Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 1995 CUMARTESİ
12 DIZI YAZI
B
iryandan Antonio Vivaldi nin Dört
Mevsim 'ini dinliyorum. Biryandan
da geride kalan mevsimin ne
olduğunu düşünüyorum. Yazdı da kar
mı bastırdı? Yoksa kış ortasında
giineş mi açtı? Geldiğimdeyağmur
yağıyordu. Dönerken ılık bir riizgâr esmez mi?..
Sevdim. Zaman zaman da nefret ettim. Ama her
zaman tutkundum. Bazen gözlerim kapalı, bazen
gözlehm açık... Hep düşündüm, daha çok da
hissettim onu. Yaşamımın üçte birini geçirdigim bu
ülkey i. Koca tarihı bir kıyısından canlı yakalamanın
ve inpuntolu soğuk laflardan annmış yaşamamn
güzelliğini ve acısım yaşadım.
Şimdi sokaklarında, kendi ülkemdeki kadar rahat
bir yürüyüşle gezebiliyornm. Omın sevinçlerine ve
üzüntülerine. en az nüfus cüzdanlarmda Rusya
yazanlar kadar ortak olabiliyorum.
Yine de zaman zaman afallıyorum; güvensiz
hissediyorum kendimi. Moskova 'ya kısa bir süre
için gelmiş, ya da buralarıyla ilgili çok şey okuyup
yazmışların soruları şaşırtabiliyor beni. Daha çok
da değer yargılan. Ruslar şöyle midir? Düzenleri
böyle midir'' Neydi de ne oldu? Nasıl bu haie
gelebildi?.. Sorular çoğahyor. Son kuşkulardan da
arınarak iyice kesinleşmiş fikirler daha bir
acımasızlaşıyor. Vivaldi 'nin müziği inişlerle ve
çıkışlarla içimi karıştırıyor. Biz dört mevsimi hep birbirleriyle
ktyaslayarak, birini ötekilere tercih ederek kavramayı denedik.
Mevsimlerin bir bütün halinde var olduğunu, insan ancak
yaşlandığında mı daha kolay anlar?
Doğa hareket ederken, bizim ona ne adlar ve ne aşamalar
Mevsimler değişirken...
uyduracağımıza çok mu aldırıyor sanki?..
- Ama sen yine de söyle: Sosyalizm miydi ölen? Kapitalizm mi
şimdi serpilip gelişmekte olan? Nereden gelip neme
gitmekteyiz?.. Yanıtını veremeyeceğin soruları bıdmak. yanıt
vermekten daha zor ve daha önemli sayılmıyor mu?
Sorgulamak. yargılamaktan daha fazla yarar
getirmiyor mu? Zaten en büyük mücadeleler de
sonu zaferle bitmeyenler değil mi?
Mevsimler değişti. Ama yıl sürüyor. Hiçbir mevsim,
katıksız ve son değil. Ama biz kaleme kâğıda
tutulmuşuz bir kere. Yaşamı hissetmekten çok
tammlamaya çahşacağız. Onu ancak böyle
sevebiliyoruz biz. Ancak bövle savunabiliyoruz
doğnılanmızı. Ancak böyle karşı çıkabiliyonız
alçaklıklara.
- Durun bakalım, beyler! Kim demiş, tarih sizi
haklı çıkardı diye? Kaçınılmaz mıydı yani sizin şu
beklemediğiniz kadar bol solumaya başladığınız
hava? " Yeni dünya düzeni" müebbede mi dönüştü
artık? Siz "soğuk savaş "ı bitirdiğinizi iddia
ediyorsunuz ve bizden adalet mücadelemizi terk
etmemizi istiyorsunuz. Bu kadar basit mi? Sizin mi
oldu artık bütün mevsimler? Vivaldi 'yi dinlerken
size sevinç. bize hüzün mü düşecek artıkyalnız?..
Mevsimler kimseye aldırmadan birbirini izliyor.
Birileri, acınacak kadar kısa ömürlerini /
ömürlerimizi şu ulu. şu koskoca yaşamın yerine
koyup kendi bildiğini dayatmaya çalışıyor.
Insanoğhınu. en zayıfyanından, hain belleğinden
yakalıyor. Ve kuşkudan annmış fikirlerini genel
geçer doğrular olarak önümüze sürüyor.
Neyapalım? Teslim mi olalım?
Her zaman son modalara mı uyalım?
Mevsimleri onlara mı terk edelim?
Herhalde en azından bazı şeylerden kuşku duymaya hakkımız
vardır. Giineş ışınlarını. yağmuru. karı ve rüzgârı,
başkalanndan ödünç ya da satın almadığımıza göre...
Kartvizit komünistleri
B
en son on dört yılın yak-
laşık on birini Sovyetler
Birlığf nde ve Rusya'da
geçırdim. Öârencilik yıl-
larımda (1981 - 1987)
Kremlın Sarayı. Brej-
ne\ den Gorbaçov'a dört lideri agırladı;
"gelişmiş sosyalizm" aşamasından "ye-
niden yapılannıa ve demokraıikleş-
jne" aşamasına geçildi. Moskova "da ga-
7etecilik yaptığim son beş yılda ise, ül-
jkenin bölündüğü ve "piyasa ekonomi-
,si reformlan"nın uygulamaya koyuldu-
iğu bir süreç yaşandı. yaşanıyor.
' Moskova'ya ilk ayak bastıgımda. yer-
yüzü cennetine indiğını düşünen 20 ya-
şında bir komünisttim. Bu "cennefte
irastladığım ilk olumsuzluklar beni şa-
Jşırtıyordu: İlk hırsız, ilk fahişe. ilk "kart-
vizit komünisti". ilkantikomünist... Her
'halde bunlar"kaideyi bozmayan isn'sna-
.lar" diye düşünüyordum. Ne var ki ıs-
tisnalann sayısı durmadan artıyordu ..
Ayağa düşen kavramlar
• Biz Türkiye'de yaşamımızı tehlikeye
atarak;- tutuklamalan. işkenceleri göze
'alarak komünist olmuştuk. Buradakile-
rin çoğu ise prestij için, daha iyi iş, da-
ha iyi ev için partiye üye oluyorlardı. Ül-
•kedeki kokuşmuşluğu eleştirmıyorlar.
hep "yukarıdan"öğütlendiği gibi ko-
nuşuyorlardı. Kendi aralannda Brej-
nev'le. ülkedeki sistemle. yaşamlanyla
alay ediyor. ama dışanya karşı çıt çıkar-
mıyorlardı. Sorunlan eleştirebilen dürüst
insanlar çaresizdi; seslerini yükseltme-
meye özen göstenyorlardı. Yüksek ses-
le eleştirenler, ya Saharov gibi sürül-
müş, ya Soljenitsin gibi ülkeden kovul-
muş, ya da cezaevlerine ve akıl hastane-
lerine tıkılmıştı.
Benim, uğrunda her türlü özveriye ha-
zırolduğum sosyal adalet. hümanizm. öz-
gürlük. özyönetim gibi kavramlar bura-
da ayaklara düşmüştü. Deviet ve parti
yönetımi halkı diktatörce yönetiyordu.
(Ne partisi? Parti yoktu kı! Komünist
Partisi devletin ta kendisiydi.) Sözde ulu-
sal güvenlikörgütüKGB, hertoplumsal
grubun içine giriyordu; en kötüsü de, bu
mantık insanlann kafalanna sızıyordu.
Farklı düşünene (hatta giyinene) karşı
kıskançlıktan ihbarcılığa kadar bir dizi
olumsuzluk egemendi. Yagcıhk, yalan-
cılık ve ihanet yaygındı.
Komünist partl'nln günahı
îş yaşamında bir üst mevkiye yüksel-
mekten, yurtdışına çıkmaya kadar her
şeyin "gerekJi organlar"dan gelecek
izne bağlı olduğu, ailesel sorunlann bi-
le parti toplantılannda ve halk mahkeme-
lerinde tartışma ve yargılama konusu
oluşturduğu koşullarda başka türlü de
olamazdı zaten...
Ben memlekette onca tehükeyi göze
alarak bu düzeni mi savunmuştum?
Vay gele başıma!
lnançlanm elden gidiyordu! Burada
da mı muhalefete geçecektim? Zaten
"Türkiye yorgunu" iken o gücü nere-
den bulacaktım şimdi? Acaba bir daha
ve bir daha mı düşünseydim?..
Uzun süre gerçekleri görmemekte di-
Moskova'nın On Yılı
Çarpık
Sosyalizmden
Vahfi
Kapitalizme
Aksay
• Biz Türkiye'de yaşamımızı tehlikeye atarak komünist
olmuştuk. Buradakilerin çoğu ise prestij için, daha iyi iş, daha
iyi ev için partiye üye oluyorlardı. Sosyal adalet, hümanizm,
özgürlük, özyönetim gibi kavramlar burada ayaklara
düşmüştü. Deviet ve parti halkı diktatörce yönetiyordu.
• Tüm olumsuzluklara karşın açlık, işsizlik, evsizlik, cahillik
gibi sorunlar yoktu. insanlar, yarınlarına ve çocuklarının
geleceğine güvenle bakabiliyorlardt. Eğitim ve sağlık sistemi
parasızdı. Yaşam ucuzdu. Kültürün, bilimin ve sporun pek
çok dalında dünyanın ilk sıraları Sovyetler'e aitti.
renmeye çalıştım. Bu tavır. suça ortak
olmaktan başka bir şey değildı aslında.
(Pek çok "küçük" -yalnız sayıca ve mad-
di güç açısından değil. gerçek adaleti
aramadaki cesaretsızliği, eleştin özgür-
lüğünü içine sindirememış olması ve ba-
ğımsız kişiliğiyle ulusal onurunu koru-
ma güdüsünün cılızlığı bakımından da
"kiiçük"- komünist partisinin günahıy-
dı bu. Şimdi her şeyi, "sosyalizmin ken-
di içinde"ve/veya "emperyalizmin par-
mağı" ile açıklayıp kendımizı tenıize çı-
karmamız, suça ortak olmaktan da daha
büyük ahlaksızlık olurdu.) (Kutsallaştır-
dığım politik amaçlarla ahlaki talepierin
çahşmasının yarattığ) sancılar, önce And-
ropov'un, daha sonra da Gorbaço\'un
başa gelmesiyle. içimde uyanan "artık
bir şeyler yapılacak" coşkusuna çok
kolay kanşmıştı. Ama... Neyse. konu-
dan uzaklaşmayalım.)
Beyazlar ya da açık griler
- Yahu, her şey kapkara, her yer ka-
ranlık mıydı? Hiç mi iyi yanı yoktu bu
düzenin?
Olmaz olur mu! Elbette vardı. Hem
de pek çok! Üstelik son derece önemli
kazanımlardı bunlaremekçi insanlar için.
Aklımı ve belleğimi peynir ekmekle ye-
mediğim için. Sovyetler' ı yermek ne ka-
dar moda olursa olsun. bu beyaz -hiç ol-
mazsa açık grı- yanlarını hayranlıkla
anımsamaktan vazgeçmeyeceğim.
Ülke. tarihsel açıdan çok kısa sürede
ve üstelik ikı savaşı göğüsleverek. geç-
mişi yüzyıllara dayanan devletlere kafa
tutabilecek bırgüce ulaşmıştı. Tüm çar-
pıklıklanna karşın kendi ekonomisını
yaratmıştı. Savunma sanayıinde ve uzay
araştırmalan alanında büyük başanlar
elde etmişti
Tarihte daha önceleri hayal sayılan aşa-
malar kat etmişti. Açlık, işsizlik, evsiz-
lik, cahillik gibi sorunlan yoktu. Ekono-
mik ve sosyal açıdan insanlar, kendi ya-
nnlanna ve çocuklannın geleceğine gü-
venle bakabiliyorlardı.
Eğitim parasızdı. Kütüphaneler, sine-
malar. tıyatrolar, hatta restoranlar sıradan
yurttaşlar için rahatlıkla ulaşılabilirdi.
Yaşam ucuzdu
Sağlık sistemi parasızdı, ilaçlar paha-
lı değildı. Dınlenme oianaklan geniştı.
Kültürün. bilimin ve sporun pek çok
dalında dünyanın ilk sıralan Sovyetler'e
aıttı. Eğitim sısteminden, sağlık hizmet-
lerine kadar tüm bu alanlarda bir yığın
ilkellikler vardı.
Örneğin. bir kışının yapabileceği işe
beş kışi alınır, iyi çalışanına da sarhoşu-
na da aynı ücret verilırdi. Adaletten çok
eşitlik amaçlanırdı. Ama her şeye karşın
bunlar. halkın reddedilmez kazanımlany-
dı.
Devletin vedevlet ideolojisinin (bizbe-
ğenelim ya da beğenmeyelim) otoritesi
vardı. Ne ulusal sorunlar bugünkü ger-
ginliğe yakındı. ne kamu düzeni böyle
tehlikeliydı. Cinayetlerden rüşvetlere.
fuhuştan uyuşturucu kullanımına kadar.
bugünün dev sonınlanndan hiçbiri o za-
manlarda cıddi boyutlarda değildı. Ulu-
sal, kültürel ve ahlaki değerler böylesi-
ne kolay ve bu kadar sık ayaklar altına
alınamazdı.
Bilivorum, bu cümlelerin her birinden
sora. "Ama..."diye başlayan eleştiriler
getinlebihr. Ben de öyle yapıyorum za-
ten. Ama bu. yine de Sovyet devletinin
tüm başanlannı elimin tersiyle bir kena-
ra itme hakkını vermiyor bana.
Uçsuzbucaksızbirülkede. çetin ıklim
koşullan altında, zor bir tarihsel miras
üzerinde ve kısa sürede bu kazanımlan
yaratabilen bir sistemi toptan reddetmek.
duygusal gerilim anında. ya da düş kı-
nklıöı ortamında mümkün olabilirdi bel-
ki.
Ancak sakin kafayla düşününce. öl-
dürdüğümüz yiğidin hakkını da vermek
gerekirdi. Tabii eğer antıkomünizmi sa-
nat edınmemişsek.
Ne var ki. ıyı yanlan, Sovyetler Birli-
ğı'ndeki sistemi alkışlamak için yeterli
değıldi. Kazanımlan rüşvet gibi kabul-
lenip, politik. ekonomik ve ahlaki so-
nınlara kulak tıkamak mümkün değildı.
Başanlann ve zaferlerin bedeli de sor-
gulanmalıydı.
Yarın: Bunalıma doğru adım
adım
SATILIK ARSA
Saroz, Güneyli köyünde satılık iki parsel.
0216
333 61 02
ÜSKÜDAR 4. ASLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1993,616
Davrcı Sahre Canalp vekıh Av. Ali Rıza Aydm tara-
fından açılan gaıplik davasının yapılan açık yargılama-
sı sonunda verilen karar gereğince:
Kadıköy, Fikinepe cılt: 40, Sayfa: 106. kütük: 34'1'de
nüfusa kayıtlı ve Csküdar Baglarbaşı Azızbey Sok. No:
3 adresınde oturan Mehmet Canalp'in davadılekçesinın
ilanen tebliğ edildiği; bu kere mahkememizce venlen
16.2.1995 tarih ve 1993/616 esas, 1995/105 karar sayı-
lı hüküm gereğince; davacının eşi olan lstanbul ıli, Ka-
dıköy ilçesı, Eğitim Mah. cılt: 006/3, sayfa: 74, kütük
no: 196'da nüfusa kayıtlı Mustafa ve Fevziye oğlu,
28.12.1937 doğumlu Mehmet Canalp'in gaiplığine ka-
rar venlmiş olduğundan işbu karara karşı varsa ıtıraz ka-
nuni süre zarfında yazılı olarak vermelen, aksı halde ka-
rann bu şekılde kesmleşeceği; karar yerine kaım olmak
üzere ilanen tebliö olunur. 6.7.1995
Basın: 34869
İLAN
T.C.
AYDIN ASLİYE 2. HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1991 705
Davacı Bayram Ali Sedef vekilleri Av. Ahmet Ak-
baba. Av. Nezettin Akkuzu tarafından davalılar Celal
Cangör vs. aleyhıne açılan Cemma tnş. Taah. Turizm
ve Tic. A.Ş. şirketinin feshi davasının mahkememizde
yapılan açık duruşması sırasında verilen karar gereğin-
ce:
Davalı Hüseyın lşık'a Ankara Demetevler 1 Cad.
No: 68' 18 adresıne ve Ankara Çankaya-Çankaya Cad
3'8 adreslerine yapılan duruşma gününü bildirirteblı-
gatın bila ikmal iade edildiği. yapılan araştırmaya rağ-
men de tebligata sarih adresi tahkik edilemediğinden.
duruşma gününü bildinr teblıgatın gazetede ilanen teb-
lığine karar verilmiş olup buna göre yukarıda bahse-
dildiği üzere davalı Hüseyin Işık'tn duruşma günü olan
29.9.1995 günü saat 9.0Ö'da mahkemede bizzat hazır
bulunması veya kendisini bir vekille temsıl ettirmesi,
aynca hazır bulunmadığı ve bir vekille de kendisini tem-
sil ettirmediğ] takdirde HUMK'nun 3156 sayılı ka-
nunladeğişik 213"üncü maddesi gereğince yargılama-
nın yokluğunda devam edileceğı ve hüküm verileceği,
tebligat yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 34852
İLAN
T.C.
BAYBURT SULH HUKUK MAHKE-
MESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1994/236
Karar No: 1995/133
Davacı Fehmı Saka vekilı Av. Atılla Adıloğlu tarafın-
dan davalı Osman oğlu Hacı Ali aleyhine mahkememi-
ze açılan ortaklığın gıderılmesi davasında yapılan açık
duruşma sonunda verilen karar davahya tebliğ edileme-
diğinden ilanen tebliğıne karar venlmiş olup verilen ka-
rar özetı:
Davacının davasının kabulüne. dava konusu olan Bay-
burt ılı merkez Tuzcuzade Mahallesı pafta no: 59, ada
no: 506. parsel no: 13'te kayıtlı taşınmazın üzerindeki
bına ıle birlıkte satılmak sureti ıle ortaklığın gıderılme-
sine, satış bedeli üzerınden % 06 (bınde altı) karar har-
cının taraflara paylan oranında yükletılmesıne.
iş bu mahkememizce venlen karar Bayburt ili mer-
kez Tuzcuzade mahallesınden davalı Osman oğlu Hacı
Alı'nin tüm aramalara rağmen açık adresi tespit edile-
mediğinden karar tebliğ edılememıştir. Adı gecenın bu
karann ılan tanhınden ıtıbaren 8 gün ıçerısınde temyız
talebinde bulunmadığı takdırde karann kesınleştirılerek
ınfazının yapılacağı, yukarıda ısmi yazılı davalının. teb-
ligat kanununun 213 ve müteakıp maddeleri gereğince
tebligat yerine geçerlı olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın. 33646
KARABURUN İCRA
TETKİK MERCİİ
HUKUK
HÂKİMLtĞİ'NDEN
19943
Davacı Mehmet Remzi
Hasanoğlu tarafmdan dava-
lılar Sedat Tunçer, Cenk In-
şaat Ltd \c Vakıflar Banka-
sı. A.Ş. aleyhıne açılan K.a-
raburun ilçesı Mordoğan
Ardıç mevkiınde kayıtlı
1559 no'lu parsel üzerinde-
k i no'lu gay nmenkul hak-
kındaki Karaburun lcra Mü-
durlüğü'nün 1993,78 talı-
mat savıtı dosyasında yapı-
lan ıhalenın feshı davasının
vapılan v araılaması sırasın-
da: ' "
Davalı lardan Inönü Cad-
desiNo 98/A Eskışehır ad-
resınde bulunan Sedat Tun-
çel'in adresi tespit edileme-
diğinden. duruşmanın bıra-
kıldığı 14.9.1995 günu sa-
at 10.00'da mahkememizde
hazır bulunması veya ken-
disini bir vekille temsıl et-
tırmesı hususu ilanen teb-
liğ olunur.
Basın 34209
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Şapka Kışlık... ;
Bodrum'daki havaalanına uçak indirileceğini du-
yan Hatice Nine, şöyle diyor:
"Bu meydana uçak indirtmem, ada/efe karşın mey-
danı boşaltmazlarsa pisti telle çevirir, göbeğine de
bir direk çakarım."
Hatice Nine, meydanın gerçek sahibi...
"Adalete karşın" diyor, demek adalete karşt ge-f
lenler, adalet deresinin önünü çevirenler, engelleyen-
ler çıkıyor. Adalet dağıtan yargıçlar arasında, "Yar-
gı, işlevini mafyaya kaptırdı" diyenler var. Bir ülke-
de kişi, adaleti mahkeme yerine kendi aramaya kalk-
tı mı, var ötesini düşün!
Enflasyon, işsizlik, pahalılık, terör, açlık, perişan-!
lık, çaresizlik dört bir yanı sarmış. Bunu sadece halk
değil, tepede oturan Cumhurbaşkanı da görüyor.
Kendini görmeye gelen Türkiye Kamu Çalışanlan
Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı ve ya-,
nındakilere şöyle diyor:
"Vatandaş nasıl geçiniyor diye içim sızlıyor. Bunu
söylediğim zaman 'Hükümeti eleştiriyor' diyorlar.
Ben ortaya durumu koyuyorum. Kimse itiraz etmi-
yor. Bir kilo etin 250 bin, bir kilo peynirin 200 bin 1i-
ra olduğu bir ülkede 6-7 milyon liraya ne alınır? Elekt-
rik, kira.. hepsini biliyorum. 45 yıldır bu işlerin için-
deyim. Hükümet bugün vardır, yann başka hükümet
gelir. Ama hepimizin bindiği gemi budur. Delersek
su alır. Geçmişte su aldığı zaman da oldu. Devleti
yıpratmayalım. Devletin arandığı yerde hiçbir şey ol-
maz. Devletin memuruna insanca yaşayacak oia-
naklan vermesi lazım. Işçi ve memuru mukayese et-
mekte yerden göğe kadar haklısınız. Çalıştırdığı in-
sanı günlük sıkıntılarla kıvrandıımaması gerekir." (Mil-
liyet, 21 Temmuz)
Deviet başkanı halkın derdini açıkça söylüyor.
Halk da söylüyor. Bürokrasi de söylüyor. Yargıç da
yargının yerine mafyanın geçtiğini gösteriyor. Geri-
ye ne kalıyor?..
Sayın Demirel, kendisini ziyarete gelenlere hükü-
meti tanımlarken "Hükümet bir şapka gibidir, eski-
di miyerineyenisini korsunuz" diyor. Hükümetler şap-
kaya benzerler; eskir, yerine yenisi konur.
Hükümetle Demirel arasında bir şapka ilişkisi her
zaman olmuştur. Ankara'da Adalet Partisi'ni genç-
ler kuşatıp basınca, Demirel de vardır. Şapkasını bı-
rakıp kaçtığını söylerler. Şapkayla Demirel ilişkisi
sadece Adalet Partisi'nin basıhşında olmamış, on-
dan sonra her askeri darbede DemireTin şapkasını
bırakıp sıvıştığı söylenir. Demirel'e, "Hükümet şap-
ka g/b/d/r"benzetmesini kim yaptırıyor? Niye baston
gibi, çanta gibidir demiyor da şapka gibidir diyor?
Buna eskiler, "Intak-ı hak" mı derierdi? Birileri mi söy-
letiyordu?
"Hükümet şapka gibidir, eskidi mi yerine yenisini
koyarsınız..."
Tuhaf bir rastlantıdır, her askeri darbe de Demi-
rel'in başbakan olduğu dönemde olmuştur. 12 Mart
askeri darbesi de, 12 Eylül darbesi de Demirel'in baş-
bakanlığına rastlar. Hele 12 Eylül'de darbe kapıya
kadar gelmiş, geri dönmüştür. Çünkü iktidarda olan
Demirel, darbelik bir şey yapmamıştır. Cumhurbaş-
kanı seçilemıyor, bunun da suçu onun değildir. Dar-
beden başka bir şey beklenirken bir de bakılmıştır
ki darbe gelip kapıya dayanmıştır. Ne dıyordu dar-
beci Evren:
"Bir cumhurbaşkanını seçemıyohar."
Onlar seçemezlerse darbeyi kestiren general de
bir gece gelir tepeye oturur. Öyle olmadı mı?
Seçimlerde Demirel çok esti, çok köpürdü, man-
galda kül bırakmadı. Ozal'ın da gözden düştüğü
döneme rastladı. Sırtında bir alay birikimle geldi,
sandalyeye oturdu. Bir şey yapamayacağı anlaşı-
lınca cumhurbaşkanı oluverdi. Halk, bakakaldı.
Şimdi şapka değil, Demirel'in başbakan iken ver-
diği güvensizliğe bir sorumlu aranıyor. Şapkayı alıp
Çankaya'danbaşbakanlıkkoltuğunaoturamazki...
Ötursa da şapkaya güven kalmadı. Şapka da, kol-
tuk da güven vermiyor. Görüntü böyle!
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7
SOLDAN SAĞA:
1/ Loğusaotu da
denen ve kökü
halk hekımliğinde
kullanılansanlgan
bıtkı. 2/ Insanın
var olabiimesı için
doğayı değiştırme- 4
si ve doğayı de- g
ğiştırirken kendi-
ni de değıştirmesı 6
süreci... Bılinç. 3/ y
Dantel taklıdi
agımsı kumaş. 4/ 8
Bazen gecelen
ufuktaçakanpanl- "
tı... Eskiden hocaların gıy-
dıkleri bir çeşit üstlük. 5/ Me-
safe... Nazi partisinin askeri
polıs örgütü... Rütbesiz as-
ker. 6/ Hintlılerin ulusal dı-
nı. 7/ Bir zaman bınmi... De-
niz gıysisı. 8/ Evcil bir ge-
yik... Ana motıfin yinelen-
mesınden ıbaret canlı ve ha-
reketlı bestelere verilen ad.
9/ Büyük küme. yığın... Ateş.
YUKAR1DAN AŞAĞIYA:
1/ Osmanlı yapılarında kul-
lanılmış. bırbırıne geçme halkalardan oluşan metal par-
maklık. 2/ Koca... Odünç, eğreti. 3/ Pelerınli bir çeşit pal-
to... Çıplak vücut resmi. 4/ Çevık... Bir Avrupa ülkesinin
parasını sımgeleyenharfler. 5/ "Çok önemli kişi" anlamın-
da uluslararası kısaltma... Gece yapılan sınema ya da tiyat-
ro göstensi. 6/ Süt rengınde ve süt kıvamında olan sıvı ilaç.
7/ Eski Mısır'da güneş tanrısı... Brıçte bir roberi oluşturan
ikı bölümden her bıri. 8/ Bir cetvel türü... Kuzey Avrupa
ülkelerı ıle Ortadoğu'yu bırbtnne bağlayan otoyolun sim-
gesi... Bir nota. 9/ Büyük ün kazanmış sinema ya da müzik
sanatçısı... Bır bılgıyi gösteren sımgeler dızgesı.
İLAN
T.C.
YAYLADAĞI ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
' Esas No: 1994'60
Karar No: 1995/32
Davacı Mehmet Alkan ve arkadaşlan vekili tarafm-
dan davalılar Fatma Alkan ve Mama Yalçın aleyhlerine
mahkememize açılan alacak davasının mahkememizde
yapılan açık yargılaması sonunda:
Yayladağı ılçesi Yenıce köyünde oturmakta iken sem-
ti meçhule gıren davacı Mustafa kızı Hatice Alkan'a
davalılar vekılının 4.5.1995 tarihli temyız dılekçesi teb-
liğ edilemediğinden işbu temyız dilekçesinin gazete ile
ılan ettırılmesine karar verilmiş bulunduğundan,
İşbu temyiz dılekçesinın gazete ile ilan ettirılerek ila-
nından ıtibaren 15 gün sonra tebliğ yapılmışsayıiacağı-
nın hususu ilanen tebliğ olunur. 12.7.1995
Basın: 33142