Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
26 1997 ÇARŞAMBA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVA3H 19
) ÇanaiKale 9 Trabzon K
; Kocaei 9 Giresun
_8 Diyarbakır PB 7
PB 10
Izmır Y 13 Ankara
K 8 Şanlıurfa
K 4 Mardin PB 0
• Mania _Y 12 Konya B 1 Siirt PB
Aydın _Y 14 Eskişehir K 2 Hakkâri K -1
Deniz Y 10 Sıvas PB 0 Van K -7
Zongudak K 4 Antalya PB 14 Kars K -3
Marmara, Ege, Kara-
deniz, Iç Anadolu'nun
kuzeybatısı ıle Doğu
Anadolu'nun kuzeyve Londra 12
doğusu yağışiı, otekı pa r |s
yerier parçalı bulutlu 5——
geçecek. Yağışlar kıyı H o m a
y 12
Ege'deyağmurvesa- Berlin PB 13
ğanak, Marmara'nın Amsterdam Y 12
doğusuıleOrtaveDo- >. d - r t y—ÖF"
ğuKaradenizkıyılann- 1 — _
da karia kanşık yağ- Sofya PB^ _6_
mur, otekı yerterde kar Brüksel
şeklinde olacak.
Y 11
Budapeşte PB 9 Münih
Atına
Milano
Oslo
Helsinki
Stockholm
Belgrad
Viyana
Bonn
Y
Y
Y
K
K
PB
Y
Y
1b
16
6
0
3
8
6
12
10
Taşkent
Tahran
Moskova
Aşkabat
Almatı
Taşkent
Bakü
Bişkek
Tiflis
Kahire
K
PB
Y
PB
PB
Y
Y
PB
-2
19
11
16
10
10
9
22
Şam 16
Parçalı bulutlu
Jl Sıslı Bulutiu k Çok İKIMU Yağmurfu Karfı k Gok gûrûltuKJ
G t T V C E L CÜNEYTARCAYÜKEK
• Batarafı 1. Sayfada
trilyonann hesabını vermekten kurtulmalan için Şa-
ibe ile<ocas(na RP'nin kol kanat germesini "uyum-
da" teş koşul sanıyorduk.
Allai vergsiymiş. Yanılmışız.
Mercümek aracılığıyla Almanya'dan ya da yurt-
içinde toplanan dövizlerin parti kasalarına girişin-
de en jfak bir sakınca gömneyen DYP'nin RP'yi ak-
lama cabalanna tam ortak olmasına uyumun öte-
ki yüzj diye Dakıyorduk.
Allat'tanmış. Yanılmışız.
MüEJüman ülkesinde karşı çıkılmaz bir neden, bir
gerekçe buldular. Kişisel ve partisel yararların ko-
runmasına "uyum" adını verdiler. Aliah'ın adını da
kanştrdılar.
Giden hükümete ağam. gelen hükümete paşam
demevi yayın politikasında ana kural kabul etmiş
birgazetemiz, REFAHYOL'un iki altın anahtarından
birinin "çıkarsız ortaklık" olduğunu yazıyor.
Bu rükümetin "menfaatler üzerine kurulmadığı-
nı savcnacak-namını ve niteliklerinibildiklerimiz dı-
şında- insafsahibi tek birAllah 'ın kulu bulabilir mi-
siniz?
Verdkleri rakamlardan, büyük projelerden söz
ediyorar, yalan. Uyum diyorlar, gerçekte palavra!
Diyarbakır'da yüz binlerce insanın dramı çöplük
sahneleriyle TV'lerde sergileniyor. Şaibe, belki beş
kez Giıneydoğu'ya trilyonlar götürdüklerini açıkla-
dı. Tak<eli de yalan kervanına katıldı. Tek kuruş or-
tada yok. Umurlarında değıl.
Nereden baksak!
Açlık ve sefalet sahnelen gırla. Bu örnek yalana
bir başka yalanı duyurabilmek için değindik.
Takkeli, tabii hınk deyicisi Şaibe, son günlerde
durmadan Güneydoğu'da "terörün tamamen so-
na erdığini" ilan eyliyorlar.
Oysa, terör-Genelkurmay Başkanı Karadayı nın
da ifade ettiği gibi- en düşük düzeye "indirildi", ta-
mamen bıtmiş değil.
Tümüyie kökü kazınmış olsaydı şu anda 4 ile 5
bin arasında silahlı eşkıyanın dağlarda gezdiğini
resmi çevreler söylemezlerdi.
Bu aldatmaca niye? Halkımıza doğru dürüst bil-
gi vermekten niçin kaçınryorlar? Terörün alt düzey-
lere inmesinden yararlanarak bölgeye ekonomik
üretkenliğin götürülmesi için üzerine düşen görev-
leri Allah vergisi uyumla çalışan bu hükümetın ye-
rine getirmemesindeki gerçek nedenler nedir?
Aldatmaca!.. Evet, devlet kurumlarını ve halkımı-
zı aldatmaya geldi mi iki usta, bir ipte cambaz!
Tanıklarımız hem RP'den hem de DYP'den.
MGK kararlarıyla kesintisiz 8 yıl sorunu, belli baş-
lı örnek.
Jakkeli Bay Başbakan'ın çevresinden, üstelik
kendisinden sonra gelen ikinci, ama önemli yetki-
lilerden yansıdığına göre RP, kesintisiz 8 yılı asla ka-
bul etmiyor. 5+3 diyor, Nuh diyor, peygamber de-
miyor.
O kadar ki Genel Sekreter Oğuzhan Asiltürk, di-
rendikleri formüle kılıf da hazırlamış: "Yani" diyor.
Kesintisiz 8 yıl demek "5 yıldan sonra hiç ara ver-
meden diğer üç yıla devam etmektir. Son üç yıl is-
terlisede, ister meslek lisesinde, isterse imam-ha-
tip lisesinde."
Takkelilerin "kesintisiz" kavramından çıkardıkla-
rı sonuç bu.
Ya DYP, ya Şaibe? Olay bu noktaya gelince, ikin-
ci biraldatmacanın kapısı aralanıyor. DYP Başkan-
lık Divanı toplantısından sonra parti adına Hayri
Kozakçıoğlu basına "8 yıllık 'kesintisiz temel eği-
ti mden' yana olduklannı" söylüyor. O kadar ki Tak-
keli'nin MGK kararlanna karşı çıkmayacağınatanık-
lık ediyor.
Bakanlığa geldiğinden beri hemen hereğitim so-
rununda bir öyle bir böyle davranan, DYP'den çok
RP'li bir bakan kimliğınde olmakla ünlenen Sağlam
Mehmet, son olarak 8 yıl için "kesintili mi kesinti-
siz mi uygulanacağının aynntılannı çalışmalarbitin-
ce açıklayacağını" duyuruyor.
Bunlaraynı partinin, aynf hükümetin AJlah vergisi
uyumlu havaları!
AJdatmacadan yalana dek...
Loto için asker
uyarısı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - İktidar ortağı
RP'nin, Sayısal Loto
oyununu u
kumar"
gerekçesiyle kaldırma
girişimine ordudan tepki
geldi. Başbakan Necmettin
Erbakan'm, şans
oyunlanndan savunma
sanayiine önemli bir
kaynak oluşmasına dikkat
çeken TSK'nin uyansı
üzerine, iptal işleminin
hızlandınlmasını isteyen
milletvekillerinin önerisini
geri çevirdiği öğrenildi.
TBMM KİT
Komisyonu'nda ele
alınmasına karşın oylann
eşit dağılımı nedeniyle
sonuç alınmayan Sayısal
Loto'nun durumunun
şimdilik askıya alındıgı
belirtildi. TBMM KlT
Komisyonu Başkanı
Ahmet Uyanık, kesin bir
karar çıkmayan oylamanın
yeniden yapılması
konusunda bir takvim
belirlenmediğini söyledi.
Savunma sanayiine
doğrudan nakit girdi
. sağlayan Sayısal Loto
1 hükümet ortaklannın
' arasında sorun oldu.
Askerlerin, Milli Piyango,
Spor Toto ve Sayısal
Loto'dan sağlanan malı
ka>Tiağa dikkat çekerek,
iptal edilmesinin
yaratacağı sakıncalan
dolaylı yollardan Meclis'e,
doğrudan da Başbakan
Erbakan'a ilettikleri
bildirildi. TBMM KlT
Komisyonu Başkanı, DYP
Çankın Mületvekili
Ahmet Uyanık. şans
oyunlanndan aktanlan
paralann savunma
sanayiinin gelişmesi için
kullanıldığına dikkat
çekerek, "Meclis Sayısal
Loto'yu iptal ederse,
savunma sanayi için önemli
bir kaynak kalemi
kesilecek"dedi. Son
oylamada, karşı oylann
eşit dağıldığına dikkat
çeken Uyanık, yeni bir
oylama için takvim
belirlenmediğini kaydetti.
Bazı DYP ve DSP
milletvekillerinin
oylamaya katılmadıkJannı
belirten Uyanık, RP'li
komisyon üyelerinin buna
tepki gösterdiğini ve sonuç
alınması için çıkış yollan
aradıkJannı dile getirdi.
Kulislerde, DYP ve
muhalefetin de ittifak
yaptığı, Sayısal Loto'nun
bu yasama döneminde
kaldınlmasının olanaksız
olduğuna dikkat çekıldi.
T B M M ' d e M e r c ü m e k t a r t ı ş m a s ı
Muhalefet DYP'ye yüklendi
ANKARA(CumhuriyetBürosu)-TBMM Ge-
nel Kurulu'nda dün. REFAHYOL oylanyla "RP
ile Süieyman Mercümekarasında hukuk dışı bir
maddi ilişki saptanamanuşhr" sonucuna vanlan
Mercümek Komisyonu raporu görüşülürken,
muhalefet partileri DYP'ye yüklendi. Önerge ve-
rerek komisyonun kıırulmasına yol açan, ancak
"iktidar diyeti" ödeyince bu önergedeki savlan-
nı "unutan" DYP'liler görüşmeler sırasında sı-
kıntılı saatler yaşadı.
TBMM Genel Kurulu'nda dün Mercümek
Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı raporun
görüşülmesi sırasında sert tartışmalar yaşandı.
Raporda, RP ile Mercümek arasında hukuk dışı
bir maddi ilişkinin saptanamadığı belirtilirken.
"Mercümek'in Bosna-Hersek'e>'anlım için top-
lanıp, kendine te\ di edilcn >ardım paralannı ye-
rine ulaştınp ulaşürmadığı üzerinde, komis>o-
nun araştırma konusunun dışuıda bir husus ol-
ması ve esasen bu konunun \argiya intikal etmiş
olupyargüamanmdevam etmektcobnası sebebiy-
ledurulmanuşör*'denildi Görüşmeler sırasında
DYP'nin. grup adına söz almaktan kaçınması
dikkati çekerken. önerge sahipleri DYP Grup
Başkanvekili Ali Rıza Gönül söz aldı. Gönül,
"Gerek kamumunda, gerekse basında yer alan id-
diaların. Siyasi PartiJer Yasası'na (SPY) uygun-
luk açısmdan araşünlmasında faydagörmüştük.
Komisyon incelemesini yapü" dedi. ANAP sıra-
lanndan "S'e4" diye lafatılınca Gönül. "4'ün ne
kadar hukuki olduğunu kabul edersek 5'in de 0
kadar hukuki olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Meşru olan komisyonun aldığı karar da meşru-
dur" karşıiığını verdi.
ANAP grubu adına söz alan Halil tbrahim Öz-
soyda, DYP'lilerin iddialanndan "rücu" ettiğine
dikkat çekti. Koalisyona girmenin diyetinin
ödendiğini vurgulayan Özsoy sözlerini şöyle sür-
dürdü:
u
Bu durum ibret vericidir. Mercümek'i sade-
ce RP üyesi olarak düşünmek safdillik olur. Mer-
cümek, Türkiye'yi sarsacak kadar büyük ve giz-
li suiara sahip. Erbakan-Mercümek bağlantısı
ortada. Mercümck'in. gizli kasa olmanın ötesin-
de, RP'nin parasını yönlendiren bir konumda ol-
duğu açıktır. Hiçbir şe> gizli kalmaz. Her seçim-
de, herkesi şüpheyedüşüren harcamalaryapblar.
Mercümek ile Avrupa'daki örgütlerle organik
•bağjannın olmadığını söylemelerine kargalar bi-
le güler. BunJar araştınnrken karşunıza bazı ya-
salar, adliyeye intikal etmiş konularda da RP'li
Adaiet Bakanı çıkıvor. Bu komisyon araştırma ya-
pabilir mi? Bu rapor, sonışturma önergesine dö-
nüştürülmeliydi."
DSP Gazıantep Mületvekili Ali Ihksov da. Gö-
nül'ün "taühsizbir konuşma" yaptığını söyledi.
Ilıksoy, "Elimizde belge \"ar"diyenlerin bugün
zor durumda kaldığına dikkat çekerken. RP sı-
ralanndan "Sizin ne kadar paranız var" dıye laf
atıldı. Ilıksoy. bunun üzerine "Bizim paralanmız
anamızın ak sütü gibi helal. Biz. sizin gibi oradan
buradan para toplamıyoruz. Komisyon sizi akia-
sa bile kamuoyu vicdanında ömür boyu mahkûm
oklunuz" karşılığını verdı.
CHP Erzıncan Mületvekili Mustafa Kul da,
DYP'lilerin RP ile ilgili saviannı anımsaftı. Kul,
"Çiller'in iddialan üzerine Erbakan, 'elınin ça-
murunu bize sürüyor' demişti. DYP, RP ile ilgili
18 iddia üzerine önerge hazırlıyor, birinci önerge-
yi verivorlar, kabul ediliyor. Hükümet görüşme-
leri başlaymca ikinciönergeden vazgeçiyorlar"de-
dı Kul. DYP'nin RP ile hükümet kurmadan ön-
ce söylediklerini koalisyondan sonra unurtuğu-
nu, iddialan gündeme getirirken ellerinde belge
olduğunu açıklayan DYP'lilerin daha sonra "bel-
geyok" diye komisyona bılgi vermediklerini be-
lirtti. Mercümek'in hesabından çekilen paralar-
la ilgili belgelerde Başbakan Erbakan'ın karde-
şı KemaletnnGöktaş'ın ımzasının bulunduğuna
dikkat çeken Kul, bu imzanın ilişkiyi kanıtlayan
önemli bir belge olduğunu kaydetti.
RP Zonguldak Milletvekili Necmetin Aydm
ise, Süleyman Mercümek'in "Türkiye'nin en
muteber insanı" olduğunu sa\omarak, "Bu kadar
çok paranın elde hiçbir beige, kanıt ohnadan tes-
lim edilmesi bunu kamdıyor'" dedi. Aydın. Mer-
cümek'le ilgili mahkemenin beraatla sonuçlana-
cağını ve bunun bir iade-i ıtibar karan olacağını
öne sürdü. Komisyon adına söz alan Başkanve-
kili Mehmet AB Şahin de, komisyonun savlarla
ilgili hiçbir yazılı kanıt toplayamadığını söyledi.
Dosya kavgası
Şahsı adına yeniden söz alan Kul da, **Bu işbit-
medL yakanıza yapışmışun. Sonuna kadar müca-
dele edecegim. Suç duyurusunda da bulundum"
dedi. RP sıralanndan "tSKt" diye laf atılması
üzerine Kul, "O komisyonun altında bizim de im-
zanuz vardu suçlular tespit edildi, elimizdeki bel-
geleri verdik, mahkemeye gktildL Kim ne >aptiy-
sa hesabını veriyor" dedi. Başbakan Erbakan'ın.
Bosna-Hersek'e yardımlarla fabrikalar kunıldu-
ğunu söylediğini anımsatan Kul, "Savaşta Sırp-
lar öğrenirdiyesöjiemedi Şimdi ben bütün mas-
raflannı karşılayacağun Başbakan'ın, gidelim
Bosna-Hersek'e, şu füze, tank. roket fabrikalan-
nı bize göstersin" diye konuştu.
Kul, elinde 13-15 klasör olduğunu söyleyince
CHP Istanbul Milletvekili Mehmet Sevigen ile
Muğla Milletvekili Zeki Çakıroğlu bu dosyalan
kürsüye taşıdılar. RP Grup Başkanvekili Temel
Karamollaoğlu da, -Bu dosyalar Meclis'e teslün
edilsin. Buraya gazete kupürlerini delil diye geti-
rip milletvekillerini aldatmava kimsenin hakkı
yoktur" dedi. Birleşimi yöneten TBMM Baş-
kanvekili Hasan Korkmazcan, 'böyle bir usul ol-
madığını' söylerken kürsüden inen Mustafa
Kul'un yanına giden RP Gaziantep Milletvekili
Kahraman Emmioğlu'nun dosyalan incelediği
dikkati çekti.
Cumhurbaşkam Demirel Bangladeş'te
QRALÇALIŞL.\R
Pakıstan'daki temaslannı
tamamlayarak Banglades'e
geçen Cumhurbaşkanı Süley-
man DemireJ. Bangladeş Baş-
bakanı Sbetkb HasinaVVajed'i
kabul etti. Demirel ve Wajed
başkanlığında gerçekleşen he-
yetler arası görüşmelerde iki
ülke arasındaHava Ulaştırma-
sı ve Kültürel Değişim Prog-
ramı anlaşmalan ımzalandı.
Pakistan gezisini tamamla-
yan Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel, dün sabah gezi-
sinin ikinci durağı Bangla-
deş'e geldi. Demirel ve bera-
berindekiler havaalanmda
Bangladeş Cumhurbaşkanı
Shahabuddin Ahmed tarafın-
dan resmı birtörenle karşılan-
dı. Başbakan Sheikh Hasina
Wajed ıle Türkiye'nin Dakka
Büvükelçisi ÖzenDataz'ın da Cumhurbaşkanı Demirel, Bangladeş'te temaslannı sürdürüyor. (REUTERS)
hazır bulunduğu karşılama töreninde kar, Dışişleri Bakanlığı müşteşaryar- rel Değişim Programı anlaşmalan ım-
Bangladeşli iki çocuk, Demirel ve eşi
Nazmiye Demirel'e çiçek sundular.
Karşılama töreninin ardından
Bangladeş'tekı resmi temaslanna baş-
layan Demirel. Başbakan VVajed'i ka-
bul etti.
Başbakanlık binasında gerçekleşen
kabul, yaklaşık yanm saat sürdü. Ka-
bulde, Devlet Bakanı Namık Kemal
Zeybek Çevre Bakanı Zjyaattin To-
dımcılan Ömer Akbel ve AH Tuygan
ile Türkiye'nin Dakka Büyükelçisi
Özcan Davaz da bulundu. Pakistan he-
yetinden de Dışişleri, Ticaret, Posta \ e
Telekomünikasyon ile Yatınm bakan-
lan hazır bulundu.
Görüşmelerin ardından Demirel
VVajed'in başkanlığında gerçekleşen
heyetler arası görüşmelerde, iki ülke
arasında Hava Ulaştırması ve Kültü-
zalandı. Hava Ulaştırması Anlaşma-
sı'na Dakka Büyükelçisi Davaz ile
Bangladeş Havacılık Bakanlığı Müs-
teşan Muhammed İsmail Hussein ım-
za koyarken Kültürel Değişim Progra-
mı Anlaşması'nı, Dışişlen Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı Ömer Akbel ile
Bangladeş Kültür Bakanlığı Müsteşa-
n Said Yusuf Hussein parafe etti.
Heyetlerarası görüşmenin ardından
Demirel, Türkiye-Bangladeş
International Hope School'un
açılış törenıne katıldı.
1 Açılışta konuşma yapan.
Denatrel, gösterilen sıcak kar-
şılamaya teşekkür etti. Demi-
rel, okulun imkânlannın ulus-
lararası standartlann üzerinde
olduğunu kaydederek "Bu-
nunla hep biriikte gurur du-
yabOiriz'' dedi.
Demirel sözlenni şöyle sür-
dürdü: "Burada akhklan eği-
tim veöğretimüı ardından on-
lar sadece Bangladeş'in gele-
cekteki liderteri arasında yer
almayacaklar, avnca Türkive
\eBangladeş arasındaki iltşki-
lerin gelişmesinde rol alacak-
lar. Mustafa Kemal Ata-
türk'ün misyonu, bu parlak
öğrendlere kardeş Bangla-
deş'in ivi ve sorumlu vatandaş-
lan oünalan yolunda rehber-
likvapacakor."
Konuşmasının ardından okulun açı-
lışını yapan Demirel, okula 5 bin do-
lar yardımda bulundu. Burada şeref
deftenni imzalayan Demirel'e, yöne-
tıciler bir plaket sundular.
Bu arada okulun matematik öğret-
meni Süleyman Alptekin'in trafik ka-
zası geçirdiğinı öğrenen Cumhur-
başkanı Demirel. oloıl yönerıcilerine
Alptekin'i tedavi için Türidye'ye gö-
türeceğini belirtti.
'İsyan ediyorum, ısrar ediyomm'
• Baştarafı 1. Sayfada
ve yakalara beyaz kurdele takılacak.
"1 Dakika Karanlık Eyiemi" dev -
letin içine sızan çetelerin temizlen-
mesine yönelik hiçbir somut geliş-
me olmaması nedeniyle yurrtaştan
yurttaşa çağn yapılarak yeniden
gündeme getiriliyor. Yurttaştan
yurttaşa yapılan çağnda şu görüşle-
reyerverildi:
"Türkiyemde demokra-
tik, çağdaş. şefTaf bir hukuk
devleti özlemiştim. Ülkemin
çetelerden anndınlması ko-
nusunda ısrarlı taleplerim
vardı. 1 şubattan başlâyarak
37 gün bovnnca, her gece sa-
at 21.00'de ışığımla, aikışım-
la, tenceremle, tavamla. dü-
düğümle, mumumla geceye
ses verdim. Tüm dünyanın
duyduğu bu banşçı ama öf-
keli sesi, üJkemi yönetenler
de arukişitmiştirdiyedüşün-
düm, eylemime uygarca ara
verdim. Ancak 0 günden bu
yana Türkive'de yaprak kı-
pırdamadL hiçbir somut ge-
lişme kay dedilmedi.
İşte buna isyan ediyorum.'
Ve taleplerimde ısrar ediyo-
rum. 6 Nisan 1997 Pazar gü-
nü başlayarak,23 Nisan 1997
Çarşamba akşamma kadar
her gece saat 09.00'da ışıkia-
nmı yeniden söndürüp >aka-
cağım. Tenceremle, tavamla,
düdüğümle, mumumla, fe-
nerimle, müziğimle, şarkımla, may-
tabımla geceye ses verecek, karanlı-
ğı aydınlığa dönüştüreceğim. Pence-
reme, balkonuma, yakama, otomo-
bilhne beyaz kurdelemi takacağım.
Ve mihonlarca insanı çileden çıka-
ran bu durum değişme/, toplumsal
yaşamda tıukuk geçerli kılınmazsa.
yöneticilerin bizi "sivil itaatsizhğe'
sevk ettiğine hükmedeceğun. İsva-
nımı ve talebimi ısrarla vineliyor,
tüm vurttaşlan bu eyieme çağınyo-
rum. Bu çağn yurttaştan yurttaşa
yapünuşör."
Şubat ayında başlayan ve 37 gün
süren daha önceki eylem için, Baş-
bakan Necmettin Erbakan, "çocuk-
ça" nitelemesinde bulunmuş. DYP
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet
GöUıao, eyleme katılanlan "vatan
haini" ilan etmiş. Refah Partili Ada-
let Bakanı Şevket Kazan da "Mum
söndü oynuyorlar'* dıyerek Alevi
yurttaşlann kendisi hakkında mane-
vi tazminat davası açmasına yol aç-
mıştı.
Eylemler sırasında Antalya 'da bir
yurttaş, polısin kafasına telsizle vıır-
ması sonucu kalp krizi geçirerek ya-
şamını yitirmişti.
ARADA BİR
• Baştarafı 2. Sayfada
mesin mi?" gibi ilğisiz bir kamuoyu
yokJaması yaparak o kişinin davra-
nışını ahlaksal yönden değeriendır-
meye kalkamazsınız.
Hukuk önemli ölçüde, yüzlerce
yıldan süzülüp gelen değerleri ha-
yata geçirmeye çalışır. Bazı insan
eylem ve davranışları artık ahlaksal
biryorumlamaolmaktançıkmış. bir
hukuk kuralı halini almıştır. Birini öl-
dürmenin (savaş ve bazı savunma
durumu dışında) iyi ya da kötü olup
olmadığını tartışmayız. İnsan öldür-
menin kötülüğü ve evrenselliği o
kadar içimize işlemiştir ki bir "katil"
için ahlaksal bir degerlendirme
yapmak zahmetine bile girmeyiz.
Benzer şekilde taciz olgusu da
dünyanın her yerinde iyi ya da kö-
tü olup olmadığı pek tartışılmayan,
ahlaksal yönden kötü olduğu hem-
fikir olunan bir olgudur. Bir kişinin,
bir başkasına taciz girişiminde bu-
lunmasının ne toplumsal, ne kişisel
ne de mesleksel değer ve kavram-
larda yeri vardır. Kanıtlandığında,
mevcut yasalar doğrultusunda ce-
zalandırılması gerekir.
Bu bağlamda tacizle suclanan bir
hekime ait kimliğin açıklanıp açık-
lanmaması ya da elde edildiği söy-
lenen görüntülerin yayımlanıp ya-
yımlanmaması konusunun basın
ahlakına uyup uymadığını tartışmak
yerine; bazı basın organlarınca ola-
yın bir referanduma çevrilmesi şa-
şırtıcıdır: Ne kadar bilinçlı yapılıp
yapılmadığı bir yana, bunu yap-
makla birtaşla iki kuş vurulmakta-
dır. Binncısi, kişisel boyutta, bir hu-
kuk suçuyla suclanan hekim, ne
hukukla ne de etikle ilgısi olmayan
garıp bir "yargısız infaz"a uğramak-
tadır. Ikıncisi, toplumsal boyutta,
toplum vicdanının binlerce yıllık ah-
laksal değerleri tartışmaya açılmak-
tadır. Kişilik haklanna saygı göste-
rerek görüntülerin yayımlanmama-
sını savunanlar, ıstemeyerek taciz
suçunu hoş görme gibi bir ikilem
içerisine itilmektedirler. Böylelikle
söz konusu olay, taciz olgusunu
onaylayıp onaylamamak gibi bir
anlama çekilmektedir. Ortada ko-
nuyla ilgili iyi bilinen ve toplumca
sahiplenilen evrensel ahlak değer-
leri ve hukuk kuralları varken; bu
ahlaksal değerlerin toplum tarafın-
dan ne kadar sahiplenildiği sanki
tartılmaya çalışılmaktadır. Toplum
kendi değerleri konusunda kuşku
içerisinde bırakılmakta ve bu değer
kargaşasının acılarını, sonra hep
biriikte çekmekteyiz. (Ortaya çıkan
tüm bu tartışmaların konu manke-
ni kullanılarak gerçekleştirilen bir
olaydan kaynaklanması insanı da-
ha da üzmektedir.)
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Avrupa'nın sosyalistinden Hıristiyan demokratı-
na kadar herkes bu durumu dikkate alarak ve ka-
bul ederek hareket ediyor.
Son dönemde Türkiye'nin Avrupa Biriiği'ne (AB)
tam üyeliğine en "reddedici" karşılıklar AJman-
ya'dan geliyor. Ötekiler daha az reddedici...
Önceki gün, Almanya Pariamentosu Türk-Alman
Parlamenterler Grup Başkanı Thomas Kossen-
dey'le bir grup gazeteci sohbet ettik. Ciddi ve sö-
zünü dudaktan sakınmayan konuşma tarzıyla so-
rularımızı yanıtladı. San-siyah benekli "kaplan" fi-
gürieriyle süslü kravatına tabii ki herhangi bir an-
lam yüklemedik...
Kossendey, Türkiye'nin tam üyeliği için şu tanım-
lamayı yaptı:
- Kestirilebilir sürede zor...
Bunun Türkçesi şudur:
- Durum somut, tam üyeliği unut...
Kossendey, olumsuzluğun nedenlerini sıralarken
öne şunlan koydu:
- Gelir dağılımınız bozuk... Nüfusunuz fazla...
Sonra bildiğimiz durumlar... Kıbns sorunu, insan
haklan... Bir de şey... Neydi? Hah... Tam demokra-
si...
Kossendey'e göre Brüksel'de Türkiye'nin Avru-
palı olmadığı karannın çıkmasında iki etken var:
- ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright ve
Çiller...
Albright, Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği için "dip-
lomatik ağzı" aşan değerlendirmeler yapmış. Çiller
de NATO kozunu kullanırken NATO'nun işlevinin
"ayırdında" olmadan hareket edip, tehditvari ve
şantajcı birtutum izlemiş...
Biz Çiller'in her şeyine alıştığımız için olaya bu
pencereden bakmamıştık...
Kossendey ekledi:
- Kinkel'in sözleri Kohl'ün sözlen'dir...
Görüşmeler bugün... Görünen o ki Kinkel, bilinen
sözleri biraz kadifeye sanp yineleyecek...
Hans'la dans o kadar kolay değil. Son dönemde
Türkiye'deki yabancı yatırımda birinci sıraya Fran-
sa oturdu. Belki Almanya bu durumdan da rahat-
sızdır!
Onyargı, atomdan zordur...
Bugünlerde elimde Türkiye-Almanya ilişkilerini
500 yıl öncesinden başlatan farklı bir kitap var.
Kitap Almanlann Türi^lere karşı taşıdıkfarı önyar-
gılan içeriyor.
Almanlar, "Türkler kimdir" sorusunu Istanbul'un
fetninden sonra sormaya başlamış...
İşte Alman kaynaklarındaki Türklerle ilgili kimi
saptamalar:
- Israil kavminin 10. kuşağından türemedir...
- Kızıl Yahudidir...
- Türksözcüğü, işkence ve acı çektirme anlamı-
na gelen 'torture' ve 'torxuere'den gelmedir...
1519'a ait "Kral Karolus hakkında yeni bir şar-
kı"n\n sözleri:
"Kilisenin ülkesine hep yardımcı olacak o/Biz Hı-
ristiyanlann hepsine faydalı ve size de/Öyle ki bi-
zim ülkemiz hiç Türklerin eline geçmesin..."
Amin...
Kitabın sonuna doğru Anadolu'yu dolaşmış Al-
man gezginlerin gözlemi var. Lady Mary, Anado-
lu'yu dolaşırken yazdığı mektuplarda şöyle demiş:
"...Onlara yüklenen barbar özellikleri hak etmi-
yorlar. Bu insanlar sandığımız kadar yontulmamış
değil. Sağlam biryaşam kavramlan var."
Kitabı okurken çocukluğumuzda oynadığımız,
ağabeylerimizden bize miras kalan biroyunun söz-
leri aklıma geldi:
"Bir iki üçler, yaşasın Türkler, dört beş altı, Po-
lonya battı, yedi sekiz dokuz, Rumlar domuz, on
on bir on iki Italya tilki, on üç on dört onbeş Rus-
larkalleş..."
Sadece Almanya'da değil tüm Avrupa'da bize
karşı bir önyargı var. Bizde de onların çoğuna kar-
şı. Ne bu önyargılar nedeniyle onlara kızmanın ne
de karşı önyargılar geliştirmenin faydası var.
Bugünkü genel tablo gösteriyor ki Avrupa bizi
içine almak istemiyor. Türkiye, ekonomisinden do-
mokrasisine kadar çağa ayak uydurabildiği sürece
önyargılar ayaklar altında kalacak. O gün, Türki-
ye'nin AB kapısında tepinmesine de gerek kalma-
yacak.
Yazıyı sözünü ettiğim kitapta yer alan Einstein'ın
sözü ile noktalayalım:
"Bir atom, bir önyargıdan daha kolay par-
çalanabilir."
PENCERE
• Baştarafı 2. Sayfada
de en önde görünüyor. Bilinmelidir ki Avrupa, fel-
sefe ve bilim kaynağında yıkanan insan beyniyle
demokrasiye kavuştu. Buna karşılık örümcek ka-
falının fikir özgürlüğü olamaz ki demokrasiden pa-
yını alsın.
•
Bugün Türkiye'deki çoğu imam-hatip okulu ve
ilahiyat fakültesinde eleştirel aklın karşısındaki in-
san yetiştiriliyor; medrese eğitimiyle Türkiye ka-
ranlığa sürükleniyor; bağnaz yeni kuşaklar türetili-
yor.
Hegel demiş ki:
"Felsefe, zamanını kavramış olmaktır."
GüzelbirtanımL
Felsefeyi sevdikçe; hem geçmişi, hem gelecegi
kavrayacağız; zamanını kavramak budur.
DlKKAT! Yeryüzünde, TEMEL EĞlTlM'i hâlâ 5
yıl olan yedi geri kalmış ülkeden biri de
TÜRKİYE! ÖDÜNSÜZ - KOŞULSUZ zorunlu 8
yıllık TEMEL EĞlTİM'e geçerek bu ayıptan
kurtulmalıyız!
ÇYDD