25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 MART 1997 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 Edime Çanakkale PB 6 Trabzon Kocaeli Izmir Y 4 Gıresun Y 3 Şanlıurfa PB 9 Ankara K 4 Mardin Manisa PB 8 Konya K 4 Sıirt Aydın Denizlı PB 12 Eskişehır K 3 Hakkârı K 0 PB 10 Sıvas K 3 Van Zonguldak Y 4 Antalya PB 14 Kars Butün bölgeler çok bu- lutlu, Marmara'nın do- ğusu. Iç Ege Göller BoJgesı, Karadenız, iç Anadolu, Doğu Akde- nız ile Doğu ve Güney- doğu Anadolu bölgele- rı yağışlı geçecek. Ya- ğışlar Doğu Akdeniz ile Guneydoğu Anado- lu'da yağmur, dığer yerlerde karia karışık yağmur ve kar şeklınde olacak. Londra VRüÜ 14 Atına B 15 Paris B 17 Milano B 24 Roma A 18 Oslo Berlin B 5 Helsinki B -1 Amsterdarn Y 10 Stockholm B Madrid A 21 Belgrad B 5 3 Viyana Y 7Sofya Brüksel J3 Y 12 Bonn B 14 Budapeşte B 4 Münih B 12 Taşkert Tahran Kabre«~ ÂSYA Moskova Aşkabat Almatı Taşkent Bakü Bişkek Tiflis Kahire K A B Y Y B Y B -3 20 10 15 14 9 12 21 Şam 15 0Ack r ^ ^ Parçaiı bututtu Buhjtlu ^ Çok bulutlu Yajmurlu Kartı i Gok gurûlMü G U N C E L CÜNEYT ARC4YÜREK • Baştarafı 1. Sayfada miyor. Bilinçli bilinçsiz kazanın altındaki ateşedur- madan odun atıyor. Yasin Hatiboğlu'nun işin ustalarının bir türiü şi- ir dıyemediğı dört satınna benzer bir "çıkış", bu kez siyasal yaşamımızı derinden etkileyecek olay- lara başlangıç olabilir. 1960'larda, 27 Mayıs'ı birtürlü sindiremeyenle- rin TSK'ye karşı hakaret içeren sözlerinden etkile- nen zamanın Genelkurmay Başkanı Cevdet Su- nay, Başbakan İsmet İnönü'ye bir mektup yazmış, "orduya hakareti sineye çekemeyeceklehni" çok açık dille ifade etmişti. Kendi yaşamı ve Islam kurallan dışında bilgi da- ğarcığı hayli zayıf olan Takkeli, bu örneği göstere- rek uyanda bulunanlardan etkilenıyor mu acaba? Sanmıyoruz. Bildiği yolda yürümeye kararlı. MGK'de önüne konulan her mönüyü afiyetle sine- ye çekerek "tavsiyeleri" Bakanlar Kurulu'nda oku- tup "aynen " benimseyerek karara dönüştürecek... Sonra, kararları RP'ye uygun olanlarla olmayan- lar dıye ikiye ayıracak. Bu aldatmacayı, yutturma- cayı da başta MGK ile zinde kamuoyu kabul ede- cek, öyle mi? Hey gidinin akıllısı! Hızlı kadrolaşma Olumsuz gerçek yurtdışınataşmış: VVashington Post ve Herald Tribune gibi ünlü ga- zeteler, RP'nin yüzde 20 oyla "ülkeyi Islam cum- huriyetine dönüştürmeye yöneldiği"n\n ayırdında. Gidişe destek mi? "Kötü emelleri" uğruna Şa- ibe partisinin böyle bir partiye destek vermesini akla mantığa sığdıramıyorlar. Partilerin rejime getirdiği boşluktan yararlanan, şaibeli destekle giderek koltuğuna ısınan RR ses- siz sedasız kadrolaşmayı hızlandırıyor. Genel sekreterleri Asiltürk'e bakarsanız asıl kad- rolaşma DYP'den geliyor(muş). Ama örneğin kişi- sel gücüyle Bolu'da büyük bir üniversite kuran Iz- zet Baysal'la üniversitenin yöneticisi Ahmet Bay- sal'ın anlattıklan, çıplak gerçeği bir kez daha ka- nıtlıyor. Takkeli, hiç çekinmiyor. Ahmet Baysal'a "Oniver- sitenizde 'ateist' gençler yetiştiriyorsunuz" diyor. Takkeli'den aldığı buyruklaarkasını özel kalem mü- dürü getiriyor. "Hoca söylemez" diyor ve "açılacak yeni fakültelere alınacak 74 kadroya RP'lilehn atan- masını istediklerini" bildiriyor. Bitmedi, bitmiyor. Takkeli, RP'ye eleman sağla- yan Milli Gençlik Vakfı'nın düzenledıği geceye ka- tılıyor. En az "3 bin üniversiteli kız öğrencinin par- tiye üye yapılmasını" emrediyor. Başta Istanbul, RP'li beledıyeler rüşveti kaldır- makla övünüyor, değil mi? Oysatşini gördürmek istiyorsan; kolay. Zira rüş- ve\ dışarı diyorlar ya. Oysa benzeri yürürtükte. Uy- gulanan RP modeli yöntem rüşvet değil. Yeni adı "teberru". Yan odaya geç; ver parayı, al teberru makbuzu- nu. Sen sağ, ışin selamet! Yeterince maddi gücü olmayan üniversiteli kız- ları, örtünmeleri, günün belirli saatleri kentin önem- li kesimlerinde -örneğin Çankaya'da- kol kola ge- zinerek propaganda yapmalan koşuluyla 5 mılyon- dan 10 milyona kadar "aylığa bağltyoriar". Her şey olmuş bitmiş, Türkiye aday 11 ülke ara- sına alınmış gibı zafer naraları atılıyor. 1963, 1989'daki söylem yineleniyor. Türkiye "Avrvpalı". -Affedersiniz- eşeğini yitirip sonra bulan Nasred- din Hoca'nın sevincine benzer bir durum. Şükrü Elekdağ son yazısında "AB üyeliğine Çil- ler'in kendine siyasi kazanç sağlamak amacıyla iz- lediği kişisel bir dava olarak bakması çok yanlış olur" diyor. Ne ki Şaibe' nin tutumu da amacı da bu! Ne durumlara düştük, görüyor musunuz? Şaibe, kötüye giden sorunları Türkiye'ye bağla- makta, olumlu sonuçlarçıktı mı kendine mal etmek- te usta! AB kararına siyasette ve basındaki şakşakçıla- rıyla birlıkte böyle bakıyor... Çıkış yolu mu? Vakit yitirmeden önce Şaibe'den... Onunla biriik- te Takkeli'den kurtulmak! ANAP, DYP Üe seçim ittifakıru tartışıyor ANTCARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP hden Mesut Ydmaz, rejimisurtarmak için her türlü özveriye hazır ol- duklarını bellterek DYP'ye ikili öneride Dulundu. Yıl- maz, ''Önce iktklar ortakhğı yapalım, sonn seçim ittifakT dedı. ANAP Baş\anlık Divanı. Yılmaz başkadığında toplan- dı. YakJaşık 5 ;aat süren baş- kanlık divanı toplantısında. bundan sonra yapılacak mı- ting programkn gözden ge- çirildi. Toplamda, DYP ile it- tifak yapılmas konusu da tar- tışmaya açıliı. Gaziantep Milletvekili Mustafa Taşar. DYP ile seçin ittıfakınm dıl- lendirilmesinn bu partiderr transferleri öneyeceğini dile getirdı. Yılma: ıse rejimin ko runmisı için ırvende bulun- mak gerektiğni söyledi. K.endisinin?aşbakan olma- sını DYP tabflinın kabul et- meyeeeğini, filler'in başba- kanlığını da ıendi tabanlan- nın kabul etmyeceğıni belir- ten Yılmaz. ıçüncü kişinın başbdcanlığnıia DYP ile or- takJıl kurulahleceğıni söyle- di. "Yılmaz, ctak hükümetin ardııdan da tiıelkışılikler ko- runaıak seçuı ittifakı yapıla- bilecîğini kaxietti. İki partı- nirı tlzelkişiliJerinınkoruna- rak tek biropusulası ile se- girdığmodelin Fran- sa"da uygulandığı dile getiril- di. ANAP Başkanlık Divanı toplantısı sürerken dışan çı- kan Yaşar Dedelek, gazeteci- lerin sorulannı yanıtladı. De- delek, REFAHYOL iktıdan- nın 8 ayda toplumun hiçbir sorununa çözüm getirmediği- ni, yalnızca yolsuzluklann ör- tülmesi ve laik Türkiye Cum- huriyeti'nin tartışmaya açıl- masmı sağladığını ileri sürdü. Halkla bütünleşerek, halkın desteğini alarak hükümeti dü- şürmekte kararlı olduklannı bıjdıren Dedelek, "Biz muh- tıradan medet umuyoruz. A- ma askeri bu nokta\a getinen RP\« DYP'dir. Rejimgemigi- bidir. Bu gemi batarsa hepi- miz zarar göriirüz. Bu neden- le bu geminin batmaması için mücadek edeceğiz" dedi. Dedelek, Yılmaz'ın gerçek yüzünü 3 aylık ANAYOL hü- kümetinde gördüğünü söyle- yen Çiller'i samimi olma- makla suçladı. Dedelek, şöy- le konuştu: "Bugün REFAH- YOL hükümeti yıkılırsa DYP'nin başında ÇUler, RP'nin başında da Erbakan kalamaz. Her iki partinin de tabanında çok büyük rahat- sızlıklar var. İki iider de bu- nun farkında ve bu iktidanyü- rütmek istemelerinin nedeni kendi konumlannı komyabil- mektir." 6 AB Hıristiyaıı kulübü değil' LALE SARIİBRAHİVIOĞLU ANKARA - Avrupa Birliği (AB), 34 yıl önce Türkiye'yı tarn üye yap- ma yolundaki taahhüdünü Apeldo- orn'da yinelemekle yetindi ve birliğin bazı güçlü üyelerinin gündeme ge- tirdiği "Hıristiyan kulübü" ımajını silme arayışına girdi. Hollanda'nın Apeldoorn kentinde hafta sonunda gaynresrra düzeyde toplanan AB'li bakanlar. birliğin Hıristıyan demok- rat temsilcilennin Türkiye'nin,Ba- ü'yia kültürel ve Hıristiyan değerleri paylaşmadığı için biriiğe tam üye ola- mayacağı" yolunda 4 mart tarihınde ortaya attıklan göriişe karşı Türki- ye'nın "A\Tupah bir kunliğe" sahip olduğunu vurguladılar. AB, Apeldoorn'da Türkiye'nin Avrupa'daki geleceğini netleştirme- di, ancak Ankara'y1 "'içiııe almasa da yanında tutma*" kararlılığını göster- di. Bakanlar, Türkiye'ye 34 yıl önce verdıkleri taahhüdü yineleyerek Ko- penhag zirvesınde kabul edilen insan haklan, demokrasi ve ekonomı gös- tergelerini ölçüt olarak gösterdiler. Türkiye'nin insan haklan konusunda Avrupa standartlanna erişmesi ge- rektiğini belirten bakanlar, gözaltı sü- relerinin kısaltılması ve DGM'lerin görev alanlannın daraltılmasını olumlu, ancak yetersiz bulduklannı belirttiler. Apeldoorn'da buluşan bakanlar, Türkıye ile 1 Ocak 1996'da yürürlü- ğe gıren "insan ve hizmet dolaşunına kapau, maldolaşjtnına açık" gümrük birliği (GB) anlaşmasının işleyişini önemli ölçüde etkileyen Yunan veto- sunun kaldınlması yönündeki çaba- lannda başanlı olamadılar. GB'nin sağlıklı işleyişi için AB ile Türkjye arasındaki Ortaklık Konse- yi toplantısının. Yunan vetosu aşıl- masa dahi 29 nisanda Brüksel 'de ger- çekleştırilmesi planlanıyor. AB Dö- nem Başkanı Hollanda'nın Dışişleri Bakanı Hans Van Mierlo. Türki- ye'nin Kardak kayalıklan konusunu tek başına Uluslararası Adalet Diva- nı'na götürmesi yönündeki Yunan ta- lebıne karşı Ankara'nın ancak ikili diyalogdan sonra üçüncü taraf ha- kemliğine açık olduğu yolundaki farklı tutumlannı henüz yakınlaştı- ramadı. Yunanistan, Türkiye'nin Kardak'ı ayn olarak mahkemeye gö- türmemesi halınde vetosunu kaldır- mayacağını bildiriyor. Aralannda Almanya Başbakanı Helmut Kohl'ün de yer aldığı AB üyesi ülkelerin Hıristiyan demokrat partilerinin temsilcilennin 4 martta Brüksel'de dile getirdikleri, Türki- ye'nin AB'nin Hıristiyan kimliğin- den uzak olduğu yolundaki açıkla- malan, birlik içinde kimlik tartışma- lanna da neden oldu. Bu gelişme, AB içindeki güçlü çevrelerde zaman zaman dile getiri- len, ancak ilk kez Hıristiyan demok- ratlann resmen açıkladığı "biriiğin üyelerini bir araya getiren Hıristiyan değerierin önceliği'' görüşüne karşı olan bazı AB üyesi ülkelerin Apeldo- orn'da Türkiye'ye desteklerini arttır- malanna da kaücıda bulundu. Bakanlar, Apeldoorn toplantısın- da -Müslüman Türkiye''nin "Avru- pah" kimliğini vurguladılar. Cumhuriyet'in görüşlerine baş- vurduğu Türk ve Batılı diplomatlar, Apeldoorn sonuçlannı şöyle değer- lendırdiler: - Türkiye, Hıristiyan demokratla- nn tarihi 4 mart açıklaması öncesin- de, daha birkaç yıl önce AB ile Or- taklık Anlaşması yapmış olan ülke- lerle birlikte biriiğe tam üye olacak ülkeler listesine gırmek için mücade- le veriyordu. Oysa Türkiye'nin AB ile ortaklık ilişkileri 34 yıl önce, 1963'te başla- mıştı. - Apeldoorn toplantısı, Hıristiyan demokratlann 4 mart açıklamasının yarattığı olumsuz havanın ortadan bir ölçüde kalkmasmı sağladı. AB'li bakanlar, AB'ye aday 11 es- ki Doğu Bloku ülkesi ile diyaloğunu güçlendireceği Avrupa Konferan- sı'na Türkiye'nin çağnlması gerek- tiği temennisinde bulundular. - İtalya, Fransa, Ingiltere ve Hol- landa'nın, Türkiye'nin AB'ye diğer aday ülkelerle birlikte tam üyelik mü- zakerelerine katılması yolunda olum- lu görüş belirtmelerine karşın Al- manya, Ankara'nın Avrupa'daki ge- leceğine ilişkin soğuk tutumunu sür- dürdü. - Almanya Dışişleri Bakanı Klaus KinkeL Apeldoorn göriişmelerinden sonra gazetecilere yaptığı açıklama- da, "Türkiye'nin Avrupa'ya giden yolda raylar üzerinde kalması" ge- rektiğini vurgulayarak birliğin Türki- ye'yi 'Şanındatutan.atnaiçinealın»- yan" gerçek politıkasının da aljını çizmiş oldu. - Bakanlar, Türkiye'ye 34 yıl önce verdikleri taahhüdü yinelediler. AB'li bakanlar, böylece aday ülkeler için belirlenen Kopenhag zirvesi öl- çütlerinın Türkiye için de geçerli ol- duğunu dile getirdiler. Bu ölçütler, anahatlanyla insan haklan, demok- rasi ve ekonomik göstergelerden oluşuyor. Çîller'in RP ve KohPe yanıtı.\NKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasının önündeki en büyük en- gelin Almanya Başbakanı Helmut Kohl olduğu- nu söyleyen Dışişleri Bakanı Tansu ÇUler, "Uma- run Almanya,doğruyu görmüştür*' dedi. Çiller. AB Konseyi'nin Apeldoorn kentindekı toplantı- sında alınan kararlarla Türkiye'nin tam üyelik ra- yına ilk kez oturtulduğunu savundu. Çiller. AB'ye karşı olduğunu açıklayan RP'ye de "Ko- alisyonun protokolü açıkür. Hiç kimsenin bu ko- nuda ters görüşü olmamaİKİır" yanıtını verdi. Çiller'in, kurmaylannı da Başkanlık Divanı top- lantısı öncesinde "RP'lilerin diplomasi trafiğine kanşOnlmamasr yönünde uyardığı ögrenildi. Çiller. Hollanda'nın Apeldoorn kentinde ger- çekleştinlen AB ülkesi dışişleri bakanlannın gay- ri resmi toplantısının sonuçlannı değerlendirdi. 1997 yılında NATO ve AB'nin genişleyeceğini ve böylece dünyada yeni bir yapılanmanın yaşa- nacağını belirten Çiller. bir soru üzerine, Türki- ye'nin AB'ye tam üyeliği konusunda en güçlü muhalefetı gösteren Almanya'nın "doğruyu gör- meye başladığını umduğunu" bildirdi. Çiller, "Ahnanya'aın doğruyu gördüğüne, görmeye baş- ladığına inamyoruz. Bu bilinç içinde işbirliğinin devamına önem \-eriyoruz" dedi. Apeldoorn'da, Türkiye'nin AB'ye tam üye adaylan listesindeki diğer ülkelerle eşit ölçütler- le ele alınması yönünde bir görüş birliğine vanl- dığını belirten Çiller'in, bu karann alınması yo- lunda destek veren ülkeleri sayarken Alman- ya'dan söz etmemesi dikkat çekti. Çiller; lngil- tere, Fransa, italya, Ispanya ve Finlandiya'ya da ülke nezdinde teşekkür ederken, ABD Başkanı Bill Clinton ve Dışişleri Bakanı Madeleine Alb- right'a kişisel teşekkür ilettı. Apeldoorn'da alı- nan sonucuh, Türkiye'nin tam üyelik rayına res- men oturtulduğu anlamma geldiğini, bu sonucu yakından takip edeceklerini belirten Çiller. "Bundan sonra ne kadar hızh gideceğimiz ve he- defe ne kadar hızlı varacağunız. şartlann ve kıs- taslann daha hızlı yerine getirilmesine bağbdır. Asıl sınav ve çalışma şimdi başladı" dedı. Çiller, "AB içerisinde Türkiye için bir ara formül aran- dığma" ilışkın soruya şu yanıtı verdi: "Türki- ye'nin hiçbir ara formülü benimsemesi mümkün dcğildir. Hollanda Dışişleri Bakanı Hans van Mi- erlo'nun sözlerini teminat olarak görmoruz. Eşh kıstaslaria diğer aday ülkelerle yanşmak istiyo- ruz. Zaman zaman bu ülkelerin ilerisindeyiz, za- man zaman da gerisindeyiz. Ancak adaletü bir ya- nş istiyonız." Çiller. Türkiye'nin, AB adaylan listesine gir- memesi durumunda NATO'nun genişlemesini veto edeceği yakJaşımı konusundaki bir soru üze- rine, ittifakın büyümesi ile ilgıli karara 1994 yı- lında kendisinin imza attığını anımsatarak "NA- TO'nun genişlemesine karşı değiliz. Ancak NA- TO'nun, AB'nin ve BAB'ın genişlemcsindeki pa- ralellik gözardı edDemez" dedi. Çiller, bir soru üzerine, Yunanistan Dışişleri Bakanı Theodoros Pangakts'un sözlerinden etkilendiklerini, bu yak- laşımlanndan dolayı kendilerini kutladıklannı belirtti. AB'nin Türkiye için çok önemli bir he- def olduğunu belirten Çiller, bu hedefe ulaşma yolunda tüm kurumlann omuz omuza çaba gös- termeleri gerektiğini söyledi. Çiller, RP'nin "TemeMe AB'ye karşıyTz'; açık- laması ile ilgili bir soruya da "Koalisyonun pro- tokolü açıkür. Hükümet bu meselenin arkasmda- dır. Türkiye'nin AB taranndan dışlanması sade- ce Türkiye için dcğü,düny-a için önemlidir. AB hal- kın seçünidir. \e hiç kimsenin bu konuda ters gö- rüşü olmamalıdır" yanıtını verdi. Çiller, akşam saatlerinde görüştüğü Başbakan Necmettin Erbakan ve Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'e Türkiye-AB ilişkileri ile ilgili bil- gi verdi. Çiller, AB'ye üyeliğin REFAHYOL hü- kümeti ve istikrar sayesinde olacağını savundu. Çiller'in Başkanlık Divanı'ndan önce kurmay- lannı tek tek aravarak "Kapandı dediğimiz kapı yeniden açıkü. Onümüzde 9 aylık gibi uzun bir sürevar. Diplomasi mekiğinde RP'lileri bu işe ka- nştirmayahm" dedıği öğrenildı. Çiller'in. kur- maylanna, bundan sonraki sürecin daha da zor olacağını söylediği, bu hassas dönemde hükümet ortağından herhangi bir olumsuz tutum gelme- mesi için dikkatli davTanılmasını istediği bildi- rildi. Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz, Almanya'nın çe- kimser kalmasına rağmen "Türkiye'nin Avru- palı" olduğu görüşjjnün ortaya çıkûğını, bunun. da yolun bittiğı anlamına gelmeyeceğini söyle- di. CHP'li Murat Karayalçın, Türkiye'nin çok önemli bir kazanım elde ettiğini savunarak "Bu karann en önemli yam, tüm aday ülkelere aynı standartlann uygulanacağının ifade edilmesidir ki, zaten Türkiye'nin istemi de buydu" dedi. Yılmaz, KohTü ikna edecek ANAP lideri Mesut Yılmaz, AB için Alman- ya Başbakanı Helmut Kohl'ü ıkna etmeye çalı- şacağını söyledi. Yılmaz. Kohl'ü ikna etmesine ilişkin öneriyi değerlendirirken "Başkalaruun devirdiğini bizdüzeltiyonız" dedi. Yılmaz. "Ya- ni düzeltecek misiniz" sorusuna da "Tabii,tabii" karşılığını verdi. ABD, Apeldoorn'da yapılan toplantırun Tür- kiye'ye yönelik sonucunu "çok iyi"bulduğunu bildirdi. ABD Dışişleri Bakanhğı Sözcüsü Nk- holas Burns, "Toplantıda, Türkiye'nin AB'ye üyelik eğilimi bulundugu ve Türkiye'nin üyelik başvurusunun diğer ülkeler ile aynı kriteriere gö- re ele alınması gerektiği sonucuna vanlmıştır. Bu çok iyi bir sonuçtur. Türkiye'nin Avrupa'da yeri vardn-" dedi. 'Türk köylüsünün yarısı fiıkara' YÜKSEKOVA I Baştarafı 1. Sayfada ri" toplantısına katıldılar. Demi- rel'in zamanında geldiği toplantı, Erbakan'ın gecikmesi nedeniyle 5 dakıka geç başlatıldı. Demırel, Türkiye'nin cumhuriyetin kurulu- şundan itibaren çok büyük geliş- meler kaydettiğıni belirterek, te- rör nedeniyle 3 bin. göç nedeniy- le de 10 bin köyün boşalmasına karşın. bugün okulu, elektriği ve telefonu olmayan yerin kalmadığı- nı söyledi. Türk köylüsünün cumhunyete minnettar olduğunu anlatan Demi- rel, ancak köylünün bütün gerek- sinimlerinin karşılanamadığmı kaydetti. Köye medeni hizmetlerin götürülmesi gerektiğine işaret e- den Demirel, bunun yol, okul. tek- nik ziraat ve veterinerlikle yapıla- bileceğini söyledi. Türk köylüsünün makro sorun- lan bulunduğunu anlatan Demirel, "Geçmişte pazardan sadece gaz, bez, tuz ve şeker alan köyiü bugün her şeyi alabiliyor. Köyiü hangi sa- tın alma gücüyle bu yaşamı devam ettirecektir. İşte Türkiye'nin soru- nu budur" diye konuştu. Demirel, 72 bin köyün 13 bininde su olma- dığına dikkat çekerek, suyu olma- yan köy kavramının defterden si- linmesi gerektiğini söyledi. Demirel, "10 yılda değil, bir se- ferberlik vaparak bunu bhirmek lazun" dedi. Köy Yasasf nın yeni- den yapılmasının önemine işaret eden Demirel. köyişleri bakanhğı kurulmasının köy etkinliklerine yeni bir dinamizm getireceğini kaydetti. Demirel, nüfusun köyde yaşa- yan yüzde 45'inin GSMH'den yüzde 15 dolayında pay aldığına. bunun çarpıklık ve fukaralık oldu- ğuna dikkat çekti. Erbakan da, "şe- hirde ne varsa köyde de o ounalı" anlayışını izlediklerini, köy evleri- nin bugün perişan durumda oldu- ğunu, yollann gelişmiş ülkelere göre yetersiz kaldığını anlattı. Er- bakan, köy hizmetlerine yönelik ödeneklerin de bu yıl arttmldığını kaydederelc yatınm oranının yüz- de 30'dan yüzde 47'ye çıkanldığı- nı söyledi. Karaca'dan uyan Türkiye Erozyonla Mücadele ve Doğal Varlıklan Koruma Vakfı (TEMA) Başkanı Hayrettin Kara- ca da, "Türkiye çöl olmuştur. Gör- mek isteyen varsa ne pasaport ne de\ize isteniyor. Gidip görün. Köy Hizmetleri hizmet götürüyor, ama ldme götürüyor? Köyler bomboş. Uğruna öldüğümüzotopraklar bi- zi terk etti" diye konuştu. Hükümetin. anayasanın 44. maddesini iyi okuması gerektiği- ni vurgulayan Karaca. "Bunun verdiği bir amir hükümdür. Tavsi- ye karan değildir. 'Devlet, tanm alanlannın verimli ohnasını sağlar ve erozyonu önler' diyor. Anayasal bir suç olarak bundan yargılanıp yargılanmayacağınızı bümiyorum, ama kamu \icdanında yar- güamyorsunuz. Ülke elden gidiyor, haberiniz olsun" dedi. Kurmay Albay Poyraz'a gözaltı iddiası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüksekova'da suç işleyen bazı koruculara usulsüz izin belgesi düzenlemekle suçlanan Hakkâri Dağ Suur Komando Tugayı'nda görevli Kurnıay Albay Hamdi Poyraz'ın gözaltına alınarak sorgulandığı ileri sürüldü. Soruşturmaya ilişkin iki iddianame hazuiayan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hakkında gıyabi tutuklama karan verdiği Kurmay Albay Hamdi Poyraz'ın gözaltına alındığ) iddiası. dün akşam atv'nin ana haber bülteninde dile getirildi. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada ti liderleri bu düşüncede birleştiler: "Avrupa Birliği bir medeniyet projesidir. Kültü- rel, insani ve Hıristiyan değerleri vardır. Türkiye bu yapının dışındadır..." Bu karann en büyük destekçisi de Almanya... Heil Avrupa... Hıristiyan demokrat parti liderlerinin bu kafatas- çı karan o kadar ağırdı ki, Avrupa gazeteleri de top- lantıyı eleştirenler kervanına katıldı. AB'nin ileri gelenleri bu ileri çıkış karşısında bir dönüş çaresi aradılar. AB dışişleri bakanlan hafta sonu Hollanda'nın Apeldoorn kasabasında top- landılar. Toplantı olağanüstüydü ve resmi değildi. AB Tür- kiye önünde hafifçe eğildi. Dedi ki: "Affedersiniz... Hıristiyan demokrat parti liderle- rinin söylediği bizi bağlamaz. O değeriendirmeyi yok sayınız. Avrupa'nın parçasısınız..." Bu nasıl parçaysa yıllardır bir türlü AB'yle birleş- miyor. Kısacası, AB'yle ilişkilerde değişen olağanüstü bir durum yok. AB'nin ne içindeyiz ne dışında, kâh kıyısındayız kâh yamacında... Toplantıda bir karar daha alındı. Kısa, orta, uzun vadede AB'ye tam üyeliğe aday ülkelerin katıhmıy- la bir "Daimi Avrupa Konferansı" kurulacak. Şimdi de beklenti şu: Türkiye bu konferansa katılacak mı, katılmaya- cak mı? Kısa, orta, uzun vade omurgasız bir tanımlama. "Kısa" ne, "uzun" nereye kadar? Eğer bu konferansa alınırsak AB aile fotoğrafın- da bizim de yerimiz olacak. Alınmazsak yeni bir alınganlık... Görünüşe bakılırsa Fransa, Ingiltere, İtalya, Is- panya, Hollanda Türkiye'yle ilişkilerin bir adım da- ha ilerletilmesinden yana. Almanya ise biraz daha ağırdan alıyor. Almanya Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel'in bakışı şu: "Türkiye raylan üzerinde durmalı..." Bu tanımlamanın Türkçesi şu: "Türkiye'yı Avrupa rayından çıkarmayalım. Iş raydan çıkacak olursa ok da yaydan çıkar. Türkiye başka olasılıklara sapar. Ama yönü bizim tarafta ol- mak üzere rayda kalsın. Lokomotif vermeyelim. Biz gereken yere gerektiği kadar çekeriz..." Burada, "Kelin göründü Kinkel kendine gel" di- ye başlayıp söylenecek çok şey var, ama.. iğneyi biraz da kendimize batıralım... Iktidann şaşı bakışı... AB dışişleri bakanlan toplantısının ardından dö- nem başkanı Hollanda Dışişleri Bakanı Hans van Mierlo'nun, düzenlediği basın toplantısında, "Tür- kiye'nin birAvrupalı geleceği olduğu kabul edilmiş- tir" değerlendinmesi Ankara'da nasıl yankılandı? Iktidar ortaklanna bakalım. RP Sözcüsü Süleyman Arif Emre dün şu de- ğeriendirmeyi yaptı: "Biz aslında Türkiye'nin AB'ye girmesi taraftan değiliz..." DYP Grup Başkanvekih Ali Rıza Gönül ise şöy- le dedi: "ÇillerV tarih yazacak. Bu çok büyük bir başan- dır." Hükümetin şaşı bakışı, bu tür gelişmelerde Tür- kiye'nin elini ayağını bağlıyor. Bu tabloya bakıp Türkiye'ye istediğiniz kulpu takıp dolaşabilirsiniz: "Efendim AB'ye girmeyi zaten Türkler de iste- miyor. Bakın, iktidarlannın büyük ortağı bile böyle diyor..." - Hayır kardeşım, baksanıza adamlann ağzına küçücük bir bal çalsak bile kendilerini an kovanın- dahissediyortar... Bizen iyisi bunlan aradabir, "Av- rupalısınız" deyip oyalayalım. Biraz yemleriz, biraz gemleriz, devam eder gideriz... Dün, gelişmeleri en iyi eski Dışişleri Bakanı Hik- met Çetin özetledi: "AB'nin son karan normaldir. Hıristiyan demok- ratlann aldığı karann öncesine dönülmüştür..." Yani ne hüsran var, ne bayram... Dışişleri bakanları toplantısının yapıldığı Hollan- da'nın Apeldoorn kenti bahçeleriyle ünlü... Alınan karar da gösteriyor ki, AB bizi konuta al- mayacak. Bahçede bir yer arıyor... 6 Refah AB'ye zaten karşı' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupalı dışişlen bakanlannın katıldığı Apel- doorn zin'esinde Türki- ye'nin Avrupa'dan dışlana- mayacağına ilişkin mesajlar REFAHYOL ortaklannca farklı yorumlandı. RP Söz- cüsü, Istanbul 'Milletvekili Süleyınan Arif Emre. Türki- ye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyeliğine karşı ol- duklannı belirtti. RP Sözcüsü Süleyman Arif Emre, parlamentoda dü- zenlediği basın toplantısın- da, "Türkiye AB'ye gjrmeye- ceknüş gibi, almayacaklar- nuş gibi bir politika izlomeli. Yalnızca Avrupa ülkeleriyle degU, tüm dünya ülkeleriyle ticari Uişkilerini geliştirmeli- dir" diye konuştu. Emre, "RP, AB'ye tam üyeliğe kar- şı değil mi" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Biz karşıyız. Ancak örneğin İsrail'üı yap- tığı gibi AB'ye tabi olmadan ikili anlaşmalar yoluyla eko- nomik nemalanndan yarar- lanılabilir. AB'nin amacı, bir- leşik Avrupa de\1etinin oluş- rurulması. Buna kaölmamız egemenliğimizi devretmemi- zeyol açacaknr. AB'ye üye ül- keler kendi anayasalannda- kiegemenlikle ilgili hükümle- ri değiştinnişterdir. Biz ege- menliğimizi devreüneden de iyi UişkUer kurabiliriz, Ata- türk "Bağımsızlık benim ka- rakterimdir" demiştir." ArnavuÜuk'taki iç savaşın içinden geldiler Istanbul Haber Servisi- Arnavutluk'ta- ki iç savaş nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kalan 253 Türk vatandaşı. Türk Hava Yollan'na (THY) ait 2 uçakla Tür- kiye'ye getirildi. Havaalanında yakınlan tarafından gözyaşlanyla karşılanan yurt- taşlar, tüm eşyalannı Arnavııtluk'ta bıra- kıp tek birbavulla Türkiye'ye dörtmek zo- runda kalmaktan yakındılar. Kafıledeki yurttaşlar, Arnavutluk'ta kısa süre içinde açlık görüleceğini vurgulayarak başkent Tiran'da şimdiden ekmek sıkıntısının baş- ladığını belirttiler. Türk Sılahlı Kuvvetleri'nce düzenle- nen operasyon sonrasında ttalya'nın Ba- ri kentine götürülen 253 kişilik Türk ka- file için THY 2 uçak tahsis etti. Önceki akşam saat 23.00 sıralannda kente gelen Boeing 737 tipi Alanya ve Trakya uçak- lan Türkiye saatiyle 02.00 sıralannda ha- reket ettı. Dün sabah 04.00'te Atatürk Ha- valimanı C-Terminali'ne inen kafile. pa- saport kontrolünün ardından kendilerini bekleyen yakınlanyla kucaklaştı. Arna- vutluk"tan dönen yurttaşlar, ülkede duru- mun gün geçtikçe kötüye gittiğini anlata- rak her yerin yağmalandığını ve çatışma- lann şiddetlendiğını belirttiler. Arnavut- luk'un kısa bir süre içinde açlık tehlike- siyle karşı karşıya kalacağını söyleyen yurttaşlar, başkent Tiran'da halkın fınnla- n yağmaladığını bu nedenle ekmek sıkın- tısının başgösterdiğini kaydettiler. Türki- ye'ye tek bavulla dönmekten yakınan va- tandaşlar, TSK'nin, diplomatlann ve THY'nin kendilerine gösterdiği ilgiden ise memnun olduklannı vurguladılar. Yurttaşlar, "Canımızı zor kurtardık. Eli- ne silah alan hava\a ateş ediyor. Bizi kur- taranlara teşekkür ediyoruz" dedıler. Ar- naMitluk'tan bazı yurttaşlann hatıra ola- rak "boş kovan" getırdikleri de görülürken kafilenin en genç üyesi 17 günlük Mus- tafa adlı bebek basının ilgi odağı oldu. Kafilede bulunan ve 3.5 yıldır Tiran'da olduklannı söyleyen BelcisGirengir(28). olaylann büyümesi üzerine Tiran Büyü- kelçiliği'nin kendilerine yardım ettiğini anlatarak şunlan söyledi: "Tiran'dadiğer Türkkrle birlikte 2 gün kaldık. Cumarte- si günü yola çıkacaknk. Ancak, çok say> da çocuk ve ailenin olması ve güvenliğin tam olarak sağlanamaması nedeniyle ge- fişimiz pazar gününe kaldı." Konuşması sırasında sık sık ağlayan Gi- rengir, TSK'nin operasyonunu ise şöyle anlattı: "Tn-an'danArnavntpolisieşliğin- de otobüslerle aynldık. Bu şckildc Dıraç'a gektik. Asktrlerimiz limana kadar girdi- ler, ancakgemi açıkta bekledi. Önce kadın ve çocuklar olmak üzere bizleri bodara 10'ar kişilik gruplar halinde bindirdiler. Tekneye saldın olnıa ihtimali vardı, çok korktuk. Komandolanmız sayesinde ora- dan aynlabikük." _ Tiran Mehmet Âkif Ersoy Koleji Yurt Müdüresi Esma Zengin ise ülkede halkın kendi kendine zarar verdiğini, bir inatlaş- ma ortamı yaşandığını anlatarak şehırde çocuklann bile silah kullandığını söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear