29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13MAYIS1997SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Şeriatçı Hüseyin Vuran, Doğan Grubu gazetelerinden Hürriyet'i bastı, bir kişiyi bacağından yaraladı Hedef AydmDoğan'dıİstanbul Haber Servisi - "Müslüman- lara darbe vurduğu ve hakaret ettiğj" gerekçesiyle Hürriyet gazetesini basan Hüseyin Vuran adındaki kişi, bina için- de bir temizlik görevlisini bacağından yaraladı. Polis, Doğan Grubu'nun sa- hibi Aydm Doğan ı vurmak için bina- yı bastığını söyleyen saldırganı gözal- tına alırken imam-hatip liseli Vuran'ın. ilahiyat fakûltesinden başansız oldu- ğu ve devamsızlık yaptığı için atıldığı öğrenildi. Vuran'a akşam saatlerinde olay yerinde bir tatbikat yaptınldı. ts- tanbul Emnıyet Müdürü Ramazan Er, saldırganın örgütsel bağı olmadığını söyledi. Vuran'ın evinde arama yapan polis, saldırganın evde kalan 4 arkada- şmı da gözaltına aldı. Güneşli'de bulunan Hürriyet Medya Towers'a dün saat 08.15 sıralannda ge- len 22 yasındaki Hüseyin Vuran, bah- çe kapısındaki güvenlik görevlisi Ha- kan Memiş'i oyuncak tabanca ile teh- dit ederek MP-5 marka otomatik ta- bancasını almak istedı. Tabancanın oyuncak olduğunu anlayan güvenlik görevlisi, saldırganı etkisiz hale getir- mek için üzerine atladı. Güvenlik gö- revlisinin müdahalesiyle çıkan boguş- ma sırasında saldırgan, bıçağını güven- lik görevlisinin boğazına dayayarak MP-5 silahını aldı. ÇevTeye rasgele ateş eden saldırgan, binaya girdi. Danışma bölümünde bulunan gü- venlik görevlisi Murat YükseTi de et- kisiz hale getiren ve elinden bıçakla ya- ralayan saldırgan, bu görevlinin de CZ marka 16'h silahını alarak asansöre bindi. Saldırgan, binanın en üst katı olan ve Son Çağn gazetesinin bulundu- ğu 13. kata çıktı. Burada temizlik gö- revlisi HüseyüıAlkır(26)ilekarşılaşan Hüseyin Vuran, Aydm Doğan'ın oda- sını sordu. Doğan'ın binada olmadığı- nı öğrendikten sonra gazete yöneticile- rinin ve yazarlannın odalannı soran Hürriyet'in Gend Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, iktidar partilerini suçladL (Fotoğraflar: UĞUR GÜNYÜZ) Vuran, yanıt alamadığı temizlik görev- lisinin odadan kaçmak istemesi üzeri- ne, silahı ateşleyerek Alkır'ı bacağın- dan vurdu. Binanın 13. katına çıkan gü- venlik görevlileri ve polislerin "tesHm ol" çağnsını "En ayinrian camian lar- mam lazun" diyerek yanıtlayan saldır- gan, daha sonra sılahlannı bırakarak teslim oldu. Saldmda yaralanan ve İstanbul Üni- versitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldınlan Hüseyin Alkır, temizlik yap- tığı sırada saldırganın asansörden si- lahla çıktığını ve Aydın Doğan'ın oda- smı sorduğunu anlattı. Alkır, saldırga- na neden Doğan'ın odasını aradığını sorduğunu, bunun üzerine "Müslü- manhğa darbe vurdular, hakaretettiier. Onu vuracağun. Ya odasını göster ya da ölürsun" yanıtını aldığını belirtti. Sal- dırganın, Doğan'ın binada olmadığını öğrenince yönetici ve yazarlann oda- sını sorduğunu anlatan Alkır, şunlan söyledi: "Saldırganı bir taraftan oyalarken diğer taraftan da kaçmak için bir oda- yı gözüme kestirdim. Tam hareket ede- cektim Id,' Kıpırdama'diye bağınn. Ön- ce durdum, ancak sonra odaya girmek için hamle yapüm. Bu sırada silahını atesleyerek beni bacağımdan vurdu." Bakırköy basın savcısı Hasan Göl- cük, saldınnm ardından Hürriyet'e ge- lerek incelemelerde bulundu. Saldırgan sorguda Saldın sırasında "Imam-hatiplerka- patılamaz" şeklinde bağıran Hüseyin Vuran'ın, tstanbul Terörle Mücadele MEDYA HEDEF GÖSTERİLİYOR Her dönemde basınau saldırdıyor tstanbul Haber Servisi - Sivil toplum özlemlen. yeri- ni silahlı toplum çarpıklığı- na bırakıyor. Devletin birey üzerindeki iktidar alanınm daraltılarak temel hak ve öz- gürlüklerin alanı genişletil- mek istenirken "devtet adı- na" silahına davranan "bi- reyter", en çok, hükümetle- ri kamuoyunda deşifre eden basına saldırmayı uygun bu- luyor. DYP Genel Başkanı Tansu Çilkr ile iki büyük basın grubu arasında başla- yan sert polemiğin ardmdan dün Hürriyet'e yapılan sal- dın, basına yapılan sivil gö- rünümlü saldınlann güncel- liğini koruduğunu gösteri- yor. Gazeteci ve gazetelere yapılan saldınlar şöyle: - Sabah gazetesi, devleti dolandırdığı iddia edilen Kemal Horzum'la ilgili ya- yımladığı haberlerde, Trab- zonspor Kulübü'nün şimdi- ki başkanı Mehmet Ali Yü- maz'la ilgili iddialara da y- CT vermiş, Mehmet Ali Yıl- maz'ın yeğeni Bayram Ali Özûlke'nın de Sabah gaze- tesinin sahibi Dinç Bflgin'e silah gösterdiği iddia edil- mişti. - Mardinli aşiret reisi Ce- mal Sincar, 7 Aralık 1989"da hakkında çıkan yazıyla ilgi- li bürosuna çağırdığı Gaze- te gazetesinden Sami Başa- ran'ı tabancasıyla öldürdü, AhmetAltmkaya da ağır ya- raladı. Başaran'ın öldürül- mesinden birhafta sonra ay- nı gazetenin başyazan Ka- mfl Başaran, lokantası hak- kında çıkan bir yazı yüzün- den Hakkı Morgül tarafın- dan gazetedekı bürosunda kurşunlanarak öldürüldü. -7Eylüll990'da,DrejAli lakaph AM Yasak'ın kumar- hanesi olduğu iddia edilen daireye yapılan baskında iki kişinin öldürüldüğü haberi- ni yayımlayan Milliyet'in Cağaloğlu'ndaki merkez bi- nası, eli sopalı saldırganlann saldınsına uğradı. -11 Arahkl99rdeSedat Sinum'yi anmak üzere Kan- lıca Mezarlığı 'na gelen Hür- riyet yönetici ve yazarlan, olumsuz hava koşulan ne- deniyle önceden belirlenen saatte törende olamayınca mutlak bir felaketten döndü. Çünkü saat 10.01 'de mezar- lığa yerleştirilen bir bomba, bir metre çapında bir çukur açarak patladı. Konvoy ge- ciktiği için kabre yakın bir yerde bekleyen gazetenin başkan yardımcısı Vahh Al- pata ve ernekli muhabir Ha- mi Alkaner, patlamanın şıd- detiyle yaralandılar. -24Ocak 1993'teCum- huriyet gazetesi yazan Uğur Mıımcu. Ankara Karlı So- kak'taki evinın önünde, oto- mobiline yerleştirilen C-4 ti- pi bir bombayla katledildı. 4 yılı aşkm bir süre geçmesi- ne karşın somut bir gelişme kaydedilemedi. - Alaattin Çakıcı'nın öl- dürttüğüeski eşı UğurÇakı- a, hakkında Nokta dergisin- de çıkan bir yazı yüzünden 3 Şubat 1994'te AyşeÖnal'a hastanedeki odasında silah- lı saldında bulundu. - Sabah gazetesi yazan Hıncal Uluç, sonradan Uğur Çakıcı'ya ait olduğu anlaşı- lan bir otomobilden inen saldırganlar tarafından ayaklanndan kurşunlanarak yaralandı. - Dönemin başbakanı Tansu ÇiDer'in hesabını ve- remediği 500 milyar liralık örtülü ödenek haberinin ar- dından Hürriyet Ankara temsilci yardımcısı Muhar- rem Sankaya. 5 Temmuz 19% gecesi, arabasının önü- nü kesen saldırganlar tara- findan dövülerek yaralandı. - Magazin yazan Aykut Işıklar'ın, 27 Ağustos 1996'da uğradığı saldında burnu kınldı. - Sabah gazetesi yazan Kenan Erçetingöz, 19 Ekim 1996'da evine dönerken ya- pılan silahlı saldında kalça- sından yaralandı. - Ankara Sincan'da dü- zenlenen olaylı Kudüs Ge- cesi'nden sonra Interstar muhabin IsınGüreL 3 Şubat 1997'de Refahlı fanatiklerin saldınsına uğradı. -2Mayısl997'de, Alaat- tin Çakıcı'nın canlı yayında Özer Çiller hakkında Türk- bank'ın satışından 20 mil- yon dolar komısyon istedıği iddialannın yer almasının ardından, eli silahlı 50 kişi- lik bir grup, Flash TV'yi bastı. Bazı calışanlann ya- ralandığı baskında, teknik ekipmanlar da tahnp edildı. Ertesi gün Flash TV. 6 yıl önce eksik yapıldığı ileri sü- rülen bir işlem gerekçe gös- terilerek resmi görevliler ta- rafindan kapatıldı. H ü r r i y e t ' e s a l d ı r ı y a y o ğ u n t e p k i 'Hiikümet kışkırtıyor'tstanbul Haber Servisi- Hürriyet gazetesine yapılan sal- dın, basın meslek örgütleri. TBMM, siyasi partiler, sen- dikalar, ış dünyası ve Avrupa Gazeteciler Birliği'nce sert bir dille kınandı. Basına yönelik saldınlann, siyasi ikti- dann kışkırtma ve tahrilderi sonucu yapıldığı belirtildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Turgay Olcayto. basına yönelik saldınlan protesto etmek amacıyla bugün saat 11.00'de cemiyet merkezinden İs- tanbul Valiliği'ne yürüyüş yapılacağını bildirdi. TGC Başkanı Nail Güreli ile Basın Konseyi Genel Sek- reten Nüüfer Yaiçın. Hürriyet'e yapılan silahlı saldınyı, "iktidann basına yönetikdüşmancatavrmdancesaretalan zorbalann yapüğT konusunda birleşti. Güreli, siyasal ik- tidann başansızlığını, büyük bir kargaşayla demokrasi- ye darbe vurarak, ağır yaralar aldırarak noktalamak iste- diğinin anlasıldığını belirtti. Güreli. "Böylesinesoruınsıız- luk görülmedi" diye konuştu. ÇGD Yönetim Kurulu'nca yapılan açıklamada. "Silab- bsaknnlarla basının susturulabileceğini sananlar, geçmiş- te olduğu gibi bugün de >anıldıklannı görecekkrdir" dc- nildı. Gazete Sahipleri Bir- liği Başkanı Nezih Demir- kent de "gerçek suçJulann idarenin müsamahası yü- zünden vakalanmadıgnıı" vTirgulayarak "hükümetin başbakan yardımcısının halk Idtlelerini tahrik et- meveyoneldiğini'* söyledi. Avrupa Gazeteciler Birliği (AEJ), Hürriyet gazetesi- ne yapılan saldınyı kmadı. AEJ Üluslararası Yürütme Kurulu üyesi Doğan Tıoç, yaptığı açıklamada, Türki- ye'de basına yönelik saldı- nlann kazandığı ivmeden endişe duyduğunu bildirdi ve medyayı hedef gösteren yaklaşımlann son bulma- sını istedi. Türk Basın Birliği (TBB) İstanbul Şubesi de Hürriyet'e yapılan saldın- yı kınadığı açıklamasında. -Türk basuunı hedef gös- terenlerşunu unutmamab- dır ki. ileride muhalefete düştüklerinde onlann sesi >ine hedef gösterdikleri medya oiacakür" görüşü- nü bildirdi. Televizyon Muhabirleri Dernegi Baş- kanı Kemal Aslan da siya- si iktidann. yaptığı açıkla- malarla şiddete elverişli or- tamı körükJedigini belirterek "istikran sağlayacak itddal- li dsvranışlar içinde bulunmalannı" istedi. 'Saldın demokrasiye' Cumhurbaşkanı Sülevman DemireL saldınyı nefretle kmadığını bildirdi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merke- zi'nden yapılan açıklamaya göre Demirel, saldm nede- niyle gazetenin sahibi Aydın Doğan a da bir 'geçmiş ol- sun' mesajı gönderdi. Cumhurbaşkanı Vekili ve TBMM Başkanı Mustafa KalemUde saldınnm gerçekte basın öz- gürlüğüne ve demokrasiye yapıldığını belirterek Aydın Doğan ve Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'e gön- derdiği mesajda "saknnyı nefretle kınadığuu" bildirdi. Başbakan Necmettin Erbakan ise Doğan'a bir mesaj göndererek '^izüntüsünü" bildirmekle yetindi. Başba- kan Yardımcısı Tansu Çiller, yaptığı yazılı açıklamada, Hürriyet gazetesine yönelik saldınnm basın özgürlüğü- ne yapıldığını belirterek "Basuıa yapılan tüm saldınlan şiddetle lanıyor, demokrasimize yönelik her türiu tehdi- din karşısında olduğumuzu bir kez daha yineüyorum" Medyaya yönelik saldınlar giderek artryor. dedi. Içişleri Bakanı Meral Akşenerdedün Bulgaristan Içiş- leri Bakanı Bogomil Donev'ı kabulü sırasında gazetecile- nn "Hürriyet gazetesine yapılan saldından haberiniz var mı" sorusunu yanıtsız bıraktı. Akşener, öğleden sonra Emniyet Genel Müdürlügü'nde yapılan heyetlerarası top- lantıya gelişi sırasında, gazetecilerin sorulanna yorum yapamayacağı yanıtını verirken ortak basm toplantısı sı- rasında Basın Danışmanf nın uyansı üzerine Hürriyet'e yönelik saldınyı kınadığını belirtti. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, yapılan saldın- nın arkasında meczup ya da başka bir insan aranmaması gerektiğini sa%ıınarak "Bu saldınnın sorumlusu hûkfi- mettir" dedi. Yılmaz, u Başbakan Erbakan'm, bürün be- ceriksiztigini medyanın üzerine yıkarak Başbakan Yar- duncısı Tansu Çiller'in de kendi döneminde verilen teşvik- leri açıklayarak medyayı saldınlara hedef gösterdiğini" öne sürdü. CHP Genel Başkanı Deniz BaykaL "Hürriyet gazetesi- ne dün yapılan silahlı saldın, Tûriaye'nin içine sürûklen- mekte olduğu terör orta- mının bugünkü aşamasını ortaya koyuyor" dedi. Bu olayın arkasında, saldın- lan bu noktaya taşıyan bir dizi gelişme olduğuna dik- kat ceken Baykal, bu ko- nuda daha sonra şunlan söyledi: "Ne yazık Id bu olayın sonrasındayaşamak duru- munda kalacağımız başka yeni olaylar var. Saldınlar ve zorbalıklar ancirinin bugünkü aşaması, Hürri- yet gazetesine yapılan sal- dm ile gerçekleşti. Medya kunıluşlannayöneliksiya- si kampanyalar, bir süre önce siyasi himaye ile ger- çekleştirilen toplu saldın- lar, miting meydanlann- daki ölçüsüz tahrikler ve Türkiye'de hükümet kat- kısı ile gerçekkşen gergin- likkr, ldm bflir önümüzde- ki günkrde daha ne gibi olaytaratanıkohnamızay- ol açacak?" CHP Genel Başkanve- kili ÖnderSav, "ol^ın bir- takun şeyleri içine sindire- meyenlerin süreç içinde yapüklan tahriklerin so- nucu olduğunu" ifade etti. CHP'liFikriSaglar.saldı- nlann, saflanm laik, demokratik Türkiye'den yana belir- lemiş özgür basını susturamayacağını kaydetti. CHP'li Mehmet Sevigen de yaptığı açıklamada, basına yönelik saldınlann iktidann turumu nedeniyle yapıldığını dile getirdi. DTP Genel Başkanı Hüsamettm Cindoruk, saldın için "özgür basını hedef gösterici yaklaşımlardan sonra baş- layan medyaya yönelik saldınlan, demokrasiyi ve özgür basını hazmedemeyenkrin gerçekleştirdiğine inandığun" söyledi. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak da Flash TV ve Hürriyet'e yapılan saldınlarda iktidar partilerinin kış- kırtma ve tahriklerinin etkilı olduğunu iddia ederek "Ateş- le oynamayı poütika olarak secenler, o ateşle kendilerinin de yanacağını gönneüdirler" dedi. MHP Genel Başkan- vekili Tuğrul Türkeş de "Katrimadığınızbazıfikinerola- biür. Buna şiddetle müdahale etmek hoşgörülemez"" açık- lamasını yaptı. TOBB Başkam Fuat Miras da yaptığı açıklamada saldınyı kınadı. Miras, "Türk basınına kar- şı sistemli ve planlı bir şekilde yöneltilen saldın ve yıldır- ma planlan boşa çıkacaknr" dedi. Şube Müdürlüğü'ne götürülerek sor- gulanmasma başlandı. Bekâr olduğu ve sabıkası bulunmadığı bebrlenen Vu- ran'm çelişkili ifadeler verdiğini kay- deden yetkililer, olay yerinde 17 adet 9mm çapında boş kovan ve 7 adet de- forme olmuş mermi çekirdeği bulun- duğunu belirttiler. Yetkililer, Vuran'ın şeriatçı tslami Büyük Doğu Akmcılar Cephesi (İB- DA-C) örgütü ile bağlantısının araştı- nldığını, ancak örgütsel bağlantısı ol- madığmı söylediler. Vuran'ın arkadaş- lanyla paylaştığı ve 2 ay önce taşındı- ğı Umraniye Çavuşbaşı Mahallesi Fi- liz Sokak 1 /5 numaralı evine giden po- lis, saldırganın 4 arkadaşını da gözal- tına aldı. Tatbikat yaptınldı İmam-hatip lisesi mezunu ve ev ka- pısının zilınde ilahiyat'yazan saldırga- na akşam saatlerinde Hürriyet binasın- da istanbul Emniyet Terörle Mücadele Şube Müdürü Atiua Çınar'ın da katıl- dığı bir tatbikat yaptınldı. Tatbikat sı- rasmda, temizlik görevlisini yaraladık- tan sonra yanlanna başka bir kişinin geldiğini anlatan Vuran, silahını gelen kişiye çevirdiğini ve birkaç soru sordu- ğunu söyleyerek "Patronlann ve yazar- lann nerede olduğunu sordum" dedi. Sorusu üzerine bu kişinin, "tld kat aşa- ğıda ya da yukanda, toplantı halinde- ler" cevabını verdiğini kaydeden sanık Vuran. bunun üzerine yukan çıkarak odayı basacağını ve silahta bulunan mermileri boşaltacağmı söyledığini bildirdi. Hüseyin Vuran. bu konuşmalar olur- ken 2 polis memurunun yanına geldi- ğini ve teslim olmasını istediğini ifade ederek herhangi bir çatışmaya girme- mek için silahını yere bıraktığını ve tes- lim olduğunu belirtti. 1Ü İlahiyat Fakültesi Dekan yardım- cısı Prof. Dr. Fahrettin Atar, 1994 yılında okula kaydını yaptıran Vuran'ın devamsız ve başansız bir öğrencı olduğunu ve bu nedenle kaydını sildirdiği- ni belirtti. Prof. Dr. Atar, Hüseyin Vuran'ın ruhsal sorunlan nedeniyle 1994 yılında tzmir Atatürk Dev- let Hastanesi'nde psikolo- jik tedavi gördüğünü de söyledi. Saldın sonrasında Tür- kiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Nail Güre- li ile birlikte açıklama ya- pan Hürriyet Gazetesi Ge- nel Yayın Yönetmeni Er- tuğrul Özkök, son zaman- larda basına yönelik saldı- nlann arttığını belirtti. Türkiye'de, siyasi iktidann basını hedef gösteren açık- lamalanmn saldınlan kö- rüklediğini belirten Öz- kök, Flash TV'nin ardın- dan Hürriyet'e yapılan sal- dınnm demokratik bir ül- kede asla rastlanmayacak olaylar haline geldiğine işaret etti. Laik değerleri savunan basına karşı son zamanlarda sistematik bir saldm olduğunu kaydeden Özkök, şunlan söyledi: "Ismet tnönü'nün bir sözü vardır: Namuslular da namussuzlar kadar ce- sur olmak zorundadır. Biz her bakımdan bu yayın çiz- gisini sürdüreceğiz. Ama son günlerde dünyada ya- yunlanan basınla ilgili ra- porlara baknğunız zaman, Türk basuu gerçekten şu anda siyasi ikrMarda bulu- nan üısanlan geceleri uyut- mayacak ölçüde kötü du- ruma düşürülmüştür. Türk basuunın bizzat siya- si iktidar tarafından odak gösteril mesL, arbk alabüdi- ğine ileri noktalara getaniş- tir. Flash TV ile başlayan bir Vandalizm, bir barbar- hk, bir terör,arük bizim bi- nalanmıza da ulaşmıştır. Sırada herhalde başka ga- zeteler de vanür." Özkök, son günlerde iktadar tara- fından basm kunıluşlanna çeşitli yardımlar sağlandı- ğı görüntüsü verilmek is- tendiğini kaydederek "Hürriy et'in cebine girmiş tek kuruş hibe yoknır" de- di. Yenişen'den ziy'aret İstanbul Valisi Rıdvan Yenişen ile Emniyet Mü- dürü Ramazan Er, Hürri- yet gazetesine gelerek geç- miş olsun dileğinde bulun- dular. Sanığın daha önce psikiyatri tedavisi gördü- ğünü, normal bir insan ol- madığını anlatan Yenişen, olayı kınadığını söyledi. Saldırganın sabıkalı oldu- ğuna ilişkin olarak şu ana kadar kendilerine ulaşan bir bilgi bulunmadığını be- lirten Ramazan Er ise "Saldırganın bir örgüt bağlantısı yok. Munferit o- lay" diye konuştu. ARAYIŞ TOKTA3HŞ ATEŞ Şartlanmak DYP Genel Başkanı ve (hastane, huzurevi ve ye- timhaneleri denetlemekle görevli!) Dışişleri Bakanı Sayın Tansu Çiller'in, Sultanahmet mıtingindeki konuşmasının kimi bölümlerini akşam haberlerin- de izlerken doğrusu fazla şaşırmadım. Zira köşe- ye sıkıştığı anda buna benzer bir çıkış yapacağını tahmin ediyordum. Birzamanlarkendisini körü kö- rüne destekleyen bir kısım kitle iletişim araçlannın, bunu, babalarının haynna yapmadıklanndan emin- dim. Ve bu desteği geri çektikleri anda, 'tabanıyan- mış' gibi bağırmaya başlayacağını biliyordum. Ânlaşıldığına göre Tansu Hanım, bu mıtingde ra- kamlan karıştırmış ve bir ölçüde saçmalamış. Do- lar ve Türk Lirası arasında 'çuval olmuş'. Fakat sa- ğır sultanınbile duyduğu, herkesin bildiği bir ger- çek var ki; Özal'dan beri, bir kısım basın kuruluş- ları devlet teşvikleriyle kollanarak, bu milletin başı- na bela edildi. Besleme basının 'adresi değiştiği' için şimdi karşılıklı bağrışıp duruyorlar... Özellikle gazete-dergi-radyo istasyonu-televiz- yon kanalı-diğer ticari işler ve banka dayanışması içinde 'havuzlar oluşturan' ve buralardan sağla- dıklan kaynaklarla rakiplerini 'silmekisteyen' iki bü- yük 'medya grubunun' günahlan, boylarını çok aş- tı. Fakat en azından, yazariarı ve çalışanlannın bir bölümüyle; laikliğe, çağdaş yaşamımıza ve Atatürk ilkelerine sahip çıkan bu 'gruplan' eleştirmenin ne yeri ne de sırası. Hele inanılmaz boyutlarda bir 's/- yasalahlaksızhğın' sergilendiği bu günlerde, bu ko- nuya hiç giremiyoruz. Tansu Çiller'in 'halet-i ruhiyesini', yani ruh duru- munu anlamak pek de zor değil. Kimi arkadaşlar, "Hesap vermekorkusu içinde"diyorlar, "Oyüzden ıRtidar koltuğundan uzaklaşamıyor. Yakama yapı- şırtardiye korkuyor." Tansu Çiller'in son dönemler- deki davranışlannda ve konuşmalannda bu korku- nun da elbette payı var. Ama tek neden ya da önemli neden bence bu değil. Zira işlediği suçla- nn bilincinde olduğunu pek sanmıyorum. Hiçbir devlet yönetimi deneyimi olmadan Cevheri ve Erez 'ağabeylerinin' menajerliği ve mali güçleriyle başbakanlık koltuğuna 'tepeden indikten' sonra öylesine başı döndü ki vicdan sahibi(!) bir yargıcın karşısına geçip boynunu bükerek ve ünlü "koyun bakışıyla", Ben masumum hâkim bey, bu işleri nereden bilebilirdim" diye ağlaşsa, vallahi beraat edemese bile, ufak bir cezayla paçayı sıyırır. Bence Tansu Çiller'in 'koltuktan düşme' korku- sunun nedeni, 'hesap verme' zorunluluğundan çok, 'iktidara şartlanma' duygusu. Bu duygunun ardında da her istediğini yaptırmaya alışmış, 'ko- lejli kız' şımanklığı yatıyor. Kendisine iktidar ve ik- bal yolunu açanlann bu davranışlannın nedeninin, kendinde olduğuna inandığı 'üstün nitelikler' oldu- ğunu sanıyor ve aynı insanların şimdi neden karşı- sına geçtiklerini anlayamıyor. Ve müthiş kızıyor, hır- çınlaşıyor. "Ben size gösteririm" intikamcılığı için- de, olmadık işler yapıyor, yapılmayacak şeylere he- vesleniyor. Tansu Çiller'ı basamak yaparak iktidar yolunu açan Erbakan da bu 'çok değerii hanımefendiye' olan mınnet duygulan içinde, bir yandan ona ce- saret verirken, bir yandan da kendini iktidarda tu- tabilecek olan bu son şansı güçlendirmeye çalışı- yor. Ve ortaya öyle bir manzara çıkıyor ki evlere şen- lik. Bir yanda Refah ve bir yanda laik ve çağdaş cumhuriyet konusunda belli birduyarlılığı olan DYP. Tansu Hanım, DYP'nin 'Müslümanlıkyorumunu' anlamaktan bile âcız. Milliyetçi ve muhafazakâr DYP'lilerin büyük bir çoğunluğu, dini vecibelerini yerine getirmek konusunda ne kadar özenli olur- larsa olsunlar, Atatürk'ün cumhuriyet anlayışına da o kadar sahip çıkarlar. Ve merkez sol partilerin seç- menleriyle din konusunda aralanndaki tek fark 'de- rece farkıdır'. Türkiye'deki merkez sol partilerin seçmen ve yöneticileri de Islamiyet konusunda, merkez sağdan pek farklı düşünmezler. Fakat 'ko- lejli kız' bunları nereden bilecek?.. Ve Tansu Çiller, bu DYP'yi Refah'ın güdümüne soktuğu gibi, şimdi de seçim ittifakı gibi olmaya- cak şeyler peşinde. Aslında partisinin merkez ve taşra örgütlerinın de benzer bir iktidar 'şartlanmış- lığı' içinde olduğunu biliyor ve buna güveniyor. Fa- kat DYP içinde yöneticilik yapanlardan büyük bir bölümü hâlâ Demirel çizgisinde ve ne kadar ikti- dar açlığı içinde olurlarsa olsunlar, deneyimli in- sanlar. Refah'ın ve Erbakan'ın ülkeyi ve kendileri- ni nasıl bir felakete doğru sürüklediğini görüyorlar. "Iktidan ve iktidann nimetleriniyitirmeyelim" der- ken neleri yitirebileceklerini anladılar. Çünkü göz- leri kör değil, çünkü iktidara olan şartlanmışlıklan gözlerini karartmamış. Fakat Tansu Hanım, iktidardan uzaklaşmamak için her şeye razı. Aklıma Mefisto ile anlaşan Dr. Faust geliyor. Fakat eminim Faust'u okuyup, netür pişmanlıklar ve ruh fırtınalan yaşadığından haberi olmamıştır. Keşke okuyabilmiş olsaydı... Şartlanmak çok kötü şey. Aslında belli bir ölçü- de şartlanmışlık insanı gayrete getirir ve motive e- der. Fakat şartlanmışlığın ölçüsü kaçınca, olmadık hatalara yol açar. Son zamanlarda spor sahalannda gördüğümüz utanç ve ürküntü verici manzaralann ardında da ay- nı şartlanmışlık duygusu yatıyor. Her iki taraf da ga- libiyete 'şartlanınca' kaybeden çıldırıyor. Sporcuları frenlemek mümkün, ama seyircileri frenlemek pek mümkün olamıyor. Çünkü kitle psi- kolojisi içinde, en ufak bir kıvılcım, engellenemez yangınlara yol açabiliyor. Hele taraftan olduğu ta- kımın galibiyet, ya da şampiyonluğundan başka hiçbir 'mutluluk ve başan duygusu' tatma olanağı olmayan kimi 'gan'banlann' bu konudaki şartlan- mışlıklan, her türlü ölçünün üzerinde tepkilere yol açabiliyor. Fakat bu türden fanatik garibanların şartlanmış- lıklarının zararı kendilerine. Oysa ki; Tansu Hanım gibilerinin iktidar şartlanmışlıkları, hem partilerine zarar veriyor hem memlekete zarar veriyor. ELAZIĞ 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1997/103 Davacı Güzel Şahin tarafından davalı Feti Ahmet Şahin aleyhine açılan velayetin nez'i davasının yapı- lan yargılaması sırasında: Davalı Feti Ahmet Şahin gösterilen Mustafapaşa Mahallesi Çalıgülü Sok. No: 19 Kat: 1 Elazığ adresinde bulunamamış, tüm arama- lara rağmen de bulunamadığından 19.6.1996 günü saat 09.00'da yapılacak olan yargılamaya gelmez ve- ya kendisini bir vekille temsil ettiımediği takdirde hakkında yargılamanın yokluğunda yapılıp karar ve- rileceği tebligat yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 1984
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear