Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 10 EYLÖL1995 PAZAR
14 KULTUR
CE\DAAKAŞ
23 afustostan bu yana
Bursı'da bır sempozyum
gerçekleştınliyor. Uludağ
Universıtesı Uluslararast
Heykeltıraşlar
Sempozyumu. Bu
sempozyum. ikisi Türk sekiz sanatçıyı
ağırlıyor. Aralarında Ingılız sanatçı Les
Levine, Fransız Patrick Raynaud. Japon
Yutaka Matsuzama, Alman Günther
Uecker, Amerikalı Michael Rodewer ve
Richard Jackson'ın bulunduğu
sanatcılara Türkıye'den Vüdız Tüzün ve
FüsunOnurev sahıplıği yapıyorlar. 2
eylül günü. Bursa'da, Uludağ
Üniversıtesi'nin Vam Tes tesislerinde
düzenlenen basın toplantısı ve açılış
kokteyiine Sanat Dünyanuz adına
giderken, yolda. böylesine iyı organıze
edilmış ve Türkiye'de pek tanınmayan
(ancak edıneceğım izlenımlerden sonra
kendi alanlannda böylesine başarılı
olduğunu anladıgım) sanatçılarla
karşılaşacağımı pek sanmıyordum
doğrusu. Öncelikle Bursa yeşılinin
içmde, özellıkle Jstanbul'dan gelen biri
için bulunmaz hıntkumaşı değennde,
ağaçlarla çevrilmiş havuzlu bir
dinlenme tesisi olan. sanatçılann da
mısafır edıldıği Vam Tes gönlümü
Anlayana sivrisinek saz
çeliyor. Havuzbaşında basınla ve
misafirlerle ilgılenen sorumlularla
konuşurken yerel bir gazete ve bır dergi
temsilcisi dışında tek başına mensup
kışı olduğumu öğrenınce şaşınyorum.
Kaldı ki Sanat Dünyamız, bır haber
dergisi değıl. Sadece 59. sayısında
yayımladığmız Les Levine'in bir esen
dikkatli ev sahiplerinin gözünden
kaçmamış \e bizi de davet etmişler. Bu
organızasvona kayıtsız kalan sadece
basın değil. davet edilen onca sanatçı da
bu kıbar teklifı umursamıyor %e
Bursa ya teşrif etmiyor. Türk sanatının
bu umarsızlıkla nereye kadar
gidebileceğıni bır süre tartıştıktan sonra
sempozyuma katılan sekiz sanatçının
burada yatıp kalktığını. üniversıte
kampuslarında çalıştıklannı. sanatçılara
gereklı tüm materyelın üniversıte ve
Bursa'nın ıleri gelen kımi firmalannın
sponsorluğunda karşılandığını ve
konuklann vol ücretlen dışında hıçbir
şekilde para talep etmediklerini
oğreniyorum. Yapılan eserler de
üniversıteye bağışlanıyor. Havuzbaşı
sohbetinden sonra basın toplantısının
yapılacağı salona geçıyonız. Üç kışilık
basın mensubu topluluğuna bır de TRT
ekleniyor. Söze yürütme kurulundan
Prof. Dr. AliÖzçelebJ başlıyor.
Sempozyumun amacı, farklı ülkelerın
kültür çevrelerini bırleştırmek ve yerlı
halka yerlı ve yabancı sanatçılann
eserlenyle bire bir diyalog kurmalan
ıçin zemin hazırlamak. Fakat Les
Levine'in Bursa sokaklannda duvarlara
yapıştınlan 'Bak-Yüzleş-Maske-
Değiştir' konulu afış çalışmasının bır
gun ıçinde paramparça edildiğıni
öğrenince, içten içe kıtlelerin tepkılerini
medyatik yöntemlerle (afiş, video \ s.)
inceleyen Les Levine'ın amacına
ulaştığını. Türk halkının 'Bak'ıp,
'Yüzleş'ıp, 'Maske'sıni 'Değiştir'dığini,
içınden geldiği gibi afışleri yırttığını
düşünüp Türk sağduvusuna güvenmek
gerektiğınin bılincıne vanyorum.
Sempozyuma çağnldığında Bursa'da
'otomobil ve tekstil sanayiinin getişmiş'
olduğunu öğrenen Richard Jackson, bir
firmanın sponsorluğunda bır arabaya
tekerlek olarak monte edilecek 2.5
metre çaptnda ve döndükçe bir
mekanizmav la tekerleği ve duvan
boyayacak bir top projesiyle katıldığını
anlatıyor. Jackson'ın Fransa. Hollanda
ve Amerika'da kımi müze
koleksıyonlannda eserlen
bulunduğunu, toplantı başında dağıtılan
biyografılerden okuyorum. Chıcago
Sanat Enstıtüsü Sanat ve Teknoloji
Bölümü'nde profesör olan Mike
Rodewer'a da Bursa'nın 'yeşil' olduğu
söylenmişolmalı ki, tabıatla ilgili bir
çaİışma düşünüyor. Alümınvum ve ağaç
kabuklanyla soyut bir ağaç heykeli bu.
Ikı Türk sanatçı Yıldız Tüzün ve Fiisun
Onur da ağaç ve çevreyi konu alan
çalışmalanyla katılıyorlar. Almanya'da
yaşayan Yıldız Tüzün. daha çok
iletişimle ilgilendığıni ve oturma
birimleri üstüne çalıştığını anlatıyor.
Fransız sanatçı Patrick Ravnaud ise
bana çok ilgınç gelen. bır sandık ya da
bavul üst yüzeyine monte
ettiği ve alttan
ışıklandırma yöntemiyle
aydınlattığı fotoğraflarla
insan gövdesinı ön plana
çıkartıyor. Kendi
deyimiyle bir 'elektrikli
mezar' çalışması olan bu
eserin. insan vücudunun tarih ve geniş
anlamıyla coğrafyayla -toprakla-
ilişkisini, ıskeletin coğrafyayla
bütünleşmesi ve tarih içerisinde insan
vücudunun coğrafya kanalıyla varlığını
sürdürmesı düşüncesinden yola
çıktığını söylüyor. Birbinnden ılginç,
çağımızın ve teknolojinin sanata
yansımasının kaçınılmaz olduğunu
gösteren, kendi ülkelerinde ve yabancı
ülkelerde birçok kişisel sergi açmış olan
bu sanatçılan, 30 eylüle kadar
'işbaşı'nda gömnek mümkün. Daha
sonra da Uludağ Üniversitesi
kampuslarında işleri sergilenecek. Bu
sanatçılann ülkemize gelip çalışmalar
yapmak ıçin uğraşması. üstelik hiçbir
karşılık beklememelen. sanata ilginin
gittikçe azaldığı. artık sanatçı lar
tarafından bile umursanmadığı
günümüzde bıze. davul zurnanın bile az
olduğunu düşündürüyor. Bence
üşenmeyin, Bursa'ya bu hafta sonu
ufak bir yolculuk yapın.
Müzikal Vaziyetler: Demirbaş
HALtL NEBtLER
Fıkret Kıztlok'un "Demirbaş" adlı ka-
setindekı şarkılan alıp teker teker dinle-
diğınizde, Fikret Kızılok'unmüzığıni dın-
lemış olursunuz. Protest. zekice. bağır-
mayan ve düşünen, esprisi olan, içınden
sevgilerin geçtıgı bir müziktir bu. Örne-
ğin Demirbaş şarkısında melodı aynı me-
lodidır. enstrüman aynı enstrümandır ama
müzik kimı zaman darbecilerin ayak ses-
leri, kimi zaman kıratın rahvan yürüyüşü-
nü duyumsatır.
DenizSom, Cumhuriyet"te hergün 'Va-
ziyet'imizi gözümüze sokar. Protest. hır-
çın. zekice. esprili. sağlam yapısıyla. gün-
celin içmdekı kalıcıyı yakalamaya çalışan
yazılardır bunlar. Demırbaş'takı kıtabın-
da Denız Som'un yazılannı okuduğunuz-
da, her gütı Vaziyet'te okuduğunuz bu v a-
zılanokurgibisinizdır. Yanı DenizSom'u
okuyorsunuzdur. Bu iki ayrı yapıt, "Mü-
zik'al VaayetTer" adıyla Demirbaş adı al-
tında ınsanlara ilk kez bır kaset-kitap. mu-
zik-yazı olarak sunuluyor.
O zaman da ış degışıyor elbette. Alın
Fikret Kızılok'un kasetinı. takın tevbe ..
Bır yandan müzik başlasın, Kızılok söy-
lesın: Süleyman hep Başbakan' Başba-
kan hep Süleyman...
Kızılok'u dinlerken Som'u okumaya
başlaym^Sizi bilmem, ama ben Sülev-
man Demırel'in muhalefette olanınıseve-
rim. Süleyman Demirel, muhalefettevken
ağzından bai damlar. konuştukça yüzüıt-
de güller açar. Halkın her bir derdine ter-
cüman olur. Boş tencere edebiyannı ondan
iyi yapan yoktur. Kaç kilo bugdav ile kaç
litre mazot alındığını en i\i o bilir. O. bir
bilen değil, hep büendir; pek çok bilendir.
Halkın her bir derdineen iyi tercüman ol-
duğundan her muhalefetin ardından mut-
laka iktidara gelir. Gidip gelip, gönderilip
dönüp tekrar başbakan olmak herkese
nasip olmaz."
Kızılok'u dınleyin' "Süleyman hep
Başbakan / Başbakan hep Süleyman"
Som'uokuvun: -NeysekiarUkbaşbakan
değil. Devletin başı. Gözümüzün üsründe
kaşımız, başımızın üstünde 'baba'mız
var."
Kızılok'u dınleyın: "Arabamız evi-
miz/iki anahtanmız / nasıl da inannuştık/
verir diye babamız" Som' u okuyun:(Dı p-
notlan-27)-tki anahtar: Demirel'in iktıdar
olmak ıçin 1991 yılında halka vaat ettiği
heraıleyebirevvebirotomobilinkısaya-
zılışı. Projeyi Tansu Çiller hazırlamış ve
ılk uygulamasındabaşanlı olmuştur. Çıl-
ler'in anahtarlan Amerıka'dadır ve kesin
sayısı bilinmemektedir. (Dipnotlan-28)-
Baba:Aile içinde cıci, üvey. kayın, büyük
gıbi türevleri vardır. Silahlı adamlardan
oluşan aılenın reisıne de baba denir. Ay-
nca iskele babası. şambabası vardır. Bun-
lardan ayrı olarak seçmenlen Demirel'e
baba demiştir. Kızılok'un müziginı ve
Denız Som'un yazılannıbırlıkteözümle-
meye başladığınızda artık her ikısinın de
karakteristığinde bulunan protest. esprili
(ki kımi zaman alaya kaçar). zekice un-
surlar ortalığa dehşet salmaya hazırdır.
Her ıkisinin de çaldıklanyla. söyledikle-
riyle dünya görüşlenni özgür ve korku-
suzca ortaya koyduklarını, ortaya çıkan
ürünün lıboşlann, sol gösterip sağ vuran-
lann, parsa toplayanların başlanna bela
olduğunu görmeden edemezsiniz artık.
Fıkret Kızılok çalıp soyleyecektır. "Pişt
barmen /sen de bizdensin / Karü ka> ın or-
manında/ bisiklete binersin-Baş kaldın-
vonını de- kaldır başını/ indir kaşını/ az-
gın deınokrat" Lafginigı yerı bilıvordur..
\ıne de Denız Som zarfin üstüne adres
yazmaktan çekınmez: "Şu valan yok mu
şu valan... O yalan. bu >alan. fîli yuttu bir
yılan. İnsanlann düne kadar inandıklan
düşüncelerden. uğruna ölümü göze aldık-
lan değerlerden üç yüz alrmış beş kere üç
yüz altmış beş derece dönüp de. başka hi-
ri olmalan yok mu.. hangisi yaiaa, hangi-
si gerçek siz karar verin_En kötüsü de ka-
fadaki kanşıklıktır hani ya... Insanın ka-
fası kanşmava görsün, nıbunu bile satar
900'lü hatlarda. Maksat para kazanmak
ve bir an önce köşeyi dönmek olduktan
kelli... Fırdöndü büe dört köşe kalır böy-
lcsinin yanında. Çocuklann ftrdolayı çe-
virdiği topaç bile yerişemez dönme hızına.
Ö> le bir döner ki,sonunda yörüngesinden
nrlar. bir süre izi kalır kuyrukluvıldız gi-
bi ve kayar gider karanlıklann içinde—
Barmen de başını sallamaz arok_"
Busırada Kızılok sürdürüyordur şarkı-
sını:^Geceleri gökyüzünde/ şairierin önsö-
zünde/ sağdan vunıp sol gözünde/ parsa
topla benim için" Ne tesadüftür kı, Kızı-
lok-Som ikılısınındıllerinedoladıklan kı-
şıler tam da o sırada geceleri gökyüzün-
de değil ama gündüzlen kulisierde parsa
toplamaya çalışıyorlardı kendileri ıçin...
Ses ve söz bırlıktedır artık. Yaşamı kıskıv -
rak yakalamışlardır. Gözünüz yazıda, ku-
lağınız şarkıdadır. Kendi dilini kurmuş
bir sanatçıdır Fıkret Kızılok. Şarkılann-
da kolej, manej. Darvvin. Enterne. Parsa.
Kızılok'un şarkı dilınden ikametgâh bel-
gesi alabiien sözcüklerdır.
Deniz Som da kıtabının dipnotlannda.
ikametgâh belgelenne muhtarlık mührü-
nü basar. Örneğin: Dipnot5-Enterne- Si-
yaseten tehlikelı kışılen gözaltınaalıpet-
kısız hale getirmektir. Türkiye'nin bili-
nen en ünlü enterne merkezi Ziverbey
Köşkü'dür. En tunstik olanı ise Hamza-
köy ve Zincirbozan'dır. Dipnot8-Parsa:
Çanak dolaştırıp parsa toplamaktır. Çanak
yoksa tabak. tepsi, kâse olabilir. Parsa
çoksa tencere de kullanılabilir. Parsanın
belgesi olmaz. Demırbaş-Müzık'al Vazi-
yet'ler Fıkret Kızılok ve Deniz Som'un,
"söz ideoJojidir - ses idcolojidir" gerçegı-
ne kanıt olarak ürettikleri bir yapıt. Akıl
ve sevgıyle üretılen müzikal-yazı...
Cruie'lerin
naaşı9
Pantheon
Müzesi'nde
Kültür Servisi-Ünlü bilim adamla-
n Marie ve PierreCurie'nin naaşlan.
Hıroşima'ya atılan bombanın 50. yı-
lında Voltaire. Rousseau ve Fransız
Aydınlanma Hareketi'nın diğer
önemli ısimlerinın de bulunduğu Pa-
ris'teki Pantheon Müzesi'ne getirildi.
Yüz>
r
ılın önemli buluşlanndan biri-
ne, X ışınına. damgasmı vuran bu ün-
lü çift. teknolojik alanda büyük bir
devnmin de öncülüğünü yaptı.
Polonya doğumlu olan Marie Cu-
rie. genellıkle erkek egemenliğinde
olanbilimsel çalışmalar alanınaadım
atan ilk kadın olarak her zaman koca-
sından daha fazla ilgi topladı. Koca-
sının bir araba kazasında ölümünden
sonra da çalışmalanna devam eden
Marie 1910'daBUim Akademisi'ne
kabul edildi. 19O3'te kocası ile bir-
likte aldıklan Nobel Ödülü'ne,
191 l'de bır yenısini ekleyen Marie
Curie (bu kez radyumu bulmuştu).
Fransa'da başlayan silahlanma hare-
ketinın güçlü muhaliflennden oldu.
Marie'nin izınden giden kızıHeten ve
kocası Frederic Jolkrt ise yapay rad-
yoaktiviteyi keşfederek, Curie aıiesi-
ne üçüncü Nobel ödülünü kazandır-
dılar.
Bugün, kendi adlannı taşıyan sağ-
lık enstitüsü (Curie Instirute). kanser-
lı hastalara hızmet vermeye devam
ediyor. Kariyergözetmeden, kendile-
rini bılime adayan Curie'lenn de iste-
ği bu olurdu berhalde.
52. VENEDtK FİLM FESTtVAIİ SONUÇLANDI
Festi\ alde en i> i kadın oyuncu ödülünü, Claude Chabrol'ün filmi La Ceremonie'deki
roüeriyle Isabella Hupert ve Sandrine Bonnaire paylaştılar.
Altın Aslan ödülü
Tran Anh Hug'un
Kültür Servisi-Venedık Film Festivali'nde
bu yıl Altın Aslan'ı. Viernam asıllı. 33
yaşındaki Fransız yönetmen Tran Anh
Hug. genç bir adamın Ho Chı Minh
City'deki şıddetin ortasında amansızca
sürüklenişini anlatan filmi "Cyclo" ile
kazandı Genç yönetmenın son yönettığı
film 'TheScentofGreen PapaVa' 1993
yılında Cannes Film Festivali'nde "Altın
Kamera' ödülü almış ve aynı yıl 'en ıyı
yabancı film' dalında Oscar'a aday
gösterilmişti. Yanşmada özel jün ödüiü
ise Portekizlı Joao Cesar Monteiro'nun 'A
Comedia de Deus-Tannlar Komedisi" ve
Italyan Guiseppe Tomatore'nin 'Starman-
Yıldız Adam' fılmlerine verildi "En iyi
aktör", 'Der Totmacher' filmindeki
rolüyle Alman aktör Goetz George
seçılırken, 'en iyi aktris" ödülünü, Fransız
yönetmen Claude Chabrol'ün
"Ceremonie-Seremoni'* filmindeki
rolleriyle Isabelle Huppert ve Sandrine
Bonnaire paylaştı.
Eski tspanyol Kültür Bakanı ve yazar
Jorge Semprun başkanlığında toplanan
jüri. "en iyi ikinci film" ödülünü de
Ingilız aktör, yönetmen Kenneth
Branagh'm 'The Bleak Midvvinter*, Japon
Hirokazu Kore-Eda'nın 'Maborosi No
Hikari-HayaDerin Işığı* ve İranlı Abolfazl
Jalıli'nin 'Det, yani Dochtar-Det, kız
demek" fılmlerine verdi. 1975'te
esrarengiz bır şekilde öldürülen İtalyan
yönetmen P.Pasolini adına verilen özel
ödül de Marco Tullio Giordana'nın
•Pasolini: Bir İtalyan Suçu' filmine gitti.
Yanşma kapsamında 'en iyi yardımcı
aktris' ödülü İtalyan Ettore Scola'nın 'Bir
Gencin RomanT filmindeki rolüyle
Isabella Ferrari, 'en iyi yardımcı aktör"
ödülünü de lrlandalı Thaddeus
O'SulIıvan'ın 'Nothing Personal'
filmindeki başarılı oyunuyla lan Hart aldı.
Artık Hollywood'un da gözdesı olan
festivale bu yıl Kevin Costner, Tom
Cruise, Jack Nkholson, Ralph Fiennes,
Naomi Campbell gibi ünlüler de davetli
olarak katıldı.
T E Ş E K K Ü R
Geçirdiğim ani rahatsızlık sırasında,
gerek cerrahi miidahale, gerekse tedavi bakımmdan
olağanüstü yardımlannı gördüğüm,
başta müdahaleyi gerçekleştiren
Prof. Dr. Fikri Alican *
olmak üzere, tedavimle
devamlı meşgul olan, hocam
Prof. Dr. Kenan Önen'e,
ilgi ve şefkatini bir an bile esirgemeden
hep yanımda olan
Prof. Dr. Gürbüz Barlas'a
ve çok şey borçlu olduğum aile doktorumuz,
yakın dostumuz
Dr. Faruk Turnaoğlu'na,
Koç Amerikan Hastanesi'nin
her kademeden tüm çalışanlanna,
özellikle yoğun bakım ünitesinin doktor ve görevlilerine,
melek kızlanmıza ve idari personele
en içten duygularla şahsi teşekkürlerimi sunmayı
bir borç biliyorum.
Hepinizden Allah razı olsun!
ALİ KOÇMAN
KOŞEBENT
ENİS BATUR
Bursa'da Ne Oluyor?
Bursa'da, ağustos-eylül aylarını kapsayacak bi-
çimde düzenlenen, küçümsenemeyecek bir ulusla-
rarası katılımın da sağlandığı sanat etkinliklerine Bur-
sa dışından gösterilen ilgisizliğın boyutlan insanı ür-
pertiyor: Ağırlanmak üzere çağrılan 300'ü aşkın sa-
natçımızdan yalnızca 6sından yanıt gelmiş, onlar da
Ankaralı ve Izmirli sanatçılar. TRT dışında, hiçbir
medya kuruluşu gözükmemiş Bursa'da. Gazeteler,
birkaç yasak savma haberıyle yetinmışler. 'Taşra'
karşısında mağrur ve mesafeli 'mefropo/'ün halini
gördükçe, gülmeli mı, yoksa ağlamalı mıyız anlamak
kolay değil: O metropol ki, dünya kültürü karşısında
telaşlı bir taşra kimliğıyle bienal komedisine sürük-
leniyor.
Merkezınde Bursa Uludağ Ünıversitesi'nin, TÖ-
MER'in, Yeni Biçem dergisinın aydın, alçakgönüllü,
çahşkan insanlarının yer aldığı bir dizi etkinlik Bur-
sa'yı ilgi odağı haline getirdi kısa sürede. Geçen yıl
düzenlenen Şiir Şenliği'ni, Çeviri Semineri'ni, Çeviri
dergisinin. Semencfer'in ve Yeni Biçem 'in nitelikli ya-
yın çizgisini göz önüne getirince, Bursa'dan peş pe-
şe gelen bu ışıklann daha da büyük bir kaynağa dö-
nüşme olasılığının az olmadığı kanısı büyüyor akıl-
larda, büyümüyor mu? Son etkinliklerde firmaların
sponsorluk desteğinin önemi de gözden kaçmadı
sanıyorum. Üniversitelerin, Kültür Bakanlığı'nın gü-
lünç bütçe olanaklannın yerini onlar dolduracağa
benzıyor artık.
Burada temel sorun, Istanbul'un, konumu vesim-
geselliğiyle bu kültür başkentinin duruşunda yatıyor.
Festivalleri. kültür merkezleri, sergi ve konser salon-
lan, yayınevlerı ve medya kuruluşlarıyla ülke içinde-
ki konumu nedeniyle oldukça burnu büyük bir tavır
ortaya koyan metropolümüz, aslında iki yönde de tı-
kanmış olduğunu fark edemiyor: Türkiye'nin öteki
kentlerine de, dünyanın kültür kentlerine de uzak
düşmüş, onlardan beslenemeyen. onun içın de on-
lan besleyemeyen Istanbul. aslında ağır ağır kuruyor.
Kültür dünyasının insanları, neden 10 milyon nüfu-
suyla kentlılerin etkinliklere kayıtsız kaldığının bilin-
dndeler mi? Neden bıenali bıravuç insan izliyor? Ne-
den, en nitelikli kitaplar birkaç bin satışla sınırlı kalı-
yor? Neden konserlerı, sergileri birkaç yüz kişiyle sı-
nırlı bir '/c/f/e'ye yargılı kıldık? Sıyasal yaşamımızda
alabildiğine kilitli bir görünümde takılıp kalan çoğul-
cu, dernokratik, katılımcı özellikler kültür yaşamımız-
da farklı boyutlar alabihr mıydi? Müzelerimizin bir
yerli meraklıya bin yabancı meraklı oranıyla gezil-
mesınden sıkıntı duyuyor muyuz?
Almanya'yı düşünün; edebiyatı, felsefeyi, güzel
sanatları, geleneksel sanatları, konserleri, festivalle-
ri, yayın etkinlıklenni göz önüne getirdiğimizde cıd-
di bir yayılmayla karşılaşırız. Bonn, Berlin, Münih,
Köln. Frankfurt, Hamburg, Düsseldorf ve daha nice
kent arasında yoğun kültürel alışveriş, sıkı takip var-
dır. Bu nedenle de uluslararası ilişkiler gelişmiştin
Avignon'dan, Petersburg'dan, Istanbul'dan, Liz-
bon'dan, Los Angeles'tan ressam, orkestra, filozof,
bilim adamı, kıtap, film yağar Almanya'nın her bir
kentine.
Bursa'daki sanat etkinliklerine Fransa'dan katılan
Patrick Raynoud ile bir iki saat oturup konuştuk.
Onu Bursa'dakı yetkılilere, Stutgart'ta yaşayan bir
sanatçımız, Yıldız Tüzün önermiş. Tanışmıyorlar-
mış. Dogal, sağlıklı akış işte budur. Raynoud önem-
li bir sanatçı. Bursa'dan çok etkilenmiş.lstanbullu sa-
natçılar da onun işlerinden çok etkileniıierdi, bundan
şüphem yok.
Bulunduğumuz yeri dünyanın merkezi sanıyoruz,
çünkü dünyanın sayısız merkezi olmasından korku-
yoruz. Patrick Raynoud'nun yapıtının ana teması,
durmadan göç eden, oradan oraya hareket etmek
üzere kutulara yerleştirilen, paketlenen sanat yapıtı-
nın etrafında biçimleniyor. Önce Istanbul'dan Bur-
sa'ya, Trabzon'a, Hatay'a gitmeyi öğrenmeliyiz. Ön-
ce Istanbul'dan Meksiko'ya, Londra'ya, Oslo'ya,
Taşkent'e gitmeyi öğrenmeliyiz. Sonra, oradan bu-
raya sık sık gelindığini, gelınebileceğini, bu gel git-
ten kalıcı kıvılcımlar doğacağını öğrenceğiz.
Hamiş: Türkiye Felsefe Kurumu'nun bülteninden
okudum: TRT'nin bir yanşma programında Aristo-
teles'/n 'diğer adı' sorulmuş: Aristoteles'/n meğer
diğer adı Platon'muş.
Öğrenmenin yaşı yoktur.
Beste yarışmasında finalistier
belli oldu
ANK.\RA (AA) - Bilgısayar ve müzik dünyasının
büyük ılgisinı çeken Halıcı Mıdi 95 Bılgisayarla Beste
Yarışması'nın finalistleri belli oldu. Atılla
Özdemiroğlu, Emrehan Halıcı. Faruk Eczacıbaşı,
Figen Çakmak. Izzet Öz. Nilüfer ve Ümit Eroğlu'dan
oluşan yanşma jurisı. 12 yapıta finalde yanşma
hakkını verdi. Finale katılması kararlaştınlan eserler
şunlar: Nihat Ayar-Kuklalann Dansı, Mert Börü ve
Tuba Yücel-Piknik, Ceyhun Canbazoğlu ve Selçuk
Ergen-Orent, Ömer Göksel-Rapsodi.Emir Işılay-A
Composer's Life. Hakan Özer-Recall. Borga Parlar-
Şans, Levent Solakoğlu-Fanus, Eser Taşkıran-Ayışığı.
Ercan Yenel-Pop Prelüd. Yanşmanın finali ve ödül
töreni. 29 ylül cuma günü Cemal Reşit Rey konser
salonunda yapılacak
Çocuk balesi kurslarına sınavla
oğrenci alınacak
ANKARA Ç\NKA) - Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürlüğü'ün çocuk balesi kurslanna sınavla öğrenci
alınacak. Ücretsiz verilen kurslann kayıtlan 11 eylülde
başlayacak ve 22 eylülde sona erecek. tlkokul 3 ya da
4. sınıfa geçmiş ve bedensel olarak bale yapmaya
elverişli olan çocuklann katılacağı sınav, 23 eylülde
Opera Binası'ndakı bale salonunda yapılacak.
Konya'da karikatür sergisi
KONYA (AA) - Sanatçı Sezer Odabaşıoğlu. Konya'da
"Temiz Çevre. Temiz Yaşam" konulu karikatür sergisi
açtı. Devlet Güzel Sanatlar Galerisi'nde açılan ve 11
eylüle kadar gezilecek olan sergide. sanatçının 26 eseri
yer alıyor.
liyatro kursu
Kültür Senisi - Kadıköy yakasında 25 yıldır faaliyet
gösteren, ücretsiz tiyatro kursu veren. ücretsiz oyun
oynayan ilk ve tek tiyatro topluluğu Kadıköy Halk
Eğitim Merkezi Deneme Sahnesi, yetiştirilrnek üzere
tiyatro kursıyerlen alacak. 2 yıl sürecek eğitim, 7
kişilik bir öğretmen kadrosu tarafından
gerçekleştirelecek. Tiyatro eğitimi almak isteyen tüm
gençlere açık olan kursa kayıtlar. 5 EylüI-6 Ekim 1995
tarihleri arasında Kadıköy Halk Eğitim Merkezi "nde
yapılacak. Deneme Sahnesi aynca, 1995-1996 tiyatro
sezonunu 15 ekimden itıbaren Shakespeare'den,
Yılmaz Ankan tarafından gerçekleştırılen bir deneysel
atölye ovunu olan Hmlet-1602 ve Vedat Okurvüz
tarafından yazılıp yönetilen Tarihname adlı oyunlarla
perdelerini açacak.