25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28MART1997CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Erbaş'tan af önerisi • ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) - RP Van Milletvekıli Fethullah Erbaş. şartlı salıverme sürelerini yenıden düzenleyen ve l Mart 1997 yılına kadar işlenen suçlan kapsayacak olan bir yasa önerisi hazırladı. Öneride bazı suçlann kapsam dışı bırakılmasına ilışkin bir hükme yer verilmedi. Fethullah Erbaş'ın 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasi'nın (TMY) geçici 1. ve 2. maddelerinde değışiklik öngören yasa önerisinin gerekçesinde cezaevlerinin durumunun içler acısi olduğu, kapasitelerinin bır kaç misli fazla tutuklu ve hûkümlüyû barındırdığı görüşüne yer verildi. CHP'nin kampanyası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -CHPGençlik Kollan, Türkiye genelinde "Susurluk Unutulmasın" konulu bir imza kampanyası başlattı. Kampanya 10 gün sürecek. CHP Gençlik Kollan Genel Başkanı Erhan Baydar dün yaptıği açıkfamada, tüm yurttaşlardan Susurluk olayının unutulmaması için destek istediklerini belirterek toplanan ımzalann TBMM Başkanlığı'na sunulacağını söyledi. Protestoya soruşturma • İZMIR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Bornova Erkek Yurdu ve Zübeyde Hanım Kız Öğrenci Yurdu'nda kalan yaklaşık 500 öğrenci yemek fiyatlannı protesto amacı> r la oturma eylemi yaptı. Eyleme katılan 100'eyakın öğrenci hakkında disiplin soruşturması açıldığı bildirildi. Eylemci öğrenciler, yurt yöneticiterinin yemek sanşUrmm artması için kantinde tost, sandviç gıbi yıyeceklerin satışını yasakladığını öne sürdüler. Maliyeciler eylemde • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tüm Maliye- Sen'e üye memurlar, REFAHYOL hükümetinin "aynmcı ücret politikasfnı. bugün vergi toplamayarak protesto edecekler. Grevli toplusözleşmeli sendika hakkı isteyen memurlar, yurt genelinde yapacaklan eylemle seslerini duyurmaya çalışacaklar. Tüm Maliye-Sen, bugün vergi daireleri önünde düzenlenecek basın açıklamasıyla başlatılacak olan "vergi toplamama eylemi" kapsamında. Maliye Bakanlığı'nın "cumartesi ve pazar günleri vergi dairelerinde mesai yapılması" karanna da uyulmayacağını bildirdı. Özyurt isyan etti • AFYON(AA)-Afyon Valisi Ahmet Özyurt, kumarhaneler kralı olarak bilinen Ömer Lütfü Topal'ı tanıdığını tespit ve ispat ettikleri takdirde, Kızılay Meydanı'nda intihar edeceğini belirtti. Bazı yayın organlannın, adını ve unvanını kullanarak, öldürülen kızı ve damadını Topal ve dolayısıyla Susurluk olayı ile ılişkilendirmek için sürekli yayın yaparak aile şereflerıyle oynadığını belirten Özyurt, "Benim, damadım veya kızımın Topal ıle herhangi iş ilişkimLz. tanışıklığımız olmamışnr. Hayatımda hiçbir kumarhaneye girmedim" dedi. Açıklama • Kırvar aşiretinin önderlerinden. RP Şanlıurfa Mületvekili Ahmet Karavar, gazetemizin dünkü sayısında yayımlanan "Çetenin başı Özer Çiller" başlıklı haberle ilgili açıklamasında. iddıa sahibi Ahmet Kjran'ın Kırvar aşiretinin lideri olmadığını söyledi. Karavar. Ahmet Kıran'ın Kırvar aşiretinin reisi ya da mensubu olmadığını belirtti. Doç. Dr. Gemalmaz, demokratikleşmede parlamentonun elinin yavaş işlediğini söyledi 'Çare ldtlesel muhalefette'İstanbul Haber Servisi-TÜSt- AD'm Demokratikleşme Rapo- ru"nun ardından İSMMMO da "Türldye'nin Demokrasi Sorunu" adıyla bir rapor hazırlattı. fstanbul Üniversitesı Hukuk Fakültesi Öğre- tün Üyesi Doç. Dr.Mehmet Semih Genuümaz'a hazırlattınlan rapor- da, Türkiye'ye 12 Eylül'le gelen hukuk normlannın demokratikleş- mesini sağlayacak hukuk reformla- nnı gerçekleştirmede birinci dere- cede sorumlu organın yasama oldu- ğu belirtildi. Gemalmaz, günümüz- deki süreçte parlamentonun üretti- ği siyasanın demokrasiye katkısı- nın olumsuz olduğunu söyledi. Doç.Dr. Mehmet Semih Gemal- maz. dün, hazırladığı raporu, İstan- bul Serbest Muhasebecı ve Mali CHP'den kadrolaşma isyanı A.NKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - CHP Grup Başkanvekillen Nihad Matkap ve OyaArash, Ça- lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ıle Sosyal Hiz- metler ve Çocuk Esirgeme Kurumunda (SHÇEK) "personel tayum" yaşan- dığını belirterek "Hükü- meti, kamu görevlilerini biıtakım kendini bümezle- rin saldınlanndan koruya- cakönlemleriderhalalma- yada*etediyoruz" dediler. Hükümetin erken seçime dönük hesaplar için ülke kaynaklannı sorumsuzca kullanmasının tehlikeli ol- duğunu vurgulayan Mat- kap ve Araslı "Bu işi par- lamento çözmeü,eözmezse halka gjtmetiyiz" açıkla- masını yaptılar. CHP grup başkanvekil- leri dün parlamentoda dü- zenledikleri basın toplantı- sında, ikı bakanlıktaki RP kadroiaşması hakkında bilgi verdiler Nihad Mat- kap, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Necati Çelik'in kendisi gibı dü- şünmeyen herkese karşı duyduğu nefret ve kinin sonucu olarak nıtelikli kadro kıyımına başlandı- ğını söyledi. • İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası'nca Doç. Dr Semih Gemalmaz'a hazırlatılan "Türkiye'nin Demokrasi Sorunu" raporunda, "Demokratikleşmenin yolu farklılıklardaki benzerlikte birleşmede" denildi. Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı Yahya Ankan ve diğer yö- neticilerle birlıkte basına açıkladı. Gemalmaz. Türkiye'nin 1997 yı- lında hâlâ 12 Eylül rejiminin hu- kuk kurallannı yaşadığına dikkat çekerek. bu sürecin Türkiye'ye "dar gekdiğuıT söyledi. 12 Eylül darbesinin getirdıği hukuk düzeni- nin. demokratikleşme önünde en- gel oluşturduğunu kaydeden Ge- malmaz,"Bu süreç konuşmanun, yazmamızı, soluk aJmamızı, tepki- lerimizi demokratik biçimde orta- ya koymamızı zorlaştınyor"diye konuştu. Türkiye 'de hak ihlallerinin "sı- radan olaylar" haline geldiğıni vur- gulayan Gemalmaz. "haklan ihlal edüen mağdurlann başvuracaklan 12 EylüTün belirlediği yargının ku- rallanna giiven kalmadığını" be- lirtti. Gemalmaz, "haklanihlaJcdi- ienlerin yürütme ve yargıdan hos- nutsuz" olduğunu belirtti. Gemal- maz, şöyle devam ettı: "Türkiye'nin demokratikleşme zorunluluğu var. Bunu herkes tespit ediyor. Bu raporda demokratikleş- nıe için sadece hukuk reformlannı efe aldık. Ancak demokratikleşme, sadece hukuk reformJanvla müm- kün olmayacaktır. Ama hukuk re- fonnlan olmadan da demokratik- leşme mümkün değiL Hukuk re- formlannı gerçekleştirmede birin- ci derecede sorumlu olan yasama organıdır. Günümüzdeki süreçte parlamentonun ürettiği siyasanın demokratikleşme)e katkısı olumlu bir karne ortaya çıkarmamaktadır. Günümüzde. son 15 ydlık süreçte yaşanan antidemokratik hukuk normlannın yerinedemokratik hu- kuk normlan getirilmesinde paria- mentonun içinde bulunduğu yavaş- uğm blinçti olup olmadığını düşün- mekten kendimiaiamıvorum. Yük- ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART sek yargının da son 15 yılda üretti- ği içtihadi siyasa.demokrasiyeei ve- recek açılamlan sağlayacak güçlü- lük ve kararuukta değildir" Gemalmaz, Türkiye'de haklan ihlal edılenlerin artık uluslararası hukuk normlannı kullanarak hak aradığmı vurgulayarak, "Türkiye kirliçamaşuianm artık Türkiye'de değil. Strazburg'da yıkıyor" dedi. Yapılması gerekenin farklı kültür- ler ve düşüncelerin benzer yönle- rinde birleşecek bır toplumsal mu- halefet oluşturmak olduğunu kay- deden Gemalmaz, şunlan söyledi: "Toplumdaki bireyler arasında- ki özel farklılaşmaJan dcğiL farklı- lıklar arasındaki benzeriiklerdeki minimumlarda bûieşen bir hukuk düzeni oluşrurmaya zonınluyuz. Belki bu volla yürütme ve yar- gryı, demokratikleşme adınv lan için zoıiayabiliriz. Bizi de- mokratikleşme için mini- mumlarda birteştirecek, de- mokrasi iradesi olacaktır. Bu şeldlde. olası demokratikleş- meyi birinci elden gerçekleşti- recek yetki ve sorumlulukta- ki adresin sorumsuzca da\ ra- nışlarını bertaraf edecek te- meJ gücü ortaya koyabiliriz.r Türkiye'nin 1978'den beri olağanüstü rejimlerle yönetil- diğıni vurgulayan Gemal- maz,"Bir ülkenin demokra- tikleşmest o ülkedeolağanüs- tü rejim demokratikleşmeden ele ahnamaz. Aklın yolunun, denediklerimizde değiL dene- mediklerimizde olduğu görü- lüyor" dedi. Özellıkle DYP'nın yöneldiği."Askerve polis kökenli gü>enlk bürok- raondan nıillcrvekiü türetme" uygulaması nedenıyle parla- mentonun demokratikleşme konusunda "eü yavaş" dav- randığını savunan Gemal- maz, "Türkiye'de demokra- tikleşme açılımlanna efvere- cekolgunluğa sahip kişileri ta- şıyacak Siyasal Partiler Vasa- sı düzenlemesi yapılmaudır" dedi. ÎSMMMO Başkanı Yahya Ankan da. meslek örgütü olarak içinde bulunduklan sorunların örgütlü olmakla aşılabileceğın belirterek. ka- musal görevlennin bilmcı ile ülkenin demokrasi sorunu- nun çözümüne katkıda bulun- mak İÇHI bir dizı fapbr hazırP tılmasını düşündüklerinı söy- ledi. Muhalif milletvekillerinden yönetime yandaş örgütlere mektup: Kapıkulu olmayın DSP'de örgüt-muhalefet kavgasıANK.4RA (Cumhuriyet Bürosu) DSP'de disip- line sevk edi- len muhalif millervekilleri. kendılenne sert eleştiriler yönelten yönetime yandaş bazı örgütlere gönderdikleri mektuplarda "Kapıkulu ol- mayın" çağnsında buiundu- lar. Muhalif milletvekilleri kendilerini eleştiren il baş- kanlanna gönderdikleri mektuplarda, "Siyaset sade- ce ahnan talimatlan düşün- cesizce uyguiamaktan ibaret değUdir. Ulke bu hale sizin gi- bi yağcılık ve yalakalık ya- panlar yüzünden gelmiştir" eleştinsıni de yönelttıler. DSP'de muhalif mılletve- killennin disipline sevk edil- mesi sürecinde Ankara ve İs- tanbul örgütleri yönetime destek veren açıklamalar yaptılar. Antalya İl Başkanı DıırmuşAli Se^in de mi 11et- vekillenne mektuplar gön- derdi. Sezgın bu mektuplar- da, "Şunu sakuı akiınızdan çıkarmayın. Elbette ki bu ül- kede milyonlarca demokra- tik solcunun doğrusu, Sayui Bülent Ecevit'in iki dudağV nın arasmdan çıkan sözler- dir. DSP'ye en çok emeği ge- çen. 70 yaşını aşmış, yaşına rağmen hepunizden çokçalı- şan kurucu genel başkanımız Saym Rahşan Ecevit'eeleşti- riyi akluıdan bile geçirmeye hiç, ama hiç kimsenin hakk) yoktur. Buna asla izin verme- yeceğîz'' dedi. Muhalif mil- letvekillen de "DSP milletve- killeri' 1 ımzasıyla Antalya il örgütüne yanıt mektupları yolladılar. Bu mektuplardan birinde, Ecevıt'in CHP'nın 1972 yılı kurultayındaki *Demokratik bir parnnin öz- gür üyeleri mi olacağız, yok- sa kaptkuilan mı olaeagız" sözleri anımsatılarak şöyle denildi: "Kapıkulu olmayı. çantacı olmayi secmenin. hem kolay hem de kazançlı bir yol olduğu düşüncesinde olduğunu/ kanaatindeyiz. A- ma biliniz ki kapıkullan her zaman kazançlı çıkmaz ve eninde sonunda tarihin çöp- lüğüne gömülüıier. Sizin se- çimie mi. yoksa atama ile mi geldiğiniz bizi ilgikndirmi- yor. Ama mekrubu DSP An- talya örgütleri adına ünzala- mışsuuz, bunu yazarken yö- netimden karar aldınız mı. il- çe örgütleriniz buna izin ver- di mi? Bizler DSP'nin Genel Başkanı Bülent Ecevit ile ör- gütleri ilkeleri ve programı ile Türkiye'yi yönetroeye ta- lipmiBetvekilleriyiz. Hiç Idm- seden icazet de beklemeyiz, hiç kimseye borcumuz da yoktur." Antalya yönetimine gön- derilen bir başka mektupta da, "Bazı milletvekillerine, ciddiyetten. siyasi parti disip- lininden uzak ve özeüikle de- mokrasiden yoksun bir kişi- Refah'ta olağanüstü hal firesi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - REFAHYOL'un olağanüstü halin (OHAL)9ilde4aydaha uzatılması yönündeki tezkeresi TBMM'de oylanırken, RP iıre verdi. RP'den 15 miiietvekili ret oyu kullanirlcen, RP'den 10, DYP'den 16 miiietvekili de oylamaya katılmadı. Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van illerinde uygulanan OHAL'in 30 mart günü saat 17.00'den itibaren 4 ay daha uzatılmasına ılişkin hükümet tezkeresi TBMM Genel KuruJu'nda 176 ret oyuna karşıhk 245 oyla kabul edilirken; oylama sırasında REFAHYOL gruplanndaki fire dikkat çekti. RP'nin büyük çoğunluğu Doğu ve Güneydoğulu olan 15 miUetveküi ret oyu kullanarak 14 yıla yakın bir sûredir uygulanan OHAL'e karşı tavırlarmı açıkça ortaya koydular. 10 RP miiietvekili de oylamaya katılmayarak dolaylı şekilde tepkilerini gösterdiler. ye yakışan mektuplar yaz- mışsınız. Bu mektup kendi yetersizkişiliğinizi ve kapıku- lu olma hevesinizi ortaya koy- maktadır" denildi. Bu mek- tupta şu görüşlere de yer ve- rildi: "Sizi bir süre kullan- mak için sözde başkan yap- mışlardır. Ancak gorevinLa yerine getirip getirmediğini- zi araştuın. l'ye sayınız kaç, kaç eski üyenizin haksız yere üyeliği silindl özgürceüyeya- pıp demokratik bir şekilde delegeseçiyor musunuz,yasal ve tüzüksel zorunluluk olan defterieri tutup karariar im- zalanıyor mu, böyle bir mek- tup yazmak için yönctimde karar aldınız mı? Yoksa siz de kendinizi derebeyi mi sa- myorsunuz? Yazdığınız veja size yazdınlan o sıradan mektubu tekrar okuyun. Si- yasetsadeceahnan talimatla- n düşüncesizce uygulamak- tan ibaretvebasitdeğiklir, in- sanlara önemli ve kalıcı so- rumluklar vükter." IRMIKIAYDIN ENGİN e - mail: engin (a planet.com.tr Oh be!.. Nihayet birgeneral hakkında olumlu bir yazı yazacağım. Şimdi dahayazının giriş cüm- lesinden bile huylananlar ola- cak. Kimileri "Bakbakbak, ağ- zıyla itiraf etti. Generaller hak- kında olumlu birşeyyazmama- ya yeminliymiş bu herif diye- cekler. Demesinler. Üç darbe yaşa- mış kuşağımın bütün solculan- nın, "general" denince sırtlan- nın ürpermesi doğaldır. Yaşamı boyunca şiddete karşı çıkmış, sorunların banşçıl çözümünü savunmuşsunuzdurveher dar- beden sonra feci halde dayak yemişsinizdir. İki darbe arasın- daki sıkryönetimlerde kısa sü- reli hapishane ziyaretleri de ca- bası. Kimileri, "Hah haaaa" diye- cekler, "işte çıkardı baklayı ağ- zından. Sonunda TC ordusu- na yağ çekecek bu." Demesinler. Yazıyı okusun- lar... 25 Mart için Yunanlıların "Kurtuluş Günü" diye yazıldı. Zeytin Dalı Uzatan Bir General Eksik, 25 Mart Yunanlılann "Türklerden Kurtuluş Gü- nü"dür. Yunanistan'da ulusal bayram olarak kutlanır Tabii Yu- nanistan'ın dıştemsilciliklerinde ve "yavru vatan Kıbns"Xa da... Ankara'daki Yunanistan Bü- yükelçiliği'nde de bir 25 Mart kokteyli düzenlendi. Bu koktey- le Genelkurmay Başkanı Orge- neral Ismail Hakkı Karadayı da katıldı. Daha önce başka genelkur- may başkanlan da katılmış mıy- dı, bilemiyorum. En azından anımsamıyorum. Ama katıldı- larsa bile Karadayı'nın bu bek- lenmedik, bu alışılmadık "katı- lışı" kadar anlamlı değildi. Kara- dayı'nın ayaküstü gazetecilere söyledikleri ise salt anlamlı de- ğil, önemli de. Ege'nin iki kıyısında banşın egemen olması her iki ülkenin -az sayıdaki- aydını için birdüş. İki halkın barış içinde bir arada, yan yana, omuz omuza yaşa- maması için ciddi bir neden yok. "Tarihte kim kimi daha çok kesti, kim kime ne haksızlıkyap- tı" sorusunu tartışmanın anlamı yok. İki halkın tarihi, yanlışlar ve doğrularla, dostluk ve düşman- lıklarlaörülmüş. Bu kadaryakın komşu olursanız küsüp dövüş- mek, banşıp sarmaşmak doğal. Gerçi "küsüp dövüşmek"'bölü- mü biraz fazla ve biraz fazla uzun sürdü. Ama bunun sürüp gitmesi de gerekmiyor. Her iki halkın esenliğinin sa- vaştan, düşmanlıktan değil dostluktan, dayanışmadan geçtiğini ise hemalde aklı ba- şında kimse inkâr edemez. iki halkın bu çok gecikmiş sarmaş- masını geciktirmekte, her iki ta- rafın politika esnafının rolü de tartışılmasa gerek. Meslek doğası gereği daha "şahince" bir çizgiyi savunma- sı beklenen birgeneralin, Yuna- nistan'ın "Türklerden kurtuluş günü" kutlamasına katılması o yüzden anlamlı, o yüzden de- ğerli. Karadayı'nın Yunanlı dostla- nmıza uzattığı zeytin dalı üstü- ne ince yorumlar yapmak müm- kün ve yapanlar var. Kimileri bunun, Amerika'dan gelen bir itki ile gerçekleştiğini söylüyorlar. Diyelim öyle. N'olur? Ege'de savaş fırtınalan, yeri- ni banş imbatına bırakacaksa zeytin dalının hangi nedenle ve kimin etkisiyle uzatıldığı hiç, a- ma hiç önemli değil. Kimileri General Karadayı'nın bu beklenmedik ve alışı/madık "kokteyl ziyareti"n\n, askerlerin iç politikadan sonra dış politika- ya da el attıklarının bir kanıtı ol- duğunu söylüyorlar. Eğer bu ziyaret, Türkiye Dı- şişleri Bakanlığı'nın bilgisi dışın- da, salt Genelkurmay'da konu- şulup karara bağlanmış bir ziya- ret ise sivilleşmeye, doğal de- mokratik işleyişe geçmekte çok ciddi sıkıntılan, hatta açmazları olan Türkiye'de elbette bir sa- kıncadır. Ancak iki ülke arasında savaş çığlıklan atılacak ve savaş bal- taları gömüldükleri yerden ha bire çıkanlacaksa bunun da ka- ran, bu kör topal işleyen (siz bu- nu işlemeyen anlayınız) demok- raside askerier kanadından ge- lecekti. Örneğin MGK'de karar- laştınlacaktı. Çiller ve Erbakan da bu karan tebellüğ edecekler- di. Yani bugünkü somut koşul- larda rüzgârgülünün savaşa mı, banşa mı döneceği zaten Ge- nelkurmay'da karara bağlana- caktı. Bu karann banş yönünde olması, namlu yerine zeytin da- lının yeğlenmesi en kötümser deyimle ";y/"dir. Bir generalin banşı güçlendi- ren, iki halkın kardeşliğine hiz- met eden bir tutuma girmesi pek sık görülmez. Bu fırsatı ka- çırmaya niyetim yok. Bakarsınız bir daha böyle bir fırsat ele geç- mez. Malum, burası Türkiye!.. POLİTtKA GÜINLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA John Tirman Kim?.. Gerçekten Türkiye'de laik demokratik cumhu- riyete yönelik bir şeriat tehlikesi yok mu? Şeriatçı ve numaracı cumhuriyetçilere sorar- sanız alacağınız yanıt şudur: "Hayır, yok... Çünkü laikler, Islamı içine sindire- miyoriar..." Bugün RP'nin akıl hocalığını bu iki kesimden ki- mi 'köşe dönücüler' yapıyor... Bu kişiler 'medya içinde yuvalanmış' olup bir dö- nem Turgut Özal'ın Süleyman Demirel'in ve Tan- su Çiller'in 'akıl hocalığı'nı yapmışlardı, şimdiler- de Necmettin Erbakan'ın peşindeler... Bir ayaklan ABD'de öteki ayakları Israil'de olan ve 'Moon tarikatı'yla sıkı ilişki içinde bulunan bu 'köşe dönücüler' bildiğimiz kadanyla Başbakan- lık Tanrtma Fonu'ndan kaptıklan 3 milyon dolarla 'tanıtım' da yaptılar. ABD'de bir hayli dolaşıp kimi gazetelerie, vakıflarta ilişkiye girdiler... Başkent Ankara'daki söylentilere göre de 3 mil- yon dolar yetmedi ve 2 milyon dolar daha on gün kadar önce ABD'ye gönderildi... Galiba dolarlar kendini göstermeye başladı... New York Times'ın başyazısı ve ardından 'Dün- ya Banşı İçin VVinston Vakfı' yöneticisi John Tir- man'ın ABD'nin etkın gazetelerinden VVashington Post'ta yayımlanan yazısı sanınm herkesin dikka- tinı çekmiştir... İki gazetede yer alan yazıdan çıkan sonuç şu: "Türkiye'de şeriat abartılıyor..." 'Dünya Banşı İçin VVinston Vakfı' yöneticisi John Tirman, VVashington Post gazetesinde böyle bir yazıyı niçin yazmıştır? Tirman, Türkiye'yi ne kadar biliyor ve tanıyor? Tirman'ın Moon tarikatıyta iliş- kisi var mı? Yine Tirman'ın, ABD'nin 'ılımlı Islam' olarak adlandırdığı Türkiye kökenli Galaksi Vak- fı'yla bağlantısı nedir? John Tınnan'ın yöneticisi olduğu vakıf 1986 yı- lında kurulmuştur. Vakıf ilk 6 yıl boyunca ABD- Sovyet rekabetı, nükleer silah denetimi, dünya si- lah ticareti ve güvenlik işbirlığıyle ilgilenmiştir. Sov- yetler Birliği'nin çökmesinden sonra ise dünyada- ki 'sivil toplum örgütleri'nin çalışmalannı destekle- meye başlamış, kimi tarikatlarla çok sıkı ilişkiler kurmuştur. Vakîfın çalışma alanı içinde ABD dış po- litikasındaki ilerlemeler ve gelişmeler de yer al- maktadır. Ayrıca demokrasi ve askerden anndı- nlmış bölgelerin çoğalması ve desteklenmesi, vak- fın çalışma alanı içindedir. John Tirman'a gelince: Üniversitelerde iletişim bölüm yöneticiliği yaptı. Kamu görevlilerine danış- manlık hizmeti verdi. Time dergisinde 'enerji poli- tikalan üzerine' makaleler yazdı. Ingilizce yayımia- nan 'Amerikan Tek Yancılığı ve Küresel Güvenlik: Yürürlükteki Yasalar' adlı kitabı bulunuyor. John Tirman aynca, kimi ülkelerdeki siyasal islamcı olu- şumun öncülerine danışmanlık da yapıyor... ••• Son günlerde Fethullahçıların Zaman gazete- sinin yayını benım oldukça dikkatimi çekiyor. Bir ara Maltepe Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Doğu Silahçıoğlu'nu 'Kışlada camiyıktınyor' diye hedef seçen Zaman gazetesi, şimdilerde ABD'deki etkin • yaym organlannın yazılannı sayfalannataşıyor, baş- "ya/aıı -Pehmi Koru'ya ilginç yorurrHar yazdınyor. Fehmi Koru hem Fethullahçı Zaman'da yazıyor hem de Refah'ın televizyonu Kanal 7'de yorumlar yapıyor... Bu arada Türkiye'de Ingilizce yayımlanan, ya- bancı diplomatlann gazetesi The Turkish Daily News yöneticisi ilnur Çevik de Kanal 7'nin yorum- cusu... Şimdi biz, Fehmi Koru'nun dünkü başyazısına göz atalım: "New York Times'ın önceki günkü başyazısının, Türkiye 'nin ABD gündemine girdiği Abdullah Gül- Çevik Bir ziyareti sırasında değil de şu günlerde yazılmasının anlamını özellikle vurgulamakta yarar var. Türkiye 'deki siyasi tıkanıklığın ülkeyi bir aske- ri müdahalenin eşiğine ittiği izlenimiyie kaleme alın- mış yazı, bu hemen belli oluyor. Mesajı da, yazının hitap ettiği VVashington yönetimi kadar, Türki- ye'deki bir askeri darbeyi alkışlamaya hazırianan herkese." Acaba New York Times'taki bu yazı nasıl hazır- landı? Elbet Türkiye'de bazı kişilerle konuşuldu... Fehmi Koru ve İlnur Çevik'in her zaman olduğu gibi görüşleri alındı mı? Gazetenin muhabiri Re- fah'a yakın olan kesimle neler konuştu? ••• Türkiye'de şeriatçılar ve numaracı cumhuri- yetçiler ne yapmak istiyor? Askerierı kışkırtmak!.. Milli Güvenlik Kurulu salt askerlerden oluşmu- yor. Oradacumhurbaşkanı, başbakan, dışişleri ba- kanı, milli savunma bakanı ve içişleri bakanı da bu- lunuyor... MGK. anayasal bir kuruluş değil mi? MGK sek- reteri başbakanın güvenlikten sorumlu danışma- nı olmuyor mu? Tüm bunlar bilinen gerçeklerdir... Ama birileri olayları saptırıp, cumhuriyet ve cumhuriyet devrimlerinin kazanımlannı yok etmek isteyenlere destek veriyor, onları ABD'deki vakıflar aracılığıyla aklayıp 'demokrasi kahramanı' yapı- yor... ABD'deki gibi laiklik isteyen bu muhteremler acaba Türkiye'deki demokratik düzeni yıkmak is- teyenlere karşı niçin mücadele etmiyorlar? ABD'deki 'Moon tarikatı'yla işbirliği içinde olan- lar RP'ye dolar karşılığı hizmet verirken niçin şöy- le demiyoıiar: "Ne şeriat ne darbe!" Faks numaramız: 0212/513 90 98 Internet: http: // www.planet.com.tr/Xn E mail: Hikmet .Cetınkaya (a Planet.com. TR İçişleri, Küçük'e tazminat ödeyecek ANKAR\ (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay, Yalçın Küçük'ün PKK li'den Ab- dullah (kalan la yaptığı rö- portajın kasetlerine el koya- rak, TRT'de yayımlanmasını sağlayan İçişleri Bakanlı- ğı'nı tazminat ödemeye mah- kûmettı. Ahnan bilgiye göre, Da- nıştay 10. Dairesi. yazar Yal- çın Küçük'ün İçişleri Bakan- lığı aleyhine açtığı tazminat davasını reddeden Ankara 9. Idare Mahkemesi'nin karan- nm "bozulması" istemiyle yaptığı temyiz başvurusunu sonuçlandırdı. Daire, bant ve kasetlerin kamu yaran düşüncesiyle TRT kurumuna verildiği so- nucuna vararak, "hizmet ku- surundan söz edikmeyeceğj" gerekçesiyle davayı redde- den yerel mahkemenin kara- rını hukuka avkın buldu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear