28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Ağdaş'm oldurulmesı • İstanbul Haber Servisi - Alibeyköy'de bir yıl önce Kurtuluş gazetesini sataıken "dur" ihtanna uymadığı gerekçesiyle lise öğrencisi Irfan Ağdaş'ı öldürdükleri iddia edilen, 3 polis memunınun yargılanmasına Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Duruşmaya tutuksuz yargılanan Terörle Mücadele Şube Müdûrlüğû'nde görevli polis memurlan Aytekin Kayhan, Birol Mıdır ve Abdurrahman Yolcu gelmezken Ağdaş'ın ağabeyi Kemal ve yengesi Şükran Ağdaş müdahil olarak katıldı. Davada sanık 3 polis memurunun tutuklanması talep edilirken mahkeme heyeti, bu isteği reddederek duruşmayı erteledi. Komutanlardan değertendirme • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ismail HakJa Karadayı başkanlığında toplanan kuvvet komutanlan ve üst düzey askeri yetkililerin durum değerlendirmesi yaptıkJan bildirildi. Yaklaşık 3 saat süren toplantıda. son siyasi gelişmelerin değerlendirildiği kaydedildi. Genelkurmay Başkanlığı'nda dün saat 16.00'dabaşlayan toplantıya Genellcurmay Ikinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri Orgeneral tlhan Kılıç'la kuvvet komutanlan katıldı. Rize'de heyelan: A ••••• 2okı • RİZE(AA)- Rize'de önceki günden beri devam eden sağanak yağış, Derepazan ilçesinde heyelana neden oldu. Ilçeye bağlı Uzunkaya köyûnde, dün sabaha karşı meydana gelen heyelanda, Ibrahim Yeni'ye ait 2 katlı ev yıkıldı. Emine (II), tbrahimHakkı(l7), Orhan (14) ve Aynur Yeni (35) enkaz altında kaldı. Emine ve Ibrahim Hakkı Yeni öldü: çevreden yetişenler tarafından enkaz altından yaralı olarak çıkanlan Orhan ve Aynur Yeni. hastaneye kaldınldı. Bu binanın yanındaki evin de bir bölümü yıkıldı. Evde kimsenin bulunmaması can kaybmı önledi. Özden'e dava reddedildi • ANKARA (AA)- Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi, RP Kahramanmaraş Milletvekili Ahmet Dökülmez'in, "Her havlayana başımı çevirsem yolda yürüyemem" şeklindeki açıklamasıyla kişilik haklanna hakaret ettiğini öne sürerek Anayasa Mahkemesi Başkaru Yekta Güngör Özden aleyhine açtığı 4 milyar liralık tazminat davasını reddetti. Mahkeme, Özden 'in, TBMM'de Anayasa Mahkemesi'nin bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada kişilik haldanna saldırdığı gerekçesiyle Dökülmez hakkında açtığı 250 milyon liralık karşı davanın da reddini kararlaştırdı. Öğretmenlere soruşturma • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Eğitim-Sen'in kesintisiz 8 yıllık zorunlu eğitim için başlattığı kampanyaya katılarak "Parasız, kesintisiz, temel eğitim" kokartmı takan öğretmenlere bakanlık tarafindan soruşturma açıldığı öğrenildi. Eğitim-Sen Ankara 1 No'lu Şube Başkanı Veysel Yıldız, Ankara Mamak llçe Milli Eğitim Müdürlüğü"nûn Sıdıka Hatun Ilkokulu'nda kokart takan öğretmenlere kınama cezası vermesine karşm, aynı okulda görev yapan tûrbanlı öğretmenler hakkında hiçbir işlem yapmamasına dıkkat çekti. CHP lideri Baykal, askeri müdahalenin sistemi kesintiye uğratmadığını söyledi 'Askerin rejime katkısı var'• Hükümetin gitmesinde ordunun da katkısı bulunduğunu söyleyen CHP lideri, resmi muhtıra dahi verilmeden kamuoyunun oluşturulduğunu belirtti. Partisinin grup toplantısında konuşan Baykal, "demokratik rejimin ayağına batan dikenin çıkanldığını" söyledi. ANKAR4 (Cumhuriyet Bûrosu)-CHP Genel Başkanı Deniz Baykal. 54. hükümetin "kamuoyu baskısıyla görevden uzaklaşmak zorunda kaldığun" belirterek, "Ordunun da, demokratik kamuoyu grubu gibi bu süreçte katkısı otduğunu kabul etmemiz gerekir" dedi. Olağan dışı bir tablonun, bir müdahalenin yaşandığma dikkat çeken Baykal, "Ama rejimin kesintiye uğramasına neden olmavan bir durum söz konusu" dedi. Baykal, "demokratik rejimin ayağına batan dikenin çıkanldığuu" söyledi. CHP lideri Baykal, partisinin gnıp toplantısında yaptığı konuşmada, 54. hükümetin kendi isteğiyle yaşamına son vermek zorunda kaldığını bildirdi. Rejim kesintiye uğramadan hükümetin uzaklaştınlmasının önemine dikkat çeken Baykal, "Ordunun Herkesin partilerine saldırmak. CHP'yi hedef tahtası haline getinnek istediğini kaydeden CHP Genel Başkanı Deniz Bay kaL "Birileri seçimden çok korkuyor. Çünkü CHP büyüyor" dedi (HASAN AYDIN) da demokratik rejim kesintiye uğramadan, bir kamuoyu grubu gibi bu süreçte katkısı olduğunu tespit etmemiz gerekir. TedirginiikJerin. sıkmölann kay nağı konusunda kamuoyu bügUendirilerek. toplumu duvarhhğa çağırarak, konunun daha vahim bir noktaya sürüklenmesi önlenerek, kurmayca pianlanmış strateji doğrultusunda kamuoyu otuşumuna katkı yapddığını görmezden gelemeyiz" dedi. Baykal sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun uygun olmadığnn söyteyenler olabilir. Ancak iktidardan kaynaklanan bir tehdit anayasanın temetine yöneük bir kalkışmanın yürürlükte oktuğu dikkate ahnırsa, bu tehdit karşısında düşünülebilecek en zararsız, en az sakıncalı yaklaşun içinde kamuoyunun demokratik duyariüıklan harekete geçüüerek sonuç ahndığuu tespit etmemiz gerekir. Bu. yepyeni bir yöntem. Bir müdahaie olduğu, olağan dışı bir tablo olduğu açıktır. Ama bu, rejimin kesintiye uğramasına neden olmavan bir durumdur. Hatta resmi muhtıra verilmesi, bir hedef gösterilmesi söz konusu olmadan kaygılar kamuoyuyia paylaşüarak sağduyunun gereğinin yapılması yönünde kamuoyu oluşumu sağUnmışar." Hükümet ortaklanrun, "Biz aynlıyonız, zorlama yok" dediğini anımsatan Baykal, "Gülünç. Hükümet artik devam edemeyeceğini, rejimin kendisini taşımayacağuu görmüştür. Çekflmek zorunda kalmalan, kamuoyu tepkisinin hakhltğınm itirafidır" diye konuştu. Baykal, 54. hükümeti "uğuriarken", düzenin "ahlaki boyutuyla da, siyasi boyutuyla da iflas ettiği" değerlendirmesini yaptı. "D-8'den ne çıktı" diye soran Baykal, "Devlet Başkanı olarak orada bulunan tran Devlet Başkanı Ue aym yerde olma şansını elde etti" dedi. Baykal. 1.5 yıl geçmeden parlamentonun sorunlan çözecek bir hükümet üretme şansı kalmadığını vurgularken, "Tûrkiye'nin krize sürüklenmesinin temel nedeni balkm tercihi değiL bunun gereğini yapmayan sryasetcilerdir. Lran'da, Cezayir'deki tablo bu değüdir. Yüzde 20lik halk desteğhle iktidan ele geçiren partinin rejime yönetttiği tehdkli partiler, halk, seçim telafi edemezse orada siyasi sorumsuzluk örneği vardır" dedi. Baykal, Türkıye- AB ilişkilerini değerlendirirken, "Batıh dosuar"dan "sadece bugûnkü hükümeti göz önünde bulundurmamalannı" istedi. "REFAHYOL hükümeunin sonu bütün ülkeye hayuiı okun" diyen Baykal, seçime dek bir geçiş dönemi yaşanacağına dikkat çekti. Ecevit, Demirerin uzlaşma hükümetinin yolunu açmasını istedi 'Örtülü REFAHYOL olmasın'ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - DSP Genel Başka- nı Bülent Ecevit, "Resmi RE- FAHYOL'un yerini örtüiü REFAHYOL'abırakma" se- naryolanna dikkat çekerek "Sayın Cum- hurbaşkam'nm bö>le bir tertibe yeşil ışık yakmayacağını umarım. Sayın Cumhur- başkanı, TBMM'de büyük çoğunluğun oluşturacağı uiusal uzlaşma için yeşil ışık yakmair dedi. Ecevit, dün parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Tansu Çfller'in başba-. kanlığında RP destekli azınlık hükümeti ile baskın seçime gitme seçeneğini değer- lendirdi. RP destekli DYP azınlık hükü- metiyle ülkenin REFAHYOL iktidanndan kurtulmayacağını vurgulayan Ecevit, "Resmi REFAHYOL'un yerini örtüiü RE- FAHYOL almış olacaktır. Öyle bir hükü- metin ipleri fiilen RP'nin elinde buluna- caktır. RP de sonımluiuktan görünürde kurtulmuş olarak kendi güdümünde bir hükümetk baskın seçime gitnıc olanağını elde edecektir" dedi. Ecevit, bu seçeneğin yaşama geçmesi durumunda rejim ve dev- let bunalımının büsbütün ağırlaşacağına dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Cumhurbaşkam'nın böyle bir tertibe yeşil ışık yakmayacağuu umarım. DSP, ilke olarak azınlık hükümetlerine kar- şı değUdir. Fakat azınlık hükümeti, ancak geniş katılımlı bir çoğunluk hükümetine olanak bulunmayan durumlarda denene- büir. Oysa bugün RP'nin 158 oyu karşısın- da 390 oyluk çoğunluk vardır. O çoğunlu- ğun içinden uiusal uzlaşma ve çözüm hü- kümeti kolaylıkla çıkabihr." Çözüm hükümetinin öncelikli görevinin nüfus sayımı veya tespiti olması gerektiği- ni bildiren Ecevit, "Seçmen kütükleri ona göre yenkten düzenlenmelidir. Uyıım yasa- lan halen çıkanlmamışur. Bu eksiklikler giderilmeden yapüacak bir baskın seçim, anayasaya ay kın olacaktır. DSP o durum- da baskın seçimin iptali için Anayasa Mah- kemesi'ne basvuracakur'" dedi. Ecevit, ga- zetecilerin DYP-RP ve BBP'nin sayısal ço- ğunluğuna dikkat çekerek "Cumhurbaş- kam çözüm hükümetinin yolunu nasü aça- cak" sorusuna. "Bir azınlık hükümeti ye- rine TBMM'deld büyük çoğunluğun oluş- turacağı bir hükümet için yeşil ışığı yakma- h" karşılığmı verdi. Güçiükonakolaylandavası Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde 15 Ocak 1996"da 11 kişinin kurşunlanarak ve yakılarak öldürüldüğü olayla ilgili olarak Genelkurmay Başkanhğı hakkında suç duyurusunda bulunan Şanar Yurdatapan, Ercan Kanar ve Münir Ceylan'ın "Devletin emniyet ve askeri kuvverJerini tahkir ve tezyif" suçundan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargüanmalanna devam edildi. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi"ndeki duruşmaya üfl) İstanbul Şube Başkanı Ercan Kanar kaülmazken PKK itirafçılan Murat Demir ve Murat İpek'e ait sahte pasaporHaria gözalnna ahnarak tutuklanan Şanar Yurdatapan ile Münir Ceylan katıldı. Duruşmada söz alan sanık avukatlanndan Aynur Evliyaoğlu. rüm sanıklann avukati Süleyman Bayram'ın trafîk kazası ncdcniyle duruşmaya kaülamadığını belirterek savunma için süre istedi. Evliyaoğlu'nun isteğini kabul eden mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi. (Fotoğraf: KEREM ILĞAZ) Cindoruk 'Hemen seçim anayasaya takılır' ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-DTP Genel Başkanı Hûsamettin Cindoruk, gerekli düzenlemeler yapılmadan çıkanlacak seçim karannm Anayasa Mahkemesi'nce iptal edileceğini söyledi. Cindoruk. partisinin dün il başkanlan toplantısı öncesinde yaptığı konuşmada, MGK'de alınan 18 maddelik "yaptinm uyanlı kararlann", sivillerin imzasıyla "anayasal bdge" olduğunu söyledi. Cindoruk, o günlerde, bu kararlann siyasal sonuç doğuracak "muhüra" niteliğinde olduğuna dikkat çektiklerinı, ancak bu kararlann altma imza atanlann uyanlara, "kulak asmadıklannı" belirtti. Cindoruk, REFAHYOL hükümetinin karşılıklı olarak "yolsuzluk dosyalannı kapatma" stratejisi üzerine kurulduğunu, hükümetin. Meclis'in denetim mekanizmalanm tıkadığmı belirtti. Askerin. olaylar karşısında demokratik sabır göstermesi, siyasetçilerin de orduyla inatlaşmayı bırakması gerektiğini söyleyen Cindoruk, "Siyasetçüere ta\siyem, 28 şubattan bu yana devam eden askeri gücün söylemlerini çok dikkatii incelesinler, bunlaria inatiaşma yerine uzlaşmaya, hakhhğı olanlan çözmeye uğraşsuuar" dedi. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planetcom.tr Genelkurmay'ın irtica bri- fınglerinin ardından özellikle Islamcı kesimler, "asker vesa- yef/"nden söz etmeye başla- dılar. Refah Partisi yanlısı ga- zeteler, TV kanalları; demok- ratlan, asker vesayetine karşı çıkmaya çağıran yayınlaryapı- yorlar. YlMPAŞ'ın televizyonu Kanal 7, her gün demokratla- rı bu sınavdan geçiriyor. Sına- vı geçen bazı solcu yazarlan da iltifat olsun diye program- lanna davet ediyor. "Asker vesayeti" propagan- dası bazı çevrelerde öylesine etkili oldu ki "Ordu siyasete kanşmasın" diye demeç ve- ren BBP'lileri demokrasinin yılmaz savunucuları sayanlar bile çıktı. Türkiye, bir asker ve- sayeti altında mıdır? Evet öy- ledir. Türkiye'de demokrasi, vesayet altında mıdır? Evet öyledir. Artık yeni sorulara geçebili- riz. Ülkemizi asker vesayeti al- tına sokan yasal çerçeve ne- 'Asker Vesayeti' dir? Öncelikie 1982 Anayasa- sı. 12 Eylül 1980 askeri darbe- sinden sonra değiştirilen Siya- si Partiler Yasası, Ceza Yasa- sı, Dernekler Yasası ve daha birçok yasa, siyasi rejimi ağır bir vesayet altına almış du- rumda. Bu vesayet, yalnızca askeri bir vesayetle sınırlı de- ğil. Devlet güvenlik mahkeme- leriyle, olağanüstü yargılama yöntemleriyle, polisin arttınlan yetkileriyle Türkiye, biranlam- da polis devleti görünümün- de. Bu vesayet rejimine, Güney- doğu'da uygulanan Olağa- nüstü Hal Yasası'nı eklersek tablo tamamlanabilir. Işte bu vesayet rejimi altında Türkiye, yıllardır büyük acılar çekiyor. Köyler bombalanıyor, insanlar kaçınlıp öldürülüyor, yargısız infazlaryapılıyor, bunun hesa- bını sormaya kimsenin gücü yetmiyor. Karşı çıkanlar bir şe- kilde susturuluyor. Örneğin Hakkâri'deki "üniformalı çe- te" ile ilgili araştırma yapan CHP milletvekilleri hakkında Genelkurmay suç duyurusun- da bulunabiliyor. Manisa'da gençler işkence- ye uğruyor, ağır cezalara çarp- tırılıyor. Üniversite kapılarında gençlerimizin tepesine polis- ler, öldüresiye cop indiriyorlar. Çocuklanmız kan revan içinde sokak aralarına kaçıyorlar. Metin Göktepe'nin katilleri, devlet tarafından korunuyor. Gazi Mahallesi'nde yurttaşla- rı sırtlarından vuran polisler, terfi ediyoriar. Şefleri ise millet- vekili ve bakan yapılıyor. Tûrkiye'nin bir vesayet reji- mi altında olduğu yeni mi ak- lınıza geldi? Örneğin çok sayı- da gencin katili olarak aranan Abdullah Çath'nın samimi ar- kadaşı ve eski şefi Muhsin Yazıcıoğlu'nun bu rejime itira- zını hiç duydunuz mu? Köyler bombalanırken Özel Harekât Timleri binlerce kanunsuzluk yaparken Yazıcıoğlu neredey- di? Susuriuk'la ilgili dosyalar ve belgeler hasır altı edilirken BBP'den bir şikâyet geldiğine şahit oldunuz mu? Yalnızca memnun olduklannı biliyoruz. Tomris Özden, albay eşi Güneydoğu'da yaşamını yitir- diğinde devleti eleştirmişti. Kocasını, ordu içindeki savaş yanlılarının öldürdüğünden şüphe duyduğunu belirtmişti. Susurluk sonrası, bu şüphele- rin doğru olduğuna ilışkin çok sayıda ipucu ele geçirildi. Kim- se bu nedenle vesayet rejimin- den şikâyet etmedi. Tersine şi- kâyet eden insanlar linç edil- mek istendiler. Bugün vesayet rejiminden söz edenler, o dö- nemde hiç seslerini çıkarma- dılar. Terörie Mücadele Yasa- sı'nda küçük bir değişiklik ya- pılmak istendiğinde, değişikli- ğe karşı çıkanlar generalleri gerekçe göstermişlerdi. Ge- nelkurmay açıklamalar yapa- rak bu değişikliği engellemiş- ti. O zaman Muhsin Yazıcıoğ- lu ve Refah'ın demokrat gaze- teleri veTV'leri neredeydi? Çifte standartlılar ve de- mokrasiyi içine sindiremeyen- ler, özgürlükleri savunamazlar. Tûrkiye'nin özgürlüğe, insan haklanna saygılı bir rejime ve banşa ihtiyacı var. Demokrat- lık, bu konularda karariı tavır- la ortaya konursa bir anlam ifade eder. Şevki Yılmaz'ın küfür özgürlüğü demokrasi değildir. Şevket Kazan'ın ak- lına her estiğini yapmasının demokrasiyle bir ilgisi yoktur. Ülkemizde demokratlığın en temel kriteri, vesayet rejimine cesaretle karşı çıkmaktır. GLOBALPOIJTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOGLU Yoksulluk mu İstikrar mı? Biliyorum, "Böyle sonı olur mu?" dtyeceksiniz, "hele sen önce, şu istikrardan ne kastettiğini bir açıkla." Haklısınız. Bu yüzden, başlıkta sunduğum "denklemdeki" istikrar kavramını OECD'den birak- tarmayla sorgulayalım: "Avrupa Ortak Para Biri- mi'ne saptanan tarihte geçmek, bir ertelemenin yol açacağı kanşıklıklann riskini almaktan daha iyi- dir." Ortak Para Birimi'ne geçmeye aday ülkelenn, uy- maları gereken iki önkoşul var. Bütçe açığı GSMH'nin yüzde 3'ünden daha büyük, kamu borç- lan da GSMH'nin yüzde 60'ından daha yüksek ol- mayacak. Ne ki Fransa, Almanya, Ispanya, italya gi- bi ülkelenn benimsedikleri neo-liberal politikalar, ge- çen on yılda, işsizliği arttırdı, dolayısıyla işsızlik har- camalannın bütçe açığına katkısını da. Buna karşı- lık sermaye vergileri gerektiğı gibi arttınlmak bir ya- na, sürekli düşürüldü. Böylece bütçe gelirieri daha dageriledi. Ingiltere, 1980'lerde kamu işletmelerini satarak bir süre için bütçe açıklannı kapamıştı ama, bugün o da bütçesini denkleştirmekte büyük zor- luk çekiyor. Şimdi, söz konusu ülkelenn hemen hiç- biri Ortak Para Birimi'ne geçiş koşullanna uyamıyor. Ama bu koşullara uymak imkânsız değil, en azın- dan kâğrt üzerinde. Vergilerde yapılacak bir düzen- leme, sermaye gelırlerinden işsizlere ve yoksullara yapılacak bir miktar transfer, yoksullara ek yük ge- tirmeden bu açığı kapatabilir. Aşağıdadeğineceğim gibi, bugün durumu idare etmekle yetinmek de ar- tık mümkün değil. Insani değil! Gelir dağılımında ciddi düzeltmelere gitmek gerekiyor. Ancak Avrupa'da hükümetler, Tony Blair'in söz- leriyle, sermaye gelirierini vergilendirmeyi ve zengin- lerden yoksullara transfer yapmayı gündemden çı- karmışlardı. Bu yüzden de önlerinde iki seçenek vardı: Kamu harcamalannı ve sosyal yardımlan da- ha da kısmak ya da Ortak Para Birimi'ne geçiş ta- rihini bir süre için ertelemek. Fransa'da Sosyalist Parti'nin iktidan, ikinci seçeneği gündeme getirdi. Ancak, "Aman "diyorOECD, "sa/c;nA)a/"Yoksaka- nşıklık çıkar. Alman muhafazakâr hükümeti ve Tony Blair de OECD ile aynı fikirde. Bu kadar korkulan bu karışıklık ne acaba? Yoksa devrim olması mı bekleniyor? Tabii kı hayır. Ortak Para Birimi'ne zamanında geçilemezse, hesaplan- nı bunun getireceği "parasal istikrara" göre yapmış olan mali piyasalar (dünyanın rantiyeleri ve spekü- latörleri) düş kınklığına uğrayacak ve zayrf paralar- dan güçlü paralara kaçmaya başlayacaklar. Bu da ortalığı toz duman edecek. Şimdi bir parantez açalım ve bir başka gerçeğe bakalım: Avrupa Biriiği'nde halkın ortalama yüzde 17'si yoksulluk sının altında yaşıyor. Bazı ülkelerde bu oranlar şöyle: Almanya'da yüzde 11, Belçika ve Hollanda'da yüzde 13, Fransa'da yüzde 14, İtalya ve Ispanya'da yüzde 20, Yunanistan'da yüzde 22, Ingiltere'de yüzde 22 ve Portekiz'de yüzde 26. Av- rupa ortalamasında, 16 yaşından küçük çocuklann yüzde 20'si yoksul ailelerde yaşıyor. Bu oran da ba- zı ülkelerde şöyle: Danimarka yüzde 5, Fransa yüz- de 12, Almanya yüzde 13, İtalya yüzde 24, Porte- kiz yüzde 28 ve ingiltere yüzde 32 (Intemational He- rald Tribune, 15/5/97). Bu sonuçlan üreten araştır- maya göre sosyal haklann yüksek olduğu ülkeler- de bu oranlar düşük, neo-liberal politikalann uygu- landığı ülkelerde ise bu uygulamayla doğru orantı- lı olarak yüksek. 18 yıl neo-liberal deneyi yaşadık- tan sonra, işsizliği Avrupa'da her ülkeden daha ça- buk düşümnekle övünen Ingiltere'nin durumu ise yukandaki rakamlann gösterdiği gibi içler acısı. OECD, Kohl ve Blair, Ortak Para Birimi'ne geçi- şin ön koşulunu, mali piyasalann istikranna, diğer bir deyişle mali sermayenin taleplerine öncelik ve- rerek saptadıkları için de bugün mali istikran koru- mak adına yoksulluğun artmaya devam etmesine göz yumuyorlar. Tabii, oyunun kurallannın, mali sermaye tarafın- dan değil de emekçi halka sorumlu olduklannı bir an bile akıllanndan çıkarmayan demokratik hükü- metler tarafından konduğu bir dünyada, Avrupa bir- liğinın önkoşulu, kişi başına milli gelirde, işsizlikte, gelir dağıiımını ölçen "Gini oranı "nda, çevre kirlen- mesinin düzeyinde vb. aranabilirdi. Neyazık ki yük- selmekte olan kapitalizmin düşünürierinin "Ekono- mik özgürlükler sadece bir kolaylıktır, demokratik özgüriüklerden ise asla vazgeçilemez" dedikleri günler geride kaldı. Bu yüzden, bugün eğer emek- çi sınıflar da sahip çıkmazsa burjuva demokratik özgürlüklerin dahi, bunlan kullanmaya olanak sağ- layan maddi koşullar (refah düzeyi) piyasa ekono- misi tarafından aşındınldığı için, geleceği çok karan- lık. Avrupa Para Biriiği ise Kohl ve Blair'in arzuladığı biçimde gerçekleşirse neo-liberal politikalan savu- nan bir ekonomist, Prof. Elie Cohen'in sözleriyle, "Para politikası klasik demokratik siyasetin etkisin- den kurtulacak. Siyasi demokrasiye, Avrupa düze- yinde bir düzenlemeye gerek kalmayacak" (Le Monde Diplomatique, Mayıs 97). ergin(& ergin.demon.co.uk BBP'den manevra 'Yenihükümete destek vereceğiz' ANKARA (Cumhuri- yet Bûrosu) - Partisinin hükümete verdiği desteği çektiğini ve hemen seçi- me karşı olduklannı açik- layan BBP Genel Başka- nı Muhsin Yazıcıoğlu. DYP Genel Başkanı Tan- su Çiller'in başbakanlı- ğında kurulacak yeni ko- alisyon hükümetine ya da azınlık modelıne de des- tek verecekJerini açıkla- yarak büyük bir manevra yaptı. Shovv TV'de, önceki gece "32. Gün" programı- na katılan Yazıcıoğlu, RE- FAHYOL hükümetinde yer almak için pazarlık yaptığını kabul ederek şunlan söyledi: "Türkiye'de her şeye rağmen bir anayasa var. Türkiye Cumhuriyeti la- ik. demokratik, sosyal hu- kuk devletidir. Bu noktada hükümeti, hükümet gibi işletebilecek, demokrasi- nin işletilmesi ile ilgili bir pazarlık yaptık. Bu hükü- mete güvenoyu verdik. Merkez sağ da. sol da bir araya gelmediğine göre, nasil bir hükümetçıkacak ortaya. Kaosa neden ol- mamaktcin 'Evet' dedik." Yazıcıoğlu, "YOLRE- FAH'ı destekleyecek misi- niz" sorusunu da şöyle ya- nıtladı: "Biz şu anda de- mokrasinin üzerindeld gölgeyi kakürmak, miüet iradesinin böyle sopayla kovaianmasını önlemek ve ülkede sandığı milletin önüne koymak için bu al- ternatife "Evet" diyeceğiz.'' Yazıcıoğlu, parlamen- tonun başka bir hükümet çıkaramaması nedeniyle DYP'nin kuracagı azınlık hükümetini destekleye- ceklennı de söyiedı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear