25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 18MART1997SALI 12 KULTUR PORTAL DİKMEN GÜRÜN Akdeniz'de festivaller zinciri olıışacak mı?Uluslararası Akdeniz Tiyatro Enstitü- sü (I1TM), Akdeniz ülkeleri tiyatro fes- tivalleri temsilcilerini geçen günleıde Sh- ges'te bır araya getirdi. Toplantıya ts- panya'dan Sıtges, Merida, Madrid Sud, Tarrega, Badajos Grenade, Grec; Slo- venya'dan Liubliana; Yunanistan'dan Ka- lamata ve Dromena; ltalya'dan Anacap- ri, L'Acjuila, Nora; Fransa'dan Montpel- lier; Filistın"den Jerusalem, Ramalha; Portekiz'den Almada; Rotnanya'dan Si- biu, Galatzi; Türkiye'den istanbul; Yugos- lavya'dan Budva festivallerinin yönet- menleri katıldılar. Katılamayanlan da sa- yarsak IITM'nin oldukça geniş bir ala- na yayildığını görebilıriz. Kuruluşun baş- kanı Jose Moıüeon ilk gün yaptığı konuş- mada bu toplantının amacıru, u Akdeniz ülkeleri arasında bir festivaller zinciri oluşturmak" olarak belirliyordu. Yine Monleon'a göre önceki yıllarda da bu amaçla bır araya gelinmiş (ben ilk kez ka- tıldım), ama bir festivaller yönetmeliği için gerekJİ ölçütler saptanamamıştı. Bu ne- denle Sitges toplantısı -çağn mektubun- dayönetmelikten sözedilmemiş olmak- la birlikte- bu açıdan önemliydi. Bu ölçütler nelerdi? Festivaller arasın- daki iletişim nasıl sağlanacaktı? Halka- larbirbinne nasıl eklenecekti? "Bbferön- celikle AkdenizJiyiz" tavnna karşın tûm festivallerin birbirlenne aynı "Akdenfa- I ruhu" ile yaklaştıklannı söylemek ne denlı doğruydu? Akdeniz'in kuzeyi gû- neyinden, dogusu batısından salt coğraf- ya olarak aynlmıyordu. Aynldıklan baş- ka yönler de \ardı. Bu aynm festivalle- rin nıteüklerinde. oraya gelenlerin amaç- lanndadakendıni belli ediyordu. Budu- rumda. aralannda organik bir bağ bulun- mayan festivalleri aynı yönetmelik altın- da toplamaya çalışmak ne denli sağlıklı sonuçlar doğuracaktı? Bir "festivaDer zinciri yönetmenliği'' oluşturmak ne de- recede gereklıydı? Nttekim bugüne ka- dar yapı lan toplantılarda böyle bir yönet- melık konusunda uzlaşılamamıştı. Sit- ges 'ten sonra festivallerin onayına sunu- lan taslakta da uyum sağlanıp sağlana- mayacağı tartışmaya açıktı. Bazı madde- leri bağlayıcı bulan festival eger bir uz- laşmaya gidilemezse normal olarak zin- cirden kopacaktı. Belki de Akdeniz Tiyatro Enstitüsü ile festivallerin ilişkıleri ya da enstitünün festivaller arasında nasıl bir köprû göre- vi üstlenebileceği konulan üzerinde da- ha geniş çaplı durulması gerekir. Çünkü farklı yapılara sahip festivalleri aynı şem- siye altında buluşturmayı amaçlayan IITM, aslında ortak sanatsal etkinlikle- rin kotanltnasmda yararlı olabilecek, farklı Akdeniz tiyatrolannın birbirlerini taramalannı sağlayabilecekbirorganizas- yon. Ama bunu gerçeklestirebilmesi için de az önce değindiğim gibi festivaller arasında bir iletişim ağı kurması gerek- li. Bu da IITM'nin öncelikle festivaller- le olan sıkı diyaloguna bağlı. Kanımca olaya böylesi bir yaklaşım giderek üye- ler arasında işbirliğini kolaylaştırmak yö- nünden daha etkili olacaktır. Kültürlerarası alışveriş her alanda ol- duğu gibi tiyatro alanında da çok sık kar- şımıza çıkan birolgu. Bu bağlamda, Ak- deniz Tiyatro Enstitüsü festivaller arasın- da yoğun bir trafik başlatabileceği gibi enstitüye üye tiyatrolar/tiyatro sanatçıla- n arasında ortak üretimlerin oluşmasını destekleyebılir. Zaten IITM'nin amaçla- n arasında bu tür etkinlikler ön planda yer alıyor. Ama Sitges'te yapılan bu toplan- tıda bir kez daha ortaya çıkan nokta, ay- nı sularda yüzen ülkelerin bugüne dek ile- tişim kuramamış olmalanydı. Yeni ger- çekleri, yeni ülkeleri keşfetmeye yöne- lik bir kuruluş. tiyatro sanatının yaşam gücünü farklı yönelişlerden, yeni diya- loglardan alacağına inanan bir enstitü kuşkusuz bu doğrultuda yıllardır iyi ni- yetli adımlar atmışrır, atacaktır. Önemli olan bu adımlann hızı ve kapsadıği alan- lar. Yine bu toplantıda önümüzdeki gün- lerde çeşitli ülkelerde yapılacak olan et- kinlikler üzerinde duruldu. 14-15 nisan tarihlerinde Atina'da ve 18-19 nisan ta- rihlerinde Lizbon'da yapılacak konfe- ranslar tiyatro eğitimi üzerine yoğunla- şırken Madrid'de 25-26 nisan günlerin- Uluslararası Akdeni/ Ii\atro Enstitü- sü (IITM), Akdeniz ülkeleri tryatro fes- tivalleri temsilcilerini geçen günlerde Shges'te bir ara\B getirdi Kuruhısunbaş- kanı Jose Monkon ilk gün yapöğı ko- nuşmada. bu toplanünın amaanı"Ak- deniz ülkeleri arasında bir festivaller zinciri oluşturmak'' olarak belirhyordu. Önceki yıllarda da bu amaçla bir ara- ya gelinmiş. ama bir festivaller yönetmen- liği için gerekli ölçütler saptanamamıs- ta. Bu nedenle Sitges toplannsı bu açıdan önemliydi. de tiyatro yayınlan ve bu yayınlann Ak- deniz ülkeleri arasında dolaşım olasılık- lan üzerinde durulacak. Özür ve düzeltme 12 Mart Çarşamba günü çıkan "DUO Üstüne Düşünceler " başhklı üç bölümlûk yazımda dızgide yeni paragrajların oluş- turulması anlam kaymalarma neden ol- muştur. 4. paragrafin sonundaki "solup veren anlar ", "soluk alıp veren anlar "dır. 7. paragrafta bir atlama olmuştur. Doğru- su şöyledir: "Yazardan oyuncuya, ayuncu- dan yazara gıden bir izleyıci. Yazannayun- cuda okunması çok daha kolayoluyor. çün- kü genelde izleyicinin metinden oyuncuya gitmeye şartlandığı bir tiyatro ortamı söz konusu" 9. ANKARA ULUSLARARASI FÎLM FESTİVALİ 6 Kısa Sınır Tanımaz'başhyor CLMHUR CANBAZOĞLU ANKARA- Ankara Uluslararası Film Festivali bir süredir Stuttgart, Nürnberg, Köln gibi Batı kentlerinde düzenlenen Türkiye sinemasıyla ilgi- li festivallere katkı sağlıyor. Kültür alışverişı sırasında ülke dışında kısa metraj yapan Türkiye kökenli yönet- menlerin fazla oluşundan ötürü ya- pıtlanndaki kalite ve sıradışı dili gö- ren festival yöneticileri buyıl 'KısaSı- nır Tanımaz' başl ığıyla birbölüm ayır- dılar bu genç yönetmenlere. Bu arada Ulusal Belgesel Yanşma- sı'nda yanşan Kazım Oz'ün "EDeri- miz Kanat Olacak, Uçup Gidecegiz*' başlıklı filmin gösterimı Türk-Ame- rikan Derneği yetkilileri tarafindan engellendi. 1994 yıhnda Mardin'de köyleri yakjlarak zorla göç ettirilen in- sanlann Istanbul'da karşılaştıklan güç- lükleri anlatan film, festival yönetimin- ce Alman Kültür Merkezi'ne aktan- larak gösterime sunuldu. Bugün saat 10.00'da Alman Kültür Merkezi'nde başlayacak Kısa Sınır Tanımaz programında Vatanda Ya- bancı(tsmail Çelik), BirAkşamCar- re'nin Arkasmda(Ali Karacabay), Se- vişmeninRengi(Ali Karacabay), Dağ BLsikleti (Mehmet Ali Ceyhanlı), Bey- rut(Ö. Savaşçı - E. Buldun). Dilsiz(O. Savaşçı - E. Buldun), Gün Doğmadan (Özdil Savaşçı), Ölüriiya(Ayhan Sa- lar). Gecede Yürüyüs (Nihat Seven), Suya Mum Tuttum (Nihat Seven), Sensin (Fatih AJun), Beyluuı İçin Şen- lik (Ayşe Polat), Yaban Gecesi (Ayşe Polat) var. Kısa metrajm Uluslararası Canlan- dırma filmleri Türk Kjsa Film Tari- hi'nden Tannnuı Bağtşı Orman (Ö. Lütfi Akad), BoşOda(Yalçın Çetin), Sansür (Tan Oral), 65 KV (Cemal Erez), 66( Mutlu Parkan). Asayiş Ber- kemal (Ahmet Soner) ve Üç BÖKim- lük Kısa Film {Özcan Arca) adlı ör- nekleri, Dünyaya Kısa Bir Bakış bö- lümleri kültür merkezlerinde devam ediyor. Birkaç gündür, Ankara'da özel- likle genç izleyicinin kısa metraja gös- terdiği ilginin altmı çiziyoruz. İzleyi- cinin bu kadar yakından takip ettiği programda yer alan yapıtlann kalite- sinde de belli bir yükselme var. Ğ>zel- likle deneysel bölümde uluslararası yanşmalarda sıntmayacak dört, beş ya- pıta rastlamak, gelecek için büyük umut verdi. Bu isimler arasından Ye- şilçam'\n yaşamayan filmlerine alter- natif çıkaracak çok genç var... Uzun metrajda yanşan yerli yapım- lardan bugün Erbfl Altanay'ın Make- donya'da çektiği İntihann El Kitabi, Yavuz Özkan'ın Bir Erkeğin Anato- misi, uzun süre senaryolar yazdıktan sonra ilk uzun metrajmı yöneten Ce- mal Şan'ın AB'sini izleyecek Ankara- lılar. estivalde Türkiye kökenli yönetmenlerin yapıtlanna aynlan 'Kısa Sınır Tanımaz' bölümü bugün başhyor. Özellikle genç izleyici, kısa metrajlı filmleri büyük ilgi gösteriyor. Bugün Rimini'nin farklı yüzlerini anlatan Italyan filmi 'Mavi Hat' ilk kez gösterime sunulacak. Yerli filmlere ilgi orta düzeyde ka- lırken yabancı filmlerin dolması fes- tivalin diğer ilginç notlanndan biri. Aynca yerli filmlerin yönetmenlerin- den bir, iki tanesinin festivale katılma- sı ve Deniz Beldryordu'nun yönetme- ni Suna Kural Aytuna ile filmin oyun- culanndan Ayşegül Aldinç'in açılışta yer almasının dışında Ankara 'yüdız- SK' bir festival geçiriyor. Bunda eko- nomik zorluk yaşayan festivalin davet- li sayısını sınırlı tutması etken olabi- lir, ama parasal sıkıntının yaşanmadı- ğı yıllarda da Yeşiiçam'ın Ankara'ya tam anlamıyla destek verdiğini söy- leyemeyiz. Gelelim beşinci günün yabancı film- lerine. Bugün ltalyanlardan Mavi Hat ilk kez festfvalde gösterime giriyor. ltal- ya'nın en sıradışı kenti kabul edilen, ünlü Federico FeDini'nin doğduğu Ri- mini'nin farklı suratlannı yansıtan Mavi Hat, Susameli'nın kendi roma- nmdan sinemaya aktardığı ilk fılmi. Napolili bir papazla yeraltı dünya- sının karşı karşıya geldiği Pianese Nunzio Ma>ısta 14 Yaşmda (Yön.: An- tonio Copuona) ile Luigi Magni'nin Çocukhık Düşmanlan ise son kez gös- teriliyor festivalde. Dağıtılan prog- ram kâğıtlannda Çocukluk Düsman- lan'nm gösteriminden sonra yönet- meni Luigi Magni'yle söyleşi yapıla- cağı yazılı. Ancak şu ana kadar Mag- ni, Ankara'ya ulaşmadı ve dünyanm bir köşesinde yeni filminin çekimiy- le meşgul olduğu söyleniyor. Brezilyalı yönetmen RosenbergCa- riry'nin Corisco ve Dada'sı, iki asker arasmdaki farklılıklan işleyen Sime- n«jv ve Nochev'in Bulgaristan yapımı filmi Sour,Jean-PierreMelviIle'in Bü- yük Kumarbaz Bob'ından oluşan gü- nün programında Çocukluk Düşman- hn'yla Pianesa Nunzio'nun kaçınlma- ması gerek. Festivalin yansına ulaştık. Mini bir değerlendirme yapıldığında seyirci- nin çok büyük bölümünün gençlerden oluştuğu, Amerikan sinemasının geç- miş yıllardaki kadar festival gişesine etki edemediği, kısa metrajda teknik açıdan yetersiz olmalanna karşın çok hoş dil yakalayan gençlerin fazlalığı ilk etapta dikkat çekiyor. Uzun met- rajda ise en fazla tartışma yaratanfiIm Italyanlann Brooklynli Amca'sı oldu. Hiçbir anlatım kuralına bağlı kalma- yan, kahramanlann psikolojisiyle il- gilenmeyen, bunlann yerine fiziksel ve ahlaksal açıdan hayli yıpranmış ve ezilmiş insanlan, dar mantıgı erkek egemenligini veren, sık sık kahraman- lann gaz çıkarmalan ve geğirmeleriy- le seyirciyi müthiş rahatsız eden, ara- da sırada beyazperdede beliren anla- tıcıyı kameraya tükürten Cipri ve Ma- resco'nun filmi büyük çoğunluğa gö- re 'iğrençti', ancak sinemadan çıkar- ken bu sinik iki yönetmenin Bunu- el'den Antonioni'ye, Pasolini'den Lynch'e tatlartaşıdığını yakalayan bir azınlıkda vardı... Lammas Caz Topluluğu Türkiye turnesinde Halk müziğiyle cazın maceracı ruhu bir arada Kültür Servisi - Altı ve on iki telli akustik gitar virtüözü ve caz saksofoncusu Don Paterson'un oluşturdugu Lammas Caz Topluluğu, British Council'ın davetlisi olarak Türkiye'ye geliyor. Hem caz hem de geleneksel müzik dinleyerek yetişen Paterson'un bestelerinde ve emprovizasyonlannda farklı gelenekler bir araya geliyor. Dundee Üniversitesi'ndeyken yazarlık dersleri veren Paterson, lskoç Sanat Konseyi Kitap Ödülü ve Arvon ' Observer Uluslararası Şiir Yanşması Ödülü'nün de sahibi. Müzikseverlerin karşısına ilk kez 23 yaşında, Ronnie Scott'ın topluluğuyla çıkan Tim Garland ise Kelt müziğine ilgi duyuyor. Lammas'ın ilk albümünde topluluğa daha sonra katılan solist Christine Tobin de yer aldı. Dublin doğumlu Tobin, Simon Purcell ve Kenny Wheeler gibi müzisyerıleTİe beraber çalıştı. Lammas'ın diğer üyeleri gibi Tobin de halk müziği ile modern sofıstike caz arasında çaba sarf etmeden hareket edebilmekte; Afrika-Amerikan müziğinden Kek ve Amerikan müziğine kadar çeşitli müzikleri seslendirebilmekte. Lammas Caz Topluluğu, halk müziğinin melodisiyle cazın maceracı ruhunu bir araya getiren çalışmalannda tngilizce, Irlanda ve lskoç dillerini kullanıyor. Kısa bir süre önce BBC tarafindan Yılın Genç Caz Topluluğu seçilen Lammas'ın 'Lammas', 'This Morning'. 'Tales From The Sun' ve 'The Broken Road' adlı albümleri bulunuyor. Izmir'de Avnıpa Caz Günleri çerçevesinde de konser verecek olan topluluğun turne programı şöyle: 19 jnart Trabzon Devlet Tiyatrosu, 21 mart Eskişehir Anadolu Oniversitesi, 23 mart Ankara Hilton, 25 mart Bursa Belediyesi Nikâh Salonu, 27 mart Izmir Sabancı Kültür Merkezi, 29 mart îstanbul Cemal Reşit Rey Konser Salonu, 30 mart Mersin Kültür Merkezi, 31 mart Adana Belediye Tiyatrosu. Çağdaş Sanat Müzesi'nden el becerisi kurslarına Feshane ne olacak?Kültür Servisi - Eyüp'te Defterdar'da ku- rulu olan ve 1835 yılında Osmanlı tmpara- torluğu'nun fes ihtiyacını karşılamak üze- re inşa edilen Feshane binası, kültür merke- zine dönüştürülmeyi bekliyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafindan 49 yıl kullanılmak üzere İstanbul Kültür ve Sanat Vakfi'na verilen ve vakıf tarafindan iki yıl süreyle orijinaline sadık kalınarak restore edilen yapının, Nejat Eczacıbaşı Çağ- daş Sanat Mûzesi adı altında kutlanılması planlanıyordu. 3. İstanbul Bienali'ne de ev sahipliği ya- pan bina, birtakım anlaşmazlıklar yüzün- den 1996 yılında tekrar büyükşehir beledi- yesine geçti. Tarihi Feshane binasının önü- müzdeki günlerde tekrar restore edilerek çeşitli dallarda beceri kurslanna ev sahipli- ği yapması düşünülüyor. 1997 yilı yatınm programına alınan ve Ekim 1997'de bifiril- mesi düşünülen Feshane binası, 8 bin 263 metrekarelik alanda kültür ve sanata hizmet etmeyi bekliyor. Büyükşehir Belediyesi Kültür Işleri Da- ire Başkan Yardımcısı Ahmet Nedim Çeker tarafindan yapılan açıklamaya göre tarihi Feshane binasının restorasyonunun 1997 yı- lının ekim ayı içinde bitinlmesi ve bu süre- den sonra tüm sanat dallannı içeren bir fu- ar niteliği taşımasının amaçlandığı belirti- liyor.Restore edibrtesi planlanan Feshane'nin bugünkühaliiseiçleracısı. 1980'lerdeniti- baren giderek toprağa gömülmeye terk edi- len yapı, önünden geçen ağır tonajlı araçla- nn sarsıntısı nedeniyle de çökme tehlikesi taşıyor. Bu nedenle yapının Haliç'e bakan kısmına bir set çekilmesi ve binanın çökme- sine sebep olacak nemin ortadan kaldınhna- sı planlanıyor. Feshane binası, tstanbul'un en eski sana- yi kuruluşlanndan biri olmasının yanı sıra ithalatın benimsenmeyerek yerli üretime ge- çişe de tanıklık etti. 1894'te Mimar Balyan tarafindan yenilenen ve 1895'te çırak ve iş- çi yetiştirmek amaciyla bünyesinde bir süb- yan mektebi açılan yapı, 1986 yılında bü- yükşehir belediyesi tarafindan yıktmldı ve konfeksiyon bölümü Bakırköy Pamuklu Sa- nayi Işletmesi'ne taşındı. Yapının sadece ilk prefabrike sanayi yapılanndan olan büyük dokuma salonu, müze ve sanat merkezine dönüştürülmek amacıyla yıkılmadı. YAZIODASI SELİM İLERİ Hçurtmalar Nane Şekerlerf 18 MartSadri Ah- şık'ın ölüm yıldönü- mü. Üç yıl göz açıp kapayana geçip git- miş. Aziz dostum Sadri Bey'le Kanlı- ca'daki son yazlar da- ha dün gibi. Uzayıp giden gece- lerde lstanbul'u ko- nuşuyorduk. Benim hayal meyal hatırladı- ğım bir Istanbul'da, hiç bilmediğim bir başka Istanbul'da ge- zilere çıktık. Neleranlatmazdı ki, nelerden nelere çağ- nşımlar çağlayanında herkesi sürüklerdi. Çocuklu- ğunu anıyordu. Sadri Bey'in çocukluğunda deniz- ler, vapurlar, Bogaziçi'nden, Paşabahçe'den Istan- bul'a getişler rengârenk bir yolculuk, belki bir film, birmasal olurdu. Babası kaptan olduğundan mı o kadar dikkat et- mişti, bılmiyorum, vapuriarın dört bir yanını ezbe- re betimlerdi. Bir vapur kamarasının resmini yap- mak istiyordu. Kanepelerin kumaşını, perdelerin alacasını sözcüklerie renklendirdiğine tanıklık ettim. Paşabahçe dendi mi, çarşısıyla, Tekel'iyle, oku- luyla, insanlanyla belirir, artık yaşamaya koyulundu. Ama yalnız Paşabahçe ve Boğaziçi mi? Belki bü- tün İstanbul. Sadri Bey İstanbul tutkunuydu. Yeni- yetmeliginde Cağaloğlu'na taşınmışlar. Liseye ve Eminönü Halkevi tiyatro koluna orada devam et- miş. Cağaloğlu'ndaki berbere gelirdi sıra. Boncuktan saçak saçak örtü-kapfyı görürdünüz. Berberin ko- nuşkanlığını duyumsardınız. Zaten birşiirinde: "Ben mi / İstanbul romansaeğer I Bir sayfasıyım " diyor... Şiirter - siirter yazardı. Öylesine yazmış ki, sevgi- li Çolpan llhan, nereye baksak, hangi çekmeceyi çeksek şiirler, yazılar çıkıyor, dedi. Belki de bir sa- niyenin bile unutulmasına, izi kalmadan geçmesi- ne tahammülü yoktu. "Şiirgece I Deniz martı / Şarkj ışık mevsim meh- tap I İstanbul hastasıyım "Ben onun I Son sayfasıyım"... Gerçekten bir son sayfa.'Istanbullu' olmak diye bir şey varsa Sadri Ağabey gerçek Istanbulluydu. Külhanilikten çelebiliğe, görgüden alçakgönüllülü- ğe çok geniş bir yelpazede Istanbullu. İstanbul kültürünün bütün dokusunda soluk ala- biliyordu. Değişen lstanbul'u çoğu kez görmezden geldi, görmek istemedi. Sanınm o yüzden, son yıl- lar sokağa bile seyrek çıktı. Anlattığı Beyoğlu, zengin bir kültür ve avarelik yur- duydu. Orada şairler, aktörler, marjinal olduklannı henüz bilmeyen marjinaller hanl hanl yaşıyorlardı. Anlattığı bir Atatürk vardı. Ders kitaplarının don- durduğu Atatürk'e benzemezdi. Yaşamak isteyen, Dolmabahçe Sarayı'ndan kaçıp gitmek isteyen, hayti yalnız, hayli çocuk kalmak isteyen bir Atatürk... Anlattığı Yeşilçam vardı. Kâh sevdiği, kâh kızdı- ğı, kınldığı. Kimileyin se.verdifilmlerini, kimileyin de dalıp gider... Onu tanıdığım yıllar bir otuz yıl öncesine uzanı- yor handiyse. Divan Oteli'nin bannda akşamı bek- lemek alışkanlığıydı. Divan Oteli anılan anlatırdı. Bir şiirinde de: "Birleğene I Tuzlu sularkoydum I Kibritlerden iskele kürdan minareler I Kâğıt va- purlar doldurdum" diyor. Çok sevdiğim bir şiiri. Orada uçurtmalan... lstanbul'un yükseklerinde he- men hiç göremediğimiz uçurtmalan nane şekerle- rine benzetiyor. "Niye nane şekeri? Uçurtmalar hep renkliydi..." diye sormuştum. Gülümsemişti: "Yoksul çocukta- nnki beyaz kâğıttan..." "Gençtim kocadım ben bu leğenin içinde..." Oysa hiçbir zaman kocamamıştı. Yeniden resim- te haşır neşir olduğunda, yeniden yağlıboya dön- düğünde ilkokul resim defterine resimler yapan bir çocuğun coşkusuyla, sevinciyle donanmıştı. Duvanmda tablosu asılı: Sonbahar yapraklan kı- zıl-san-kahverengi kapıyı... bahçe kapısını boydan boyaçerçeveliyor. Yağmuryağıyor. Genç birkadın- la bir subay şemsiye altında yürüyüp gidiyorlar... ... Yürüyüp gidiyorlar. Zaman geçiyor. Bütün ko- nuşmalanmız, Kanlıca'ya akşamüstü gidişlerim, tu- vali başındaki Sadri Bey, hepsi... ... Bu ne kadar çok sonbahar yaprağı! ÇBer Belen'in pesim sergisi • Kültür Servisi - Çiler Belen'in 'Eskişehir Tunalı Mahallesi Evleri' konulu işleme sergisi cumartesi günü Ruhi Su Kültür Merkezi'nde açıhyor. E&kişehir'de dünyaya gelen Belen, 1975 yılında Ruhi Su'nun açtığı sınavla Dostlar Korosu'na katıldı. 1976 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Dekoratif Sanatlar Tekstil Bölümü'nden mezun oldu. Kumaş deseni tasanmı, geleneksel Türk motifleri, halı deseni tasanmı ve jakarlı dokuma konulannda çalışmalar yapan sanatçı, katıldığı karma sergilerin yanı sıra kişisel sergiler de açtı. Belen'in sergisi 11 nisana dek görülebilir. Sanat dalları bîr araya toplarayor • Kültür Servisi - SASAY sinema, tiyatro, bale, opera, resim. heykel, müzik ve benzeri bütün sanat dallannı tek bir şemsiye altında topluyor. Sanatın her birini bünyesinde buluduran vakıfin amacı sanat çalışmalannı güçlendirmek, sanatçılann kamu yaranna yönelik gelişmesine ve yaygınlaşmasına yardımcı olmak. Sanat eğitimi gören yoksul öğrencilere de burs veren vakıf, bu amacı gerçekleştirebilmek ıçin 21 mart cuma akşamı saat 20.00'de Maltepe Yayla Sanat Merkezi'nde bir konser gerçekleştirecek. Vakıf yaranna gerçekleşecek konsere sanatçı Tuluyhan Uğurlu katılacak. BUGÜN • BOGAZİÇÎ ÜNrVTRSİTESİ StNEMA KULÜBÜ'nde saat 17.00'de 'Bisildetçi-Cyclo' gösterilecek. • CRR'de saat 19.30'da tÜMATA (Türk Musikisini Arastırma ve Tanıtım Grubu) konseri yer alıyor. • ROXY'de saat 22.00'de Nekropolis'in konseri yer alacak. (234 32 46) • ÇEKÜL GENÇLtK BtRİMİ'nin düzenlediği 'Osmanlı Döneminde Rum Ortodoks Toplumu ve Kiliseleri' başlıklı seminer saat 18.00'de. Seminere konuşmacı olarak Zafer Karaca katılıyor. • GRLT KAFKA, Kadm Oyunlan'nı saat 20.00'de Martı Sanatevi'nde sahneliyor. • AKM Küçük Salon'da saat 19.00'da piyanist Ergican Saydam bir Chopin resitali verecek. tstanbul Filarmoni konserleri çerçevesinde yer alan etkinlikte sanatçı Chopin'in Op. 9/1 ve Op. 31/2 noktürnleri ile Op. 36 ve Op. 5 sonatlannı seslendirecek. • SADRİ ALIŞIK, ölümünün ikinci yıldönümünde saat 18.30'da Lütfu Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Topkapı Salonu'nda anılacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear