25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 MART 1997 PAZARTESİ CUMHURİYET KULTUR 13 Berliner Ensemble oyunculan, Brecht geleneğinin yok olup gitmesinden yakınıyor 'Brecht ıınutturulnıak isteniyor'DUYGU PURGUN Brecht'in epik tiyatro anlayışını yaşa- ma geçirdiği, devrimci yeniliklerini ger- çekleştirdiği Berliner EnsembJe, bu yıl 99. doğum yılı olan bu önemli tiyatro adamının anısına İstanbuJ'da gerçekleş- tirilen etkinliklerin odak noktası haline geldi. ' tstanbul'da Bertin' kültûr etkinlikle- ri dizisinde 'Bertolt Brecht' alt baslığıy- la sunulan programda Berliner Ensemb- le oyunculanndan Cannen-Maja Anto- ni ve Hans Peter Reinecke'in 'Aşk ve Devrim' başlıklı tiyatro ve mûzik göste- risi de vardı. Berliner Ensemble'ın mü- zikyönetmeni KarJHeinzNehringin pi- yanosu eşhğinde Kurt \VeiD, Paul Dessau ve Hans Eisler'ın bestelerini yorumia- yan sanatçılar, Istanbul. lzmir ve Anka- ra'da Brecht'in şiirlerini seslendirdiler. 20 yılı aşkın süredir Berliner Ensemb- le'da oyuncu olarak görev yapan Antoni ve Reinecke ile Berliner Ensemble'ın 1989'da Berlin Duvan'nın yıkılmasıyla birlikte geçirdiği değişim ve Brecht'in Almanya'daki konumu üzerine konus- tuk. Doğu ve Batı Almanya'nın birleşme- sinin ardından, aralannda Peter Zadek, Heiner Müiler gibi tiyatro adamlannın yönetime geldiği Berliner Ensemble'da Brecht'in varislerinin tiyatro yönetimiy- le yaşadığı anlaşmazlık, finansal zorluk- lar ve neredeyse her gün değişen sanat yönetmenleriyle ilgili sorunlar bugün hâlâ sürûyor. Antoni ve Reinecke ise Brecht'in Almanya'da artık ilgi görme- diğini söyleyerek bu durumun idari ve mali sorunlardan da önemli olduğunu vurguluyorlar. - Berliner Ensemble polirik tiyatro kimliğini bugün de taşryor mu? ANTONI / REİNECKE - Tiyatronun polıtik kimliği Heiner Müller'in ölü- müyle sona erdi. Evet, bugün Brecht hâ- lâ güncel, şiirlerini. öykülerini halk se- viyor, ama gelecek yıl, yani Brecht'in 100. doğum yılı kutlamalanndan sonra, Brecht en yüksek zırveye çıkanlıp son- ra da tamamen unutulacak. Çünkü Ber- liner Ensemble'da şef dramaturgumuz erliner Ensemble'ın poiitik kimliğinin Heiner Miiller'in - ölümiiyle sona erdiğini belirten oyııncular. Brecht'c Almanya dışında herkesin daha çok sahip çıktıgını vıırguluyorlar. Gelecek yıl. Brecht'in 100. doğum yılı kutlamalanndan sonra. i'ınlii tiyatro adamının en yüksek zirveye çıkanlıp sonra da tamamen unutıılacağını belirten sanatçılar, Brecht sahnelemek istediklerinde para bıılamamaktan yakımyorkır: "Para Batıclan geliyor. Brecht tiyatrosıınıı yapmak için oııun dünya görü^üne yakın durnıak .şart. Bu göriişü benimsemeyenler. bize v eski \ ük' diyorlar. Öyieyse Brecht'i de bır viik olarak uörüvorlar." bile artık "Brecht'siz de olur" diyor - Berliner Ensembie'uı ödenekli tiyat- ro ounaktan çıkmasu sözleşmeü oyuncu- laria çalışması tiyatroyu nasıl etkiliyor? ANTONI - Bu durumun bizim için çok büyük bir etkisi olmadı, ama bizden 'tstanbul'da Berlin'kültür etkmlikleri dizisinde 'Bertolt Brecht' altbaşhğıyla sunulan programda Berliner Ensemble oyunculanndan Carmen-Maja Antoni ve Hans Peter Reinecke'in 'Aşk ve DevrinT başhklı tiyatro vemüzik gösteriside vardı. Berliner Ensemble'ın mûzik yönetmeni Karl Heinz Nehring'in piyanosu eşh'ğüıde Kurt WeiH,Paul Dessau ve Hans Eisler'ın bestelerini yorumlayan sanatçılar. İstanbuL lzmir ve Ankara'da Brecht'in şiirlerini seslendirdiler. sonra çok şey degişecek. Ben aynı za- manda oyunculuk dersleri veriyorum ve' gün geçtikçe oyuncu olmak isteyen kim- senin kalmadığmı görüyorum. Tiyatro önemini yitirmeye başlıyor. Tabii bunda medyanın etkisi çok büyük. Çünkü hiç eğitim görmeden fllm oyuncusu bile ola- biliyorsunuz. - Berliner Ensembie'ı 'Brecht müze- si' olarak tanımlayanlar da var_ ANTONİ - Buiıu 20 yıldır söylüyor- lar. Aslında müze bile değil. Müzede de- ğerli şeyler bulunur, oysa bizim elimiz- de değerli hiçbir şey kalmadı. Geçnuşi bile yasayamıyoruz artık. Bu yüzden Brecht'i Türkiye'ye getirdik zaten! -Abnanya dışında pek çok ülkede ftır- ne yaptuuz. Brecht'e ilgi nasıl? ANTONI/REBVECKE-Türkiye'de- ki gibi çok büyük ilgi var. Özellikle Türk seyircilerin ilgisine çok teşekkür ediyo- ruz. Brecht'e Almanya dışında herkes daha çok sahip çıkıyor. Almanya'da pek kimsenin umurunda değil herhalde. Ga- liba bunun nedeni Brecht'in poiitik yak- lasımıyla baglantılı. Şu anda iktidarda olanlar onu unutturmak istiyorlar. Çün- kü poiitik durumlar üzerine yazdığı me- tinlerşimdi de geçerli. tşsızliİc, sağın iler- lemesi, milliyetçilik... - Peki Bertiner Ensemble bundan son- ra nasıl bir çizgide ilerleyecek? ANTONİ / RECVECKE - Biz de çok merak ediyoruz ne olacağını. Eski Doğu Almanya'da sansür vardı. Şimdi de baş- ka türlü bir sansür var. Brecht sahneie- mek istediğimizde para bulamıyoruz. Bağımlılığın biçimi değişti. Bunu bir ör- nekle açıklayalım: Almanya birleştikten sonra Batı'dan birçok tiyatro öğrencisı geldi. Brecht'in tiyatrosunu ögrenmek istiyorlardı. Diksiyon dersinde Brecht'in 'KomünizmeÖvgü' şiirini okumalan ge- rekiyordu. Batı'dan gelen öğrencilerbu şiiri okumayı reddettiler. Ana dersin Brecht olduğu bir okulda bu öğrencile- rin kabul edilmemesi gerek. Buna ben- zerçok yeni unsurlar geldi tiyatroya. A- ma elimizden gelen bır şey yok, çünkü para Batı'dan geliyor. Brecht tiyatrosu- nu yapmak için onun dünya görüşüne yakın durmak şart. Bu görüsü benimse- meyenler bize 'eski yök' diyorlar. Öy- leyse Brecht'i de bir yük olarak görüyor- lar.. 'Brecht, Devlet Tiyatrosu oyunculannın umurunda değil!' Kültür Servisi - "Sınırsız: Istanbul-Beriin KiiltürBuluş- malarT başhklı etkinlikler kapsamında, önceki gün AKM Oda Tiyatrosu'nda. *Brecht kimin umurunda?" başhklı birpanel düzenlendı. Berliner Ensemble üyesi dra- maturglar Barbel Jaksch ve HolgerTeschke,Doç. Kerem Karaboğa, Yücel Erten ve Vılmaz Onay'ın katıldıklan paneli Prof. Zehra tpşiroğlu yönettı. Zehra Ipşiroğlu'nun, He- iner Müller'ın "Brecht'i şab- lonlaşürmadan düşüncelerin- den yararlanabilir miyiz. na- sıl" sorusuyla başlattığı pa- nelde ilk olarak Yücel Erten söz aldı. Erten. öncelıkle panelin başlığı üzerinde durdu: "Brecht kimin umurunda?'' Salonda göz gezdırdikten sonra; "Gördüğüm kadany- la Brecht Devlet Tîyatrolan sanatçılaruun umurunda de- ğil. Ama benim umurumda. Bu kimsenin umurunda mı_ Onu bilemjvonım!" dedi. Erten, Türkiye'de 1979 yı- hnda "Brecht Öldü mii?" başlıklı bir söyleşi düzenlen- diğini, ancak ardından "Ar- turo Ui'nin Önlenebilir Yük- seüşi" adlı oyunun, izleyici ta- rafından olağanüstü dirimle karşılanarak büyük başan ka- zandığını hatırlattığı konuş- masında; "Böylelikle Brecht ölmediğinikanrtladıveçokiyi yasadı bu ülkede'' dedi. Er- ten, aynca "Cloballeştiği sö>- lenen dünyjda, sosyaüst dü- zenin bozulduğu ve sosyalist doktrinin modasının geçtiği düşüncesiyle, Brecht'in de modasının şeçtiği inancı ya- rattlmak tsterifyor. Ancak bu 'post sosyalist' dünya yeni binyıla bir ûtop\anın gerçek- leşmiş hali olarak girmiyor. Berliner Ensemble üyesi dramaturglar Barbel Jaksch ve HolgerTeschke, Doç. Kerem Karaboğa, Yücel Erten ve Yılmaz Onay'uı kaüldıklan paneti Prof. Zehra İpşiroğlu yönetti. Bu vü/den illüzvonJara karşı savaş açmış Brechfin bir di- rim kavnağı olarak kalacağı- nı düsünüyorum" şeklinde konuşta Panelin ikinci konuşmacı- sı Yılmaz Onay ise Brecht'in yöntemi üzerine yaptıgı ko- nuşmada, "Brecht yalnızca AJmanlann değil, dünyanın mata olmuş bir sanatçı» ÇeBs- kiiere verdiği önem ve isleyiş tara onu büyük yapan.Bu çe- lişkiier artarak sürüyor" de- di. Onay'a göre Brecht'i ba- zılannın gözünde suçlu kılan en büyük neden, soyut görü- şünü eserlerinde yansıtmakla kalmayıp sanatçı ikiyüzlülü- ğünü gözler önüne sermesi. Onay aynca Brecht'in temel- de her şeyin değil, yalnızca mevcut düzenin sonunun gel- diğine inandıgı için suçlandı- ğını, oysa Beckett'in insanlı- ğının sonunu haber vermesi- ne karşın yüceltildiğini söyle- di. Brecht'in genç kusaklar tarafından sahip çıkılması ge- rektiğini belirten İpşiroğlu, sözü daha sonra Kerem Kara- boğa'ya verdı. Genç tiyatro- cu. Brecht'e ulaşmak konu- sunda en çok Türkçe kaynak bulmakta zorlandıklannı be- lirterek başladığı konuşma- sında, Mimesis dergisinde yaptıklan çeviri çalışmalan- nm Brecht'i anlamak konu- sunda kendilerine çok yardım ettiğinı söyleyerek Mitos - Boyut'un Brecht'in tüm eser- lerinin çevirisi girişimini olumlu bulduklannı da açık- ladı. 1949 yılında Brecht tara- fından kurulan Berliner En- semble'ın bugünkü drama- turglanndan Barbel Jaksch, "tçinde bulunduğumuz yüz- yıl üzerine düşünce üretmiş insanlan reddetmek cürüm- dur" sözleriyle konuşması- na başladı. Brecht'in Marksizmmin hümanizmasından aynlama- yacağı görüşündekı Jaksch. bugünün izleyıcisinın kafa- sında sis yaratabilecek üslup sorunJanna fazlaca önem ve- rilmemesini vurgulayarak "Brecht'i münzevi, içine ka- panık bir bütün olarak gör- roeyelim. Her parcasuu bıra- kalım ayn ayTi zenginlessin, bırakuı seyirciler kendileri ke- yifabmlar. Brecht yeni tiyat- ro anlayışlanyla yaşatılsın. Metin kendi kalitesini yaşa- suı" dedi. Berliner Ensemble'dan pa- nele katılan diğer dramaturg Holger Teschke ise Brecht'in eserlerinin özyaşamıyla pa- ralellik içinde olduğunu an- lattığı konuşmasından sonra, mirasçılannın Brecht'in eser- lerinin oynanmasına getirdik- leri kısıtlamalarla ilgili ola- rak şunları söyledi: "Brecht ölümünden önce Arche- Suhrkamp yaymeviyle anla- şarak, oy unlannın hangi reji- sör ve oyuncu tarafindan sah- nelenmesi konusunda bu ya- yınevine yetki vermiş. Ölü- münden sonra bu yetki ço- cukJanna da geçmiş. Brecht bir dahiydi, ancak bu çocuk- lannın da dahi olmasını ge- rektirmiyor. Unutuunamab- dır ki yücegönüllü/ük de bir dahilik göstergesidir." Konuşmacılara gelen bir başka soruysa. Brecht'in ku- ramlannın oldukça tutarsız ve karmaşık olduğu yönün- deydi. Alman dramaturglar bu konuda şunlan söyledilen "Brecht'in kuramsal yönleri- ni çok fazla ciddiyc ahnayın. Bırakın kuramlarla bUim adarnlan ugrassınlar. Çünkü Brecht bu kuramlan. o dö- nemde Almanya'da tiyatro alanında dddiye ahnmakiçin kuram sahibi olunması gerek- tigini büdiğinden yaznuşn." Berliner Ensemble tartısıldı 'Poiitik tiyatro ilgi görmüyor'KüJtûr Senisi - Bertolt Brecht'in kurucusu olduğu Berliner Ensemble tiyatrosu- nun geçmişi ve 1989 yıhn- dan sonra yaşadığı değişim, önceki gün Berliner Ensemb- le dramaturglannın da katıl- dığı bir panelde tartısıldı. 'tstanbul'da Berün' kültür etkinliklen kapsamında dü- zenlenen, Yrlmaz Onay'ın yönettiğı panele tiyatro sa- natçısı Zeîiha Berksoy, dra- maturg Holger Teschke ile Barbel Jaksch katıldı. Brecht'in, Amerika'daki sür- gün yıllanndan sonra Doğu Almanya'ya geb'p ann'-kapi- talist DDR kültürünün sim- gesi haline gelen Berliner Ensembie'ı kurarken kimse- nin ona kucak açmadığrru be- lirten Holger Tesckhe, tiyat- ronun, kurulduğu günden be- ri her dönetnde sorunlar ya- şadığma dikkat çekri. 1989'da Berlin Duvan'nın yıkılmasır.dan sonra, Doğu ve Batı Almanya'dan gelen beş tiyatro adamının (Peter PaBtzch. FritzMarguart, He- taer Müûer, Peter Zadek ve Matthias Langboff) yöneti- me geldığıni anlatan Barbel Jaksch, bu durumun tiyatro çevresi ve basın tarafından eleştirildiğini belirtti. 1989'dan sonra, Brecht dö- neminde olduğu gibi belirli bir yazann tiyatronun odak noktası haline getirildiğini, Berliner Ensemble'ın öde- nekli tyatro olmaktan çıkıp finansal bağımsızlık kazan- dığını ve konuk oyuncularla çahşmaya başladığını anla- tan Jaksch, tiyatronun bütün bu yeniliklere hazırhksız ya- kalandığı için yaşamdan ve seyırcıden uzaklaştıgtm be- lirtti. Jaksch, tiyatronun bu- günkü sorunlannın başmda finansal sıkıntılar ve Brecht'in varisleriyle yaşa- nan anlaşmazlıklann geldi- ğini söyledi. 1967'de Berliner Ensemb- le'da konuk oyuncu olarak bulunan Zeliha Berksoy da Berliner Ensemble'ın poiitik bir tiyatro olduğunu ve bu ni- teliğinden hiçbir dönemde ödün vermedığini söyledi. Tiyatronun hem iktidaria hem de kendi ıç dinamığiyle her an hesaplaşma içinde ol- duğunu belirten Berksoy, 20. yüzyılın 'gerilinı' teması üze- rine oturan drama anlayışının Brecht'in diyalektik kura- mıyla yakından ilgili olduğu- nua dikkat çekti. "İnsanlar beni okumaktan vazgectigi zaman mutlu bir insan olaca- ğnn. Çünkü o zaman insanb- ğm sorunlan çözülmüş ola- cak" sözünü anımsatan Berksoy, insanlığın sorunla- nnın bitmek bir yana gün geçtikçe çoğaldığmı, bu yüz- den de Brecht'in hâlâ güncel olduğunu belirtti. Berliner Ensemble'ın 'Brecht müze- si' olarak görüldüğünü belir- ten Holger Tesckhe ise poii- tik tiyatro geleneğinin artık ilgi görmediğine dikkat çek- tı. Kısa metrajblar salonları dolduruyor CLTMHUR CAMBAZOĞLU ANKAR4 - 9. Ankara Uluslara- rası Film Fîstivali'nde dördüncü gün, en faza dikkat çeken bölüm olan 'Llusa Uzun film Yartşma- sı'nda, katıan 13 filmden Yavuz Ozkan'ın 'HrErkeğin Anatomis'. MuammerÖzer'in 'Hoüyw9odKa- çaJdan', KalirSözen'in'KitşÇiçe- ği' yarışıyor bugün. 'Bir Kadının Anatomisi'nJe birçok konuyu aynı anda verme-e çalışan, ancak kufgu açısından brtakım kopukluklara engel olam^an Yavuz Özkan, ye- ni filmı 'BirCrkeğin Anatomisi'nde aynı sorunlc karşı karşıya. Bugün Türkiye'ninx>ğazına kadar battığı Sosyal ve pwJtik pisliğın içinde ya- şayan bir avıkalı anlatırken işin içi- ie fazlasıylî kentsoylu bir insanın jonınlannı tokmaya çabalaması, istüne üstlöt didaktik bir dil kul- lanması bu yeni filmin bütünlüğü- nü de zedeliyor. On yıl kadar film şetlerinden uzak kalan Muammer Özer ise si- nemaya tutkun bir kenar mahalle çocuğunun sıcacık öyküsüyle dö- nüyor. HaKl Ergün, Bülent Kaya- ba$, Füsun Demirel. Serra Yü- maz'ın başlıca rolleri yüklendiğı 'Hoflywood Kacaklan'nda yaşama fıgüran olarak katılan insanlann düşleri, günlük rutin içindeki takın- tJan, var olma çabalan Mazhım Çi- men'in yine konuyla ıyi örtüşmüş müziğiyle veriüyor. Daha önce 'Şahmaran'daoynamış Mehmetile 'So^ık Geceter'in 'Kasket Zeki'si Rahim'in oyununa dikkat. İlk uzun metrajlı çalışması 'So- ğukGeceler'le Altın Koza kazanan Kadir Sözen bu kez Avrupa'da var olma savaşı veren bir işçınin öykü- süyle karşımızda. 'Kış Çiçeği'ni 'Soğuk Geceler'de olduğu gibi MenderesSamancdarsürükl üyor... Bu yıl Ankara'da kısa metraja da sinemaseverin büyük ilgisi var; gös- terimler hep dolu salonlarda ger- çekleşirken 'l lusal Kısa Füm Yanş- ması'jürisi u cajılandjrma"dalında birinciyi saptadı bile. Bahadır To- sun 'SuurUr' adlı yapıtıyla 47 fıl- min katıldığı 'LluslararasıCanlan- dırma Fihnleri Yanşması'nda Tür- kiye'yi temsil edecek. Jürinin özel ödül verdiği Çınar Madırga'nın 'ÇıtÇıt'adlı fılmı de aynı yanşma- da yer alacak. Bugünün kısa metrajlı programı çok yoğun. Dün "Ulusal Kısa Fihn Yanşması'nın deneysel filmlerini izleyen jüri, bugün aynı bölümün dramatik fılmlerini AJman Kültür Merkea'nde değerlendırecek. Yak- laşık altı saat sürecek bu gösteriyi sinemaseverlerde ücretsiz ızleyebi- lecek. Kısa metrajcılar için ilginç bir köşe daha başhyor Türk-Amerikan Derneği'nde. 'ühısal Belgesel Fflm Yanşması'nın fılmlerine aynlan 6.5 saatlik programda 'Çirkin Kral' (Musa Çözen). 'Bir Toplum Orgü- tü Dûşü - Bir ModeT (Rıfat Aras). 'Kestaneden Tekneyıe' (Mustafa Bülbül), 'SisBKn-' (Cenk Erlevent), •TepedekiIşık'(R. Demirtaş), "Pm- wow' (Okan Ünsür). 'Faytonlar' (Handan Öztürk), 'Teveüut 1340' (Didem Yılmaz), 'Bir Mavi Yolcu- luğun İzinden: Gökçeada' (A. Sü- reyya Övez), 'EDerimizKanat Ola- cak Uçup Gideceğiz' (Kâzım Öz), 'Etrus' (Hüseyın Karabey), 'Alon Elma' (Tülin Eraslan) yapıtlan var. 89 dakika uzunluğundaki 'İsmail Beşikçi/36 Kitap-13 Cezaevi'(Ah- met Soner) adlı film ise aynı salon- da yann göstenlecek. Yanşma dışı 'LTusal Kısa Finn- ler'ın de Türk-Jngfliz KültürDerne- ği'nde 10.00'dan başlayarak izlene- bileceğini ekleyip festivalin uzun metrajlı yabancı fılmlerine geçe- lim. Listeye göz atıldığında öyle fazla medyatik film görülmese de program hayli güçlü. JacquesBrec- ker'ın yanm yüzyıl önce yönettiği 'AntoineveAntoinette', tspanyol us- talardan Picasso'nun 'Tuû Teyze'si son dönemde Pedro Ahnodovar'la anılmaya başlayan tspanyol sine- masının farklı yüzünü keşfennek is- teyenlere seslenecek. 'Mutiuluk Kuşu' (Yön: Pflar Milo) ve Truffa- ut'nun 'Kadınlan Seven Adam'ı arasında seçim yapmak zor. Yeni Italyan şineması bölümün- deki üç film 'Öfkevie ve Sevgiyle' (Alfredo Angeli). 'Gelecek Knyü Oyküleri' (Francesco Maselli) ve 'Pianese Nunzio, Mayısta 14 Yaşın- da'dan (Antonio Capuano) sonun- cusu gerek konusu gerek de oyun- culuk performansı açısından geçen yılın en fazla tartışılan yapımlann- dan biriydi. 1991 'de ilk uzun met- rajhsı 'Vıto ve Diğerleri'yle Vene- dik'tenEleştirmenlerÖdüiü'yledö- nen Capuano, Napoli'de devlet için- de devlet haline gelmiş Camorra düzenine karşı çıkan bir papazın önce halkın gözünde nasıl kahra- manlaştığını, ardından kilise ortamı içinde Nunzio adlı bir çocuğa duy- duğu "yr3funsevp"nin başına neler açtığını gerçekten çok ince bir dil- le veriyor filmde. Bir yanda tüm canlılığı ve çıplaklığıyla Napoli, di- ğer yanda bir papazın ıçedönük dünyası arasında gidip gelen anla- tımda Italyan sinemasmın son on yıldayetiştirdiği en önemli isimler- den Fabrizk» Bentivogbo'nun payı büyük. BUAŞAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Sabahattin Ali: Ölümcünün Öldüpemediği 1923'ten sonra ilk yapıtlarını veren edebiyat adamlanna Cumhuriyetin, ancak dünya göriişü ko- şcrtunda özgürlük tanıdığını biliyoruz. Yanı yöresi yasalarla kuşatılmış olan bu özgürlük anlayışı egemen gücün/güçlerin izin verdiği sınırda biter. Sonrası?.. Sonrası kuşatılmaya boyun eğmeyenlerin sınır tanımazlığı. Günümüz gençlerinin de elinden düşürmediği Nâzım Hikmet'i kendisine tanıdığı özgürlük yarat- tı o koşullarda. Sait Faik, özgür bireyin simgesi gibiydi. 1907 doğumlu Sabahattin Ali'nin ilk öykülerini yayımladığı yıllar bu kuşak sorgulamaya başlamış- tı. Osmanhdan kalma üretim ilişkilerini, devletin ya- ratmaya çabaladığı yeni sınrfı sorguluyordu. Iktida- ra egemen olan bürokrasiyi, "Gözlerimi kapanm- Vazifemi yapanm" kafasını sorguluyordu. "Aydınlık" dergisi kapatılmışsa "Resimli Ay". "Resimli Ay" kapatılmışsa "Resimli Perşembe". "Resimli Ay"üa genç Nâzım, yirmi üç yaşın Sa- bahattin AJİ'sinden gelen "Bir Orman Hikâyesi"ni şöyle tanıtıyor okurlarına. "Benim kanaatımca bu yazı bizde örneğine az te- sadüf edilen cinsten bir eserdir. Köylü ruhiyatının bütün muhafazakâr ve ileri taraflannın, iptidai ser- maye terakümü yapan sermayedariığın inkişafyo- lunda köylülüğü nasıl dağıttığını ve en nihayet, ta- biatm deniz kadarmuazzam birunsunı olan orma- nın muğlak, ihtiraslı hayatını, kımıldanışlannı zeki bir aydınlık içinde görüyoruz." Atını doludizgin süren bır öykü adamı Sabahat- tin Ali. Dünya görüşüne karşrt olanlann da severek oku- duğu. Birincil özelliği gözlem gücü. İnsanlan bulunduk- lan toplumsal koşullardan soyutlamamak. Ikincisi, kişilerinin ruhsal kimliklerini yansıtma ça- bası. Çağdaş Türk Edebiyatı'nda şöyle anlatmaya ça- lışmıştım bu özelliğini: "60'/ aşkın öyküsünde köylü kentli kadınlar, mah- puslar, çocuklar, bürokratlar kendi niteliklerinin ya- nı sıra, sınrflı toplumun insanı olmaktan gelen nite- likleri birlikte yaşartar. Issız, kendi durumuna bıra- kılmış Anadolu'nun yalnız insanlan idare lambala- nnın soluk ışıklan altında hüzünlü bakışlanyla insan- lığımızı arar gibidirler. Sorma aşamasına bile gele- memiş olan bu insanlan (birkaç öykü dışında) ger- çeği zorlamadan verir Sabahattin Ali." 1930 sonrası öykünün de şiir gibi "izinsiz muha- lefet" yıllarldır edebiyatımızda. Sabahattin Ali gel- miştir, Sait Faikgelmiştir. Halikarnas Bahkçısı gel- miştir. Peyami Safa ki, diyalektik materyalizme boşve- rip idealist felsefenin öncülüğüne soyunduğu yılla- nndadır, şu satırları yazmaktan alamaz kendini: "Bizden sonrakiedebiyat gençliği Sabahattin Ali ve Sait Faikgibi iki yaman hikâyecipeydahladı. Hiç şüphe yok ki, bu iki isim yeni Türk hikâyeciliğinin baş sedirinde oturuyor." (Cumhuriyet 9 Mayıs 1939). • • • 1948'de öldürülmeseydi bilemeyiz kaç yıl çalışa- caktı Sabahattin Ali'nin yaratı tezgâhlan. Bıraktıklarına bakalım. Dört öykü kitabı, üç roman ve günümüz gençle- rinin seslendirdiği dizeler: "Yollar gide gide biter Kurşun ata ata biter Ceza yata yata biter AJdırma gönül aldırma" 90'ıncı yaşında ölümcünün silah çekme gücü var mı Sabahattin Ali'ye. Beteika'da bir Türk ressaım• BRUKSEL (AA) - Türk ressamı Izel Hendek, Belçika'nın Gand kentinde, 'Felaketin Sessiz Seyircileri' başlıklı bir resim sergisi açtı. Gand Türkiye Kadınlar Birliği'nin öncülüğünde düzenlenen ve Türkiye Büyükelçiliği Kültür Ataşesi Prof. Tolga Yarman tarafindan açılışı yapılan sergide, Belçikalı sanat tarihçisi Doç. Mark Poriau, Izel Hendek'in resimlerini değerlendirdi. Poriau. sanatçının eserlerinde, sorumluluğu ve toplumun sorunlannı yansıttığını kaydetti. Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nden 1967'de mezun olan tzel Hendelc, Türkiye'deki ilk sergisini 1971 'de tstanbul'da, yurtdışmda ilk sergisini ise 1974 yılında Frankfurt'ta açtı. Almanya'nın Hamburg kentinde yaşayan Hendek, Tûrkiye'de ve Avrupa'da çeşitli sergilerle eserlerini sunmaya devam ediyor Ceylnın Atuf Kansu Şiir Ödüki Oya Uysal'm •ANKAR\ (AA) - Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü bu yıl, 'Uçuruma Düşen Nehir' adlı dosyası ile Oya Uysal kazandı. Seçici kurul, 43 yapıt üzerinde yaptığ] değerlendinme sonucunda ödülü. oyçokluğu ile Oya Uysal'm yapıtına verdi. Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü kazanan Oya Uysal, 1952 yılında Jstanbul'da doğdu. Sanatçı, 1972'de 'Ikiîi Düşünceler', 1974'te 'Büyük Düşlerin Türküsü', 1976'da 'Savaş Çocuklan', 1994'te 'Filim Sende Ayışığı' ve 'Yıldız Kokuyordu Gökyüzü' adlı yapıtlannı yayımladı. Esat Karabuhıfun sergisi TOBAV'da •ANKARA (AA)-Sanatçı Esat Karabulut'un görüntülü medya eleştirisi yaptığı "Medya Kırosu' başlıklı kolaj sergisi, 19 martta TOBAV'da açılıyor. Ankara'da ilk kez izienime sunulacak olan sergide, sanatçının ilginç çalışmalan yer alıyor. Sanatseverlere değişik bir seçenek sunan Karabulut, sergi için "Günümüzde sanatın pahalı olduğundan yakınılıyor.Oysa ki elimizdeki basılı malzemelerle bile sanat üretilebilir'" yorumunu yapıyor. Oyun yazarlığı ve yönetmenliği de yapan sanatçı, halen sahne ve mekân tasanmcısı olarak görev yapıyor. Karabulut'un yapıtlan, 19 nisan tarihine kadar TOBAV Sanat Galerisi'nde görülebılir. Kapikatüpcülerden Mizah Gecesf • ANKARA (ANKA)-Karikatür ustalan, geleneksel 'Mizah Gecesi'nde Istanbul'da bir araya gelecek. Özellikle, kişilerin bırbirlerine en fazla şaka yaptığı 1 Nisan günü düzenlenen geceye, 'Ciddiyetini yanında getirmeyen karikatüristler' katılabilecek. Karikatürcüler Derneği'nin düzenledifi 'Mizah Gecesi' bu yıl da karikatür ve güldürü ustalan ile karikatürseverleri bir araya getirecek. Politikacılann da kahlacağı belirtilen 'Mizah Gecesi' gülmece dolu bir programJa karikatürseverleri ağırlayacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear