01 Mayıs 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
30MAYIS1997CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Thomas Hardy'nin "Adsız Sansız Bir Jude" klasiğinden uyarlanan başanlı bir İngiliz filmi Asi Kalpler ya da J u d e Yönetmen: Michael VVinterbottom / Senaryo: Hossein Amini, Thomas Hardy'nin "Jude the Obscure" romanından / Kamera: Eduardo Serra / Müzik: Adrian Johnston / Oyuncular: Christopher Eccleston, Kate VVinslet, Rachel Grlffiths, Liam Cunningham, June VVhitfield, James Daley /1996 İngiltere (Pinema) Ruzenlerin AşlaGeçen yüzyıl sonunun lngiltere- si'nde, Marygreen'de. halasının yanın- da büyüven, tarlada kovalaması gere- ken kargalara ekmek atan duyarlı ve öğrenmeye. okumaya aç taşra çocuğu Jude, örnek aldığı öğretmeninin yön- lendirmesiyle Christminster'daki üni- versiteye gıtmeyi kafasına takmıştır. kendini gelıştırmek. geleceğinı belir- lemek içın. Taş işçiliği yaparak ekme- ğinı kazanırken Latince okur bir yan- dan. Şaırkılıklı.hassasdelikanlı Jude. barda biralayan işçi arkadaşlannı da eğlendirir Latincesiyle. Domuz agılın- da geçen ateşli bir sevişmenin ardın- dan domuz yetıştiricısi bir çiftçininde- Bıral lidolu, azgin kızı Arabella'yla (Rachel Griffiths) evlenir. Tenleri birbirini çe- ker. ama ruhlan uyuşmaz ve ansızın Avustralya'nın yolunu tutan macera- perest Arabella'nın gidişinden sonra üniversıteye girışi reddedilen yoksul taş yontma ustasi Jude (Christopher Eccleston). güzel. güçlü. canlı. dişli bir genç kız olan kuzeni Sue'ya (Ka- te \Vinslet) abayı yakar. Dönemin ku- rallanna karşı çıkan. hep kafasının di- kine giden Sue da halim selım. seve- cen kuzenine ilgisiz değıldir. Jude'un idealı olan eski öğretmeninin (Liam Cunningham) de e\ lılık önerdığı Sue. sonuçta kuzeni gıbi yanlış yaparak. yaşlıca öğretmenle e\ lenir. ama birsü- re sonra y anlışını anlay arak Jude'a dö- ner. Arabella'dan olma küçük oğlu ve Suenun doğurdugu 2 bebeğiyle mut- lu bir beraberlık sürdüren Jude-Sue çiftı. düzenın. dinın ve yerleşik ahlaki değerlerin baskısını göğüslerdirençle. yoksulluğa katlanır inatla. resmi nıkâ- ha, evlilık akdine başvurmaksızın. Bı- n uyuşamadıgı kansını. öteki anlaşa- madığı yaşlı kocasını bırakıp bırlikte yaşamaya koyulan âşık kuzenleri fi- nalde bir trajedı beklemektedir... Gerçekçı romanın klasik yazarlann- dan tngiliz Thomas Hardy'den sine- maya yapılan "Çılgın Kalabalıktan Uzak" (1967) \e "Tess" (1979) gibi nitelikli uyarlamalara şimdi de >eni bir İngiliz yönetmenınden gelen "Jude" ekleniyor. Thomas Hardy'nin yüz yıl önce yayımlandığında. Victoria çağı Ingılteresi'nin katı. tutucu ahlak anla- yışına çarpıp dini çevrelerın büyük tepkisini toplayarak ha> lı ses getırmış romanı "JudetheObscure".riskli içe- riğinden ötürü olsa gerek. şımdıye dek çekemediği sınemanın ilgisine. cesur. genç yönetmen Michael VVinterbot- tom sayesinde mazhar olmuş \ e orta- ya. birbirine benzeyen bu iki kuzenin saf ve güçlü aşkında odaklaşan duyar- lı. yüreklı bir çağ fılmi çıkmış. mutlu giîneşı ıçem girsın Yönetmen: Milos Forman / Senaryo: Michael VVeller, James Rado ve Jerome Ragni'nin oyunundan / Kamera: Miroslav Ondricek / Müzik: Galt MacDermot / Oyuncular: John Savage, Treat VVilliams, Beverly D'Angelo, Annie Golden, Charlotte Rae, Dorsey VVright, Don Dacus, NicholasRay/1979ABD Fılmart sayesinde yıllar sonra yeniden seyretmek fırsatını bulduğumuz 'Hair', çal- kantılı 1960'lan kutsayan ünlü müzıkalini yeniden karşımıza getıriyor. 1960'larda ABD'den kaynaklanarak bütün dünyaya ya- yılan gençlık hareketlen sonucunda, kendı- ne özgü bir yaşam tarzıyla boşvermişlık fel- sefesıni geliştiren klişe yakıştırmayla çıçek çocuklan denılen yenı bir kuşağın getırdıği değişimin simgesı haline dönüşen ünlü 'Ha- ir' müzikalı, vaktiyle Sınematek'te seyrettı- gımız 'Maça AsıYBir Sanşımn Aşklan' gi- bi ilk filmleriy le tanıdığımız, 1970'lerın ba- şında yerleştıgi ABD'de yaptıgı 'GugukKu- şu\ 'Ragtime', 'Amadeus', 'Valmont' ve en son izledıgımız % Larr> Flynt' gibi önemlı fılmleriyle alkışladıgımız. Çek asıllı yönet- men Milos Forman tarafından sınemaya uyarlanmış James Rado-Jerome Ragni iki- lisinin, geleneksel toplum ve aile baskısma. 'Amerikan rüyasrnın tüm nimetlenne, sava- şa. askerliğe \ e Vietnam'a karşı çıkan, genç- liği. aşkı ve uyuşturucular dahil her çeşit öz- gürlüğü savunan ünlü oyunları 'Hair', kısa sürede yerleşik düzen tarafından Broadvvay sahnelerinde suyu sıkılıp posası çıkanlan, pınl pınl coşkusu, saflığı sağılan, gözalıcı bir 'para makinesi' müzıkale dönüştürülerek Avrupa'ya postalanınış. hatta bıze de uğra- mıştı. Milos Forman'ın 'Guguk Kuşuyla (1975)'Ragtime'(1981) gıbi iki büyük fıl- mı arasına sıkıştırdığı. bir dönemi sımgele- yen 'Hair', bu •muhalif yönetmen için yine bazı yerleşık kavramlara karşı çıkmaya elve- rişlı bir fırsatlar panayın olmuş çıkmış. Sa- vaşa. Vıetnam'a. sınıf farklanna. hep zengin sofralarla kuşatılmış ayncalıklı burjuvalara, yasaklara v e özgürlügü engelley icı her çeşıt kısıtlamalara karşı duran Forman. sonuçta bu gününü doldurmuş. müzikalin yalınkat yoru- munu aşan. etkileyıcı bir özgürlük soluğu estiriyor filmde Lzun saçın var olduğu sü- rece Hair'in demode olmay acağmı söy leyen Forman, serbest yaşama. cınsel özgürlük ve dünyayı değıştırme (yüzeysel) ısteklerinih. müzik, şarkı ve danslarla dile getirildıği 'Ha- ir"e tüm bu özellıklennın ötesıne taşan bir di- namızm de katıyor. Takıp takıştırmış. deği- şık. renklı gıysılen, uzun saçlanyla. beton. cam. çelik. plastik uygarlığmın sokaklarını arşınlayan hippilerın arasına kanşan. askere çağnlmış. dünyadan habersiz. saf Oklaho- malı gencın(John Savage) geçırdiği kültür şokunu ve delişmen. kaygısız hipilere katı- lışını anlatan 'Hair', filmın savaş karşıtı bil- dirısınin vurgulandığı ıç burkucu bir finalle noktalanıyor. Forman'in ABD'yebirlikte getirdiği ka- mera ustası Miroslav Ondricek'in nefis gö- rüntüleri. bugün için artık biraz fosılleşmiş sayılsa da seyirciyı bir yol düşünmeye çagı- ran diyaloglan. Twyla Tharpın parlak ko- reografisi ve yıllann çıkagelen melodılerı- şarkılanyla gerçekten sarsıcı düzeyde bir plastik- estetik gösteri niteliğinde 'Hair'. Pembe dünyalardan masallar aktaran Ame- nkan müzıkal geleneğinin içi geçmışliğın- den annmış. gençlik \e özgürlük havasının her karesındebelirginleştiği. canlı \eçağdaş bir müzıkal gösten olarak sey reden bu ünlü filmde. yaklaşık 20 yıl öncesı Hollyvso- od'unun o dönemdekı genç oyuncu kuşağı- na fırsat tanımış Forman usta Treat \\illi- am'dan John Savage'e. Beverly D'Ange- lo'dan AnnieGolden'e. Charlotte Rae'ye dek tüm kadro uyumlu bir takım oy unuy la fılmin başarısına katılıyor. Milos Forman'in 18 yıl önce. miadı dolmuş bir müzıkale yeniden canverdiği'Hair',meraklısını 1960"lı yılla- ra götürecek cınsten. ıçtenlıklı. gözalıcı \e nostaljik bir 'görsel şölen' gerçekten. 'Let the Sunshine in'den 'Age of Aquarius'a dek yığınla maziye gömülmüş. eskı gözde şarkı da cabası. sona şartlanmıs. seyırciyi az buçuk şo- ka sokan bir finalle noktalanan. Adsız Sansız Bir Jude Thomas Hardy'nin "Adsız Sansız Bir Jude" adıyla dilımıze çevrilmış ro- manının kımı yanlannı eleyip türpüle- ycrek iki kuzen kahramanın etkileyıcı portresıne çevıren. geçen Cannes fes- tivalıne de "Saraybosna'ya Hoşgeldi- niz" adlı son fılmiyle katılan, tngiliz sinemasının yenı yeteneklerinden yö- netmen Michael Winterbottom. usta ışı bir dönem fılmi panoramasına sa- hıp. "kar gibi bevaz. taş gibi agır, yok- sullukgibishah'. akıcı, esaslı, oturak- lı bir romans imzalamış "Jude"la. Mesleğe. Berg- man hakkında 2 belgesel. ^ ^ Channel 4 için TV fılmle- w w ri çekerek başlayan. 1995 yapımı "Butterfly Kiss" veTVfilmı"GoN(m'"la dikkati çeken yönetmen VVinterbottom, Thomas Hardy klasiğinden mo- dern ve estetik bir uyarla- ma gerçekleşrirmiş. Üni- versitede akademısyen ol- mayı hayal ederken dam aktaran. mezartaşı yazıt- çısı bir taş ustası olan. kı- rılgan. otodidakt. rençper çocuğu Jude rolündeki "ShaJKm Gra\e, Mezanm Derin Kaz"dan anımsana- cak Christopher Eccles- ton "la. çok yakında Ken- neth Branagh'ın "Ham- lef'inde Ophelıa olarak seyredeceğimiz. Jane „ Austen uyarlamasj ^Aşk ' re Yaşam"taf995'te par- lamış. dolgun, şanşın, genç İngiliz yıldızı Kate VVinslet'ın. Thomas Hardy'nin evli olmadık- lan içın sürekli başlan be- ladan kurtulamayan kah- ramanlannı ete cana bü- ründüren başanlı perfor- manslanyla göz alan "Ju- de", domuzun derisinin yüzülmesi ya da Sue'nun doğumu gibisinden iticı sahneleri bir yana, baştan sona eksilmeyen bir ilgiy- le izleniyor. Victoria ça- ğının ahlaki. baskı ve ön- yargılarıyla kuşatılmış kuzen kahramanlarımı- zın. kurallara pabuç bırak- mayan beraberliğini sey- rederken. aslında yüz yıl 'sonrasında da hoşgörü ve anlayış bakımından. in- sanlık durumunun pek de öyle fazlasıyla değişme- diğini de düşündürten VVinterbottom "un "Jude"u bizce haftanın filmi nitelemesini hak ediyor. Metalik orgazm çeşitlemesi ya da oto-erotizm denemesi Kanadalı reklam fılmle- ri yapımcısı James Bal- lard'la seksi sanşın kansı Cathenne(James Spader, Deborah Unger), her fırsat- tabaşkalanylacinsel ilişki- ye girip bu deneyimlerini birbirlerine anJatarak uya- nlan. her şeyı denemekten yana, karmaşık, her dem ,.- kızışmış ama aslında yavan !• bir cinsel yaşam sürdüren. j'postmodern bir çift. Bal- "' îard'ın arabasıyla otoyolda giderken neden olduğu bir çarpışma anında ilk kez göz göze geldiği, direksi- yon başında ölen, çarptığı arabanın sürücüsünün ka- nsı doktor Helen (Holly Hunter) kurtuluyor kaza- dan.Bu ölümcül kazadan ucuz kurtulan Ballard. çar- pışma anında duyduğu ölü- müne heyecanla kabaran cinsellik dürtüsü arasında- ki paralellıği deşmeye. çar- pışmayla orgazm arasında bağlantılar icat etmeye ka- fa yorarken, araba kazala- nnı tutkuyla ınceleyen ve fotoğraflayan, James Dean, Javne Mansfıeld ve .\lbert Camus gibi ünlülerin 20 yüzyıl tarihine geçmiş ka- zalannı pomografik per- formance art'lar düzenle- yerek araştıran, kısacası bu ışin piri olan bir bilimada- mı- fotoğrafçıyla. Vaug- han'la (Elias Koteas) karşı- laşıyor. Oto-erotizm saplantılı bırtankatm liden gibi takı- lan Vaughan'la ve çelik ba- caklar takılmış. yan metal bir bedenle yaşayan. bir başka kaza kurbanı Gabri- elle (Rosanna Artjuette) ile doktor Helen gıbi, birbiriy- le yatıp kalkan, garip mü- ritlerini tanıdıkça. daracık araba koltukJannda tümüy- le cınsel ılişkıye girdikçe feleği şaşan Ballard. zaten özünde şiddeti içeren cın- selliği ateşleyen arabalara ve çarpışmalara fena halde tutkun. azgın kansını da bu ganp tarikata dahil eder ve çiftimiz, orgazma erişme- nin tedirgın edici yollannı birlikte keşfe ginşırler... Yaklaşık çeyrek yüzyıldır Hollyvvood sineması stan- dartlanna aykın duran filmleriyle özel hayranlar edınen. fantastik zev ki be- lirgin bir yazar-yönetmen Kanadalı David Cronen- berg. Yıllar öncesinden bu ya- na, görebildigım fılmlerı arasında kan yoluyla bula- şan. cinsellıkle ilgili bir sal- gını anlatan, 1975 yapımı Çarpışma Crash / Yönetmen: David Cronenberg / Senaryo: D.Cronenberg, J. G.Ballard'ın aynı adlı romanından / Kamera: Peter Suschitzky / Müzik: Howard Shore / Oyuncular: James Spader, Deborah K. Unger, Holly Hunter, Elias Koteas, Rosanna Arquette /1996 Kanada-ABD ( a film) ilk fılmi 'Shrivers'dan. be- y in patlatan telepatık gücü konu edınen 'Scanners' (1980). kablolu televizyon yayıncılığı üstune gelişip sanrısal. kurunru vericı bo- yutlara erişen. ürkünç bir gerilım öyküsü nitelığinde- ki. Cronenberg adını dün- yaya duyuran ilk başyapıtı •Vİdeodrome' (1982). Stephen King uyarlaması bir geleceği gören adam çeşitlemesi 'The Dead Zo- ne' U983). ününü yaygın- laştıran. bılimkurgusal fan- tastik çeşitlemesi bir yeni- den çevırim olan 'The Fly' (1986), jinekolog ikizlerin öyküsünü anlatan. tek bi- lincin iki bedene yerleşti- ği. kanımızca katıksız bir Cronenberg başy apıtı 'De- ad Ringersr (1988). görün- tü dıline aktarmanın çok zor olduğu. ağır uyuşturu- culara boğulmuş bir yaza- nn halüsinasyonlannı. ya- ratış sancılannı nakleden, ünlü VVillıam S. Burroughs romanı "The Naked Lunch' (1991) ve pek tutmadığım, gerçek bir yaşam öyküsüne dayanan,travestılik konulu 'Vİ.Butterfh' (1993) me- lodramını hatırladığım Cronenberg şimdi de tek- noloji sendromuyla kafayı bozmuş. Ülkemizın ner- deyse dünya şampiyonu sa- yıldığı. E-5 benzeri otoyol- lan mesken rutmuş azrailin sürekli tırpanını çalıştırdı- ğı otomobil kazalarında. ölümün eşiğinde. adrenali- nin yükseldiği, gıttikçe ço- ğalarak tüm bedenı kapla- yan bir tatlı sıcaklığın ya- yıldığı, bıre bir gerçek za- manda filme çekilmiş bir- takım araba çarpışmalann- da sapkınca cinsel tatmine ulaşmayı hedefleyenlerı. J.G. Ballard'ın 1973 bası- mı. kült romanından uyar- layarak aktaran son Cro- nenberg filmi 'Crash-Çar- pışma'yı tüm önyargıla- nmdan annıp 2 kez seyret- tım. festıvalde ve sinema- larda. Ne var kı 'buz gibi >akı- cı' bu filmde doğrusu ka- rakterler arasındakı bağ- lantılan kurmakta sıkıntı- ya düştüğümü ve genelde anlatılanı anlamlandıımak- ta epeyce zorlandığımı iti- raf edeyim. Şiddetle seksi aşın biçimde bağdaştırdı- ğı, trafik canavarlığına bo- razancılık ettiği. had safha- da pomografik olduğu ge- rekçeleriyle tngiltere'de sansüre takılan. ABD'de bazı sahneleri (TedTumer hazretlerince) kırpılarak gösterilen. bızde de örne- ğın finaldeki Ballard'Ia Va- ughan arasındaki eşcinsel- lık sahnesi gibi. bazı bö- lümlerinin makaslanarak seyırciye sunulduğu 'Çar- pışma'da. Ballard, karısı. Vaughan ve ötekilerle bir- likte uzaklıklan bir çırpıda hızla yutarak insanı istedi- ğı yere ulaştıran. modern hayatın vazgeçilmez aracı otomobil başrolde. beylik değerlendirmeyle 'Seksve teknolojiyi buluşruran' ara- baların sonsuz fantezılerin yaşandığı bir mekâna dö- nüştürüldüğü. hız. şiddet. erotizmle doldurulmuş sahnelerden geçilmeyen filmde. 5 karakteri birbirle- nyle ilişkilendiren sekans- lardanbütünlenenbiryapı. sürekJi değıştirilen partner- le sürüp giden. çeşitli po- zisyonlar. hetero. homo ve biseksüel ilışkı girişimleri gırla. Bütünüyieduygudan anndınlmış kahramanla- nndan ustalıklı mızanseni- ne. yönetmenin gedikli ka- meramanı Peter Susc- hitzkj'nin gece mavisi-la- civert ağırlıklı, nefis gö- rüntülerinden ışıklandır- masına. sınir gıcırdatıcı, keskın gitar tınılanna da- y anan tırmalayıcı müzığin- den akıcı montajına kadar birincı sınıf bir görselliğe sahip 'Çarpışma', parlak bir sinema diliyle anlatıl- mış ama baştan sona metal soğukluğunda seyreden. çok soğuk ve rahatsız edi- cıbırfılm. J.G. Ballard'ın, Nurgül Deveci'nin çeviri- sıyle Aynntı Yayınlan'nca basılmış romanını okuma- y ı gerektirecek kadar kar- maşık. karanlık. gızemli ve pornografık bu David Cro- nenberg filmi. herkesın zevkine hitap etmeyen. iti- cı bir oto-erotizm dene- mesi özetle. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Türk 'Getto'su Cumhurbaşkanı Demirel, Paris'te idi hafta ba- şında. Türk gazetecılerı ne kadar uğraştılarsa da, Türkiye'deki politık gelişmeler hakkında konuştu- ramadılarCumhurbaşkanrnı. Ama yurtdışında ya- şayan vatandaşlanmızın çok temel bir sorunu hak- kında düşüncelerinı öğrenme fırsatına kavuştular. Tabii, kedilerin böyle toplantılara davet edilmele- ri söz konusu olmadığından, konuşulanları gaze- tecı dostlanmızdan duyduğumuz kadarıyla akta- racağız. Türkiye'nin Avrupa'daki "/ma/"ının ne denli bo- zulduğunu gören Demirel, "Hakkımızda çok yan- lış imajlar var" derken ikınci bir doğru saptamayı da eklemiş: "Herkesi bize düşman sayamayız." Oysa bir başka devlet adamı rahatlıkla "Bunlar bi- ze ezelden beridüşmandır" der geçerdı. Demirel. hakkımızdaki yanlış imajın silinmesi içın bırşeyler yapılması gerektiğini çok lyi biliyor. Önce, Demırel'in ilk saptamasının ne kadar doğ- ru olduğunu vurgulayan bir örnek. Geçen günler- de Fransa'nın yüksek tirajlı dergılerinden bınnde, "Le Poinf'de Christian Jelen ımzası ile yayımla- nan bir yazı, yurtdışındaki Türklerin nasıl bir ön- yargı ile karşı karşıya olduğunu açıkça gösteriyor. "TürkGettosu" başlığı ileyayımlanan yazı, dört dörtlük bir ırkçılık abıdesi. Türkterin nüfusunun hızla arttığından, Türk toplumunun kendi ıçineka- panmışlığından, uyuşturucu kaçakçılığının ve ge- riciliğin yükselişinden dem vurarak entegrasyonu reddeden Türklerin, Fransız yaşam tarzına ve de- ğerlerine aykırılığını vurguluyor. Alsace bölgesın- dekı Bischvviller adlı kasabanın, artan Türk nüfu- su nedeni ile artık "Turkwiller" adıyla anıldığını ve bundan kasaba sakinlerinin tedirginlik duyduğu- nu anlatan ve "Avnıpalı gibi giyinip bir Fransızla flört etmek istediği için ailesi tarafından boğula- raköldüren genç Türk kadını" örneğınden yola çı- karak Türklen tümüyle karalayan yazıda, Türkle- rin yaşadıkları kasabada çok sayıda ev satın al- maları bile bir tehlike olarak gösteriliyor. Fransa'da ırkçı partinin oylarının yüzde 15'e yükselmesi bir raslantı değil herhalde. Neyse ki Türklere ilişkin haber ve yorumların hepsi bu çizgide değil. Türk kültürüne ilişkin ya: pıtlar birbiri ardına yayımlanıyor ve büyük ilgi gö- rüyor. "Fort Saganne" gibi sinemaya da uyarla- nan romanlan ile tanınan ünlü yazar Louis Gar- del'in yenı kitabı "L'Aurore des bienames" ("Sev- dalılarŞafağı"), Osmanlı Sarayı'nda geçen bıraşk ve iktidar öyküsü. Sultan Süleyman, Hürrem Sultan ve Sadrazam ibrahim Paşa arasındaki ilişkileri irdeleyen kitap. Fransa'da en çok satan kitaplar arasında. Bir başka kitap, Jacues Lacarriere'ın. Yunus Emre'nin yaşamından yola çıkarak 13. yüzyıl Ana- dolusu'nu anlattığı "La Poussiere du Monde"u ("Dünyanın Tozu") da eleştirmenlerce övgülere boğuluyor. Türk ımajını hak ettiği konuma kavuşturan yal- nızca yabancı yazarlar değil elbet. Nedim Gür- sel'in "Fatih 'in Romanı" ya da "Boğazkesen "den sonra iki kitabı daha yayımlandı geçen günlerde. = D^erfi müzisyen Kudsi Erguner, "Bektaşı Der- vişleri Kitabı" adı altında gerçekleştirdiği "Vilayet- name" çevrisi ile kültürümüzün tanıtımına yenı bir katkıda bulunuyor. Kitapta, çok sayıda Bektaşi fıkrasına da yer vermiş Erguner. Bu kitapları okuyan Fransızlar, gazete haberte- rinden, ya da mahallelerinde karşılaştığı Türkler- den edindiği önyargıları altüst edecek bir Türk imajına sahip oluyor ister ıstemez. Kudsı Ergu- ner'den. göğsümüzü kabartan iki haber daha: Temmuz sonunda Salzburg Festivali'nde sahne- lenecek "Saraydan Kız Kaçırma" operasmın -mü- ziksız- bazı bölümleri için müzik hazırlıyor şimdi- lerde. Mozart'ın yanında Erguner'in adı yer ala- cak festıval kitabında. Bir de sonbaharda Paris'te gerçekleşecek bir proje var ki, sinemasever kedi- lerin nasıl sabırsızlıkla beklediklerini anlatamam. Maurice Bejart, hazırlamakta olduğu yenı yapı- tının müziğini Kudsi Erguner'den istedı. Merak edenlere fısıldayalım: Charlie Chaplin'in ölmeden öncetasarladığıvesahnelemekolanağınıbulama- dığı 'Voyage Noctume" ("Gece Yolculuğu") adlı bir koreografi. Bejart usta, Chaplin'e bir selam gönderecek bu yapıtla. Böylesıne önemlı bir pro- jede bir Türk adının yer alması, nice ayıbımızı ör- tecekdeğerde değil mi? Politikacılann hızla kirlet- tiği "/ma/"ımızı temizlemek için sanattan daha et- kili bir araç olmadığını fark eden çok az kişı var ne yazık ki Türkiye'de. Bunların başında Demirel ge- liyor. Ülkemiz için çok önemlı bir tanıtım olanağı ya- ratacak bir proje olan "Uluslararası Sanat Olımpi- yatlan"n\n istanbul'da düzenlenmesi konusunda ne kadar olumlu bir tavra sahip olduğunu bılmek insanın gönlünü ferahlatıyor. Ama, talımatlarına karşın hükümetten hâlâ bir ses çıkmamasına ne demeli? Anlaşılan, bu konuda da, tıpkı "Europa- lia" projesinde olduğu gibi, topu taca atmayı ba- şaracağız. Bob Dylan'ın kalbi tekledi • NEW\'ORK (Reuter) - Bob Dylan. kalp rahatsızlığı nedeniyle Avrupa turnesını ıptal etti. 56 yaşındaki ünlü şarkıcının Nevv York'ta hastaneye kaldınldığı öğrenıldi. Göğüs ağnlanndan yakınan Dylan'ın kalbinden rahatsız olduğu belirtıldi. Hayati tehlike oluşturan rahatsızlığa ilişkin bılgı veren bir doktor, eğer tedavi edilmezse Dylanın yaşamının tehlikeye gırebileceğinı belirttı. Turne kapsamında Irlanda, İngiltere ve İsviçre'de konserler verecek olan sanatçı. tam olarak iyileşinceye kadar konserlerini iptal etmek zorunda kaldı. 7 temmuzda Londra'da Dylan ile birlikte sahneye çıkacak olan Van Morrison'ın ise programını değıştirmeyip. konsen gerçekleştireceği öğrenıldi. TİYATRO FESTtVALİ >DE Bl GÜIN • Arturo UL Berliner Ensemble'ın oyunu saat 21.30'da Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da izlenebilır. Maria Callas Master Class Kent Oyunculan'nın oyunu saat 21.30'da Kenter Tiyatrosu'nda izlenebilir. Tİ\ATRO FESTİVALİ^NDE YARMN • Arturo UL Berliner Ensemble'ın oyunu saat 21,30'da Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da izlenebilir. Ankara Sanat Tiyatrosu'nun 'Otobüs' adlı oyunu saat 15.00'te Faksim Sahnesi'ndeizlenebilir. Gelaoert Azzopardi'nin 'Armand Dust 2 - Susamak' adlı oyunu saat 21.30'da Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear