23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 27 TEMMUZ 1995 PERŞEMBE Sağlık Bakanlığı'nı özelleştirme girişimleri Sağlık Bakanlığı, gerçek görevleri olan sağlıklılığı sürdürmek ve geliştirmek, hastalık oluştuğunda sağaltmak ve sakatlık kaldığında esenlendirmek işlevlerini bir yana bırakıp yeni dünya düzenine ayak uydurmaya kalkışıyor. Yani tatlı kârlar ortamına! Prof. Dr. GAZANFER AKSAKOĞLU Dokm Eyiüi Cm. T,P Fak HalkSağlıgı Anabilim Dalı A nayasanın sosyal dev- let anlayışını sürdür- düğü hukukçularca savlanadursun, Cum- hurbaşkanı, sağlık hiz- metinin devlet ödevi olduğunu vTirgulayadursun, Çiller hükümeti ülkede yaşayan herkesin yaşamını tehlikeye sokacak girişim- lerde bulunuyor. Maya tutarsa devle- tin elinde sağaltım (tedavi) hizmeti sunacak birim kalmayacağı gibi onbinlerce genç işsiz hekim ortada kalacak. Göz atalım: Yakın geçmiş: Ülkenin sağlık ör- gütlenme modeli ve yasal düzenle- mesi yürürlükte. Sağlığı korumak ve geliştirmek, bozulduğunda iyileştir- mek ya da bir üst kuruluşa sevk et- mekle ödevli 4.500'e yakın sağlık ocağıve 12.000'iaşkın sağlık eviku- rulmuş. Sayısal olarak gereğinden çok fazla, kalite olarak standardın üzerinde yılda 5.000 hekim yetiştiril- miş. Hastanelerin uzman hekim ve hemşire kadrolan doldurulmuş. Do- ğal gelişim içerisinde ölüm ve do- ğum hızlan düşüyor. dogumda bek- lenen yaşam süresi hızla yükseliyor. Sağlık Bakanlığı engel olmasa, sağ- lıkta enikonu ilerlemeler olacak gibi. Ancak personel (başta hekim) ata- maları iktidann büyük ortağı siyasal partinin ilçe başkanlanna, hatta muh- tarlara endekslenince, sağlık birimle- rinin süregıden hizmetleri durduru- lup politik amaclı aşı kampanyalan ile zaman öldürülünce beklenen ge- lişmeler olamıyor. Sahneye HaKl Şr*- gın çıkıyor, 'genel sağlık sigortası'nı (GSS) ısıtıp ortaya sürerek. Sözde hizmet kendini finanse edecek, gö- rünmeyen amaç özelleştirme. Gecik- miş bir Thatcher rüzgân. Sırada Yü- dırîm Aktuna var; yüzlerce uzmanı topluyor. "Söylediklerinikeümesike- limesine uygulayacak." Uzmanlar ra- por veriyor: "ÖzeDeştinneve hayır", "Aile heidmliği çağdışı". Bakanlık doludızgin özelleştirme- ye gidiyor, aile hekimliği modeliyle. Sahnede GSS dile getiriliyor, kapalı kapılar ardında 'özei sağlık sigortala- n'. Ortalık durulur gibi olurken. bir ekim sabahı televizyonda yeni bir yüz, bildik sözler: GSS ve aile he- kimliği. Doğan Baran uzmanlara danışıyor görünmek gereği duymamış. Üç ya- sa tasan taslağı sunuluyor Meclis'e: Hastaneler satılacak, GSS kurulacak, birinci basamak aile hekimlendinle- cek. Pratisyen hekime ve sağlık oca- ğına gerek yok. Zorunlu hizmet ka- nun gücünde kararnameye kurban. 1.OzeUeştirme: Kibar adı özerkkş- tirme. Devletin hastanelerini para karşılığı satacaksınız, yerel etkililer (artık partililer mi olur, paralılar mı, silahlılar mı...) yönetecek hastanele- ri. Hizmet ve kalite kaygısı yok, tek amaçkâr. Hastane değil artık, "işletme". Do- ğal olarak en pahalı yöntemleri seçe- cek ve gerekse de gerekmese de has- taya uygulayacak. Yıl sonunda kâr etmezse "işletme genel müdürü" doktoru kapıya koyacak. "tştetme" iletişim ve sevk meka- nizmalarına bağlı. Aile hekimi de "özd", onu da ekleyelim. Üçgeni ta- mamlamak için teknoloji katmalı, yüksek fiyatla; ultrason, tomograf, manyetik rezonans. Her hasta birer kere girse. Fena mı? Sağlık Bakanlığı hastane- lerden (hastalardan da) kurtuldu, has- talık sayesinde piyasa da canlandı. Buyurun sağlık borsasına. 2. Fınansman: Adından sosyal yar- dım öğesini atan ve sosyal işlev kül- fetinden kurtulan Sağlık Bakanlığı, sosyal güvenlik kavramına el atıyor. Maliye'nin görevini üstlenmek bir yana, göz diktiği primleri on yıllar- dır vergi ödemeyen köylüden nasıl toplayacağı merak konusu. 3. Birincibasamak:Ufak ufak.. Ge- rekçeler yerinde: "Devletin temel ödev ve sorumluluklan arasuıda ka- bul edilen sağlık1 ", "...sağlığının ko- runmasını sağlayıcı tedbirieri almak, devletin görevlerindendir". Içerik sı- ntıveriyor. '\. ilçe merkezlerindeki sağlıkevlerinin hizmetbinalannın o\- mavaeağını ve._ kaynaktan tasarruf sağlamayı", "kaynaktan tasarruf maksadı ile... sağlık müdürlüğü hiz- metlerinin kamu sağlığı merkezleri- nin imkânlanndan faydalanılarak yürütüleceğL'' Üstelik "..hizmet binasımn inşa edilmemiş olmasu sağhk evine perso- nel atanmasına ve hizmetlerin yürü- tülmesine engel teşldl etmez*'miş. Çağdaş yaklaşımda temel olan nü- fus bazında örgütlenme yerine "sağ- lık hizmetlerinin ilçe esasında veril- mesi daha düzenli, süratliveverimlL" olacakmış. Yasalara aykın genelgelerle sağlık ocağının üzerine çıkarmaya çalıştık- ları kaymakamhklan etkin kılabil- mek için olmalı.Yeni taslak. sağlık ocağını sevmiyor aslında; "..epide- miyoloji vesair bakımlardan... tlçe merkezlerinde sağlık ocağı kunılma- yacağu.", "Sağlık ocağı... Kamu sağ- hgı merkezine (?) karşı sonımludur" Dahası var, "aile hekimi ile işbirtiği yapıhr." Sahi, nedir bu aile hekimi? "Aile hekimi... özel bir muayenehanede mesleğini icra eden uzman ya da pra- tisyen tabiptir." Yani her hekim gibi bir hekim. Özel bir eğitimi, aile kav- ramı ile bağlantısı yok. Ne özelliği var? "..bu serbestliğin getireceği re- kabet ortamı, etkili, verimli, nitelikli ve dengeli hizmet sunumunu kendili- ğinden ortava çıkaracaktir", "..duru- ma geleceği izahtan varestedir". "Uy- gulamada statikliğe tahammülün ol- mamasıdır\ *Devkt_. tasarrufetnuş olacaktır" Anlaşıldı mı? 4. Zorunlu hizmet: "Bir gece anst- zın." Geldiği gibi de gıtti. Çok sakm- calı yani vardı, ama iki olumlu öğe içeriyordu. Uzak yerleşim birimleri- ne hekim gitmesini sağlıyordu, bir; bu hekim enflasyonunda hekimlere iş olanağı sağlıyordu, iki. Önlem alın- maksızın ve ansızın kaldınlınca iki sonuç doğuracak: Uzak bınmler he- kimsiz kalacak, bir; hekimler işsiz kalacak, iki. Ama derseniz ki, ben sağlık ocağını işlevsiz kıldım, pratis- yen hekimi ne yapayım... Hem sağ- lık "kendiliğinden" düzelecek değıl mi? Işsız kalan hekimlere özel dinsel eğitim versek, hastanelere imam ola- rak başvursalar? Sonuç: Sağlık Bakanlığı. gerçek görevleri olan sağlıklılığı sürdürmek ve geliştirmek. hastalık oluştuğunda sağaltmak ve sakatlık kaldığında esenlendirmek işlevlerini bir yana bı- rakıp yeni dünya düzenine ayak uy- durmaya kalkışıyor. Yani tatlı kârlar ortamına! Üstelik elinde -çalıştırsa- çok geniş ve dinamik olanaklar var- ken ve özellıkle kırsal-gecekondusal nüfusun sağlık sorunlan büyük, ama sağhk örgütünün çözebileceği nite- likte iken. Sağlık Bakanlığı, asli gö- revi olan sağlıkhizmeti üretimine yö- nelmeli, sağlıkta para piyasalan oluş- turma çabalanna değil. Şimdi, Eskiden mümkün müydü? Değildi... Paranızın tamamını vadeli yatırdınız, günü gelmeden çekemediniz. Yatınm yapmadınız, paranız değer kaybetti. Bir kısmını dövize yatırıp kazanmak istediniz; önce bankaya, oradan döviz bürosuna, oradan yine bankaya... En az 3 saatiniz gitti. aranızı harcarken bile ozum?.. Şöyle: Garanti'de bir E.L.M.A. HESABI açtırdınız. Günlük nakit ihtiyacınızı belirlediniz. Nakit fazlasını işletmek için sunulan yatırım ürünlerinden birini, veya birden fazlasını seçtiniz: Dolar, Mark, Garanti Yatırım Fonları... Paranız, para kazanmaya başladı. Belirlediğiniz günlük nakit miktarını aşmanız mı gerekti? Sorun değil, aşabilirsiniz. Aştığınız kadarı, seçtiğiniz yatırımdan otomatik olarak hesabınıza aktarılacak. Hepsi bu kadar... işletmeniz mümkün! Bundan sonra, dilerseniz kira, elektrik faturası, taksit gibi düzenli ödemeleriniz de sizin yerinize hesabınızdan yapılacak. Ayrıca, hesabınızda yapılan tüm işlemleri ve yatırımlarınızın durumunu gösteren bir ekstre, her ay adresinize postalanacak. E.L.M.A. HESABI paranızı, sizin seçim- lerinize göre otomatik olarak yönetecek. Siz, harcarken bile kazanacaksınız. Siz, böyle bir hesabınız olsun istemez misiniz? GARANTİ -.* E.L.M.A. HESABI Bu büyük kolaylık, bu ülkede sadece Garanti'de. TARTIŞMA Saç pilavı ve başörtüsü U ikemizde olay haline gelmiş olan başörtüsü sorununu *budunbilim'(etnoloji) açısından ıncelevelım: - Başı örtmenin, tarıhte ilk, tek Tanrt dini' olan Musa dini. ikınci din olan tsadini \e yedinci yüzyılda doğup onlardan bir adim daha ileri gitmış olan Muhammed. yani lslam dininin felsefelen ile hıçbir ilgisi yoktur. Taş devnndeki insanlar, ölümden sonra 'saç ve tırnaklaruT kısa bir süre daha uzadıklannı görerek onlarda gizli bir kudretın varlı&ına inanmışlardı. Işte bu nedenle tek kudret Tann'ya ait olduguna göre, onun huzurunda saçlan örtüp tırnaklan. kollann yenlerin içinde saklayarak 'el pençe divan" çıkmayı kaideleştirmişlerdir. Bu nedenle tarihin ilk dönemlerinde, esirlerin - hele bu bir kral ise- hemen saçlan kökünden kazınır, tırnaklar sökülür, bu şekilde sahip olduklan gizli kudret ellerinden alınırdı. Bu, taş devri inanışının günümüze kadar yaşadığını öğrenmiş bulunuyoruz: - Büyük Okyanus adalanndaki incelemelerinden bir ay önce dönmüş olan Sorbon'dan bilimsel araştırmacı Gerard Nougarol, yeni keşfetmiş olduğu bir âdeti. 'büyük bilimsel değerleriyle' aynen nakletmektedir. Okyanus adalanndan birinde yaşayan aşiretler (ilgili ülkeyi üzmemek için ad ve yer vermiyoruz). aralanndaki savaşlarda - günümüzden yirmi yıl öncesine kadar- öldürdükleri düşmanın kafa derisini yüzüp saçlannı ince ince doğrayıp pirinçle kanştırdıktan sonra pişirip yerlermiş. Bu, kutsal pıla\r sayesinde düşmanlanndakı gizli kudretin kendilerine geçtiğine inanırlarmış. Taş dönemindeki bu inanışı doğrulayan. bundan daha güzel ve somut bir örnek olamaz. Günümüzde. kadınlar kiliselerde. kadınlar ve erkekler sınagogda başlannı örtmeye devam ederler.Bu sorunu Budıst rahipler temelinden halletmişlerdir: Saçlannı kökünden kazırlar... Bütün dinlerin felsefesi "Iman gönükle ve kafadadır" der... Örtülen başın içindeki beyinden ne hainlikler geçeceğini, ancak "Allah biür"; onun içındir ki Muhammed "tlim. BağdaJ'ta ise git onu a)"demiştir. çünkü. din felsefelen kafanın dışına değil. içinebakar. Halûk Tarcan Paris PENCERE Gidiş. Gümüşhane Baro Başkanı Avukat Ali Günday, türbana karşı çıktığı için öldürüldü. Öldüren çember sakallı: Izzet Kıraç!.. Kıraç bu iş için kalkmış Adana'dan gelmiş, Gü- müşhane Baro Başkanı'na yedi kurşun sıkmış... Bu bir gösterge!.. Bir gözdağı!.. ' ' • Köşe yazan bütün gazeteleri 'gözden geçirmek' zorundadın 'okumalıdır' demiyorum; çünkü gaze- telerde 'okunacak' çok az yazı var; 'gözden geçir- mek' ayn bir yöntem... Peki, televizyon ve radyo yayınları nasıl izlene- cek?.. Işimiz güç!.. Geçenlerde elimdeki komut aygıtıyla televizyon ekranında 'rasgele'ye çıkmışken, bir şenatçı kana- latakıldım; televizyon gazetecisi, karşısına genç bir köşe yazannı almış soruyordu: • "- Inanıyor musun?.." Köşe yazan sıkıntılı, ikircikli, susuyordu; sonunr da güzel bir şey söyledi: ; - Benim inancım kimseyi ilgilendirmez, Tann'yla benim aramdaki bir ilişkidir... Ama televizyoncu üsteliyordu: - Söyle canım, ne varbunda?.. Herkes senin ya1 şamını merak eder. Niçin açıkiamıyorsun?.. Ben. seni bilirim, inanan biradamsın, birışe besmelesiz başlamazsın, bunu izleyicilerimiz öğrensinler... • Geçenlerde çok satışlı bir gazetenin ilk sayfasın- da ilginç bir haber gördüm: "Rahmi Koç hergün namazkılar, üstelikdörtkez hacca gitmıştir." Allah Allah!.. Nereden çıktı bu?.. Niçin böyle habere gerek gö- rüldü derken işin kokusu Fethullah Hoca'nın ga- zetesinde ortaya çıktı. Meger Rahmi Koç gizli din tutuyor imiş. Ortodoks imiş, Ortodoks Patriği ile bu yüzden dost imiş... Güler misin, ağlar mısın?.. Osmanlı döneminde Istanbul'un suyunu sağlayan Terkos Şirketi yabancılann elindeydi. Bir sabah halk, Babıâli'nin ünlülerinden Baba Tahir'in gazetesinde şu haberi okur: "Dün Terkos Gölü'nde bir domuz ölüsû bulun- muştur." Eyvah!.. Demek göl suyu "meknıh" oldu. Müslü- manlar artık bu suyu kullanır mı?.. Yabancı su şir- keti ne yapsın?.. Baba Tahir'in de amacı zaten bel- li, şirketle üç aşağı beş yukan anlaşmışlar, gazete- ye gerekli ödemenin yapıldığının ertesi günü okur- lar birinci sayfada şu haberi görmüşler: "Gazetemiz her ne kadar dün Terkos Gölü'nde bir domuz ölüsü bulunduğunu yazdıysa da, yapı- lan tahkikat sonucunda, böyle birşeyin varitolma- dığı anlaşılmıştır." Şeriatçı medya gelişti, ama, büyük sermayeden yeterli reklam alamıyor, şimdi şantaj evresine mi gi- riyor?.. Rahmi Koç'un diniyle imanıyla uğraşması- nın altında yatan nedir?.. • : Öyle bir ortam oluşuyor ki yakında Türkiye cehen- neme dönüşürse kimse şaşmasın!.. Türban uğruna Gümüşhane Baro Başkanı'nı vu- ran kişi nerede yetişti?.. iran'da mı?.. Suudi Arabis- tan'da mı?.. Televizyonda "Inanıyormusun inanmı- yor musun?" diye gazeteciyi sorgulayan kişi de bu ülkede yetişti. Pek yakında "Koçdindeğiştirdi, mal- larını satın almayın" dıye yapılacak bir propagan- da, kitleleri etkileyecek güç kazanabilir mi?.. Bugün gülünç ya da acıklı gelen olaylar, yann da- ha büyük boyutlara tırmanacak. Bunu bilmek 'kehanet' değil.. Gidiş o gidiş... ' . HOTELMAVİ Bardakçı koyunda, klimalı odanızda, tertemiz bir denizle iç içe, düşlediğiniz gibi bir Bodrum tatili için... "Gitar ve buzuki eşliğinde Akdeniz'den esintiler" ÖZEL TANITIM ÎNDİRİMİ Tel.: 0 252 313 03 71 -74 Faks:0 252 313 03 75 Haşerelere karşı kokusuz etkili ilaçlama: MİSB/\K Böcek îmdat Servisi 8 30ve513 53 97'den Sevgi Hanım'ı arayın lütfen. KAPLAMİN AMBALAJ SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİNDEN KAR PAYI DAĞITIM DUYURUSU Şirketimizin 1994 yılı karından ortaklanmıza; "5.6,7. Tertip hisse senetlerinin 1994 yılı kar payı kuponu" karşılıgında nominal değerinin % 8 1 ' i oranıda 1.000.- TL'lik beher hisseye 810.- TL kar payı, kurucu hisse senetlerinin 4 nolu kuponları karşılığında 1 adet kurucu hisseye 9.482.825.-TL kar payı ödenecektir. Kar payı ödemeleri, 27 Temmuz 1995 tarihinden itibaren Izmir-Ankara Karayolu 25.Km No: 158 Kemalpaşa / İZMİR adresindeki Genel Merkezimizden yapılacaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear