmiş, sofra kur- muş, şölen düzenlemiş, konuklann her birine bi- rer avuç altın bağışlamış... Sabah olunca, Rum padişahının elçisi, aynlma saatinde Hatemi Tayi'nin önünde eğilmiş: - Ey yüce Hatem, demiş, padişahım cömert- liğinin ününü duymuş, senden dillere destan Arap atını istiyor, ben bu dileğin elçisiyim... Hatem şaşırmış.. Şaşkına dönüp elini ısırmış... Sonra elçiye tane tane anlatmış: - Ey Rum padişahının elçisi!.. Gelirgelmez bu- nu bana neden söylemedin?.. Dün gece yağ- murlar yağıyor, seller akıyor, yılkıların otlağına ulaşıp at seçmek olanağını yok ediyordu; ben de konuklanmı aç yatırmayı kendime yakıştırama- dığımdan, gözüm gibi sevdiğim yel yürüyüşlü Arap atını kesip sofrada sizlere sundum. Düşünenler Kazanıyor. Şimdi eşsiz İstikbal Koleksiyonımda her şey peşin fiyatma taksitle. Üstelik birbirinden çekici hediyelerle birlikte! Amerikan kumaşlar, İtalyan tasarımlar, cıvıl cıvıl renkler, desenler... Kısacası daha fazla mutluluk sadece İstikbarde. Bu kez fırsatı kaçırmayın. İşte İstikbal'in Mutluluk Formülü: • İstikbal Yaz Kampanyası'nda herşey peşin fiyatına tam 4 taksitle! • Dilerseniz ödemeleri 1+3 taksitli satış fiyatı üzerinden 1+6 taksitle, «1+6 taksitli satış fiyatı üzerinden 1+9 taksitle, • 1+9 taksitli satış fiyatı üzerinden 1+12 taksitle de yapabilirsiniz. • Üstelik peşin ödemelerde özel indirim de var! Bitmedi... İste Müthiş İstikbal Hediyeleri: • Dreamland Pike Yorganlar • Dreamland Stretch Çarşaflar • Dreamland Fitted Çarşaflar • Dreamland Yastık & Kırlentler Kampanyaylı ilgili aynntılı bilgi için lutfen size en yalun tstikbal Yetkili Satıcısına uğraymız. Fıyatlara KDV'dahıldır KDV ve dığer vergı orarlarında olabılecek değışıklıkler fıyatlara yansıtMacaktır Kampanya T C Sanayı Baksntığı nın 25 05 1994 îanh ve 21940 saytlı Resmı Gazete de yaymSaran teblığıne uygundur Ürunter İstikbal Yetkılı Saıcılannda teslım edllır Kampanya en geç 15 07 1997 tanhın« kadaf devam edecek olup, ürettm ve stok mkânlarıyiasınınıdır Fryatlar Turk ürası ö" İstikbal A Ş Organıze Sanayı Bötgesı 14 Cd No 13 38070 Kaysen Ûcretsiz Tüketici Hattı 0800 361 55 58 istiKbal "yenileyin, yenilenin"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear