25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 MART 1997 ÇARŞAMBA HABERLER Aczmendaere ceza • AıNKARA (AA) - Ankara 16'ncı SulhCeza Mahkemesi. Ankara DGM'de yargılandıklan davada, mahkemenin uyanlanna rağmen Devrim Kanunlan'na aykın kıyafet gıyerek duruşmaya katıldıklan gerekçesiyle 125 Aczmendiyi 2'şer ay hapis cezasına mahkûm etti. Hapis cezalannı paraya çeviren mahkeme, sanikiann, bir daha suç işlemeyecekleri konusunda kesın bir güvence vermemeleri nedeniyle cezalan ertelemedi. RP'nin basına tutumuna tepki • ANKARA (ANKA)- TBMM İnsan Haklannı lnceleme Komisyonu sözcüsü ve DSP İzmir Milletvekili Hakan Tartan, Istanbul'da gazete satış büfelerinin kaldınlması ve devlet dairelerine gazete alımlannın yasaklanmasına tepki gösterdi. Tartan, "Ökuyan, bilen, gören ve tartışan toplumdan korkrnamah, aksine baskıcı ve totaliter uygulamalardan korkulmalı. özgûr \e gelişmiş bir toplum ancak açık ve şeffaf yönetimlerle. haber alma özgürlüğüyle mümkündür" dedi. Temiz çevre için halkoylaması • ANKARA (AA)-CHP lçel Milletvekili Fikn Sağlar. çevre kirliliği yaratma ihtimali olan tesisler kurulmadan önce, tesisin kurulup kurulmamasma karar verilmesi içın halk oylaması yapılmasını önerdi. Sağlar'ın TBMM Başkanlıgı'na sundugu önerinin yasalaşması halinde, termik ve nükleer santrallar ile biyolojik ve kimyasal ûretim tesisleri ve doğayı tahrip edebilecek maden arama ve işletme kuruluşlarının yapım ve çalışmasına o ilçe stnırlan içinde bulunan seçmenlerin katılacağı halkoylamasında karar verilecek. Ayrasya Islam Şûrası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanı Nevzat Ercan, Diyanet lşleri Bakanı Mehmet Nuri Yılmaz başkanlığındaki Avrasya Islam Şûrası Başkanlığı ve lcra Kurulu üyelerini kabulünde yaptığı konuşmada, tslam dünyasında yaşanan olumsuzluklann temelinde, tslam'ın özüne uygun hamleci ve atılımcı ruhundan uzaklaşmanın yattığını söyledi. Ercan, İslam dûnyasının yeni bir uyanışa gereksinimi olduğunu bildirdi. VaizeHk sınavı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Diyanet İşleri Başkanlığı, 5 yıl aradan sonra ilk kez vaiz ve vaizelik smavı açtı. Kocatepe Camisi Konferans Salonu'nda yapılan sınava 20'si kadın olmak üzere 299 kişi katıldı. Sınava katılanlann. başbakanlık bünyesinde çeşitli görevlerde çalışan llahiyat Fakültesi mezunlanndan oluştuğu belirtilirken açıktan atamanın yapılmadığı kaydedildi. Basın özgüplüğü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Düşünce ve Basın Özgürlüğü Haftası nedeniyle, dün İnsan Haklan Anıtı önûnde bir basın açıklaması yapan Medya-Sen Genel Başkanı Mete Gönültaş, medya çahşanlannın sivil toplum örgütleri ve halkla dayanışma içinde. evrensel hak ve özgürlüklere sahip çıkarak eşitlikçi demokrasi ve basın özgürlüğü için 1997 yılmı Düşünce ve Basın Özgürlüğü Yılı ilan ettüdenni bildirdi. Açıklama sonrasında sendika üyeleri cezaevindeld gazetecilere gönderilmek üzere hazırladıklan kartlan postaladılar. 51 yıl hapis • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara 1 No'lu DGM, yasadışı Türkiye Ihrilalci Komünistler Birliği (TİKB) örgütü üyesi olduklan gerekçesiyle yargılanan üç sanığa toplam 51 yıl ağır hapis cezası verdi. Sanıklardan Cenker Aslan'a, yasadışı örgüt üyesi olmak ve patlayıcı madde atmak suçlanndan 21 yıl 8 ay, Esma Ekincı ve Fadime Akahn'a da yasadışı örgüt üyeliği suçundan 15'er yıl ağır hapis cezası verildi. Sanık yakınları verilen karan alkışlarla protesto ettiler. İzmir'de 19'u il içi, 8'i il dışı olmak üzere toplam 27 memurun sürüldüğü belirtildi Hükümetten KESK'e baskıNECATİ AYGCV İZMİR - REFAHYOL"un kamu sendikalanndaki baskı ve sürgünleri bitmek bilmiyor. Sendikal etkinliklere katılan Tanm-Sen İzmir Şube Başkanı AK Haydar Yundan ile birlikte 27 kişiye sürgün cezası verildi. Yundan, REFAHYOL hükümetinin uygulamalanyla toplumsal banşm bozulduğunu belirterek "En temet insan hak ve özgüriükleri rafa kaldınlarak yerine baskıcı, vasakçı. otoriter ve antidemokratik çağdışı \asalar konularak toplum suskunluğa, sessizliğe ve sürüleştirilmeye mahkûm edilnnştir" dedi. REFAHYOL hükümetinin tek icraatının hak arayanlar üzerine baskı uygulayarak cezalandırmak olduğunu vurgulayan Ali Haydar Yundan. REFAHYOL hükümeti döneminde 19'u il içi 8'i il dışı olmak üzere toplam 27 kişinin sürüldüğünü bildirdi. Yundan, sürgün cezalan için Izmir Bölge Idare Mahkemesi'ne açılan 18 yürütmeyi durdurma davasmın 16'sının da idare aleyhine sonuçlandığını söyledi. REFAHYOL hükümetinin işbaşına gelmesiyle insani ve ahlaki tüm değerlerin ayaklar altına alındığını öne süren Yundan, şöyle devam etti: " Devlet tüm kurum ve kuruluşlanyla işlemez haie getirilmiştir. Kamu emekçilerinin örgütlü toplum projesi, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi, en önemli dinamik \e muhalif güç bilindiği için sürekli şiddetle basünimak istenmektedir. Bu nedenle binlerce kamu emekçisi alanlarda vahşetle dövülmüş, sürgün edilmiş. para cezasına çarpünlmış, gözatana ahnmış ve meslekten arjlmışür. Kamu emekçilerinin yükselen örgütlenme mücadetesini kırmak ve örgütsüzleştirmek için bütün bu uygulamalar sonuç getirmeyince devlet jjüdümlii, işbiriikçi san sendikalar kurarak kamu emekçüerini içeriden bölme>i ve parçalamayı denediler. Ama bütün bunlar kamu emekçilerinin mücadelesini engellemeye yetmedi. Grevsiz ve topiusözleşınesiz bir sendika yasası çıkararak sendikalanmıa işlevsiz hale getirmek isthorlar. Çahşanlan, "önemli önemsiz". "silahlı silahsız'. 'üst düzey alt düzey" biçiminde ayırarak ulufe dağınyoıiar. Kısacası demokratik hak ve özgüriüklerimize yönelik saldınlaruı yoğunlaşüğı bir dönemden geçiyoruz.'* Ali Haydar Yundan, REFAHYOL hükümeti döneminde sürgünlerin olağan hale getirildiğini belirterek şunlan söyledi: "REFAHYOL hükümeti döneminde, memur sendikalan kıskaca alındı. her etküıUğin ardından soruşturmalar açıldı. Açılan soruşturmalar sonucunda cezalar yağdı. Sendikal etkinliklere katılan 7 üyemize para cezası verildi. Bu arkadaşlanmızdan 3'ü karann iptali için İdare Mahkemesi"ne başvurdu, davalar karar aşamasına geldL 16 kişiye uyan ve kınama cezası verildi. Halen sürgünde; 4'ü il içi, biri il dışı 5 kişi var. llyas Çimen Torbah'dan Beydağ'a, Halis Aktuğba İzmir Merkez'den Beydağ'a, Deniz Top Izmir"den l rla'ya, Mustafa Alkan Kınık'tan Bergama'ya sürülürlerken beni de İzmir İl Müdürlüğü"ndeki görevimden alarak Rize'ye sürdüler. Sürgün karannın iptali için İzmir Böige İdare Mahkemesi'ne dava açtım.'* B a h ç e l i e v l e r k a t l i a m ı d a v a s ı Fransa Poyraz'ı îadeyi reddettiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kapa- tılan Türkiye Işçi Partisi'ne (TİP) üye 7 üniversite öğrencısini. Susurluk kazasında ölen Abdullah Çath'nın lıderliğınde katle- den 3 sanığın yargılanmasına devam edil- di. Fransa, hakkında 7 kez idam istenen fi- rari sanıklardan Kadri Kürşat Pöyraz'ın. "idamla yargılandığı için" iade edilmeye- ceğini bildirdi. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın dünkü duruşmasına, hak- lannda gıyabi tutuklama karan bulunan sanıklar Mahmut Korkmaz, Kadri Kürşat Poyraz ve Cnal Osman AğaoğJu'nun yok- luğunda devam edildi. Mahkeme Başkanı Mehmet Koçak, gı- • TİP'li 7 öğrencinin öldürülmesiyle ilgili davada, Abdullah Çath'nın liderliğinde hareket eden 3 sanığın gıyabında yargılanmasına devam edildi. Fransa, mahkemeye gönderdiği yazıda, firari sanık Kadri Kürşat Poyraz'ın idamla yargılandığı için iade edilmeyeceğini bildirdi. yabi tutuklu sanıklann yakalanamadıkla- nnın bildirildiğini belirtti. Koçak aynca, Fransa lstinaf Mahkemesi'nin, firari sa- nık Kadri Kürşat Poyraz'ın idam cezasıy- la yargılandığı gerekçesiyle Türkiye'ye ia- de edilmeyeceğini bildirdiğini söyledi. Koçak, müdahil avukatlann istemleri doğrultusunda, Susurluk'tameydanagelen trafık kazasında ölen sanık Abdullah Çat- h'yı koruyanlar. saklayanlar. yargılanma- sına engel olanlar, sahte pasaport ve kim- lik verenlerin saptanarak haklannda yasal işlem yapılması istemiyle Ankara Cum- huriyet Başsavcılığı'na yazılan talimatın yanıtında, söz konusu sonışturmada gö- revsizlik karannın verildiğini kaydetti. Duruşmada söz alan müdahil avukatlar- dan Ersan ŞansaL TBMM'de kurulan Su- surluk Komisyonu'nun, olayın üzerini ört- bas etme noktasına geldiğini ileri sürerek. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yap- tığı soruşturmanın. asıl failleri bulmaktan uzak ve yüzeysel olduğunu söyledi. Şan- sal. "Biz konunun siyasi nitelikte kunım- lar yerine yargıda sonuçlandınlnıasını isti- yoruz. Bu nedenle Çath'yı koruyup sakla- yanlar hakkında yargıda dava açılmasını talep ediyoruz'" dedi. Mahkeme Başkanı Koçak. Kadri Kürşat Poyraz'ın Yargıtay Genel Kurulu'nun boz- ma karan konusundaki savunmasının alm- ması amacıyla Fransa ilgili ceza mahke- mesine talimat yazılmasına, gıyabi tutuk- lu sanıklann yakalanması için yazılan ta- limatın yanıtının beklenmesine karar ve- rildiğini belirterek duruşmayı 21 mayıs çarşamba gününe erteledi. İnsan H a k l a n Derneği 1996 işkence raporu: 6 ölüİstanbul Haber Servisi - İn- san Haklan Derneği (İHD) İstanbul Şubesi İşkence tzle- me Komisyonu, 1996 yılında Istanbul'da 2 bin 22 kişinin ışkence gördüğünü, bunlar- dan 6'sının öldüğünü bildirdi. Komisyon üyeleri, çocukla- ra yönelik işkence olaylann- da patlama yaşandığını belir- terek. işkencenin önlenmesi için kamuoyunu göreve ça- ğırdı. İHD tşkence lzleme Ko- misyonu üyeleri Av Şeref Turgut, Av. Kezban Alan ve Av. Meral Karalı tarafından açıklanan 1996 yılı işkence raporunu açıkladı. îşkence lzleme Komisyo- nu üyeleri. işkence gören 2 bin 22 kişiden bin 52'sinin Adli Tıp Kurumu roporlan ve Içişleri Bakanlığı Mülkiye Müfertişleri'nin 7 Şubat 1996 tanhli fezlekesiyle be- lirlendiğini ifade ederek. "Geri kalan 970 kişi sivil top- lum örgütlerine başvuru yap- may ı tercih etti. Bu kişilerden 942'si bize, 28'i de Mazlum- Der'c vazılı başvuru yaptı. İş- kence gören insanlar, daha çok kaba dayak. psikolojik iş- kence ve cinsei taciz yöntemi- ne maruz kalmışlar. En biiyük sorunlardan bi- ri ise çocuklara yönelik işken- ce sayısuıda son yıUarda pat- lama yaşanması. Son 6 ayda. 18 yaşından küçük. 23'ü kız 67çocuğa işkence>apddı" de- dıler. Komisyon üyeleri. işken- cenin önlenmesi için gerekli önerileri şöyle sıraladılar: - Yasalarda işkencenin ya- pılmasına olanak sağlayan ve cezalandınlmasıru güçleşti- ren önleyen düzenlemeler kaldınlmalı, önleme amaçlı yasalar çıkartılmalıdır. TCK'nin 243 ve 245. madde- lerindeki işkence suçunun ta- nımı, kapsamı ve cezası taraf olduğumuz uluslararası Söz- leşmelere uygun hale getiril- melidir. Terörle Mücadele Yasası. Memurin Muhake- matı Kanunu ve DGM Kanu- nu kaldınlmalıdır. CML'K yeniden ve herkesi kapsaya- cak şekilde düzenlenmelidir. - Gözaltı süresi kısaltılma- lı, gözaltında her aşamada avukat görüşü sağlanmalı, gözaltına alınan kişilerin ya- kınlanyla görüşmesine izin verilmelidır. - Gözaltında, Tabip Oda- lan'na bağlı ya da bağımsız doktorlarca doktor kontrolü- nun yapılması sağlanmahdır. - İşkence ile elde edilen ifadeler geçersiz sayılmalıdır. - Gözaltı yerleri, IHD, Ba- ro, Tabip Odalan gibi kurum- lar ile yargı kurumlannın de- netimine açılmalıdır. - tşkence 'İnsanhğa karşı işlenmiş bir suç' olarak kabul edilmeh, af ve zamanaşımı kapsamı dışında tutulmalıdır. - İşkence suçunu işleyen ya da kolaylaştıranlar hak- kında meslekten men, ruhsa- tın iptali cezalan uygulanma- lıdır. Hâkimin olay günü Ağabeyoğlu'nun üzerinde bulunan "Süpürgeciler" imzalı "Çeteni böyle kapatamazsın" pankartnı mahkeme salonunda açarak göstermesi üzerine Agabe\oğlurpankarü kendisinin yazdığını ancak olav anında açmadığını belirtti. (Fotograf: L ĞUR GÜNYÜZ) •• ODP'li Ağabeyoğlu, Çiller'e hakaretten yargılandı 'AsA hakaret eden Ciller' Haluk Ağabeyoğlu İstanbul Haber Servisi - Dışişleri Ba- kanı ve DYP Genel Başkanı Tansu Çil- ler'e "hakaret ettiğj" gerekçesiyle hak- kında dava açılan ODP Sanyer tlçe Ör- gürü üyesi Haluk Ağabeyoğlu. asıl haka- ret edenin "Çetelerle hiçbir ilgisi yokmuş gibi hastane ve karakol ziyaretlerinde bu- lunarak, halkın gözünü boyamaya çalı- şan" Çiller olduğunu öne sürdü. Tansu Çiller'in 29 Aralık 1996'da Is- tinye Devlet Hastanesi'ni ziyareti sıra- sında Haluk Ağabeyoğlu'nun Çiller'e. "Çetenia böyle kapatamazsınız'" deme- siyle ilgili olarak Sanyer Savcılığrnca açılan davanın ilk duruşması dün Sanyer Asliye Ceza Mahkemesi"nde gerçekleş- tirildi. Tanıklann gelmemesi ve Ağabe- yoğlu'nun adli sicil kaydının istenmesi nedeniyle ertelenen duruşmada Ağabe- yoğlu, Çiller'e hakaret etmediğini. sade- ce Susurluk olaylanyla ilgili duyduğu tepkisini dile getirdiğini söyledi. Ağabe- yoğlu. Çiller'in Susurluk kazasından sonra ortaya çıkan çetelerle hiçbir ilişki- si yokmuşçasına hastane ziyaretlerinde bulundugu savunarak. "Bizleri de buna seyirci kalmaya çalışması, yaptığı şova yurttaşları alet etmesi aptal yerine kondu- ğumu hissettirdi bana. Bir yurttaş olarak rencide oklum ve tepkinıi dile getirdim. Asıl hakaret eden ÇiDer'dir" dedi. Hâki- me sicilinde hiçbir sabıkasının bulunma- dığını söyleyen Ağabeyoğlu, 38 yaşında ve iktisatçı. ÖDP Sanyer İlçe Örgütü Başkanı Ya- şar Avcı ve yaklaşık 50 panilinin de ka- tıldığı duruşma sonundaÖDP'liler, "Ha- luk değD Çiller yargılansın", "Çeteler hal- ka hesap verecek" sloganlan atarak, Sa- nyer İlçe Binası'nakadaryürüdüler. . SJFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.catislar@planet.com.tr DAKKA - Dünyanın en yoksul ülkelerinden Bangladeş'in baş- kenti Dakka'dayız. Şehrin merke- zindeki Sonargaon Oteli'nin 6. katındaki odamdan çevreyi sey- rediyorum. Inanılmaz bir korna gürültüsü içinde her çeşrt araç hiçbir kurala uymadan birbirini geçmeye çalışıyor. Çekçek halıne getirilmış bisik- letler, triportörier, en önemli ula- şım araçları. Küçücük çocuklar para kazanmak amacıyla bisik- letleriyle iki-üç insani taşıyorlar. Havaalanından otele gelirken gördüğümüz yoksulluk manzara- sı çok etkileyiciydi. Gazeteci ar- kadaşlar. bu görüntülere bakıp aralannda şöyle espri yapıyorlar- dı. "Bababiziburalara, memleke- tinizin kıymetini bilin demek için getirdi herhalde." Bangladeş de siyasi çalkantıla- ra sahne olan bir ülke. Kişi başı- na yıllık milli gelirinin 230 dolar ol- ması, siyasi kavgalan da daha sert hale getiriyor. Adam başına yıllık gelıri Türkiye'nin onda biri olan bu ülkede; 380 kişiye bir te- lefon (Türkiye'de 5), 170 kişiye bir TV (Türkiye'de 4.3), 12 bin kişiye bir doktor (Türkiye'de 1000), in- Kadmlann Bangladeş'i san başına günlük kalori 2100 (Türkiye'de 3420 kalori). Ekonomik koşullan böylesine krt olan bu ülkenin, dikkat çekici bir özelliği ise kadın politikacıla- nn siyasi yaşamdaki olağanüstü rolü. Şu anda ülkenin başbakanı kadın, ana muhalefet partisi lide- ri de kadın. Aynca parlamentoda yüzde 10 kadın kotası uygulanı- yor. Iktidarda bulunan Avami üg Partisi'nin lideri Bayan Şeyh Ha- sina olağanüstü dirençli bir ka- dın. Daha önce başbakan olan ve şu anda ana muhalefet partisi du- rumundaki Bangladeş Milliyetçi Partisi lideri Bayan Begüm Hali- de Ziya da etkili bir siyasetçi. Ül- kenin bir başka etkili kadın ismi iseeski Cumhurbaşkanı Erşad'ın eşi. Bu üç kadın, 12 Haziran 1996'da üç büyük partinin lideri olarak karşı karşıya geldiler. Şim- diki Başbakan Şeyh Hasina'nın partisi 300 üyelikten 146'sını, es- ki Başbakan Halide Ziya'nın par- tisi 116'sını, Erşad'ın partisi de 32'sinı kazandı. Bu seçimlersıra- sında eski Cumhurbaşkanı Er- şad, yolsuzluk davalan nedeniy- le hapisteydi ve bu yüzden seçim kampanyasını eşi yürüttü ve o- nun milletvekili seçilmesini sağla- yarak 6 yıl sonra özgüriüğüne ka- vuşturdu. Bu üç siyasetçi kadının geçen 2-3 yıl içinde sert bir siyasi kav- gaya girdikleri ve bu kavgadan şimdiki başbakanın galip çıktığı anlatılıyor. Hındistan ve çevresin- deki ülkelerde kadın liderlerin çokluğu dünyanın dikkatini çeki- yor. Özellikle erkek egemen kül- türün yoğun olduğu bu ülkelerde kadınlar nasıl etkin hale gelebıli- yor tartışması yapılıyor. Tabii burada bu kadın liderterin arkasındaki güç önemli. Örneğin Bangladeş'in şimdiki başbakanı Şeyh Hasina, bu ülkenin Pakis- tan'dan koparak bağımsızhğını sağlayan ilk Cumhurbaşkanı Şeyh Mucibir Rahman'ın kızı. Eski başbakan şimdiki muhalefet lideri Halide Ziya da, 1981 'de bir suikast sonucu öldürülen eski Devlet Başkanı GeneralZiya'nın kızı. Sonuçta bu üç kadın bir an- lamda babalannın veya kocalan- nın birikiminden yararlanıyorlar. Onlann potansiyelini kullanıyor- lar. Aynı şeyı Pakistan'da Zürfîkâr Ali Butto'nun kızı Benazir But- to, Nehru'nun kızı indra Gandi için de söyleyebiliriz. Kadınlann Güney Asya'da si- yaset sahnesinde etkili rol oyna- ması o kadar da yabana atılır bir şey değil. Geçmişlerinde bir er- kek de olsa kadınlann ağıritğı ör- neğin Bangladeş'te son seçim- lerde siyasi Islamın gerilediği bir tabloya neden olmuş. Son seçimlerde Profesör Fu- lam Azam'ın şeriatçı partisi Ce- maat-ı Islami büyük bir yenilgiye uğramış ve beklenenin aksine parlamentoya yalnızca 3 millet- vekili sokabilmiş. Bangladeş, bunca yoksulluğuna ve çaresizli- ğine rağmen şerıata teslim ola- cak gibi görünmüyor. Bugün Bangladeş'in mılli günü. Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela, Fılistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ve Süleyman De- mirel, Pakistan'dan aynlarak 26 yıl önce bağımsızhğını ilan eden Bangladeş'i kutlamaya geldiler. Üç önemli milli kurtuluş savaşın- dan geçmiş üç ülkenin liderinin Bangladeş'te bulunması çok an- lamlı. Güney Asya, yoğun Müslüman nüfusu ve yoksul ekonomileriyle, siyasi çalkantıiarta düşe kalka iler- liyor. Bangladeş'in ve Pakistan'ın son 50 yıllık tarihiyle, bizim son 50 yılımız arasında epeyce benzer- likler olduğu görülüyor. Sürekli kesintiye uğrayan parlamenter rejimler. askeri darbeler, siyasi Is- lamın zaman zaman yükselen, zaman zaman düşen zikzaklı çiz- gisi. Bütün bunlar bu üç ülkede de defalarca yaşanmış. Bu üç ül- kede de demokrasi epeyce özür- lü. insan haklan ihlalleri büyük bo- yutlarda. Ama parlamenter rejim- ler. kesintilere rağmen sürüyor. Sıkıntılar çok farklı. Ekonomik ölçüler çok farklı. Doğu'ya gelin- ce, Türkiye'de olduğumuza şük- rediyoruz, Batı'dakinin tersine. Yazının sonuna geldım. Dakka trafiği inanılmaz gürültülerle ak- maya devam ediyordu... GLOBAL POLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU 40 Yaşında, Ağır Hasta 25 Mart 1957'de imzalanan Paris Anlaşması, Avru- pa'yı birieştirerek gelecekte bir savaş olasılığını önle- yecek, Avrupa vatandaşlanna ekonomik ve toplum- sal refah getirecekti. Bu proje, 40. yaşgününe ağır hasta olarak giriyor; önüne koyduğu amaçların tersi- ne sonuçlar yaratan bir dejenarasyon söz konusu. 1992 ve 1993 mali krizleri tüm Avrupa Ortak Pazar üyelerini kapsayan bir Ortak Para Birimi'ne, Maast- richt Anlaşmasi'nın öngördüğü gibi 1 Ocak 1999'da geçmenin mümkün olmayacağını göstermişti. Herdu- rumda, Franko-/A/man ekseninin oluşturduğu bir "çe- kirdek" etrafında belki, buna Benelüks ülkeleri de ek- lenerek önce dar bir Para Birliği oluşacak; Ispanya, Itafya, Portekiz, Yunanistan vb. Ortak Para Birimi'ne bağlı, ama "dışanda" kalacaklardı. Böyle başlayan bir Para Birliğı'ntn ikı Avrupa yaratması kaçınılmazdı. Mer- kez ve çevre ilişkisi adeta resmileşecek, çevre ülke- leri Ortak Para Birimi'nden faydalanamayacak, ama para sisteminin cenderesi içinde kalmaya devam ede- ceklerdi. Avrupa Bıriiğı'nde, ikinci bölünme Franko-Alman ekseni etrafında şekillendi. Bizzat bu eksenin variığı, Avrupa'da ikili bir hegemonya çelişmesinin yaşandı- ğının kanıtıydı. II. Dünya Savaşı'ndan bu yana, ABD ve ingiltere ile birlikte Fransa, nükleer silahlara sahip olmanın getırdiğı olanakiaria da Batı'nın siyasi çekir- değmi oluşturdu ve dolayısıyla Avrupa'nın güvenlıği- nin sağlanmasmda doğrudan sorumluluk aldı. Alman- ya ise zamanla Avrupa'nın ekonomik liderliğine yük- seldi ve giderek siyasi geleceğine ilişkın olarak daha çok etki yapmaya. hatta belırleyici olmaya başladı. Bu liderlik çekışmesi, Avrupa Biriiği'nin genişlemesi ile daha da behrgin hale gelecek. Üstelık. Franko-Alman ekseni, Avrupa'nın "çevre- sine" ilişkin bir ittifaklar denklemine de karşılık geli- yor. Fransa ile "zeytinyağı kuşağı" ülkeleri olarak bili- nen Ispanya, Italya, Portekiz ve Yunanistan arasında (bu listeye Kuzey Afnka'daki eski Fransız sömürgele- rıni de katabilınz), II. Dünya Savaşı mirasının da etki- sıyle oluşmuş bir lideriık ve dayanışma ilişkisi var. Bu en somut bir şekilde Avnjpa Parlamentosu'nüa ve Avnıpa Biriiği'run kaynaklarının dağıtılması sırasında ortaya çıkıyor. Almanya ise Benelüks ülkeleri ve şim- di Avrupa'ya katılması beklenen Doğu ve Orta Avru- pa ülkeleri ile yakın, tarıhsel. p>olittk ve ekonomik bağ- lara sahip. Avrupa Biriiği'nin fonlarının dağıtılmasına sıra gelınce Almanya bu bağlara uygun bir şekilde davranıyor. Yeni 11 ülkenin katılmasıyla Almanya'nın Avrupa Birtiğı içindekı siyasi ağırlığı lyice artacak. Fran- ko-Alman ekseni üzennde yaşanan liderlik çekişme- si daha da gergınleşme potensıyellerine sahip. Avrupa Birliği projesınin bir hedefi de Avrupa'da si- yasi ıstikrarı, sadece devlet arasında değil, fakat ül- keler içinde de sağlamaktı. Bugün, Avaırja ülkelerin- de şiddetli bir ekonomik kriz sürüyor: Durgunluklar uzun, ekonomik toparlanmalar kısa, ortalama ekono- mik büyüme düşük, işsizlik rekor düzeyde yüksek, kamu borçları ve bütçe açıkları da. Bu ortamda Avru- pa ülkeleri, Para Biriiği'nin yasal çerçevesini oluştu- ran Maasthcht Anlaşması''nın, Ortak Para Birimi'ne geçmek için koyduğu önkoşullan (bütçe açığı ve ka- mu borçları, GSMH'nın, sırasıyla yüzde 3 ve yüzde 60'ının üzerinde olmayacak) yerine getirmeye çaba- ladıkça toplumsal barışı iki noktadan bozuyortar. Birincısi: Hükümetler bütçe ve kamu borçlan hedef- lenne ulaşabılmek için sürekli toplumsal harcamalan ve sosyal hizmetleri kısıyor, vergileri arttırma eğilimi gösteriyoriar. Bu arada işsizlik artmaya devam ediyor. Avrupa ışçı sınıfı 1995 Aralık ayından beri ayakta ve üstelik Renault direnışinın gösterdiğı gibi giderek ey- lemlerini Avrupa çapında koordine etmeye başlıyor. Avrupa Birliği süreci refah ve toplumsal istikrar sağ- lamak yerine, işsizliği ve yoksulluğu arttmyor ve sınrf savaşımlannı şiddetlendiriyor. ikıncisi: Yüksek işsizlik ve yoksulluk Avrupa'nın ge- leneksel hastalığını, ırkçılığı şiddetlendirmişdurumda. Bu temelde yükselen milliyetçi-faşıst partiler, Ulusal ve ırksal kimliği öne çıkanrken Avrupa Birliği'ni, eko- nomik sonuçlarına işaret ederek hedef aidıkça, taraf- tar topluyorlar ve güçleniyorlar. Bu hareketler doğa- lan gereği, başka ülkelere ve halklara karşı düşman- lığı körükleyerek gelişiyor ve gelecek için büyük bir tehlike oluşturuyorlar. Nihayet bir de, Para Birliği'ne geçiş anında "Kimin parası kaç EURO edecek?" gibi, piyasalara bırakıla- mayacak kadar ciddi ve patlayıcı bir sorun var. Piya- salara bırakılmaz da parıteler. siyasi olarak saptanır- sa o zaman da, ülkeler arasında sürtüşmelerin artma- sı, ulusal gururlann incinmesi kaçınılmaz. Tabii bir de Avrupa Para Biriiği'nin gerçekleşmesi olasılığı üzerine düşen gölgeler var. Almanya'nın bu sene Avrupa Biriiği'nin gerektirdiği ekonomik koşul- lara uyamayacağı anlaşılıyor. Alman hükümetine da- nışmanlık yapan beş kişilik panel, geçiş tarihinin erte- lenmesini önerdi. Bundesbank Konseyi'nden de ben- zer sesler yükseliyor. Almanya 'koşullan' yerine getir- mezse kım getirebilir ve Almanya'sız bir EURO olur mu? Öyleyse EURO'ya geçiş tarihinin ertelenmesi güçlü bir olasıhk! Maastricht ise buna olanak vermi- yor. Yani yeni bir anlaşma gerekiyor. Piyasalar birlik sü- recinin "ytlan hikâyesine" dönmetehlikesinı fark edin- ce yeniden konuşlanmaya başladılar. Mark yüksel- meye; liret, peseta vb. düşmeye başladı. Diğerbirde- ğişle kısa dönemde de para krizleri tekrar gündeme geliyor. ergin@engin.demon.co.uk Buca Cezaevi 106 hükümlünün işgali sürüyor İZMİR / BLRSA (Cum- huriyet)-Buca Cezaevi'nde DHKP-C ile TİKKO dava- lanndan yargılanan. arala- nnda kadınlann da bulun- dugu 106 tutuklu ve hüküm- lünün "'malta işgali" eylemi sürüyor. Cezaevi yetkilileri. Adalet Bakanlığı'na bilgi verdiklerini ve gelecek emirlere göre hareket ede- ceklerini açıkladılar. Buca Cezaevi'ndeki ey- lemlere destek amacıyla Bergama Özel Tip Ceza- evi'nde kalan 70 tutuklu ve hükümlü de malta işgali ey- lemine başladı, eylemcilerin Şeref Yatar adındaki gardi- yanı rehin aldığı öğrenildi. Buca'daki olaylan protesto ermek amacıyla bir grup tu- tuklu tarafından Bursa Ozel Tip Cezaevi'nde önceki ge- ce başlatılan isyan ise saba- ha karşı sona erdirildi. Bergama Özel Tip Ceza- evi'nde havanın gerginleş- mesi üzerine İzmir tl Jan- danna Alay Komutanlı- ğı'ndan takviye kuvvet gön- derildi. Bergama Özel Tip Cezaevi'nin içinde ve çevre- sinde geniş güvenlik önlem- leri alındı. Cezaevinde rehin alınan gardiyan daha sonra serbest bırakıldı. Öte yan- dan Bandırma Özel Tip Ce- zaevi'nde de tslami Hareket Ûrgütü davasından hüküm- lü ve tutuklu samklann 2 gündür devam ettirdiği ey- lem devam ediyor. Bursa Özel Tip Ceza- evi'nde de Dev-Sol ve DHKP-C davalanndan tu- tuklu ve hükümlülerin bu- lunduğu bölümde önceki gece başlatılan eylem ise so- na erdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear