Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
mhuriyet
yaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yaym Yönetmenr Orhan Erinç •
Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet
Çetinkaya 9 Yazıişlen Müdürlerı:
fbrahim Ylldız. Dioç Tayanç (Sonımlu),
• Haber Merkezı Mudürii Hakan Kara
9 Görsel Yönetmen Fikret Eser
Dış Haberler: Ergrnı Balcı • Istıhbarat Yılçın
Çtkır • Ekonomı Bülenr Kızanlık • Kultür
HandanŞenköken • Spor Abdülkıdir Yücelman
• Makaleler: Sami Karaören 0 Çevın' Scyfettin
Turban • Düzeltme: AbduUabYazıeı»B>lgı Bei-
ge Edibe Buğra • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu
YaymKunılu. İihanStfcjukiBaskanı.
Ürlun Erinç, Olrt»> Knrtböke.
Hikmet Çetinka>a, Şfikran Soner,
Ergun Balcı. Dinç Tayaırç. Ibrahlm
Yıldız, Orhan Borsalı. Mustafa
Balbay. Hakan Kara.
AnkaraTemsılcısı MustafiıBalbayC HaberMüdûrû:Dogan Müess
AkiD Alalürk Bulvan No: 125, Kac4. Bakan!ıklar-;\nkara Tel Koordır.
4195020(7hat), Faks-4195027»lzmırTemsılcısı:Serd»r Muhasebe:
Kıak,H.ZıyaBlv. 1352 S. 2/3 Tel. 4411220. Faks 4419117 Höseyin Gı
• AdanaTemsılcısı:ÇetiııYiienogIn.lnönaCd. 119Sokak Çeük • Bılt
No: 1 Kat: 1, Tel 3522550, Faks: 3522570 Bilgisayar Sıstt
enel
Vıran
MEDYA
Yöoetım
Başkanı
Müdür
G: •
Kuralı
Genel
ve Basan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın ve Ya>mcılık A Ş
39 4! Cagaloğlu 34334 Is PK.246 Istanbul Tel- «X2!2l 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212)513 85 95
30EYLÜL1995 İmsak: 4.27 Güneş: 5.52 Öğle: 12.01 îkirdi: 15.18 Akşam 17.57 Yatsı: 19.16 v
kakım merkezi
I ANKARA
(Cumhuriyet Biirosu) -
"Ha)di Türkiye
Hehmetçikle El Ele
fampanyası"nda toplanan
pıraiann değerlendırilmesi
anacıyla ilk aşamada
Tüık Silahlı Kuvvetleri
Mehmetçik Rehabilitasyon
Nerkezi" kurulmasına
kırar verildiği bıldınldi.
Genelkurmay
Başkanlığı'ndan dün
• yıpılan yazılı açıklamada,
pojenin yanşma yoluyla
grçekleştirilmesi için
Milli Savunma Bakanlığı
koordinatörlüğünde gerekli
çilışmalann başlatıldığı
belirtildi.
Tiirk doktora
•* • •* •
odul
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Chicago Üniversitesi'nde
üst ihtisas eğitimini
sürdûren Op. Dr. Anıl
Güngör'ün sinüs cerrahisi
ve alerji konulannda
yaptığı araştırma,
Amerikan KBB Baş ve
Boyun Cerrahisi
Akademisi ve Kulak Bunın
Boğaz Alerjisi
Akademisi'nin"1995yılı
tıp araştırma destek
ödülü"nü kazandı.
Güngör'ün, daha öncede
"çocuklarda sinüzit"
konulu tebliği ile "Sam
Sanders en iyi
prezentasyon ödûlü"nü
kazandığı, tıp araştırma
destek ödülünün ilk kez bir
Türk doktora verildiği
belirtildi.
'Barcelona Mavi
TUPU'
• İstanbul Haber
Servisi - Türkiye
Denizcilik lşletmeleri AŞ,
27 ekim-9 kasım tarihleri
arasında. Akdeniz
gemisiyle "Barcelona
Mavi Tunı" düzenliyor.
Gemi, tstanbul'da
başlayacak yolculuk
boyunca Pire, Palermo,
Barcelona, Nıce, Livorno
ve C. Vecchia limanlanna
uğrayacak.
Ttönya Çocuk
Günü' kutlaması
• Istanbul Haber
Servisi - Özel Bahçelievler
Yaşam Hastanesi, 2 ekim
pazartesi günü "Dünya
Çocuk Günü"nü kullamak
amacıyla, çocuklara tüm
muayene ve tetkiklerde
yüzde 50 indirim
uygulayacak.
KKTC'de
sempozyum
• LEFKOŞA
(Cumhuriyet) - Üçüncü
Uluslararası Atatürk
Sempozyumu 3-6 ekim
tarihlerinde
Gazimagosa'daki Doğu
Akdeniz Üniversitesi'nde
gerçekleştirilecek.
Sempozyumun hazırhk
çalışmalannın devam
ettiğini bildiren üniversite
yönetimi, 20 değişik
ülkeden 100 kadar bilim
adamının KKTC'de konuk
edileceğini açıkladı.
Atığ'dan açıbş
• İstanbul Haber
Servisi - Şişli Belediye
Başkanı Gülay Atığ,
Bosna-Hersek'in Tuzla
kentinde "Konsey Avrupa"
ile bir irtibat bürosu
şeklinde çalışacak"Yerel
Demokrasi
Büyükelçiliği"nin açılışını
2 ekimde yapacak.
T" TT~ayatımızda "koalisyonHar
ğ—t pek önemli bir yer tutar, ama
A. A biz bunlardan sadece "ko-
alisyon hükümetlerTni anlanz. "Fi-
lancayla fişmanca bir araya geldi
de ne konuştu?" gibi ya da "Onun-
la öteki uyuşur mu uyuşmaz mı?"
türünden laf cimnastiğine açık ola-
sılıklarla günlerce oyalanmayı pek
severiz. Arada da koalisyonlan beğe-
nen-beğenmeyen pek çok görüş or-
taya atılır. Oysa hayatımızda "ko-
alisyon"lanTi ne çoİc yeri vardır, ya
bilmeyiz ya da bilmezden geliriz. Bu
hafta da buralarda gezinelim mi?
Ana-baba koalisyonu
otaisssydı...
u koalisyon olmasaydı dünya-
da altı miiyarinsan olurmuy-
du? Her insanın arkasında bir
"ana-baba koalisyonu" vardır. Eğer
Adem'le Havva koalisyon yapma-
saydı kendi ömürlerini bitirirler, dün-
yayı da kurda kuşa emanet ederler-
di. Oysa efsaneye göre yılanın gay-
retiyle Havva anamız elmayı Adem'e
Türkiye'nin ilk ve tek kadın sendika başkanlığından, boynuza biçim vermeye uzanan yaşam
Bir amac icin kemiklesmek• Sendikal çalışmalardan,
bankacılık yaşamından kopunca
yeni arayışlara girerj Meraî
Ağartan, kendini el sanatlannın
içinde buldu. Kısa bir süre sonra
da kemikle, boynuzh tanıştı.
Sendikal yaşamda insanlann bir
inanç, bir amaç etrafında
kemikleştiğini görme özlemini,
kemiği yumuşatıp, insanlann
güzellik, sanat duygusuna ses
veren bir araç haline
getirmesine katkıda bulunarak
gidermeyi seçti.
ŞÜKRAN SONER
Yeni dünya düzeni, 12 Eylül düzenınde.
özel bir yeri olan bankacılık işkolunda öz-
lenen çalışma ortamının yaratılmasında,
yasa ile işkoluna grev yasağımn gefirilmiş
olması da yeterii görülmedi. Grev hakkı ol-
mayan sendikalar, toplu pazarlık masala-
nnda ağırlık koyamayınca, seslerini kamu-
oyuna duyurmaya çalıştılar...
Bankalann büyük kârlanna karşın. çalı-
şanlann düşük ücretleri, olumsuz ve çok agır
çalışma koşullannı kamuoyuna yansıtarak
üyelerine hak aimaya çalışan sendika baş-
kanlan. banka yönetimlerince hemen ka-
ra listeye alındılar. BASS'ta Raci Bayül-
ke, BANKStS'te Yılmaz Şengezer,
BANKS'ta Meral Ağartan Düzen (Ekim)
banka yönerimlerinin devreye girmesi, ça-
lışanlann işten atılmalan tehdidi ile daha
önce büyük oy çoğunluğu ile kendilerini
seçmiş genel kurul delegelerinin kararlan
ile, olaganüstü genel kumllarda görevden
düşürüldüler.
Bankacılık işkolunda 12 EylüTün ya-
saklı düzeninde, 1984 sonrası geliştirilebil-
miş kimi haklarböylece 1990'h yıllarda ko-
layca geri alındı. Kimlikli sendika, sendi-
kacı eritildi.
Meral Ağartan'ın sendikal yaşamın dı-
şına atılması, kadın olduğu için biraz da-
ha farklı ve özel oldu. Türkiye'de ilk ve tek
kadın sendika başkanı olarak kamuoyun-
da daha bir dikkat çekmiş, ister ıstemez
sendikacılık kimliği ile kadın kimlıği bır-
birine kanşmıştı. Kadın ve çalışan kadın so-
runlannda da öne çıkan bir isim olmuş,
toplu pazarlık düzenine kadın haklarına
yönelik kimi özel maddelerin sokulmasın-
da özel katkıda bulunmuştu.
Çok önemli haklar
Uzaktan çok fantazi görükbilir, ama ka-
dınlar ve özellikle de çalışah kadınlar için
hamile bir kadmın, karnındaki çocuğun
sağlığı için ekran karşısında çalıştınlma-
ması, aile isterse baba için çocuk izni ve-
rilmesi, tüp bebek sahibi olmak isteyen ai-
lenin ulaşabileceği bir sağlık merkezine
yakın şubeye atanması, Türkiye'de toplu-
sözleşme düzeninde, insana verilen değer-
ler anlamında çok önemli ve ileri haklar-
dı.
Yüz binlerle işçinin grevde olduğu gü-
nümüzde, toplusözleşme masalannda ar-
tık böyle şeylerkonuşulmuyor, akla bile gel-
miyor. Pek çok insan hakkı, çalışan, işçi hak-
kj, değerlerin unutulması gibı sendikal hak-
lar ve sendikacılığa ilişkin değerler de bu
uğurda savaşım \'ermiş sendikacılar da unu-
Meral Ağartan Düzen (Ekim), aydınla işçiyi, başkanla iiyeyi birleştiren, sen-
dikacılık anlayışını değiştiren bir çalışma temposuna girince boy hedefi oldu.
Sendikacılıktan a\rılmak zorunda kaldı. Yasalar bankadaki işine dönmcsini
öngörüyordu. Ama işveren ücretini ödeyip işbaşı yaptırmavınca, bunu onur
sorunu yapıp emekliye ayrıldı. (Fotoğrafİar: UĞURGÜNYÜZ)
tulup gitti.
Sendikacı olarak unutulup gidenler ara-
sında yerini alan Meral Ağartan Düzen'i
bambaşka bir yerde, çok başka uğraşılar
içinde bulduk.
Güzellikleri kurtanlabilmiş bir İstanbul
köşesi olan Ortaköy'de, biraz nefes almak
gibi bir şansa sahip olabilirseniz ve biraz
da eski ile bağlantılı güzeliiklcnn sunuldu-
ğu dükkânlara meraklı iseniz "İDOL"e
gözünüzün takılmaması olanaksız. İDOL'ün
vitrinindeki eskinin günümüze taşınan gü-
zellikleri içinde, önce fildişi sanılabilece-
ği kimi takı ve eşyalan görmemeniz de.
Meral Ağartan'ın bu rasarımın-
da boynuz plaka olarak doğal gö-
rüntüsünü çağrıştıran formda.
Konuşma açılınca baştan sona el emeği
bu güzel ürünlerin, hammaddesinin bildı-
ğimiz boynuz, kemik olduğunu öğrenmek
gerçekten şaşırtıcı. Hele de Türkiye'nin
ilk ve tek kadın sendika başkanı, işveren-
lerin sadece sendikacılıktan değil, banka-
cılık dünyasından kovaladıklan Meral'in.
antika eserler, boynuzdan yapılmış eşyala-
nn tasanmcısı olarak karşımıza çıkması.
Meral'e sorarsanız, bu geçişlerin şaşır-
tıcı hiçbirboyutu yok. Tam tersi, insan ola-
rak kimlik olarak bir bütünün çok doğal,
kendiliğinden yansımalan. Yaşamı, güze-
li, çalışmayı sevmenin, ayakta kalmak için
direnmenin sonuçlan...
Meral'e göre insanlan bir inanç, bir kav-
ga etrafinda toplamak, kemikleşmiş birdi-
renç yaratma çabası ile boynuza, kemiğe
^muşaklık, şekil vererek insanlar için gü-
zellikler yaratmaya calışmak arasında çok
büyük bir fark yok. lkisinde de koşullann
dayatması olarak zoru aşma, yenme, üret-
me, insana dönük güzeli yaratma aşkı var.
Meral'in yaşamında değişmeyen, çok
farklı ortam ve koşullarda, çok farklı amaç-
lara yönelik soluksuz, aralıksız çalışma...
Bankada bölüm başkanı olarak çalışır ve
çocuk büyütürken yürütülen ve başanlan
yükseköğrenim. Yine hepsinin birden sür-
düğıi bir sendikal yasam. Derken öne çı-
kan sendikacılık ve kadın olma ile bağlan-
tılı. kadın haklan savaşımı.
Farklı şeyleri başarmak
Ama farklı bir kimlikle, farklı bir şeyle-
ri başardığınızda, çıkarlan bozulanlann or-
tak hedefi, düşmanı olmaya da mahkûm-
sunuz.
Ojeli tımaklarla Anadolu'nun en uzak bir
köşesindeki sendika üyenizin evinde, yer
sofrasında yemek yemeye kalkıştığınızda,
üyeniz sizi bağnna basar. Sendika genel baş-
kan odasını birkadın gözü ile süsleyip, gü-
zelleştirdiğinizde. elle örülmüş bir renkli
yün çorabı süs olarak duvara astığınızda,
çoğunluk yaratılan sıcaklık ve güzellikle-
ri çok sever. Yine de büyümeye başlayan
tepki, düşmanlık cephesinin eleştiri odağı-
nı oluşturur.
Siz kalıplan kıran. yok edilmesi gereken
tehlikelı bir varlıksınızdır. Sendikacı, baş-
kan dediğinizin bir ağırlıği, işçi ile arasın-
da duvarlan olmalıdır. Banka sendikacısı,
işçiden önce bankanın sahibi ve bekçisi. çı-
karlannın kollayıcısıdır. Toplusözleşme
masasmda işçiye daha fazla hak koparma
adına. kamuoyuna bankanın haksızlıklan-
nı sergilemek, bağışlanmaz bir suçtur.
Sendika başkanlığından düşürülmeniz
de yetmez. Kadın olarak aynca öne çıktı-
ğınız için kadın olarak yerin dibine batın-
lırsmız. O da yetmez, kötü örnek oluştur-
mamanız için yasalar zorunlu kıldığı hal-
de, bankadaki işinizin başınadönmemeniz
gerekJidir.
Meral, sendika başkanlığından istıfa et-
mek zorunda kaldığında, bankadaki eski işi-
ne geri dönemez. Daha doğrusu ücreti ve-
rilerek işbaşı yaptınlmaz. O da çalışmadan
para almayı onursuzluk sayarak emeklili-
ği seçer.
Yıllarca savaşım verdiği sendikal. sos-
yal yaşamdan kopanlmış olarak yaşamak,
kendine yeni bir dünya yaratmak durumun-
dadır. Ortaköy'de yürürken "kiralık" ya-
zılı ilanı görerek bugün "tDOLTün oldu-
ğu dükkânın sahibi olur. Kıdem tazminatı
ile bir iş yapacaktır, ancak ne yapacağını
kendisi de tam olarak bilmemektedir. Or-
tam, geçmişten duyduğu eğilim onu anti-
kacılığa sürükler. Topladığı eski eşyalann
güzellikleri korunarak günümüz insanının
kullanabileceği araçlar haline getirilme-
sinde çalışır.
Evlerindeki eski taslan. bakır ibrikleri
abajur olarak görenler önce şaşırsalar da so-
nunda severler. Meral'in Zafer'le tanış-
ması da Ortaköy Meydanı'nda olur. Za-
fer'in tezgâhındaki garip dokulu objeler
dikkatini çeker. Kemiklerin şekillenip ta-
kı olmasından çok fazla etkilenmiştir. Ay-
nı dili konuştuklannı düşünür ve birlikte ça-
lışma karan verirler. Boynuzun ve kemi-
ğin öyküsü, Sur'a üflemek (boynuza can
vermek) çalışmalan böylece gündeme ge-
lir. Artık kemiği yumuşatıp. giderek daha
Saç firketesi, broş ve saç tokası.
estetik ürünler yaratmanın, o sert dokunun
estetiğini bozmadan güzele ulaşmanın ara-
yışındalar. Sabır ve ustalıkla, el emeği ile
boynuza ve kemiğe şekil vermenin keyfi-
ni çıkanyorlar.
Meral, aslında kemikle sendikal yaşam
içinde tanıştığına ve yaşamının bir bütün
olarak hiç değişmediğine inanıyor. "Sen-
dikal yaşamımdaki bir iki olumsuz ola-
yı bir yana bırakırsak, insanlann bir
inanç, bir amaç etrafında kemikleştiği-
ni görmck, zoru aşmanın anahtarıydı.
Şimdi de boynuzu, kemiği y umuşatarak
insanlara güzellikler, estetik sunmak,
çok zor bir işi başarmak, büyük bir zevk
veriyor" diyor.
'Boynuza can vermek'Meral Ağartan Düzen in tasanmlannı.
Zafer Karazeybek'in ustalığını yaptığı,
malzeme olarak ağırlıklı boynuzun
kullanıldığı ürünlerin bütünü el işçiliği.
Dini söylemde Melek Mikail'in üfleyerek
"ean verdiği" sur "boynuz", 6 yılı aşan
birlikte calışmanın yaratıcılığında,
yaygın, estetik, geçmiş kültürlerle
kaynaşmış olarak. çağdaş insanın
kullanacagı ürünler haline geliyor. Zafer
Karazeybek, Arifiye Öğretmen Okulu
mezunu. ODTÜ sanat ve sosyal ilimler,
A.l.T.l.A Iktisat ve Ve Gazi Universitesi
Ekonomi fakültelerindeki yanm kalan
öğrenim, yoğun bir sosyal siyasal
yaşamın ardından, 12 Eylül'ün gadrine
uğrama ve kuyumcu atölyesinde çırak
olarak başlanan yepyeni bir yaşam.
Karazeybek atölyesini 1985'teaçıyor.
birkaç ortak ve 1992'de ilk kişisel
sergisini gerçekleştiriyor. Geleneksel
süsleme teknikleriyle ilgili ihtisas
yanında Türk sanat felsefesi ve
psikolojisi üzerinde çalışıyor. Caferağa
Medresesi'nde takı öğretmenliği yapıyor.
Meral Ekim'le karşılaşmalanndan sonra
"İdol" ile ortak, kemik ve boynuz takı
ve kullanım gereçleri üretimine yönelmiş.
Karazeybek'in usta olarak geliştirdiği
sanata, Meral tasanmlan ile çağdaş
insana uygun estetiği katmış. Birlikte
yarattıklan ürünler için, "Geleneksel
işleme ve süsleme teknikJerini
kullanarak binlerce yıllık insan
emeğinin birikiminin, kopan
halkalannı birleştirmeye çalışıyoruz.
Doğal ve organik metaryal ile insan
doğasının ayrılmaz bütünlüğünü
vurguluyoruz. Anadolu'da filizlenmiş
birçok uygarlığın form, motif ve
bezemede kullandığı orjinleri, yeniden
yorumlayarak tasarımlar
oluşturuyoruz" diyorlar. Anadolu'da
"müyüz" denilen boynuzlu minderlerle
konuklara "başımızın üzerinde yeriniz
var" mesajının verildiğini anımsatarak,
uğraşılannı seven, beğenen ve takı olarak
kullananlara aynı mesajı iletiyorlar.
MESELA DEDÎK ERDAL ATABEK
A
Yı
Jdür Akmeıı •Mısahhaı
d«4 ü>e BoraGöneiK;
*460-6I.Faks 5118466
ian
B. ehdit
• Ba, .. nin, ABD'de
hiçbir yön. a%'. kadar çevre
korumasına y
. ,^ Aerdiğine dikkat çeken
Wirth, "Ama artık seçim yılına girdık.
Bundan sonraki bir yıl her şeyin durduğunu
göreceksiniz" dedi.
LEYLA TAVŞAJVOĞLU
ABD'nin çevreden so-
nımlu Dısışleri Bakan Yar-
dımcısı Timothy Wirth,
"Boğaz'ıjan çok ağır pet-
rol tankf rlerinin geçişi Is-
tanbu! için büyük tehli-
keler yaratabilir. Bu, Ak-
deniz'f kıyısı olan ülke-
ler için de bir tehdit oluş-
turuyjr. Akdeniz ülkele-
ri buna ortak çözüm bul-
malıdırlar" dedi,
Gemi geçişlerine
dikkat edilmeli
Ege Denizi ve Yunanis-
tan'ın Patmos Adası'nda
düzenlenen " Vahiy ve Çe\--
re" sempozyumuna konuş-
macı olarak katıİan ABD
Dışişleri Bakan Yardımcı-
sı Wirth, Cumhuriyet ve
Hürriyet gazetelerine verdi-
ği demeçte Boğazlar'dan
gemi geçişlerine çok dikkat
edilmesi gerektiğinin altını
çizerek zımnen Montrö
Antlaşması'nın ilgili mad-
delerinin yeniden gözden
geçirilmesi gerektiği me-
sajını da \ermiş oldu.
Timothy Wirth konuyla
ilgili olarak şunlan söyle-
di:
"Boğazlar'dan çok faz-
la ve ağır petrol tankerle-
rinin geçişi çevreyi tebdit
ediyor. Akdeniz ülkeleri-
nin buna ortak çözüm
bulmaları gerekiyor. Ay-
rıca Boğazlar'ın coğrafî
yapıları burada önem ka-
zanıyor. Buradan geçecek
bütün gemilerin kılavuz
kaptan almaları zorunlu.
Bu kılavuz kaptanlar da
alanlannda çok iyi uzman
olmalılar.
Çözüm bulunması sa-
dece Akdeniz ülkeleriyle
sınırlı kalmamalı, Azer-
baycan, Türkiye, Ukray-
na, Romanya, Bulgaris-
tan da Karadeniz'e kıyı-
sı olan ülkeler olarak or-
tak çözüm üretmeliler.
Rusya da buna katılmalı."
Başkan Clinton yönetı-
minin, ABD'de hiçbir yöne-
timin yapmadığı kadar çev-
re korumasına özen göster-
diğine dikkat çeken Wirth
şu görüşlere yer verdi:
"Clinton'la yardımcısı
Al Gore 1992'de, çevreye
çok önem verdikleri için
seçildiler. Halka verdik-
leri sözü de tutuyorlar.
Ama artık seçim yılına
girdik. Bundan sonraki
bir yıl her şeyin durdu-
ğunu göreceksiniz."
ABD'nin eski başkan-
larından Reagan ve
Bush'un da çevre korun-
masında çok dikkatli dav-
randıklannın hatırlatılması
üzerine ABD Dışişleri Ba-
kan Yardımcısı şu yanıtı
verdi:
'Bush daha
çevreci değil'
"Reagan'la Bush'un
çevreye daha çok önem
verdikleri görüşüne ka-
tılmıyorum. Ama onlar
Kongre'ye de hâkimdiler.
Demokrat Parti iseyıllar
içinde çok yıprandığı için
Kongre'ye hâkim olamı-
yor, istenen yasaları çıka-
ramıyor. Clinton'la Gore
gelecek dönem de seçilir-
ler ve Kongre'de Demok-
rat Parti daha güçlü olur-
sa istenen yasalar, çevre
koruma yasaları da çıka-
rılabilir."
Wirth, 1996haiira.. jda
lstanbul'da düzenlenecek
BM'nin, insanın yaşama
çe\Tesi ya da HABITAT- 2
Konferansı'nın kendisini
çok ilgilendirdiğini, bunun
çok başanlı geçmesini
dilediğini sözlerineekledi.
yedirince (yoksa ayva mıydı?) bu ko-
alisyon da semeresini verdi. insanoğ-
lu da çoğalmaya başladı. Onun için
de görülüyor ki, tarihin en eski ko-
alisyonlanndan birisi "ana-baba ko-
alisyonu"dur.
Ama her koalisyondan iyi şeyler
çıkmaz. Bu koalisyonlardan da iyi
huylu, insanlığa hizmet edici yavru-
lar doğduğu gibi, insanlığın başına be-
la şerirler de doğmuşrur.
Şimdi buradan günümüz siyaseti-
ne ilişkin imalar çıkarmaya gerek
Ünlü koalisyonlar...
yoktur. Siyasetin analanyla babala-
n da gerekirse koalisyon yaparlar.
sonuç da kısa sürede belli olur. Gü-
nümüzün yılanlan da elbette önem ta-
şıyor, uzattıklanelma da. Bakalımbu
kez de Havva'nın kızıyla Adem'in oğ-
lunu göreceğiz. Ay\ayı kimlerin ye-
diği de ortaya çıkacak.
Çay-simit koafisyonu...
/
şte alçakgönüllü bir koalisyon.
Sabah-akşam dargelirli vatan-
daşlara nutuk çekmeden hizmet
eden etkili dost. Simit, tıkız yapısıy-
la açlığı bastınrken o canım sabah (ya
da akşam) çayı da insanı kendisine ge-
tıriyor. Memur vatandaşlanmızın ge-
leneksel kahvaltısı olarak ün yapan
"ikili" pek çok insanımıza da hizmet
etmektedir. Onlann farkına varmama-
mız hizmetleri aksatmaya yol açma-
makta, hiç alınganlık göstermeden
sabah-akşam vatandaşlan rahatlat-
maya devam etmektedirler. Cstelik de
bu koalisyonun kurulması için ne iş
çevrelerinin araya girmesi gerekmek-
te ne de yetkili kurullardan karar alm-
maktadır.
Bütün zahmet, simit tablasından
bir simit almak, sonra da demli bir çay
istemekten ibarettir. Koalisyon böy-
lece kurulmuş olur, icraat da hemen
başlar. Size olmayacak şeyler vaat
etmediği için onlara şükran duyma-
nız gerekir. Televizyonlara çıkma-
yan, demeç üstüne demeç vermeyen
bu yararh koalisyon, mideieri bastı-
np zihinleri açtığı için pek çok ortak-
lıktan daha çok işe yaramaktadır.
Kâpt-katem koalisyonu...
iri olmazsa ötekinin işe yara-
madığını gösteren bir koalis-
yon örneği de budur. Kalem
olmasaydı kâğıdın boynu bükük kal-
maz mıydı? Bomboş bir kâğıdın öy-
le bekleyip durmasına can mı daya-
nır? Ya kâgıt olmasaydı kalem ne ya-
pardı? O da can sıkıntısmdan patlar,
oraya buraya saldınp etrafi karalama-
ya kalkışırdı.
Oysa ikisi birbirini bulduğu za-
man ortaya ne güzel şeyler çıkar, de-
ğil mi? Şiirler böyle yazılmıştır, ro-
manlar böyle doğmuştur. Dilekçeler
verilmiş, mektuplar yazılmıştır. Öğ-
rencilere sorarsanız o can stkıcı öde\'-
ler de bu ikiliyle yapılmak zorunda
kalınmıştır. Belki de bir öğrenci re-
ferandumu yapılsa "kâğıt-kalem ko-
alisyonu"na "hayır" diyen bir so-
nuç da çıkabilirdi. Ama bu "ikili"nin
buluşmasına sadece böyle bakıla-
maz. insanlığın gelişmesi için bu ko-
alisyon pek hayırlı olmuş, insanlann
içini dökmesine yararlı hizmetler sağ-
lamıştır.
Akıl-duygu koalisyonu...
~T T"ayatımızın her anında işimi-
m i ze yarayacak bir koalisyon
A. JL da bu değil mi? Duygusuz
aklın nasıl da soğuk neva bir şey ol-
duğunu bilmeyen var mıdır? Dünya-
nın en büyük zalimleri böyle çıkma-
mış mıdır? Duygusuz akılla nice si-
lahlar yapılıp nice savaşlar çıkma-
mış mıdır? Ote yandan akılsız duy-
gu da başımıza nice dertler açmıştır.
insanı aşk denen onmaz illete sardı-
ran da aklı baştan fırlatıp da duygu-
lann peşinde koşturan da bu koalis-
yonun bozulması olmamış mıdır? Bu
ikili birbirine küsüp aynldıklan za-
man insanın başına neler geleceği
hiç bilinmez.
Duygusuz akhn yaran zaranndan
çok olduğu gibi, akıllı duygunun in-
sana açtığı belalann da haddi hesa-
bı bulunmaz.
Onun için gelin biz, içimizdeki bu
koalisyonun değerini bilelim. Aklı-
mız duygumuzla, duygumuz da ak-
lımızla banşık olsun. Bu huzursuz
dünyada hiç değilse içimizde biraz
huzur olsun.