25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1MAYIS 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE. OKTAY EKİNCt Görünümünden ötürü 'bitti' denilen Samsun'da, kuşatılmış bir tarih yaşıyor Samsun "kaiaıılaıiyla" kurtulabflirTarihsel dokuyu koruyarak uygarca ge- ligıek yerine "bu mirası yok ederek be- tmbşmak" ülkemızı tutsak alan rant eko- ncmisınin yegâne ımar anlayışı. Bu neden- leyakrn geçmişe dek her bin ayn \e öz- gün kimlilder taşıyan tarihsel kentlerimiz, scn yıllarda hızla "birbirinin aynısı" ol- mıja başladılar. • Sunsun da ışte bu duyarsız "yık-yap- satr sürecme kendinı biraz da "fazlasıyla kapdran" kentlerimiz arasında. Yerel kım- li|ini *tekdüzeapartınanlar"yığılması- nakurban ederek 21. yüzyılı karşılamaya hazırlanıyor. Oysa ki Samsun, dışandan bakıldığında ne kadar büyük bir "beton- kent" şeklinde görünürse görünsün. "içi- ne" girilip de şöyle bir "aücı gözle" dola- şıldığında. geçmışıne aıt değerlerinı yine de "tümihle yitirmemiş" bir kent olduğu hemen gözlenebilıyor. Zaten imar yağması ne kadar acimasız olursa olsun Samsun'da da tarihsel birikım o denli güçlü ki bu büyük saldınya hâlâ teslim olmamış kültür varlıklanmız saye- sinde. uygar dünyanın çağdaş davraruşı olan "fcorumar kavramını bizler de gündem- detutabiliyoruz. Eğer ülkemiz ve kentlerimiz böyiesine köklü bir kültürzenginliğiy le "tüketfleme- yeo bir hazine" niteliği taş.ımasaydı. şım- dive dek örneğin koruma kurullannın bi- le kapısına çoktan kılıt vurulmuş olurdu... (Nitekim. bunu bekleyenler de artık ses- lenni yükseltiyorlar ve "Ne gereği var?" diyerek yeni yasalar bile hazırlıyorlar.) Evet, Samsun'da da "görünüşe aldan- ımmak" ve bu tarihi kentte geçmişe ta- nıklık etmış kültür varlıklanndan "nekal- dığtnı" görebılmek için aslında sağa sola biraz daha dikkatli "bakarak" dolaşmak yeterli oluyor... 'SetüshT evleri Nitekim kentin son dönem planlı cad- delerinden olan "100. Yıl Bulvan"ndan eğer hızla geçerseniz ve bu "modern" caddenın her iki yanmda sadece yüksek apartmanlann sıralandığını sanırsanız al- danırsınız. Çünkü örneğın Hancerli Ma- haöesi'ne bağlı MeUkGazi Sokagı'nın ay- nı caddeye bakan "setüstü" kesiminde, yan yana dizilmiş dört beş tane "eski Sam- sun evi" var ve kentin bu kesimindekı öz- gün dokuyu hemen tüm aynntılanyla ser- giliyorlar. tki katlı, cumbalı. üçgen almlıklı ve ça- tılı taş ev ler, ön yüzlennı hem sokağa hem dg(Ka^d£niz'e dönmüşler. 100. Yıl Bul- van kenannda yükselen setin uzerindeki "anrtsaT konumlan ıse bu metnık ve ba- kımsız evlerin vaktiyle ne denlı "gurur- hı" bir yaşama hizmet ve tanıklık ettikle- rinı gösteriyor. Samsunlular ve özellikle yerel kuruluşlar, tümüyle apartmanlaşmış bu "ptenh"(!) bölgedekı "eski bir sokak sflueti" de oluşturan sıra evlere mutlaka sa- hip çıkmalılar. Üstelık hemen hemen tü- mü hâlâ "sağlam durumda" ^örünüyor ve çok büyük masraflar gereİctirmeyen restorasyonlarla kente yeniden v e değişik işlevlerle kazandırılmaları mümkün... Lise ve konservatuvar Benzer şekılde eğer "Samsun 19 Ma- yıs Lisesi" önünden de yoğun rrafiğın akı- şına kapılıp durmadan geçerseniz hem bu lisenin ne denli özgün bir tarihsel yapı ol- duğunu hem de aynı lisenin karşısındaki yüksek işhanlan arasına sıkışmış "bekdi- ye konservatuvar binası"nın güzelliğıni fark edemezsinız. Neyse ki bu ikı bına çağdaş işlevlerle hem korunuyor hem de kente hizmet veriyorlar. Bu nedenle fotoğ- raflannı çekerken "içimiz rahat" ve se- tüstü evlen gıbi kaygılı değıliz. Kefeli binası ve komşulan Samsun'u ziyaret eden hemen herkes, şaha kalkmış at üzenndekı "Atatürk hey- Kaleiçi'ndeki bu sanat tarihi köşesini ancak başınızı kaldınrsanız görebilirsiniz.- Samsun'un tarihi betediye binası. kente sayguun 100 yıllık belgeseii. (Fotoğraflar: ÖKTAY EKİNCİ) B irçok kentimiz gibi Samsun'a da uzaktan bakanlar, sadece apartman yığınlannı görüp "Bir şey kalmamış" diyorlar. Oysa ki bu beton kuşatmasının içinde gizlenen kültürel mirasın elde kalmış son örnekleri bile, kentin kimliğini yeniden bulması için tarihsel görevlerini yapmaya hazırlar. Yeter ki artık buna karar verilsin... 100. Yıl Bulvan'na bakan 'setüstü' evleri 'metruk', ama gururiular... keli" önünde durup Avusturyalı sanatçı Krippel'in 1932'de tamamladığı bu ünlü anıtı hayranlıkJa seyretmıştir. Amaacaba kaç kışi yine bu anıtın hemen karşısında- ki Kefeli Apartmanı'nı fark etmiştır'.' İkı yanındaki kendınden yüksek yeni bınalar arasında bile özgün mimarisiyle asla "'ezil- meyeıT ve bütün bir cumhuriyet dönemı- ne tanıklık eden bu kesme taş ve ağırbaş- lı bına da "kentin belleği" yapılar arasın- da. Yine Atatürk Anıtı'nın bulunduğu parkla bütünleşen Yilayet Binasıve Vali Ko- nağı da 100 yılı aşkın yaşlanyla Kefeli Apartmanf nın "resmi komşulan" olarak aynı caddede tarihi taşıvorlar... Içkale'de zarif örnekler Kentin tarihten bu yana "çekirdeğini" oluşturan ve kaynaklara göre Anadolu Sel- çuklulandönemınden kalan KaleMahal- lesi ise aynı geçmişin yerleşme dokusunu koruduğu gibi yakın dönemlerin mimari örneklenni de banndınyor. Bu bölgedeki özellıkle İmar Bankası. Ziraat Bankası ve Osmanh BankasTnın kullanımındakı tes- cılli binalar Samsun'un kentsel zenginli- ğini simgelerken "Tarihi Bedesten" ola- rak işlevıni sürdüren eskı dar sokaklar ve örneğin bu sokaklardan ikisinin köşesini süsleyen oval balkonlu zanf bir taş bina da (Sönmez Ecza Deposu) mimarük ve sa- nat tarıhinin özgün değerleri... Saathane. Buğday Pazan Eski kartpostallarda Samsun'u simge- leyen Saathane Meydanı da aslında kim- lığı fazla bozulmayan köşeler arasında. Tanhi saat kulesinin yerinde yükselen ve eskısıyle hiç ılgisi olmayan sözde daş" (!) tasanmlı yeni kule "uygunsuz" bir görüntü verse bile meydanı çevreleyen yapılar, sokaklar ve birkaç "çınar ağaa" geçmışi duyumsatmaya yetiyor. Eskı ka- rakol binası, 1694 yılından kalma Hacı Hatun Camisi ve balıkçı tezgâhları, bu kimliklı ortamın diğer güzelliklen... Saathane Meydanı da hem İçkale'yle hem de yakınındaki Buğday Pazan Mey- danı'yla birlikte, ömeğin bir "kentsel ko- ruma ve yenileme projesi" kapsamında ve "SİT ölçeğinde" ele alınabilır. Böylece Samsun için tarihle iç içe yaşayan bir ''kül- tür. rckreasvon ve ticaret" bölgesi de ya- ratılmış olur. Özellikle Yalı CamiiYıın çev- resindeki yine kentin tarihinde önemli misyon yüklenmiş "esld ticari yapı ve de- polann" da korunarak bu düzenlemede yeni işlevlerle yaşatılması, eski dokunun çagdaş yaşamla kucaklaşmasında renkli ör- nekler yaratabilir. Beledrve binası Bütün bu değerler arasında kuşkusuz en önemli kültür zengınhğinden bir diğeri de 20. yüzyıl başlarındaki "kamu binası" beğenisini yansıtan tarihi Betediye Bina- SL Olağanüstü özenli bezemelen, zengın giriş kapısı. adeta bir büyük ustalık ve be- ceri gösterisine dönüşmüş taş ışçiliğı, "lo- cah" balkonu ve görkemli kütlesiyle bir "amtsal yapı'' özelliğı taşıyan Belediye Binası'nın da yine "çevredeki dokuyla birlikte korunması" karannı gecikmeden almak gerekiyor... KatolikKJBsesi ~ Samsun'daki "Tarihten ne kaJdı" soru- muza yanıt bulmak için yaptığımız bu ge- nel gezıntiyi "ttalyan Katolik Kilisesi" ve hemen yaİ4inındakı "Bankalararası Ta- kasOdası" olarak kullanılan tanhi konak- la tamamlarken kentin "genel betonarme görüntüsünün" aslında ne denli zengin kültür değerlerini u gizlediğinir ' yine de bütünüyie gözlemiş değilız. .~Ve antik Amisos Örneğm 10 7. yüzyılda Vliletoslulann kurduğu ve Samsun adının ilk söylenişiy- le anılan antik "Amisos" kenti, İS 1086'da Danişmendlılerin kurduğu bugünkü kent merkezinın sadece 2 km batısında ve "ka- çak yapılaşma" ışgali altında. 1418 yilinda Çeîebi Mehmet Samsun'u Osmanh topraklanna katıncaya dek. yak- laşık "2100 yıl" bağımsız bir kent olarak tarihte izler bırakan Amisos'un bugün "askeri alanda" kalan bir kesiminde ise es- ki kent surlanna ait kalıntılar toprak üs- tüne çıkmış. "Biz buradayız" diyorlar. Amisos ve Samsun, 11. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar farklı halklann iki "bitişik kenti" olarak karşılıklı kültür ve ticaret iliş- kilerini sürdüren "dost komşular" şeklin- de yaşamışlar Bugün eğer Samsun, tanh içindeki hem öncü kentini hem de "kadun dostunu", üstelık yasadışı bir betonlaş- manın altında tümüyle tarihten silınmeye terk edebiliyorsa 21 yüzyıla 3 yıl kalsa bi- le ne kadar "çağdaş" olabilir ki? Yeni bir tarihsel atılım». Samsun. daha Amisos bile kurulmadan çokönceHititlere(tÖ2000-lÖ 1200)yer- leşme merkezı olmuştu. Tarihın ünlü ka- dın savaşçıları Amazonlar efsanevi ya- şamlannı burada sürdüımüşler, Perskrde 10 4. yüzyılda Karadeniz yöresının bugün "serendar"denilen ünlü yapılannın köke- ni olan "mosin" (kazıklı ev) köylerini > i- ne bu bölgede kurmuşlardı. Zaten Ama- zon sözcüğü de kımı kaynaklara göre "ev- siz" (bekâr) anlamındaki u a-mosin" deyi- minden gelıyordu. Mosin, Amosiru Amisos. Simisso, Sami- son ve Samsun... Bu 5000 yıllık uygarlık zmciri, kentin tarihsel kişiliğınin de zenginliğini yarat- tı. 1869 yılındakı büyük yangmdan sonra bir Fransız mimann yapttğı ilk "kentpla- nıyla" 20. yüzyılı karşılayan Samsun. 19 May» 1919'dan. sonra da Türkiye Cum- huriyetı'nin kuruluşunun "öncü kenti" ol- maonurunuüstlendi... Şimdi Samsun, bu kez 21. yüzyılın eşiğinde yeni bir tanhsel atılım daha yaparak zengın kültür biriki- minin hiç değilse "kalan değerlerini" ge- lecekteki kent kımlığiyle bütünleştırecek bir "koruma kampanyasını" başlatmah. Eğer bundan sonraki tüm imar süreçlerin- de "önce geçmişi gözeten" bir kentsel du- yarlılığı egemen kılabılirse Samsun'un samldığı gibi "tümüyle bitmediğT ve el- deki mirasın bile bu kentin belleğini yeniden canlandtrmaya aslında yeterli ol- duğu görülecektir... • Fay Weldon, Ingiltere'nin Channel 4 televizyonu için yazdığı ve feminist bir yayınevinin çeyrek yüzyıla yayılan macerasını anlattığı TV dizisinde kadın hareketiyle alay ettiği gerekçesiyle tepkilere neden oldu. Weldon'ın feminizmin yükselişi ve düşüşünü anlattığı "Büyük Kadınlar" adlı dizinin, Ingiltere'nin ünlü feminist yayınevi Virago'dan esinlendiği sanılıyor. Weldon, kadın hareketinin iki cins arasındaki ilişkileri iyileştirme yolunda başan kazanamadığı görüşünde. Kültür Servisi - Türkçede kitaplan yayımlanan Ingiliz kadın yazar Fay WeWon. feministleri kızdırdı. tngiltere'nin Channel 4 televizyonu için yazdığı ve feminist bir yayınevinin çeyrek yüzyıla yayılan macerasını anlattığı TV dizisinde kadın hareketiyle alay ettiği gerekçesiyle tepkilere neden olan VVeldon. "Ashnda dfarf feminizmin yükselişi ve düşüşünü anlatıyor. Konuya keskin bir mizahla zaman zaman sıla eleştirilerie vaklaşryor. Bazı insanlan siniıiendirmesine şaşmamak gerek" diyor. "Büyük Kadınlar" adlı dizinin. Ingiltere'nin ünlü feminist yayınevi Virago'dan esinlendiği sanılıyor. Weldon, söz konusu yayınevinin yıllar içinde tıcanleşmesini anlatıyor. Dizinin yapımcısı Tank Ali, "Dizi, 1970'li yıllarda bir araya gelen ve bir yayınevi kuran dört kadının politik görüşlerini, aşklannı, yaşamlannı konu afayor" diyor. Weldon'a göre, dizide kadın hareketi iyi ve kötü yönleriyle başanlan ve başansızlıklanyla ele alınıyor. Kadın hareketinin iki cins arasındaki ilişkileri iyileştirme yolunda başan kazanamadığını söyleyen Fay Weldon. "Kadınlar bugün erkeklere, erkeklerin kendilerine 25 yıl önce davrandığı gibi dav ranıvorlar. Bu hiç de hoş bir durum değil. Kadınlar erkekleri artık hor görüyorlar" diyor. Feminist yazar Bea Campbell, Fay Weldon'ın kadın hareketine 'yardım etmediğine' inanıyor ve "Feminizm, artık toplumsal yaşamımızın içinde, ama zafer kazandığı sövlenemez. \Veldon, yazdığı dizide sanki bir kızamık hastalığıymış gibi erkeklerin yaşadığı sıkıntılan anlatıyor, sanki kadınlar onlara hemşirelik etmeliymiş gibi— Kadınlann, erkeklerie ilişkilerini düzenleme ve iyileştirme yolunda harcadığı olağanüstü çahay ı gözardı edivor. Biz bu kadar çaba harcamasaydık kim bilir halimiz ne olurdu?" diyor. Fay Weldon ıse kimsenin kendisini feminist görüşlerine ters düştüğü konusunda suçlayamayacağını söylüyor. "Her taraftan eleştiri alacagım kesin. Ama kimse beni terk edemez. çünkü zaten ben hiçbir gruba dahil değildim. Şimdi artık erkeksi olmak zamanıdır. Küçük erkek çocuklannııza biraz güven aşdamanuz gerek" diyor. Yeni film projesi "Bir Dişi Şeytamn Vaşamı ve Aşklan" adlı kitabında haksızlığa uğrayan bir kadının intikamını konu alan Fay Weldon, "Afflfction" (Keder) adlı kitabında ise psikiyatristiyle kaçan kocasıyla ayniığından esinlenmişti. Şu sıralar kendisinden 15 yaş küçük Nick Fox ile evli olan Fay VVeldon, ortalığı kızıştınnaktan mutlu görünüyor. Bu arada Weldon'ın el attığı bir diğer film projesi de Jane Austen'ın "Sanditon' < u. Daha önce "Pride and Prejudice"i (Gurur ve Önyargı) BBC için televizyona uyarlayan VVeldon, Hollyvvood'un beyazperdeye aktaracağı bu bitmemiş romanı tamamlayacak. Ingiltere'nin güneyinde küçük bir sahil kasabası olan Sanditon'da 13 yaşındaki Charlotte'un yaşamını konu alan roman, Jane Austen'in 1817 yılındaki ölümüyle birlikte tamamlanamadan kalmıştı. Fay Weldon, senaryosunu yazdığı 'Büyük Kadınlar' adlı TV dizisinde feminizmin yükselişini ve düşüşünü anlatıyor Femnıistieri kızdıran femînîst ODAK NOKTASI AHMET CE>IAL Yanlış Mirasları Sahiplenenler... İyi niyetli 'Tanzimat münevveri'rim önünde, Bü- yük Fransız Devrimi'nin mirasını sahiplenmekten başka bir çıkaryol. yok gibıydi; birkaç yüzyıldır ken- dini yenilememekte ve "aydınlanmamakta" ınatla direnen, teokratik bir monarşi olan Osmanh İmpa- ratorluğu'nun enkazını yeni bir çıkış yolu sayma- nın olanaksızlığı karşısında, Fransız Devrimi'nin il- kelerinin bu enkazın örttüğü topraklarda nasıl fi- lizlenebileceğinı düşünmek. o dönemin Osmanh aydınına akılcı bir yol olarak gözükmüştü. Cumhuriyetin ilk iki üç kuşağı ise Tanzimat ay- dınlanndan çok daha talihliydi. Mustafa Kemal'in Anadolu Devrimi sonucu kurduğu yeni deviet. ku- ruluşuna temel olan ve tarihte bir eşi daha görül- memiş bir Kurtuluş Savaşı'nı -ve elbet, böyle bir Kurtuluş Savaşı'yla biçımlenmiş bir ruhu,- cum- huriyet kuşakları için doğalbir mirasa, hep güç kaynağı olabilecek bir geleneğe dönüştürmüştü. Buradaki "umumi manzara"y\ doğru çözümle- yebilmek için Birinci Dünya Savaşı sonunda ne- redeyse bütün topraklanna düşman devletler ta- rafından el konulan Osmanh Imparatorluğu'nun durumuyla, Ikinci Dünya Savaşı'nda Nazı Alman- yası tarafından ışgal edılen devletlerın durumları arasında bir karşılaştırma yapmak yararlı olabilir. Ikinci büyük savaşta saldınya ve işgale uğrayan ül- kelerin halklan, var olan devletlerini kurtarmanın kav- gasını veriyorlardı: buna karşıhk savaşla birlikte geçmişe karışan bir devletin yerine yenisini kur- mak gibi bir zorunlulukla karşı karşıya değildiler. Türk'ün durumu ise bundan çokfarklıydı; savaş- la ve işgallerle yıkılan Osmanh ımparatorluğu'nun ardından ayakta kalabilmek, batan imparatortuğu kurtarma çabalanyla değil. fakat ancak tümüyle ye- ni bir deviet kurmakla olasıydı. Burada "tumuyle yen/"söylemınikullanmamızınnedenı, Batı ileara- mızda bu bağlamda var olan bir başka büyuk ay- rımı vurgulamaktır: Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanh Imparatorluğu ile eşzamanlı çöken Avru- pa monarşileri, adı cumhuriyet olan yonetım bıçı- mine geçerlerken aynı zamanda bütünsel bir kül- tür degişimini yaşamak zorunda değildiler. Bu ne- denle, yalnızca siyasal nitelikte bir değişımle yeti- nebildiler. Bize gelince, 20. yüzyılda Osmanh im- paratorluğu'nun arkasından hayatta kalabilme- miz, ancak Batı ile aramızda yüzyıllardır var olan uçurumları kapatmayı olanakh kılacak yeni bir si- yasal ve toplumsal yapılanmayı başarabildiğimiz takdirde düşünülebılirdi. Ulusal Kurtuluş Savaşfmızın tek başına değil, fa- kat ancak o savaşı ızleyen Atatürk devnmleri ile birlikte ele alındığında gerçek anlamına kavuşabil- mesinin nedeni, işte budur. Ve cumhuriyetin ilk on yıllan bağlamında hep varlığından söz edilen. on- ca atılımın gerçekleştirilebılmesıni sağlamış olan Kemalıst ruh da böyle bir bütünden kaynaklanmış olan ruhtur. Cumhuriyetin ilk kuşaklarının insanlan, çağdaş- laşmaya son zamanlarında artık en üst düzeyde- ki deviet adamlarının yabancı elçiler tarafından azarlanabildiği bir imparatoıiuk ıskeletınin mirasıy- la degil, fakat boyunduruk altındaki butün top- lumlara örnek olabilmiş bir şahlanışın mirasıyla ulaşılabileceğinın çok iyi bihnciydeydiler. Anılan on yılların ardından. yeni kuşaklardan ye- tişme kimı aydınlann "Batılılaşma "yı ve "Aydınlan- ma"y\ önemseme kaygusuyla milli mücadeleyi ve sonrasını gittikçe daha az önemsemelerı. sonun- da işi bir ikinci cumhuriyet arayışına kadar vardır- malan, bu kesimin umarsız gafletinden başkaca bir şeyin kanıtı değıldir. Hızla yaygınlaşan. yaygın- laşmakla kalmayıp. cumhuriyetin ılkelerıne baştan beri düşmanca tutum almış olanların ekmeklerıne de hep daha bolca yağ süren bir tutum. yeni ye- tişmekte olan kuşaklara gerek milli mücadelenın, gerekse Atatürk devrimlerinin -giderek artan ölçü- de- kalıplarhalindeöe//ef/7mes/ne yol açmıştır. Ki- mılerinin düşünce düzeyinde yabancı mandasını benimsemeyi aydın olmanın koşuluna donüştür- meleri ve bu bağlamda hep yanlış mıraslara sahip çıkmalan, Türkiye'nin cumhuriyetin kuruluşL'nun üze- rinden yetmiş yıl geçtikten sonra rejım tartışmala- rının ortasına düşmüş olmasının temel nedenleri arasındadır. Bugünün hesabını çıkarırken sağlıklı sonuçlara varmak istiyorsak eğer, daha çok yakın dıyebile- ceğimız bir geçmişte Atatürkçü olmanın ve milli mü- cadele ruhundan söz etmenin kimı aydınlara gö- re ne kadar "modası geçmiş" sayıldığını da hiç unut- mamalıyız! Aynı aydınlardan bazılannın bugün Atatürk'e herkesten çok sarılmaya kalkışmaları, kendı top- lumundahep "farklı"olabilme kaygısıylasürekliyan- lış miraslann peşinden koşmuş olan "gafıllerin" do- ğal ve kaçınılmaz yazgısından başka bir şey de- ğildir! Bogaziçi Oniversitesi'nde Rntına ve Dans Rüzgârı • Kültür Servisi-Boğazıçı Gösteri Sanatlan Topluluğu - Tiyatro Bogaziçi VV. Shakespeare'in "Fırtına"sıyla 1997 Avni Dilligil Özel Jüri Ödülü'nü alan ve Can Yücel'in Türkçeleştirdıği. rejısı Ömer Faruk Kurhan, Kerem Karaboğa ve Sev ıla> Saral dekor kostüm tasanmı Naz Erayda tarafından gerçekleştırilen oyun 7-8 mayısta saat 19.30'da BL Demır Demirgıl Salonu'nda son kez sahnelenecek ovunda konuk sanatçı olarak Engin Cezzar yer alıyor. En önemli misyonu. dansı seçkin bir sanat olmakîan çıkanp geniş kıtlelere ulaşabilen bir iletışım aracı haline getırmek olan Bale Modern-Ankara. İstanbul'daki tek gösterisinı 20 mayısta saat 20.00'de Boğaziçı Ünnersitesi Murat Dikmen Salonu'nda sergıleyecek. Gösterıde •Dolores" ve "Glimm Glamm Glorr" adlı repertuvannın son iki çalışması yer ahyor. Kumpanya Bale Türk, modern dansın ülkemızdeki nadir ve kalıteli temsilcilerinden olan bu topluluk. Hıtıt tannçalanndan ortaçağ ezgilerine ve oradan da günümüze uzanan bir görkemli bir dans gösterisi sergiliyor. Gösteri. 30 majısta saat 19 30'da BL Demır Demirgil Salonu'nda gerçekleştirilecek. Demokrasi yaşamdır. Sanat yaşamdır. Demokrasiye evet. Sanatçı Örgütleri Ulusal Sanat Kurulu
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear