22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 MART 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU Kendinizi yenilemezseııiz, ölürsünüz! EVİN tLYASOĞLU EkremZekiÜn'ü onyıl önce 24 Mart 1987 tarihinde Dublin'de yitirmiştik İs- tiklal Marşı bestecimiz Zeki Üngör'ün oğlu olan Ekrem Zeki Cn, Cumhuri- yet'in ilk aydınlanndandır. Nice çağda- şı gibi yabancı okullarda eğitim görmüş. dil öğrenmiş dünyaya açılma fırsatı bul- muş ve yazdığı sayfalar dolusu notayla belli bir felsefe içinde Türk çoksesli müj ziğine katkıda bulunmuş bir bestecidir. Besteciliğinin yanı sıra eğitmenliği ayrı bir dünyasıdır onun. Musiki muallimde. Istanbul Belediye Konservatuvannda ve tstanbul Eğitim Enstitüsünde (Çapa) ye- tiştirdiği nice isimsiz asker. bugün Ana- dolu'nun çeşitli köşelerinde hâlâ Ekrem Zeki Ün'ûn ışığı ile aydınlatmakta. On- dan aldığı bilgiyi, yaşam görüşünü ve enerjiyi onlar da kendi öğrencilerine ulaştınmakta. Her şeyden önce çağı yakalamak. es- kiyi yineleme teranesinden kurtulmak peşinde bir sanat adamıdır. Ve de bir mü- zik düşünürü olarak bugünler için çok önemli bir konunun altını çizerek bıze ders vermiştir "Tek taraflı olmayalım. ulusal ve de bölgesel zenginliklerimizi hep koruvalım. onları tertemiz, yo/laştırma- dan koruyaum ama evrendeki uluslara- rası değerleri anlama yolunda, dünva de- ğerleri açısından çağdaşı bir Türkiye ya- ratmaya bakalım" (Orkestra Dereısı. s. 234, sf. 30. 1993) Onunla bir radyo programı hazırlıkla- nndatanışmıştık. Bestecilerimizle Söy- leşiler başhküı dizide ilk kez seslendir- mek üzere. üç gitar için Bağdaşmahklar yazmıştı benim programa. O programda eski hiçbıryapıtının çalınmasını istemi- yordu. Yeni bir şeyler duyurmalıydı. Bağdaşmalıklar'ın herbiri birbirinden renkli, derin düşünceyi içerdiği kadar in- ce ve uçan parçalardı. Ardından Çağdaş SanatunızÇağdaş Müztgimiz başlıklı te- levizyon programında benim konuğum olacakti I982'de. Ekrem Zeki Bey. o gü- ne dek tanıştığım bestecilerden çok fark- lı, konuşması, anlaşması son derecede güç bir konuktu benim için. Sorulanmı yanıtlamaktansa kendi söylemek istedik- îerini sıraliyor. programm akışı içinde bana sorular yağdınyordu. Çok açık yü- rekliydi. Hiçbir şeyi yaldızlamaya ya da politik olarak aktarmaya çalışmıyordu. Bildiği doğrulan dolaysız dile getiriyor- du. Sonra da hemen kendi kabuğuna çe- kilip susmayı yeğliyordu. Keman kon- çertosunun çalışıldıği günleri. kendisine adadığı ErgünTekinson'un geçirdiği zor dakikalan, şef IonescuGalati'nın döktü- ğü terleri, hep yakından yaşadım. Onu çok iyi tanıyan, iç dünyasındaki fırtına- lan yakından bilen tek bir kişi vardı. Olaylan büyük bir sessizlikle izleyen sevgili eşi Verda Ün! Onca yıl elinin al- tındaki piyanistı olmuş. her piyano ya- pıtını zevkle seslendirmişti. Verda hanı- mın sakin ve güç veren bakışlanyla te- levizyon programının çekimını de ta- mamlayabilmıştik. Sonradan daha iyi kavrayabildiğim ya- şam felsefesini şöyle dile getiriyordu: "Hayatın temel taşı devamb yenilenmek, memnun olmamaktan dogan düzettme- n yıl önce yitirdiğimiz Ekrem Zeki Ün, nice çağdaşı gibi yabancı okullarda eğitim görmüş, dil ögrenmiş dünyaya açılma fırsatı bulmuş ve yazdığı sayfalar dolusu notayla belli bir felsefe içinde Türk çoksesli müziğine katkıda bulunmuş bir bestecidir. Besteciliğinin yanı sıra eğitmenliği ayn bir dünyasıdır onun. Her şeyden önce çağı yakalamak, eskiyi yineleme teranesinden kurtulmak peşinde bir sanat adamıdır. lerle yenitenmek. Kendini aşamayan, es- kiyi sürdürmeyi seçiyor." Ekrem Zeki Bey'e göre memnun olmak, tatmın ol- mak, duygusu bır sanatçı için yok ol- maktı. Yazdıklannı yırta yırta daha iyi- sini arama savaşı vermelıydı. Ve birgün yırtamayacağı bir sayfa gelince gerçek yapıt ortaya çıkıyordu. Bu özlediği an Kuşaklar boyunca müzikçi 1910 yılında Istanbul'da doğan Ekrem Zeki Ün'ün ailesi kuşaklar boyunca müzikçi kişiler. Babasının büyükbabası Hilmi Bey. sarayın santurcubaşı imiş. Babası Zeki Bey, sarayın uzman müzikçileri ile eğitilmiş. Ekrem Zeki, 1924-30 arasında Paris'de Ecole Normale de Musique'de eğitim görmüş. Jacque Thibaud gibi ünlülerle çalışmış. Yurda döndüğünde Musiki Muallim Mektebi"nde hocalık yapmış. Sonra da Istanbul'a yerleşerek lstanbul Belediye Konservatuvannda ve meslek liselerinde eğitmenliğini sürdürmüş. Türk Beşleri ile aynı dönemde ve a>Tiı görüş birliğı içinde yapıtlar ürettiği halde kendine özgü ayn bir konumda anılmış. Kendisi buna neden olarak Ankara'da değil. tstanbul'da yaşadığını öne sürüyor." Onlar benden önce başlamışö harekete. Ben biraz da hazıra kondum sayıhr. Çokseslilik arayışı ile Türk müziğine seslerle düşünme olayı geldi. Onceki çağlann seslerie duygulanması. yerini düşünce müziğine devretti." Ekrem Zekı Ün'ün yapıtlan modal, poliritmik dokuda, önceleri Fransız izlenimcileri etkisinde. sonradan Anadolu halk türkülerinin yalınlığında ve yer yer gizemli birtasavvuf felsefesi içindedir. Yapıtlanndan bazılannı şöyle özetleyebiliriz: Yurdum (senfonik şiir); Beyaz Geceler (timpani ve yaylı çalgılar); Rapsodi (çello ve orkestra), iki piyano konçertosu, keman konçertosu, korangle konçertosu, flüt konçertosu, Yunus'un Mezannda (flüt-piyano); dördüller, üçüller ve çeşitli oda müziği yapıtlan; şan ve piyano ve koro için çalışmalar; aynca birçok piyano parçası. 'Birleşmiş' orkestra ve korolan ünlü şef Cansug Kahidze yönetecek. Birleşmiş müzikçilerin ses gücü AHMETSAY ANKARA-Uluslararası An- kara Müzik Festivali bu yıl 30 mart pazar günü saat 15.00'te görkemli bir müzik şöleniyle başlıyor. Festivalin açılışı. baş- kenrte günümüze değin görül- memiş boyutlar taşıyan bir kla- sik müzik etkinliğini sergileye- cek. Kitlesel bir "müzik buluş- ması..." Bu anlamlı buluşma. Ankara'nın en büyük kültür ve kongre merkezi olarak tanışaca- ğımız Türk Metal Sendikasfnın sekiz bin oturma yeri bulunan salonunda gerçekleşecek. Esen- boğa Havaalam yakınındaki bu dev salona bınlerce müzikseve- rin gelebilmesi için "ulaşun so- runu" tek kalemde çözümleni- yor: Konser günü saat 13.30'da MEB Şûra Salonu önünden kal- kar servis otobüslen. binlerce dinleyiciyi konsere taşıyacak ve etkinlikten sonra kente getire- cek. Ankaralılar bir yandan da özel araçlanyla konsere gitmek için kendi aralannda örgütleni- yor. Sivil toplum kuruluşlannın da desteklediği bu coşkunun kaynağını açıklamaya gerek var mı? Türkiye'de çağdaş anlamda çoksesli müzik, cumhuriyeti- mizle yaşıttır ve müzik alanında Atatürk'ün başlattığı atılımlann günümüzdeki verimlerini aynı gövdede birleştirerek yaratıla- cak görkemli ses, cumhuriyete sahip çıkanlann simgesel sesi olacaktır. Aydınlanma ve müzik "Açıüş konseri", Türkiye'de ilk kez üç senfonik orkestramı- zı ve üç köklü koromuzu bir ara- ya getiriyor: "Birleşmiş Ankara Orkestra ve Korolan." "Birleş- miş" sözcügünü, halkımızm su- sadığı bu oluşumu keşke başka alanlarda da görebilsek... Beet- hoven'in 9. Senfonisini seslen- direcek olan "Birleşmiş" koro ve orkestralar, şu topluluklardan oluşuyor: Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkest- rası, Bilkent Senfoni Orkestrası, Ankara Devlet Operası Korosu, TRT Çoksesli Korosu ve Devlet Çoksesli Korosu. "Birleşmiş" orkestra ve korolan ünlü şef Cansug Kahidze yönetecek. Besteciden dinleyıcıye uzanan "müzikal iletişinT zincirinde Türkiye için anlamlı bir "buluş- ma"yı izleyeceğiz: Besteci ola- • Uluslararası Ankara Müzik Festivali bu yıl 30 mart pazar günü saat 15.00'te görkemli bir müzik şöleniyle başlıyor.'Açılış konseri', Türkiye'de ilk kez üç senfonik orkestramızı ve üç köklü koromuzu bir araya getiriyor: 'Birleşmiş Ankara Orkestra ve Korolan.' Besteciden dinleyiciye uzanan 'müzikal iletişim' zincirinde Türkiye için anlamlı bir 'buhışma'yı izleyeceğiz. rak Beethoven, "Aydınlanma Felsefesi"nin ve Fransız Devri- mi "nın başta gelen temsilcisidir; Türkiye Çumhuriyeti, Aydınlan- manın ve Fransız Devrimi"nin ilkeleri ışığında kurulmuştur. Pazar günü işte bu örtüşmeyi kitlesel boyutlarda yaşayacağız. Ankara Müzik Festivali'ni dü- zenleyen Sevda-Cenap And Müzik Vakfı. müzik dinleyicisi- ne şöyle sesleniyor: "Günümüz Türkiye'sinde konsersalonlannı doldurnıak. avnı zamanda 'ın- sanca' ve "siyasar birdavTanış- ür." Geçen haftanın solisti, şef lo- nescu Galati yönetimindeki ÇSO'nun eşlik ettıği "oğul" Io- nescu Galati'ydi. Bu müthiş ke- mancı, içinden çıkılamayacak gibi görünen teknik zorluklan öyle kolaylıkla aşıyor ki, teknik üstünlüğün tadını müzıkal kav- rayışın derinliğiyle birlikte duy- mak istiyor insan. Oysa yorum- ladığı yapıt. Lalo'nun "keman ve orkestrarçnTIspanyol Senfo- nisi gibi sadece yüzeysel parlak- lık taşıyan bir yapıt olunca, Flo- rin Ionescu Galati cambazlık gösterisi yapıyor durumunda kaldı. Çok yetenekJi genç bir ke- mancı olan Florin, CSO'da ön- ceki sezon da benzer özellikte "parlak" iki yapıt seslendirdiği zaman şöyle yazmıştım: "Ke- man çalma sanatı, asıl Beetho- ven 'lerde, Brahms'larda gerçek değerini gösterir. Kemancnun düşünsel yaklaşımu kavravışı ve derinügi orada belli olur. Kendi- sini bu yapıüarda tanımak istho- ruz." Bırkaç gün sonra Flo- rin'den incelikli bır mektup al- dım: "Türkiye'de Beethoven « Brahms konçertolan yorumla- mak Lsterim. ama programlan ben yapmıyorum'" dıyordu. So- run yine ÇSO'nun konser prog- ramlarının hazırlanışında dü- ğümleniyor. Program, "yapıt" ve "yorumcu" öğelerinin uyu- muyla tutarlılık kazanır. Hamsi tavayı seviyor olabilirsiniz, viş- ne reçelini de çok sevebilirsiniz, ama hamsinin üzerine sos olarak vişne reçeli dökülmüş olursa bu- nu yemezsiniz. ÇSO'nun dinle- yicisi yemiyor; "mönü"yü ince- liyor ve gideceği konseri seçi- yor. Sonuçta koskoca CSO ile onbinlerce müziksever arasında- ki bağlar zayıflıyor. Buna kimin hakkı var? Hele içinde bulundu- ğumuz dönemde? kendine ulaşması demekti. Bir söyleşi- mizde bunlan anlatırken içimden insan kendine bu kadar da acımasız olabılir mi, diye düşünmüştüm. Şimdi çok daha iyi anlıyorum Ekrem Zeki Bey'i. Çev- remde kısa yoldan, kolay yoldan iş üre- tenlerin sayısı arttıkça onun gibi düşü- nenler giderek daha çok değerleniyor gö- zümde. Kılı kırk yarmanın titizliğini ve sanatçı olmanın sorumluluğunu o kadar az insan taşıyor ki artık! "Çalışırken hep deneyci ve şüpheci ol- maya özendim. Yaşamun boyunca en korktuğum şey, peşin inanmalar oldu. Şunu yaparsam iyi olur, bunu yaparsam fena olur gibi. Bir sanatçı her yeni eserin- de kendi benliğinden daha Öte bir benli- ğe kavuşmak ister. Bolki kendinden bir nevi bıkma, kaçma. Tekrarlanmalar sa- natçının en büyük düşmanıdır. Bilgiden nefret edhorum. Kaçış. başı bozuk kaçış. Hırslı kaçış. İşte yeni eserin öncü nıüjde- cisi budur." Bu sözler Ekrem Zeki Ün 'ün Bülent Tarcan ve Cenan Akın ile katıl- diğı bir açıkoturumdan alınma. (Tobav Sanat s. 4, sf. 54 1997) Aslında her za- man bu kaçış. yalnızlığa özlem ve dur- madan kendini yenileme çabasında bir sanatçıdır Ekrem Zeki Bey. Benimle yaptığı radyo söyleşisinde de benzer değerleri anlatmıştı: "Yüzyülar boyu Arap'tan ve Fars'tan ahnan ckili bkfli nusralargibi,şakrak nameterin süs- lediği müzik giderek bayagılık ve basitli- ğe büründü. Bu sarav artığı muzikte pa- siflik.yatay görüş ve kendinden memnun olma duygusu hâkimdi. Kendini aşama- yan bir hayat görüşü. Devnmiı tekrar— Çokseslilikte tekrar yoktur. Durmadan yenilenerek çeşitlenir. Biz de bugün var- dığımız se>iye>e kendi harsımıza paraleL, kendi dilimi/j varatarak, aühm yaparak ulaşmak peşindeyiz." Elimde Royal Festival Hall'un yıllık kataloğu var. Macar asıllı besteci Györ- gy Ligeti'nin 75. yıl kutlamalan için se- kiz konserlik bir dizi hazırlanmış. Kon- feranslar, CD'ler, kitaplar hep Ligeti için. Çagımızın son çeyreğine yön ve- ren bir müzik adamı. tmrenmemek el- de değil. Biz de sütunlanmızda elimiz- den geldiğince kendi çağdaş bestecile- rımizi anmaya, bu vesile ile tanıtmaya çalışıyoruz. Ne yazık ki hep de kötüm- ser bır yazı çıkıyor sonuçta. Eserlerinın unutulduğundan, çalınmadığından. ya- yınlanmadığından yakınıp duruyoruz. Kendi sanatçısına sahip çıkmayan bir toplumun kültür evrenine ne denli say- gısı olabilir ki? Saygun'u coşkuyla andık ÖNDER KÜTAHYAL1 tZMİR - 1987 Ocak aymda İZDSO. Prof. Hikmet Şimşek'in yönetiminde verdiği bir dinletide Ahmed Adnan Savgun'un yapıtla- nnı seslendirmiş. aynı hafta için- de bir de 'Saygun Semineri' dü- zenlenmışti. Böylece değerlı bes- tecimizin 80. doğum yılı kutlan- mıştı. Saygun'un seminerdeki duygusal konuşmalannı ve kendisi için yapılan anlam- lı etkinliklerden duyduğu mutluluğu bugün bile anımsanm. Sözünü ettiğim dinleti- nin sonunda Hikmet Şim- şek, kısa bir konuşma yap- mış, Saygun'u 90. yılda da aramızda görmeyi dilemiş- ti. Kimsenin karşı koyama- yacağı doğa yasalan, sanat- çının bu dileğine aşılmaz bir engel koydu. Geçen hafta Saygun'un 90. do- ğum yılını bir dinletiyle kutladık; ama bü>öik beste- cimızin ve değerli hocamı- zın bedensel varlığı, artık aramızda değildi. Kendisi- nin yerine sonsuz güzellik- lerle ve büyük telkinlerle dolu müziği vardı. Pek haklı olarak "Ege'nin tncisi" diye nite- lendirilen Izmir, Saygun gi- bi bir dünya bestecisinin doğup büyüdüğü kent ol- makla ne denli övünse ye- ridir; ama onun yapıtlannı böylesine güzel çalan bir senfoni orkestrasına sahip olduğu için de o ölçüde kı- vanç duymalıdır. Dinletiyi Rengim Gök- men yönetti; değerli sanat- çı Suna Kan, bestecinin Op. 44 keman konçerto- suyla dinletiye katıldı. tlk yapıt, bestecinin Op. 10 "lnci'nin Kitabı" baş- lıklı çocuk parçalannın or- kestra biçimiydi. Sayın Hikmet Şimşek'in verdiği bilgiye göre 25 yıl kadar önce ABD'de en iyi çocuk parça- lan albümü seçilen bu piyano ya- pıtının böylesine renkli bir orkest- ra müziğine dönüşebileceği, sanı- rım kimsenin aklına gelmezdı. Orkestramız, inceliklerle dolu bu çocuk müziğini seslendirirken da- ha özenli olmalıydı. "Inci" ve "Masal" başlıklı parçalarda, tah- ta üfleme çalgılarda seslerin tut- maması yüzünden tını doyurucu değildi. "Afacan Kedi" ve "Ko- caman Bebek" başlıklı parçalarda ise trompetler kimi figürlerde ya da ezgilerde takıldılar. Saygun'un keman konçertosu, çok yüksek düzeyde soyut bır söy- lev olarak nitelendirilebılir. Yapıt, antik çağ Anadolu'sundan Türk müziğine uzanan makamsal yazı sayesinde anlatım güzelliğinin son noktasına vanr. Bestecinin ya- rattığı müzik, felsefesel uyanyla sanatsal güzelliğin kesişme nok- tasıdır. Böyle olduğu içindir kı kon- çertoyu. şimdiye değin en az beş kemancımız çalmıştır; bunlardan üçünü anımsıyorum. Diyebilirim engim Gökmen'in 5. senfoniye getirdiği yorum, İZDSO'nun 20 yıllık tarihi içinde ortaya koyduğu en başanlı seslendirmelerden biriydi. Senfoni, dakikalarca alkışlandı. Gökmen, büyük bir kadirbilirlik yaptı. Dinleyenleri saygıyla selamladı; fakat artık aramızda bulunmayan değerli besteciyi sahneye çağıramayacağından, senfoninin parti türünü eline aldı, havaya kaldırdı ve kendisine verilen çiçeği notanm üzerine koydu. ki Suna Kan'ın Izmir'de ortaya koyduğu yorum, tümünün en yük- sek noktasıdır. Sanatçıyı dinler- ken konçertonun teknik güçlük- lerini, kemanla orkestranın birlik- teliği bakımından var olan sorun- lan kesinlikle bir yana bırakıyor- sunuz. Sanatçı, kemanıyla söz- cüklerin gücü dışında kalan şey- ler söylüyor. Tonundaki soyluluk, çalgısından elde ettiği renklerin güzelliği ve tekniğindeki rahatlık- la kusursuzluk, dınleyeni hayran bırakıyor. Bır söyleşimızde Saygun, bu yapıta "Senfoni Konçertan" baş- lığını koymak istediğini, fakat ne- dense konçerto olarak nitelendir- diğini anlatmıştı. Bu bakımdan, Kan'ın dile getirdiği güzellikler- de orkestranın katkısını da unut- mamak gerek. Dinlediğimiz ses- lendirmede renkler canlı, zıtlıklar ıyice belirgin, tını resimseldi. Dinletide çalınan son yapıt bes- tecinin Op. 70 5. senfonisiydi. Bu senfonı, Saygun'un 1980'li yıllar- da ulaştığı doruk noktalanndan biri sayılabihr. Keman konçerto- sunda olduğu gibi burada da soyut bir makamsal ya- zı var: ancak besteci, ezgi kavramını çoğu kez bir ke- nara itmiş ya da onu en aza ve en öze indirgemiştir. Makamın varlığı iyice so- yutlaştınlmıştır. Onu oluş- turan sesler, genellikle di- key duyunılarak eşsiz bir orkestra tınısı ortaya çıka- nlmıştır. Besteci, üfleme çalgılann, özellikle de ba- kır üflemelerin tını güzel- liğinden son noktasına dek yararlanmaktadır. Kalaba- lık vurma çalgılar toplulu- ğu, bir yandan ilginç ritim kalıplanyla. bir yandan da bu çalgılara özgü tını gü- zellikleriyle yapıtın renk zenginliğini arttıımaktadır. Rengim Gökmen'in 5. senfoniye getirdiği yorum. İZDSO'nun 20 yıllık tari- hi içinde ortaya koyduğu en başanlı seslendirmeler- den biriydi. Gürlükler de- rinliklı, tını göz alıcıydı. Keman konçertosunda ol- duğu gibi burada da beste- cinin amaçladığı şey. insa- nın bedensel organlanyla algılayamayacağı kadar güzel ve estirici bir koku- nun ya da ışığın verilmesi olmalıydı. Orkestramız, bu amacı büyük bir ustalıkla gerçeğe dönüştürdü. Sa- londaki dinleyiciler Say- gun'un kendilerine sundu- ğu güzelliklerle uyanldılar. yüceltildiler. Dinletiyi izleyenler de aynı şeyi düşünmüş olma- lılar ki senfoni. dakikalarca alkış- landı. Değerli sanatçı Gökmen, büyük bir kadirbilirlik yaptı. Din- leyenleri saygıyla selamladı; fa- kat artık aramızda bulunmayan değerli besteciyi sahneye çağıra- mayacağından, senfoninin parti türünü eline aldı, havaya kaldırdı ve kendisine verilen çiçeği nota- nın üzerine koydu. Böylece cumhuriyet dönemin- de Atatürk'ün saçtığı ışıkla yetiş- miş en büyük Türklerden bırini, yeniden bir saygı ve sevgiyle an- dık. Inanıyoruz ki yazdığı müzik, bızden sonraki kuşaklara da gü- zelliği, umudu ve cesareti götüre- cektir. L.Jİ .-n Pikazyen konseri EstdşelNr1 de • Kültür Servisi- Tanınmış Rus kemancı Viktor Pikazyen ve viyolacı Görİcem Çalgan, bu akşam Anadolu Üniversitesi AKM Büyük Salonu'nda, AÜ Devlet Konservatuvan Yaylı Sazlar Orkestrası eşliğinde bir konser verecek. Şef Prof. Koral Çaigan'ın yöneteceği konserde Görkem Çalgan, Viktor Pikazyen'le birlikte Mozart'ın 'Keman, Viyola ve Orkestra için Konçertant Senfoni' adlı yapıtını seslendirecek. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvan'ndan 'pekiyi' dereceyle mezun olan Görkem Çalgan, halen Çenevre Konservatuvan'nın 'Perfectionment' sınıfında çalışmalannı Nicholas Pache'yle sürdürüyor. Easttound Topluluğu'yla caz günleri • Kültür Servisi - Avusturya Kültür Ofısı her yıl bir caz topluluğuna yer verdiği programında bu kez 26 mart-3 nisan tarihleri arasında Türkıye'ye gelecek olan 'Eastbound' topluluğunu ağırlayarak lstanbul, Bursa ve tzmirlı dinleyicilere caz günleri yaşatmayı amaçlıyor. Bugün saat 19.30'da Avusturya Kültür Ofisi Plaıs Yeniköy, yann 20.30'da Ataköy Kültür Koleji, cumartesi saat 20.00'de Bursa Tayyare Kültür Merkezi, pa2artesi saat 21.00'de Çırağan Q Caz Çlub ve 2 nisan çarşamba saat 20.30'da Izmir Caz Festivali'nde sahne alacak olan topluluk, 1992 yılında Viyana'da kuruldu. Eva Kadrnoska, Heibert 'Hepi' Kohlıch, Hannes Laszako\itz ve Florian Tuchacek'ten oluşan topluluk, yetmiş yıldan ben süregelen caz şarkılannı yorumJuyor. Mehveş Enteç babası için çaiıyor • Kültür Servisi- Piyanıst Mehveş Emeç, Türkiye Yardım Severler Derneği Atatürk Kız Öğrenci Yurdu'nda babası Çetin Emeç adına açılacak konferans salonu için bu akşam saat 20.00'de Çemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir konser veriyor. Mehveş Emeç, Fahrettin Kerimov yönetimindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası eşliğinde. Chopin'in 1 no'lu piyano konçertosunu seslendirecek Eric Barreî Türkiye'de • Kühür Servisi - Tenor saksofoncu ve Fransız besteci Enc Barret, İFKM'nin konuğu olarak yann akşam saat 22.30'da Roxy'de bir konser vermek üzere tstanbul'da olacak. 16 yaşındayken müzik ve saksofonla tanışan Barret. Urbanax topluluğuyla atıldığı müzik yaşamını. 1985 yılında Henri Texier ve Aldo Romano'yla kurduğu üçlüyle sürdürdü. İlk plağı Caz Akademisi Boris Vian Ödülü'ne deger görülen sanatçr; ayntftl -Btrn'ıd-'Ulusaf Caz Orkestrası'nın başına geçti. SteveGrossrrian, Art Framer. Kenny Wheeler ve Barry Altschul gibi sanatçılarla çalışma olanağı bulan Barret, 1897'den beri 'Jazz Hot' dergisi okuyuculan tarafından Fransa'nın en iyi tenor saksofon sanatçısı seçiliyor. Biletler Roxy'den temin edilebilir. (2494809) Yılmaz Güneyi anma günleri • Kühür Servisi- İdil Kültür Merkezi'nde 1-5 nisan tarihleri arasında, doğumunun 60. yıldönümünde Yılmaz Güney'i Anma Günleri başlığı altında beş gün sürecek etkinlikler düzenlenecek. Etkinlikler kapsamında Yılmaz Güney'in oynadığı, yönettiği, senaryolanru yazdığı filmlerin gösterimleri yer alacak. 1 nisanda Can Dündar'ın da katıhmıyla, Dün'dar tarafından hazırlanan 'Yılmaz Güney Belgeseli'nin gösterimi yapılacak. Güney'i anma etkinlikleri kapsamında Ahmet Soner'in 'Adana-Paris', Şerif Gören'in 'Yol', Zeki Ökten'in 'Sürü', Güney'in 'Arkadaş', 'Ağıt', 'Endişe', 'Umut' ve 'Duvar' adlı filmleri sunulacak. (260 05 07). lstanbul Oda Korosu 15 yaşında • Kültür Servisi - Genel sanat yönetmenliğıni ve şefliğini Yeşua Aroyo'nun yaptığı lstanbul Oda Korosu, 15. sanat yılı nedeniyle Istanbul Filarmoni Derneği etkinlikleri kapsamında perşembe günü saat 19.30'da AKM Konser Salonu'nda bir konser verecek. Kurulduğu 1982 yılından bu yana aralıksız olarak konserler veren ve etkin bir repertuvar çahşması gösteren lstanbul Oda. Korosu, uluslararası seçkin bir repertuvan yorumsal özelliklerine ağırhk vererek gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Koronun repertuvar paleti on farklı dilde söylediği ortaçağ. Rönesans, klasik, romantik, çağdaş dönem eserlennin yanı sıra negro spiritual ve pop renklen de ıçeriyor. Yeni koro elemanlanna ihtiyaç duyan lstanbul Oda Korosu'na katılmak için başvurularO212 231 45 21 numaralı telefona yapılabilir. BUGÜN • ANADOLU AYDEVLANMA VAKFI nda saat 20.30'da Sunay Akın'ın katılacağı *Veşaire...Veşaire' başlıklı söyleşi yer alacak. (463 23 90) • BOĞAZİÇİ ÜNtVTRSİTESt SİNEMA KULÜBÜ'nde saat 17.00 ve 19.30'da 'Protesto' adlı film gösterilecek. • ZEYTtVBURNU KTTAP ŞENLİĞİ kapsamında Tuncay Özkan'ın imza günü ve söyleşisi yer alıyor. AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30'da Luc Besson'un 'The Big Blue' adlı filmi videodan gösterilecek. • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 17.30'da CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın katılacağı 'Türkiye'nin Siyasi Gündemi' konulu toplantı gerçekleştirilecek. Toplantıyı Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırma görevlisi Emre Öktem sunacak. • ATİLLA DORSAY fÜ tletişim Fakültesi Halkla tletişim Grubu'nun bu haftaki konuğu. 'Türk ve dünya sinemasına eleştirel babş' konulu söyleşi saat 11.00'de IÜ tletişim Fakültesi 3-4 Amfi'de gerçekleşecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear