22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 1997 ÇARŞAMBA 8 DIŞ HABERLER ABD ve Irak arasında "hassas tesisler" yüzünden çıkan tartışma Körfez'de ipleri gerdi Irak krizl yîne timıaıııyor• Çlinton, başkanlık saraylan dahil, UNSCOM'un her yeri denetleyebilmesi gerektiğini söylerken Bağdat ulusal güvenlik ve egemenliğin söz konusu olduğu alanlann denetlenmesine izin verilmeyeceğini açıkladı. • Irak'ta gerginlik, BM Güvenlik Konseyi'ni de ikiye böldü. UNSCOM'un, teftiş çalışmalanm bir an önce bitirmesini isteyen Rusya, böylece Irak'a uygulanan ambargonun kaldınlması sürecini de hızlandırmayı planlıyor. DışHaberlerServisi- Irak ile ABD ara- sında "hassas yerter" konusunda çıkan anlaşmazlık. Irak'ta krizin yeniden tır- rnanmasına yol açtı. Hassas teşislerle il- gili tartışma. BM Güvenlik Konseyi'ni de ikiye böldü. ABD, BM'de görevli silah uzmanlan- nm başkanlık saraylan dahil, Irak'ta iste- dikleri yeri denetleyebılmelerinde ısrar ederken ulusal güvenlik ve egemenliğin söz konusu olduğu alanlarda denetim çalışma- lanna izin verilmeyeceğini açıklayan Bağ- dat yönetimi, ABD'yi yeni bir kriz yarat- makla suçluyor. UNSCOM, şu ana dek hassas tesislere girmek için herhangi bir talepte bulun- madığından, ABD ile Irak arasında yaşa- nan gergınliğin nereye varacağı da henüz bılinmiyor. Bağdat'taki gözlemciler, üç haftalık aradan sonra yeniden işbaşı yapan UNSCOM'un denetleme çalışmalannda şu ana dek bir sorun çıkmadığın], Iraklı yet- kililerin UNSCOM'a yardımcı olmaya çalıştığını belirtiyor. Irak'taki "hassas böJgelerin" kapsamı Birleşmiş Milletler GüvenJik Konseyi'ni de ikiye böldü. Önceki gûn geç saatlerde toplanan BM Güvenlik Konseyi'nde Rus- ya, BM Özel Komisyonu UNSCOM'un yürüttüğü silah denetleme çahşmalannm ruzlandınlmasını istedi. Krizin başından beri ABD ile birlikte hareket eden tngil- tere ise, Irak'taki kitle imha silahlannın tas- fıyesinden sorumlu UNSCOM'un danış- ma kurulu taraftndan geçen hafta sonu ha- zırlanan bir raporun Konsey taraftndan oybirliği ile onaylanması konusunda ısrar etth 'Meşru kaygdar' UNSCOM raporunda, Özel Komis- yon'un görevini tamamlayabilmesi için "Derhal, koşulsuz ve hiçbir kısıtlama ge- tirilmeden" istedıği bölgelen denetleye- bilmesinin "mudaksurettegerektr oldu- ğu ifade edilıyordu. Irak'ın "ulusal gü- venlik. egemenük,onur" gibi "meşru kay- güanna" da saygı gösterilmesi gerektiği belirtilen raporda UNSCOM Başkanı Rk- hard Butler'a da Bağdat'la olan tartışma- ya acılen bir açıklık getirmesi çağnsında bulunuluyor. Ingiltere'nin desteklediği bu öneriyi reddeden Rusya, UNSCOM'un "ilgili alanlarda" soruşturma aşamasın- dan uzun vadeli denetleme aşamasına geç- mesini istiyor. Soruşturma, yani teftiş aşa- masuıın kısa rutulması, Irak'a uygulanan yaptınmların da daha kısa sürede kaldı- nlmasını sağlayacak. Önceki günkü tar- tışmadan bir sonuç alamayan BM Güven- lik Konseyi, dün bir kez daha toplandı. Rusya ve Fransa, Richard Butler' ın bir an önce Bağdat'a giderek Iraklı yetkililer- le temasa geçmesi için de baskı yapıyor. Butler'ın gelecek hafta sonu Bağdat'a git- mesi beklenirken bazı diplomatlar Rus- ya'nın, Butler'ı izole etmeye çalıştığını öne sürüyor. UNSCOM'a Irak'ta bütün kapılann açılmasında ısrar eden ABD yetkilileri ise "hassas yerleriıT sayısmı giderek tırman- dınyor. "Asya Pasifık tsbirüği ForunuT( APEC) zirvesi için Kanada'da bulunan ABD Baş- kanı BUl Clinton, Irak'ın BM denetçileri- nin girmesini yasakladığı yerlerin yalnız- ca devlet başkanlığı saraylanndan ibaret olduğu açıklamalannı yanıltıcı diye nite- lendirerek "Irak'ta böyle 78 saray var ve bunlann çevresinde genis, külliyeler bulu- nuyor. Bu saravlann bazılannın kapladı- ğı alan. Washington'dan daha büyük" de- di. ABD Savunma Bakanı VVHlianı Cohen daha önce bu sayının 63 olduğunu açık- lamıştı. Yunanistan'ın iddiası Türkiye'de kimyasal silah üretiliyor' MURATİLEM ATtNA-Türkiye'ye karşı uluslararası baskı mekanizmalannı harekete geçirebilmek için her türlü yönteme başvuran Yunanlı yetkililer, şimdi de Türkiye'nin kimyasal silah üretimine başladığı iddiasını ortaya attılar. Yunanistan Savunma Bakan Yardımcısı Dimitris Apostolalds tarafından NATO Güney Avrupa Kuvvetleri Komutanı Mesley Clark'a iletilen yeni Yunan iddiasına göre Türkiye kimyasal silah üretimine başladı. Gerginhava Irak'a uygulanan yaptınmlann konuşulduğu bir sırada Yunanistan Savunma Bakan Yardımcısı tarafmdan NATO yetkililerine iletilen iddia konusunu cevaplandıran Clark. Yunan Savunma Bakanı tarafından kendisine iletilen konuyu ilk kez duyduğunu dile getirerek "Ancak bu iddialan araşöracağım" dedi. NATO Güney Avrupa Kuvvetleri Komutanı Clark, Savunma Bakan Yardımcısı Apostolakis'in Türkiye'ye yönelttiği iddialara karşılık PKK militanlanmn Yunanistan ve Güney Kıbns Rum Yönetimi'nde (GKRY) eğitildikleri konusunda kendilerine bilgiler geldiğini söylemesi, ikili görüşmenin havasını sertleştirdi. Soykınm iddiası NATO yetkilisinin PKK konusundaki iddialannı yanıtlayan Yunanistan Savunma Bakan Yardımcısı "Bu bilgiler ve iddiatar asılsızdır" dedi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Teodoros Pangalos ise geçen günlerde Selanik'te bir soykınm anıtının açılışında yaptığı açıklamada, dünyada halen soykınmlar yapıldığından söz etti ve " Hatta Yunanistan'a yakın bir ülkede bik bu soykınmlar yapdıyor, ancak dünya buna seyirci kalmaya devam ediyor " diyerek Türkiye 'yi gündeme getirdi KJrak'ta ateşkes uzun sürmedi. KYB, IKDP'nin saldırdığını ileri sûrdû. GöRÜŞ / Dr. ANDREW MANGO Kıbrıs'ta kinler körükleniyor -2- Ashnda Birleşmiş Milletler'in Kıbns sorununun çözümü için ortaya koyduğu ilke son derece ma- kul: Gözüm taraflarca kabul edilir ve sürdürüle- tnlir cinsten olmalı. Ne var ki taraflar, 1964'ten bu yana sayısızdış aracı ve yardımcılann bütün gay- retlenne rağmen anlaşamamışlardır. Devam ede- gelen belirsizlik ise uzlaşmazlığa prim verdiği gi- bı rekabeti, düşmanlığı kızıştınyor. Dış dünya "Âh- laşamazsanız kanşmam, füli durvmu tanınm ve iş burada biter" demedikçe, Kıbnsta oynanan oyun kızışacaktır. Peki, dış dünya bunu niçin demiyor? Bence bunun birkaç nedeni vardır. Bir kere, fiili durumu tanımak demek, Kıbns'ın bölünmesinı tanımak demektır. Oysa BM'nin bir- çok üye devtetinin etnik yapıs kanşık olduğu için, Kıbns'ın bölünmesinin emsal teşkil etmesinden korkuyoriar. Nitekim KKTC'yi yalnız Batı'nın de- ğil, gelişen ülkelerin de tanımamalannın nedeni budur. Gerçı Kıbns'ın kendine özgü bir statüsü vardı; ortakiık üzerinde kurulu bir devletti; egemen- lıği smıriandırılmıştı. Bölünmesi. dağılması emsal oluşturmaz denebilir, ama etnik bölünmeden kor- kan devletler endişelerini yine de koruyorlar. Ay- rıca Kıbrıs'ın bölünen tek devlet olmadıgı söyle- nebilir. Bangladeş'in Pakistan'dan, Eritre'nin Ef- yopya'dan aynlması BM tarafından kabul edilmiş- ti. Sovyetler Birtiği ile Yugoslavya'nın dağılması da yasal engelle karşılaşmamıştı. Ne var ki ilgili taraflar, istemeyerek olsa dahi, bu bölünmeleri ka- bui etmişlerdi. Gerçt Bangladeş'in aynlması sa- vaşla olmuş; Yugoslavya'nın dağılması ise sava- şa yol açmıştı. Hindistan Ordusu Bangladeş'e girmeseydi veya NATO uçaklan Bosna'daki Sırp- lan bombalamasaydı tanır mıydılar? 0 ayn me- sele. Ama sonucu değiştirmiyor: Kıbns Cumhu- riyeti mührünü ellenndetutan Rumlar, KKTC'yi ta- nımadıkça BM de tanımıyor. Bölünme korkusuna sınırlann dokunulmazlığı ilkesi eşlik ediyor. Bu ilke önce Afrika'da, şımdi de eski Sovyetler Birliği'nde çok önemli sayılıyor. Her iki yerde sınırlar yapaydır, ve bir tekinin zor- la değiştirilmesine müsaade edilirse hiçbir sınınn emniyetı kalmaz. Bu yüzden, Kıbns Cumhuriye- ti'nin statüsü özeldi, istisnai idi deseniz dahi ya- ran dokunmaz. Kıbns Cumhuriyeti ucube-/ yi hil- kat olsa dahi dünya onu yaşatmaya kararlı görü- nüyor. Bu kararlılığın şımdi yeni bir gerekçesi olmuş- tur. Bosna'da etnik temizliğe karşı duyulan infial, dağılmış çokuluslu toplumlan yeniden bir araya getirmek girişimlerine yol açmıştır. Denılıyor kı aksi halde, emrivakıleri kabul edecek olursak et- nik temizliğe prim vermiş oluruz. iyi ama bırbin- nin kanını dökmüş toplumlan yeniden bir araya getirmeye olanak var mı? Bunun denemesı şım- di Bosna'da yapılıyor. Gerçi Dayton anlaşması Bos- na'nın ikı federe devlete bölünmesinı kabul edi- yor. Ama anlaşmaya göre göçmenler, isterlerse eski yurtlanna dönebılmelidir. Anlaşmaya uygun olarak göçmenler son yerel seçimlerde eskiden kayıtlı olduklan yerlerde oylannı gıyaben de olsa kullanmışlardır. Kullanmışlar, ama karşı tarafın yö- netimi altndakı topraklara şımdiye kadar adım ata- mamışlardir. Müslüman Boşnaklar, Sırp bölgesın- de eski mezarlıklarını dahi ziyaret edememışler; Bosna federasyonu içinde altfederasyon oluştu- ran Müslüman-Hırvat bölgesinde, Mostar köprü- sü onanlıyor, ama Müslümanlar öbür yakaya ko- lay kolay geçemiyor, onlan geçmekten vazgeçır- mek için de bombalar patlatılryor. Eskiyı diriltmek iili dujumu tanımak deraek, Kıbns'ın bölünmesini tanımak demektir. Oysa BM'nin birçok üye devletinin etnik yapısı kanşık olduğu için, Kıbns'ın bölünmesinin emsal teşkil etmesinden korkuyoriar. Nitekim KKTC'yi yalnız Ban'nın değil, gelişen ülkelerin de tanımamalannın nedeni budur. için yaptlan Bosna denemesinin sonuçlan şimdi- ye kadar bunlardır. Umut verici değıldir desek, her- halde yanılmış olmalıyız. Toplumlar arası ilişkileri düzeltmek, hatta kop- muş ilişkileri yeniden kurmak için bir yol daha önerilıyor ki, bu da, Avrupa Birliği'ne girip bu bir- lik içinde oluşan hoşgörü ve dostlukla yerel kin- leri dağıtmaktır. Örnek olarak Fransızlarla Alman- lar gösteriliyor. Ikisi dünya savaşı olmak üzere, üç kez birbirine karşı büyük savaş vermiş olan bu iki milletin Avrupa sayesinde kardeş olduklanna dik- katçekilıyor. Şimdi deAlmanlaıiaPolonya'lılarve Çekîer arasındakı eski düşmanlıklar yeni Avrupa Birliği içinde tarihe gömülecek. Kıbns da Avrupa Birliği'ne alınırsa, ada Rumları ile Türkler bundan yarartanacaklan için sorunlannı daha kolay çöze- bilecek deniyor. Ne var ki Almanlarla Fransızlar, Çekter ve Poİonyalılar arasındaki kinler, aradan ge- çen yanm yüzyıllık süre içinde artık küllenmiştır, yatışması için yalnız zaman bırakılmakla yetınil- memış, paralar dökülerek büyük çabalar harcan- mıştır. Kıbns'taki kinler ise yatışması şöyle dur- sun, durmadan körükleniyor. Bu bir yana, Yuna- nistan'ın üye olup da Türkiye'nin olmadıgı Avru- pa Birliği, Kıbns Rumlan ile Türklenn banşıp se- vişmesi için uygun ortam oluşturabılır mi? Zira ge- çici kayıtlar konsa dahi Kıbns Avrupa Birliği'ne gi- recek olursa ada ile Yunanistan arasında bütün çitler kalkarken Kuzey Kıbns'la Türkiye arasında bir duvar örülecektir. Buna karşı düşünülebilecek kayıtlar ise Avrupa Mahkemesi tarafından pekâ- lâ hükümsüz sayılabilir. Kaldı ki, Kuzey Irlanda'nın Avrupa Birliği'nin sınırlan içinde bulunması, ora- daki etnik çatışmayı durdurmaya fazla yarama- dı, gerek Ingirtere gerekse irlanda Avrupa Birliği üyesi olduğu halde. Ancak Ingiltere ile İrlanda an- laşıp Amerika da ağırlığını koyduktan sonradır ki Kuzey Irlanda'da geçıci bir ateşkes sağlanabil- miştir. Kıbns sorununda yol almak için de Türki- ye ile Yunanistan'ın anlaşması gerekiyor, yoksa adanın Avrupa Birliği'ne alınması fayda vermez. Gerçi Avrupa Birliği'nin, Rumlardan oluşan Kıb- ns hükümetiyle üyelik müzakerelerine başlamak karan sırf aşın ümitlerden kaynaklanmamıştır. Ka- rar, Türkiye ile Avrupa arasındaki gümrük birtiği- ne engel olan Yunan vetosunu kaldırmak için ödenen fiyattı. Avrupa, o zaman verdiği sözden şimdi dönerse, Yunanistan bu sefer Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan gibı yeni üyelerin gtrişi- ni veto edebilir. Avrupa Biriiği'nin hemen hemen bütün kararlan üyeler arasındaki pazarlığın ürü- nüdür. Kıbns'ın üyeliği de pazariıktan çıkmış ve yine pazarlığa bağlı olacaktır.Bu pazarlıklann Kıb- ns sorununun özüyle ilgisi zayıftır.işin özüne ba- kacak olursak, Kıbns Rumlan, Avrupa üyeliğine adanın kuzeyine dönmek için çare gözüyle bakı- yoriar. Kıbns Türklerinin çoğunluğu bu yüzden Avrupa üyeliğine karşıdırlar, çünkü maddi avan- tajlar sağlasalar dahi güvenlikleri sarsılabilır ve rahatlan kaçar. Garantör devlet Türkiye ise üye- sı olmadıgı bir örgütte Kıbns'ın atınışını hem an- laşmalara hem de çıkarianna aykın buluyor. So- nuçta, Kıbns'ın Avrupa Birliği üyesı olması fikri so- runu basitleştireceğine daha da kanşık hale ge- tirmiştir. Maksat bu değildi desek dahi, netice budur. Anlatamadık, anlaşılamadı demek duru- mu değiştirmez. Ortaya çıkan durum şudur: Kıb- ns Rumlan ile üyelik müzakerelerı başlayacak ve başladığı an iki toplum arasındaki müzakereleri imkânsız kılmasa dahi, arka plana itecek. Çünkü Avrupa Birliği mevzuatı dururken iki toplumun Kıbns'ta dolaşım, yerleşim, mülkiyet, tazminat konularında özel hükümler konusunu görüş- melerinin anlamı kalmaz. Böyle özel hükümler, Av- rupa Bıriıği mevzuatı ile çatışıyorsa iptale nam- zet olur. SÜRECEK Kuzey Irak Çelişkili ateşkes DışHaberierServisi- Ku- zey Irak'ta aln haftadır çatı- şan Irak Kürdistan Demok- ratik Partisi (IKDP) ile Kür- distan Yurtsever Birliği'nin (KYB) ateşkes anlaşması yaptığı bildirildi. Ancak anlaşmanın ardından KYB. IKDP'nin anlaşmayı bozduğunu iddia ettı. IKDP tarafından dün ya- yımlanan bildiride, "Banşçı bir çözûmeyönelikçabalara bir firsat vçrmck için kendi- mia savunma hakkımı/ sak- h kaknak üzere bütün cephe- lerde ateşkes Uan etmeye ka- rar vcrdik" dendi. Mesut Barzani liderliğindeki IKDP. KYB yadaPKK'mn IKDP güçlerine yönelik herhangi bir saldın düzenlemesi duru- munda ateşkesin iptal edile- ceğini belirtti. IKDP. KYB'nin PKK saldınlannı örüemesini istedi. KYB: Bu koşuOar kabul edilemez KYB'nin Ankara Temsil- cisi Şazad Saib, yaptığı açık- lamada, ilke olarak ateşkesi kabul ettiklerini, ancak IKDP'nin koyduğu koşulun kabul edilemez olduğunubil- dirdi. Şazad Saıb. "Diğer gruplaruı saklınlanndan ko- runrnakiçin biri muhafiz ob- rak kullanmak istiyorlar" dedi. IKDP'nin ateşkes ilanı. KYB'ye kaptırdıgı toprak- lan geri almasının ardından geldi. Celal Talabani liderli- ğindeki KYB. IKDP tarafın- dan PKK 'ye destek vermek- le suçlanıyor. K ^ ise bu id- dialan reddediyor. KYB'nin Ankara Temsilcisi Saib, ateş- kes anlaşmasıyla Türkiye ile olan ilışkilerinın de düzele- ceğini umduğunu belirtti. Şa- zad Saib u Arük Türk ordu- sunun müdahalesi ve ha>~a saldınlanlannın sona erece- ğini umuyonız. Yalnız IKDP değil Türkiye de bize karşı savaşıyor" dedi. Saib, ABD, tngiltere ve Türkiye'nin gö- zetırhlndeki görüşmelerin var olan koşullarda mümkün ol- madığını belirtti. Şazad Sa- ib "Türkiye bu çauşmadata- raitar. Görüşmelerearabulu- cu olarak değil ancak taraf olarak kaulabilir" dedi. • Dün yapılan ateşkes an- laşması KYB'nin iddialan ile suya düştü. Şazad Saib anlaşma ardından yaptığı açıklamada. IKDP militan- lanmn Iran sınır yakınlann- daki Hiran bölgesini bom- baladığını iddia etti. IKDP bu konuda bır açıklama yap- madı. ECumhuriyet kitap kulübü TAKSİM Sergi Salonu KAÎ KARMÂ RESİM SMOİSİ (Bilim Sanat Galerisi Katkılarıyla) Mustafa Pilevneli, İbrahim Çiftçioğlu, Ramiz Aydın, Mustafa Aslıer, Vural Yıldırım, Sadık Altınok, Hayati Mismen, Muzaffer Akyol, Veysel Günay, Mehmet Özet, Umur Türker, Alptamer Ulukılıç, Mahmut Çelayir, AN Atakan, Ahmet Özel, Tanju Alpay. ve Teoman Südor Gülseren Südor Adres: Istıklal Cad. (Aksanat Karşısı)Taksim CumhuriYet kitap kulübü CAĞALOĞLU Sergi Salonu GRAVUR VE OZGUN (Bilim Sanat Galerisi Katkılanyla) Mustafa Pilevneli, Burhan Doğançay, Hayati Misman, Devrim Erbil, Ergin inan, Mustafa Aslıer, Umur Türker, Süleyman Saim Tekcan, Güngör Taner, İbrahim Çiftçioğlu IŞ BASIN Saddam hâlâ iktidarda Irak bunahmı hakkında söylenebilecek tek olumlu şey. sa\aş olmadan statükonun geri gelmesidir. Ancak bu statüko hiç de parlak değildir. Zira Saddam Hüseyin, ıktıdannı koruyor. Irak'a karşı ekonomık ambargo ile sılahlann derıeümı devam ediyor. Rusya. bunalımın yatışmasında önemli rol oynayarak dıplomatik başan kazandı. BM silahsızlanma heyetı ise lrak'a dönerek çalışmalanna tekrar başladı Ama Washington için asıl önemli olan, Saddam'a taviz veımeden BM heyetinin Irak'a dönmesıni sağlamaktı. Clinton yönetimi hiçbir taviz verilmediğini öne sürüyor. Ancak herkes bu görüşte değil. Birçok çevre. Washington"un, bunahmı sona erdırmek için Saddam'a ta\ız verdığinden kuşkulanıyor. Gerçek bir süre sonra ortaya çıkacaktır. Peki şımdi Saddam konusunda ne yapmalı? Gecmişteki tecrübelerin kanıtladığı gibi Irak diktatörü, ülkesinı sıkı bir kıskaca almıştır. Bu durumda * yabancı bir güç tarafindan iktidardan devrilmesi olanaksızdır. Bunun için çok yüksek bir ücretin ödenmesi gerekir ki A\Tupa ve Amerika, böyle bır ücreti ödemeye hazır değıştır Birçok ülke, yaptınmların asıl Irak halkmı ezdiğini belirterek bunlann yumuşatılmasını ya da kaldınlmasmı istiyor. Biz bu görüşe karşıyız. Yaptınmlann kaldınlması Saddam'ın elindedır. Irak diktatörü, BM kararlanna tam olarak uyarsa yaptınmlar kalkar, Irak halkının çektiği sıkıntılar da sona erer. Amerika ve müttefikleri bu konuda kararlı davranmalı ve Saddam'ın isteğini reddetmelidirler. (23 Kasırn) UNSCOM'a Rus sabotajı Saddam Hüseyin. Vevgeni Primaköv ile yaptığı anlaşmayla BM Ozel Komisyonu UNSCOM'un uzun zamandır gizlenen biyolojik silahlan her an bulabılme olasılığını ortadan kaldırdı. Rusya Dışişlen Bakanı Ye\geni Primakov'un Irak ile, UNSCOM'un ıncelemelennı daha etkili hale getirecek bir anlaşma yaptığı yönündeki açıklamasına ABD'liler kandı. 0>sabu, Rus ajanlanıun BM heyenne sızacağı bıçıminde de yorumlanabilir. Pnmakov dünyanın en deneyımli casuslanndan bındir. Gençlığinde KGB ajanı olan Primakov çok iyi Arapça ögrenmıştı. Saddam'ı destekleyen Primako\. Saddam Kuveyt'i işgal ettiğınde ABD müdahelesini önlemek için Moskova ve Bağdat arasında mekik dokumuştu Dışişleri bakanı olarak atanınca da kitle imha silahlan üretimine sekte \-uracak denetlemeler bekleyen Saddam'a yardıma koştu. UTS'SCOM, çalışmalanm Irak'ın elindeki biyolojik sılahlar üzerinde yoğunlaştırmaya başlayınca Saddam ABD'"lıleri CIA ajanı olmakla suçladı. Saddam, askeri bir misillemeyle karşılaşmaksızın denetlemeleri sonsuza kadar durduramayacağını biliyordu. Saddam ve Primakov, ipuçlannı ortadan kaldırarak ve ABD'nin casusluğundan k. yakınarak başlarma bela J olan BM heyetinin üyelerinı değiştirmeyı umdular. Bu işe yaradı. Pnmako\ ve Tank .\ziz "daha etkili" denetlemeler üzennde anlaştılar. Clinton "Çocuklanmıan bivolojik savaş yaşamasuu önlenieliyTz'' diyor. ama Pnmako\'nun denetlemelere müdahalesi önlenmedikçe bizim kuşağımızın bile biyolojik savaşa maruz kalması kaçınılmaz olacak. (24 kasım) Cumhuriyet "CUMA KİTAPLARI" ECumhuriyet kitap kulübü Sergi Salonlarından Ediniliyor "CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ", okurlarımızın geniş ilgisine erişen ve cuma günleri gazetenizle birlikte ücretsız sunulan yirmi adet farklı yapıtı edinemeyenlere bir olanak sağlıyor. Okurlarımız, "CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ"nün Istanbul Taksim ile Cağaloğlu ve Adana Sergi Salonlarından ("KİTAP KURDU" indirimi dışında ve posta ücreti içinde)750.000TL' lık değeri aşan kitap alımlarında ya da siparişlerinde bir adet "Cuma Kitabfnı bedelsiz edinebiliyor. Adreslerimiz: ISTANBUL Türkocağı Cad. No:39/41 CAĞALOĞLU Tel:(212) 512 05 05 Istıklal Cad. (AKsanat karşısı) TAKSİM Tel:(212) 252 38 81/82 ADANA Çınarlı Mah. 5. Sok Çınariı Işhanı No:2 Kat.1Tel:(322) 363 12 11 Adres: Türkocağı Cad. No:39/41 Cağaloğlu Turkıye Gazeteciler Cemıyeti'rnn yayınladığı günlük Bizim Cazete Ülke sonjnlanna ılışkın raporlarıyla, araştırmalarıyla, köşe yazılarıyla, tarafsız haberleriyle sivıl toplumlann gazetesi. Düzenlı okumak ıçın abone olun. Tel. 0.212. 511 08 75
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear