24 Mayıs 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 KASIM 1997 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Has'tan öğretmenevine yardım • tstanbul Haber Servisi - Bahçelievler Belediye Başkanı SafFet Bulut'u ziyaret eden işadamı Kadir Has, belediye tarafından Ünverdi'de yaptınlacak olan Bahçelievler Öğretmenevi için 20 milyar liralık katkıda bulundu. Bulut. 'Devlet OnurNişanı' sahibi işadamına teşekkür plaketi verdi. Dışişleri'nde atama çekişmesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-DSP'li Ismail Cem'in yönetimindeki Dışişleri Bakanhğı'nda yapilan büyükelçi atamalannda çekişme yaşanıyor. Cem'in, Washington başta olmak üzere önemli merkezleri kapsayan ikinci büyükelçiler kararnamesi de hükûmeti böldü. Cem'in, Başbakan Yardımcisı Bülent Ecevit'in yurtdışı görevler için verdiği listeyı zaman zaman göz ardı etmesi ve Başbakan Mesut Yılmaz'a yakınlığı ile tanınan adlara tavır alması, Çiller'in başbakanlığı döneminde yaşanan bunalımdan sonraki ikinci büyükelçiler kararnamesi krizine yol açtı. KESKr İzmiP'den uyardı • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bttrosu) - Kamu Emekçileri Sendikalan Konfederasyonu (KESK.) Izmir'de 'Ekonomi ve Sendikal Haklar' mitingi düzenledi. Mitingde konuşan KESK Genel Başkanı Siyami Erdem, Mesut Yılmaz hükümetinin verdiği yüzde 30'luk zammın kabul edilemeyeceğini söyledi. Hükûmeti toplusözleşme masasına çağıran Erdem, "•Sendikal istemlerimiz yerine getirilmediği takdirde 11 arahkta üretımden doğan gücümüzü kullanacağız" dedi. Atatürk'ün yaveri öldü • KASTAMONU (AA) - Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün yaveri Bahaeddin Tosyalıoğlu, Kastamonu merkez Hacıbey Köyü'nde öldü. 91 yaşında ölen Tosyalıoğlu, bugün öğle namazının ardından düzenlenecek törenle köyde toprağa verilecek. 4 çocuk babası, 7 torun sahibi Tosyalıoğlu, uzun yıllar Atatürk'ün yaverliğini yapmış, ardından öğretmenlik görevini sürdürmüştü. Perinçek'ten Uras'a eleştiri • tstanbul Haber Servisi - Işçi Partisi (IP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, Birleşik Metal-Iş Sendikası 14. Merkez Genel Kurulu'nda görüşlerini açıklayan Ozgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Ufuk Uras'ı ve ÖDP yönetimini mandacıhkla suçladı. Perinçek, Uras'ın orduyu hedeftahtasına yerleştirdiğini, solda güçbirliği seçeneğine saldırdığını ileri sürdü. İDLB'nin 3. Kongresi • tstanbul Haber Servisi - Istanbul Demokratik Lise Birligi (İDLB) genci, yoz eğitim, disiplin yönetmeliği ve faşist saldınlara karşı parasız, bilimsel, demokratik eğitim mücadelesini yükseltmek için 3. kongresini topluyor. CHP Genel Sekreteri Keskin, sabıka diyetinin parlamentoya kesildiğini söyledi 'MecKs'e leke süriildü'tSTANBUL/ANKARA (Cum- tauriyet) - Milletvekilı dolcunul- mazlığının sınırlandınlmasına ilişkin anayasa değişikliği teklifi- nin, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmemesine tepkiler bü- yüyor. CHP Genel Sekreten Adnan Keskin, milletvekili dokunulmaz- hklanna sınırlama getiren yasa önerisine destek vermeyenlerin halka ihanet ettiğini belirterek "Parlamentonun alnına kara leke sürdükr" dedı. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan. milletvekillerine seslenerek "On- lara kendilerini değfl. halkı temsil ettikterini önemle anımsanyoruz" diye konuştu. tZSİAD Başkanı trfan Erol da "Oytama sonuçlan, Türk parlamentosu için büyük bir ayıp niteüğindedir'' değerlen- dirmesini yaptı. Keskin, dün dü- zenlediği basm toplantısında, do- kunulmazlıklann sınırlandınlma- sına ilişkin değişikliğin ilk turoy- lamasında yeterli çoğunluğa ula- şılamamasını sert bir dille eleştir- di. Keskin, oylamadaki tabloyu "Bir rezaletti. Halkın tsteklerine sırt çevrildi" diye yorumladı. Türk halkının. dokunulmazlıkla- nn kalkmasından yana olduğunu belirten Keskin, "Ezanı, bayrağı kirB inşkilerini örtmek için şal gi- bi kullandıklan görüldü. Adil dii- zeni, rejim karşıtlannı konunak için kullandıklan görüldü. Yalı gülü ile yaban bülbülü çetelerin koruyucu melekliğine soyundu- lar" diye konuştu. Bazı parlamenterlerin hiçbir din ve kitapta olmayan bir tavır sergilediklerini kaydeden Keskin, "Cennete anahtar dağıtanlann yolsuzhık anahtan dağrtbğı görül- dü. Bazüannın, çetelerin bacıhğt- nı üstlendiği tarüşma götürmü- yor. Oylamada öz şekle kurban edildi'' dedi. Keskin, ikinci tur oylamasının ardından milletve- killerinin kullanmadıklan oy pu- sulalannı grup başkanlanna ver- melerini istedi. Keskin, u Kullan- madıklan oylan göstererek içten- Kkfcrinigöstersinler" diye konuş- tu. Keskin, Başbakan Yılmaz'ın, ANAP Grup toplantısının basına kapalı bölümünde milletvekilleri- ne. "Ya dokunulmazlıklaıia ilgili anayasa değişikliği çıkar ya da er- kenseçiınegidüir" dediği iddiası- nın anımsatılması üzerine de şun- lan söyledi: "Çok çeüşkffl bir açıklama bu. Sayuı Başbakan kepenekarandan çomak göstererek kendi millerve- killerinin oylamada larmızı oy verdiğinin ikrannı yapıvor. Baş- bakan'ın üç ayı doldu. kaçıp git- mek istiyor herhalde. Biz, CHP olarak hükümetin her olumlu gi- rişimini destekleriz, ama hükü- met ve Başbakan buna rağmen 'Ben yapamıyorum, bu işi bece- remedim. yanılrruşım' derse o za- man ülkeyi erken seçime götürii- riiz." CYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, tüm şubeler adına yaptığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi: "Binlerce üyemizle, milletin seçtiği veldllerin, TBMM kürsü konuşmalan dışında. dokunul- mazhklannın kakhnlmasının, te- miz siyasetin temeli olacağı karu- ÇtZMEDEN YUKARI MUSA KART Ordu, Güneydoğu'da demokratik çözüm istiyor sındayız. Bu nedenle, belli koşul- larda, dokunulmazuklann kakfa- nlmasıru ve başta Susurluk olmak üzere tüm volsuzluk dosyalannuı gün ışığına çıkanlmasını istiyor. Vekillerimian bu konuda olumlu oy vereceklerini umuyor, onlara. kendilerini değü, halkı temsil et- tiklerini önemle haürlaûyoruz." Izmir Sanavici ve tşadamlan Derneğı (tZSİAD) Başkanı trfan Erol da konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Milletvekillerinin halkı değil, parti liderlerini temsil ettiğini sa- vunan Irfan Erol, "Türkhalkmm yüzde 90'ının istediği dokunul- mazuklann kaldınlması komı- sunda, rruUetvekilleri biriik oiuş- turamamışlanür. Bu durumda halkı temsil eden miDetvekilleri ve Meclis, temsil cttiği Türk halkı ile büyük bir çelişki içerisinde- dir"dedi. Milletvekıllerinin her platformda "temiz top- lum" nutuklan atarak vaat- lerde bulunduğunu vurgu- layan Erol, oylamaya katı- lan 517 milletvekilinin, ge- rekli çoğunluk olan 330 ra- kamına ulaşamamasının, TBMM'nin büyük bir ayıbı ve ülkenin de ciddi bir prob- lemi olduğunu söyledi. De- ğişiklik teklifine 198 ret, 6 çekimser ve 5 boş oy kulla- nılmasını eleştiren Erol, "Türk halkı parlamento- dan çıkan bu sonucun hesa- buıı sormah. Böylesi bir dü- zende parti lideıierinin grupianna hükmfdememe- si hiç inandıncı degil" dedi. Türkkent Yönetim Ku- rulu da yaptığı açıklamada, milletvekili dokunulmaz- lıklannın sınırlandınlması- nı istedi. Türkkent Yönetim Kurulu karannda, milletin vekillerinin milletten imti- yazlı olmasını hazmedeme- diğ vurgulandı. Kararda te- miz toplum anlayışının par- lamentodan başlaması için "dokunulmazhklara doku- nulmasT talep edildi. Ka- rarda aynca, Meclis'in, bu yolda bir sonuca ulaşacağı umudunun şimdilik korun- duğu da belirtıldi. DEP'lileri örnek gösteren bölge milletvekilleri, 'jandarma baskısı'ndan çekiniyor Doğulu parlamenter direniyor Cumhurbaskanı Demirel 'Meclis.cesaretsiz' ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu> Cumhurbaskanı Süleyman Demirel üç defa kapa- tılmış bir Meclis'in cesaretle hareket etmesinin zor olduğunu söyledi. Adana Güçbirliği Vakfi tarafindan düzenlenen Çukurova Toplantılan'nın on üçüncüsune katılan Demirel, milletvekili dokunulmazlığı oylaması konusunda Meclis'e getirilen eleştirilerle ilgili so- rulan yanıtladı. Demirel,"En kötü sivü idarenin, en iyi başka çe- şit idareden iyi olduğunu bilin. Bunu düzeltelim, a- ma yıkmayalım. Üç defa kapatılmış bir Meclis'in ashnda cesaretle hareket etmesi zordur. Ancak dev- leti ayakta tutacak kurumlar vardu", onlan muha- faza edelim. Türki\ e bunu tarüşmaktan kaçınma- IMÜT" dedi. Herkesin beraber kucakladığı belirli değerlerin olması durumunda kişinin vatandaş, toplumun da millet haline gelebileceğini hatırlatan Demirel, "Eğer kişi, ülkenin imkânlanndan yararlanıp so- runlanna geldiği vakh' neme lazım" der geçerse va- tandaslığı kâğıt üstünde kahr. Hukuken hak etse bile manen hak etmez" diye konuştu. AYŞESAYIN ANKARA-Dokunuhnazlıklann sı- nırlandınlmasına ilişkin anayasa deği- şikliği için TBMM'deki oylamada RP dışındaki firelerin ilk adresı olarak gösterilen Doğu ve Güneydoğu mil- letvekilleri, "beyazo)" kullandıklann- da ısrar ederken "jandarma" baskısın- dan çekindiklerini de ortaya koydular. Anayasa değişikliği önerisinde "ağu- eezayı gerektiren cürümlerde suçüstü haü"nın dokunulmazlık kapsamından çıkanldığına dikkat çekerı bölge mil- letvekilleri, "Hükûmeti, askeri eleştir- dikdiyesava bizesuçüstü yaparsa, böl- gede her yd millervekili seçimi yapıuna- sı gerekir'' görüşünü dile getirdiler. Cumhuriyet'in görüşlerini aldığı, çeşitli siyasi partilere üye Doğu ve Gü- neydogu milletvekilleri, dokunulmaz- lıkJann sınırlandınlmasına ilişkin dü- zenlemenin ilk tur oylamasında deği- şiklik için yeterli sayıya ulaşılamama- sında belirleyici olduklan savlannı ya- lanlarken eleştirilerini de ortaya koy- dular. DYP Diyarbakır Milletvekili Sa- lim Ensarioğlu, Güneydoğu'da uzun süredır "demokrasi sorunu" yaşandı- ğına dikkat çekerek bölge milletvekil- leri için dokunulmazlığın farklı bir bo- yutu olduğunu belirtti. Milletvekilinin "yolsuzluk, rüşvet, kaçakçüık. dolan- dünohk, nmmet, ihaleye fesat kanşür- ma" suçlanndan yargılanmasına hiç- bir itirazı olmadığını kaydeden Ensa- rioğlu, şunlan söyled: "Hepimiz DEP milletvekillerinin düştüğü durumu biliyoruz. Bu değişik- lik biraz daha farklı ama milletvekule- rini, güvenük güçlerinin baskısma ma- nız bırakacak bir düzenleme. Bölge milletvekilleri zaten dokunurnıazhkla- n varken de scçim bölgelcrinc. kritik dönemde bazı bölgelere sokulmama sı- kmtısını yaşadılar. Şimdi, değişiklik teküfınde 'ağır eezayı gerektiren cü- rümlerde suçüstü hali' denilereksavo ya çok fazla inisiyatif tanmıyor. 5 mU- yon para cezası da ağır ceza kapsamı- na girivor. Biz bölge haJkının sorunla- nnı dile getirirken; yok hükûmeti etes- tiriyor, yok güvenlik güçlerine laf edil- di diye savcı suçüstü yaparsa, milletve- kili tutuklanırsa. 5 yilda bir değü, böl- gede her vıl secinı vapılması gerekir." Basının millen r ekillerine yönelik ağır eleştirilerini de yanıtlayan Ensa- rioğlu, "Dokunulmazhk, Meclis'in ge- tirdiği bir arh değil ki. Önce Atatürk anayasaya koymuştur, sonra ihtflal yö- netimleri anayasa yapmışür. Temenni- miz Meclis'in srvil bir anayasa \apma- SKÜT. O zaman basının sözsöyleme hak- kı olabiMr" görüşünü savundu. Zeydan: Karşı değilim Ensarioğlu, BBP'nın önergesi doğ- rultusunda, ağır eezayı gerektiren cü- rümlerde suçüstü hali kavramının da- raltılması dunımunda değişikliğin ge- çeceğine inandığını da sözlerine ekle- di. ilk tur oylamada anayasa değişikli- ğine "retoyu" kullandığı kulislerde di- le getirilen DTP Hakkâri Milletvekili Mustafa Zeydan. dokunulmazlıklann sınırlandınlmasına karşı olmadığını, kendisinin de olumlu oy kullandığım söyledi. Dokunuhnazlıklann kaldınl- masından kişisel olarak endişe duyma- dığım kaydeden Zeydan. "Ancak ön- ceükle bekleyen veönemli sayilan 50-60 dolayındaki dokunulmazlık fezlekesi Mecüs'te ele abnmahydı. Bu kamuo\ıı- nu daha raharJaürdı" görüşünü savun- du. Kamuoyunda anayasa değişikliği ile ilgili milletvekillerine duvulan tep- kiyi de eleştiren Zeydan, "Ulkeyi so- kaktan yönetme anlayışuıdan kurtul- mahvız" dedi. POLÎTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Kraliçe TürkülenL. Kurşuni bir aydınlık düşüyordu yağmurla biriik- te... Ben kış içindeydim oldum olası... G. Apollinaire'nin yarı sisli bir akşamında 'Bir Aşk Kırgını'run şarkısını söylüyordum... Içki dolu cam kadehler kahkahalar atıyordu... Kaç mevsim bahardı bilmiyorduk. Ellerimizden kaçınyorduk sevdayı. Yollara düşüyorduk apansız. Gecelerin içinde çığlıklar atıyorduk... Kavgalanmız nedendi, şimdi pek anımsamıyor- duk... Çocuklartopaçlanyla koşuşturuyoriardı sokaklar- da... Babalanmız köhne binalann odalarında iskambil oynuyordu... Annelerimiz evlerde örgü örüyordu... Delikanlıydık, genç kızdık, sevdalanmızı öğüten yaşlardaydık... Dalmıştık bir sokağın alevlerine... Iki yanında tırtuşmuş duvariar vardı, ulu hüküm- dan benim tarihimın... Onun acı tanımaz bakışlannda "Aşk öldü" demiş- tik çalgıcılara inat; bir Akdenizgüneşi altındasabah sevişmelerinden yorgun düştüğümüzde... Aşk ölmüş müydü, içimizde bir ürperti mi vardı, anlamamıştık... Yoksa, o güzel putlara mı tapMyorduk, hiç farkın- da olmadan? Çok gençtik, ölülerimizi kaldınyorduk kanlı pazar- larda, üniversitelerde vuruluyorduk bir kez daha kahpe kurşunlarla... Taksim'de şişleniyorduk, okul bahçesinde, Erzu- rum'da Atatürk Üniversitesi'nde 'muştayla' vuru- yoriardı bize... Bağınyorlardı meydanlarda: "Komünistler Moskova 'ya!" Tüm bunlara karşı sevdanın çiçekleriydik biz, gör- kemli bir doğayla iç içe dokunan; aşk yürüyüşe geçmiş işimiz bitikti, oysa ne terk edilişlere tanık ol- muştuk devrimci kimliğimizle... Oysa ezberimizdeydi tüm kraliçe türküleri, göz- lerimizdeydi acı tanımaz bakışlar, yüreğimizdeydi çıplaksevışmeler... Bunlan kimselere anlatamadık... ••• Sabahın sisi yağmurla birlikte iniyordu mavinin üzerine... O uslanmak bilmeyen Odysseus başını kaldınp boşluğa bakıyordu... Gözleri eski masallara takılıp kalmıştı. llkyazda sürgün veren çiçekler çoktan kurumuştu... Dedi ki: "Sana olan öfkem ve kıskançlığım seni çok öz- lediğimden ötürüdür..." Adam saçlannı okşadı kadının, kirpiklerini öptü... Hiç uzun çığlıklara boyun eğmediler, kuşlann ka- nat çırpışlannı duymadılar... Her sevda sözlerini şafağa haykırdıklannda bir gülün yalnızlığını düşlemediler... Bir sesle irkildiler uzun tartışmalan kesen... Bir şairi, Yetkin Aröz'ü anımsadılar, onun dize- leriyle sarsıldılar: , ,J ., "Bunca kalabalık, bunca gürûltü Vapur düdükleri, tren sesleri •^ Martılann ö/frp tükenmeyen çığlıklah" Durmadan durmadan büyütür Bir çığlık gibi Yalnızlıklan" • • • Kimi zaman bir sokağın alevierinde tutuştuk, dağ- larda vurulduk, meydanlarda, hapis yattık zindan- larda... Sevdalanmız ınmaklara benziyordu, sevdalanmız bize hüzünler örüyordu tıpkı masallarda olduğu gi- bi... Vıtezslav Mezval'la buluşuyorduk, Jacques Prevert'le çiçek satan bir adamı anyorduk. Sıcak, boğucu bir geceydi ve sanınm 1970'in ha- ziran sonuydu... Tenha sokaklarda yürüyordum, saatler on ikiyi gösteriyordu... Bir şey düşünmüyordum, bir şey istediğim yok- tu... Gürhan Uçkan'la selamlaştım, aydınlıklan ka- ranlığa boyayanlan yakalamaya çalıştım... Bağırdım bir geceyansı, sesimi kimseler duyma- dı, sevdamı çalanlar beni umursamadı: "Ben kirtetmedim ciğerterimizdeki havaytl ben delmedim koca gökyüzünü/ ben açmadım soygun yollannı/ ben örmedim zenginlik duvariannû ben kapatmadım umut kapılannı/ ben yalnızca bir tanı- ğıyıml yonımcusu olaylann/ gözlemcisi canilerin/ istesem de istemesem de/ bir tanesi kurbanlann/ ama bilecek benden sonrakiler/ gökyüzünü kimin deldiğini/ memedeki sütü kimin zehiriediğini/ kimin kazandığını borsalarda/ meydanlarda yitirilen sa- vaşlanl bilecek benden sonrakiler/yeni ölçüler ge- rektiğini/ eski suçlar için." Yıllar geçip gidiyordu... Yitirilen gençlik yıllan bir hüznün şarkısına dönü- şürken birileri bize hâlâ masallar anlatıyordu... E. Posta: HikmetCetinkaya (o raksnet.com Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 IRMIKIAYDIN ENGİN Fıkra, gazeteci makulesi ara- sında bayatladı ama, ola ki he- nüz sizlere ulaşmamıştır. Anla- talım: Kadın üçüncü kattan kapıcı- ya seslenmiş: - Mustafaaaa, birekmek, bir küçük yoğurt, dörî yumurta al bana... Gazeteyi de unutma sakın... Kapıcı karşı bakkala yürür- ken kadın arkasından eklemiş: - Musfafaaa, gazeteyi kııma- dangetir... Hah hah hah!... Siz şimdi fıkra burda bitti sandınız. Tabii yanıldınız. Kapıcı Mustafa bakkaldan aldığı tabak, çanak, bardağı kırmadan getirmiş. Kadın ka- pıcı Mustafa'ya teşekkür etmiş. "Tabak çanak tamam da hani gazeteyi getirmemişsin ' f üan da dememiş. Hah hah hah ! (Iki kez lütfen) ••• Haydi itiraf edin, fıkrayı duy- madıysanız bile sonuna ekle- nen bölüme kendi yaşamınızda da tanık oldunuz. Pazar günü mahalle bakkalında gazete di- ye deterjan, susam helvası, diş Mesleğe Girmek îsteyen Gençlere... macunu, çamaşır suyu, gofret paketlerini filan kapışıp geriye tınaz gibi yığılmış gazeteleri bı- rakan "okuyucular"a siz de ta- nık olmuşsunuzdur. Benim en son tanıklığım çok taze. 20 Kasım Perşembe gü- nü sabah 8'de Üsküdar iskele- sindeki gazete bayiinden, bi- zim Cumhuriyet'ln fırtaması Di- nozor'u aldım. Parasını verir- ken bir başka müşteri yaklaştı. "Birgazete versene" dedi. Ba- yi alışkın, şaşmadan sordu: - Hangisini ? Adam sektirmeden yanıtla- dı: - Bugün iki bardak birden veren zamazingo varmış, işte onu. Bardaklarını aldı. Bayiin uzattığı gazeteyi elinin tersiyle itercesine reddetti: - Onu sittiret dedi, yürüdü. Hah hah hah... filan diyegül- meyin lütfen. Gazeteci kimli- ğimle benim, gazete okuru kimliğiyle sizin, aktardığım bu tanıklığa gülmeye, hatta gü- lümsemeye hakkımız yok. "Utanmak", "düşünmek", "ka- ra kara düşünmek", "sorgula- mak" serbest. Dilediğinizi se- çin. Dilerseniz hepsini... ••• Keyifli olmasını umduğum ve dilediğim şu pazar sabahınızı kaımaşık tiraj rakamlan, hafta- lara, günlere göre çarpıcı iniş çıkışlar gösteren tiraj karşılaş- tırmalan ile berbat etmeye ni- yetim yok. Ama rasgele seçil- miş birkaç güne ilişkin basit ti- raj bilgisi sabah çayı, kızarmış ekmek ve tereyağıyla iyi gider sanıyorum. 12 Kasım Çarşamba günü Milliyet gazetesi net 246.334 sattı. Bir hafta sonra 19 Kasım çarşamba günü Milliyet'in net satışı bu kez 406.052 oldu. Aradaki fark 159.718. O gün, 12 Kasım günü çıkan Milli- yet'\e, 19 Kasım günlü Milliyet arasında ciddi hiçbir fark yok- tu. Gene Hasan Pulur Ağabe- yim köşesinden gülümsüyor- du; gene Melih Aşık arkada- şım güldüre güldüre iğneliyor- du; spor sayfasında gene Ali Şen vardı; iç politika, dış poli- tika, spor, magazin Milliyet'm bildik dengesi ve dengeliliği içinde okura sunulmuştu. Ama bir hafta sonra Milliyet alan 159.718 kişi, bir hafta önce Mil- liyet almamıştı. 16 Kasım Pazar günü Sabah gazetesini tam 896.807 kişi al- dı. Üç gün sonra, 19 Kasım gü- nü Sabah alanların sayısı sa- dece 396.686 idi. Fark tamı ta- mına 500.121 oldu. Yani üç gün önce Sabah alan tam beş yüz bin yüz yirmi bir kişi, yani yanm milyonluk bir "okuyucu kitlesi" üç gün sonra Sabah al- madı. Oysa Pazar günü Sabah gazetesi neyse, üç gün sonra- ki Sabah gazetesi de üç aşağı beş yukarı aynı gazeteydi. Daha genel bir veri sunup noktalayalım. Bugünlerde her gün gazete satın alan okuyucu sayısı toplam 3 milyon 600 bin dolayında. Ama bu sektörün içinde olanlar, büyük promos- yonlar sırasında (ansiklopedi- ler, buzdolaplan, müzik setleri filan gibi) bu rakamın 5 milyon 900 bine vurduğunu anımsı- yorlar. Aradaki fark 2 milyon 300 bin. Oysa yazanyla, çize- riyle, haberiyle, yeğlediği siya- sal çizgiyle gazeteler, o gün neyseler bugün de aynı paletin renklenni temsil ediyorlar. Yani bu kavranması güç tiraj dalgalanmalarının, daha çok tabak, çanak, müzik seti, de- terjan, susam helvası, diş ma- cunu pazarlamak için bunlann yanında bir de gazete verilir ol- masının, yani bu utancın bir sorumlusu varsa, bu, meslek- lerini akıllan erdiğince, hünerie- ri elverdiğince yerine getirme- ye çabalayan medya emekçi- leri, gazeteciler değil. Ama galiba artık gazetelerin ipleri de gazetecilerde değil. Bu mesleğe para kazanmak ve yönetimin en tepesinde yer almak hırsıyla girmek isteyen gençlere yazıişleri masalann- da, istihbarat bölümlerinde de- ğil, gazetelerin reklam ve pro- mosyon servislerinde iş ara- malannı öğütlerim. DinozoRH A F T A L I K M İ Z A H D E R G İ N İ Z Kan basmcmı düzenler, şekeri düşürür, pekliği giderir. ÇlKTl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear