01 Mayıs 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 30MAYIS1997CUMA 12 DIZIYAZI 'Kalemli Çete' hapishaneyi de değiştiriyor, çünkü onlar hayatı ve isyanı seviyor 'Kim içeride kim dışarıda belli değil'• Mehmet Tüfekçi, "'Onlar hâlâ iyi birer üniversite öğrencisi" diyor. Çünkü okumaya, anlamaya ve iyi ılışkiler kurmaya devam ediyorlar. Baba Tüfekçi, "Çocuklar cezaevini de oyun yerine çevirdiler. Müdür bile hayatmda ilk kez bir koğuş hazırlamaktan mutlu olduğunu söylüyor" diye anlatıyor. Peki neden böyle? "Çünkü onlar sevmeyi biliyor. Yaşamın sadece üniversitede öğrenilmeyeceğini de." ECETEMELKÜRAN -3- lşlemeli yastıklar. yolluk. bir e\ye, temiz tabaklar. banyo perdesi. yumuşak terlikler. fılm afişleri... En son istedikleri bunlar. Ozgür'ün babası Mehmet Tüfekçi anlatıyor "Orayı da oyun yerine çevirdiler herhalde" deyıp gülüvor. Cezaevınin 1. müdürü. "Hayaümda ilk kez bir koğuş hanrlarken mutluyum. Bu çocuklar bambaşka" diyormuş. Müdür. koğuş hazır olunca da çay ıçıp sohbet etmeye gidecekmış. Bu yüzden Ozgür'ün babası onlarla görüşe gıden herkesın söyledığı cürnleyı yinelıyor: "Kim içeride kim dışanda. belli değil." Özgür, 22 yaşında. Küçük bir delıkanlı olana dek. Karadeniz Ereğli'de büyümüş. Karadeniz'in o geniş ve dalgalı hüznü. vüzünde temıze çekılmış. Ankara'nın yolunu tutup en fıyakalı okuliardan TED Ankara Koleji'nde okumuş. Sonra Mülkiyeli olmuş. İktisat bölümü. Çabucak sevıvermış. Karadeniz kadar geniş ve bir o kadar dalgalı. Sözü. delikanlı sözü: yüzük takmışlar. Verdiklen söz parmaklanna dolanmış, çiçek gıbi. Sevgilısı, lisede okuyor, adı onda gızli. Son uğraşı cezaevinı yaşam alanına dönüştürmek. Cığerlenne çocukken dolan deniz havası şımdılik ona yetiyor. Yetmediğinde... Havalandırmadaki gökyüzü denıze benzer mi? Benzemese de. bugün paylanna düşen bu. Mehmet Tüfekçi. bütün ıstemlerınde oğlunun \amnda. Çünkü, Ozgür'ün hayattan \e ülkeden beklentifen onunla yaptığı konuşmalarda gizli. "Özgür'e her zaman bu ülkeyi tanıması gerektiğini söylemiştik. 1966 >ıündan beri Cumhurhet gazetesi giriyor bizim evimize. Cumhurivet'in girdiği e\ de ülke sorunlannın dışında kalmak mümkün mü? Ailedeki insanlann ona gösterdiği bir bakış açısı vardL Bu ülkede iki yaşama biçimi var. bunJardan bir tanesi ama çok zor olanı belki de, duyarak yaşamak. Ülkenin senin ülken olduğunu. bu ülkenin insanlannın senin insanlann olduğunu bikceksin, \e bileceksin ki bu insanlann çok ciddi ' sorunlan var. Her gün. bu ülkenin sorunlannın tartışıklığı ve buna duyariılık gösterildiği bir >aşam biçimi var. Ve her gün bir tek istem: Demokrasi ve banş." Babası ıle Ozgür yöntem üzerıne de konus.mus.lar. Bütün bunlan ısterken şıddetı reddetmesı gerektıği, şiddetin olduğu ılişkıde, yapıda. ülkede demokrasi olamayacağı üzerıne uzlaşmışlar. Bu yüzden Ozgür'ün öğrenci hareketine bakışını. ıstedığı mücadelenin biçımını anlatıyor Mehmet Tüfekçi: "Özgür ve arkadaşlarmın istemleri. iddia ediküginin aksine. demokratik \e özerk ünhersite, bilimsel eğitim ve öğrencUere onlar hakkında alınacak karariarda söz hakkıvdı. Bunlan isterken özgür'ün para derdi yoktu, ama in- sanlık derdi vardı. Babası gibi o da paylaşmayı ve özgürlüğü seçti. bütün keskin çıkışian reddcttiler. Çünkü başka siyasi eğilûnlerde olan insanlara yakınlaşmak istemediler. Koordinasyon olarak bazı eylemlere katılmamayı seçtiler. İstcmlerinde haklüardı. Düşünün ki binlerce öğrenci hakkında karar aknıyor \e bu öğrencUere ne düşündükleri, ne istedikleri sorulmu\or. Bö> le bir yapıda demokrasiden söz edilemez. O>sa Ozgür ve arkadaşlanmn istedikleri söz hakkıvdı." Ya harçlan reddettıkleri e>lemler? "Harçlara hayır demelerinin nedenlerini çok açıkladılar. Ozgür'ün hiçbir parasal problemi yoktu. Ama toplumsal duyariılığı onu bu sorunlan yaşavan insanlara. Anadolu'dan gelip harçlan ödeyemediği için evine dönen insanlara \aklaştırdı. Kendisi harcını ödeyebiliyor diye. böyle bir haksızhğı görmezden gelmedi. Sadece harç da değil. alanlara çıktıklan zaman, parasız eğitim, parasız sağlık diye bağırdılar. Gücünü nereden alnordu bu çocuklar? Anayasanın başlangıç ilkelerinden. Çocukların harçlara evet demesi mümkün değildi. Ödenebilecek tutardaki harçlara korkunç bir zama yapıldı, bu vetmezmiş gibi borçlanacak olanlara faiz olarak beyaz eşya Cumhuriyet'e anlattıklari: 6 Eylemlerînıiz hep gülecek' Öğrenci koordinasyonun eylemleri sürerken, Beyazıt'ta eylem yapacaklannı gelip Cumhuriyet'e anlattılar. Ankara Koordinasyonu'ndan Denizer Şanlı. yapacaklan eylemi anlatırken, "*Gülen bir eylem olacak" diyordu. Uğraştıklan şey, kuklalardı. Olabildiğince gülünç ve etkıli sloganJar bulmaya ve yeni şarkılar yazmaya çalışıyorlardı. Genellikle zıplayarak söyledikleri "Dünya yerinden oynar / YÖK'ten adam çıksa" şarkısını çeşitlendirmeye uğraşıyorlardı. 18 yıla varan cezalar alan öğrencilerle birlikte eyleme giderken gözaltma ahnan, daha sonra sahverilen Denizer Şanlı, güleryüzlü bir eylem istemelerinin gerekçesini şöyle açıklıyordu: "Soku dediğin zaman insanlar korkuyor. Biz bunu değiştinneye çahşıyonız. Biz gülmeyi, giizd şeyleri seven insanlanz. Bugüne kadar hep serrJik ve asık surathhk ön plandaydı. Ama biz böyle insanlar, böyle bir dürrya istemiyoruz. Biz gnlen insanlar ve gülen eylemler isrjyoruz. Hiç zarar vermemeliyiz insanlara. Öğrenci hareketi de böyle olmalıT Denizer Şanlı, salıverilmesinin ardından lnsan Haklan Derneği Ankara Şubesi'ne yoğun işkencelerden geçtiğini bildirdi. endeksi gösterildi. Ben de kabul etmhorum. Bu haksızlık çünkü. İstediklerini anlatırken ne mala ne cana zarar \erdiler. Ama ne yazık ki çok acımasızca karşılandılar." Babası. Özgür'ün ışkence gördüğünü. "oraya giren her insan gibi" işkenceden geçtiğini anlatıyor. Ama hıç sormamış neler olduğunu. Sormamasının nedenı ise acıları vmelemek ıstememek. Bunlan unutup yaşamava bakmalı, içeride bile... Mükremin abi izliyorlar "Özgür ve sanıyorum arkadaşlan da. hiç sevgisiz kalmadı. Bu yüzden Özgür'ün hayatı hep bölüşmek. birilerine bir şe>ler taşı\ abilmek. kendi gücünü birileri) le pav laşmak. Yaşamı çok seviyor. Ozgür'le konuşurduk. eğer insanlar yaşamak istivortarsa. her noktada. her mekânda vaşamı yaşanabilir kuabilirier. Bu insanın elinde. Şimdi kendisi söylüyor bunu. Bu yüzden orayı güzelleştirmek adına herşeyi \apıyortar. Sürekli okuvorlar. En son Ser\er Tanılli'nin setini götürdüm onlara. Öğrenmeye çalışıvorlar. Hiç kimse\e bir ömargılan vok. Bütün bunlan yaparken Mükremın abi de izliyorlar. Hayatı bu anlamda da biraz gırgıra alnorlar. Avukatlannın en son ziyaretinden sonra söylediğini hiç unutmuyorum: 'Kim içeride. kim dışarıda. beilı değil' Onlar hâlâ iyi birer ünhersite öğrencisi. Yaşamın sadece ünhersite değiL her yerde öğrenilebileceğini bilivorlar." Ozgür, Metın. Denız ve dığerleri... Aılelennm dedığı gıbi onlan güzel şeylerden. sesten \e hareketten korkanlar cezalandırdılar. Ama onlar. nerede dururlarsa dursunlar. durdukları \erı \e hayatı değiştırebilecek guçteler. Ne olursa olsun böyle de kalacaklar. Çünkü onların. isvanı hayatın ıçınde ve kendisinde. Bİttİ Elif Kâhyaoğlu, dışanda. Ama aklı içerideki arkadaşlarmda 'Içerideçokgüzdyüreklervar' Hepsi son kararı bekliyorlar. Alışmaya çalısıyorlar. Elif.22 yaşında. Unıversite son sınıf- taydı. şimdı okuldan atıldı. Sına\ döne- minde eezae\ ınde olduğunu belgele- mesine karşın karar \erenler, onun okuldan çıkanlması gerektığınde bır- leştıler. Istedıği lise öğretmem olmak- tı Bunu yapmak ıçin şımdi karara kar- şı dava açacak. O da dışandakı bir "Ka- lemli Çete" ü\ esi Ama hâlâ öğretmen olmaktan vazgeçmemiş. Neden' "Çünkü bilgiyi pay laşmak. genç be- yinlere bağımsızlığı ve insana saygıyı anlatmak çok önemli. Belki bu. artık unutulmuş. terk edilmiş bir düş. Ama ben hâlâ bunun peşindevim." Elif, ülkücü öğrencılenn yoğunluk- ta olduğu Gazi Lniversitesı Eğitim Fa- kültesi'nde. demokratik \e akademık taleplerle yola çıktı. Sonunda aldığı 3 yıl. 9 ay hapıs cezası. İçeride rutuklu olarak kaldığı 9 ay cezasma sayılarak tahliye edıldi. Şimdı o. İzmit'te. ailesı- nin vanında. Ama aklı içeride. Çünkü. "*İçeride çok güzel viirekler, arkadaşla- nm var" diyor. Daha çok onlan düşü- nÜNormuş. İsKence kâbusları sürüyor Elif, kâbuslann yeni bittiğini anlatı- yor. Kâbuslar? Polisler. işkence, cinsel tacız. tecavüz tehditleri... Geriye ka- lan. bel kemıklerinde sakatlık. Bunun için tedav i görüyor şimdı Beraber alın- dığı arkadaşlarıyla da görüşemiyor Çünkü ailesı olacaklardan ürküyor. Aı- lesine de hak \eriyor o: "Biz onlann gülüyüz, biricik gülleri. Ve birileri on- lann hiç kıyamadığı bir gülü alıp pa- ramparça ediyor. Korkmakta çok hâk- hlar." Pekı bütün bunlar na;>ıl oldu Elif 1 "Beni sokaktan aldılar. Bevazıt önce- • "Kalabalıkyerlere sığamıyorum. Sürekli bir mutsuzluk var içimde" diyor. Neden? "Sürekli kâbuslar görüyorum. Sanki polisler yeniden üstüme geliyor ve işkence yeniden başîıyor." Yine de inançlı olmaya çalışıyor. Çünkü, "İnancını da kaybedersen hiçbir şeyin kalmaz." Elif. gerçekleri ve düşlerini anlatıyor... si büvük gözaltında, iki adam sokağın ortasında beni dövmeye başladılar. Bir arabanın içine attılar. Arabada dayak başladı. Belime çok v urdular. Sağ tara- nmda bir şey oldu. Bunu anladıklann- da o tarafıma yüklendiler. Arabadan çıktığımda yürüyemiyordum. Sonra anlaşıldı ki, darbelerden sonra disk kay- ması olmuş. Şube'de çeşitli işkenceler- den geçtim." Bunu anlatabildı mi Elif? İçeride kimler\ardı? "Tutuklu bulunduğum Ankara Mer- kez Kapalı'da tanımadığım insanlar vardı. Genellikle örgütlü insanlar. Ço- ğunlukla kitap okudum ve kendimi çok > alnız hissettim. Olanlan, daha çok haf- tada bir yapılan koğuş görüşlerinde ko- ordinasyondaki diğer arkadaşlara an- latabiliyordum." Elif'in tutuklandığı dönem cezaev- lerinde 12 kurbanın verildıği ölüm oru- cu ey lemlenne rastlı>or. Orada ne gör- dün'Elif? "İnsanlann tek tek öldüklerini gör- düm. Olümü izlemek davanılır bir şey değil. Bir daha böyle bir şeye tanık ol- mak istemiyorum." Neden bövle oldu Elif Sız ne yap- mıştınız? Bu büyük büyük cezaların nedeni ne° "Bizim eylemlerimizi herkes bUiyor. Sadece akademik ve demokratik talep- lerimiz vardı. Evlemlerimiz çok neşeli oluyordu. Hopluvorduk. şarkı söylü- yorduk. Gülervüzlü evlemler düzenli- yorduk. Buna sempati duyanlar çoknı. Biz siyasi görüşü farklı insanlann yanı- na gidip akademik talepler. özgür üni- versite, polissiz ünhersite için birlik ol- maya çağınyorduk. Ama bu şiddetsiz tutum. baskıcı bir düzene silahlı eylem- den çok daha zararh, bunu gördüler. Bizim cczalandınlmamızın nedeni bu." cezayı beklemek Elif şimdi Yargıtay'ın karannı bek- lıyor. Kendini hapishaneye alıştımor. Çok sakin. Ama hapıshane. o hâlâ ka- ranlık bir gelecek. "Kendimi gerçekten çok düşünmü- vorum. Çünkü 3 yıl uzun bir süre değil. Ama arkadaşlanm 18 yıl yatmak zo- runda kalacaklar. Benim geleceğimi 3 yıhmı çalmakla elimden alamazlar. A- ma 18 yıl, hele genç insanlann I8yılı. Bu korkunç bir şey. Sadece 18 yüı değil, bü- tün hayatını eünden alıyorsun. Ben yi- ne de bir şey lerin üstesinden gelirim gi- bi gelivor. Ben öğrermenlik vapacağım, bu kesin. İyi insanlar yetiştireceğim. Bu, olnıak zorunda. Bu düşü ne > apariarsa yapsınlar. benim elimden alamazlar." lnsan işkenceden, 9 cezadan sonra \e yeni cezalan beklerken nasıl böyle kararlı olur? "İnançlı olmazsam. bütün bunlara katlanamam. Ama katlanmak zorun- davım. Kâbuslara da, cezava da..." ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Sevgi Çiçeklerinden Bir Demet Meslek yıllanm çoğalıyor, yüzyılın yarısına ulaşı- yorum neredeyse. Elbet şeviniyor, onurlanıyorum a- ma üzüntülerim de var. Önce yaşadığım dönemden kaynaklanan üzüntüler. Bizi yönetenlerin davranışı, konuşma türü. yaşam biçimi, kürsülerde, ekranlar- da yer alan görüntüler, üzüntünün ötesinde vatan- daşlık onurunu da zedeliyor kimi zaman. Çünkü çir- kınlikler ıçinde yitip gidiyor insan! Derken birtelefon, bir mektup, bir çağrı; güzel bir olayın haberiyle so- luklanıyorum yeniden. Yaşama sevinci yeçerıyor, güçlenerek, yüreklenerek dünyaya gülümsüyorum. Aklar karalar, inişler çıkışlar arasında bir yaşam. Biryazann itici gücü. okurlan hiç kuşkusuz. Okur- yazar birlikteliğinin başka güzelliği. özelliği var. Va- kit kalırsa, okur mektupları, telefonlarla oluşan gü- zel ilışkıleri yazmak istiyorum bir gün. Bir merhaba, bırkaç satır, birkaç sozcuk nerelere ulaşıyor, nasıl de- rınleşiyor! Bursalı pıyango biletçisi Adem Gerçek ıle güzel bir dostluk yaşıyoruz mektup ve telefonlarla. Kızlarını anlatıyor, gerçekleşmeyen bir düşün kırık- lığını, yine de umudunu yitinmediğini. Anneler günün- de kutluyor beni. mesleğimde kırkyedi yıla ulaştığı- mı da bilerek, son sayıları '47' ile biten bir piyango bileti armağan ediyor. Pıyangoda şansım yok, ama bu armağanın sevinci milyonlarla satın alınamaya- cak bir olay değil mi? Tutuklu okurlanmızın mektup- ları da çok duşündürür, uyanr beni. Tarifsiz kederle- re gömülürüm kimi zaman. Içerde ve dışarda yaşa- nan günlerin gerçeğiyle sızlar yüreğim. Özgürlüğü- nü yıtırenlerin direnme gücüne saygı duyarım. Ka- palı bir yaşamı da açık ve genış yaşıyor kimi tutuk- lular. Cezaevi karanlık, ama yüreklerinde güneş var. Içerdeler, ama dışardakıleri ızlemekten, sevgiyi, dostluğu belirtmekten gerı kalmıyortar hıç. Bir sure- dirhaberleştiğım bir tutuklu okurumuz neler yazıyor bakm: "Size hemen yazmak istiyordum, olmadı. Olma- dı, çünkü mektubunuzun sevinci ve coşkusu için- de size neler yazacağımı kurarken Sayın Mustafa Ekmekçi'n/fl ölüm haberiyle sarsıldık. Televizyon haberinden öğrendim. Bugün de Cumhuriyet ga- zetesinde okudum. Yıllardırokuyorum. Sizlerbizle- ri tanımasanız da biz sizlerin yazılannızla şeviniyor, üzülüyor, bılgıleniyoruz; kısaca insan oluşumuz şe- killeniyor. Ailemden birini kaybetmış gibiyim, tüm Cumhuriyet aılesine başsağlığı diliyorum. Ölüm iş- te, her zaman kalleş!" Altmış beş aydır cezaevinde bu okurumuz. "Elbet okuyorum, yoksa bugünler nasıl aşılır"d'\yor. Günlük yazıyor, başta klasıkler, dünya edebiyatından kitap- lar okumaya çalışıyor. Ona Simyacı'yı yolladım. He- nüz eline ulaşmamış, ama sevindiğini söylüyor. Ay- rıca boncuk kuşlar, kolyeler üretiyor. Mektubun bir bölümü ayrıca düşündürdü beni. "Yazlannızın bir kısmını Ören 'de geçirdığinizi yazılarınızdan biliyo- rum. Kazdağı 'nın ve Ege 'nin serin aydınlıklannda ya- zılannızla dolaşıyorum" sözleri büyük hüzün verdı, ayrıca uyardı beni. Birkaç sözcük, ama derinliği var. Bir yazarın görevini, sorumluluğunu da vurguluyor. "Yazılannızla üzülüyor, şeviniyor, bilgilenıyoruz; kı- saca insan oluşumuz şekilleniyor" sözleri mesleği- mizın çizgisini, doğrultusunu da içermiyor mu? Ha- berler, yazılar, yorumlarla etkileniyor okur. Düşünü- yor, yargılıyor, aydınlanıyor, mutlanıyor ya da tam tersi; yitik düşler, yitik umutlarla karanlığa, yalnızlı- ğa gömülüyor. Birkaç satır, birkaç sözcük, ama dam- la damla ışıktan bir göl de olabilir, karanlık da oluşa- bilır. Barış da üreyebilir, terör de tırmanabilir. Ben iyimserhğimi koruyorum sonuna kadar. Üni- versitelerdeki kavgaları, birbirıne taşla sopayla sal- dıran gençleri ızlerken sorulara takılıyor kafam. Kav- ga değil barış, ofke değil hoşgörü, sevgi üretmek için ne yapıyoruz? Bu gençler neler okuyor, neler izliyor acaba; müzik dinliyor mu, şarkıya. dansa vakit bu- luyor mu? Örneğın şıır okuyor mu, evrensel müzik- ten hoşlanıyor mu, hiç dinlemiş mi? Kitap okuma- dan, müzik dinlemeden, şiir söylemeden, âşık olma- dan yaşanır mı bahar? Sopayla, taşla, kanla. göz- yaşıyla bıçimlenir mi yaşam? Bölünmüşlüğü değil birliktelığı. çağdışıhğı değil çağdaşhğı oluşturan bir eğitimde duğümlenıyortüm sorunlar. Bu düğüm çö- zülebılirse aydınlanacak yannlar. • • • Yeniden tutuklu okurianmıza dönüyorum. Yalnız- lığı aşmak, karanhktan aydınlığa ulaşmak için onla- ra ne veriyoruz acaba? Cumhuriyet okuyorlar, ama istedikleri kitabı okuyabiliyorlar mı? Cezaevlerinın kitaplıkları ne durumda. bu konuda bir katkımız ola- maz mı. olmazsa yasal engel mi var, olursa nasıl bir örgütlenmeyle kitap, dergı ya da boncukla uğraşan- lara araç-gereç saglanabilir? Kimi altmış beş ay, ki- mi daha kısa. kimi daha uzun. içerde kalanlann ya- şamına güzel bir katkı, bir soluk, bir sevgi çiçeği sunmak da güzel bir olay değil mi. görev değil mi? Gelin bu sevgi çıçekleriyle bir demet yapalım. BULMACA SEDAT KŞAYA\ 1 2 SOLDAN SAĞA: 1/ Değışık ırk \e uluslar ara- sında düşman- lık yaratmayı amaçlayan ve bu yolda kış- kırtmada bulu- nan aşın mıHı- vetçılık akımı. 2/ Başa örtülen bir cıns şal. 3/ Nâzım Hik- met'ın soyadı .. Yurdumuzda bir petrol böl- gesi. 4/ Bir ışte başta gelen kımse... Yan memnunluk anlatan bir ünlem... "Ellerinı tuta- bılsem —'nın ölsem eksıksızölürdüm" (At- tılâ tlhan). 5/ Soğanl kıyma ya da pastırma üzerine yumurta kırıla- rak yapılan yemek. 6/ tstmdye. mıd\e. tarak gıbi kabuklu hayvanla- n a\ lamakta kullanılan ağ. 7/Argoda "hra" anlamında kullanılan sözcük... Bar- yumun simgesı. 8/Değelı bir süs taşı... Eskı Mısır'da gü- neş tannsı.. Rev 9/ Kıyı sağlık ıdaresince gemılere ve- rilen girış çıkış ıznı. YX KARIDAN AŞAĞIVA: 1/ Karayollannın kenannda bulunan ve yol düzeymden aşağıdakalanbölüm. 2/Görünüşegöreolacağı sanılan... Tutamak. 3/Atların taşınması ıçın vapılmış kapalı taşı- ma aracı .. Geçerlı, akla uygun nedenlere dayanan 4/ Konut... Bir sa\ı. 5/ Kahramanmaraş'ın bir ilçesı... Ar- jantın'inplakaışaretı.6/"lrlandaCumhunyetOrdusu"... Bitmeyen. devam eden yazı. makale ya da tefpkanın de- vamı 7/ Çapkın erkek. 8/ Uluslararası Af Örgütü'nün simgesı... Ilkel bir sılah. 9/ Göçücü balıkların Ak- denız'den Karadenız'e çıkması.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear